6 Temmuz 1950 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 2

Kalan görüntüleme: 0

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. Daha yüksek sayfa görüntüleme limiti ve diğer özellikler için abone olun!

Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Y Böyle g Tefrika No: 47 Katilin Paristen aldığı pasaport inceleniyor Avukat sorularına devam et- ti: «Tavsivesiz gönderilmenin aesinliğini düşünmedin mi?» «Hayır'ı «Birlesik Amerikadan gel- dikten sonra tâ Trotskv ile gi tüsünceve kadar ne vaptın?» «Hiç!: «Kendini bir işe vermedin Havırla «Ticaretle messul olan kim- selere başvurmadın mı?s «Eveter icina, talimat almıstım.. «Trotskvnin. kâtiblerinden tanıdıkların var mı? » «Onlar da, Trotskv'vi sörme den önce bir müddet bekle - mek bhususunda talimat almış- lar iaa? e Nihavet, katilin Pariste aldı ğanı ve sonra da imha ettiğisi sövlediği Dasaport hakkında bir sorustuuya' basladı. Bu pa- n nasıl olduğunu hatır yalnız — adının Jacson dive vazılmıs ol- duğunu temin etti. «Bunun sahte pasaport oldu- Bunu biliyor mu idin?» «Fvetla «Demek. icinde ne vazılı ol- duğunu bilmediğini iddia et - mekte israr edivorsun, değil mi? «Öğrenmeze h dim. Cü caktı. Hudutta sorguva mâruz ka- lma gelmedi mi?» sma, va - lacağın a «Havırla «Yani bizi inandırmak isti - yorsun ki, Avrupada sana bir 'erdiler ve sen hiç bir. hde ne vazdığını me- din.» «İçinde olandan bana ne'a Avukat. katilin Trotskv ile olan konusmaları üzerinde su- aller sormaya baslavınca, Jac- son son derece ihtivatlı davran mava basladı. Bu nokta. sünhe katil için en cetin bir nok- 'ta idi. Belli başlı sualleri ve cevapları burava kovmak fav- dalı olur. «Trotskv'vi ilk olarak ne za- man gördün?e «Hatırlamıvorum.» «Rosmer'leri Veru - Gruz'a götürmek için Trotskv'nin evi- ne gittiğin zaman mı?: «Hatırlamıyorum. *Trotskv'vi hangi mevsimde gördüğümü bhatırlıyor musun?» «Hayır! *24 mayıs suikastinden önce mi, sonra mi? » *Sonra, mayıs sonuna doğ- kim takdim etti?» «Alfred Rosmer.> *Rosmer'in önünde Trotskv ile konustun mu?» eHatırlamıyorum.. «Trotskv ile ilk konuşmanı- gın mevzuu ne idi?» «Halırlamıyorum.« «Trotakv ile ikinci bulusma rlamıyor musun?» ayır.. i ile ikinci konusma urasında ne kadar zaman gec- tit «Hatırlamıyorum.» «İkinci konuşmanın mevzuu ne idi?e «Hatırlamıyorum.» Trotsaky ile olan konusmaları ve konusma tarihleri. bu ko- muşmalarda hazır bulunan sa- haslar hakkında sorulan bütün *Hatırlamıyorum.. «Baskasına hayal sukutun - dan bahsetmedin mi?» *Hatırlamıyorum» «Svlvia'ya bahsetmedin mi: en samizi arkadaşın olan Svl- val sukutunu açma - yorum.a musmalardan birinin eticesini söyliyebilir misin?» adığım tek sev, Trots- hin beni hayal sukutuna uğ Tattığıdır.. Diğer suallere, — Trotskynin kendisini Rusyava sabotaj vap- k maksadivle gönderme ğini tekrarlavarak cevan verdi. Troteky bu konusmalardan birinde mi, sana Staline'i öl- dür dedi?» *Trotaky bana dünedüz Sta- Tini öldür. demedi.. *O halde Trotskv sana ne teklif et? «Hatırlamıyorum. «Haval sukutun ne zaman doğdu.Sabotaj hareketleri yap dediği zanıan mı?» <Evetle «Trotskv, Rusvada ne çesit sabotaj hareketleri yapacajrını sana sövledi mi?» *Bu suale bir önceki ifadem de cevap vermiştim.» GA TROÇKİYİ öldürdüler! General Sanchez Salazar Eski Meksika Milif Emniyet Amiri <Hayır!ı *Trotsky, Stalini öldür dedi mi demedi mi? Evet veva ha- yır delx «Bütün bu suallere önceki i- fadelerinide cevap verdim.» «Rusvada sabotaj hareketle- ri vapmanı - istedikten sonra, Trotskv ile kac defa bulus- tün?» «Hatırsamıyorum.» vapmak icin Rusva ya ne zaman gidecektin?» «Bilmiyorum.» «Rusvava gider gitmez olarak ne vapacaktın?a «Bilmiyorum. Trotskynin ba yaptığı teklifi evvelce an - lattım ve tekrarlamakta mânâ yok.r «Sorduklarıma daha önce ce ermediğini ispat edersem, cevap verir misin? » ilk vap «Cevap — verdim. — Cünkü, ifadelerim arasında tezad va- inorsun Burada vargıc müdahale et- ti: «Eğer hakikati söyledinizse. tezad haline düsmek gibi bir endişeniz olmamalıdır.> «Tef girişmememin sebebi tezada düsmek korkusu Timat vermedi. Bütün bildikle- rim, bu könuşmaların neticesi- dir. Trotskv bana Rusvava gi dip sabotaj hareketlerine ba: ama istemisti. Hic bir te- üat veremem, cünkü, Trots 1 bu hususu teferrüata gecmeden emretti.» Bütün sorusturmalar, katilin daha önce valan sövledi: pat edivordu. Bu hususta kim- se şünheye düşemez. Ama, ga vet ustaca sakl hakikat ne idi er Ce- miyetinin umumi kongresi 9 tem Tmuz pazar günü saat 11 de Ye- şilköy Kalemkâr sokak 8 No. da dernek binasında yapılacaktır. SERGİ * Ressam Levni sergisi bugün Topkapı Sarayında açılacak ve 15 gün halkın ziyaretine açık bulun” durulacaktır, Ayrıca bugün saat 10 da natkârlar Levni'nin Edirnekapıda, Otakçılarda bulunan - kabrini z yaret edeceklerdir. SEYAHAT * Fen Fakültesi Talebe Cemi- yeti Yunanistana bir seyahat ha- * Yeşilköy Fıkarapcı zarlamıştır. 50 kişilik bir talebe kafilesi 22 temmuzda Pireye hare- ket edecektir, FESTİVAL * 16 temmuz pazar günü, Be- siktaş Şeref stadında bir hususi ve lüks otomobiller festivali kon- kuru yapılacaktır, TEMSİL * Şehrimizde temsiller vermek- te olan Devlet Tiyatrosu sanat- kârları, Kadıköy halkına bir ko- daylık olmak üzere bu akşamdan itbaren Kadıköy halkevinde üç temsli vereceklerdir. * 'TOPLANTI ** Talebe Velileri Cemiyetinden: ikmâle kalmış talebeleri para. Sız yetişlirmek mevzuunu da bir karara almak üzere bütün talebe velileriyle Okul - Aile Yönetim Kurulu üyelerinin 9 temmuz 1950 pazar günü saat 10.30 da Beyazıt- ta Marmara sineması — altındaki Marmara Jokaline gelmeleri zica olunur, MİLLİYET Einniyet Mü Tis namuslu insanların kork- tuğu değil, sevdiği kimse olacaklır, diyor. Emniyet Müdürü Kemal A 'gün dün saat 17 de gazetecilerie bir konuşma yapmış ve Emniyet teşkilatına ait munielif işler c Tatında izahat vermiştir. Kemal Aygün ezcümle demiştir gi. *Vazifemizi - kanunlar — tayin etmişlir. Şehirde — vatandaşların tam bir huzur, rahat ve emniyel le gezmesi, evinde oturması ve eğlenmesini temin için polis sa- Tâhiyetlerini tam ve — üüzlikiz kullanacağız, Buna mâni oluuk istiyen kımselerle, — kanun dişi hareketlere kalkanlara asla nu- samaha etmiyeceğiz. Buna mukabil iş sahibi ola- rak polise müracaat eden, daşlara gerek karakol, gerek Şu belerde yakınlık ve samimiyet göstererek hizmet edeceğiz. Po. dis, namuslu vatandaşların kork- tuğu değil sevdiği bir in: caktır. Beni tanırsınız. Vatandaşlarla olan münasebetlerim imtihandı geçmiştir. Bütün mesâi arkada larım halka benim gibi muar, le ye hizmet edeceklerdir. Tek gayemiz vazifelerimizi ea iyi şekilde yapmaktır. Arama ve taramalara devamlı sürette geniş ölçüde devam — edecoğiz. Kadiköy ve etrafında suvari d; iyeleri çalışırmaya — başladız. ehrin diğer yerlerindeki d>v e faaliyetini de kuvvetlendi: miş bulunuyorı Basının senelerdenberi n olu: “yaptığı kiymetli yard Şükranla belirimek isterim. yardımı esirgememesi ve irşadi Muvaffakiyetimiz daşlarımın y yle kısa za manda hizmeti: iyi aebvr. lerini fiilen göstermek im bul: gün yarın akşam Emniyet Goa: Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlı; ile temaslarda bulunmak üzere Ankaraya gidecektir. Belediye Şekerden manyul maddelerin fiatları düşüyor Şeker fiatlarına yapılan tz lât piyasada narhsiz ve 5« bast olarak satılan şekerli mamulre. re de büyük mikyasta tesir e- miştir. Perakende satışlarda a<i- de şekerinin kilosunda — 40.50, helva fiatlarında 20-30, baklava tulumba tatlısı, Jokma gibi ha - murlu maddelerle imal edi şekerli mamullerde 20 ilâ ramelâ gibi şekerli madd: 30.40 kuruşluk bir - düşüklük kaydedilmiştir. Narha tâbi olan, muhallebi ve emsali şekerli wad delerin fiatlarında henüz bir de ğişiklik yoksa da Belediyece ya- pılan tetkikler ikmal edilir edil- mez bu gibi şekerli maddcierin narhında da 1 vi kuruşlur. bir tenzilât yapılacaktır. Müteferrik n ve müezzinler vaktin. de maaş alamıyor Şehrimizdeki Camilerde hiz met gören imam ve müezzinler aşlarını muntazam alamam'ık tadırlar. Şimdiye kadar Evkaf idar: den verilen maaşlar son üç danberi Müftülükçe ödenmekte. dir. Dün kendisiyle konuşan bu muhabirimize İstanbul Müftüsü şu izahatı vermiştit. Tmau i Sürat Üç yıla yakın bir zamaı aboneler eski ve noksan bir rehberle bırakıldıktan son- Ta, sanki çok mühim bir şey- miş gibil Çıktı, çıkıyor tera- nesiyle yıllarca alâkalılar o- yalandıktan sonra — nihayet yenisi çıktı. Çıktı ama, çık - masaydı daha iyi olacaktı. Çünkü resmi hiç bir makam tarafından kabul edilmeyen, bugüne kadar hiç birimizin katiyen alışmadığı, — alışa- madığı bir şekilde çıktı. Rehberde aboneler soyadla- e başlayor! Ve imza s3- nuna bir de evvel dilmiş, edilmiş ama insanlar rehberin sonundaki listej ismi arayıp | lşa de zaman mefhumu bile hiçe sayı nedir. Bizde, birçok ş: | Bravo Telefon İdaresini bir rekor kırdırıyor, lerde | HALKIN SESİ adını öğrenecek, o soyadına göre ayni rehberde tekrar o bone olduğu telefon ni || az on dakikalık bir mesai sarfetme! mları, mücsseseler için ne k: lenilan şeyin telefon idaresi 'Telefon zamandan tasarrnf etmek için icad edi Bu sür'at asrında abonelerine güzei rekoru! | evvelâ bir numara aramak için cak, istediği abone sahibinin anı bulacak! Yani en birşey, bu, bi olduğu gibi, bunun aksi oluyor. 32 lise öğretmeni birer derece (€ limlerin 'derfi eden mu: meni Mij bir 'terli ettirilmişlerdir. H eî:ısr ıi; (Kadıköy ortaokulu) Nudide Sa- vaşer (Keşiktaş ortaokulu), Ekrem Lisesi), Ayse kulu) Mej Kararname dün Milli Eğitim Mü: dürlüğüne gelmistr, Ahmet Terfi eden öğretmenlerin isim. | Okulük; Kemal derini. bildiriyoruz: Taokulu); Süreyya Siber (Üsküdar ea Tz a 0) Ekİ Ortaokulu): Nüriye Kırkpınar (Ka Hecetee Kobez m’;__;’wg) Te | diköy ortaokulur; Meyyir Ötüken Ve İ (Kabataş lisesir; Şakir. Tarihmen Semine Etili (Nişantaşı ortaokı Ju, Adil Zeren (Gelenbevi orta- okulu), Meliha Çifter (Yeldeğir. zeni örtaokulu), Emine Ergüven (Şişli ortaokulu), M, Emin Şendil (Eyüp ortaokulu), 'Osman Cana (Bakırköy ortaokülu), Merziye Ar- saova (Kandilli Kız lisesl>, Osman Safter Kağan (3eykoz ortaokulu), İbrahim Hakkı Arıca (Silivri or. taokulu), İsmall Hilmi — Soykut Bir adanı, evlenme teklifini reddeden yen çesini vurdu artalda feci bir cinayet iş - lenmiş ve film — yıldızlarından Sezer Sezinin üvey annesi Nuri. ye Koç, kaynı Rahmi Koç fından bıçakla öldürülmüştür. Birinci kocası ve artist Sezinin bubası İsmailin vefatın- dan sonra Nuriye, Ömer Koç is minde bir zatla evlenmiş ve kı- sa bir zaman sonra ikinci x0 sınında ölümü üzerine — tekrar dul kalmıştır. İddiaya göre Ömer — Koşun kardeşi Ranmi Koç, 35 yaşların- (Kasımpasa ortaokn Nevzat Uraz “Fatihi kız ortaokulü) Sabiha Ocak “Yeldeğirmeni ort okulur: Cemil Reşit Ünatgil (K: ragümrük ortaokulu): Ahmet Dinç (Pettevniyal ortaokulu): — Kâzım Safi n Celçuk Kız ensti- tüsiü) Halite Üras (Yeldeğirmeni Ortaokulu): - Mediye Gastçioğlu (Kadıköy Kız Eastitüsü) Seniye Erman (Sanyer ortaokulu), Sel- a Tok (Pertevniyal ortaokulu). Otelcilik mütehassısı Valiyi ve Patriği ziyarett ettti Evvelki gün şehrimize New . York'taki St, Moritz oteli sahibi ve otelcilik “ mütehassısı Mr. Taylor dün sabah saat de Vali ve Belediye reisi Fanre tin Kerim Gökay ile 11,30 da Pat rik Athenagorası makamılarınca veklti yaret — etmiştir. Patrik öğleden sonra bu ziyar miştir. Diğer taraftan sonra gazetecilerle konuşan Mr Taylor, Amerikaya nasıl git ni ve nasil muvaffak olduğunu anlattıktan son1a; «Otelcilik, yal da genç ve güzelce bir. kadın | "iz otel binasına sahip olmakla olan Nuriyeye mütcaddit dela: | Olmaz bunu idare decek persa - lar evlenme teklifinde bulun - | Nele ihtiyaç vardır ki bu da en muş fakat yengesi bunu ret et - miştir Nihayet dyn de Rahmi, Nuriye nin Kortalda, Doğan soku ki 35 numaralı evine gitmiş ve teklifini yenilemiştir. Bu arada da kadından, ağabeysinden kı- dan mirasa mukabil 500 lira is- temiştir, Her iki teklifinin de şid reddedilmesi karşısında — bışağı. — ve müezzinlerin ge. çen aylıkları verilmiştir, ni çeken Rahmi Nuriyeyi 11 ye- rinden vurmuş ve kaçmıştır. Bir. müddet sonra yaralı hastaneye 'az otel binusı kadar elzemdir. “Dünyanın en iyi otelcileri İs demiştir. kaldırılmak istenirken yolda öl müş ve katil Rahmi Koç kısa bu zaman sonra yakalanmıştır. Yengesini öldüren — Raaninin evvelce de kavga ettiği bir ci öldürdüğü ve 8 sene hapiste kaldıktan sonra kısa bir zaman önce tahliye edildiği bildirilmek tedir. Teknik Universitede Mühtelif fakültelerde mu: vaffak olan ve olamayan ta- lebe mikdarımı bildiriyoruz İstanbul Teknik Üniversitesi Fakültelerinde imtihanlar ho. men, hemen neticelenmiştir. 63 mevcutlu İnşaat Fakültesine 1950 haziran döneminde 228 ta- lebe, 4 hakkını kullanmaktadır İstatistiklere göre bu talevenin hepsi — geçebilecektir. -Durumu kritik 75 talebe mevcuttur. diye kadar 5 talebe muvaffak o lamamıştır. Bu fakültenin 1946 danberi oe- dalama başarı derecesi şöyledir. Haziran imtihanlarında ylül » LE KÜLTESE 'akültenin 226 talebesi var. dır. Senatoca verilen 5 haktan geçen talebe miktarı 14 dür. 950 haziran döneminde kritik dü- rumda 34 talebe v: Şimdi. ye kadar muvaffakiyetsizlik yü, zünden be s: ülteden ayrılan ısı 6 dir, Başarı notü Va dönen Adana vapurunda — vu- ku bulan mühim bir kaçakçılık hâdisesi meydana çıkarılmış'ır. Dışarı çıkmakta olan geminin hastabakıcıları Fehime ve Hedi. “yenin bavullarında âni bir araş. fırma yapılmış ve her iki bavu- Jdun da ağızlarına kadar kaçak eş ya ile dolu olduğu görülmüştür. Tahkikat derinleştiril'nce minin kâtibi Affan Tu trikci Mürşit ve geminin maran. gözü Yusufun da bu işte dahli olduğu anlaşılmış ve bunların e- vinde yapılan araştırmada da mühim miktarda ipekli - kumaş, içki, parfümeri, fotoğraf makı- neleri, lüks kıravatlar ve buna mümasil sair bir çok kaçak eşya bulunmuştur. Bu arada Pangaltıda — oturun Hermine isminde bir kadının da bunlarla alükası olduğu ve eşya. larin satışını temin ettiği tespit edilmiştir, Herminenin — evinde yapılan araştırmada — muhtetif cins kaçak eşya — bulunmuştur. Sanıklar nezaret altına alınmış- tır. Pakistanli generalın - dünkü ziyaretleri Pakistan ordusu generallerin den Nevapzade Ağa Mehmet Ra za dün sabah Eyüpteki İstihkâm okulunu, 15 te Birinci Ordu Mü fettişini, 1530 da Garnizon Ko mutanını, 16,30 da Vali ve Bele diye reisi Fahrettin Kerim Göz Ayı ziyaret etmiş 17,30da Taksim Basın ataşeliği tarafından Park $& TEMMUZ 1350 (Eski ramazanlarda tulüat ve tulüatçılar Bundan evvel eski Ramazan- lardaki eğlencelerden uzun uzun bahsetmiş, bu arada Karagöz, yatro ve meddahi da anlatmıştık. Bugünxü makalemizle de okuyu. cularımıza tulüat ve tulüatçılar. dan bahsedeceğiz. * Komik Kel Hasan Efendi ile Büyük Şevki Beyin repertuarın - da yer alan piyeslerin yüzde dok- sanı (tulüat) t, An, Minakyanvari eHi: a dâki» piyesler oynarlar, fakat bunlara da muhakkak (tulüat) karıştırırlardı. Bu iki kumpanya man sahineye koydukl: hemen hemen bi:birinin ayniydi, (Denaetkâr kadın), (Kır kahveci si), (Çifle köy düğünü), (Gelin odası), (İbişin evlenmesi), (Zemi- re) gibi, yalnız Hasan Efendinin (büyada laaşşuk), (Aşıklar) gibi temsilleri bu büyük halk sanat. Şubat . kârimın şahsına mahsus fev dür, delik gösteren — oyunlarındandı. MİMARLIK FAKÜLTE Hason Efendi, (Rüyada tanşsuk) Mimarlık Fakültesinde 277 ta. | Un, sekiz on kişiden ibaret olan debe vardır. Şimdiye kadar ba. | Sahnelerini vak'adaki insanların şayı gösteremeyip fakülteden ay | taklitlerini yaparak, şarkılar söy Tılan talebe yekünu ? kişidir. / | lyerek, suzlar çalarak, kantolar ülebe artışı 946 ya nazaran İ / Oynuyarak lek başına temsil eder 86 dır. Bu fakültenin başarı | -di Ve seyircileri - eski bir tâbir. nisbeti ortalama *. 65 dir. le gülmekten kırıp - geçirirdi. MAKİNE FAKÜLTESİ a elliğime zahip olmayı. mevcutlu Makine Pazüite, | Ntf DiYESİ seyredenlerarasında Si d 950 aa Makine Facütte- | - gülmekten katılanlar olurdu, Bel 132 talcüc 4 hakkını kullanmak. | *i de çiş endenler ğ dadır. Bu imtihanlarda — başarı | — CTWlüat biçte basit ve kolay bir gösteremeyon talebe sayısı 6 kı. eğildi; gerçekten başlı başına şidir, Şimdiye kadar 8 talebe fa- lemdi Hem de samimi bir â külteden mecburen aysılmışuz | Jem. . O, halkın ruhunu, ahvali- Başarı nisbeti b ni bir an gözden ka- maktadır. bir sanat şubesiydi. Tu. ir ruhiyatcıdan başka bir. li Perde açıldığı zaman '€n evvel suhneye en abes, en so- ğuk aktör çıkar, onu derece de- yece az İenaları takip — eder Halk şıkıntıdan, monotonluktan, soğukluktan sıkılmaya başlar, bu nu öksürüklerle, aksırıklarla, ba da ayak patırtılarile izhar e- . Ve işle o zaman kulisten baş sati olarak şöyledir. arkasından bir te- Haziran döneminde > 63 duyulunca bir al Eylül *6 2>| kış kopardı. O zaman baş . ko- Şubat 4 39| mik işi daha fazla uzatma- F i daha fazla Liman Adana vapurunda yapılan | clinden hiç eksik olmazdı. Kaşla- inlibim kaçakçılık ı kalın rastıkla, biyıkları man. Batı Akdeniz — seferinden ZS GKT ARMŞEN 'di. Ve bu kadar basit, pesenkerâni bir monevra başarı sağlardı Yukarıda, tulüat sahicidir, de. dim Neden samimidir? Anlata- yım: Diğer sahnelerde olduğu gi- bi öyle dekor, aksesuar gibi göz yoran külfetleri yoktu. Vak'anın söylenen sözlerin hepsi nihayet uydurma ıdi. Seyirciler de bunu li Bu durum karşısında issini vermeğe çalışmak, u bunu yaşatmağa uğraş. külfet değil miydi? Da- Esasen sahnede dört, beş kişi yardır, içlerinden birisi sağ tara- fa bakorak haykırır: — Arkadaşlar, işte eşkiyalar ge liyor, Raydi koyuntulara (1) sak- lanalım. Buradaki samimiyete birşey di yebilir miyiz? Şayet - «Ormana saklanalım'e deseydi daha tesirli mi olurdu sanki? Bundan başka, tulüatçılar, ön ve arka, sağ ve $0l gibi şeyiere de önem vermez- lerdi. Aktörün sola bakarak, «eş. kiyalar geliyor!» dediği zaman, aksine olurak eşkiyalar - sağdan sahneye girerlerdi Doğrusu da bu değil miydi? Dört köşe bir sahnede geçen Pi- 'yeste, sağ, sol aramak, gülünç de ğil de nedir? Maksat seyircileri eğlendirmek olduğuna göre cihet üstünde durmağa ne lüzum var? “Tiran (2) rolünü oynuyan sah 'neye girer ve sert ve kalın bir sesle: M. Süleyman Çapanoğlu — Alçak! Seni geberteceğim, kanını su gibi içeceğim! Diye bir nâra attıktan sonra si- Tâhını havaya sıkardı, Karşısın- daki aktör, hemen bir bacağını tutarak sekmeğe başlar, bir ta- Taftan da ahenkli, tempolu - bir sesle tuttururdu: — Ah bucağımdan vuruldum! Ah bacağımdan vuruldum. Seyircileri yormadan vak'aları el ve kısa keserlerdi. Fakat u. fak bir tafsilât bile kaçırmazlar, ihmal elmezlerdi Sözgelimi sah nedeki aktör kendi kendine söy. Tenirdi: — Ceylün beyi beş yıl oluyor cdim, Ne 0? Dışarıda bir Si var, Mutlaka kendisi ayak olmalı Ne sağlam, ne teklifsiz bir baş. Izngiçl İkr kelime ile sahneye gi Tecek adamin sahnedeki adamla beş yıldir. gör kat o gün hemen o dakikada bu. Tuşacaklarını; anlayıveriyoruz. Minakyan, bir ramazan - fiş ranları çek bir piyes oynuyordu, Kendi kadrosu buna kâfi gelme. diği için tuluatçılardan adam is temek zorunda kaldı, — Bunların içinden yalnız bir tanesi konuşa. caktı. Rolü nöbetçi askerliği id Geçmek istiyen olursa, parolayı söylemezse bırakmıyacaktı. Paro la da şuydu: Anadolu rençbert Oyun başlar, kapıdan biri geç mek ister; nöbetçi sorar: — Parolat — Anadol rençber! Alışmış kudurmuştan beterdir, durür mu Tulüatcı? Hemen bas. tarır: — Anadolu rençberi isen geç Minakyan, kulisinde deliye döner «Eyvah rezil olduk!» diye barar feryadı, Tulüatçıya da çıkışır. İş. te aldığı cevap: — Yarım saat yanında oynıya, cağım diye asıl sanatımdan ms> olacağım? Tulüatın yeri geldi ni kaçırmam doğrusu! Tulüatın usulü, erkânı, kaidesi olmadığın: söyliyenler, yazanlar çok oldu Fakat bu rastgele söy- lenmiş, tetkiksiz ortaya atılmış bir sözdür. Tulüatın tâbi olduğu bir takım kayıtlar ve şekiller çok kesindir, Suflörle oynıyan artist. ler burun içinden çıkamazlar. Bü 'tün konuları hep ayni esas üzeri. ne kurulmuş olduğu halde lâkır. dıların değişmesi az ustalığa m bağlıdır? Bu sanat hüneri değil de nedir? Tulüot piyeslerinin bütün ince. liği ve hususiyeti temsil edilecek ir piyesle, oyuncuların isimlerin dedir. Hemen hemen ayni isim. de ve ayni konudaki piyeslerin oyuncu sayısı tesadüfe bağlıdır, bazan azalır, bazan çoğalır. İsim. lerin oyunculara yakışıp yaraş. Madığı aranılmaz, Bir piyeste Sirar (8) a verilen bir isim öte- kinde câni adı olur. Dosyamdaki el ilânlarından bir iki örnek sunuyorum: (Cazibe yahut sevda faciaları) komedi dram 5 perde, 4 tablo, Eşhas; Sirmağan, Palma, Tey- lan, Turna, Zarkir, Çapul, Bardal Dendan, Şatrak, Cazibe, Diyana, Dalbi (Afrika güzeli yahut Zehirli çi çekler), dram komedi 5 perde, Bir tablc. Eşhas: Denden, Şahter, Şatrak, Babür, Fıstık, Şakasvat a, Zargir, Canbol, Ceylân, Bardal, iyende, Darenti, Afrikana, Ta. Tina, Sahla, Dereniye, Calila, (Siyah peçeli kadın) hem ağla- mak hem gülmek 5 perde, Eş. has: Şahter, Fıstık, Dem, Dem, Şatrak, Darhacaril, Menta, Zar- girin Zındık, Şamtak, Calila, Bi. lâ. (Lezaizi aşk yahut Zehir şişesi), Şarkılı mili oyun 4 perde, Eşe has: Hakan, Rehber, Rak, Firil- dak, Hamburk, Çulha, Talu, Sol. ta, Ebas, Çöşm, Şenbal, Gülnihal, Bu eşhas, bazı piyes oynayacak kimselerin isimlerinin yanındaki izahat da dikkate değer: Vahşi Vapur mu ? çaylak mı ? 1939 danberi ilk defa İstanbul Jimanı gün — bir şahit oldu, Çoktandır Kızıl Rus gemisi görülmediği, bu acaip nes- nenin ne biçim bir şey olabilece- Bi herkalde merak edildiği için Bgeminin rıhtıma yanaşması der- hal Karaköy taraflarında bir a- lâka ve merak uyandırıverdi «Acaba niçin gelmiş, ne getir. miş?» gibi sözler ve bu suallere cevap teğicil eden rivayetler ağız- dan ağıza, kulaktan kulağa di veran etmeğe başladı. Geminin B «Tekrar cevap veremez mi - in?a gelmesi adamına ve tefsire göre, nx Emeğ Ayması hem iyiye, hem fenaya yorulu » yordu. Bu ziyaret hem - dostluk alömeti, hem düşmanlık nişanesi aliyordu, Fakat çok gi vaziyet anlaşıldı: Kızıl gemi, Tarengiz gemi, bir tek adamı, Rus konsolusunu alıp Rusyaya — nak. Tetmek, bir çaylak gibi bir ham- lede avını kapıp tekrar dönmek üzere İstanbul limanına gelmiş- tit Haber âyi olunca bu — sefer bütün ik, dikkat Rus konsolosunun şahsı üzerinde top- landı Bu adam ne kadar mühim bir deviet adamı idi ki, el büyük elçilere, fevi haslara bile yapılmayan bir tö- renle memlekete alınması — için koca bir devlet gemiler gönderi- 'yordu? Odesa'dan İstanbula gidip gelme binlerce liralık mazot ya- kan bir gemi bütün bu masrafı yalnız bu zavallı konsolos - için yaptığına güre acaba bu zatın bu derece sür'atle Rusyaya dön- mesi için sebep e idi? Kadın niçin ağlıyordu ? Sonra, 'Türkiyeden Sovyet Rus- yaya gümek için bir kızıl kon. Solosuu, Suyın Arkadi Grosnukh” 'un mutlaka bir Rus mesi mi elzemdi? Bu zat İstan- buldan kalkarak diplomatik pa. saporlurdan istifade ile meselâ doğrudan doğruya - Bulgaristana gidemez, oradan bir uçağa binc- mez mi idi? Yoksa kalbinden hasta olduğu için Stalin Yoldaş onun bir vapur güvertesinde ev- velâ deniz havası almasını mı tensip etmişti? Ya adamcağızla beraber gene aynı vapura bindi- rilen Tas Ajansı muhabiri — ile eşi de kalb hastası mı idiler?. Bunların da mı deniz havası al> ması gerekmekte idi? Ya gazete. lerde resmi çıkan ve ağlayan Rus kadını ? Ya o niçin gi- diyordu? — Gidiyor çin ağlıyordu ?.. ve — Türkiyeyi çok seviyordu da ayrıldığı — için dayanamayarak mi güz.. 1 döküy ? Yoksa 'olan Rus konsolosunun ya- nında konsoloslük memuresi o- çalışlığı için, bir Rus va- binmekten ve başına ne- gelebilcceğini bilmemekten mi koriruyordu? Evet, bu üç şahıs, Rus konso- onun memüresi ve Tas A- janrssın muhabiri, acaba hangi hakiki sebeple Rusyaya alınıyor- du ve gene acaba ne kadar mü- him bir suç işlemişlerdi ki, bun- lar için hususi bir vapur gönde- rilmiş, bu şekilde törenle nakille. rine lüzum gösterilmişti? Tipki bir poli romanı gil Ne yazık ki, bir casus veya za- bıta romazından koparılmış bir sahifeyi veyahut başını ve sonu- min bir parçasını andıran bu sah. neler gi jnünde cereyan ettiği, yani sayın Misafirlerini- zi vapura binciken birçok me- teğyia gittiği halde” sorduğumuz bütün bu sorulara gene de cevap almak kabil olmayacaktır, Niçin? Rus diplomatlarının kaderi — ölüm ! Çünkü Kusyada kızıl diktatör- lüğün ve N K. V. D saltanatının ve zulmünün kuruluşundanberi Rus diplomatlarının hangi se beplerle memlekete alındıklarına ait esrarın çözülmesi henüz ka- bil olmamıştır. Herkes bilir ki, Rusya, dışarıdaki memurlarının peşinde bir yığın gizli memurlar dolaştırarak onların bütün hare- ketlerini kontrol etmekte ve en ufak bir şüphe üzerine kendi me- —murlarını merkeze çağırarak ve bunlardan gelmek istemeyenleri de zorla aldırarak Rusya içinde keyfine göre, ya kurşuna — diz- için denebilir ki, şimdiye Rusların merkeze çağırdıkları memurlarından çoğu hep birbiri- ne benzeyen ölüm — âkıbetlerin- den başka bir kader görmemiş - Jerdir. “Acaba zavallı Nina Materkina, haniya şu ğazetede resmini gör- düğünüz o ağlayan kadın, bütün bunları bildiği ve başlarına gele. cek olanı şimdiden tahmin ettiği için mı uğlumakta idi? PENÇE reisi, Zengin bir adam, şiir me- raklısı bir Zut - Dessas bir adam, Şiir budalası Kethüdası, Hain bir adaın, Öksüz bir çoban, Zen- gin bir köylü, Muamma sahibi bir üşık, Hanedandan bir zat. Tafsilöt bu kadarla kalmaz Me rakı çekmek için «Perdelerin Su Teti bali» diye ayrı bir başlıkla Şöyle bir ahat verilir: «Birinci perde - Musib bir. vasiyetname, Fukaraya muavenet, Müthiş bir Miras. Cinneti muvakkate, Baba katili, Şinıdi zengin oldum, Para için pederini katleden bir zevce, Bugün sana ise yarın bana; Para için pederini öldüren zevceye lâ. net, İkinci perde: Eshabi namus bir kız, İkinci izdivaç teklifi; Ni- gan merasımi; Eyvah evlâtlarım ne oldu? Fedakâr uşak. Üçüncü perde; Zavallı besleme, Masum çocuklar, Namuslu peder. Nihayet yavrularımı ağuşuma al. dım; Cöni kadın; Çocuk hırsızı; Bir anda iki evlât katili vâlide. Müthiş belecan; Câni cezasız kal- mi İşbu Jübiyatın son perdesi pro- jektörle irve edilecektir Tulüstçilar, oynanacak piyesle. Ti evvelce tertiplemezi..di. Evve lâ gündüzden şatafatlı, resimli ilânları hazırlayıp tiyatronun ka. pısı önüne sağlı sollu asarlar, halkın alâkasını çekmeğe çalışır. lard.. Kantocuların isimleri de (Devamı 5 inci sahitede)

Bu sayıdan diğer sayfalar: