19 Kasım 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

19 Kasım 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— !9 İkinci Teşrin Celâl Sahir Hayatı, Eserleri, San'atkârlığı Celâl Sahir de yaşıyan ölüler arasına Çatıldı. O, çoktanberi yaşıyan bir ölü idi, fakat nefes almadan, konuşmadan Aramızda yaşıyordu. Yağı kalmıyan andil, şimdi büsbütün söndü ve gök &e. toprak oldu. ya, Clal Sahir, bütün Türk edebiyat ta> ihinde tek sayılacak bir hususiyet ta- #Yan şairimizdi, şür istidadını anasın- &n tevarüs etmişti. Füzulinin oğlu i- îım de şair derler. Namık Kemalin de* tleri ve amcaları arasında bir çok şair Yar. Yahya Kemal, Leskofcalı Galibin :7îık[aıı kanını taşıyar. Fakat Mihri- ""' Zeynebin, Fıtnatın şair OĞ’“"'"T ar midir, bilmiyorum. Nigârın çok iyi Yetiştirdiği oğullarının da şir ile uğ- Taştıklarını görmedim. ğ Celâl Sahir, işte bu bakımdan bir is- Sna teşkil ediyordu. Heyecanı yük * sek, bedii duyguları ince ve bütün ha- ?'aı. bir şiir olan Fehime Nüzhetin oğlu idi, ondan emdiği sütle şair olmuştu. Shun — ninnilerile şairlik kabiliyetini S'ıık”-'ıîmişn ve ilk edebiyat dersini de Snasının şiirlerinden almıştı. Demek ki anadan doğma bir şairdi. Onun için de kuvvetli bir san'atkâr ol Tuştu. Daha on beş yaşında iken ona çösir dediler. O vakit Nümunei Te- “kki mektebinde okuyordu. Kelimeleri Hir yapmakta, yarattığı masum, fakat 9igun şiirleri okumakta öyle bir kudret R(_ı_!"“l'iyun—lıı ki bütün kıymetlere karşı ÖT ve sağır kalan Yıldız Sarayı bile bu Zenç ruhta yaşıyan yüksek kabiliyete ı.k' tgöstermekten geri kalmadı, ona bir “Yakat madalyası verdi. Celâl Sahir, Vefa İdadisinde o nişan- " Sezerdi. Herkes bu nişanı, horozlara ile takıldığı için değerini çoktan kay- len Osmanlı hişanlarından biri ola- '?" değil, onun duygulu ruhundan göğ- tüne sıçramış bir nur parçası sayardı Ve bu nişanı kutlardı. N İsmail Safanın şakirdi olan Celâl, Yine onun kılavuzlığile Servetifünuna Birdi, Vefa İdadisinden henüz çıkma- Fikretlerin, Cenapların kurdukları töhret ehramı yanında heyecandan bir _“m'" gibi yükselmeğe başladı. Onun am kaynağı yalnız kadın ve kadın ni taşıyan binbir güneşli, binbir ba- İt ve binbir fırtınalı âlemdeki son- *UZ güzelliklerdi. Ne bir şafak tasvir Tdi, ne bir grup. Ne bir zelzele te- ı_"""üm ederdi, ne bir yangın. Fakat 'dından aldığı ilham ile yazdığı şürler- #afak vardı; gurup ta; zelzele de Vardı, Yangın da. Onun kadın tertil eden bir ruh olup ::eb"yı' sahasında o haysiyetle yer al- M""ıdan dolayı kendisini Alfred dö mn"“"')'e benzetenler oldu. Fakat Ce- Sahir, Jorj Sand'in hasta âşıkı gibi adını küçültmiyordu, kadını kirletmi- Yordu. Belki hayatın şiirini, hayatın ta- 'Ni ve hayatın sırrını kadında bulu- bardu. Kadın, Celâl için, insanlaşmış ir ilâh idi. Ça(l;) Marazi bir hassasiyet taşıyordu. abuk ve çabuk tecssür duyardı, sonra Bünlerce hasta ve dermansız yaşardı. _"f""!n ötürü bir çok yazıları feryattır, :;'*;yeım_ yalvarıştır. Gülen şiiri pek mk ” Bu, kendisinin üslübuna da sık Perişanlık getirirdi. San'atkârın ru- nı’;“_ tanımıyanlar, yazılarındaki dağı- 1ğı ihmal severliğine atfederlerdi. İbuki şair, fazla hassasiyetten keli- m_eı"' gelişi güzel kullanıp geçerdi: 'i:?;'î ufalayıp dağıtan sinirli çocuklar Celâl Sahir, Servetifünunda çalıştı, e _d“"i" üstadlarile bir sırada bulundu. in Servetifünuncu olmadı. -İlham Ynakları, öbürlerinden çok ayrı ide elsefeyi sevmezdi,Tefelsüfü ise hiç Sevmezdi, nitekim Meşrutiyet ilân olu- Tur olunmaz kendi san'atkâr ruhuna ha uygun düşecek edebt bir çığır SON POSYA Merhumun cenazesi dün kaldırıldı Lf ni kamutayın, İstanbul Basın kurumunun, İs- aradı, Fecriati mahfelini kurdu ve o| HĞDA ErE eu D Z mahfelin başına geçti. Halkevlerinin çelenkleri göze çarpıyordu. O devirde şürlerini kitap haline e— C çL a ilbay Mu- koyuyordu. İlkin «Beyaz gölgeler) i, |hirtin Üstündağ ile fırka ve basın kurumu « «Siyahv 1, daha sonra «Buhran» 1|başkanları, emniyet direktörü ve sair zevat het adlı haf-|tarafından karşılanmıştır. Tabut gene eller üzerinde iskeleden Sirkeci garına kadar gö- ; . İtürülmüş, orada hazırlanan katara konul- yaz gölgelerde, Siyahta, Bubranda ây e L A L L y a cenazeyi ni mevzuu, kadın güzelliğine bağığı, | L L l amak süretile hayraniyeti terennüm eden şüirlerle do- | büyük bir hatır sayarlık göstermiştir. Cena- ludur. Yalnız ülsüpta gittikçe sadeliğe'ze Bakırköy istasyonundan mezara kadar sezilir. Çünkü Celâl| gene eller üzerinde taşınmıştır. Mezar başında basın kurumu başkamı sonr: a bastırdı. Bir aralık «Dem talık bir şiir mecmuası da çıkardı. Be- doğan bir güzellik Delilik Ve İlâç tedavisi Sayfa 7 — Profesör Fahreddin Kerime Göre... Sövyet R;ısyı Da Deliliğin İlâçla Teda- visi İçin Yeni Bir Takım Usuller Sovyet profesörleri, deliliğin ilâç. la tedavisi için Grovidan denilen bir ilâçla tecrübeler yapmaktadırlar, Bu hususta, dün kendisile görüş- tüğümüz profesör Fahrettin Kerim, bize dedi ki: — Ben Ganonşkin - enstitüsünde, Rusyaya yaptığım son seyahat esna- sında, Grovidan isimli bir ilâcın, di- mağ hastalarına tatbik edildiğini görmüştüm. Sovyet doktorları bu i- lâcın çok iyi neticeler verdiğini söy. lemektedirler. | Bu ilâç, bilhassa Obsede ve erken bunamalarda tatbik olunuyor. Beş santittetre mikâbı hamile idrarını |şamberlayn süzgeçinden geçirdik- |talara gün aşırı tatbik ediyorlar. Bundan başka, orada bir de kan şırıngası yapılmaktadır ve bu ame- liyede, diğer memleketlerde oldu- ğgundan farklı olarak, alınan kanı mitogenetik, ültra viyole şualara ten sonra, ampullere yerleştirip, has-| Tatbik Olunuyor Doktor Fahrettin Kerim maruz bıraktıktan sonra hastalara tatbik ediyorlar. Bu tedaviden de hastalığın geçmesi yolunda ©4 40 fayda görülüyor. Bu çeşit tedaviler esassız olmadı n bunları biz de tatbik edeceğiz ve bu yolda çalışaca« 'in.ıı Yangın Bir Marangoz Deposu | Hakkı Tarık Us, Abdülhak Hâmit Tarha- | Ateş Aldı Yolcu Ücretleri Kömürün Inmesine Rağ- men İndirilmiyor Maden kömürü fFaatlarının ton başış Evvelki gece geç vakit Tavukpaza- mna 130 kuruş düşmesi üzerine, vapur» Celâl Sahir d Sahir, candan türkçü idi, Türk dilinin pürüzsüzlüğünü görmek istiyenlerden- di. Celâl Sahirden örnek seçmek, kadın güzelliğinden bir parça ayırmaya l?eıı- zer. O güzellik neyse onun şiirleri de öyledir. hep güzeldir. Fakat Feıuiinin çok şevdiği bir şiiri alıyorum, ince ruh- lu san'atkârı rahmetle anarak okuyu- cularıma sunuyorum: Bir yığın toz olmuş ruhumun kederi: Dünyanın buruşuk yüzüne yağıyor! Yok. hayır, bahtımın görünmez elleri Göklerin göğtünden geceler sağıyor! Bu akşam göklerin kandilsiz Allahım Nasıl bulsun seni karanlıkta âhım. Başka bir yerde söyledim, burada da tekrar ediyorum. Sen zavallı Celâl, kaplumbağaların beş yüz yıl yaşadık- ları şu duygüsuz toprak üzerinde topu topu elli iki yıl mı yaşamalıydın? Sa- na, bütün güzeller ve güzellikler ağla- sın! (*) Dünkü cenaze merasimi Ölümünü — teessürle baber veıdı&imiı, Zonguldak saylavı Celâl Sahirin cenazesi dün büyük bir törenle kaldırılmış, AB.'ıg... köyündeki aile kabristanına defnedilmiştir. Cenaze, tertip edilen program mucibin- ce Kadıköyünde Röntgen apartımanından kaldırılmış, Türk bayrağına sarılı olan ta- but gençler tarafından eller üzerinde taşı- narak Kadıköy iskelesine indirilmiştir. Bu- rada Akayın Erenköy — vapuruna konmuş ve Sirkeciye geçirilmiştir. Cenazeye bir çok çelenkler gönderilmiş- viz Bu arada İş İşleri Bakanı Şükrü Kayanın, | (*) Rahmetli şair 19 eylâl 1299 da doğ- duğuna göre tam elli iki yıl ve iki ay yaşa- mış demektir. nan gönderdiği şu telgrafı okumuştur. «Sevgili Sahirim hakkında aldığım kara haberi çoktanberi vında, Kürkcüler sokağındaki Safter ların fiatlara yapılacağı umulan tenzis beklemek mecburiyeti hânının alt katında marangoz deposu İâtın, yapılamıyacağı anlaşılmaktadır. elimesindeydim. İnsan yaşlanınca böyle|olarak kullanılan odadan yangın çık- | — Çünkü bu tarifeleri tesbit eden ko« kederlere hazır olmalı. Bunu bir kere daha |mış, ateş birdenbire büyüyerek odanın misyon her altı ayda bir toplanmakta- bugün nefsimde teerübe ediyorum ve işte| döşemesini yakdıktan sonra evin ikin- | dır ve son toplantısı böyle ağlayıp duruyorum. Abdülhak Hâmit Tarhan Bundan sonra Boğazkki — liseleri müdürü Hıfm Tevfik ile Celâl Sahirin dostlarından Tekin Alp birer söylevle mezayasından bahsetmişler ve Celâl Sahirin ebedi metfeni- ni göz yaşlarile ıslatarak dönmüşlerdir. | ci katını ve merdivenleri sarmıştır. Bu sırada yetişen itfaiye ateşi basdırarak İ|tehlikeyi durdurmuştur. * Gaz ocağında yemek ısıtan Balatlı hırıiliı ocağı patlatmış, dükkâmı ateş sarmış, fakat çabuk söndürülmüştür. | geçen eylül ayın- da yapmıştır. Bu rla komisyon, ancak martta toplar ecekti Bundan başka, kömür fiatlarının düşmesine mukabil diğer malzeme fiatlarının artmış olması da göz önün. de tutularak, yolcu ücretlerinde tenzb Tât yapılamıyacağı bildirilmektedir. — aa Profes ör YansenveŞ Bir Şehrin Imarında Gaye Ne Olmalı? Şehirlerde Kat Kat “ Kira kışlaları,, na Değil, (2-3) Katlı Bahçeli Evlere Ehemmiyet Verilmelidir Plân mütehassısı olarak Ankaraya çağ- rılan ve umumiyetle memleketin imar mü: tehassısı vazifesi kendisine verilen Profe- sör Yansen, Türk Mühendisler Birliğinde evvelki gün Ankaranın — ve şehirlerimizin imarı hakkında bir hasbihalde bulunmuş- tur. Profesör Yansen, bu hasbihalinde, her —| modern şehrin plânla kuruluşunda seyrüse- fer, sihhat, ekonomi ve güzellik esanlarını —| izah etmiş, ezcümle demiştir ki: u— Bu dört esasatın birincisi olan sey- rTüseferde ve hususile otomobil seyrüseferin- de göz önünde tutulan şey, kabil olduğu ka- dar, azami süratle gitmeğe elverişli cadde. leri azaltmaktır. Ankaranın Atatürk bul. varı, Türkiyenin en modern bir seyrüsefer |caddesi olacaktır. Hattâ daha ileri gidilerek denebilir. ki, Avrupanın hiç bir hükümet merkezinde böyle muntazam ve kruazman. sız bir seyrüsefer caddesi yoktur. Profesör Yansen, bundan sonra şehir - marını ele alarak, bir şehir yeniden kuru- İlurken, imarcılığın gayesi, düz veya eğri caddeler, yabut ta hendesi şekillerde mey- danlar kurmak değil, onun asıl davası, caki bir şehrin mevcut şekil ve arazisi üzreinde şehrin genişlemesini inkişaf ettirmek, yük- sek değerde olan mimari motifleri ( Anka- yanın kalesi gibi) şehrin imar ve yeni ku: ruluşunda en üstün bir hedef olarak göz &- nünde tutmak olduğunu söyledi ve ilüâve | parkının yapılmasına başlanacağını da kay. haşına diktatörlük etmez de, dav gttir #Şebir imarı, ekonomik bakımdan der: KTT X TF WProfesör Yansen lara, en basit vasıtalarla şıhhi yuvalar ve İ kendilerini dinlendireceli sahalar kurmak |lâzımdır. » * Profesör Yansen, Ankaranın ilerde ala- cağı şeklin projeksiyonla gösterilen man- zaralarını izah etti. Bu arada istasyon ile Bankalar caddesi arasındaki sahada gele- cek ilkbaharda projesini hazırladığı gençlik detti. Projeksiyonla gösterilen bu resimlerde, a —— ehircilik şapan park lokantası gözümüzlün önünde canlandırıldı. Hiç şüphe yok ki, gençlik parkı uzmanla. rın elinden çıkıp projedeki düşünce gerçek- leşince, Türkiyenin en güzel parkı olacaktır. Profesör Yansenin imar plânında, gençe Bği dinçleştirmek işi büyük bir yer tutmake tadır. Plânda şebrin muhtelif sahalarına, bir çok küçük ve büyük spor meydanları, yazlık yüzme havuzları taksim edilmiştir. Bütün bu tertiplerde, Ankara kalesi şeh- rin merkez noktası olmuş ve bu suretle de, tarihi ve büyük değerde olan mimari anıt- lara karşı saygı beslemek düygüsünüu her devirde yaşatmak gayesi güdülmüştür. Ankara nüfusunun büyük bir hızla ço- galmakta olduğunu söyliyen profesör, «her şeyden önce Ankaranın mesken sıyasasını sağlam bir yola sokmak gerektir. Ankara mahallelerinin karakterini, yangın yerinde yabani ot ve ağaçlar gibi sık ve alabildiği: yükselen (4) ten (6) kata kadar olan «ki. ra kışlalarıv değil, yakında yapı kooperatifi tarafından kurdurulacak olan (2) veya (3) katlı hususi bahçeli ve birbirine bitişik sıra evleri gibi evler gösterecektir. dedi. Profesör Yansen sözünü şöyle bitirdi: »— Bir şehir imar edilip yeniden kuru« |lurken küvvetlerin dağıtılmasından sakın- Jimak lâzımdır. Her devir için bütün met- uliyeti üzerine almış olan şehir mimarı, tek b iki üç veya daha çok kimselerin elinde parça- lamır veya bunların her biri kendi kendile- mansız olan yurttaşları korumak ” demlek- | gençlik parkının yapılması üzerine meydana rine plânlar yapmağa kalkarlarsa, imarın tir. Bundan dolayı bu gibileri de devlete &tlecek olan çağlıyanlar, bir çok bol göl- tatbiki, hem kat kat pahalılaşır ve bem de faydalı unsurlar haline sokabilmek için, on- geli park yolları, büyük bavuz, bir idil tesiri çok yanlış hareketlare çığır açılmış olur.» <i

Bu sayıdan diğer sayfalar: