30 Nisan 1931 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6

30 Nisan 1931 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ge > > Pp 318 UYANIŞ Bir görüş: “Türkiye gibi yeni, inkilâbın henüz bütün eserini ortaya koymağa vakit bulamadığı bir memlekette en büyük nakise münevver tabaka- nın halka felseleyi tamıtmamış ve sevdirmemiş olmasıdır. Şimdiye kadar heşredilmiş felsefi eserler birçok ağır istilâhatla malâmal ve ağ- dalı bir üslüpla yazılmış mektep kitapları olü- rak kalmıştır. Bunun neticesi olarak felsefe muhtelif sımilar üzerinde korkunç bir çehre halinde gözükmüştür. Bu yüzdendir ki halkı- mizi irşat edecek Zümre, onu doğru yolda yürütecek sinif vazifesini ifa edememiştir. Hilmi Ziya, < Aşk ahlâkı * ni mneşretmekle yalnız vatani değil, ayni zamanda insani bir vazife tamamlamış oldu. « Aşk ahlâkı > ifadesi itibariyle kitabi bir eserdir. Muharrir de bir peygamber telâkat ve tonu var. Kitap ise ta- mamiyle telkini ve tesiridir. Methalde eserin geniş bir felsefe münakaşasına meydan verilsin mülâhazasiyle yazılmadığı söyleniyor. « Aşk ahlâkı » nda mihveri teşkil eden kisim ikinci baptır. Mütefelsif orada yep veni bir uazariye olan ve sırf kendi mahsulü bulu- nan mütekabil tesir nazariyesi diye hir nazariye vazetmiş. Mütekabil tesir nazıriyesi cemiyetin uzviyete ve uzviyetin cemiyete olan tesirlerinin tahlilini ihtiva ediyör. < Çocuk doğduğu saman zeneirlerle bağlıdır, bu zencirleri çözen cemiyettir» diyor. Bu suretle « Roüssenu » nün Fransız inkilâbının doğmasına yardım eden fikri cerhediliyor. Çöocük tevellülünü müteakıp teheyyüciyete sahiptir. Bunun mahsulü olarak iptilâlar vücut bulur. Yaş, senelerle birlikte ilerledikçe nihayet muhayyile teşekkül ediyor ve en nihayet şalı- siyet tebellir edip ihtiraslar meydana çıkıyor. Hilmi Ziya'nın ihtisas felsefesi çok bakir ve olgundur. Onun ideal cemiyetinde insanlarin aşk ahlâkina sahip olmaları lâzımdır. Bunu izalı etmek için şöyle bir hidrarelile çiziyor: AŞK AHLAKI E- No.1811—126 Çok mühim bir eser evvelâ halk. Halk körkü ile itant eden bir yümredir. Sonra vatanperver, vatanperverde ise ümit vardir. Dala sonra insani vatanperver, bunda ise gurur hâkimdir, en sön olarak ta aşk ahlâkına sahip olan insan. İşte bu aşk ahlâkına sahip olan insandir ki büyük işler yapacaktır. Bu, tamamiyle yeni, fazla olarak muharririn şahsi bir tasnifidir. Eserin ufak olması hasebiyle bu kısma ilâvesi icap eden pek mühim bazı bahisler derdesti neşrolan * Hakimiyet » isimli kitabı- nin birinci cildinde < İnsani rulin tekâmülü » serlevhasi altında bulunacaktır. Aşk ahlâkında cemiyetin hastalıkları tahlil edilmiş ve onların tedavi çareleri gösterilmiştir. Yaranın henüz üzeri kabuk bağlamış iken koparılmaması lâzımdır. O kabuğun kendiliğin- den düşmesi beklenecektir. Ruhun hastalıklarını ikiye ayırıyor ve onun içerisinde teşekkül eiip etrafa sıçrıyanlarla cemiyet içerisinde fenalıkları tevlit edenlerden bahsediyor: Tembellik, sabırsızlık, Jâkaytlik, korkaklık. İste bunlar ruhun kendi kendisi dahilinde teşekkül eden ve etrafa kök salan birer marazlır. Dedikodu, yalan, kibir, kin ise cemiyet dahilinde sari birer şekil alan hastalık* İardır. Zulüm bunların tesiri ile meydana gele- cektir. Bu fenalıkların ortadan kalkması iledir ki muhayyel cemiyet kurulmuş olacaktır. O ise ancak insanım doğruyu kabul etmesi, hakkın karşısında boyun :ğmesi ile kabildir. Muasır cemiyet dahilindeki gayri meşru görülen müesseselere fazla < himaiste » bir tarzda hücum ediliyor. İhtimal ki eserin yegâne tenkit edilecek ciheti budur. Filosof bu kitapia demagojiye hücüm edi- yor ve nihayet adaletin hürriyete ulaştıracak vesaitten biri olduğunu söyliyar. Bu mevzu üzerindeki fikirlerini ise * Hâkimiyet » isimli eserinin ikinci kısmında göreceğiz ki bu kisim < Devlet nazariyesi » ismini taşımaktadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: