9 Şubat 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

9 Şubat 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Subet Suikast SÖON POSTA Maznunları Dün Mü Süyfa 7 dafaalağnı Yapiılaî Karar Cumartesiye Bildirilecek (Baş tarafı 1 inci yüzde) “MAllah hiç bir Türk Ürk ha hiç *& korkunç bir hatırai hayat kaydet - Atatürke suikast!.. Aman İdabbi bu sözün söylenmesi bile vic- “u"' yakıyor.» âmit Şevket bir Türkün bunu Ülümesii bile hevsalasina sığdıra- kiz ğını söyledikten — sonra demiştir vİddia makamının, suçlu — vasfını » '." ve üç buçuk aydanberi hürri- #inden, ailesi muhitinden mahrum :thui. müekkelim Ali Saip her hal- İ bu isnada asla lâyık olmayan - bir | “ivettir.» Avukat isnat ve iftiradan bahset - fn—. S0ru anİ davaya: geçevek şöy- devam etmiştir: 168 nci Madde ıı—Bqı,oı-!udıeen kanununun 68 inci maddesi mucibince tekevvün | ’z:.— bir fiil ve hareket görememekte Evvelâ; müekkilim dahi dahil ol - —h halde hangi maznunun nerede P we vakit üzerinde silâh görülmüş - e | , “tiyen — Müekkilimin böyle bir çe ı'ın teşkil ettiğzine veya müteşekkil | S çetede vazife aldığına dair ortada | ları en ufak şüpheye düşüre - | ** bangi bir delil gösterilebilmiştir?. ğ ’.î“nhnn cevabını derhal ben vere-| Bu isnatta ne kanuni anasır, ne de Öaddi delüil vardır. Biz bağırarak tekrar ediyoruz: EAİıtürke suikast için teşkil edilmiş Çete yoktur. Yahya Ve Üzeyir Hâmit Şevket ceza usulü noktai na- _dan hâdiseyi uzun boylu — tahlil Yahya ve Üzeyirin muhtelif ifa- H'lliıu: temas ederek demiştir ki: — | Yahyanın Muhtelif İfadeleri — | b ahya sorulan bir sual üzerine bir| | de bu tabancanın Brovniğ siste - L olduğunu söylediği halde baş-| | .bir yerde üstünden doldurulan ne- &. olduğunu ileri sürmekte ve ta- | | | ası anlatmaktadır. h *hya istintaktaki son adesinde, 'sum gördüğünü söyledi ve bir kaç yürütmek olduğunu söyledi: âlinizde de yaptığı gibi bütün ü İfadelerinin uydurma ve ıztırari ol- ü söyleyerek huduttan geçtik - Sonraki bütün harekât ve seyyahat- tafsilen hikâye etmiştir. Diğer Suçlular Üllür saçtalar hakkırida İse — silâh u bahis değildir. Binaenaleyh #eyden evvel ortada ne silâh, ne de bir çete mevcut değildir. 3 Nokta Ayukat, Ali Saibin muhakemesi - im gösterilen sebepleri üç nok - ele alarak bunları teşrih ederek Yahyanın muaahhar ifadeleri | meselelerini anletmış ve ki arasındaki mubayenette ıyan bir hâdisenin muhtelif | İ Gekrmanda gak - tabl ka olan aksaklıklardan ibaret -| i bütün bu ifadeler, ib *arih bir surette mavakaa muhalif FYf bir dimağın cılız bir tarzda ğa yakıştırmağa — yeltendiği Melerdir. & «Son Söz Sizindirn Kt"“ hâkimler; işte maznunlarla x temas ettiniz, vardır ve vakidir K__ #çetecilik» fillimin vuku veya l k—_ da şimdiye kadar elbet- Mz P bir kanaat hasıl ettiniz. O halde Görüyorsunuz iddia makamının i-'nin doğru olmadıklarını iddia etti|ğer bunların yiyeceğini temin et - çocuğuna, 'rat ve ikame ettiği delillerin zaafından ve: kam taşıyan, Türk terbiyesi a- istifade yoluna girerek onları birer bi-| cevap vermekle iktifa ediyorum. Müddeiwmumiye Cevap Bundan sonra avukat Hâmit Şev- ket müddeiumuminin müekkili hak - kında saydığı delillere de cevap vermiş ve: — Müddeiumumi Baha Arıkan bu |dava için modern bir rejim davasıdır, |diyor, rejim davasının modernini ve klâsiğini bilmiyorum, diyerek sözü |müddeiumuminin cezasını — istediği 168 inci maddeye getirerek ortada ne füil, ne de fail olduğunu #söyledi ve Baha Arıkanın bir itina ile hazırladığı iddianamesinin bu dava arkasında ka- |lan hâdisat ve hikâyatı anlattığını ifa.- de etti. Ş Müddeiumumiye Hücum Hâmit Şevket sözüne devam ede- rek, müekkili Ali Saibin iddianamede |lehinde tek bir delil bulamadığını iddia “makamının hukuku üâmmeyi yerine ge- tirmek vazifesiyle tanıdığı bir ma - )kun olarak gördüğünü, müekkilinin Kürt veya her hangi bir milletten olmasının bu dava ile alâkadar olma - - Hizmet edenlerin akibeti bu İbus intihabım yapıldı. O zaman bu |raporlar nerede idi Ben mecliste kürdüm demişim. Emniyeti umu - miyenin mecliste börusu mu vardı. |Meclis arkadaşlarımdan - biri gelir |de, Ali Saip bunu söylemiştir der - se bütün cezama razıyım, İddia makamının benim Kürt ol- duğumu söylemesi iki günden - beri çocuklarımı ağlar bir hale koy- muüuştur. Kürt Tabirine Temas Ben Cideranlı aşiretini tanımam. Babam da Türk, ben de Türküm. Ali Saip, müddeiumuminin Ker - küklü bir Kürt tabirine temas ede - İrek iddia makamının coğrafya bil- mediğini, hiç olmazsa Lozan mua- |hedesi hükümlerine vâkıf olması lâ- zım geldiğini söyliyerek dedi ki: — Kerkük halkının Türk oldu - |ğunu İsmet İnönü Lozan konferan - İsında ve bütün dünya müvacehe - İsinde isbat etmiş bulunduğu cihet - meseydim ve aç kaldıkları zaman $ |da bir iki dostum müstesna kim te-| bir vatandaşa bu derece siyah rer tahlile uğraşmıyor, onlara toptan , udur? Benim bir sene evvel me - Min edebilirdi. Yoksa müddeiumu- |minin kendisi mi benim çocukla -| rıma ekmek verecekti. Ben namu « sumla yaşamış ve yaşamak istiyen bir adamım. 8 Bin Lira Borç Teyvkif edilmeden evvel sekiz bin lira borcum vardı. Çiftliğimdeki pa- muk 10 bin lirayı buluyordu. Ada- |mıma yazdığım mektupta borçla - İrimın ödenmesini bildirdim. Hiç| olmazsa yanıyorsam namusumla ya- nayım dedim. «Dava İle Alâkası Yokn Cümhuriyet otelinde oturmam - dan bahsettiler. Ve bana zanpara - hk isnat ettiler. Bunun dava ile a - lâkası yoktur. Müddeiumuminin de sinema locasında bir dayak mese - lesi yüzünden mahkeme huzuruna |çıkarıldığını söylersem bilmem ya- kışık alır mı? öi Ali Saip müdafaasının son kısım- |larında şöyle söyledi: | — 17 senedenberi sadakatle A - dığı gibi maznunu mnhkı'un_ etmeğe de 16 bu hususta fazla söyliyemiyece .|tatürkün arkasında yürüdüm. Ata - sebep olamıyacağını söyledi. ğim. Ancak bunu müddeiumumilik türk Samsuna ilk çıktığı zaman ken- İddia makamının sözlerinin hikiye;mak_m,m işgal etmiş bir gencin disine demiştim ki: «Ben bir aske- ve roman olduğunu ve nihayet arşiv - hilmemesi cidden şayani dikkattir. rim. Seninle beraber bu memleket ıî" istinat ettiğini “ılîşf pi mut.ema- Ali Saip bundan sonra Atatür - /için çalışacağım. Atatürkün arka - 'd;ıcr;__ i;:hk:m»:;:î';;bm—f“'“ etti ve' a. kendisine verdiği Ali Saip Ur-/sından daima yürüdüm. Öldüğüm el hi kü ilzlür sürem savaş soy adının manasını anlattı ve zaman bile ayrılmıyacağım. — e S h a A iREri 1” |Baha Arıkana mı, yoksa - Atatür -| * Ali Saip Atatürkün sevgisinden | Baha Arıkanin bir dakika bu sandal - .. k ğ - | ye yerinde oturmasını tasavvur dım'!ke mi inanılmak Jlâzım geldiğ başka bir muameleye maruz kal - nezfi dimağiye uğrurdım. Ben onun hâkim olmasını istemem. Ö müddei- umumi olarak kalsın, Hâmit Şevket, kendisinin Baha A- rıkana bıyık altı müd - deiumumilik makamından delil iste « diğini, bühtan istemediğini müekkili- nin masumiyetine inandığı için bu da- vayı kabul ettiğini, müekkili bu dava hakkında hakkında müddeiumuminin sözleri - gülmediğini, Wy0* göre kundaklı büyük mavzer ni büyük bir tevekkülle diulcdiğînî..[eıle Dit anieke vinkekde öi | müekkilini Baha Arıkan kadar ma - defa daha hücum etti. Ali Saip Söylüyor Hâmit Şevketten sonra söz Ali |Saibe verildi. Ali Saip daha söze|danaya acele olarak çağırdı. On - başlar başlamaz: Göz Yaşları — Ben tamamen masum ve bigü- nahım. Dört aydanberi yüksek hu - zurunuzda bugünü bekliyordum. Bu hesaptan sonra huzurunuzdan Ata- türkün Türk milletinin huzuruna çıkacağımdan eminim. Benim hakkımdaki delâil uydur- madır. Bu sözleri söylerken ağlamağa başlamış ve sesi kısılmıştı. söyledi ve elinde tuttuğu vesikayı heyeti hâkimeye uzattı. Ali Saip bundan sonra tevkif e - |dildiği gündenberi çektiği meşak - katleri ağlıya ağlıya Ali Saip hakkında müddeiumuminin suç olarak söylediği ve mahkümi - yetini mucip sebep olarak gösterdiği delillere birer birer cevap verdi. Kadıköyden Çekilen Telgraf Merkezi celsede dinlenen şahit - anlattı. |kârı umumiyeyi bu dava aleyhine —Müddeiumumi bana soruyorlar. «26 temmuzdan 4 ağustosa kadar ne yaptın7.» Ortağım Ali beni A - dan sonra her halde çiftliğe gitmi-| şimdir. Sözlerine cevap olarak şunu / söylemek isterim ki, ortağım Ali be-| ni davet etmiş değildir. Ben ona! İ«amele zamanıdır, müteyakkız ol.» |diye yazdım. Bu telgrafı Kadıköy - |den çektim. Yüce heyetiniz iı(enel bunu oradan sorabilir. Ortağım Ali de bana 2 nci bir telgraf çekti ve mutlak para bul diye bildirdi. Ben | de alelâcele para bulmak için Ada- | naya hareket ettim ve tekrar Kadı- köyüne döndüm. Benim tevkifim -| ği yordu ve ağlıyordu. İlk duruşma günü ifade ettiğim den sonra refikamın birdenbire çift- | müddeiumumi bu davayı şahsi bir Tari Tenünlevteka>! 18'ind 5 ü 5 » Teşrinievvelin inde tevkif |dava haline koyarak Baha Arikan - ( gildim. 21 inde karım hareket et- ü |Ali Saip davası yapmıştır. Allahın ti Fakat bareketisilen evvel isüd « emri budur. Mukadderat budur, di - deiumum! Baha - Arıkana , gelmiş; gitmesinde bir mahzur olup olma - «Ben Türküm» dığını sormuştur. Baha Arıkan da Ali Saip müddeiumuminin bil -|hiç mahzur olmadığını söylemiştir. hassa Kürt olduğu iddiasına kızgın|Fakat refikam bununla da kanaat olduğunu söyliyerek: getirmiyerek dahiliye müsteşarı ve — Ben Türküm. Anam da Türk,|Ankara valisini de görmüş ve öyle- babam da Türk. Dedikten sonra Ce-|ce hareket etmiştir. mil Paşanın akrabasını tanımadığı-| Karım buradan hareket ettiği za- nı bildirdi ve, bunu vaktile huzu -|man arkasından (4) taharri me - runa, İstiklâl mahkemesine getir -|muru gitmişti. Karımı tabii gönderi- dikleri zaman bunu 15 seneye mah -|rim. Benim evimde dört çocuğum ve küm ettiğini, bir «tahrifh kelimesinden kızan Büa baralım ini ileri sürüyor l bunun da söyledikleri-|kayin validem, hizmetçim var, E -| zaman kendisi için en büyük bir bayram olacağını, dört aydanberi hasretlerini taşıdığı — yavrularını göreceği zaman hattâ aleyhinde yü- rüyen müddeilumumiye de hepsini helâl edeceğini söyliyerek sözüne nihayet verdi. Diğer Maznunların Müdafaası »«Bundan sonra İsmail ve Şaban da mü: dafaalarını yaparak kendilerine iş'ar olu- nan delilleri reddettiler, İsmail müdafa « asında: Benim bir suikastte değil, kaçak. çılıkta dahi suçum var ise kendi ipimi kem dim çekmeğe hazırım. Şeban: — Ben masumum. İki çocuklu bir aile babasıyım. Dört aydanberi hepsinin has, retini çekiyorum. Onlara kavuşmaya adak let namıma yüksek huzurunuzdan bekle rim, dedi. Bundan sonra 67 yaşındaki ihtiyar İd: rise bir diyeceği olup olmadığı soruldu, a da avukatı Hâmit Şevketin söylediğinden başka diyeceği olmadığını söyledi. İdrisin Müdafaası Hâmit Şeyket bundan sonra İdrisin mü- dafaasına geçmiş ve müekkilinin 67 ya - şinda olduğunu, ve halk arasında — ilibarı bulunduğunu söyledikten sonra — «falimat alma ve talimat bekleme» keyfiyetinin sa- bit olmadığını tekrarlamıştır. Avukat sözlerine müekkilinin beraetini isliyerek son vermiştir. Nahiye Müdürünün Müdafaası Bundan sonra nahiye müdürü Şemset « tin müdafaasını yaptı: — İddia makamı buyurdular ki ben maznunların en korkuncuyum. Evet, bir ay iki metroluk bir bücrede aç susuz bir halde, traşım uzamış, kendimin ne hale i görecek bir aynam yok. Beni bu halde gören müddeiumumiye hak veriyo- rum. Ben Milâs orta mektebi tabüye ho « |madığımı kendisinin mektebi har - biyeden mezun olduktan sonra — dört mumi, istiklâl savaşı) Atatürkle bera- ber iştirak ettiği, tam istirahat ede- ceği bir zamanda Çerkes Etemle harbe (Trablusgarp-, Balkan harbi, u—' calığı yapmıştım. Filhakika iddia makami- nın söylediği gibi Adana lisesini bilirdik- den sonra ziraat akademisi mezunu ol « dum ve bir kaç lisan bilirim. Ben bu nahi- ye müdürlüğünü niçin hakir göreyim. Buyurdular ki Çokat nahiyesi |Suriye hududuna hemen yakın bir cinsi cibilliyeti bozuk bir herifle|yerdedir. Çok şayanı teessüftür ki çalışamıyacağını söyledi. — Atatürke nasıl kıyılır? Böyle bir adama kıyılır mı? Kılına can fe- da dedi. Bu işte çok elem çektiğini, fakat Atatürke kavuştuğu zaman elini öpeceği, arkadaşlarına kavuştuğu — | : " — “a — - z - I ayatta Gördüklerimi müddeiumumi Baha Arıkan coğ « rafya dahi bilmiyorlar, çünkü Ço « kat nahiyesi hududa bir iki saat de- ğil, dört beş gün mesafededir. Benim mebus olmak istemek gi- bi hastalıklarımdan bahsettiler. Re< (Devamı 8 inci yüzde) z - Kitapların Bozduğu Yuva Genç bir kız nikâhlısını dava ediyor. Hâkim erkeğe tordu: — Bakin nikâhlıniz sizden ayrılmak istiyor ne dersiniz? — Ben istemiyorum efendim. Genç kız hâkimin sualini bekleme- e lüzum görmeden atıldı: — Ben istiyorum — elendim. Kat'y - yen ayrılmalıyız. — Niçin? — Biz biribirimizden başka insan- larız efendim, — Öyle ise niye nikâhlandınız?. — Ben de sizin gibi bir şey — bilmi- yordum. — Nasıl> — Sedadı bana bir arkadaşım — ta- mıttı. Lise mezunu ve akademi talebesi dedi. Halbuki ilk mektep mezunu bi - le değilmiş. Ben, beş senedir Avrupa- daydım. Bu sene İstanbula geldim. Mu- biti tanımıyorum. Söylenen yalanı anla: Şanadiri Zatan böyle bir teyi nom) aks Üİ hıma getirebilirdim?. İ —Drbüm bama küçükteş bari okuyek İN zevkini öğretti. Üç'Hünn bilirim: Bir çok kitaplar öküdüm: Görüyoredüz ki biz bir- öredü yüşeğürkyaz Hoi debüyük bir yalan söyledi. Ben erkeğimin dü- rüst olmasını isterim. İnanamıyacağım bir adamla yaşayamam, Hakim düşündü. Sonra erkeğe: — Bu yalanı niçin söylediniz?. dedi. Gencin görünüşte temiz, masum bir yüzü vardı. Kırık bir scale cevap verdi: — Hakikati bilseydi kabul etmiye- cekti. Sonra bir çok şeyler anlatmak istez gibi hâkimin yüzüne baktı. — Peki şimdi ne olacak?, - - Mademki aramızdaki sevive fare kını görüyor, bunu bütün ömrümüzee ona karşı bir yüz karası gibi taşıyacas Bım; aynlalım cfendim. Heyeti hâkime biribirlerine bakıştı« lar. Hâkim yine biraz düşündü. Sonra onlara döndü. — Serbestsiniz! dedi. Erkek sararmış bir yüzle kapıya doğru yürüdü. Dışarıda genç kıza: — Haklısın biribirimiz. için — değilk dik. Bu, bir çocukluktu. Affet — yavrua cuğum, dedi Ve uzun taş koridorlarda cansız bir gölge gibi uzaklaştı. Genç kız yanındaki orta yaşlı — bir kadının koluna girmiş: — Başka bir şey yapamazdırı! diye mırıldanıyordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: