19 Şubat 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

19 Şubat 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fenni bahisler: Camdan mamül piyasalarını k kumaşlar dünya aplamak Üzere Kezzapla yüzünü yakan bir kimyager arkadaşlarının yirmi sekiz ay uğraşmaları neticesinde yepyeni bir çehreye Camdan kumaş yapıldığını Avrupa bütün gazeteleri yazdılar, biz de on- lardan — iktibas ede- hâdiseyi o- kuyucularımıza ga- rek bu rip vak'alar meya- nında Söz Arası sü- tunumuzda bir kaç kere bildirdik. Son gelen Lu mec muasında, bu işin artık tuhaf ve garib hâdiseler meya - nindağ çıkarak Avrupa sanayiinde mü him bir yer işgal etmeğe başladığını öğrenmiş bulunuyoruz. Lu mecmuası bu husus hakkında şu satırları yazmaktadır: Liversedge şehrinde cam mensuca; işlerile meşgul olacak yeni bir fabrika açılmıştır. Bu fabrika şimdiye kadar ça- bşanlardan daha ileri giderek, çamaşır- lık bezler dokumaktadır. Camdan do - kunan bu bezler, fevkalâde dayanıklı okdukları gibi çok mühim hassaları da vardır. Evvelâ ipekliler gibi parlaktır, sonra hem çamaşırda yıkanabilmekte ve hem de silinmekle temizlenmektedir. Ku - maş gayet yumuşaktır ve bizim bildi - gimiz ipeklilerden üç kere daha daya - nıklıdır. Bu bezlerden aynı zamanda — yatak çarşafları ve yorgan yüzleri de yapıl - maktadır. Bunlar hususi tertibat sa - yesinde kışın ısıtılmakta ve sıcaklıkla - rını muhafaza etmekte oldukları gibi, yazın da soğutularak insanı bizar etmi- yecek kadar bir serinlikte rahat bir ku temin etmektedirler. Fabrika çıkardığı izahnamede şu sözleri söylemektedir: «Artık dünyadaki insanlar, algınlığını, nezleyi, gripi mağlüb etmişlerdir. Analar, evlâdlarımızın terleri sırt - larında kuruyor diye meraklanmasın - lar, artık soğuk — dışardan — vücudalra işliyerek kimseyi rahatsız edemiyece - ği gibi, dahilf hararet ve ter de hava ve tüzgârla temas ederek başımıza mühlik hastalıklar çıkarmıyacaktır. Zi- ta fabrikamızın imal ettiği bezden ya- pılan çamaşırlar, bütün mahzurları or- “tadan kaldırmıştır. Kışım üstüste fanilâ giymeğe lüzum kalmıyacak, ısıtılmış cam — gömlekler sizi sıcak tutacaktır. Nitekim yazın sı- a soğuk tamamile 8 Yıldanberi Bıkmadan Seven bir genç! Ankarada oluran Bayan «A C. Ca diyor ki «Bundan 8 sene önce akrabanın bası olan bir gençle aile mecli- nde tanışmışlım. Bu genç beni be- ğenmi: mden istemişti. Allem de ben de müttefikan red cevabı ve miştik, Aradan bu kadar zam balde bu genç fikrinde mektedir. Fakat ben sabitim. Ne mektuplarını diyorum, ne de görüşme arını, çünkü kendisini sevmiyorum. Ve vemiyeceğim. Buna mukabil ailemize Ç var ki onu takdir edi- orum, onun da - bana olmadığını hissediyo- hissini söylemiyor, a: ân etmiyor. Benim ilk genci sev- | malik oldu Jcak ye bunaltıcı havalarda da serin bir | elbise içinde tabiatın hararetini duy - mıyacaksınız.» v Aynı gazete bedif cerraht hakkın - da da şu malümatı vermektedir, genç bir kimyagerin başı kısa bir müd- det için, kezzaba girmiş. Delikanlı hayatını kurtarmış, fakat yüzü tıpkı teşrih lâboratuarlarında, de- rinin altındaki nesicleri gösteren mou- lage'lara benzemiş, cılk yaralar boyu - na iltihab yapıyormuş, yüzünde ancak kızıl bir deri görünüyormuş, |tanınmaz bir hale gelmiş. Nihayet kendisini izere Londraya gitmiş, yaraların ka « patılmasını istiyormuş, yüzünün ge- ne eski şeklini alabileceğini hatırına bile getirmiyormuş.. Londrada meşhur bir doktora git miş, o delikanlının bu feci vaziyetini di$ cerrahi işile meşgul olan bir arkada- şına göndermiş. Bu doktor genci mu- ayene etmiş ve kendisile meşgul olma-« ğa başlamış. Vücudunun muhtelif yer- |lerinden kestiği derilerle yüzünü ya - |mamış, bir heykeltraş gibi mühendisin yüzile tamam 28 ay meşgul olmuş, ve nihayet genç adamı yeni ve eskisinden daha güzel bir çehre ile meydana çı - karmağa muvaffak olmuştur. Genç kimyager Sidneye döndüğü zaman kendisini kimse tanıyamamış - tır. Yüzünde ne yama yeri, ne de ufak bir işaret vardır. Adapazarında piyango talihlisi | Adapazarı (Hususi) — Son Tay 'i yare Pi ngosunun talihlilerinden ba- zıları şehrimizdedir. 1500 Tiralık ikra- miye şehrimiz adliyesine mensub 16 kişinin hep beraber aldıkları bilete çık- miştır. ——— ]% Sydney'de bundan iki sene evveli ş çehresi | tedavi ettirmek b görünce haline acımış ve kendisini be- genç kızın o zaman en aşağı 16 ya- şında olacağı: rzedersek bugün (24) ünü geçt anlarız. 8 yıldır evlenemiyerek (24) üne gelmesi bir defa tehlikedir. Sonra da fazla müş külpesent olduğunu gösterir. inülecek ikinci nokta: Aşkın- ıldır sebat eden genç bir er- ihmal edilmiyecek bir kıymet in nülecek üçüncü nokta: 8 yıl- danberi bıkmaksızın, yeise düşmek- sizin seven bir erkeği ihmal ettikten sonra sevdiği muhakkak olmuyan ikinci bir erkek karşısında düşünen genç kızı, hayatın garip bir cilvesile karşılaşmış telâkki edenler bulunabi lir. Ne mi yapacaksınız? Gayet bi 1 erkeğin yanında ilk erkek anızda hiç bir münasebet olmadı- Ranı, evlenmenize ihtimal bulunma- dığını söylemek kâfidir. TEYZE Di;r;n edebiyatı Narullah Ataç Son günlerde bir divan edebiyatı modası çıktı: edebiyat fakültesinin, ho- caları ve talebesi ile tertib ettiği «ge - ce» de divan leri methedildi, bir kaç hafta sonra da Eminönü Halkevi bir edebiyalı gecesir teriip etti. Bele yaz gelsin, belki Sadabad'a gider, Vasıf'ın: «Bahrin bu şeb avazı safa aştı hep birlikte oku li gecelerde Bo- deler kaleme tarhına kalkışarlarımız gazetelerimizde birer «tahm açılması bile olmıy , Nefi'nin, Nalli'nin | rinden hoşlanmaz değilim. Öy rdır ki okumağa doyar diğimiz şeyi muba Z, Onun sürmemiz b yden aldığımız zevki tahlil etmek una göre bir hüküm vermek lâ - zımdır. Divan edebiyatı şairler' «san'at | Sözü işlemeği çok iyi | di; harikulâde diyebileceğimiz | atmışlardır. Evet ama hiç birine ebüyük şairdir» denemez, çünkü | hiç birinde insanın insanlığını zengin- | en, bize insan ha ya hakkında esaslı Öğreten a - damlar değildir. Meselâ: «Baki, hayat ve eseri> adlı 300 sayfalık bir kitab ğildir, çünkü Baki'ni 'oklur, ancak bir sı dır. Belki kelimelerle bir unlar icad etmiştir, bir tiareler Icad et- | Ş fakat yeni bir fikir, kendine mahsus bir görüş getirmemiştir. Divan ede mü duğunu iler yan yapamıyan, yemek piş'remi - | yen çıraklar gibi onlar da kendilerin e doğru de- ir takım enuance» ları unuttu- u biliyorum. Fakat divan cdebiy: Bunun içindir ki onu diriltme; da etmeğe çalışmamız doğru değildir. Bilâkis onun güzel olmadığını, hakiki edebiyatın © olmadığını öğretmeğe uğ- Taşmalıyız. Bir şeyi tercih etmek lâ - Zımdır: ya bizim divan edebiyatımız, ya garb zihniyeti. Bunun ikisi bir arada gidemez. Biliyorum ki boş yere üzülüyorum; çünkü ne kadar uğraşılsa 6 divan ede- biyatı diri dil ti ile Rgöçmüştür. Bizler, ları okuyup zevk alabilec mlarız. Gençler onları anlamıyor, - dillerii yabancı buluyor. Hattâ beni tile onları az çok okumuş, sı tamamile gibi vak- niş olan- lar bile, ezbere bilmediğimiz bir anlıyamıyoruz. ildiğimiz ga- zelleri bile, yanımızda Naci lüğati bu - lunmazsa, okumağa cesaret edemiyo - kadar «gece> ler ter Sadabada gidel Bizler göçüp gldince di - vanları okuyan da kalmaz. Hukuk dektorası — imtihanları Hukuk Fakültesi doktora imtihan- ları bayramertesi - başlayacaktır. İmti. hanlar husust hukuk, iktısat ve âmme hukuku branşlarından yapılacaktır. Hususi hukuk branşı içinde mede- ni hukuk, Roma hukuku ve ticaret hu- kuku, âmme branşı içinde esas teşki- lât hukuku, idare ve ceza hukuku im- tihanı 26 şubatta saat 14,5 da yapıla- caktır. Devletler hususi hukuku, mukaye- seli Lozan muahedesi, devletler umu- mi hukuku imtihanları 1 martta ya- Hâkim davacı, avukat suçlu Çatalca mahkemesinde geçen bir hâdisenin muhake- mesi İstanbul ağır cezasında yapılıyor, şahitler de avukat Çatalca ceza hâkimi Edip tarafın- dan Çatalca avukatlarından Hasan a- leyhine açılan iftira davasına ait du- - İruşmaya, İstanbul ağır ceza hak yerin- | de dün devam olunmuştur. Avukat Hasan, hakyerinin inzibatı- ni bozduğu kaydile, bir duruşma sıra- sında bu hâkim tarafından tevkif edil- |miş, bunu müteakıp, avukat, hâkim a- leyhine hakaret davası açmış. Tahki- kat yapılmış, hâkimin muhakemeden - İmen'ine karar verilmiş. Bunun üze- €e hâkim, avukatın kendisine İftira 7. |ettiği kaydile bir dava açmış. Bu duruşmanın dünkü celsesinde, |müdafaa şahitleri avukat Etem Ruhi Balkan'la avukat Ali Nihad - dinleni- Biletçiyi döven G Jandarma Mahküm oldu İstanbul Asliye dördüncü hakyeri, Bakırköy jandarma karakol kumanda- nı Ali Halil onbaşı ile süvari jandarma Süleymanın duruşmalarını dün bitir- miştir. Meşhud suçlar kanununa göre hak- yerine verilen bu davada, bu jandarma onbaşısile süvari jandarmanın, otobüs biletçisi Kâzım'a karakol içerisinde dayak attıkları iddia ediliyordu. Biletçi Kâzım, vak'ayı şöyle anlat- tı: Ben, Bakırköy - İstanbul seferini * İyapıyordum. Mevlüd isimli bir jandar- ma, yanında bir mevcutlu bulunduğu halde, otobüse bindi. Mevcutlu, bilet aldı, fakat jandarma, kendisi bilet lâ- zım olmadığını söyledi. Ben — «lâzım- dır» dedim. Jandarma, inat etti. Kara- .|kol önünde otobüsü durdurdum, poli- ,|se şikâyet ettim. Komiser, jandarma- nin bilet parasını vererek, — işi tatlıya bağladı. Fakat dönüşte jandarma Mev- lâd, karakolda bu İşi anlatmış; beni karakola götürdüler. Orada dövdüler! Biletçi Kâzımın dövüldüğüne dair muayene raporu da — vardır. Ancak, dövdüklerini inkâr eden jandarma on- başısı ile süvari jandarma, onun başka bir yerde, başka biri tarafından dövül- olabileceğini müdafaa yollu söy- lüyorlardu Şoför Hüseyinle Tevfiğin şahit ola- rak dinlenildikleri bu davada, Ali Halil onbaşı ma Süleyman, bir ay, “on gün hapse mahküm olmuş ve derhal tevkif edil- Diğer taraftan, Bakırköy jandarma kumandanı Dursun hakkında, bu me- seleden dolayı usulü dairesinde aytıca | tahkikat yapılmak üzere, müddetumu- İmtlikçe hakyerinden, dosyadaki tahki- kat evrakının bir sureti istenilmiştir. Esnaf Cemiyetlerinin Müşterek binası Otuz iki esnaf şubesini bir arada bulunduracak yeni müşterek büro bi- nasını bulmak üzere dokumacılar ce- miyeti'veisi Yahya ile kahvecilar cemi- yeti reisi Cemal memur edilmişti. Müşterek büraya Sıhbiye Müdüri yeti karşısında hâlen boş bulunan eski Kızılay binası muvafık görülmüştür. Kızılay ile hey'et arasındaki müza- kerelere başlanmıştır. Fiat üzerinde anlaşılmış — gibldir. Konturat yapıldıktan sonra hemen ta- şınılacaktır . Burada İstanbul içindeki bütün es- naf şubelerinin-bulundurulmasına çalı- şılacaktır. Yalnız balıkçılar ve celepler gibi cemiyetler vaziyetleri icabı yerle- rinde kalacaktır. Bu binanın alt katı iş bürosuna ve yardım teşkilâtına tahsis edilecek, di- pılacaktır. ğer katlara cemiyetler yerleşecektir. aet etmiştir. Süvari jandar- | Tab ler. Her ikisi de, hâkim Edibin gerek avukatlara, gerek başkalarına çok sert davrandığını, tahmin edilmedik şiddet |gösterdiğini, kendisinin karşısına çıkıl- dığı zaman, hemen daima ayni vazi- yetle karşılaşıldığını anlattılar. Müddeiumumiliği temsil eden Kü |sif Kumral, ihtarların ve hattâ tevkifin, ne gibi sözler ve hareketler üzerine vu- kua geldiği noktasından izahat istedi. Şahitler, bazı izahat vererek, kendile» ri tarafından yakışık almıyan söz har« canmadığını ve harekette bulunulma« dığını söylediler. Duruşmanın devamı, âmme şahit- leri İsmaille Asımın dinlenilmeleri için, İkaldı. Süpürge uğruna Otomobil altında Kalan kadın Jirayer isimili genç bir şoförün, Kes ki isimli birisinin hafifçe yaralanması: na sebep olmaktan, İstanbul asliye ü çüncü ceza hakyerinde temyizden nake zen yapılan duruşması, bitirilmiştir. Verilen ehlivukuf raporunda, cad« deyi süpüren Kikinin, — otomobili gö rünce kaçındığı, fakat o sırada elinderi düşen süpürgeyi kurtarmak için teke rar geriye döndüğü anlaşılmasına ve şoförün bu ânt dönüş karşısında, di« reksiyonu kırdığına göre vazilesini ye- rine getirdiği yazılıyor, sağ ön çamur- luğun çarpmasının önünü alması im« kânsız bulunduğu da kaydedilerek, aşoför, mümkün olanı yapmıştır» de« niliyordu. Müddeiumumilik ve hakyeri, de nin süpürgesi uğruna hafifçe yaralane dığı, şoförün kabahati - olmadığı netlk cesine varmışlardır. Hey'et, — ittifakla' Jirayerin beraetini kararlaştırmıştır. Beş koyun hırsızı Bakırköyden İstanbul müddeiumus miliğine dün beş kişi getirilmiştir. Bune lardan Mahmut, Mustafa ve Alinin, Bakırköyüne tabi Aya Yorgi köyüne den Mahmut bey köyüne giderek Ca« fere ait bir kaç koyunu aşırdıkları v& tam kesecekleri sırada, takibat başla- dığını haber alarak, — koyunları diğer. Mahmutla Mehmede verip, gizlice ge« riye gönderdikleri iddia olunuyor, Ünkar Akşanı elbisesi Gene akşam için siyah lâke saten tü * zerine Çin işi motifler yapılmıştır. E> tek düz siyah

Bu sayıdan diğer sayfalar: