27 Ağustos 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

27 Ağustos 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Güneş - Dil Teorisi Üçüncü Dil Kurultayında dün iki mühim tez daha okundu (Baştarafı 1 inci sayfada) Atatürk'e Başvekil İsmet İnönü, Lon- dra sefirimiz; Fethi ve şehrimize dün ge- len İktsad Vekili Celâl Bayar refakat e- diyorlardı. General Fahreddin, Şükrü Naili ve saylavlar, askeri ümera, Kurultaya (o işt- rük edenler meyanında idiler, Dünkü toplantıda Hasan Reşit Tar- kut ile Ankara tarih, dil, coğrafya fakül- tesi | talebelerinden Sabahat Türkay'ın tezleri dinlenmiştir. Saat tam 14 de Başkan celsenin açıl dığını baber verdi. Sekreter Esma Nayman bir gün evvel- ki müzakere zabıtnamesini okudu ve ka- bul edildi. Başkan: —Buzün de tezlerin burada devam olunacaktır. dedi. Hasan Reşidin Tezi Ve sözü Meraş saylavı Ankara dil, ta- rih, coğrafya, profesörlerinden Hasan Re- git Tankuta verdi. Tez Güneş - Dil teorisine göre Pankro- nik usulle Palao - Sociologidue dil tetkik- leri yani 'Paleo - Sogiolojik devirde ayni zamana isabet eden diller üzerindeki tet- kikti, Atatürk, kıymetli dinleyicilerim (ba yanlar, baylar: Beşer medeniyetini kuran biricik Amil, fikir mübadelesinin doğurduğu &mil, yani lisandır, kafalar işlemeğe başladığı zaman- dadır ki manalı «öz parçaları fırlar. Bu ses parçaları insan gibi gören, anlayan, yaşa” yan ve çoğalan varlıklar idi. Duyduğunu başkana duyurmak hırsı, her ihtiyacın üstünde idi. Bunun için fikir alış verişi başladığı gün lisana allahlık pâ yesi verildi. Ve kelâm her devirde kutlu bir hürmete erdi, insanı insanlığa kavuş- turan ilk manâlı sözün ne olduğunu araş- tıran eski ve yeni zaman (görüşlerinden bir kaçı kısaca kaydedilmiştir : Turan'ın Babil efsanesi, eski Mısır, dil menşei ile uğraşmıştır. Yunanlılar, bu meseleye daha büyük bir ehemmiyet vererek eski devrin Gilozo- fik metafizik ekolları da dil meselesile de uğraşmışlardır. On dokuzuncu asrın ikinci yarısında dilin menşci meselesi bütün garpta büyük bir münakaşa mevzuu oldu, nihayet Van- se de ilk dil menşei hakkında fikir yü- rütmekten, çekindi ve sonraları tetkik mevzuu ikiye bölündü. | — Harf Lenguistik ve yaşayan dil pi- sikolojisi. 2 — Prehisikrifue ve Anirofopojiguc, Lenguistigue, Güneş » Dil Teorisinin Karakteristik Tarafları Fakat bütün bu tetkiklerin ve onların doğurduğu neticelerin sonunda ve bizim inancımıza göre hepsinin önünde ve Üs- tünde yeni bir teori daha tecessüs etmiştir ki, buna (Güneş - Dil) teorisi adını ver- mekteyiz. Bu teorinin karakteristik taraf- ları şunlardır: ğ Dil menşeini aramak yolunda Antro- polojigve'dir. Dil inkişafı bahsinde Psico - Sociolojişue'dir. Fonetik bahsinde biyolo- jiyi esas olarak kabul etmiştir. Bütün zamanları ve yerleri, bütün &l- lerle birleşik ölerek tetkik edebilmesi ba- kımından Güneş « Dil teorisinin fonetik kanunları da Pankronik'tir. Düşünceye bağlı, söz ve ses unsurları» Bı tetkik ve onların birinci insandan itiba- ren kelime yapmalarını semantik kıymet- lerini tesbit eylemiş ve bu suretle nazari bir dil tipi teşkil etmiştir. Her haliyle, Pan- kronik olan bu teori bu defn da Prehiste- riâue'den başladığı ve bütün dillere şâ mil olduğu için şimdiye kadar üzerlerinde işlenmiş dillerin içinde bu nazari tipe teta- buk öden bir dil aramış ve onü kat'i olarak Türk dilleri grupunda bulmuşuzdur. Ana dil olarak Türk lehçeleri grupunda ilk manâlı sözün ne olduğu araştırılmış ve teorinin bu husustaki izahları alınmıştır. Zaman Bakımından Güneş - Dil Teorisinin zaman bakı- mından tesbit ettiği ses prensipi tetkik e- dilirken, klâsik öcole'ün fonetik Kaideleri- nin ne kadar dar olduğu izah edilmiştir. (G. U) mübadelesi misal olarak alınmış. değişmelerin umumi olmayıp yerli olda- ğunu işaret edilmiştir. Halbuki Güneş « Dil teorisi her zaman her yerde her dil için bu değişmeleri kat'i olarak tesbit ettiği ya- gılmıştır, (N. G) Değişmesi Klâsik mektep bakımından izahı yapı jan eV. Ge değişmesini bizim bakimımız- dan izah ettiği için «İgite kelimesinin ma- izahına nâ değiştirip alabileceği şekiller tesbit e- dilmiştir. Katagorilerins göre bu kelime dokuz şekil alabilmektedir. Bunlar arasında «İvit» (git) kelimelerinin semantik münasehet- leri gözden geçirilmiş, ve ayrı ayrı olm yan iki kelime olduğu görülmüştür. Bu iki kelimenin başındaki OVocal'leri düşünce (Git - Vit) kalır ki bugün Fransızcada yaşayan (Guide), (Vit) O kelimelerinden başka bir şey olmadığı kabul edilmiştir. İngilizce (Guick) (Vite) Türkçe yet ve Arapça (hayat) arasında sıkı bir münase- bet vardır. Bu kelimelerin etimologigue & nalizi bizi bu neticeye vardırır. Hin Avrupa grupunda OGrekçedeki (İvi) kelimesi de belki (Vite) yi izah €- debilir, Çünkü (İvi) gençlik kuvveti ve yiğit-İç lik manâm vermektedir. Bu kelimenin de Güneş - Dil teorisi dışında kalmıyacağı meydandadır. Hasan Reşidin tezinde Hint - Avrupa dillerinde hareket anlamlı kelimelerden bazı misaller daha alınmış ve bunların hepsinde (G - V) mübadelesi olduğu tes bit edilmiştir. Güneş - Dil teorisinin Poleo - Sociolo- Zigue, sahada semantik, tatbiki tecrübesi yapılmıştır. Bunun için Almanca (Beten) kelimesi rnisal olarak alınmıştır. Bu Al manca rica manâsna gelen (Bitten) ke İimesine irca edilmektedir. Bu kelimenin kökü (Beheidlo) idi. Grekçede (Pith), Lâtincede (Filo), Cermencede (Bidon) kelimeleri bu keli- meye bağlanır. Çok eski Türk lebçelerinden biri olan Sümercede dahi bu kelime aynen mev- cuttur. Agalittah, Agalittan, Azalutta, Batan, Bodlemak, Büdim, Bütmek kelimeleri yu- karda Hint ve Cermanik kelimelerin hem morfolojik, hem semantik bekımdan ay» nadir, (Bük) Kelimesi (Bük) kelimesini ele alırsak ilk insan- larm ilk defa barındıkları yerler olduğunu anlarız. iğ (Bük) deki ağaçlık manâsmı HintAv. rupa dillerinde de buluyoruz. Bük ana kö- künden türemiş kelimeler ( sayılamıyacak kadar çoktur. Türkça Bük Sanscrite; Bhaj Grekçe Fengeir, Lâtince Fuzere. Anglosakson Bugan kelimeleri analiz edilmiş ve Bük ana sözüne tekabül eden elemanların hepsi kiymet bakımından yek- diğerinin ayni ve hepsi bir asıldan olduğu tesbit edilmiştir. Üç Nokta Paleo-Sociologie'den tarihf sosyolojiye kadar insan tefekkürünün eşya ile anlaşma- mnı adım adım takip etmiş oluyoruz, bize bu imkân vermiş olan Güneş - Dil teorik sinin bu tezde ancak şu üç karakteristliği- me temas etmiş bulunuyoruz. I — Güneş - Dil teorisi, dil menşei a- ramak yolunda Antropologigue, yani in- san yaşayışıyla Beraber. 2 — Din kurulması, Paleo « Sociologigue. 3 — Dilin inkişafi bahsinde psiko sos- yelojiktir, Güneş - Dil teorisinin ışığıyla, (o bir Proto - Türk dili gövdelenecek, bu dil mil- letler arası Lenguistik tetkiklerde ana dili rolünü ifa edecektir. Hasan Reşidin çok ehemmiyet ve alir ka ile dinlenen tezi alkışlar arasında bit- Hkten sonra, Başkan szalardan 8öz isteyen var mı diye sordu, kimse söz almadı. Sabahat Türkay'ın Tezi Bunun üzerine kürsüye dil, tarih, coğ rafya fakültesi talebelerinden © Sabahat Türkay gelmişti, Sabahat bugünkü Bad- rum demek olan Halicarnase kelimesi ü- zerindeki tezini büyük bir vukuf ile izah etmiş ve herkesin takdirini O kazanmıştır. İyi o birhatip Oolan o Sabahat çok tak. Atatürk, bayanlar, baylar: Toponomik bir tetkik mahiyetinde o- lan bu tez aslı Türkçe sanılan ve eski Bod- rumun adı olan (Halicarasses) sözünün «Güneş » Dil teorisin metodu ile bir Türk- şe kelime olduğunu ispat etmektedir: Has ismin bu tipi Grekçedir. ve «Hali» ile «Kamase kelimelerinden olmadır. Grekçede «Hala» kelimesi morfolojisi de- ğişmedem hem tuz hem tuzlu su, hem de deniz manâsı vermektedir. (Tarihçilere gö re Kinil Irmağa «Halyss denmesinin sebe- bi yatağındaki tuzun bolluğudur.) o Hall, Sirmfels... Öyle bir yer adıdır ki onunla © yerin evvelki hali öğrenilmekte ve orada tuzlu su bulunduğu anlaşılmaktadır diye- meselesinde “SON POSTA KAN KONUŞMAZ! Son Postanın Edebi Tefrikası: 75 Alâkası bu kadarcıktı.. Yoksa bir an) görüyor . olsun «ötekinin» yanında olmağı iste-| Süheylâ her sabah erkenden memiş, bunu düşünmemişti bile.. Hat-| Kollejine gitmek için Ömerin f tâ ona öyle geliyordu ki birisi gelip: İğu tramvay durağının karşısı «Sen artık Nuri ustanın oğlu değilsin, |rakta tramvay bekliyor. haydi bakalım ötekinin evine gitlü de- (Arkası se kendisini denize atar gitmezdi. Ö- tekini sevmiyordu. Anasını ve ken - İstan! İzmir isil disini bıraktığı için değil, Nuri teta, bul, İzmir sergisi Süyan, Sek daralıği çin. firma ile iştirak ed in kafasında dünyanın en mü- (Baştarafı 1 inci sayfada) kemmel adamı Nuri ustaydı. Ustayı) ğın bu işle çok yakından alâkad anasından bile çok seviyordu. Hattâlduğunu yazmıştık. (o Evvelki demin ustanın sözünü birdenbire gü-|İzmir i i rek bir kaç misal verir. Sehwöbisch - Hall, Reiehan - Hali, Hallein, Halstadt gibi. Sümercede su demek olan âl «Güneş Dil e göre yapılan etimolojik (analizde gene uzun ve geniş vu anlamına gelen (Gal, kal, hal, âli) kelimelerini verirken (Baykal) gölünün adında görülen (Hal, kalı) kelimelerile ayniyeti aşikârdır. Bir Türk lehçesi olan Yakoutçada da Hal, Kal kelimelerile yapılmış nehir göl adlsrile yalak, oluk, kayık (o manilarında olan kelimeler vardır. «Carnasscn kelimesinin de «Karnak» ile münasebeti şu şekilde izah olunmakta” diri Mısırın Tep harabeleri (o üzerinde bir köy, Oğuzelinde bir memleket, Fransada da kutlu bir memleket harabesi (Karnak) tanbul ipekcilerinin de İzmir seri) . 1 Yemekten kalkarken usta: iştiraklerinin muvafık olacağını “| lan analizden hep çe siler kudret anla. | © Mesele yok öyleyse, dedi.. Ve)lemiştir. i e gülerek ilâve etti: Dün İstanbul ipekcilerinden $ Misırdaki (Karnak) kuvvet ve kudret — Sen bu işte beni fersah fersah | senayi müfettişliğine çağırılarak tans olan (Âmmen) tanrının mabedin | Seçmişsin... Her şeyde de böyle geç... İdilerinin İzmir sergisine iştiraklefi ve meşhur sarayları ifade ettiği gibi, Fran- Yemekten sonra Tevfik Fikret hak-İmin edilmiştir. sada sayısız ve mücessem dikili taşlarile | kında konuştular. Ömer, Fikreti niçin| | İstanbul ipekcileri sergiye bep tanınmış bir şehir, Oğuzilinde de müstah- | sevdiğini anlattı: likte iştirak edeceklerdir. Bunun için husust ve güzel na ve durumuna bakarak (Karnass) ın da)daha temiz türkçeyle yazmışlar amal viyon kiralamışlardır. Bu p hakikatte bunlardan biri olması lâzımdır. baba, hep kadından, kızdan baheedi -ipekli mensucat teşhir edilecekti” Şa halde (Halicamasse) (sulu karmak) | yorlar. Bizim arkadaşlar arasında böy-| £ İpekcilerden başka İstanbul olup gerek tüpten morfolojisi ve gerekli. giirleri seven çok. Hani ben de Fik-İleri de İzm irak edefji parça parça unsurlarının semantiği bakr| yapn bazı kelimelerini ancak lügati â-| lerdir. Dün stanbul dericileri de sıp anlıyorum.. Fakat.ne güzel $€Y -| müfettişliğinde bir toplantı ler yazmış... Balıkçılar fena mı baba? | öcaret ve sanayi odasının ki Hele bir şiiri geçti elime «Tarihi Ka -| paviyonda kendilerine de bir yet fi ğ ,Jayrılmışdır. İstanbuldan aşarken önümüzde ve arkamızda milli Şe-| (o Usta, Fikret hakkındaki fikirlerini | deri fabrikam müşterek olarak fin istikbali olduğu kadar, mâziyi de ten- | söyledi ve o gece ilk defa Ömerin mek-| edeceklerdir. vir eden, Güneş varlığını görmekte feyzi-!tep kitaplarından başka daha neler 0-| Deri kısmında bilumum kö mizin o kaynaktan taşdığına inanmakta- | kuduğunu merak etti. Ve türkçede Ö-| çan, vidala, glâsa, eldivenlik, yız. Bizce ilk insanın konuştuğu Türk dikİmerin okumasını istediği ne kadar az! elbiselik derilerle fantazi derilet bütün insanlık ağzında dolaştı, simdi de| kitap olduğunu bir kere daha anladı. edilecektir: bütün dillerde yaşamaktadır. Bu davayı — Cemale söyliyeyim de, dedi, 8-| Deri kısmının tertibi ve ida na evde de gelip fransızca dersi ver -İ reddin Dağdeviren tarafından Memlekette Tezahürat © ü — Atatürkün bronzdan ve büstünü İzmirde, Yeşilovada O merasim £ yapılmış, ÖMERİN ROMANI Halkevlerinde halk toplanarak Dil Kuruk tayı münasebetiyle tezahürat | yapmuşlar- dır. güürle : 2 ie SOM SMA Deli dez Bu antrenin ortasına Atatür” Eminönün Halkevinden: sekiz işti tati | — 28/8/936 Cuma gününe kadar |bu, tam bir fikir değiştirmesi değil. Ö- büstü konacaktır. devam edecek olan Üçüncü Dil Kurultayı- |mer kendi kendine bile yüksek sesle i-|€ İstanbul e "ii. nn konuşmalarını halkırmam dinletmek ü-|tiraf etmeksizin o şairleri eskisi gibi|da ve 20 metre murabi vi “İ zere Evimizin Cağaloğlundaki Merkez sa-|manasiz bulmuyor. Hattâ birisinin ki- |bulunan bir sahada deri sanay lonunda radyo fertibatı alınmış olduğun») tabını bir arkadaştan aldı. İki gecedir |rasiyle demir eşya, inşaat m dan isteyenler Kurultayı salonumuzdan) okuyor. Fena bir iş yaptığını sanarak, teşhir edilecektir . dinleyebilirler, Paviyonun sol ( kısmında VÖ( 20 metre mürabbalık bir ane Mahallenin en üst başındaki evde |bul kumaşları, eczayı tıbbiye oturan adliye müteksitlerinden Şera -|kablo, emaye fabrikaları mars İstanbul şeker ve bisküvitleri 27/8/936 perşembe 30 da A.İ Şerafeddin beyler mahalleye yeni ta-İdilecektir. | n çk Sem Lr yindiler. Özer de Süheylâyi biz aydır Paviyondan içeri girer gü 28/8/936 Cuma anat 20,30 da Halit |ve serbestçe messi birliğinde bulun -|f'ya gelen sahada ve er ye) Baya mayı ve samimiyetle müttefik kalmayı vi a a ve öze Gİ “ 1 ilâ |: yesi Ki ngiltere - Mısır muahedesi . iniş olduklarını ilân ediyve- Lr ia Gkayi > OLM dün imzalandı i (Baştarafı 1 inci sayfada) Bu nutuk da İngilizceye tercüme o-|Heyeti Reisi Sadettinin riya ayi lunduktan eli muahedenin im-| dare heyeti azalarından Nar ( Evvelâ Mister Eden kısa bir mutuk|zasına geldi ve evvelâ Mister Eden, (fn, Bedri ve oda şube müd. söyledi ve muahedenin değerini anla-| sureti mahsusada hazırlanan altın ka «| Galip Bahtiyar Gökerden açıl! tarak iki tarafın birbirine aynnıyacak İlemle rmahedeyi imzaladı. il ha bir surette bağlı olduklarına dair kuv-| Mister Edenden sonra Nahhas Pa-|reninde İstanbul Ticaret ve veti mütemadiyen artan kanaatin bu şa ve Mısırlı murahbaslar, daha sonra | dasını temsil edeceklerdir. gü muahede ile ifade olunduğunu, ve bu| Mister Makdonald ile İngiliz murah -| İzmir sergisine İstanbul e, bu muahede ile İngiltere - Mısır mü -İhasları muahedeyi imzaladılar. çük ve büyük firma iştira çin nasebetlerinde yeni bir safhanın açıl -İ İmza merasimi sırasında Londra ve Mali kudretleri olmadığı dığını bildirdi. Kahirede toplar atılıyordu . de ayrıca paviyon tutamıya İngilizce ile söylenen bu nutuk ter.) Oİmzadan sonra muahede (süretleri|sanayi erbabı a bn 3 tüme olunduktan sonra Misir başveki-| mübadele edildi. Eller sıkıldı, ve mis-| viyonlardan istifade edecel i li Nahhas Paşa Fransızca ile cevap versİter Eden misafirlerini teşyi ettikten Dün akşam İzmir ği oi di ve şu sözleri söyledi: sonya odasın. çekili. ma yoliyle bazı sanayi ( « Bu muahede bir remzolarak telâk-| | İmza merasimi bütün Mısır şehir -)sevkedilmiştir. i görü rl ki olunmalıdır. İngiltere ile Misir bullerinde radyo ile takip olundu. Esaslı sevkiyat yama” muahede ile dünya müvacehesine iki Bütün Misir donanmış bulunu -İnizyollarının Karadeniz di müsavi ve dost millet olarak çıkıyor|yor. pilacaktır

Bu sayıdan diğer sayfalar: