18 Şubat 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

18 Şubat 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

aa Resimli Makale 6 Ayda 828 Kitap İ.’Iânsız Şehir Altı Ayda 828 Kitap | asma yazı ve derleme direktörlüğü 935 yılının birinci altı ayı zarfında Türkiyede çıkan eserler hakkında bir bib- Tografya neşretti. Bu eser, bizdeki kültür hareketlerini bir bakışta göstermeğe hizmet etmek itibari- le büyük bir boşltuğu dolduruyor. Derleme direktörlüğü — şimden sonra her altı ayda bir böyle bir kitap çıkararak neşriyatı ta - kip edecektir. Biblogtafyaya bir bakışta anlıyoruz ki, 'Türkiyede 935 senöni ilk altı ayında- 828 eser çıkmıştır. Bunların içinde 10 sayfa - hk küçük büroşürler büyük bir ekseriyet teşkil ediyorlar. İngiherede 935 yılında neşredilen eser miktarı 26 bin, Almanyada 32 bindir. İkinci öğrendiğimiz şey, sosyal mevzu- lara ait eserlerin diğer mevzulara nisbet - le ekseriyeti teşkil ettiğidir. Roman ve edebiyata a eserler ikinci safta geliyor. Harp sonu bütün — dünyada içtimal mevzular ön safa geçiniştir. Bu da istiha- le devrinde bulunan bir cemiyette fertle - rin en büyük endişesini cemiyetin alacağı gekil teşkil ettiğini gösterir. Meraklarını gidermek için roman yerine içtimal eserle- re sarılmak inkılâp içinde bulunan cemiyet fertlerinin en büyük ihtiyaçlarıdır. Öğrendiğimiz üçüncü hakikat, Türkiye- de mecmua ve gazete bolluğuna muka - » bil kitap basılışının azlığıdır. — Hele son zamanlarda mecmuaların birdenbire artması kitap satışlarını büsbütün azalt - mıştır. Demek ki memleketin — okuyanları mahduttur. Bunlar hareketli eserleri bul - dukları zaman kitapları ihmal ediyorlar. Hayat bir makinedir. Doğduğumuz gündan — itibaren bu çarkların içine düşeriz. Çarklar arasında ezile ezile hayata uyar, ve cemiyetin telâkkilerine uygun bir şahsiyet kazanırız. Bir çoklarımız çarkların tazyıkına dayanamaz, bunlar arasın- sö Pariste Yırtılan Afişler Parisin Pasıy — mahallesinde «radikal * sasgollere adaj biz 'düvüme balkı'beş bar Plânsız Şehir kaya girmiye teşvik eden muazzam bir afiş N Sraa lli aü ği Şehi yapıştırtmıştı. Fakat bu afiş her gece mu - plâm yapıl vaANN. l halif fırkaya mensup olanlar tarafından ya yırtılıyor, yahut ta siyaha boyanıyordu. Ni- hayet tesadüfen mi, yahut kasten mi bili - nemez, geçen gün sokağın bu köşesine bir polis memuru dikildi, aliş te yırtılmak ve- ya boyanmaktan kurtuldu. Yalnız ertesi günü belediye meclisinde —üyelerden biri meclir başkanına çu suali sordu: — Bütün millatin verdiği vergi ile bes- lenen bir polis memuruna bir fırkanın ali- şini bekletmek doğru mudur? * İtalyanın En Genç Generalı Son günlerde İtalyada pek büyük bir İtalyan generalllerinin en gencidir. Zira ya- şı ancak 53 tür. Bu zat gençliğinde asker olmuya heveskâr değildi. Hukuk — tabhsili yapmıştı. Avukat olacaktı. Fakat asker - diden Unkapanı köprüsünün yerine yap - |liğini yapmak üzere orduya gitdiği zaman : Yelebelmir Teğsiiş, balöneyodni kendisinde bu meslek için büyük bir heves t Belki şehir mütehasmsı şehrin plânım | düydu ve orduda kaldı. Büyük muharebe | ; 3 çıktığı zaman yüzbaşı idi, sulh onu yar - baylıkta buldu. Şimdi generaldir. Fakat ya Habeş harbinin sonunda ne olacak) Burasını yalnız Allah bilir. * Bir Heykolin Kabulü için Bambaşka Bir Usul 27 ikinci kânun 1826 tarihinde Pariste eski bir asker ölmüştü. Tam 119 yaşın - daydı. 14 üncü Lüinin heykeli yapıldığı zaman bu eski asker. açılma törenine git- miş. heykelin kaidesine çıkmış, — eğilerek bakmış: hâlâ plânsız duruyor. Dahiliye Vekâleti Prowst- isminde bir Fransız mütebassısını İstanbul plâmını yap- K mağa memur etti. Bu zat henüz İstanbulü . görmemiştir. Bir kaç ay sonra buraya ge- t lecek ve şehrin plânımı yapmağa başlıya- O caktır. , Plânsız bir şehrin ne kötü bir yer ol- duğunu anlamak için bugünkü — İstanbula bakmak kâfidir. Plânlı şehir nümunesi gör- — mek için de Avrupaya kadar gitmeğe ih- f tiyaç yok. Ankara gözümüzün önünde. Bu, bu kadar basit bir hakikatken biz İs- tanbulda plânsızlığı arttırmak için elimiz - den geleni yapıyoruz. Dar sokaklara a - partımanlar yapıyor, park olacak — yerleri kapatıyor. şehrin büyüyebileceği — yerleri küçükhüyoruz. Fakat daha fenası Atatürk köprüsünü gim tererek: İ ikincisiz k—— gow ü0 C yaparken bu köprüyü bir kilometre — ileri veya bir kilometre geri yaptırmak istiye - cek. Belki de böyle bir köprüye lüzum göz- ” termiyecek, Belki de oraya yapılacak köp- . rü için büsbütün başka şartlar konacak Oldu olacak daha bir kaç sene bekliyemez p miyiz? Köprünün inşasını, şehir plânına uy- durmak için mütehassısın fikrini —almağa B lüzüum görmüyor muyuz? Soldan sağa: Bu plânsız şehri bozarken hiç olmazsa plânını yapacak adamın işini bozmasak » olmaz mı) Türk tatbısı, yıldırım. Özlü Sözler: mişti. mi. AĞ Heykeliri açılma ve kabul rexmi bun -| — Yukarıdan aşağı: Hayat harptir. Edwar Young — | dan sonra yapılmıştı. — Bir ağaç ismi, k. SON POSTA da eriyip gideriz. Hayatta muvaffak olamıyanlar, kendilerini | killerine göre yetiştiriniz. — Sportingt.. diye otomobilin mar - kasını söyledi. Aradan on beş dakika — Skoç!. dedi. Aradan gene on beş dakika geçti, birincisi tekrar: — Sportingl. dedi. On beş dakika sonra üçüncü İngiliz ayağa kalktı: — Ben bu kadar münakaşa sev - meml. dedi, çıkıp gitti B qLMA CA | — Hünlerin kumandanı, 2 — Delilerin tedavi evi. 3 — Sebep, ü-| mazan ekmeği. zür verir. 4 — Bir erkek ismi. 5 — Bir| 11 — Yırtıcı bir kuş, zet. Müslüman, açıkça. 8 — İşaret. 9 — Ta - mamaktan emri hazır, «hişte gibi birini ça- iörırken kullanınz. 10 — Sütten yapılan — Evet, Tâ kendisidir, benziyor, de -|nedir?. 11 — Zahire konur, bir kadın js- | Ya: yeraltı. 4 — Lira, İsa, ve. 5 — At, a, KI Çarklar Arasında El cemiyete ve yaşadıkları muhite uyduramıyanlar, çarkların için - den selâmetle çıkmağa müvaffak olamazlar. Çocuğj beğek delinekin çelik Gaklari KG gilmesini istemiyorsanız, onları bu çarkların i« veye - Z ARASINDA | HERGÜN BİR FIKRA ingiliz Münakaşası Üç Ingiliz büyük bir cadde üstün- deki gazinoda oturmuşlardı. Bu sırada biri caddeden geçen bir otomobili gös- Soğuk Sudan Hararet istihsali Londra gazetelerinin anlattıklarına gö- ve ilim adamlarından biri, kışın odaları e- tacak, istenen her yere sıcaklık verecek ye- ni bir cihaz keşfetmiştir. Cihaz, istenen bü« tün harareti soğuk su ile temin etmektedir. |Bu cihaz lâstikten bir kesedir. Kesenin için- de bir takım tuzlar vardır. Bu kesenin içi- ne iki kaşık soğuk su kondu mu lâstik ke- senin içinde sıcaklık başlıyor ve farnhayt ölçüsüle 120 dereceye kadar yükseliyor. Bir kesenin içinde tuzlar 150 saât istenen barareti vermekte devam ediyor. 4| kındurunuz, sizi istediğiniz yerde, istedi - iniz kadar satıyor. Fransanın Beauvai şehrinde oturan bir doktor şehir halkından on bir yaşında bir çocukta © zamana kadar hiç kimsenin gö- züne çarpmamış bir hilkat garibesi keşfet- A miştir: Bu çocuğun kalbi ve midesi sağda, . hiç Topal Türk hükümdan. 3 — Ne mcak ne soğuk, yedirmek. 4 — Devlet işi 5 — Dört tekerlekli, ışık. 6 — Bayan. 7 — Belli değil, paltolar konur. 8 — Ürzerine Tüzumlu. |düşmek. 9 — Balkanlarda bir nehir, ra- 10 — Bir vilâyetimiz. 6 — Âsip. 7 — Dünkü Bulmacanın Halli: Soldan sağa: | — Sandet, tanı. 2 — Raf, ham. 3 — nfife. 6 — Bal. 7 — Etfal, ükde. 9 — Süy, artık. 10 — Ahen, &l, en. V1 — Su, lamak. - 2 — Okyanın. Harp cehennemdir. General Sherman Shakespeare İSTER Cehennem boştur. ... Hharmm ve kuvvet menba: milletin ken- Jisidir. adlı bir kitap neşretmiş. Muharrir eserinde caki büyük ve bir Âyinesi üştir kişinin lâfa bakılmaz: nevi diktatör devlet adamlarından bahsettikten sonra, bugün- k Şahsn görünür rütbei aklı eserinde kü diktatörlere geçiyor ve Atatürkün yaptığı inkılâplardan As bahsediyor. Bu zat, masa başında yaptığı letkik ile Türk inkılâbım ve Atatürkü anlamadığını ispat ediyor, gayet garip ve gülünç . Münferit vasıtai rüyet iken. Göremez kendisini dide bile. ... mütaloalar yürütüyor. Hakaret reddolunur; mübayyerdir. Avrupa muharrirleri, ikide bir bizi kötü görmek ve berkese | .”.. Ü kötü gösltermek hastalığına tutulmaktan kendilerini kurtara- Beşerin böyle dalaletleri var: mıyorlar. İ Putunu kendi yapar, kendi tapar! ... Selâm verdim; rüşvet dağildir diye al - D madılar. — ökisini a ğit A İNAN İSTER İNANMA! Fransız — muharrirlerinden — Jacguc Bamvill «Diktatörler. | Biz, onların İNAN İSTER İNANMA! BFT T düşünüşlerini, görüşlerini tashih için hâlâ kâfi derecede propagandaya ehemmiyet vermiyoruz. Bir Amerika propaganda mütehassısı, son günlerde — «Pro- paganda» adında bir kitap neşretti. Propagandanın insanlar arasında para kadar, hattâ paradan daha müessir olduğunu anlatıyor ve memleketler aleyhinde yapılan propa- gandalara karşı masıl mukabil bir propaganda yapılabileceğini izah ediyor. . l Matbuat Umum Müdürlüğü de Avrupa ve Amerikadaki | geçmiştir. 4 .Şubıl 184 ır_ -. .. | Sözün Kısası Buhran, Asıl < O Vakit İmiş! E. Ekrem-varu: Bir boş zâmanınızda hiç, merak edip te, eski defterlerinizi karif tırdınız mı? ’ Bunu yapmak, mutlaka züğürt * lemeğe bağlı bir şey değildir. Hayatiff her günkü masrafları muntazamâfi ıhy&dı'kn bir evde, estki hesap def * terleri ibretle gözden geçirilen canlı bif ekonomi tarihi oluyor. Ben kendim, hesabımı bilir bir adattt değilim. Hem efalimin, hem 'de pari” min ayni zamanda muhasebesini tWt 'mık bana güç geldiği için ilkinin | ne ikincisini feda ettim. Fakat evimde, mazi il& hiç bir vaki kesmek istemediğim irtibatı devam &| tiren bir çok hatıralar arasında ded& * min ve babamın hesap defterleri durur. Geçen gün, bunlardan bir tanesi &” me geçti; baktım: Sene 1271! Rah ”| |metli dedem Recai Efendi, meşhur ©| 'lan hüsnü hattile, bu defterin j kâğıttan sahifelerine het günkü & masraflarına dair rakamlar ve notlf kaydetmiş. Bu rakamlardan ve bf notlardan, devletin kalbur üstüne B? len ricali sırasında bulunan dedemin ne kadar sıkıntı içerisinde ** ne türlü mahrumiyetlere -katlanart yaşamış olduğunu anladım. Bütün masrafı yiyecekle içecektif ve yılda birer, ikişer kat elbise ve * kadar çift ayakkabıdan ibaret bulunö? ülıı'r.ikiııi—iuıâuhnıiıminhf' sır kalan kos koca bir adamın çek'i zaruret, bugün nefsimizi hiç bir şey * den mahrum etmiyen bizlere ibret ok malıdır. 4 Biz hâlâ buhrandan dem vüruyof halimizden şikâyet ediyoruz. J bugün; «nerede eski zamanın bollu * ğu? bir daha o bereketli günleri göf? Mmiyecok miyiz?» diyo'heni kondilii ni, hem de başkalarını aldatan var. Buhran mı?. Buhran asıl o zamtf imiş! Dedelerimiz si ti otomobilleri, modanın — kaprisler 4 yüksek tahsil masraflarını, monde? lik icaplarmı, konfor ihtiyacını biziti 'gîbihı'lıeidi.lude.bqıouının op rın halini görse idim! . Ayda üç mecidiyeye hi mecidiyeye aşçı kullanıldığı, bir konak yavrusu kııılı!“İ liraya bir devirde, iki ucunu bir araya | zavallıların haline gıpta ıd#, bugünkü geniş vaziyete bu? ran diyeceğim, öyle mi? « Nafile, ben bunu yapamam.. Nef | körlük olur! o Biliyor Musunuz? | — Bulgaristan Romanyaya ne barp ilân etti> 2 — Türkiyenin büyük girmesine sebep olan hâdise nedir? 3 — İtalyan edibi Pirandello mükâlatıni ne vakit kazatdı? 4 — Türkiyede temsili 250 yi tiyatro piyesinin udı nedir? ü 5 — Gülün çiçek dilinde manss dir? (Cevapları > xna) Ğ Tasbr ) (Dünkü Suallerin Cevaplefi g | — Franuz ordusü Senbernat lit larından ilk defa 16 mayıs 1800 19 2 — Deniz dibinde şimdiye k“ l lebilen mesafe 900 metredir. BW İ 22 ağıstos 1934 tarihinde bir İ taralından yapılınıştır. a 3 — Dünyanın mesahası en &' paratorluğu İngilteredir. 4 — Dünyanın en fazla nüfus — ntemleketi Çindir. 5 — Radyoyu en fazla kullant? yi

Bu sayıdan diğer sayfalar: