8 Ocak 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

8 Ocak 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün bir yazı Arzuhalcilerin derdi! Adliye yangını için gazeteler yazmadık bir şey bırakmadılar.. Ya arzuhalciler? Adliye sarayı çoktan yanıp kül oldu. Fakat üç beş arzühalci, hâlâ bu yığm yığın enkazın Oönünden bir yere ayıılamadılar, Onları, taze bir ölünün mezarını bekliyen riya- sız, candan dostlara benzetiyorum. Dün, baktım, gene o eski köşele- rinde, esen buz gibi rüzgâra karşı, kırık tahta iskemlelerine çömelmiş- lerdi. Fakat hiç birinin makinesi işle- miyordu. Ayakta, için a- şağı yukarı dolsşan bir arzühalci , benim yaklaştığımı görünce müşte- ri zannederek azıcık ümitlendi; — Buyur, Bey.. Bir şey mi diye- cektin? Diye sordu. Cevap vermiyerek biraz yaklaş- tım. Adamcağız. benden bir şey çık- mayacağını anlamıştı. Yü; bu- ruşturarak, başını öte tarafa çevir- di. Ben aldırmadım; teklifsizce s0- kularak sordum: — Arzühali kaça yazıyorsunuz? Baştan savma bir cevap verdi: — Yazdıran olsun da o vakit düşünürüz! Sonra, sesini bir perde yükselte- rek: — Arzühal, 15 kuruş.. Dedi, 30 kuruşa da lâyiha.. Görülmüş, işitil- miş şey mi bu!.. Başını hızla — sallıyarak devam etti ' — Bunun on beş kuruşunu maki- ne yenin Eh.. Peki, biz ne yiyece- ğiz? Aşağı yukarı gezindi, bir iki de- fa hafifçe öksürdü, ve nihayet tek- rar başladı: Bize kim dedi ki arzühalci- yiz?.. Şimdi hepimiz kaldırım mü- hendisi olduk.. Mühendis ne kelime ya.. Çöpçü onbaşısı olduk, çöpçü onbaşısı.. Artık coşmuştu: — Gazeteler, yangın için yazıl madık şey bırakmadılar. Fakat hiç birinin aklına biz gelmedik. Za- vallı arzühalcileri kimse düşünme- di. ellerim koynum- da, pu caddeyi - Daha bir tek arzühal yazdıran çık” madı. Saat 3... Bundan sonra, kim gelecek. Tası tarağı toplayıp çeke- ceğim fertiği... Yarın da ya gelirim, ya gelmem!, Bu soğukta, üstelik bir de zatürree şe yakalanacağız.Paramız yok ki he pap YIp gitmek, tense, otur evinde bar; Şapkasmı iydi, gidi mem başa giydi, gidiyor- — Tabii arasıra yazdıran oluyor!.. Kimler, neye dair şeyler yazdırı. yorlar? Dedi gene arzübal ki: — Eh.. Bir kocakarı gelecek te. Dava ettiği adam için Müddetume miliğe bir istida verecek te. Biz de üç beş kuruş sebebleneceğiz.. Şimdiye kadar yalnız ceza davaları için müracaat var. Hukuk işleri, yüzüstü duruyor. İcra işleri yüzüs- tü duruyor. Daha li dosyala. rE arayıp soran olmadı. İcra Top- hanede, hukuk, Alayköşkünde, ce- za taşmektepte.. Şu Adliye, esaslı bir binaya yerleşse belki bir parça Tarihi roman: 23 ————— yüzümüz gülecek! Elleri cebinde biri yanımıza 80- kuldu: — Bizi de unutmayın!.. Sordum: — Siz kimsiniz? — Sözde muakkibiz!.. Adliye yanmazdan evvel, koridorlarda, bazı kimsesizlerin işlerini takip e- derek karnımızı olsun doyuruyor- duk. Felek, onu da çok gördü..,, Bu küçük müşzhede bana bir şey daha öğretti: Adliye yangınının yanıkları ara- sında unuttuklarımız var. Dört ta- rafından tutuşan bu koca saray, ya- narken herkese mutlaka bir kıvıl- cım olsun, İsabet ettiğine artık şüp- hem kalmadı. M. SALAHADDİN İktısadi projeler (Başı 1 inci sahifede) Bu maksatla beş senelik progra- mın tatbikile yeniden kurulacak veya tevsi edilecek teşebbüsler cid- di bir mürakabeye tâbi tutulacak- lardır. Bunun için İktısat Vekâle- tine kanuni salâhiyet verilmesi mev | zuubahistir. Devletin Sumer Banl ettireceği sanayileşme plânma da- hil mevzulara (yatırılması icap eden sermaye miktarı 42 milyon li- raya yakındır. Bu meyanda Rus kredisinin bir kısmından da istifa- de olunacaktır. Kat'ileşen programa göre dev - let pamuklu sanayiden maada 12 fabrika kurduracaktır. Sömikok, cam ve şişe ile kükürt fabrikalrı İş Bankası tarafından te- sis olunacaktır. İktısat vekâleti sı - mai tedrisatla meşgul olacağı gibi, ticari tedrisat ıslah ve takviyesi- le meşgul olacaktır, Ayni vekâlete bağlı bir mesleki tedrisat şubesi tesis ihtimali vardır. Devletin bir milyon liralık his- tatbik zine madenin İstismarma başlana- cağı sıralarda geriye kalan beş yüz elli bin lirayı da tediye decektir. Devletin bu şirketeteki iştirak nis- beti Sümer Banka devredilecektir. İki belediyenin işi (Başı 1 inci sahifede) ve kendilerine lâzım gelen bü. tün teshilât gösterili bir İngiliz seyyahı m. te gelmişti. Oteli, Ulu gok beğendi. Bana: , — İsviçrede bile bu kadar rahat Kir kış seyahati ve sporu yapmadım. li. Münir Bey vefat etti ANKARA, 7 (Telefonla) — Ik- tısat Vekâleti Deniz Müsteşarlığı müşavirlerinden Münir B. dün ge- <e vefat etti ve bugün cenazesi kal. dırıldı. Güneşin Oğlu laştırır ve kabilesine istiyenleri onlarla tehdit ederdi. Cellâtlardan, Fırat kabilesi efra- 'dı da çok korkarlardı. Baltalı cel. lâtlar, kabilenin en vahşi ve en ii safsız adamlarından seçilmi: dedi on kişiden fazla değildi.. Fa- kat, mevcudiyetleri bir orduya be- e âtları gören yerliler der- ya kuma gömülür, yahut çadır- larına girip saklanırlardı. 3 Reisin cellâtları o sabah gene et- rafı dolaşmağa çıkmışlar ve ağacın dibinde yatan Batıkuşu'nun kıyafe- tinden anlıyarak: m Mr ü ç iye başıma üşüşmüşlerdi. , Batıkuşu yattığı yerden birden- bire kalkmak istedi. Fakat, başına doğru on balta birden uzanmıştı. Delikanlı tekrar yere yatir.. Baltalılardan biri sordu: — Buraya ne için geldin? Yazan: İskender FAHREDDİN ga Pakaşa derhal bir yalan uydur- Urdan geliyorum.. Türklerin Cellâtlar baltalarmı çektik ri iler. İçlerinden birisi delikanlının ko- lundan tuttu.. Ayağa kaldırdı. e; Havdi, yürü bakalım..! merkezine yürüme- ğe başladılar. ki Batıkuşu'nun atını arkadan ge- tiriyorlardı. Fıratlılar ata binmekten hoşlan- mazlar, uzun yollar için bile ayak- larına güvenirler, atlara eşyalarını yükletirlerdi. Fıratlılardan birisi önden koşa- rak kabile reisine şu haberi ulaş- tarmıştı: ,— Türklerin reisini yakaladık... Sizi görmek istiyor.. Kendisile gö- rüşmek ister misiniz? Yoksa hemen kafasını gövdesinden ayıralım MİLLİYET PAZARTESİ 8 KANUNUSANİ 1934 Cenevre Konferansı 1 inci sahifede) mek şartile tahdidi, 2 — Mütekabi umumi prensibi ve ithal edecekleri zecri ted birler tatbikr'şartile ademi tecavüz misakları yapılması, 3 — Fili, otomatik ve kontrol al - tında bulunan tedrici bir silâhları be rakma,. Alman ve Fransız teklifleri Temps gazetesi şunları ilâve edi « ir kontrol 3 “Bunlar, Alman tekliflerine Fran- sanm cevabının esaslarmı teşkil ed n ve Fransız tezinin başlıca noktaları- dır. Eğer İngiltereden sonra İtalya da iltihak ederse ancak bu plân üzcrin - de faideli bir şekilde inkişaf edebilen enevre konferansı mesaisinin tekrar başlanmasına doğru büyük bir adım atılmış telâkki edilebilir. Alman metalibat: ile Fransız tek- asındaki ayrılık şudur ki, Ber Jin hükümeti umumi silâhları bırak - manın kabil olmadığı kanaatindedir kabil olacağı telâkkisindedir. Yeni vergi teklifi (Başı 1 inci sahifede) Ben de, barutsuz avlanmak mümkün olmıyacağını külirim. Sonra İstanbulda 1200 avcı bulunabilir. Fakat ba yekün, bütün memleketteki avcıların miktarı göstermez. Fakat avlanmak, nihayet mü- keyyifattandır. Yüksek vergi veremiye- cek olanlar, avlanmaz ve bundan da kim- se müteessir olmaz, Yüksek otomobil resmi, zenginleri ve binnenaleyh bu ver- giyi verebilmek iktidarında bulunanla- rı alikadar eder. Bundan bu vergiyi ve- remiyecek olan büyük kütleye ne za- rar gelebilir? Her halde ben, hem varidatı dü merek, memurlardan alman iki vergi kaldırmak tekdifimin müsbat netice ve- receğinden çek ümitvar olduğumu tek- rar ederim.,, tür, Adliye yangını (Başı 1 inci sahifede) tin Beylerden mürekkep idari tah- kik heyeti dün de belediyede adli- ye yangını tahkikatına devam et- mişlerdir. Tahkikatın bu cephesi, yangının idari mes'üllerini ortaya koymağa matuftur., Dün de mev- kuf odacılardan Etem, Ahmet ve Mehmet dinlenmişlerdir. Bu odacı- lardan sonra yangını ilk haber a- lan polis memuru da isticvap edil. miştir. Teftiş heyeti bazı noktalar üzerinde tahkikatuij > tamik için muhtelif dairelerden malümat al- maktadır. İtfaiye Müdürü İhsan Bey de sorulan bazı sualere cevap vermiştir. Üç gün kaldı : (Başi 1 inci sahifede) şirketler de mühim mikdarda tahvil almağa karar vermişlerdir. Ticaret odası bugün oda meclisi ve tüccarların iştirakile bir içtima yapa caktır. Bu içtimada şimdiye kadar a- Iman tahvillerle diğer vilâyetler tica ret odaları heyetleri faaliyetlerinden İleri bulunmak nisbeti muhafaza için yeniden tahvil alınmasına Geşebbüs e- decekleri haber verilmektedir. Mübade'e komisyonunun lâğvı Muht-"it mübadele komisyonunun lâğvı hal. ndaki itilâfnamenin tatbi- katma buşlanmak üezredir. Komisyo nun lâğvma kadar muamelesi intaç €- dilemiyeceği anlaşılan dosyalar tasnif edilmektedir. Bunlar, muhtelit Türk - Yunan mahkemesine devredilecektir. mı..? Reis yerinden fırladı... Bu haber onu, kulaklarıma inana- mıyacak kadar şaşırtmıştı. Türklerin reisi demek ki kendi elinde, kendi toprağında bulunu- yordu... ii Çabuk, dedi, onu buraya ge- tiriniz.. Ve basacağı yerlere gül su- ni ir 8 Kendisini incitmeyi- Reisin adamları hürmetle Batı- kuşu'nu büyük çadırın önüne kadar getirdiler., Yerlere gül suları serp- tiler.. Ve kabile efradı çadırın et- rafına toplanmağa başladılar. Herkeste bir fısıltı. — Türklerin reisi gelmiş... — Güneş'in oğlunu yakından gö- Batıkuşu'nu reisin çadırına gö türmüşlerdi. v yi Fıratlılarn reisi halılarla döşen- miş muhteşem bir sedirin üstünde oturuyordu. Kendisile görüşmek istiyen Türklerin reisini, Güneş'in oğlu zannetmişti. Batıkuşu çadırdan içeriye girin- €e, Fıratlıların reisi ka: Poliste “Camları kırmış Bir sarhoş kafilesinin yaptığı işler Kantarcılarda Mustafa Çavuşun çal- gili gazinosune sarhoş olarak Mustafa ve arkadaşları sab:kalı Ali, Yaver, Ha dar, Nasri çalgıcılardan yeni şarkılar temişlerdir. tır. Cevabı vetilmiştir. Bunun kızan Mustafa çalgıcılarn saldırmış ve arkadaşlarile birlikte masaları devi ler, çamları kırmışlardır. Polis hepsini yakalamıştır. Otomobil çarptı Kuruçeşmeli Toma, Altmbekkalde tramvaydan inmiş, karşı tarafa geçcr- kon şoför Hüseyinin idaresindeki 3637 numaralı otomobil çarparak yaralasmış- tır. Kalp sektesinden ölüm Şehzadebaşında oturan Reşit bey isminde bir şahıs dün Balı an geçerken üzerine fenalık gelmiş, yere düşerek anide kalp sektesinden ölmüş- tür. Yangın başirngicı Pangaltida Süleyman Nazif #okâ- ğında 65 numaralı evden yangın çıkmış ise de söndürülmüştür. Hamal kavgesi Fatihte hamal Hasan ile İbrahim kavga etmişler ve Hasan, İbrahimi bi- çakla yaralamıştır. Bıçakla yaraladı Sarıyerde Nedim efendi sokağında sucu Mehmedin evinde oturan kahveci Maksut sarhoş olarak gelmiş ve ayni evde oturan balıkçı Hasanla kavga €t- mış ve bıçakla yaralamıştır. Alış veriş yüzünden kavga Kumkapıda Kömürcü sokağında otu. ran İsak, bakkal Sadullahın dükkâna girmiş, alış veriş yüzünden aralarında kavga çıkmıştır. İkisi de biribirlerini ya- ralamışlardır. Feci bir kaza Evvelki gün Kasımpaşada feci bir kaza olmuştur, Kasımpaşada havuzlar idaresinin 1 numaralı havuzunda tamir ii uğ olan Mustafa is- mi bir amele dün havuza kurulan iskele üzerinde çalışırken ayağı kay- maş ve havuzun içine düşmüştür. Bu düşme neticesinde Mustafa taş- lara çarparak başından ve belinden ya- ralanıp bayılmıştır. Mustafa derdal hastaneye kaldırı!- muşsu da tedavisi kabil olamamış ve bir müddet sonra ölmüştür. İki buçuk aylık çocuk Topkapıda Beyazıtağa mahalleşin- Tim etmiş, çocuğa Hüseyinin ve- vilmiş ve Darü e gönderilmiştir. Cami eşyasını çalan hırsız! Zabıta camilerden öteberi çalan min n Hademe camiden ellerinde eşya ile ya bancı adami çıktığını görünce bu - nan harsız olduğunu anlıyarak bağır mağa başlamıştır. Yetişen polis dev- riyeleri Nuriyi eşyalarla beraber ka - çarken yak. lardır. Eşyalar mü - #adere edilmiş, azılı hırsız adliyeye rak dikt “e del 52 verilmiştir. kadar değişmiş mi? Diyerek gülümsedi. Reis, Güneş'in oğlu ile daha iki yıl evvel görüşmüştü. Zaten Mersâ da onu o vakit sevmemiş miydi? Batıkuşu derhal (£ vaziyeti idare etti: — Güneş'in oğlu (Ur) muhafızı olarak şehirde kaldı. Türkler reis olarak beni seçtiler.. Sizinle görüş- meğe geldim! Olabilir ya.... Türkler bir başka reis intihap edebilirlerdi. ıratlıların reisi tereddütle de- likanlmın yüzüne bakıyordu. Batıkuşu derhal reise itimat ver- 5 için, belindeki hançeri çıka- rarak: — İşte, dedi, kabilemizde yalnız reislerin kullandıkları (atalar han- çeri)ini bundan sonra ben taşıya- cağım.. Reis zümrüt saplı hançeri görün- ce tanıdı.. Onu (Bora)nın belinde de görmüştü. ğ Batıkuşu'nun reis olduğuna inan- r.. Ayağa kalktı.. Delikanlıyı hür- metle selâmladı.. Yanma oturttu. , ,Batıkuşu, muhatabına itimat ve emniyet telkin ettiğinden ÇOCUK Monoloğ Nezaketsiz adam Komşularmızdan birisi gelip nuzda yıkansa, * yahut elbisenizi İ giyse, bilmem sizin hoşunuza gi- İ der mi? Fakat benim hıç hoşuma gitmez. Gerçi kendisine bir şey İ söyiemem, çünkü ben nazik âda- muım, fakat hoşuma gitmez vess€- lâm. Şahsıma taallük eden eşyamı tahammülüm yoktur. Dostum rerit bey benden men dilimi istese, kendisine ters cevap vermem, çünkü ben nazik ada- mım, fakat bir tuhafiye dükkânı- na girer ve dostum Ferit Beye bir mendil satın alarak hediye ede- rim. Komşum hanım, gelip te ben- den evin ütüsünü istese, hanıma de.im ki te yeni bir ütü satın al, gel, Fakat Allah rizası için bizim ütümüzü başkasına verme, ya s,ıpını kırar, ya kapağını.. Meselâ kardeşim Numan bir gün gelip te bana dese: — Yahu, siz şimdi İstanbulda oturuyorsunuz, Boğazdaki köşk boş duruyor. Bari kışa kadar biz orada oturalım. Hemen cevap verirjm: — Kuzum Numan ısrar etme.. İ Ben sana Boğaziçinde bir köşk sa tın alayım daha iyi.. Kardeşim ısrar etmez.. Biltabi bendeniz de hiç. Geçen gün beş kuruşu feda e- derex bir gazete satın aldım. Biri sını görmek için Fatinten riarbiye ye kadar tramvayla gidecektim. Yoida vakıt geçirmek için gazete- yi rahat rahat okurum diye düşü- nüyordum. Tramvay tenha idi. Şoyie, bır kanepeye kuruldum. Pa ramın mukabili malı sarihim olan gazeteyi açıp henüz okumağa baş lamışüm ki, yanıbaşımda ayrı ka mepeue oturan nezaketsiz bir zat boynunu uzatiı ve beş kuruşa sa- tın aldığım resimlerime bakmağa başladı. Gerçi bir şey söylemedim, çün kü ben nazik adamım, fakat gaze teyi dö.e kıvırdım. Görmesin di ye kolumla da gazeteyi kapattım. İhatası kıt olduğu anlaşılan nezaketsiz komşum, bu defa ye- rinden kaikıp ta daha rahat oku- yabitmek için gelip yanıbaşıma o- turmaz mı? Gazeteyi sekize kat- ladım, on altıya katladım, otuz i- kiye katladım. Netice: Bu sefer ben gazeteyi okuyamaz oldum. Halbuki yanımdaki mezah sahife sindeki tuhaf bir fıkranın son cümlesine de göz atarak kıs kıs gülüyordu. Hattâ öteki fıkrayı da daha iyi okuyabilmek için adam- akıllı omuzuma abandı. > O zaman aklıma parlak bir fi- kir geldi. Gazetenin küçük ilânlar kısmını açtım, Ben de bu kısımda ki ilânlara bayılırım. İçinde neler, neler yoktur, Eşya satanlar, eşya almak istiyenler, zügürtleyip evle rini, köşklerini elden çıkarmak is- tiyenler, bilmem ne dersleri, kol- leksiyon meraklıları ve saire vese- ire, Bu sefer yanımdaki adam ne yapsa beğenirsiniz, cebinden göz- Tük kutusunu çıkardı, gözlüğü gü- zelce burnuna yerleştirdi. Sonra naz | Bunun sebebini anlamağa gel: | dim. Türk akıncıları, o eğer vergi edaisenla, vermemekte devam bü- tün bu hatvaliyi istilâ edecekler. Diye söze başladı. Reis kendi kendine: .— Bu delikanlı da pek yakışık- sız bir erkek değil. Bakalım kızım bunu da (Güneş'in oğlu) gibi seve- cek mi? Bu delikanlı ile daha ko- 4 ve çabuk anlaşabileceğiz gali- Diye söylendi. , reisin neler düşündü- ğünün farkında değildi. Sözüne de vam etti: vap Vergi vermiyecek bir halde iseniz, ben size biz kolaylık göste- receğim. Fakat, bir şartla, Göçebelerin reisi sordu: — Ne istiyorsun? anı. Reis şaşaladı: — Kızımı nar...?! Batıkuşu tehd bir tavırla: — Evet,dedi. Mersâ'yı istiyorum. Onu alıp götürmeme müsaade eder- sen, herşey yoluna girecek. Bu teklif, reisin düşüncelerine biç te aykırı gelmemişti. O zaten kızını Güneş'in oğlile evlendirmek istemiyor mıydı? Reisin gayesi, yerlilerle Türkle- te yatağınızda yatsa, yahut banyo | İ bir başkasının kullanmasına hiç | — Haydi, Galataya kadar git | Peşte sergisi Macaristana bir iadei ziy# ret seyahati yapılacak Türk Ticaret ve Sı ıda, Türkiğü merasimini bulunmak üzere me: nit olan Macar heyeti & car sanayi rüssesı, il öl Seyahat mayıs baş'angıcında yap” lacak ve Budapeşte beynelmilel sergisi nin açık bulunduğu günlere tesadüf ef ürilecektir. Seyahat esaslarının tatbiki için İf tanbul ticaret ve sanayi odası ile Tüf kiye Turing ve Otomobil klübü, NA seyahat acentesinin birer mural mürekkep üç kişilik bir komite teş edilmiştir. Ticareti odası umumi kâtifi Vehbi, Turing klüp ikinci reisi Şüleü Ali ve Nalta seynhat acentesi umumi müdürü Ziya beylerle İstanbula gele olan Budapeşte beynelmilel sergisi mi dürü Halossy İstevan Bey seyahat © sergiye iştirak hususlarını müzakere mişlerdir. Seyahate Büyük Millet Meclisi a3 ları, İstanbul ve Ankara tacirlerile, ## nayi erbabı, Türk doktorları, müher disler, ziraat ve ticaret mekteplerinif mezunları ve talebesi, gazeteciler İşi rak edeceklerdir. Macar. nakliyat müt* s€sesi "İntark,, komitenin emrine af” dedir . Ve müdürü M, Emil Bors, hk” mitenin mesaisini beshil için Ankaropi lasta oturmaktadır. Budapeşte beynelmilel sergisi Ü düriyeti, seyahate grup grup iş'irak decek seyyahin kafilesinin kalabalık of ması arzusundadır. Bunun için de, yük Millet Meclisi reisi Kâzen Paff hazretlerinin müzahereti rica edilmiş tir. Seyahate iştirak edecek kafile gruff larının tanzimile meşgul olmaları İİ de ayrıca İstanbul Ticaret odası w Saffet, ikimci reis Şükrü Al, seyyahin şubesi müdürü Ekrem, müdüriyeli müdürü mühendis Semih tem, zürra M. Geza Schleichere de W ca edilmiştir. j Budapeşte beynelmilel | panayiri mayısta açılacak, 14 mayısa kadar df” İki kısımdan müteşe” pavyonu olacaktır, Biri” ci kısım sergiye retmen iştirak edecek” lere, ikinci kısmı gayri resmi iştirak deceklere tahsis olunacaktır. Sergiye retmen iştirak edilmesi gin, İktrsat vekâletine Macar sefare0 vasıtasile müracaat olunmuş ve m eaatlarının is'afı için matbuat um müdürü Vedat Nedim, Âli İktısat mff lisi ikinci reisi Rahmi, umumi kâtibi E i iç Beylerden müracaatlarının ve Sanayi kalarıdır, büyük inkişaflarını meydana koyacak lan mamulâtmı sergide teşhir etm Bi rica etmiştir. cebinden bir kurşun kalem, bir defter çıkardı. Küçük ilânlard isimleri ve adreslerini defteri not etmeğe başladı. Bazan iyi 0 yamadığı için burnunu çenemin | tımdan ta gazeteye kadar sokuj" tırmış oluyordu. Nihayet (o Harbiyeye geldi "Tramvay durduğu zaman hiddeli kalktım ve gazeteyi ketsiz adama yzatarak dedim K — Buyurumuz efendim, sadi ki bu gazete sizi bu kadar al dar ediyor, alınız.. Melekâne bir sima ile yüzü baktı ve gülümseyerek cevap — Zahmet buyurmayınız ef dim, cebimde ayni gazeteden de de bir tane var, A kız alıp vermesinden başka bir gi değildi. İl Batıkuşu'nun omzunu okşıff rak: — Peki, dedi, ben bu işe ri yım... Ancak bir defa da (Me: nın s€ni görmesi lâzım, O Günef i oğlunu çok beğenmişti, Umarım seni de beğenecektir! ... İki reis, etrafı ottan bir drvaf” sevrilmiş güzel bir bahçenin Ki sında (Mersâ)yı bekliyorlardı. bahçe Mersâ'rin çadırınm Reisin kızı hergün akş9f! kadar bu bahçede kuşları ve 1” şanlarile vakit geçirirdi. Fıratlıların reisi o Batıkuşu'ü. koluna girmiş, bahçenin methsli| de duruyordu. Ağaçların üz€' esmer gölgeler düşerken Mersâ larını kapamak üzere çadırı bahçeye çıkmıştı. Matıkumu, Üret iii) “e tan gördü. i sene evvelki çok daha güzelleşmişti.. Boyu miŞ. p Mersâ, (Altın dağ)ım aşk 15 larındaki periler gibi, gözleri maştıran, sehhar bakışlı bir ki? mustu,

Bu sayıdan diğer sayfalar: