18 Temmuz 1929 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 17

18 Temmuz 1929 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 1718—33 UYANIŞ 527 Küçük hikâye: BU HİKÂYEYİ Ben mecmuanın yazı işle- riyle meşğul olmam, ve zaten dilimde, Allahın son zamanlar- da her muharrire mebzulen- bahşettiği ataklık ve dalaşcılık yoktur Abone ve bayi hesablarını henüz bitirmiştim ki, önüme iki resim atıldı. Hesablarımda eğer yanışlık olmuşsa, bu re- simlerle münasebeti ne ?.. — Onları baş mürettip ge- tirmişti. Sormaya vakıt kalma- dan gözleri biraz tehdit, biraz rica li minnetle açıldılar. gün, diyordu, mecmua V çıkacakdır. hrir müdürü, her ay gelen maruf hastalıklarından birine yakalanmış, yok; hikâ- yelerle fıkraları yazan, sabah- tanberi oOyazmaktan arka üs- tü düşüp bayıldı; sahibi imti- yaz seyahatta, insafet, oturupta ben yazamam ya.. Halbuki, bu sahita muhakak lâzım. Sen şu resimlere bakarak bir şey yazıver işte. eri aldım; imi çevirdim, bakdım; resim. Onlara bakarak ne yazabilirim İşte görüyorsunuz. Zammisideği sahifanın başında olacak: İki kız.j Üzanmış olan çok güzel gibi: kulaklarına takdığı De birer siyahfyakut olacak. “Belkide çok yorgun. Her hâlde üzelde bir göğsü var. Vücudunu terü taze olduğuna dair sizinle Va de girişebilirim. ındaki kız bir hizmetçiye benziyor. Fakat karım olursa eğer, şimdiden kabul edebilirim. Elinde çiçekler var. Hanımına uzun bir kır gezimtisinden topladıklarını mı getiriyor acaba? Sahifenin aşağısındaki ikinci resim bir erkekle gene bir ük dın. Lâkin bu kadın ötekilerinin hiç birisine benzemiyor. halde, iki resim ki hiç alakaları yok. Acaba kariler, farkına va- rirlar mı dersiniz ?.. , Erkek çok müsterih gözüke- mekle beraber dedikodulu kadın meselesile alâkadar gibi. Dşünüyorum: Ne yazabili- rim ?.. Vak'anın içinde mutlaka aşk olması mutlak lâzım. Fakat nasıl bir aşk?.. İkinci resimdeki erkek küpeleri siyah yakuttan olan kadını sevecek. Bu muhteris bir sevgi olmalıdır. Yahut siyah kü- peli kadını değilde ellinde çiçek- ler olan hizmetcisini sevmiş. Or- taya bir kıskançlık hadisesi çıkıyor. bunu anlamıştır . Ona açıkca söylemeği bir zül telekki eder. Yalnız işini beyen- mez kovar, yahut kız kaçar. Son- ra, sonrasi bu kadar işte.. Hayır, beyenmedim. Şu halde vak'ada bir facıa olmalıdır. Karii burnundan tuta- rak, son kelimeye kadar sürükle- yecek bir facia. Yanı, birinci re- simdeki kadın, evvela erkek tara- fından sevilmiştir. Fakat erkeklere İşte birinci resim. NASIL YAZDIM güven olmaz. Birdenbire on- dan vazyeçer; hizmetcisini se- vmeğe başlar. Hanımın bu âdi tenezzül karşında sinirleir geril- miştir. Hemen aşıkının yanına gider —ikinzi resim bunu gös- teriyor— ve, galayan başlar; galeyan başlar başlemaz ta- bancayı çeker ve öldürür. Bu,muhakkak böyle olacak. Daha sonra, günün mese- lesi, kraii muhakkak alâkadar edecek. Bir kemanist için ra- kibini öldüren kadınlar, elbet- teki rakiplerni sevmeğe yelte- n:n erkeği de öldürebilirler. Fakat, daha orijinal bir ha- dise bulunamaz mı?. Bu niha- yet Selamı İzzettin, Burhan Cahitdin mevzuu, Meselâ, ara sıra yazdığı hikâyelerini büyük bir lezzetle ve şiirlerinden aha çok âlâkayla okuduğum Meş'alecilerden Yaşar Nabinin o harikulâde vak'aları gibi değil. Ah; bakınız unutuyordum. Elbetteki ben, Yaşar Nabinin yüzler degil, şimdi, nünekkit ve müellif olan Nahit Sirri beyin hikâyelerini taklit etmeliydim . Yarabbi nedir o nesir, o uslubu beyan, o kelimeler, o vak'a- lar, o anlatış... Anatol Frans» mınsin kâfir, yoksa «Çaris Dikenss mi.. Çabuk bir kitap neşretti ama,isimlerinin rengi bile başka başkay- dı. Boru değil deha var kafasında... Babıali caddesinde yürür- ken ogörmedinizse, yazık size. oMeserret oteline akşamları çıktığı için, pencereden bir kere bakmanızı reca ederim. Gözlüklü ve ağzı açık duran o dur. Tam bu sırada baş mürettip birden bire girdi. etiştr, azizim yetişir: yer buldun diye snvgiline mektup mu yazıyorsun ne ?, Elimden almak üzereydiki şu son satırlari da yazabildin: Hiç aklında yokken ve ola- mazken kendisinden bir hikâye istenen ve böylece yazan bir adamın, aşağda göreceğiniz im- zasını bundan sonrada görmekte nı edersiniz, biliniz ki onun hikâyeciliği böyle başlamıştır. Bir çoklarının da böyle başladığı gibi. AHMET NECATİ Bu da ikincisi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: