1 Şubat 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

1 Şubat 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——o <—<7 A 3 ror t SON ro_îr:ıi İttihad ve Terakkide on sene No. 6 LİTTİKAD ve .— On birinci kısım TERAKKİ DEVRİNDE FİKİR HAREKETLERİ | Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen %îya Gökalp dini devletten ayırmak lüzumunu bir formül halinde ortaya attı Ziya Gökalp biri devletin, bul etmiyordu. 1917 deki Şeyhislâmı da Evkaf Nazırını da Mederşahi Cemiyet nizamında ka- ç , Oynadığı hâkim rolü izah | dh_:-vlıyın telkinlerini — tâkib e - Üt Ziya, kadını meslek — ha - | :.'nî:ıidd.ıı. sarılmıştı. «Kadın» şii- :_"“l ÜÇ rüknü var: Birincisi alle! Giyanet yuvasını kuran sensin, kadındır! bayrağını sensin alan ilk cle .;_' harfle yazılacak ona senin adındır! kiin'm kadının ilk cemiyetteki mev- ktk. tayintettikten sonra kadın ile er- v arasında hak birliğini — muhtelif B 'de anlattıktan sonra «meslek ka- üZ diye yazdığı bir manzumede ka- 'N meselesinin gerek harpten evvelki, Fi rpten sonraki vaziyetini, man- x fikirler halinde tamamen izah et- on:ı :“ı"!l meslek kapılarını açacak, Kü 'ayatta çalışma ve kazanma hak- arayı Tecek bütün asri - fikirleri bir Ya toplamıştı. İttihat ve Terakkinin h_b:'“"miyeııe sarıldığı bu fikirler, Ortasından — itibaren, tatbikat 'Da kadar götüren bir propagan -| diğeri evkafın kabineden Ziya Gökalp yacı bertaraf ediliyor, hülâsa, devlette, hukukta, ilimde mevcud kayboluyordu. Ziyanın tarihe ve ilme istinad eden bu tezi o kadar kuvvetli olan ikilik o;aî üzere iki bütçe bulunmasını kongrede Talât Paşa kendisine: “ Demek artık atacı ğız!.,, demişti. | Mem vakfın yok velâyeti âmmesi | — Brkaf artık bir nezaret kalamaz! Hem de yokken velâyeti tümmesi, Başka nâzır önu toptan alamaz! Asri devlet olacaksak mutlaka Denilmeli hususidir. vakıflar: Şartı vâkıf bunu eder iktiya, Yoksa onu aid olan yer yutar! Vakfın bu suretle ortadan kaldırıl - masına aid bütün esasları koyan Ziya, başka bir manzumesinde: Niçin bilmem dirilerin verilmiş, Dizginleri ölülerin eline? Neden böyle bir «Dur!.» emri verilmiş. Yürümeyi seven bir Türk iline! Diye vakıflara hücum ve onların te- sisi hikmetlerini izah eder, olarak «Asri Devlet» tabirini kullanan ve hakikaten o tarihte hâlâ tanzimat - cıların ihdas etmiş oldukları ikilik için- İde şaşkın şaşkın çabalayıp duran dev - leti, asrın nazariyelerine göre yeni baş- tan tesis etmeği düşünen Ziyanın bu sahadaki fikirleri tamamen sistema- tik idi. Devleti bir Türk devleti olarak İlk defa! ——— ——— ——— f" | Hikâye | Osman erkenden ovaya gidiyordu Ali dayıların bahçesine gelince çitten | s atlıyarak içeri daldı. Gülsüm imekleri ve mandaları sulamak üzere kuyu ba- şına inmişti. Onu evde bulamayınca Osman için- den bir küfür-savurarak işine geç kal- mamak için uzaklaştı. Köyün en belâlı, €en hovarda delikanlısıydı; sataşmadığı kız, yapmadığı rezalet kalmamıştı. Bir kaç kızı lekelemiş; bir de katil cürmün- den altı yıl damda yatmıştı. Şimdi de Gülsümün başına belâ kesilmişti. Mut laka onu kötü maksadına ram eylemek istiyordu. Evvelkilerine yaptığı gibi - na da «seni alacağım'» diyerek nişan- hyacak, sonra yüzüstü bırakacaktı. Fakat onu tanıyan Gülsüm sözlerine kanmadı.. Daha geçen yıl ablasının ba- şına gelenleri unutmamıştı. Sekine - nin Mustafa «seni alacağım» diye onu kandırmamış mıydı? Bereket bir çok mahkemeden sonra onların nikâhları- nı güçbelâ kıydırmışlardı. * Osman o gün Gülsümü göremediği için kızgın kız « gn çalıştı. Ak * şam soluğu ge * ne onlarda aldı.. Kız evde yal - nızdı. Annesi kız kardeşin! a- Tarak — komşul: Ta geçmişti. Gül- süm bir yandan saçta bazdırma pişiri - yör, bir yandan da kızartmasını hazır - hyordu. Osman onu yalnız görünce sevindi: — Kız, dedi, sabahleyin seni aradım bulamadım. Neredeydin öyle erken? Gülsüm Osmanın böyle apansız eve Gülsümün tecellisi l Un AA İA AA —— Sayfa 15 —— -— Yazan: F. Berçmen Evin önünden geçerken durd slendi: z, Gülsüm.. Bana bak bi Gülsüm, çitin ortasından baş zattı. Osmanı görünce kızdı ve: t o, gene bir şey mi istiyan? di- ye sordu. —'Anan bu akşam gelmiyecekmi Gece de darı soyacaklar. Bana bih etti; Gülsüm yemek getirsin bize de - di. Hadi sen de çabuk davran, gün bat- madan yola çık.. Osman bunları söyliyerek, ve için « den hınçla gülerek uzaklaştı. Gülsüm yemekleri hazırlamış ve yo- Ja koyulmuştu. Molla Mustafaların tar- lasına dönecek ayrıma yaklaştığı za - man çalıların arasından biri sıçrıyaTalış üzerine atıldı.. Bu o domuzoğlu domuz Osmandı. Demek onu tuzağa düşür - müştü. Kız bir an şaşırdı. Bağırıp ça * ğirmağa vaklt kalmadan Osman onu sıkıca kollarından tutarak ağzına ko- ca bir mendil soktu. Ve oracıkta hazır- Jadığı atına bindirerek onu alıp Yarınki nushamızda : L ıki arkadaş murlünün | Yazan: Muazzez Tahsin |landı. dü, Üç gün sonra, i — sararmış bir hal- u- arka yollarından ge - çiyordu. — Köye uğramadan doğ « ruca Aydına yol- Köyüne hangi y e girecek- ti? * Aradan altı ay geçmişti. Aydına gitmiştim.. Pazardan öteberi almak için çarşıda dolaşırken birden idi ki İttihat ve Terakki içinde, o ta - rihte, kuvvetleri küçük olmıyan hoca- ların hemen kâlfesi hakikat karşısında boyun eğmişler, kongrede onun tezini müdafaaya mecbur olmuşlardı. Tanzimatı, yarattığı ikilik içinde y kan bu prensipleri tamamlamak üzere Gülsüm gözüme ilişti. Yüzü büsbütün sararmış ve çökecek kadar zayıflamış- tı. Ayakta zor duruyordu.. Yanına yak- laştım: — Kız nen var, dedim, hasta mısın yoksa? » — Ah, sorma, bey, dedi. Ne köyden ıldım. Başıma bir d! di. Kölü şeymiş'.. Konaktak: * bana bakıyor, Her hafta iği Daha da böyle dört yıl iğnele - ::::l"“' Beçiyor, kadınlar, küçük hiz- 'Sre alınmıya başlıyor ve kız mek- v CEinin çoğaltılmasına itina ediliyor- ?;;u':ilf bahsinde Ziya, kadının aile bir Zayıf mevkiinden — bahseden Diğer Hailesini de şöyle bitirdi: Alleyi ha çi milli mahkemeler açmışız n Y birakmışız medresenin elinde... Ziya evkaf meselesine de hücum edi- Ya ___":- :——ı lt işden kaçmışır, | yordu. Biri devletin, diğeri evkafın ol- emeği yok mü bı:“'.l"::l mak üzere iki bütce bulunmasını ka- Y ? (bul etmiyor, bunları birleştiriyor, ev - “aa e ma iğnesinden kanlı sünzü| LAf, ortadan kaldırıyordu: yaparak SAa panğiüliler B4ülüe alacak? Bir devletin olmaz iki haznesi, Biri evkaf, ötekisi beytülmâl... (1) Ziyanın lâyikliği Mecllsten, hef meşratiyet senesi. Zi İki bütce edilemez istihsal,.. Ya, devlet bahsinde de beklenilen ö inkılâbın ilk temellerini atmış, Tsiplerini kısaca ifade etmişti. İşte Prensipler: $©y var mukaddes: Biri devlet, biri din 'Onun başında, ancak halifemiz var, Bir müftü değli, bir emirelmüminin: © vermer, kanunları 6 y Dinin dahi başında müftü var ki Haram Nle helâli, günah ile sevabı. * e şar', ne hukuk müşaviri değildir, Üna takva sorulur, mev'izedir cevabı. girişine içerlemişti. Yüzünü ekşiterek cevap verdi: — Nerede olursam olayım, sana ne? — Kız pek kafa tutuyun bugünlerde sen. Beni günaha sokacan sonra.. Gel şu kafadan vaz geç te, dediklerimi yap.. Yoksa?.. Böylece yarım saat konuştular. Fa- kat Osman bir netice alamadan ayrı! dı, gitti.. tasavvur eder, şeyhislâmı kaldırır, med- reseyi darülfününe sokarak adını İlâhi yat Fakültesi yapar, evkahı « elinden alıp dirilerev verir, hülâsa, dev- leti baştan başa islâh ederek meydana bir «asri devlet» getirirdi. Ziya o tarih- te cumhuriyetci mi idi? Ağzından bu- nu hiç işitmedim. O zamanlar henüz bunu da söyliyebilmesi biraz güçtü. Fakat, onun gözünde hükümdarın bir cümhurreisinden farkı yok gibiydi. İs- tediği şeyler tam yapılınca, hükümda- rın manası kalmıyacaktı. 1917 senesindeki köngreden çıkar- ken Talât paşa, Ziyaya: — Demek artık, şeyhislâmı da, ev - kaf nazırını da kabineden atacağız! Diyordu. Fikirlerinin tedricen mu * hitinde yayıldığını, kabul ve tasvib e- dildiğini ve memleketin mâkul ve ha- kiki bir inkılâba doğru gittiğini gör - mekten mütevellid bir heyecan içinde bulunan Ziya Gökalp, ona sadece: — Himmetinizle... Diye cevab vermişti. Talât paşa: — Şeyhislâmla evkaf nazırı bu işlere kızarlar ama, ne yapalım, bu işlerin ı de * Bir akşam Osman gene, ovadan dö - N Bd nüyordıl:dğmsümün 'anası o gün darı|" Bunları söylerken ııgîade: soymak için Mustafa Mollaların tar - Büsbütün bitkin bir halde devam C? lasına gitmişti.. Bu fırsattan istifadeyi| — Aman, bey, ne olur, beni gördü- aklına koyan Osman yolda gelirken Bünü köydekilere söyleme!.. şöyle bir plân hazırladı: Sonra gözlerini yere indirerek ha * «Şimdi Gülsüme anasının gece de | yattan ve cemiyetten fırlatı tarlada kılncığım: ve onlara 'yîywek Tılmış boş bir varlık gibi sarsıla sarsı çıkınını OraYa kadar götürmesini b'_'"“umklaşıı__, tenbi gini söylerim. Ötesi de benim bileceğim iş..> Ya her yakıf bir hususi bütcedir, Bykaf'adlı bir hazinı Bu bütceler nahiyeye verilir, Meb'usünda artık tasdik olunmaz.. (*) Hükümetteki demektir, KİRALIK EMLÂK Esas No. st Mevki ve Nev'i C. 10 /3 Beyoğlunda Bedreddin mahallesinde Orta Şi - Yahud, denir, vakıfların yaptığı Vazifeler hep hükümet işidi Beytülmâle girer evkaf sandığı, Bir yurddaki iki devlet Birleşir... vit (1) Ziyanın (Beytülmâl) dediği şey mali- yedir. Brönes; Depozita Devlet ile medrese ayrı iki âlemdir, n tü ile halife birbirine karışmaz. da bu İki kuvvet daim tev'emdir, Nütaz bende diyerek birbirile barışmas! ınzwn. ilk defa olarak « din » i «dev- İıi: ten ayırmak lüzumunu böyle kat'i '.hh"mül halinde ifade ediyor v& et- ha «kazan ile «fetva» diye bir Mevzu atarak bunu dikkat ve ehemmi- n_k' işledikten sonra gayet sağlam " esaslarına göre hazırlanmış büyük & vi İttihat ve Terakki- İh umumi teşkilâtına ve ondan sonra D17 gonbaharındaki İttihat ve Te- İ umumi kongresine getiriyordu. k iya, meseleyi hem sosyoloji ve hu- ;k_ bakımlarından, hem de islâm tari- inin inkişaf hâdiseleri bakımından u- Zun uzadıya tetkik ederek «kazan ile "'h_l» yı ayırıyor, kazayı devlet, ıftayı ilim, yani darülfünun yaparak orta- şeyhislâmı ve medreseyi kaldırı - Yordu. Yalnız Ziya, bunların isimleri hi ve kelimelerini değiştirmeğe kadar Bitmiyor, sade vazifelerini, fonksiyon- larını da değiştiriyordu. Halife ve po- dişah aynı şey oluyor, ayrı ayri isim - —Z HF F- 0U0P 'T böyle olması artık zaruridir. Dedi.-Bu suretle Ziyanın fikirleri kat'i sürette İttihat ve Terakkiye mal oluyor, iş bunları hayata geçirmeğe kalıyordu. Fakat, İttihat ve Terakki bu fikirler içinden pek azını hayata geçirmeğe muvaffak oldu. Yalnız «hukuku aile kararnamesi» diye muvakkat bir ka - nun neşrederek bunda karı ile koca ve erkekle kadın arasında bir hukuk mü- saviliği tesis etti. Kanunu esasinin tâ- dilini isteyen diğer bir çok islâhatın ta- hakkuk ettirilmesine vakit kalmadı ve bu işleri, daha kestirme ve daha kısa yallardan, daha tam ve toptan hallet - mek işi cumhuriyete kaldı ki daha ilk meclisi açarken Büyük Rehber bu işi de ele almış ve bir iki sene içinde halle- divermiştir. Şeyhislâmsız ve evkaf na- zırısız ilk Türk hükümeti Ankarada ku- ruldu. İttihat ve Terakkinin harb esnasın- da yapabildiği şeylerden biri de «Da « rülfünunb idi. Ziya Gökalp her şeyden evvel bunun ballini istiyordu. Çünkü mal sokağında 5/7 No.lı Abuaf apartımanının 3 No. lı dairesi. C. 10 /6 Ayni apartımanın 6 No. li dairesi. partımanın 4 No. lı dairesi C. 10 /4 Ayni 258 —Büyükadada Nizamda Mevkileri yukarıda yazılı yerler 40 lira 45 » 5BO » Kamino Volisi. 50 » bir ve yahut üç sene müddetle ki - ralanmak üzere açık arttırmağa konulmuştur. İsteklilerin ihaleye mü - sadif 12 şubat 1937 cuma günü saat 10 da şubemize gelmeleri (450) İstanbul Belediyesi İlânları Senelik muhammen — İlk kirası teminatı Köprüde yeni yapılan Kadıköy - Haydarpaşa iskelesinin birinci kat salonu ortasında metre kutrunda büfe. 2,5 İ 600 İira 45 L.' Köprüde yeni yapılan Kadıköy - Haydarpaşa iskelesinin ikinci kat nihayetinde 12 <6 ba- yunda boyunda tarasa; gazino ve 3 X5 boyunda büfe ve 3x12 1800 » 135L. Köprüde yeni yapılan Kadıköy - Haydarpaşa iskelesinin alt katında sağ tarafta yunda dükkân. 3x6 bo- 840 » 63 L. Yukarıda semti senelik muhammen kiralarile teminatları yazılı o » lan mahaller teslim tarihinden itibaren kiraya verilmek üzere ayrı ayrı açık arttırmaya konulmuşlardır. Şartnameleri levazım müdürlü - | ah Gödüli l üce-| Bünde görülebilir. İstekliler hizalarında gösterilen ilk teminat mak - d çöktin HSt G toplayı ctrafa neştedecek l ae KA DA hektubile beraber 2/2/937 aalı günü saat 14 de Daimi En « bi ';"'1 ÇArkası var) | €ümende bulunmalıdırlar. — “CİY - (276) t 4 inkılâba aid bütün fikirlerin tahakkuk 'erle yâd edilmesine lüzum ve hattâ, o- Öksürük, Nezle, Boğaz ve Göğüs has. | / y L D Li bir araya Na sadece halife denilmesinde de beis| ( Ahıklariyle sesi kısılanlara - şifai te- lmayordu. Böyle olunca, arlık dev - l,m"; çoktur. 30 Kuruş. Hasan deposu: t h.er işi yapmakta serbest oluyor, Müftiye müracaat ve fetva almak ihtı- Eskişehir,

Bu sayıdan diğer sayfalar: