4 Aralık 1930 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

4 Aralık 1930 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kari o Gözile Gördüklerimiz Sir Tütün Taciri Şikâyet Ediyor eniz tütün Heareti ile meşgul birçok zamandanberi gö- | tayın ; Me tütün inhisar idaresi hakkında e pek haklı eri takip etmekteyim. Bundan 9 öy mukadder inhisar idaresinin a, depolarındaki murakabe memur- e eler tlecar vermeyip iy, | “İaresi tarafından verileceğine bir tam rilmişti. İşte o gün az im verilmişti tüccar bu maaşatı vermiyor ve e memurlarına © ket Bugün her namlsa Tütün İdaresi İstanbul o başmüdüriye- aldığım bir tamimde şöyle ? (Tüccar depolarındaki vezin yazdığımız kendi ») | memurlarımız badema devalr #sbahları saat dokuz buçuktan iy? kadar ve bir sasi yemek n sonra saat birden mevsim ri My dört buçuğa kadar ifayı vazife an, bulunacaklardır. Tüccar tara- 1 bu müddet haricinde memurli- 1 vazife gördürüldüğü takdirde , Va veya kilşuru için elli, önü İş ber saat veya kümerü için de İl bes icuruş fazla mesai ereti edecektir.) i Selerdenberi tütün ticaretle iştizal İİK atanbul götün Hücenranı bu gibi yn, daha doğrusu O hotbehot bir emir karşısında kalmamıştır. idaresinin bu güne kadar WA gösterdiği müşkülât yetmiyor ka bir de bu masrafı çıkarması tı ha dereceye kadar doğrudur? hisar müdürü umumisi Behçet y ri biltçesinde görünecek açığı 1, “dan alacağı bu aaati mesai ücreti İl, kapıyacaktır? Eğer bu fikirde Pek yanılıyorlar. Çünkü tüccardan #e4ğı on bin veya yirmi bin lira, Stiğı kepatamaz. Bu şekilde inhisar Ma in esiri olan tüccar himaye i hi hiçbir makam yok mudur? i Umum tütün tüccarlarına: bale six bu memlekelle tülün ii İştiyal edemezsiniz!, mi de- İsteniyor ? Eğer bunu söylemek aras, bu sözleri böyle kaçamaklı , Pide telaffuzu me bücet ? Resmen 4, “meleri o kapayınız desinler. Bir cam bilelim. Ve mesele sun, kadar makamların mazarı dikletini nlzi rica ederim efendim. Tütün tüccarlarndam Ali Hüsnü il Cevaplarımız y, oda M. Reşat Beye: i ayr hakkındaki | şikâyetinizi Miyim müleseise aenirliğine bildiriniz. nin hususi vaziyetinden dolayı oğ “eleden bahsetmemekte bizi ma- * Ez Sl karada Hurgit Beye: Temas etti İN, Ssele tamamen şahsidir. Malü- i Mig bahsetmek istediğiniz bu zatın iü a, vundazu vekilete gönderiniz N ika numarası: 43 ra, kendisinde böyle ge- | : beveslerinin. - tarihçesini | İm surette hatırlayor ve azaliyordu. Ne büyük i ai ile istediği şeylerden ğü sebeplerle nefret 1 k düşündü. Bu, onda, di olmuş bir değişme , © bu, adeta onun şab- h ören esaslı rubi ha- Matta, bunun bile deği- '#ini hissediyordu. Kaç bası onu “ maymun zum ,, diye okşıyarak | Stmişti, Baloya gitmek» Neystiğini babasına söy- iman belli ayni hitap bi kalacaktı. Fakat | ne kadar sevinecek! | TE; Ni TE EF Y, Cibali Fabrikasını Gidip Görünüz, Herhalde Memnun Bir Genç Kızın Hikâyesi 7e Müftehir Dönecek, Güzel Bir Eser Göreceksiniz Ailesinin Kurbanı Olan Kızların Hali Tütün tasnif elen hanımlar iş başında ve yemek esnasında Geçen tütün inhia idaresinin Çibalideki fabrika- sını gazdik. Bu ziyaretten son- ra bu işin tamamen fenni bir iş olduğu, mütehassıslara ihti- yaç lunduğu, ve bürokra- tik adamlar elinde fena idare edildiği hakkındaki kanaatimiz kuvvet buldu. Cibali fabrikası, belki de Türkiyenin en bi fabrika- larından biridir. Burada iki bin amele çalışır. Bunların çoğu Türk kızı ve Türk kadınıdır. Fabrikada günde 20 - 25 bin kilo tütün işlenir ve 18 milyon cigara yapılır. Buraya tütünler denk halinde - girer, » kutulara doldurulmuş, - sandıklara yer- leştirilmiş, sevke amade bir halde çıkar. Bunun için de birçok ellerden geçer. Birçok ameliyeler görür. Evvelâ alt katta tütünleri mütehassıs Okadınlar (tasnif ederler. Tasnif edilmiş tütün- leri harmancı alır, Muhtelif PEYAMİ SAFA SON POSTA'nın Edebi Romanı FATİH -HARBİYE Kim bilir, para bulmak için ne kadar yoruldu, sarraflar ve komisyoncular arasında ne ka- dar dolaştı, yüzü ne kadar sarardı! Neriman, babasının bu parayı bulamamış olmasını te- meni ediyordu. Kalbi ısınmıya başladi. Ba- basmı sevindirmek (arzusu, onun bir an için boşalan içini yeniden dolduruyordu. Kim bilir ne memnun olacakl Tramvayın daha hızlı git- mesini istiyor ve babasının sevincini görmek için sabır- sızlanıyordu. Kendi kendine: “ Ah... Ben bir alçak değilim! Hayır, ben bir alçak değilim., dedi. Göz- i cgaralara göre muhtelif harer manlar yapar. Harman edilmiş verilir. 17 kıyma makinesi vardır. Her biri saatte 170 kilo tütün kıyar. Bu makinelerde kiyılan tütünler hava borularile üst kata çıkar. Orada cıgara makinelerine (verilir. Cigara makineleri en yeni sistem mâ? kinelerdir. Bu makineler saatte 350 bin, günde 400 bin cıgara yapar. Fabrikada bu makine- lerden 49 tane vardır. Bu sigaralar paketleme ma- kinelerine gider. Orada ma- kineler | vasıtasile (| paketlere yerleştirilir. Fabrikada | 27 paketleme makinesi vardır. Bü makineler saatte (3800) paket doldurur. Yalnız âlâdan yukarı olan paketler elle dol- i durulur. Bunlardan başka tütün pa- ketleme makineleri vardır ki burada da tütünler paketlenir, On dokuz paketleme makinesi leri yaşarıyordu. Rus kızının uğradığı korkunç pişmanlıktan kaçacaktı. Asla. Oda, Rus kızı gibi sahtelikten iğreniyor. Macit sahte bir insandır: Bunu kendi ağzile itiraf etmemiş midir? Neriman niçin bunu o güne kadar hatırlamadı? Fakat, bir an için duyduğu bu hislere itimadı da yoktu. Acaba tekrar değişebilir midi? Bu hislerin sebeplerini aradi. Rus kızının hikâyesi, Macit. Fakat sade bunlar değil, Ba“ loya gitmek için ona babası da, şinasi de izin vermişlerdi, artık o buna muktedirdi, artık balo, menedilen bir günahın cazibe- sini oOtamamile (kaybetmişti. Şinasi: “ Olamaz!, deseydi, Neriman oObugün (büsbütün başka türlü hissedebilirdi. Bu- nu tamamile anladı. “Ah... Be- nim zıddıma gitmemeli ... Bana karşı ters hareket etmemeli... tütünler kıyma mekinelerine | wardır. Fakat yalnız altı tanesi çalışır. Çünkü tütün sarfiyatı azalmış, sigara sarfiyatı art- İ mıştır. Evvelce “670 nisbetin de tütün, 9630 nisbetindesiga- ira“ sarfedilirmiş. Şimdi aksi vakidir. Fabrikanın en mükemmel kısımlarından birisi de paket Jkutularını yapan dairedir. Bu dairede günde 200 bin kutu yapılır. Kutu yapan makineler- de son sistemdir. Bu suretle hazırlanan kutulara aralar elle doldurulur. Ku- tular ve paketler sandıklara doldurulur. Fabrikada günde 700 sandık yapılır. Fabrikanın bütün faaliyetini uzun uzadıya anlatmak çok yer tutar. Yalnız şu kadarını kay- dedelim ki bütün bu işleri Türk kızları ve Türk hanım- lari yapiyorlar. İyi bir idare, muntazam sây şeraiti içinde Türkün ne yapabileceğini gör- mek istiyenlere bu fabrikayı Ben vicdansız bir kız'değilim.,, diye düşündü ve birçok insan- lar için, Birçok anlarda tabil olan bu mizacı kendisine mah- bir sns huy zannetti. Tramvay Beyazıttan geçi- yor ve Fatihe doğru ilerliyor- du. Fatihi Fatih! Beyoğlu arkada (kalıyordu. Aylardan beridir, ilk defa bugün, Neri- man Fatihe bu kadar istekle gidiyordu ve Beyoğlunun ca- zibesinden kendini kurtarıyor- du. Çünkü, ne olursa olsun, kalbile yaşıyan bir kızdı ve ilcalarına hakim değildi, bü- | tün duygularını teşhir ettikçe rahatlıyan bir mizacı vardı ve samimiyeti seviyordu, samimi- yeti halis bir şey gibi seviyor- du. Şehzade başından geçerken sokaktaki yolculara bakarak düşündü: “ Şüphesiz bunların içinde ne kıymetli insanlar Zalim Bir Mektup Geçen gün genç kızların annelerinden çektiklerini yaz- mıştım. Bu yazıyı okuyan bir genç kız bana bir mektup yazıyor, diyor ki: * Siz annelerin genç kızlar için bir sansör ve bir murakip vazifesini gördüklerinden bab- sederek onları şikâyette haklı buluyorsunuz. Halbuki Oben şikâyetimi biraz daha teşmil edeceğim, ve annemden değil, ailemden şikâyetim olduğunu söyliyeceğim, Tavuğun, çıktığı yumurta kabuğunu beyenmemesi gibi, bu iddiam da -size garip gö- rünebilir. Fakat ne yapayım ki bu bir hakikat. Ben oku- mak istiyen bir'kızım. Liseyi bitirdim. Tahsil havesimi alma- dan hayata atılmıya mecbur oldum. Evde ihtiyar annemle, hasta babam benim yardımıma muhtaçtırlar! Onları yaşatmak için kendimi öldürmiye karar verdim. Mektebimi bıraktım, kitap- larımı kapadım ve çalışmıya başladım. Bugün yüksek mek- teplerin Oönünden o geçerken içim titrer. Okuyan kız ve ka- dınları gördükçe içimde bir hasret sızısının yüreğimi yak- tığını hissederim. Öyle zanne- diyorum ki okuyup yüksele- bilseydim ben de bir şeyler olabilirdim. Onun için ken- dimi ailemin kurbanı added yorum. , Kızım, senin derdin #anâ has değil ki; bu, değil yalnız bizim memlekette, obütün dünyada çok tesadüf edilen umumi bir derttir. Onun içindir ki şimdi me- ziyaret etmelerini tavsiye ede- riz. Diyebiliriz ki inhisar ida- resinin diğer sahalarda yaptığı bütün hataları, teşkilâtındaki bütün kusurları kapatmaktadır. Netekim müdü- riyet Maliye Vekâletine hesap verdiği zaman daima bu fabrikayı öne sürer, var! , dedi. oHatırna hep gitar çalan Rus artisinin arka- daşları geliyordu. Aylardanberi o kendi Oken- disile çok dövüşmüştü. Kendi kendişile bir sulha ihtiyaca var, Bunun için evvelâ onu, onları, babasını, Şinasiyi tat- min etmek lâzm geldiğini anlıyordu. Eve geldiği vakit, Gülter ona dedi ki: — Beyefendi, Ferit Beylere gitti. Şinasi Beyle Ferit Bey onu alıp götürdüler. Bana da sıkı sıkı tenbih ettiler: “Neri- man gelirse, yemeğini yesin, beraber çıkıp Ferit Beye geli- niz!,, dediler. Neriman evvelâ bunu tabii buldu. Eskiden Feritlerde sık sık toplanılırdı, arada bir ba- bası da bulunurdu, bazı darül- fünun hocaları da gelirler, cid- bu fabrika | Suvare İçin Tam mevsimidir. Bu elbise ve bu şekil mantoların son zamanda, suvarelere giderken giyildikleri çok görülüyor. Göz alan, çok zarif bir kıyafettir. deni memleketlerde herkesin müsavi tahsil imkânma malik olmasını temine çalışıyorlar, Fakat bugünkü cemiyet teşki- Iâtı içinde buna çare bulmak mümkün değildir. Siz silenizin değil, cemiyetin kurbanısınız. — TAKVİM — İ Gün 31 4-Kânunuevvel-930Kasım 23 Arabi 13 -Reen - 1109) Yatsı İmsak | di münakaşalar olur, yahut saz çalınırdı. Neriman birdenbire sordu: — Babam neyini de bere ber aldı mı? — Aldı. Neriman soyunmadan ye- mek odasıne girdi. o Geceyi Feritlerde ( geçirmenin nasıl olabileceğini düşünüyordu. Es- kiden orada çok eğlenirlerdi. Fakat Nerimanın babasile ve Şinasile başbaşa kalmaya ih- tiyacı vardı. Dönerken yolda konuşmıya karar verdi. Yemeğini acele yiyordu. Bir aralık başını kaldırdı, | Gülterin kendisine garip bir tarzda baktığını gördü. Gül ter, gözlerini Nerimandan a- yırmıyor, ogülümsiyor, fakat mühim birşey söylemek iste- diği halde karar veremediği hissediliyordu. o Halinde bir yalvarış ta vardı. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: