27 Ocak 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

27 Ocak 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hüseyin Cahit Bey Fikir hare- ketleri'nde | bugünkü edebiyatı- © mızla da uğraşıyor; şimdiye ka- dar bir iki in, muharririn ese- rini tetkik etti. Yazılarına ehem- miyet verdiğim bir şairden de bahsetmesini bekliyordum. Oldu, “risale” sinin 25 - 1 - 1934 tarihli nüshasındaki edebi tenkit sayıfa- sını Necip Fazıl'a tahsis etmiş.. Bu şairi benim ne kadar beğen diğimi tekrara lüzum görmüyo- rum; onu, bugünün en iyi Türk şairlerinden saydığımı kaç defa söyledim. Vakıa onun eserinin dayandığı bedii kanaatlerin bazı- larından son senelerde ayrıldım; fekst bu,-Ben ve ötesi'ndeki (1) siirlerden aldığım zevki, onları o- kurken duyduğum heyecanı inkâr etmeme sebep olamaz. Hüseyin Cahit Beyin onlardan hoslanmıya- cağını da biliyordum, çükü onun şiirden anlaması bizimkinden büs bütün başkadır. Hüseyin Cahit Bey bugün canlılıklarını kaybet- miş telâkkilere bağlıdır; diyebili- riz ki, yaşamıyor, çünkü değişmi- yor. Fikir hareketleri'nde gerek ken ki kalemi ile, gerek ecnebi muhar rirlerinden ( iktibaslar yaparak müdafan ettiği içtimai, siyasi ka- naatleri mevzuubahs edecek deği lim; fakat Hüseyin Cahit Beyin “fikir hareketleri” karşısındaki #aziyetini anlamamız için onlara da biraz temas etmek lâzım geli- yor. Hürriyet esaslarının müdafa- M. ı M. Nitti'nn makalelerinde, itaplarında arıyor. İtalya'nın es- ki başvekili ehemmiyet verilmiye- cek bir adam mıdır? Hiç şüphesiz hayır; fakat “geçmiş” bir adam- dır; fikirlerinin, mütalealarınm ancak tarihi birer kıymeti vardır. Onun idaresi zamanında tatbik et tiği esaslara yine avdet edebilir; fakat bir hayli değiştirerek, onla- ra bir yenilik hâli verecek başka unsurlar ilâve ederek... Hüseyin Cahit Beyin “durmuş” “bir adam olması İberalizmi müdafaa etme- sinde değil, M. Nitti hiberalizmini müdafaa etmesindedir. Hüseyin Cahit Bey, NRusyanm bugünkü idaresini sevmiyor; bu- na bi ğimiz yoktur; onu tenkit edebilir, onun aleyhinde ki taplar, makaleler tercüme edebi- lir. İyi; fakat 1917 denberi müte- mad'yen değişmekte olan bir mem leketin ahvalini, bundan on sene evvel yazılmış bir kitaptan öğren- mek ve öğretmek doğru mudur? Hem de Henri Böraud'nun Le Journal'de çıkmak üzere yazdığı bir “renortase” kitabından... Hü- sevin Cahit Bey © m e “ ümeii ılmadığını pel i- Küm yazi “Fikir hareketleri” ismini tasıyan bir mecmuada meş- reder? Runu bir takım gizli mak- satlara hamlestmiyeceğim, karileri alay ediyor onları aldatmak istiyor demiyeceğim. Kendisi de inanıyordur, Bolşevik regimi hak- kında 1922 de söylenen sözlerin 1934 te de doğru olacağına kani- dir. Çünkü tekrar ediyorum, “dur- muş” bir adamdır. Halbuki, belki her devirde, bilhassa harp - sonra sı devrinde fikir hareketleri müs- takir bir halde değildir. Zaten (17 Sükiüler Kütüphanesi Yazan: o Stefan Zweig Bir kadının 24 saatlık hayatı Durmuş bir adam “hareket” denen yerde “istikrar” olur mu? Hüseyin Cahit Bey fikri istik- rarını bulmuştur. O kadar ki, zevk lerinde bile durmuş. Bir zaman- lar edebiyat için “kavgalar” et- miş, romanlar, hikâyeler yazmış, edebiyat tarihinde yer kazanmış bir adamın memleketinin edebiya tı şiiri ile alâkadar olmamasına imkân var mıdır? Böyle bir iddia- da bulunur mu? Hüseyin Cahit B. elbette edebiyatla meşguldü, elbet- te bir takım türkçe romanlar, şiir- ler okuyordu. Ama kimi? Kendin- den evelkileri, kendi mensup oldu in adamlarını ve belkide derhal takip edenleri. Sonrasr ile meşgul olmamış, oku- mamış, onları yok farzetmiş. Oku- yup beğense idi demiyorum, ister- se kızsaydı, köpürseydi, fakat oku- saydı. Okuyamazdı, çünkü, de- dim ya, durmuş bir adamdır. Şiir- den, edebiyattan anlaması bir za- mana kadar ilerlemiş, orada don- muş, değişmez bir hâle gelmiş. Şairlerini, romancılarnı da tayin onlardan bazılarını çık; mağa, onlara yeni bazı isimler ilâ- ve etmeğe ne lüzum var? Fikir hareketleri'ni oçıkarmağa karar verince bu mecmuada ye ni nesillerden bahsetmek lâzım geleceğini de düşünmüş. “ Ortada kimler var?” diye ahbaplarmdan soruyor. Uzaklardan, çok uzaklar dan gelmiş, gördüğü çehreleri ta- nımıyor, anlamıyor. Tavsiye edilen kitapları okuyor, fakat hepsini “dış” tan okuyor. Duran hiç bir şey yoktur; işlen- miyen, hareket ettirilmiyen güzel- telâkkisi, içimizdeki telâkki de ir. Hüseyin Cahit Beyinki öl müş. Necip Fazıl'ın şiirlerini okur- ken onlarda kendi bedii kanaat- lerini “eheguer” eden bir ruh gör- müyor; şairin estetiğini tenkit et- miyor. Kendi şiir telâkkisine göre Necip Fazıl'ın veya bugünkü her- hangi bir şairin vaziyetini aramı- yor. Bunlar, yani tenkidin esas şartı olan münakaşa, bir hisrarhia- ya göre tasnif, hüküm yok. Sade- ce lisan tenkidi. Derhal söyleyim ki bazan haklı, meselâ “böl” keli. mesine itirazında olduğu gibi. Ek- seriya haksız, Şebnem gibi doğ ve öl Yıldızlı bir gecede beytinde bulduğu kusur gibi. Şii- re “fosfor” kelimesinin girmesine itiraz ederken bize, omuzlarımızı silktirecek kadar manasız oluyor. Hüseyin Cahit Bey, Kavgalarım'ı yazarken bir gün kendisinin de Muallim Naci gibi tenkitler yaza- cağını aceba hiç hatırından geçiri- beyitler söylemiş bir adamdı, fa- kat (Edebiyatı -cedide! cilerle karşılaştığı zaman geçmiş bira- damdı, Hüseyin Cahit Bey aceba EULAK BERA HENNA I5 Tehlike! Geçende Maslak yolu gene ka- na buandı. Dağ gibi bir (o otobüs devrildi. Sülün gibi iki genç öl- dü. Beş on kışı ağır hafif yaralan- dılar. Bari, bu korkunç akıbetten ib- ret alanlar, oldu mu, dersiniz. Zan netmem, otobüsler, gene vızır vızır müşteri taşıyor. Dün, iki kişi tramvayda konu- şuyorlardı. Birisi dedi ki: — Ben belediyenin yerinde ol sam şu Maslak yolunu kapatır, ne otomobil, ne otobüs, hiç birini ge- girtmezdim. Yazık değil mi, o boş yere giden canlara... Öteki güldü: — Yasak etmek faydasız olur. İnsanlar, menolundukları şeye ha- ristirler. Ozaman, seyret sen ka- çak yolculuğu... — Peki, ne yapmalı? — Ben olsam, bu yolun iki ta- rafına büyük levhalar koydurarak münakalâtı tamamen serbest bıra- kırdım. Levhalara, şu mealde şey- ler yazılabilir: “Ey ahali! Bu yol, tehlike ve ö- Tüm yoludur. Giden bir daha gel- MEZ, — Amma, yaptın ha., Bu levha- lar, kazaların büsbütün artmasına sebep osurdu. — Neden? — İns.nlar, tehlikeli sergüzeşi- lere atılmasını severler. Eğer öyle olmasa, seksen şu kadar senedir, | kazasız, belâsız, Boğaziçinde işle yip duran şirket vapruları, bu ka- dar tenhalaşır mı idi? Ve bunca kanlı tecrübelerden sonra, otobüs- lerde mumla arasan bir tek müşte- ri bulabilir mi idin? : “Ay, çarptı, ay çarpıyor. Ha, şimdi parçalanıyoruz, telâşı yok mu? İşin bütün zevki burada!.. M. SALAHADDİN Maarif vekili Konservatuvarda ilede) leri, | konser- (Başı 1 inci yetin faaliyeti, derleme İ vatuvarı ıslaha memur mütehassısların edindiği intiba ve tavsiye ettiği yollar bakkında uzun boylu izahat almıştır. Bundan sonra konservatuvar hoca- larından bazılarının ve ihtisas sahibi bazı zevatın iştirakile bir toplantı yapıl- miştir. Bu içtimada vali ve belediye reisi Muhittin Bey de bulunmuştur. İçtima bir buçuk saat kadar devam etmiş ve konservatuvar üzerindeki o düşünceler programlaştırılmıştır. Vekil Bey konservatuvardan saat 14 te ayrılmişter. Maarif Vekili Bey konservatuvar - dan sonra saat on beş buçukta Kandil- li rasathanesini ziyaret etmiştir. Vekil Bey rasathanede müdür Fatin Bevden rasathene isleri ve ihtiyaçları hakkında & malümat (almışlar © ve İstanbul © rasathanesinin 3 milel o rasat işlerinde — ve ilim â- lemindel mevkii hakkında sualler geçtiğini hissediyor oda onun için mi bu biçim tenkide girişiyor? Nurullah ATA VEFAT Zaman mağazası sahiplerinden İh rahim Tevfik Beyin biraderi ve Ali Derviş Beyin kaympederi Hilâliahmer sabık serambar memuru Zeki Bey ve- fat etmiştir. Bugün saat 14 te Bomon- tide terkos su deposu karşısındaki ha- nesinden kaldırılarak aile kabristanına Sarelle, Mevlâ gariki Tercüme eden: İsmail MUŞTAK 17 Bu işkence içinde ne kadar müd- det kaldım, pek bilemiyorum. Esa- sen böyle azap ve ıstırap dakikala. rı alelâde zamanın mikyasile ölçü- lemez ki... Bu vaziyette iken bir aralık kal. bime başka bir korku daha girdi: İsmini bile bilmediğim bu yabancı adam uykudan kaikıverirse ne ola- cak? Bu ihtimal (ve hattâ müthiş bir korku halinde yüreğime saplan- dı. Evet ya bu adam uykudan kal- kar ve benimle konuşmağa başlar- sa? Bu korku tesirile zihnimi top- ladım, ne yapacağımı düşündüm e nihayet kararımı verdim : Be- nim için tek selâmet çaresi hemen kalkıp giyinmek ve o uyanmadan evvel buradan kaçıp gitmekti, Başka yapılacak şey yoktu: Her ne suretle olursa olsun hakiki mev. cudiyetime kavuşmak için bura- dan çıkıp hemen kendi otelime git- meli, ilk hareket edecek trene atlı rak bu mel'un şehirden, hattâ , mak, bir daha onunla yüz yüze gel- ear rim Bu hâdisenin şa- itlerinden, bu gânahı yüzüme ura- bilecek insanlardan, bu geceyi ba va hatırlatabilecek şeriki cürümler- den, evet bunların hepsinden kaç- malı idim, Bu mülâhaza ve karar ile ken- en geldim. Bir dakika evvelki aygınlığım geçmişti, Yavaş yavaş yataktan kalktım; bir hırsız gibi sessiz adımlarla yürüyerek el yor- damile elbiselerimi rl inn O. nu uyandırmamak için en ufak bir gürültü yapmaktan bile korkuyor. dum. Bin ihtiyat ile giyinmeğe başla. dım. Uyanacak diye her dakika yüreğim titriyordu. Nihayet elbise lerimi giymeğe muvaffak oldum. Şapkamı başıma geçirip odadan çıkabilirdim. Şapka yatağın öbür tarafı bulunuyordu. Bunu al mak icin ayaklarımın ucuna basa- rak yürüdüm. Tam elimi uztaca- tım sırala r'arımn.. Haz gümrüğü memurlarından İbrahim Ser- vet Beyin refikası; Hattat Macit Be- yin kayınvaldesi, mühendis Ziya ve Muzaffer Beylerin valdeleri Mutia Ha- nım vefat etmiştir. Bugün saat 11,30 da Kuzguncukta iskele karşısındaki hane- sinden kaldırılarak Nakkaştaki aile kab- ristanına defnedilecektir. Köprünün Us mm ri saat İlde vapur vardır. l poktada bulunuyordum hi görmeden geçmek © kabil değildi. Bir damın saçağından ko- pan bir taş parçası şuursuzluğu ile | hayatımm rotarıma düşen bu ada- mm yüzünü — gündüz gözü il bir defa görmek istedim. Sade bir defa görmek; çünkü yatakta uyu- yan bu insan tam manasile benira için bir yabancı idi. Tuhaf değil mi, nazarlarım on- da dün geceki simayı bulamamış. tı. Dün öldürücü bir heyecanın pe- rişanlığı içinde gördüğüm bu si- mada, şimdi mütekallis çizgil yoktu, adeta silinmişti. Onda bir çocuk simasının safiyet ve sami- miyeti vardı. e Dün iki sıra disler üstünde burkulu duran bu dudak. lar şimdi yarı kavis seklini almış, bir rüya tebessümü ile gülümsü- yordu. Kumral saçları (o yumuşak Tüleler halinde alnınm üstüne da- Zılmıstı. Sakin teneffüsleri tıpkı göğsünden kopup gelen dalgacık- ların bu dinlenen vücut” üzerinde tatlı bir raksrnı andırıyo! Belki hatırlarsınız: Demin size bu adamın kumar masası başında ki halini anlatırken ihtiresın. ta- ifadesine simdive kadar hic hiz , #nmrim yantemnlmmetiğiiei - MEYE MILLİYET CUMARTESİ 27 KANUNUSANI 1934 Beşiktaş dün bir tehlike atlattı (Başı 1 inci sahifede) zum geliyordu. Fakat futbol heyeti ta rafından bu maçı idare etmek üzere tayin edilen hakem gelmediği için 0- yun yapılmadı. Bu nasıl iştir, aklımız kabul etmiş bir zat, ni- Gelmiyecek bir hake- mi futbol heyeti ne diye tayin eder?. Tayin edilen bir hakem gelmezse ir a, belki o hakem hastalan- laçın oynanmaması mr icap ra da bu gibi halleri yazdığı. mız, tenkit ettiğimiz zaman tenkitle- re tahammül edemiyen (aman spor tenkitsiz, dedikodusuz, çıt çıkmaksır zn yapılan) dive yırtınan bazı ida- reciler, bilemeviz ne hakla böyle bir arzu beslerler?... Bizim bildiğimiz, tevin edilen bir hakem her hansi bir sebenle gelmedi ği takdirde futbol heveti buna saha- da bir çare bulur, baska bir hakem çi karır, daha olmazsa heyet azasından biri soyunur çıkr, macı idare eder, Yoksa marlar böyle sudan sebepler. le tehir erli'mez, iç Gelelim büyük maça Beşiktaş ve İstanbulspor takımlar Beşiktaş:: nan — Fahri, Nu i, Fevzi — Hayati, Hakkı, Nâzm, Şeref, Eşref. Samih, Sa» — Nevzat, İstanbulspor: Lârfi bih — Sami, Hasan, Hal İsmail. Nihat, Aziz, Nesat. Hakem futbol heyetinden Nuri Ber. İlk devre Beşiktaş &'evhine Oyuna Basiktasm akınlarile bas- landı. Fakat İstanbulspor çok canl ve ekserivat dört muhacimle ovniyar. Rrnun neticesi olarak Ba ş ilk hücumlarmı devam ettiremi «r bu bücumleri kesmek icin bir hav- Ni müşkülât çekivor, hattâ sık sık fa- vül vanmak meehurivetinde ka'ıvor. 14 üncü dakikada İstanbulspor sağ ici knleve doğru akıvor, karsısm- daki Besiktaslı müdafi Adnanı atlatı yor, fakat İstanbulsporlumun bu mani kav mkemin favül dü- ötümer. ii İstanbulsporlumun hemen a daha evvel çalı ay kabinde vamtıir gol vor. eses bakar bul Bar lehine bir a- i sörliven bazr *8 ireii edük. Hakemin bu fnvilğ mn Bein verindedir. Ya İs- tanbulanor sağ içi kendisine yapı'an bu favülden kurtulamıvarak golü ya- pamasa idi ne nlacaktı?.. Rosiktas a- levhine verilen bir ceza mutlaka kay- niyacnktı. Bundan sonra İstanbulspor daha canlı: oynamağa, basladı. Ri'hassa merkez muavin Hasan, sağ ic Nevzat, sol acık Roşat hücumlarda müemir 0- Tuvorlardı. On yedinci dakikada Hüsnüyü at- latan Resat yerden bir şüt cekti, Sad. rinin vlinnionuna rağmen top zaviye- den Besiktaş kalesine girdi. Beşiktaş bütün gayretine rağmen devre sonuna kadar bu neticeyi de- ğiştiremedi. İkinci devre a İkinci devre başlarında İstanbul- spor caplı oyununu devam ettiriyor- du. Fakat takımm yavaş yavaş sağ taraf oyuncularında, bilhassa Samide yorğunluk belirmeğe başladı. Bu bal Beşiktaşın hücumlarına ve gitgide bü hücumların Ker olabalicek bale İmesine sel du. rn üncü dakikada İstanbulspor a“ levhine bir kornerden sonra Esrefin güzel ortaladığı topu, Başiktas sağ a- cı Havati yakalayarak takımının bernberli yeme YAPI i Bai ilk devrevi mağlün bi- in ikta berabere vazivetine ale Me ieieek pesinden koşma- ön kasların bulunuyordu. Kalncinin hrtnsı ne mağlâbivet 21 İmei dak'kada Ttaahulapor İm lecisi bir hatasile, Besiktasm perin- Hakemin favii dukelerne. İstan rak şimdi de şunu söylemek iste- rim ki o dakika mes'ut ve rih bir uykuya dalmış gördüğüm bu adamın simasındaki saf ve ber- rak ifadeye bir melek sükünetile uyuyan rm simasında bile rastgelmemiştim. Bütün hislerin emsalsiz bir canlılıkla okunduğu bu simada şimdi lâbuti bir huzur, bütün iç sıkıntılarının ağırlığı al- «tindan silkinmiş bir hafiflik, bir kurtuluş hali vardı. Bu şayanı hayret manzara kar- şında bütün kederlerim, bütün korkularım ağır bir siyah manto gibi üstümden düştü; hayır artık yaptığımdan utanmıyor, adeta bah #varlık pibi bir şey duyuyordum. Dün geceki korkunç ve anlasılmaz hadise birden bire nazarımda bir mana kesbetmişti. Şimdi karşım- da bir çiçek sükün ve saffetile u- yuyan bu nazik ve güzel ben kurtarmıştım. Benim fedakâr- lığım olmasaydı belki yarın onu bir “kayanın dibinde kırık dökük, kan- İsra bulanmış, yüzü parçalanmış, gözleri dışarı fırlamış, cansız bu- bi Bu Ki ezele ginii ir haz, bir gurur d m, yea hu derece siddetli ve arık bir |. bei adamı den koştuğu galibiyeti hasımlarına te min etti, Bakınız nasıl; Saha ortasından İstanbulspor kale sine gönderilen top de yere indi. Kalecinin hemen at ak topu yakalaması lâzımdı. Fal leci, bu nu yapacağma topun zıplayarak ken disine gelmesini bekledi, Bu arada ileride bulunan Beşiktaşlı Hakkının ileri fırlamasile tehlikeyi anlayan ka leci de atıldı, Ne çare ki, bu hareketi yapmakta bir kaç saniye geç kalmış tı. Top beklenilen zıplayışını yaptı ve kalecinin kolu altından geçti. Kaleci yakalamak için döndüğü zaman bu dönüşü ile topun kalesine girmesini kolaylaştırmış oldu. Şeref Stadında Beşiktaş Şeref stadında . İstanbul. #por ve Anadolu genç takımları ara- sında yapılan maç sayısız olarak be- raebrlikle neticelendi. Fenerbahçe ve Beşiktaş genç ta- kımları arasmdaki maç mühimdi. İki taraf oyuncuları, birbirini marke et- meğe her şeyden fazla dikkat ettikle- ri için bu maç ta sayısız olarak bera- berlikle bitti. Kadıköy stadında Dün Kadıköy sahasında Fener- bahçe futbolcuları aralarında ekzer- siz yaptılar. Ateş - Güneş, İtalyanlar la yaptığı maçta 1 - 1 berabere kal- dı. Sadan GALİP Fransa 3 - Belçika 2 Brükselde Fransa ve Belçika milli takımları arasında büyük bir kalaba lık önünde yapılan maç çok hararetli olmuş ve Fransa milli takımı 2 -3 ka saramaştır, Londra (Amatör) 4 » Paris (Ama tör) 1. Peşte (Profesyonel) 3 » Paris (Pro fesyonel) 1. Pariste, Londrada ve Paris ama- tör muhtelitleri arasında yapılan maç 1 - 4 İngilizler lehine, Peşte ve Paris profesyonel muhtelitleri arasında ya pılan maç ta İ -3 Macarlar lehine ne ticelenmistir. Peşte - Paris mi Paris muhtelitinin kalecisi eski Avus- turva milli takım kalecisi Hiden sa- katlanmıştır. Ankarada dünkü müsabakalar ANKARA, 26 (A.A.) — Bugün latiliği ve Ankaragücü spor sahala- rında lik maçlarına devam edilmiştir. Hava güzeldi. Çankaya - İttifakspor maçı: Çankaya birinci takımı bire | karşt | sekiz, ikinci takımı da bire karşı altı sayı ile galip geliniştir. Altınordu - Muhafızgücü maçı: Muhafızgücü birinci takımı sıfına karşı üç, ikinci takımı da bire karşı yedi sayı ile galip gelmiştir. 48 güreşçi karşıkarşıya ANKARA, 26 (A.A.) — Bugün Evkaf Apartımanındaki idman salo- nunda Ankara mıntakasnın güreş teşvik müsabakaları yapı.mıştır. Sa lon dolmuştu. Müsabakalara 13,30 da başlanmış ve 48 güreşçi iştirak etmiş- tir. Neticeler şunlardır: 56 kiloda: Demirspordan İsmail birinci, Demirspordan Küçük Hüse- “s1 kiloda : Demirsoprdam Selim hizinsi, De dan Osman üçüncü. 66 kiloda : Demirspordan Berri birinci, Demir nerden Feat ikinci, Demirsnardan Tel, Beyoğlu : fkati vardı. Evet bu ( bakışı bula bir kelime ile tarif edemem. Kendi çocuklarımı dünyaya getirir ken çektiğim zahmet ve ıstıraptan daha büyük bir acı ile tekrar haya” ta kavuşturduğum bu gence bak-. tıkça kendimde bir ana şefkati his sediyordum. Re Dün gece geldiğim bu kirli ve şüpheli otelin eski püskü eşyalarla süslenmiş bu murdar odası bana bir an içinde bir kilise kadar aziz göründü; sanki hayatım bir muci- ze ile takdis olunmuş gibi mes'ut bir zevkin bütün mevcudiyetime yayıldığını duydum. Teşbih için kullandığım bu kelimeler size gü- Bünç görüne bilir, fakat ne çare ki benim duygum böyle idi. Hayatı. mın en müthiş hadisesini yaşadı. ğım o dakika bende en kuvvetli ve şayanı hayret diğer bir (dakikayı doğurmuştu. Bunlar iki kardeş da- kika olmuştu. Şapkamı almak içi Gmiği tığım sırada fazla gü mü yap- tım, yoksa bilmiyerek bir şeyler mi söyledim farkında değilim, yalnız şu yar ki tam o aralık genç adam gözlerini açtı. Ben korku ( içinde geri çekildim. Demin bende oldu- hayretle etrafı- Derin ve büyük di Demirspordan Hüseyin ü- | an Kâmil ikinci, Demirspor. | . “uya İttihadı Milli Türk Sigorta Şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyleriz Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir Merkezi idaresi : Galatada Ünyon Hanında Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. Yunan İktisat Nazırı geliyor 5 (Başı 1 inci sahifede) milyon nüfusluk bir müstehlik kütlesi teşkil etmektedir. Bu seyade tesis edil- miş ve edilecek olan fabrikalar mamu- lâtr hem Türkiye, hem Yunanistanda istihlâk edilecektir. 20 — 25 milyonluk bir müstehlik kül esi karşısında eşyanın maliyet fiyatı, #z olacağı gibi ucuzluk ta temin edil- ilme i memli arasında yapılacak tı riki mesainin diğer kısımları da tütün in. tüm gibi müşterek ihracat mal hariç piyasalarda rekabetin kak dırılması ve Türkiye ile Yunanistan &- rasmdâ rücl gümrük tarifelerinin kabulüdür. Rüchanlı gümrük tarifeleri" nin kabulü , Balkanlarda yapılması ar- zu edilen gümrük ittihadına doğru atıl- muş bir hatve olacaktır. Mösyö Pesmazoğlu iktisadi. teşriki mesainin ana hatları hakkında Celâl Bej, le mükazereye girişecek ve bü hususta bir proje tanzim olunacaktır. Diğer taraftan Yunan İktısat nazı“ rının Ankara seyahati hakkında Atins- dan şu malümat veriliyor: “Milli İktisat nazırı Mösyö Pesmaz* oğlu gelecek hafta Paris, Berlin ve Pra- ğa oradan da Ankaraya gidecektir. Mösyö Pesmazoğlu, Fransa, Alman ya ve Çekoslovakya hükümetlerile Yur nanistanın bu memleketlere olan tica- — — ve iri Yunan tütün | lerinin mem, r piyasalarında . se hakkında Böcüşecektir. . lösyö Pesmazoğlunun Ankara s€“ ile beraber gaybubeti bir ay ka dar sürecektir.,, Zeki üçüncü. 72 kiloda : Demirspordan Raif bizinci, D mirspordan Ragıp ikinci, Demirspor dan Mehmet üçüncü. i 79 kilodan: Demirspordan Hüseyin birinci, De mirspordan Mehmet Ali ikinci, De mirspordan Riza üçüncü, Demipoplae Demi İan Hüsnü birinci, De" a dacia Ağırdan : j Gençler birliğinden Necmi Demirspordan Namık Beyler ikinci. Müsabakalardan sonra umum merkez reisi Erzurum mebusu Az, Bey derece alanlara madalyalarını tak mıştır. Müsabakaların intizamından dolayf güreş heyetine ve gösterilen | alâkadaf dolayı da haziruna teşekkür ederek haf” taya federasyon güreş teşvik müsabak ları yapılacağını söylemiştir. Bu müsabakalara seksen kadar gü Teşçinin iştirak edeceği tahmin edis mektedir. Kayakcılık şubesi ANKARA, 26 (A.A.) — Mubhafıf! gücü spor şubelerinde ilâveten bir Ka” yakcılık şubesi teşkil ie karar wis ve hazırlıkları hamle k gal Ynilliyet | Asrın umdesi “ MİLLİYET ” tör | ABONE ÜCRETLERİ £ | Türkiye için Meriç LR ik Gelen evrak geri verilmez— Müd geçen müzhalar 18 kurumlar. Gazete 4887, 5 gibi bir hali vardı. İlkönce naz#f ları bu yabancı ve meçhül od dört köşesini dolaştı, bu tetkik ameliyesinden sonra görünce gözlerini hayretle dikti. Ben onun ağız yahut aklı başına gelmesine mi kalmadan kendimi topladım. N yapıp yapmalı, onun bana bir #* söylemesine, bir şey sormasına, teklifsizlik yapmasına meydan rakmamalı idim. (Hele dünkü bu geceki şeylerden hiç bahse mamalı, bunlar artık o bir izab münakaşa mevzuu olmamalı idi Bu kararla derhal atıldını: — Benim gitmem zamanı gel“ Siz biraz daha kalırsınız, sonra giyinip çıkarsız. doğru gazinonun methalinde şiriz. Üst tarafını bana bırakıl” Ve cevap vermesine mahal madan çıktım. Bir daha görn temediğim bu odadan kaçtım. ini bilmediğim yabancı bir i bence meçhül ot: sokağa fırladım ve arkama dö” bakmadan uzaklaştım. Madam (C...) hikâyenin bu tasında bir parça durarak ne” disi Artik senkiyle eski SB İSERME SAN Seon amm mi 2. #ZFEFİRZE TAİ İİ 27

Bu sayıdan diğer sayfalar: