10 Kasım 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

10 Kasım 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İngilterede Seçim Söylevleri Çoğaldı Deniz B.k; Eski Fakanı İtham Ediyr Kı'ı Bğfızin Meselesi Halledilmiş Senelerdenberi dünyanın — ber lara- fında mühendisler ve bilhasın kuvvel Muharrike ve mahrukat mütehassısları, thyan ve bir çok ka- Bayet kolaylıkla patlıyan i benzini, | rat büi undan: ker, ç vışi Nihayet Adolf Prüssin isminde Nev- yorklu bir kimyager, on altı sene süren tecrübelerden sonra böyle bir Muş ve benzini patlamıyan bir sulp ha- Hne getirmeğe muvaffak olmuştur. Solene ismi verilen bu sulp benzinin kolayca patlayıp patlamıyacağını tcc> rübe etmek için beş galonluk bir tene keye bu maddeden doldurmuşlar 10 Ti | bmekle itham etmiştir. yet yakın mesafeden üzerine a So- e B müteaddit defalar ateş ""!"""h__ Avusturyada Tene patlamamış, dördüncü GA e — şundan sonra, bunların harareti ve t-; Bin KIŞİ Yikile ııyau*"wmm" Ş n haline gel Kaine Ea a lerin Fakat bu a| — Tevkif Edildi alelâde benzinin yanışı gibi şiddetli C| —a 9 ÇALA) — Alman islihbe- Mamış, üzerine ayakla ba: ve ı rat bürosundan: İnanılır bir kaynak - #levler kolaylıkla ” d izli bü- İnfılâk etmiyen böyle bir benzin kul- |tan e ği yük bir Marksist kurum keşfetmiştir. Bu, kurum belediye tramvaylarile şeh- rin elektrik fabrikası memurları arasın- dan aza kaydetmekte idi. Şimdiye ka- dar bin kişinin tevkif edildiği bildiril. mektedir. Avusturyanın Borçları Ve İngilizler Londra 9 (A.A.)— Deyli Meyl ga- zetesi, Kredi Tanstalt ismi verilen ve henüz tediye edilmemiş olan on mil- lanmakla bir çok otomobil, tayyare ve motör kazalarının önüne bi, harpte de çok büyük faydaları gö ü ür. ucuz olmasıdır. AA İngiltereden Avusturalyaya PE A Ka borçlarının bir sene temdidi hakkında- Bir Tayyareci- Rekor Kuldı / g; Avusturya teklifinin İngiliz alacak- yahk uşümti Broadbent, evveke tayya- i i fından ÂA- reci Kingsford Smitch tara! ' vustralya ile İngiltere arasında tesis ©- dilmiş olan yalnız başına uçuş 'Takika farkla kırarak bu.|liz - İtalyan s y Fransa ve İtalyanın tezlerine kinci teşrinde Croydon' ge hlurıı;hilı':': :dıı pw ci beşrini ânunüevv miş ve bu uçuşu 6 gün 21 :'ı_ hi kikada bitirmiştir. ... e . ü-|larla doldu, sesi a Bu, muhakkak,:. İşte ben, hep 0 KİT E D L n etmeli miydi? Ben, nü bekliyorum. Hayırlısile, o gün. lar için nelere katlanmadım. Kül ye- gelse... —)— — İhsan abla.» sonra bir telgraf aldım: ; «Salı günü; muhakkak bekliyorum. İhsan abla.» Günlerden pazardı. mali hesap ederek telgraf işin hakikaten acele ve duğunu anlıyordum. Sah günü, merakla Topkapıya TMuştum, İhsan abla, alnının beyaz çatkısını elile düzelte düzelte bi anlatıyordu: y bir gün, €r ekiye ile, Pakize ile *Kon İ değil mi? Akıllı iki sanıp bir b-»:-;' Z Ya kadar, deli, kızını ub'ndmnlı ; ler. İşte bu da, ona döndü. ö İki yanma sallanan sallana Yumrukluyordu: ” * naklarını, gözlerini kuruladı: ü — Uzatmıyayım!.. Zekiye başını — Ben, böyle kısmet bak!fmyor d, gitti, Söz. nasihat kâr etmedi. O kas| | . " Giderken, gönlümü dar da yalvardım, ağladım; gömad için ne diller dökmedi... Sık "k SA «Cönül» ü de aldı, götürdü. Bana: bu- tup gö -Senede bir iki kerel nu etmeli miydi? da İstanbula gelecek... Bunlar, k *Hiddeıiıımlınıw.ıüıpmırlınm ai ları, elinin tersile siliyordu; Onun, her ihti- çekişinder iyetli ol- koş-|yorum ma, # tölbent içime sor .4Bu ayrılık, bana pek flo iıılısrli'komw sarsıla sarsıla hıçkıriyor- Kısmeti çıktı, diye , Koynundan mendilini çıkardı, ya - yon isterlin miktarındaki — Avuslturya | - | ni Yugoslavya Başbakanı Stoyadinoveç Yugoslavyada Yeni Bir Parti Daha Kıguldu Parlâmento Yarın Toplan- tılarına Başlıyor .4Belgrat 9 (A.A.)— Dün akşam top- lanan bakanlar kurulu, Yugoslavya halk hareketi isminde yeni bir siyasal partinin teşekkülüne izin vermişlir. Bu parti, proğramı evvelce muarızları tarafından faşist proğramı olarak tav- sif edilmiş ve yasak olunmuştu. Bir ingiliz Hava Gemisl Tutuştu Londra 9 (A.A.)— Röyter ajansı- nın Brendiziden haber aldığına göre, İngiliz hava gemisi «Sylvanus» Bren- dizide benzin alırken tutuşmuştur. Ge- tamamen mahvolmuştur. Kaza sırasında benzin almakla uğ- raşan mürettebattan başka hava gemi- sinde kimse yoktu. Bunlar da tam vak- tinde alevlerden dışarı atılmağa mu- waffak olmuşlardır. kızdıdır... Artık gitti ya, bizi unutur... Ağlaumaktan ve dert yanmaktan yo- rulmuş gibiydi: — Aman, ne yapayım? Sağ olsun Gene tesellisini bulmuştu, mendili- İtalyada Vezüv Yanar Dağı | Coştu Rahmetli Ziya Paşa: D EE z Yarab nedir bu keşmekeşi derdü ihtiyaç Yanar Dağın Tepesi — (lmsanın ihtiyacı ki bir lokma nânedir! u mü Diyor. Ben bu sözde gelişi güzel bir Kısmen Çoı“'“f' tofelsüften ziyada ıııını: tariklüden Napoli 9 (A.A.)——Sünüıyıinıbk parça görürüm. Çünkü İstanbul, lar yüzünden Veyu yanardağı, yeniden asırlardanberi ekmek derdinden kurtu- coşkunluk göstermektedir. Profesör|İamamıştır. Büyük harb yıllarında mı- Malladra, yanardağın tepesinin kısmen |"'” koçanını ekmek diye yiyen İstanbul- çöktüğünü, fakat civardaki kasaba ve söylemiştir. Kingsford'un Uçağı j Adelaid 9 (ALA.) — Kingaford . Smütch'in uçağını bulmak için yapılan araştırmalar, bu ana kadar hiç bir ne- ! tice vermemiştir. Fransada Ay Sonunda Par- lâmento Açılıyor Paris 9 (A.A.)— Yetkeli çevenler, parlamentonun bu ayın 19 unda veya 26 sında açılacağını sanıyorlar. Âdet olduğu üzere, gelecek hafta i- çerisinde Laval radyo ile yayılacak olan Bulgaristanın Üzüm İhracatı Sofya 9 (Özel) — Bulgarların Al- manya, Avusturya, Çekoslovakya ve ıd'ıı'er bazı memleketlere üzüm ihracatı | ldıwım ediyor. İcatı, geçen senekinden 3,750 vagon fazladır. İhracat 6,500 vagona çıkacak- tar. Müslümanlar İçin Mektep Sofya 9 (Özel) — Zagrepte çıkan «Obzor» gazetesinin bildiridiğine göre, Yugoslavya Saray - Bosna şehrinde bir isİ ... bi ci bitmemliştir. luların babaları, dedeleri ve büyük ata- ları da sik sik ekmek buhranile karşı- laşmışlar, bir okka ekmeği, yerine ve devrine göre, bir araba odun pahasına j alıp yemişlerdir. Osmanlılar devrinde İstanbul idare- sinin dingilini et ve ekmek işi teşkil ederdi. Sadrazamların en büyük düşün- celeri eti, ekmeği ucuz sattırabilmekti. İstanbul kadıları, hergün kola çıkıp fı- rınları, kasab dükkânlarını gözden ge- — Ççirirler, etla ve ekmeğin temiz ve ucuz satılmasını kontrol ederlerdi. Tarihte, fırınının kapısına kulağından — mihlan- miş lar vardır. , çengele asılmış kasab- 4 Uuzun uzun örnek aramıya ne lüzum var?.. İşte Tarhuncu Ahmed Paşa, Doğ- vuluğile ün alan bu sert vezir de sadra- zam olur olmaz «Koyun eminini» yanıs na getirtti: — Semiz koyun keseceksin, ucuz sa- tacaksın, Yoksa seni keserim. Dedi ve yıllardanberi lâğar koyun eti yemekten lâğarlaşan İstanbullulara güzel ve ucuz et yedirdi, fırınları da pa- dişahın has fırımı gibi çalıştırıp halka — beyaz ve temiz ekmek yüzü gösterdi. Bir şehrin ekmek işi devlet işi ola- maz. Bu gibi maslahatları belediyeler evirir, çevirir. Evet; öyledir amma can boğazdan geldiği için ekmeğin içtimal hayatta rolü çok büyüktür. Halk, kal- — dırımsızlığa kendini alıştırır, fenersiz sokaklarda ayak yordamile yürüyebilir. — Lâkin sebepsiz pahalılaşan ekinek önünde mutlaka yutkunur, bir şeyler söylemek iİster. 'Tarım Bakanı Muhlis Erkmene na- ml teşekkür etmiyelim ki İstanbuldaki — ekmek buhranının yersiz olduğunu söy- liyerek buğday borsasındaki tatsız bo- calayışı düzeltti, beşe aldıklarını on be- şesatmak istiyenlerin çanına ot tıkadı. Ekmek derdi işte böyle davranışlar- — la unutulur, unutturulur. 8 inci sayfamızdadır. aaneeaeeanmaaeeERcERERERARERRERARAEAEEaaeERRaaaae di. Şimdi, kızla erkek, kimseciklere da: nışmadan, kendi aralarında söz kesi- yorlar... Dünya da değişti, evlâdım. Sesi büsbütün”sönmüş, gözleri pen- cereye dalmıştı: — Birine benim aklım ermiyor... M. T. Turhan Kollarını açmıştı: — Hakları da yok değil... Allahınr. — bildiğini kuldan ne saklıyayım? Ni « - şanlı, nişanlı, diyoruz, ama, nasıl ni « şanlı? Hani nişan halkası / takıyorla ya, o da yok... ni koynuna soktu ve tötün paketini Çı-| Bu yaştan sonra, ereceği de yok... Gel| — Yumruklarını dizlerine vuruyordu: kardı: gör ki konu komşu meram anlamı - — Dünyada her şeye alışılıyor.. Ya- yor... vaş yavaş, buna da alışacağım. Gökten ne yağmış ki yer kabul etmemiş! Sardığı incecik sigarayı mangalda yakmıştı, bir iki nefes çekti, sol elini dizime vurdu: — Seni çağırışımın sebebini söyli - yeyim. Sesini yavaşlattı: — Erken geldiğin de iyi oldu. Huri- ye ile Pakize sokaktalar. Onlar yokken. Evde yalnız almamıza rağmen. gene | .), AŞ TAPELURİŞÜCE gıma fısıldıyordu: — Pakize nişanlandı... “İyorsun? Nişanlandı, ama, hani bizim Birden dılgın!ıhın uyanmıştı; 80- Tuk gözleri parlayıverdi: — Konuya kamşuya ne oluyor? di- Pakizenin nişanlısı, sık sik eve geli- — © da yok, evlâdım... Ben, sor « — dum da ne cevap verdi biliyor mu « — sun? Durdu, yüzüme dik dik baktı: ye kendi kendine sorarsın, değil mi? — |durdu, dik dik bir bakış baktı: Anmne, şimdi eskisi gibi değil! dedi. yor. Gece geç vakitlere kadar oturu -| — Başını sallıyordu: yorlar. Burası kenar mahalledir, evlâa.| — Boynumu büktüm; biliyorum dım. Böyle misafirlikleri hoş görmez - eskisi gibi değil, dedim. ler. Dedikodu çıkarmak için: zaten ba-| — İbsan abla, dişlerini gıcırdatıyordu; hane, fırsat arayıp durüyorlar. Hepsil — Gördün mü, yumruk kadar ço * min gözleri sokaktadır. Kimin kapısı| cuklar, akıl öğretiyorlar. Evet, artık es girdi, kim mazlar. Gece, geç vakit, sıcak yatakla- rından kalkar, pencerelere koşarlar. a a rağmer kisi gibi değilmiş! Varmak ta, boşan — korkak, gene çekingendi; iğilmiş kula-|çıktı? Hep gözetlerler, birini kaçırt - ı:ı.— güçmüş! © M“ İ_' '!_'ü — Ah, bu zamane çocukları, daha ; Bakışımdan — kuşkulanmış / olacaktı| Her ev, birbirine gözcüdür. Bakkaldan, | evlenmeden, boşanmayı düşünüyorlar, 5.|ki, geri çekildi; durgun durgun benilaktardan, kasaptan, zerzevatçıdan ne| Koskoca evli kadınlar bile, boşanmay! aldığına kadar dikkat ederler. Bunca|ağızlarına almazlar, evde lâfı geçse, u: —Buna da sevinmeyişime mi şaşı-| yıllık mahallemi bilmez miyim ben? Meraklanmıştı; sağanak sağanak ge- bildiğimiz, eski usul nişanlanmalardan| yiriyordu: değil... — Cene içim kabardı... Nişanlan - ğur saymazlardı. « Kerevetin kenarına koyduğu tütüo paketini tekrar almıştı: — Varmak ta, boşanmak ta çok güç Yüzü, gülmekle ağlamak arası karı-|dılar, diyorum. Dudak ucile gülümsiye|müş te, onun için evvelinden çok dü Hzun uzun içini çekti: iliğimi kurutuyor... Elin ağzı torba de- almak /şık manada kırışıklarla - buruşmuştu; |gülümsiye bir bakışları var ki kamımı, | şünmeli imiş... Sigarasını sararken hafif hafif gü — — Eakiden, kızın, oğlanın —anası, İğil ki büzesin.., Herkes, yakıştırdığını lümsüyordu: karar verirler, öyle söz kesilir-|söylüyor. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: