26 Mayıs 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

26 Mayıs 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

& Ma düğün alayını silâh ve silâh temizliyen es- geçit resmi takip etti. der, renkli kâğıt satan- ügârenk kâğıttan elbise yüz otuz genç ile si- 'l üstkatında Üç genç dı gürül gürül Kuran o- cılar sırmalı elbiseler l sırmalı yataklar için- erlerine sırmalı yorganlar iyüz parlak delikanlır Ülrüyorlardı. cılar da ayna ve cam resim yapanların ala- teşkil eden yüz elli inın elbisesi yine ayna ile mestur olduğun- Atmeydanını) - dolduran ğın — Üzerine — kızgin ziyasını — aksettiriyor- Yirmi bir gün süren Tesmi geçidinin sonunu | teşkil etti.. Daha K sanayi erbabının geçit ise bundan sonra on Ürdü. ih bu merasim, bu eğ- olurken — Şehzade daha sünnet edilme- Temmuzun 'yedinci günü Cerrah Paşa şehzadeyi danının — ortasında — ve Sin gözü önünde sünnet N 'ah Paşa tarafından kesi- , M deri parçası, bir tepsi — içinde Şehzade dedin valdesi Haseki su- enedikli sultana ve sün- ş'l kullanılan kanlı ustu- Sultan Muradın validesi k'-ld büyük annesi NW'İnııı Sultana gönde- &h Paşa bu sünnet ame- İçin tam sekiz bin duka aldı. bütün revnakile I*,Mhyoıdu. ııker. yeniçeri, sıpahi, bölük olmuşlar kendi bakıyorlar ve eğle- bi geçitleri biten esnaf frasına karışmış, her —dihhıı çektiği ziyafet- P x No. 36 B A2 lerden, hokkabaz, karagöz, kukla — eğlencelerinden — isti- fade ediyorlardı. Bir kısım halk ise elçilerin çadırları et- rafında —hünerler yapıyorlar, taklalar atıyorlar ye bu suretle hnkıç para bıhnq kopnnııık SON POSTA l ÜÇ KADIN SALTANATI || Valde Sultana Altın Tepsi | Hetetlen Bimecemir çinde Verilen Garip Hediye.. Sultanların çadırları etrafını muhafaza altında tutan (tavaşi) ler ve harem ağaları da hücum eder aç gözlü halk ve fıkara kalabalığının önünü avuç avuç attıkları altınlarla ancak teselli edebilmekte idiler. Türkiye B. M._Mecli_si Riyasetine Muhterem Efendim, İstanbula su veren Terkos Şirketi, elli senedenberl mukavelesi ahkâmının birçoğunu ifa etmemiştir. Şehri- mizde ne içilecek, ne de y: gelecek suyumuz yoktur. Biz, anlarımızı söndürmiye kâfi mbul halkı, su meselesi- nin kat'i surette halli için, Terkos Şirketi mukavelesinin feshini ve Nafın Vekâleti ile Şirket arasında cereyan eden müzakerata bir nihayet verilmesini rica ediyoruz. Bu ricamızın isafı, İstanbulu en büyük bir dert ve belâ- dan kurtaracağı için, verilecek fesih kararı memlekete büyük bir hizmet olacaktır. Adres..... Bu istidayı imza gönderiniz. Ucuz İmza edinir. ve kesip idarehanemize İLÂNLAR Bahar geldi — Şehirlerden köylere, sayfiyelere gokılacaktır. Kiraya verilecek eviniz, dalreniz, odalarınız ve varsa ve yabut kiralanacak ev, dalre ve oda lstiyorsanız: Aramak ve sormakla vakit geçirmeyiniz. (25) Küçük kuruş size bu işi yapabiliriz. (16 ) kelimelik bir Wün küfidir. Her kelime Yazlası için bir kuruş lüve ediniz. Satılık evler : Küçükpazarda sinan mahallesi sokağı 29 No. ev satılıktir. Defterdarlık — müessesatı — ikt- sadiyesinde — Hasan — Beyden sorunuz. binl SATILIK — Bir tarafı İrat kârgir hane: Gedikpaşada, Ha- mam çaddesinde, köşe başında, ikiye tamamile kabili taksim, on bir büyük, iki küçük oda, küçük bahçe, terkos, elektrir, havagazı, kuyu, sarmıcı mevcut, kârgir hane satılıktır.. İçindeki- lere müracaat. Yavuz- leblebici SATILIK KÖŞK— Çamlıcada Topane- Moğlunda Adalar boğazına mazır eşcar ve hüneyi havi bahçeli, yedi odalı köşk satılıktır. Birinci Vakıf Han 30 No, da Halit Pertev Beye müracaat. 'YERLİ GALVANİZLİ SAÇ — Topa- mede Kılınç Alipaşa - camlinin Mesçit sokağında M No, de oluklu ve düz muhtelif ebat ve mumarada galvanisli | vaç imal ve ehven flatle satılır. — 2 WMHMHMMM SERVER BEDİ N Saçını başmı — yolma- Öyle içime dökundu ki lıı geldiydi... İye H, biraz durdu, baktı ve sesini yavaş- Vi %*:'kmek beni çarpsın "ıu ben seni çok se- n Ahf Beyden de g Doğruasunu is- Atıf Beyi taniyalı.. k » Tam bir buçuk senin ana cığımı yirmi seneden evvel ta- nımıştım. Hiç Atıf Beyin sana bir Ffenalık —etmesine razı olur muüyüm? — Haydi, diye- lim ki.. — Yok, — allah Atıf Bey pırlantadır. vallahi.., Fakat, haydi, diyelim ki seni aldattı da, almadı, sokağın bir köşeciğine bırakıverdi. Sen de hep bunun için dövünmedin mi- di ya?.. Allah göstermesin. Atıf Beyden böyle şey kat'i- yen ummam, vallahide ummam için | Kiralık evler: ——— Modada — Temiz ve ucuz ajle pansiyonu. — Yazın temiz ve ucuz — bir. sayfiye hayatı geçirmek — istiyenlere — tavsiye ederir. Apergi Pansiyonu: Moda - — KİRALIK DÜKKÂN Borsa Hamı yazında T #inde kirahk ucur — dük| Hamidiye 5 Dr. Fuat Aziz Beye müracı — Sarraf için eli KİRALIK DAİRELER — Heebeliadada — Rovayyal — oteli yanındaki 8 odalı sabık Biga- diller oteli binası daire daire veya tamamı kiralıkur. Arzu nlere mcbelle de temin e- dilir. Anadolu —Ajansı — İlâ- nat şubesinde Hıiraınıı Beye, TL. 22735 - Mütenevvi: Mevsliit geliyor : ELİ ÇABUK SÜNNETÇİ — Köprülü zade MEHMET RİFAT. Suadiye İsmallağa sokak No, 8 Şehit, muhacir, yelim çocukları parasız, — billahide ummam; fakat diye- lim ki dünya bu... Değil mi evlâtçığım? Dünya bu... Öyle diyelim... Bir de baktık ki, efendimecağıım, Atıf Bey uğ- raştı etti, filân oldu, falan oldu da karısından ayrılamadı.. Nermin Hüsaiye Hanımın sözünü şiddetle kesti ve ba- ğardı: — Atıf Bey evli mi? Hüsniye H. bu suale doğru- dan doğruya cevap vermiyerek devam etti: — Şimdi mahkemedeler, Ay- yılmak üzereler. Muhakkak ta ayrılacaklar. Yarın güneşin doğacağı nasıl belli ine bu da 123460180"!" - Yeni Bılmecemız 6 7 8 91011 Soldan sağa, yul:ırdııı aşağı: 1 — Meşhur bir ağa (8), bir uzuv (2) 2 — Genişlik (2), siklet (4) 3 — Mahpusların adı (8) 4 — Söz (5), ? ç) 5 — Hiııdiıtındı 6 —İsim(3),fevkalâde aegııcı 7 — Bir kasaba (7 8 —Dört taraf su(3), rel 9 — Zaman (2), adet (5) 10 — Ermiş (4), bir hece (2) 11 — Nota (2), törpü (3), az “sıcak (4) İştArıyor Musunuz? Gazetemizin ucur ve küçük ilânlarından isti- fade ediniz. 25 kuruş sizi işsizlikten — kurtar- ıhflır 18 kelimelik bir ilân 25 kuruşa S$ON POSTA “ŞIŞLİ HALKINA — Alleler için en halis ve nefis malzeme ile bademez- mesi, şekerli halka, peksimet va. yap- maktayım. Tocrüke eden devaeh müş terim Olur. Bomenti “lelasyonunda Pı.ı sokağı No, 1-5 Hasan 1914 TENBERİ — Fransnca - İngilizce öğretmekteki muvaffakiyetimizin dere- çesini, (usulü tedrisimizin ) kuvretini salamak için kurlarımızı iki derı dinle- iniş. Divanyolu Flrüzağa camli yamada ga-Erkek gündür ve gece Ziya lican tedrisanesi, -3 MUHTEREM TÜCCARLAR — Güm- rük İşlerinizde lstifade sÜrat — teshilât ve teminat isterseniz bahçekapı Agop- yan hanında İlkami Ahmet fırmasın Askerlik evraka üzdanımı ağımdan © ettim. in hük- Marinara nahiyesi - İalâma de 65 No, Temar eğul> H.ıı.. o,,v.. Temall Hakka öyle: Fakat Iııydı diyelim ki.. Çatalı ağıına götüren Ner- min tekrar geri çekti, tabağın kenarına koydu ve bir kere yutkunurak “düşündü. Başına doğru hafif bir kan bulutu yükseliyordu. “ Atıf Bey evli ha?,, tümlesini içinden bir iki defa tekrarladı. kundir: ve kaşlarını çattı. Hüsniye Hanım — sözlerini yarıda bırakarak Nermine kor- ku ile ve dikkatle bakıyordu. Bir müddet gözlerini ondan ayırmadı. bir anda, Atıf Be- | di ile bu yeni öğrendiği şey ara- sında münasebet tesisine ça- Nermin, yin dün geceki düşünceli hali ae - - Bir daha yut- | ÂYE Bu Sütunda Hergün Almancadan: — F. KARDEŞLER Madlen cici bir kız, Pal onun sevgilisi.. Kız bir yerde çalı- pyor. Pol ise müsteit, fakat bir Heykeltraş, Parisli E' sanatkâr mantığı ile: “— Madam ki parasız fakat müsteit bir Heykeltra- şım, meşhur - oluncıya kadar ölmemiye mecburum. Ötekini berikini — çarparak..., — diyor. Daha meşhur olmamış bütün Parisli artisler gibi rasgeldi- ğini çarpıyor ve habire çalışı- ynr ve heykel yapıyor. Ayrı yrı ufak odalarda oturuyor- lır haftada bir - ancak Pııır rııh— geç vakit, uykudan klarında, biribirlerini t kucakladıkları zaman — sanki bütün Paris bunların... Polun askerdeki — kardeşi Gaston Cezayirden gelinciye | kadar aşklarında hiçbir hari- külâdelik yoktu. Gaston me- zuniyetinin ilk haftasını ebe- veyninin yanında, mütebaki haftasım da kardeşi Polun yanında — geçirecekti. Sonra ylııı Cezayire dönecek, ancak bir sene sonra terhis olacaktı. Tren istasyona geldiği zaman “Gaston benim odama, ben de senin odana taşınacağım Mad- lenciğim,, diye kararlaştırdılar. İki kardeş sarıldıkları vakit kızın içinde tarifsiz bir korku vardı, takdim olundular. Yolda Pol ikisinin ortasında heyecanlı heyecanlı görüşürken Gaston susuyordu. î’ol birşey sorsa o ancak ya (evet) ya (hayır)keli- melerile cevap veriyor, kardeşi- nin yanındasessizce gidiyordu. Gastonda birşey vardı, Pol bunun farkına şimdi varıyordu. Ne olmuştu onı?..?Seyılıı! crgunl: miydi bu z iş:lııııuâ:cuı üzerine Madlen bir gün bir kız getirdi ve Gastona takdim et- ti. Gaston şaşırmıştı. Pol: *— Anlatsana, canım bir şeyle, askerlikten falan! ,, di- yorsada, Gaston kıza bir tek İaf söylemedi: “Ne anlatayım canım/,, Diyordu. Madelenin arkadaşı: “— Bü çocuk galiba biraz kaçık:, Dedi gitti ve bir daha gelmedi. Gastonun mezuniyeti bitmek üzere iken Pol yarı ılıy yarı tekdirli: “— Bütün haftanı bomboş geçirdin, koca — şehirde bir çapkınlık edemedin!,, dedi. Son akşamdı, Gaston ertesi sabah gidecekti. (Eski Monmarter) de (Sak- re körjün karşısında bir lo- beraber |(kantada üçüde yemek yiyorlardı. Parisia 6 meşhur h muru hafif hafif çisel ton birşeyler mwıldanmak isti- yor, hkat susü yordu n yağ- yor, Gas- Atıf neler hştı. Tevekkeli &âıl Beyin hayatında neler, varmış. Kudurtucu — bir kıskançlık duydu. Fakat kendini bir ra- kibe karşısında hissettiği için temkinli durmiya çalışıyordu. Hüsmiye Hamımın gözleriğin içine bakarak sordu: — Çocuğa da var m? — BHayır evlâdım... — Aytı mi — oturuyorlar ? Atıf B. nasıl her gece burada kalabiliyor. — Hanmm, Atıf Beyin hem- | şiresile beraber Bursaya gitti, ; Romatizması var da.. Nermin yemeğe drvııızı ede- miyeceğini anladı ve kalktı. (Arkası var) Ne söyliyecekti?.. Ailesini görmüştü, kardeşini örlllnıı. memmyehnn vıtınırı geçeceğini zaten evvelce hıı— setmişti - burada yutkunarak - şimdi dönerken beraberinde ne bir aşk, ne bir nefret, biç, hiç bir hatıra ıöl!beııyecekn Madlen aşk arıyan bu ce baktı ve canü gönül deıı acıdı. Polun rengi uçmuştu, bir karar verecekti, düşünmek sırası şimdi onda idi. “Uykun yok mu?,, Diye sordu. Gaston uyumak istemiyor, ertesi günü trende bütün gün uyuyabilirdi. Üçüde (Metro) ya bindiler ve Bastille civarında bir — apaş balosuna gittiler. Madlen bir defa Pol ile, bir defa da Gaştonla, gittikçe nadiren Pol ile dans ederken, Pol başka kızlarla meşgul, habire kafayı çekiyordu. Gas- ton ve Madlen her danstan sonra barda yalnız oturuyorlar, Gaston dansta soruyor: — Birbirinizi çok seviyor- sunuz değil mi? — Çok, hem pek çok! 'vleneceksiniz değil mi? — Evet tabi, Pol meşhur olunca! Birbirine rasgelen gözler, çekinerek birbirinden ayrılıyor. Gece yarısından sonra Gas- ton - kıza: — Ne güzel gözlerin var Madlen. Hiç uıulımıyıcığuı! dedi, Pol tekrar yerine geldiği zaman adamakıllı bulutta. Her dans başlangıcında kardeşi ile Madlani —dansa — gönderiyor, arkalarınden bakmıyordu bile! Gaston ve Madlen iki âşık ibi birbirlerine sarılmış dö- ::îynrlır. Pol da masaya dö- külen şarap damlalarile resim çmyordu. Birdenbire ayaklan- dı “Haydi gidiyoruz,, dedi. Trenin — hareketine — daha dört beş saat var ve gözlerde uy- kuyoktu. Üçü de Polun odasına gidip sabaha kadar görüşmeyi kararlaştırdılar. Pol evin önüne geldiği zaman heyecanla : “Sigaramız kalmamış, ala- yım!,, Gaston da “Bende var, bende var,, diye bağırdısa da heykeltıraş köşeyi çoktan dön müştü. Şimdi yalnızdılar, merdiveni yavaş yavaş çıktılar, odada kız Polun la Gaston da duvara K;-ınm ayaktay- di. Madlen: “Ne bakıyorsun öyle, diyordu Gastona. Beş dakika, on dakika.. Yirmi dakika.. Pol nerede kalmıştı?. Artık beklemiye hacet yoktu. O şim- di (Sacre - Cocurr) in kim bilir hangi köşesinde sızmış veya orada sersem sersem dolaşı- yordu. Her halde ikisini de yalnız bırakmıştı. Madlen “Ya- nıma otur. Gaston,, diyordu. Kız, Gastonun saçlarını o! ve daimna Polu —düşümü Gaston kızı ağzından öptüğü zaman, kucağına aldığı zaman daima Polu düşünüyor, bi: recik olsun “seni seviyorum Gaston, demiyordu. Madlen, gözleri kapalı bir halde, hiçbir zaman ruhunun sırrına eremeciği ve daima bürmetle sevdiği sevgi- lisini gecenin ıssız köşeleriride arıyor, hep Polu arıyor. Hep arıyacaktı. Fakat bulamıyacaktı, O şimdi, melce'siz hiçbir yerde r ke- | oturmıyan bir ebedi serseri idi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: