30 Mayıs 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

30 Mayıs 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

; ; pe s: ük yök : İttihat ve Terakkide on sene e 2 Idüncü kısım No. 49 İTTİHAT VE TERAKKİNIN SONU Talât, Enver ve Cemal nasıl kaçtılar, nasıl öldüler ? o Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen - Halk arasında milii hareket hakkında muhtelif mütalealar yürütülüyordu Tanzimat tarihini, çelkantıları için- Nea kuvvet unsurları çetelermiş. Bü - yük kuvvet cüzütsm'arı halinde teşkil edilmekte olmssı icap eden bu çeteler) Enginlerde dalzalar sahile çarptikra Gi toplanarak bu yeşil orduyu vücuda ge-İdile, dilden de körleze akan balıklar! Ki tiriyormuş. burada hemen hemen sepetle tutulacak Diğer bir rivayete göre de yeşil ordu! Kadar çoktu. dağın arkasından görünen ay da gökyü Kafkaşyada toplanmış. Kumandanı En. Balıkcılar şöyle bir gömiye göz attır zi den gümüş çehresini göstermiş, bü- ver paşa imiş. Ancak kendisi başta ola- lar, tün Jimanı ve kayalıkları beyaz bira * rak gelmiyecekmiş. Başka kumandan.) İlk defa gördükleri Türk gemisine Şıkla aydınlatmıştı. ların sevk ve idaresi altında hududa' hayretle bakarak homurdandılar: | Sahilde balık turan iki İspanyol köy- doğru yaklaşıyorinuş. Üçüncü bir ri -) — Bunlar da kim böyle.” o İüsüz vayete göre de yeşil ordu, kızıl ordu -| Adalı balıkcılar ömründe bir defa bi — Yabane; bir gemi geldi.. nun bir parçası olmak icab ediyordu.'le ne bir Türk, ne de Türk gemisi gör- | Diyerek korkmağa ve sudan çıkma - Bu manada, yeşil ordu Asya milletle. |memişlerdi. ğa baş'amıştı. rini Avrupanın müstömlekesi olmak -İ Doğanın idare ettiği gemi Cezayirde Buça belikellara seslendiz tan kurlarmak için Asyada vücuda gel Türk denizeileri tarafından yapılmıştı. | miş büyük bir teşkilât imiş. Türkiye “İeski kırlangıç şeklinde güvertesi düz, Gelenler yabancı değil... aize zararı - ye imdada gelen bir parçası hududa Jarka kasaresinde hafif bir yükseklik ve | mız dokunmıyacak! * doğru sür'atle yaklaşmakta imiş. Hat-'orta direğin dibinde iki top vârdi. Doğan bey,tayfalara: tâ, hududtan içeri iş olduğuna| Doğan limanı çok sakin buldu; — Funda demir. mevsuk haberler geldiğini bilenler del — Yelkenleri indirmiyelim.. topla -| Diye baykırırken, sahildeki balıkcı - vardı! mak, tekrar açmak hem güç olur, hemllarım #6x işitildi: de vakit kaybederiz.. dedi. — Buça.! Sen misin? İstanbul Defterdarlığından: gi Adresi mür heticesi olarak çık; »tip, idealist ittikatç: tipi, bütün bu has “valide, temiz ve reha verici bir inkılâp mikrobu olarek 'nkişaf otmiş ve etrafa yayılmıştı. Bu miğrobun o sıradaki adı “sittihatçi» olmakla beraber, henüz te- kâmül hâlinde bulunan rengi ve şekli her dak'kâ istihaleye müsait bir halde bulunuyordu. İttihat ve Terakkinin baş “teşkilâtı yıkılmca, o hiç tereddüt et - meks bir adım daha atmış ve bir tarih hareketini en tabii mecrasına sok- mak üzere, milli Türkiye için milli hu dut, milli istiklâl ve halk hâkimiyeti prensiplerini meydana koyan başın el- zafında toplanmıştı. Artık ittihatçıık yavaş yavaş silini- Yordu; yavaş yavaş, memleket, son vu- kuatın tesirleri altında yeni bir siyasi ve içtimai tesviye görmek üzere, yeni bir tarih silindirinin altına girmiş bu» Yunuyordu. Bütün fikirlerin ve ruhla” rın, yeni bir kaba dökülmek üzere kaynamâkta bulunduğu o Muhakkaktı. üzü yıldızlıktı, iniçi gündüz gibi aydın'ıktı.. Geminin mana. girmesile berabe (Arkası var) Sekter Mtihatçilar arasmda İttihat ve| Senesi İsmi 1 Vergisi İhbarnamesi Terakki'nin tekrar canlanması, hiç ol-| 983 İsmail Kolönyacı Aksantoplu ban 14 W8K 32/62 mazsa başka bir şekilde, yeniden mey-|: » — Osman Müteaktüt Hubyar Ananyadi H. 4/1 nu BEK 50/51 danâ çıkması arzusu hüküm sürmekle 2 3c. beraber, memleketin asıl kütlesi ve bil- sm, hassa ittihatçılığı sırf bir vatansever-İ » İsak Sabat Komisyoncu > se si BK 34/53 Jik şeklinde anlayıp ona bu ruh ilebağ-İ » M. Selâhattin Avukat 4 cü Vakıf HM. 38 36 ÖK 40/18 lanmış olan küçük İtihstorları, yavaş i s6 mc. yavaş bu yeni başlıyan harekete doğrul » Hamdi Mübaynacı Zahire borsası 18 36 DOK. 49/20 kayıyorlardı. Mutla ibatçı kalmak | 48 0C. © we İtühat ve Terakkiy! eski bünyesine! » Remzi Komisyoncu Beyker han 1 20 OK. 426 “yakın bir şekilde muhafaza edip yeni 4 80C, hareket: kend: içine almak, kondısine| 4 © Halim zade Haşim Dilber zade han 6 m MK 50/41 © mâletmek istiyen birinci zümte, kütle 360 00 C. an b iğ EN va e e » Sotiryadi Tüccar Hoca han 17 8 8 K. 49/38 assa sekter kısmı ttihat ve Te 186 0c, ekinin ye a a ğa, fl» Karnik Komisyoncu Katırcı oğlu han 43 M3 GK. 50/62 ir ve ri ütlesi, orta halk, bu ye- i “ 93 Cc. ni hareketi kendi idesilerine kolay *| 3 e e m Rİ ben Bar Matbaa Cağaloğlu 40/2 2 0K 40/33 yaz ku ZAR 4 MC. velerde, şurada burada tesadüüf etti - . v p "ün insanlarla yaptığım basbihaller, >; Meri Ve 4 — YE Yi bana bu hâdiseyi vaz'h surette göste » © wc riyordu: Harbin bütün acılıklarim duy.) ? ?* ? m 2 2 a e 50/69 muş olan bu kütlenin eski tarzda itt- - ii z ç iz v hatçi olmasına artık imkân yoktu. Mer.) » Rssit ve Yunw Börekci Emir Vezir iskelesi 2 OE 50/68 kes yeni bir şey istiyordü. No İİ şu Müphem ümitler » Vecdi şeriki Komisyoncu Sanüsaryan han 30 - 31 MOR. 49/21 4 mc Millet Meclisinin üçüncü vel » Hasan Ferit Avukat Mithat paşa HE. 18 «0 00K, 49/81 haftalarını teşkil eden O ta- ©6m0wc e e e “ : z yeni ve bü- 152 yük bir vidale atılmak için kuvvetli bir 6 - © heyecen yoktu; fakat, Ankaranin her- . Ki > & 1 50/85 kesç yeni bir ümit vermiş olduğunu 21 İneböludan itibaren geyet vaz'h suret- 8 6 örüyordum, it, mü ei 5 j AYR kei ri > Ali Firar Kitâbet H.paşa Aziziye 121 s 5 K. 49/24 iş , safa 5c nun ortaya atmış olduğu i pre i ler, milli hudut, milli istiklat, milli hğ-| » Baksan ii $ gh ize Kğ kimiyet ve bunları kurtarmak için de Ml sonuna kadar milli mücadele davaları-) * 199 Babo yalayan ia m > ii nı herkes tamam arlamış değildi. Bil - » © hassa, «milli mücadele» nin ne demek 8 WE, 50/17 olduğunu, nereye “Kadar gidebileceği: ik ni hesap eden bir şuur, küllede henüz) » Münir ve Muhsin o Komisyoncu Reşit ETt han 16 Er BK. 46/16 “teşekkül etmiş değildi. Fakat, İnebolu kardeşler 0 c. ve Kastamonu muhiti, bu şuura doğru) » Mehmet Kahveci Karaki Hüdavendigâr 60 2 OK. 60/67 gitmek üzere iptdai harekete geçmiş 2 MC bulunuyordu. » Kadri Doktor , , 53/1 12 OK. 50/333 O zamanların psikolojisini iyi anlat- ROM 50/34 mak için şunu da kaydetmek lâzımdır; 2 MK. » Mühevver sınıf, yarı münevver züm - 2 0C Te, memleketi kurtaracak olan.kuvve-| » < Şerafettin » », Dervişler o 2/2 72 MK. 50/70 tin sırf millette ve kütlede bulunaca * ec ğını henüz anlamış olmadığı için, m!s-İ ş Murat ve Celâl Mahallebici 4 cü Vakıf han 16 No: 180 00K. 49/13 tik bir hava içinde idi. Dâhiyane bir » wc, siysaelin işleri bir mucize kuvvetile ye! , Hüseyin Börekci Muradiye 4 No: 2 OK. 50/70 ni bir kalıba dökeceğini, hariçten yar- | i nc dımlar Releceğini, o sırada karanlık birİ 5 “Mustafa Ahçı Emir istasyon bilâ 135 GOK, 46/76 âlem halinde duran Asyanın Türkiye! » Kadri Kahveci İbhi Kemal 54 © 80. 2/81 için imdada Koşacağını zannedenler > Mehmet ve Kevzi — Avukat 4 üncü Vakıf H. 19 19 28K. 50/79 pek çoktu. Bilhassa, ağızlarda bir «ye- 9 3C. şil ordu» sözü dolaşiyordu. ? Yeşil Ordu Hocapaşa maliye şubesi 933 mall yılı kazanç vergisinden borçlu olup terki ticaret elen yukarda adresleri ve eski iş Yeşil ordu ve idi de, halkl yerleri yazılı bulunan mükelleflerin yaptırılan tahkikatta yeni iş yerlerile ikametgâh aüreslerinin meçhul olmazi yü- ağzında buna dair muhtelif rivayetler zünden ihbarnamelerinin bizzat tebliği mümkün olmamasına binaen hukuku usul mahkemeleri kanununun 141 ve 144 vardı. Bir rivayete göre bu ordu yz üncü maddelerine tevfikan ilân yolile tebliğat ifasına lüzum görülmüş olduğundan yukarda yazılı vergilere tarihi ilâ- isket dahilinde hazırlanıyormuş. Baş -) mından ilibaren bir ay zarfında itiraz eddilmediği takdirde de kesbi kav'iyet edeceği ilin olunur. (3080) İspanyol köylüleri Doğan Reisten - çok korkmuşlardı Buçanın sesini tanımışlardı. Zaten yüz seksen kilometrelik bir lada üzerinde yıllardanberi nam salan Buçayı kim tanımazdı ki..? Balıkeiürin yanıma bir kaç kişi da“ ha inmişti. Bunlar'da o körfezdek! mahs zenleri bekliyen köylülerdi, Uzun yıllar vardı ki, bu şdamlar 0€ | İyi yabancı gemi, ne de yabancı bir in Sun yüzü görmemişlerdi. | Doğan bey geminin arka güvertesin- iden heybetli vücüdile görünüyordu. İspanyol üleri Doğanın başındaki — Durunuz.. mereye gidiyorsunuz? | sarığı görünce; — Türk. Türk.. Diyerek titremeğe ve birbirlerine s0 kulüp bağrışmağa başladılar. O güne kadar bir Türkle karşılaş “ mıyan köylüler, Türkün sarıklı oldu * ğunu bilirlerdi. Bilhassa Barbarosun yaplığı akınlara dai» söylenen hikâye lerde Bsrbarosun tipi, sakalı, ve kıya” feti uzun uzadiya anlatılırdı. di.. onun arkasından on beş kadar Türk denizcisi de karaya atladılar. Şimdi ilk yapılacak iş, bu, mahzen nöbete:liği yapan balıkcıları yakalayıp tehdid etmek ve kollarını bağlamak ©“ lacaktı, Buna, limana gelmeden önce, gemide kürar vermişlerdi. Doğan (Uğursuz Körfez) diye anılan bu limanı çok sevmişti. İki yanı uzun” ©n bir kumsal ile çevrilmişti. Arkaya doğru kayalık dağ yamacının Üs * tünde kutular ük kulübe insana u” zaktan çok hoş ve manalı görünüyor * du, Daha yukarda sık bir ormanlık baş” iyor, dağın tepesine kadar uzanıyof; sonra şimale doğru kıvrılıp gidiyordu. Bu kadar korkunç görünen bu or * manda irsanı rshatsiz edecek en ufak bir vahşi hayvan bile yoktu. Adad8 vaktile bir gemiden çıkan iki adam bo” yunda bir kara yılanı adalılar ilk defâ görmüşler ve ormana süzülüp gider * ken öldürmüşlerdi. Yerliler yılanı ancak o zaman tanı" mışlardı. Bundan başka bir gün de şö * valyeye bir aslan yavrusu hediye oi8* rak getirmişlerdi. Adalılar aslam da 9 zaman tanıdılar, Ormanlarda insanın ensesini ısırıp Şi” şiren küçük bir böcekten başka haşarât namına bir şey yoktu. Bu böcek de kes” tane ormanlarında çokca bulunurdu. Yerliler bundan sakınmanın da yolunu bulmuşlardı. kestane ormanlarına kes" tane toplamağa gidecekleri zaman yü?” lerini ve enselerini limon suyu ile ısl#” tırlardı. Bu muzır böcek en çok limondan kor kar ve onun kokusunu uzaktan alır, y& nına bile sokulmadan uçup giderdi. Bu kadar haşaratsız ve korkusuz or * manlar içinde yaşıyan haydutlar, bir” birlerini öldürmek için vahşi hayva” lardan çok daha fazla zararlı olurlar * dı. Buça balıkcıların yanına sokulduğu zaman, en çok çekindiği bir nokta VA” dı: Acaba karşıdaki ormandan sahi bir haydud akını olacak mı? Böyle bir baskın karşısında anci$ gemide olarlar kurtulabilirlerdi. Doğan bey bu ihtimali düşünert# topların namlusunu sahile çevirmi ve topçuları iş başına geçirmişti. a Buça derhal, Türk denizgilerile bi” likte balıkçıların kollarını bağladı. P* Zırmamaları için ağızlarına kuru y9P raklar tıkadı. Ve bir tanesine sordu: — Mahzenlerdeki altınları lar mı? Yoksa... Balıkçı sert bir tavırla cevap verdi: — Bize ne soruyorsun? Sen ye lerin yerin! bizden iyi bilirsin! AÇ, (Arkası var) boşalttı *

Bu sayıdan diğer sayfalar: