12 Temmuz 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

12 Temmuz 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Sayfa ÇANAKKALE Lort Kiçnerin Telgrafı Takviye Kıtaatı — SON POSTA Ingiltere Hükümeti tarafından Gati [ İstemiye Yol Açıyordu Cenubt Afrika harbinin son altı ayında, Jeneral Hamilton Lord Kiçnerle ayni odada ve ayni dam altında beraber çalışmış ve onun hâkim — şahsiyetinin — tesirinden burada da kurtulamamıştı. Onun | kendisine bu işte 75 bin | olduğu söylendiği | için askerin kâfi zaman, eski kumandanını olan itimadı dolayısile, bu mütaleayı derhal kabul etmişti. Lor1 Kiç» nerin birçok müşkülleri yendi- ğine şahit olmuştu. İstikbalde başka takviye kıta- atına ihtiyaç olursa bunun da esirgenmiyeceğine emindi. Çünki Lord Kiçner, Çanakkale harbine başlandıktan sonra sonuna kadar gitmek lâzımgeldiği fikrinde idi. Fakat mart sonlarına doğru Jeneral Hamilton muvaffakıyetten | emin olmakla beraber, taarruza başlamadan daha fazla asker bulundurmanın — faydalı — olaca- cağını anlamıya başlamıştı. Va- tandan 3000 mil mesafede bin müşkülât karşısinda başlanacak böyle muazzam bir teşebbüs için derhal — fazla kuüvvet - istemek, maksadı temin edebilirdi. Fakat işte burada Hamilton noktai nazarını vuzuhla ifade edememişti. Lord Kiçner, asker bir Harbiye Nazırı olduğu için, bu işte onun kumandanı gibi hareket ediyordu. Fazla kuvvet talebi ancak onun tasvibi ile olabilirdi. Bütün kuvvet onun elinde idi, Cenubi Alfrikada — kendisinden — takviye kıtaatı istenen bir kumandanın, cevap olarak elindeki kuvvetin yarısını geri çektiğine şahit ol- muştu. İngiltereyi terkederken de kendisine, takviye kıtaatı gön- dermenin mümkün olmıyacağı söylenmiş ve taleplerinde mutedil tavsiye edilmişti. Hattâ emrine verilen 29 uncu fırka bile muvakkaten verilmişti. Bu fırka- nın da Fransaya bir an evvel dönmesi İlâzımgeliyordu. Jeneral Hamilton bütün bunları düşündü- ğü için yeni takviye kıtaatı İs- temekten — çekiniyordu. — Yalnız Mısırdan bir Gorka alayı gön- derilmesini istemiye cesaret ede- bilmişti. Bununla olması beraber bu talep mühim bir rol oynadı. Mart son- larına doğru tehlikenin büyüklüğü günden güne bariz bir şekil alınca, Lort Kiçner, Mısra ikinci süvari fırkasını göndermiya karar verdi. Bir taraftan da Kahirede Jeneral Maksivele bir telgraf göndererek Çanakkale kuvetlerinin takviye edilmesini bildirdi. “Jeneral £ için asker iste İton — Gelibolu Mısırda ne ka- gönderiniz. Peyto- asındaki süvari fır- Bu tebliğ dar asker var nun — kümm kası Mısıra hareket . etmiştir. Yelgrafı Jeneral Hamiltöna ediniz.., Bu — telgraftan — anlaşıldığına göre Gelibolu teşebbüsü ikinci derece teşebbüslerden mutazarrır olmıya mahkümdu. Hâlâ Geli- boluya — Mısırda - toplanabilecek derme çatma kuvvetler gönderi- lecekti. Maamafih Lord Kiçnerin tel- grafi, ayrıca takviye kıtaatı is- temek yol açıyordu ve Je- meral Hamilten bu fırsattan İsti- Jeneral | | fade etmek lâzım geldiğini anla- makta — gecikmiyecekti. — Fakat aksi bir tesadüf, bu telgraf Jene- ral Hamiltonun eline geçmedi, bu sebeple bu fırsattan istifade imkânını da bulamadı. Maamafih evvelce istediği Hint alayını ak miya muvaffak oldu. Kahbirede iken Jeneral Maksivele bu alaya ne kadar ihitiyacı olduğunu söy- lemişti. Bu alây Geliboluya sev« kedildi, fakat Boğazlara ancak 1 mayısta vardı. Nisan iptidalarında İskenderi- yeye, İstanbula taarruz takdirinde İngiliz kumandası altında çalışmak | Üzere tam bir Rus ordusu hazır Malatya (Hususi) — Gönder- diğim şu resimde Malatvamızın küçücük elektrik fabrikasını gö- rüyorsunuz. Hemen ilâve edeyim ki yakın zamanlara kadar şehri- mizde haşhaş yağı — ile yakılan idare kandilleri ve petröl lâmba- ları — kullanılıyordu. — Fakat 928 senesinde kurulan ve faaliyete geçen — bu fabrika — sayesinde elektrik ışığına kavuşarak karan- hıktan kurtulduk. Bugün şehrin her tarafında elektrik kuvvetile işleyen motörlerin sesleri işitil- mektedir. Her müteşebbis elek- trikten istifade etmektedir. Ay- rıca elektrik sayesinde bir de un fabrikası kurulmuştur. Diğer taraftan Elektrik Şirketi memleketimizde kereste, pamuk ve demir fabrikaları tesisini de derpiş etmektedir. Bu tasavvurlar tatbik sahasına intikal ettiği tak- dirde şehrimiz bir sanayi mınta- Analarialarda Mestantepede hugilizlerin Green Hili âbidesi bulunduğu haberi gelmişti. Fakat | bu takviye kıtaatına fazla ehem- miyet verilmedi. Çünkü Boğazlar geçilmedikçe ve Goöben zırhlısı batırılmadıkça Rus nakliye gemi- lerinin Karadenize çıkmalarına imkân yoktu. Yalnız böyle bir. kuvyetin bulünuşu, Akdenizdeki kuvvetlerin yüreğine su serpmişti. Boğazlardan gelen tehlikeden asabiyete kapılan Amiral Soushon 5 nisanda Odesa sahillerine fay- dasız bir taarruz yaptı ve dönüşte | bir Türk gemisi torpile çarparak battı. (Arkasıvar) IMaîaty; Faal ğır Sanayi Merkezi Olmak Üzeredir Malatyada elektrik fabrikası kasının merkezi olacak demektir. Şunu da söyliyeyim ki, elektrik fabrikası su cereyanından istifade etmek — süretile işlemektedir, Tkann ——— Amerikan Mekteplerinden Bazıları Kapanıyor (Baş tarafı | incl sayfada) Diğer taraftan haber aldığı- mıza göre, şehrimizdeki diğer Amerikan mektepleri de Maarif İdaresine müracaat ederek iktı- sadi vaziyet dolayısile bazı ta- sarruf kararları verdiklerini bile dirmişlerdir. Muallim adedinin bir miktar indirilmesi ve önümüzdeki sene meccani talebe alınmaması bu edmledendir. Maarif idaresi bu müracaatler hakkında tetkikat yapmaktadır. Mektep idarelerine henüz cevap verilmemiştir. ÖOdesada | ÂYE I Bu Sütunda Hergün Rusçadan ! B. Tetr | Sokaktz_ı Biî Myhavere İ — Ne zengin bir camekân... ! Eşyaların hepsi bilâistisna pek | güzel, pek zarif... Öyle değil mi | Hanımefendi ? Fi I — Susuyorsunuz... Ayni fikir- | de olduğumuza hükmediyorum. Bilhassa bu porselen vazo çok güzel, tam manasile bir şaheser. | | Hanımefendi, zatığlilerinin de fi- kirleri öyle mi? Cevap vermiyor- sunuz, acaba aldanıyor muyum ? | — Hanımefendi rica ederim koşmayınız. Minimini | za hiç acımıyor musunuz? — Susuyorsunuz, çok mem- | nunum doğrusu. Muhayyelemde ya- | şattığım kadın sağır ve dilsizdir. Evli misiniz? — Değilsiniz!.. bir kadın bu cevap verirdi.. Öyle ise geçiyor.. Çünkü evli suale muhakkak — Yine cevap yok... Ne şirin | bir gazino. Bizim için biçilmiş dim edebilir miyim Hanımefendi? — Beyefendi, — rica beni rahat bırakınız. Yoksa poliso müracaat etmek mecburiyetinde kalacağım. — Siz beni polise şikâyet ederseniz poliş bana ne yapacak? Karakola yalnız beni mi götürür? — Tabit ben de beraber... — Siz beni şikâyet ederken ben de sizin aleyhinizde bazı mühim ifşaatta bulunurum. Me- öldürdüğünüzü komiser efondiye ihbar edebilirim. Ne kadar ağır bir cürüm farkındasınız yal.. — Çocuğumu öldürmek mi?.. Ben mi?.. Siz deli misiniz allahaş- kına ? — Bilâkis çok tabil bir insa- nım., Benl şikâyet ederseniz ço- cuğumuzu — öldürdüğünüzü — ifşa edeceğim. — Çocuğumuzu mu?.. Saç- malıyorsunuz... — Müsaada ediniz de izah edeyim... Bir “dakika için evli olduğumuz, bu aktin semeresi- ni gösterdiğini ve bir çocuğun dünyaya — geldiğini — ve — bu yavruyu da — sizin — öldürdü- ğünüzü kabul ediniz.. O zaman | olmaz | mücrim olur musunuz, mısınız? Eğer biricik yavrum, tombul ( Volodya ) nın mezara girdiğini istemiyorsanız beni po- lise şikâyet etmekten vazgeçersi- niz. Volodya ismi hakkında fikri- nizi sorabilir miyim? — Beyefendi artık kâhı... — Hanımefendi sabırsızlanma- yınız rica ederim. Daha size ne ka- dar çok söyliyeceklerim var. Me- | Üzerinizde Dörim, ayaklarını- | vaktileriniz nasıl | kaftan, Size bir çeri kobler tak- | PS ğ | dünyaya gelir. İsmini isterseniz ederim | Sizi komisere şikâyet edeceğim. | selâ sizin yeni doğan çocuğunuzu | işlemiş olduğunuzun | selâ şu gazinonun loş bir köşesinde ufak bir masaya oturduğumuzu gözünüzün önüne getirin.. Bunda gayri tabil bir şey yok zannedi- yorum. Binlerce çift gazinolarda yanyana oturmayorlar mı? — Rica ederim kısa kesiniz. — Peki efendim... Ne diyor- dum... Evet... Evet.. Gazinoda biraz oturunuz. Siz beni, ben de sizi anlarım. Şen, zeki, yakışıklı, güzel bir delikanlı olduğum için iyi bir tesir bırakı- — Hım.. Hım... — Rica ederim... Sonra —bir gece sizi sinemaya götürürüm, bir gün parkta bana bir randevu verirsiniz ve neticede biri birimize aşık oluruz. Bunda şey görüyor musunuz ? gayritabit — Hayır. Fakat bu komedya- nn biraz uzun sürdüğünü size hatırlatmak — isterim Beyefendi. Allaha ısmarladık. — Aman Hamımefendi, rica ederim, daha bir dakikacık mü- saade ediniz. Evet devam ediyo- rum. Biribirimizi sevdikten sonra siz benim zevcem olursunuz ve pembe beyaz tombul bir yavru (Volodya) veya (Vasya) koyabi- liriz. — Vasya ismi biraz bayağı.. — Evet hakkınız var Han- | mefendi. Volodya daha ahenktar, daha yeni bir isim. Hanımefendi. Size... — Beyefendi size son defa olarak.. — Hanımefendi, yine mi po- lise şikâyet. Hamımefendi, unut- mayınız ki, güzel Volodyanin hayatı sizin yapacağınız bu harekete bağlıdır. — Anlaşıldı, gazinoya - gir- mekten başka çare yok. — Size kolumu takdim ede- bilir miyim? — Hayır siz önden girin, sağ köşede boş bir masa var. Ben de arkanızdan geliyorum. Bir Tavzih Efendim ; Değerli gazetenizin 7 temmuz 932 tarih ve 700 numaralı nüs- hasının 13üncü sayfasında bir suizan neticesi olarak katledildi- gime dair intişar eden bendi okudum. Hakikatten pek uzak | olan bu şayianın menbanı öğrene ; | mek istemem, On dokuz senedenberi mual- lim bulunuyorum. Amirlerimin ve muallim — arkadaşlarımın — daima takdirlerine ve şimdiye kadar adedi yedi bini geçen talebeleri- nin her vakit hürmet ve muhab- betlerine mazhariyetle müftehirim. Suikast şöyle dursun hiç kimse- nin hatırımı rencide eden bir muamelesine maruz — kalmadım halen sağ ve sihhatteyim. Şirin Bursanın yeşillikleri içinde telif ve tercemelerim ile meşgulüm. Hürmetlerimi — takdim — ederim efendim. Bursada As, Lise riyaziye muslilml Arif Hikmet

Bu sayıdan diğer sayfalar: