8 Ocak 1931 Tarihli Serbes Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

8 Ocak 1931 tarihli Serbes Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Afrikada Ahiren Dr. Cameron ve nın memleketine bir tetkik yahatı yapmışlardır. Dr. ron bu vahşilerin dişleri ile beşeriyetin tekâmü lsilesin- de işgal ettikleri yeri tayin ede- cektir. Dr. Cadle bu çalı adamları: nın yaşadıkları Afrikanın Kala- ği meğer, vahşi karacayı bir gün Heyet olduğu çölün bir kenarında hâlâ taş devrinde yaşıyan bir çalı adamı kabilesi bulmuştur. Bunların de- kanaatindedir. mirden hiç bir âletleri olmadığı gibi içtimai teşkilât namına da hiç bir şeyleri yoktur. Bu iki veya üç ailelik cema- atlar halinde yaşar ve münhi ran avcılıkla geçinirler. Çalının heradamı kendi başına buyruk- tur, burada hiç kımse diğer bir adama tahakküm etmez. Arazi kurak ve ekseriya ço- rak olduğu için yazın yegâne su memba Hudai kavunlar teşkil eder. hayale uğrıyan seyyahlar da bu yabani kavunlarla susuzluklarını gidermekten başka çare bula- mazlar. Maamafih, nin Kalahari çölü olmasına rağmen bu mem- leket baştı başa bir çölden ibaret değ;ldir. Burası daha zi yade etrafı çölle çevrili esrarlı bir ülkedir. Memleket 1000 ile 1200 metre irtifaa maliktir, irti- falar arasında derin vadiler ve ovalar vardır. Bu vadilere olduk- ça mebzul bir tenebbütü be: yecek miktarda yağmurlar yağar. Yağmur mevsimlerinde su göz- leri toplanır. Yetişen yüksek ça- lar arasında mebzul av hayvan- ları bulunur, Yerliler av hayvanlarını av- lıyarak geçinirler. Ülkenin etra: fını çeviren çöl çemberi bu ha- valiye beyaz insanların ve me- deniyetin ulaşmasına mani olur, Burada yalnız bir beyaz tüc car ile üç dört tanede beyaz müstemleke memuru vardır. Memleketin en büyük il il yacı sudur. Su ancak yağmur mevsimide ufak çukurlarda top landığı için çalı adamlari bu su lara hayatlarından fazla ehem- miyet verirler, Vahşiler “bu su © gözlerine kendi malları nazarile bakarlar ve buradan su içmeğe teşebbüs eden yabancıları. zehirli oklarile öldürürler. Afrika kabileleri ara sında en vahşisi olan çalı adam- ları bu gözlere: su'içmeğe gelen #air yerlileri bile öldürürler. Bu mıntakadan otomobille | geçen memurlar, kurak yolun iki tara- fında gördükleri | iskeletlerin adedi karşısında hayrete ve deh- şete düşerler. Bu gibi cinayetler ika eden çalı adamlarını tevkif için gön- derilen polisler hiç bir şey yap- madan dönerler. Çalı adamları kendi evleri olan çölde kerten- keleler kadar maharetle sakla- nırlar. Bir defasında polisler bir çok yerlileri öldürmekle mütte- him küçük bir kabile; yakala- mâğa muvaffak olmuştu. Aldık- ları emir yakalanan valışileri hapis etmekti. Yalnız emre, vah- şilerden hapiste ölüm alameti gösterenlerin derhal serbes bı- rakılması kaydı da ilâve olun- Duştur. “Az bir zamanda bütün mahpus ahşiler ölüm alâmeti gösterdik- lari için serbes bırakıldılar. Çalı adamları çöllerinde ve çalıları arasında o kadar mutlak bir ser- besti içinde yaşarlar ki bu hi riyetin tam bir aksi olan hapis hayatına uzun müddet tahammül maymun in- | Altay'ın sanların hayatı Cadie isminde iki İngiliz âlimi Cenubi Afrikaya Çalı adamları" 18 Came- tetkik nabit yabani Seraplar peşinde sukutu hayalden sukütu! Çalı adamlarından bazıları beyaz insanlara alışmağa başla- mıştırlar. Bunlar “beyazların av seferlerini takip ederek onlardan artan ay etlerini toplarlar. Çalı adamları için et herşey demek- tir, Bir çalı adamının elinden etini almak işaret ederek avın kendine ait olduğunu anlatır, ve derhal hasmane bir tavir alır. evel vurmuş, hayvan ölmemiş, hayvan kaçmış, aklından geçire- cek herhangi bir adamın vay haline, Buralarda avlanan bir Avru- palı kendi ateş etmediği halde önünde. bir karacanın ansızın düşüp öldüğünü hayretle görür. Atını hayvanın * başında dür- durduğu zaman çalının arkasın- dan bir vahşi çıkarak elile bir e vahşi mış, nihayet bir gün son- ra süren bir kaçma ve kovala- madan sonra hayvan düşerek Çalı adamlarıainanılmıya- süratle koşarlar, günde mil mesafe katedebilir- Bu küçük adamlar hiç unut- miyan o intikdmcı bir kalbe maliktir. Cenubi Afrika müs- temlikesinin bunların memleke- tine cıvar bir kısmında oturan bir Alman çiftlik sahibi çalı adamlarından bir kaç | tanesini vurmuş. Aaradan seneler geçtiği halde çalı adamları Alman çiftçiyi türlü rahat bırakmazlar, müte- madiynn çıftlikten hayvan çalar- larmış ; öteki çiftliklere ise dokunmazlarmış . Çalı adamları aslanı pek se- verler ve aslan vuran avcılara düşman © olurlar. Çünkü aslan birçok” bedava” et“temin eder. Gece aslan sesi işittikleri za- man bir okun ucunu sesin gel- tarafa doğru çevirerek yatarlar. Ertesi sabah bu istikamete git- tikleri zaman ya rısi yenmiş; av hayvanı. bulacaklarına emindir- ler. Aslan kibar bir hayvandır, avının bir. parçasını yiyerek bü- yük kısmını bırakıp gider. adamları cüssece oldük- ları gibi zekâca da beyaz ada- mın dunundadır. Dilleri maymun bağrışmasına benzer; beyaz bir adamın bu maymun sadalarını taklit edebilmesine imkân yok- tur. Yüzleri de maymuna çok benzer. Mağaralarda yaşarlar. Bunlarla © insanla o maymun arasinda bir mahluk © oldukları ve insanların tekâmül silsilesinde şimdiye (Okadar aranan bir basamağı teşkil ettikleri tahmin olunabilir. Telgraf adresi" - İzmir Serbes, Abone şeraiti i Senelik: 10 lira Altr aylık: 6 Tira Ecnebi memleketler içi Senelik: — 25 lira Ilânat Birinci sayfa: Satır 100 kuruş, İkinci “sayfa: o, 50 ,, Üçüncüsayfa: O, 20 |, İDördüncüsa: , 10 Daimi ve aylık ilânat ay»! rıca pazarlığa tâbidir ve aza-; imi teshilât gösterilir. İHTAR: Abone ve ilân üc- retleri bilâistisna peğindir. Ucuz Dikiş SON MODA ELbISE «15> LİRA Yenikavaflar --Şirket bulvarı (AHMET SAKİ ) Terzihanesi, edemeyip erir giderler, N: 45 09) sporcular ne Altayla beraber Atinaya git. miş olan spor meraklılarından yirmi, yirmi beş kişi dün Pağliya kumpanyasının vapuru İle şeh- rimize avdet etmişlerdir. Bir muharririmiz Atinadan avdet eden zevattan bazısı ile yör- üşmüş ve maçlar otrafında İzahat almıştır. Bu izahata göre Altay ilk maçını bir kânunusani perşembe günü Atina mıntakası ve Yun. nistan şampiyonu «Panatina; kos» takımı ile yapmış ve 3—6 mağlâp olmuştur. Bu maç bak kında Atinadaki arkadaşımızın mektubu sütunu mahsusumuzda olduğundan © burada — tafkilât verineği. zait” görüyoruz; İkinci maç üç Kânunusani cum. tesi günü “Atina mıntakası rinci «Bnosis - Kostantinopolis tâkımı ile oynamıştır. Evvelce İstanbuldan © gelen telgraflarda ikinci maçın Pire şampiyonu ile daha ilk dakikalarında Vehabın sakatlanarak sahadan çıkması ve yapıldığı bildirilmiş isede bu Ame Bir hamamcı kadına, emane ten tevdi edilen iki yüz liralık bir elmas küpeyi o çalmaktan wazmun Fatma namındaki kadı- nın ağır ceza o mahkemesinde muhakemesine bakılmıştır. Hâ- dise şudur: Müddei mevkiinde bulunan Naciye hanım İstanköy hamam. cısının zevcesidir. Malüm oldu gu üzere, bu hamam sabahtan öğleye kadar erkeklere ve öğle den sonra da kadınlara - küşade dir. 'Bu sebepten, öğleden sohra; sandık başında hamamcının 26v cesi Naciye hanım bulunmaktadır. Bir gün; hamamin karşısn- daki hanede oturan Fatma ha- nım İsmindeki bir kadın; hama: ma gelerek telaşlı ve: sözeşli bir surette Naciye hanıma hitalen (Hemşire o kadar muzayakam var ki bir Allah bilir, bana ödünç olarak on beş lira verir Na misin) demiştir. hakikaten eyiliği seven bir kaz dındır; isteyen de yabancı de gil komşusudur.. Fakat verecek parası olmadığı için (ah kar. deş! Ben de olsaydı hatırım kır- mazdım. Amma dur bir yerden bölki bulur getiririm | demiş ve Fatmayı muvakkaten hamamın sandığının başına oturtmuştür. Naciye hanım para aramakta ol sun, Fatma hanım sandığı açmış ve hamama giren hanımların 6- maneten bıraktıkları kıymettar mücevherlerden bir kutu içeri sinde bulunan bir çift olmasi küpeyi almış ve güya kimse görmemiş gibi hemen hamamdan çıkarak karşıdaki hanesine girip küpeleri bırakmış ye tekrar san: dık başına gelerek oturmuştur. Bir az sonra Naciye hanım gelmiş ve | maalesef nereye baş Yurduysa yok cevabını aldığını söylemiştir. Şuradan, büradan görüşülür ken; Fatma benim vehleten Na- ciye hamma şöyle bir sual sor. muştur : İ Bu hamama her kes gelip yıkanıyor. Bunların kimisi pa ralı ve zinetli, kimisi de küpeli ve yüzüklüdür. Bunlarla hama ma girilmez. Nereye birakılırf) Nabemevsim olarak söylenen bu söz Naciye hanımın zihnini tırmalamış ve sandık kapağım açarak, üstte bulunan kadife kutulu küpenin namevcut oldu. gunu görünce Fatma hanıma | gok lafın lüzumu yok. Aldığın küpeleri yerine koy | demiştir, Fatma pürtelâş: çeşitli ye min arasında sonki hamama gi- reoek miş gibi soyunmağa baş- lamış ve (isterseniz üzerimi ara- yınız) demis; fakat hamamcılık “Çok lâfın lüzumu yok,, Aldığın küpeleri Istanköy hamamında bir hâdise ikinci maçı | kiki maç hakkında dün gelen söylüyorlar ? maçın ( Olimpiyakos ) ls değil (Enosis) takımı ile yapıldığı an- açılmış bulunmaktadır. Sporcularımız bu maçta da kaleci Fehmiden mahrum bulu nuyorlardı. Fazla olarak maçın bir daha oyuna iştirak edememesi hücum hattının. zayıf bir halde kalmasını intaç etmiştir. Veha- bın yerinde Baron Feyzi oynamış sa da mülhacim hattı bir türlü a- benktar. bir oyun oynayamamış ve sayı yapamamıştır. Buna mu- kabil Yunanlılar. üç sayı yap mışlar ve 8 O galip gelmişlerdir. Altayın son maçını 6 Kânu- nusani Salı günü Atina üçüncüsü ( Apollon ) takımı ile yapması mukarrerdi. Bu maça Fehmi ve Vehabın da iştirak etmiş olduk- ları tahmin olunmaktadır. Al taylıların «on maçtan sonra doğru şehrimize avdetleri muh- temeldir . yerine koy rütbesini ilraz eden Naciye ha- nım bu sözlere kulak asmıyarak karakola haber göndermiştir. Zabita gelmekte olsun; natır lardan bir kadın da işe karışınış ve Fatmaya hitaben ( temin sen sandığım açmadın mı: küpeyi almadın mı, hamamdan gidüp tekrar gelmedin mif| demiş Fat- mâ redetmiştir. Zabıta memurları gelmiş; ve deli gibi' soyunan ve gürültüden bâmamda yikanan kadınları dı- şariya Çiplak olarak çıkârttıran bu kadın memurlara teslim edil- miştir. Hâdise budur. Bundan son- rası da şöyle başlıyor. Çalınan kü penin sahibi de Jâf anlamaz mız- mızın birisidir. Hamamdan çıktık tan sonra tabii küpesini istemiş ve hâdise kendisine anlatılmış ise de ortalık eskisinden daha ziyade karışmiştır. Küpe sahibi" hanım (Hamamcı hamamcıl O küpeler bana © annemden miras kaldı. Anneme de ninemden yadigâr kalmış en eskielmas taşlı küpe- lerdir, patasını da versen bence makbul değildir. diye feryada başlamış; araya girenler ve Na- ciye hanımın vaziyetini anlatan- lar, gürültüyü güçlükle teskin edebilmişlerdir. Fakat Naciye hamm bu küpenin kıymeti olan ikiyüz lirayı her ayiora daire sino teslim etmek mecburiyetin- do kalmıştır. Her celsede kacağına aldığı on, on iki aylık çocuğu ile maz- nun mevkiine geçen Fatma çok masum bir © kıyafetle hırsızlığı reddetmiştir. Bu hâdisenin ru- yet şahidi yoktur. Yalnız kadı- min sandık başında kaldığı, bi- lâhare hamamdan çıktığı ve tekrar geldiği hakkında | bazı karineler mevcuttur. Dün maz- Dünün avukati gelmediği | için müdafaa yapılamamıştır. Muha- keme kat'i olarak haftaya talik edilmiştir. Takip: Sürat: Netice: IŞ YUVASI Hükümet civarı Yusuf oğlu hanı No: 11 Her türlü iş. Ve pasaport Sabah rüfekamızm tela. Ankara, 6 (Y.A)- Dahiliye vekili Şükrü Kaya beyefendi C. H. fırkası grup içtimaımda Menemen hâdisesi hak- kında tetkikatına dair uzun uzadıya izahat verdi. Menemende ve Manisada | tetkiklerinin neticelerini anlattı. Ar- kadaşlarını tenvir etti. Bu izahatı takip eden müzakerelerde Rize meb'usu Ali bey Kasta- moni meb'usu Hasan Fehmi beyden Erenkö- yünde irtica hâdisesinin başı oaddedilen o Şeyh Esata vuku bulan ziya: retlerinin sebeplerini sor- du. Hasan Fehmi bey iza- hat vererek Şeyh Esa- dın hal ve vaziyeti na- zarı dikkatini o celbetti- fini bu hususta Eren- öy merkez memuru- nun da nazarı dikkati- ni celbetmiş olduğunu Erenköy merkez o me- mutasayverdir. Bu hususta yaptı, Muammer Reşit bey şu cevabı lâzım olduğu kanaatindeyim. Ahmet İhsan bey şu cevabi yoktur. Babıali yokuşundan daha Bence memlekette gazeteci yetiş! melidir. tebin. vakit. geçiri Bir cinayetin Bundan bir müddet evel Ta maşalıkta mahalle kahvesinde Neş'et ve Yakup isminde iki de likanlı arasında vukun gelen münazan esnasında Yakup Neş'- eti bıçakla öldürmüştü. Bir müd- det asliye oöza mahkemesinde şimdide ağir ceza mahkemesinde devam edilen bu feci cinayetin sebebi şa idi: Ayni mahallede oturan ve küçük yaştan beri yekdiğerlerile kardeş gibi geçinen heniz on sekiz yaşlarında bulunan bu iki genç, mahalle kahvesinde otur. muşlar ve altmış altı oynamağa başlamışlardı. Oyun neticesinde Yakup kaybetmiş ve Neşete hi taben (sen oyunda hile yaptın gel bir daha oynayalım | demiş, fakat Neşet tekrar oynamağı ka bal etmeyince zaten oyunu kayb- ettiğinden dolayı asabiyete gelen "Yakıp ( Ya! ben fazlamıyım? | demiş ve kahveden çıkmış, git- miş. Az bir müddet sonra Ya- kup tekrar kahveye gelmiş ve Neğetle kahvenin dışarısında bir mücadele başlamış; kahvede otü: ranlar, araya girmiş iseler de, bir aralık Neşet yaralanmış, fa- kat yaralanma hâdisösini kimse fark ötmemiş; yaralı Neşet yu- karıya doğru gitmeğe başlamış, bir az sonra o da tekrar gelmiş, yaralandığinı o vakit söylemiş herkes hayret etmiş! Bir altmış altı oyununun ne ticesinde dırıltı gürültü oluyor, Yakup evine gidiyor, geliyor şiddetli bir mücadele başlıyor. Araya insanlar giriyor ve şa bitlerin. şehadetine göre ortada da iki tarafı keskin ve ozun ka ma parıldıyor. Bu delikanlılar başkaları | tarafından tefrik edi- liyor ve Neşet sap sağlam yu- karıya doğru gidiyor. Fakat o sırada ne bunları ayıranlar ne muameles..i de kahvede keyf çaten i|13 kânunusanide t.fhim edile murunun kendisine ver- diği cevapta şehi ziya- ret edenler hakkında günü gününe amirleri- nerapor ita ettiğini SÖY- lemiş olduğunu anlattı, İstanbul, 6 (Y.A) — İzmitte «Yarın» başmuharriri Arit Oruç beyle mes'al mü Süleyman Tevfik beyin muhakemelerine devam edildi, Yarın gazetesinde vali aleyhinde vuku bulan neşriya pat için omurların vekilleri gösterilen — şahitler diler, Hepsi hadiseden ü ademi malümat beyan ettiler, Arif Oruç beyin vekili Bthem Ruhi bey mahkemeye' yeni bir istida takdim ederek bazı şahit lerin tazyik edildiklerinden ba- hisle vali ve maarif müdürü aleyhine — mukabil dava açtı, Valinin, evine .girdiğini Yarın gazetesinin — iddia ettiği. kay- makam Şerafettin bey de ve kili vasıtasile' Yarın gazetesi aleyhinde on bin liralık taz- minat ve tahkir davası açtı Muha- keme bu davaların şalısi olduk- larından bahisle hukuku umu- wiye davasile tevhit edilmeyeco- gine ve muhakemenin devamına karar verdi. Taşradaki şahitlerin ifadeleri istikabe #nretile alına- caktır. İstinabe evrakının izame için muhakeme ayın on yödisine talik eğildi. * ". İstanbal 6 (Y.A) Darülfanunda bir gazetecilik fakültesi tesisi ğım ankette Darülfünun emini verdi: Gazetecilik fakültesinin erdi: «Böyle bir fakülteye lüzum. eyi gazetecilik mektebi olurmu? tirmeden evel okuyucu yetiştir İsmail Müştak beyde şu cevabı vermiştir ; « Böyle, bir mek- meden açılmasına tarafdarım . » mahkemesi Atmış alt oyunundan sonra arkadaşımı yüralayan maznunun müdafaası. yapıldı miyor ve ya (o görmiyor, yalnız ifadelerine göre «Bir münazas oldu. O buna küfür etti, buda ona cevap verdi. Filân gitti gel- di, koltuğunun altında bir kama vardı, üç dört defa salladı am- ma isabet otti mi etmedi mibilmem. gibi müphem beyanatta bulunan hukuku umumiye şahitleri neden sonra Neşetin yaralandığını an- layor. İşte kırk tane gözün mu- vacehesinde cereyan eden bu hâ- dise hakkındaki dava esliye ©0- adan ağır cezaya aksetmiş vo şahitlerin hepside dinlenmiştir. Dünkü celsede müdafan ve- kili. müdafaasını © yapmışbı.. Avukat Halit Tevfik beyin mu- fassal olan — mülafaanamesinin hulâsasına göre mumaileyh evvel emirde mütebayin ifadelerde bu- lunan şahitlerin beyanatı üze- rinde tetkikatını yapmış ye bu şa- bitlerin, müekkilinin kâh belinden kâh kolundan, kâh cebinden, kâh. ceketinden bir kama - veya bıçak gikararak Neşete hücum ettiğini ve gâh cerhi üklerini. ve gâh görmediklerini ve müekkili- nin gâh dışarıda bulunan, gâh kahvenin içinde oturan Neşeto saldırdığını ve güh ilk taarruzda kimse olmadığı ve gâh” kalıveci ile bekçinin bulunduğu ve kendi muhtelif ifadeleri arasında bile mübayenot olan bn şahitlerin şe- hadeti hakikatı tenvire kâfi ola- mıyacağını söylemiş ve badelin; müekkilinin ne sebeptet dışarıya çıktığını ve Neşetin kahvede mi yoksa dışarıda mı olup. olmadır Zını izah etmiş ve nihayet; yas ralandıktan sonra mecrabun ais lesi tarafından kaca karı ilâçı ları yapılmak suretile fenni tes davinin ihmal edilmiş olduğunu söylemiş ve mumaileyh; midas faasında tabrik cihetlerini de izah ederek müdufaasına nihayet vermiştir. Bu cinayet hakkındaki karar “ie kimin kimi yaraladığını göre cektir. 2

Bu sayıdan diğer sayfalar: