25 Temmuz 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

25 Temmuz 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mevsim hastalıkları ve başlıca korunma çareleri Üç günlük humma denilen ve bazı haşaratın sokma- Sindan tevellüd eden ehemmiyetsiz bir nevi hastalığa da bugünlerde sık sik tesadüf edilmektedir Dr. İbrahim Zati barsak — hastalıkları, — dizanteri, '”“3 ve güneş banyolarından hu- gelebilen arızalar ve nihayet Yazın Ve sıcağın tesirile meydana gelen hastalıkları vardır. Bütün bunlar ya- esasını teşkil edecektir. Tifonun nereden geldiği, ne suretle NYtini taki pettiği ve hayati tehlikeleri- N hergün okudunuz, dinlediniz. Bunları İtniden tekrâar etmiyeceğim. Yalnız şu- M Söylemek isterim ki, bütün salgın has- ın salgın devresi iki ay kadardır. tkıı olsun, grip olsun, kolera olsun, u- !'"hîyeu, bunların istilâ devirleri iki Sürer. Tifonun şiddet kesbettiği Za- Bandanberi artık bu müddete yaklaştık. %lk ta zataen yavaş yavaş istasyona, g“ tevakkuf bir şekil almağa başladı. tür &beble telâşa, endişeye mahal ydk- " Bu gibi vak'alarda maneviyatın te- İti büyüktür. Aşılanmalı, yiyeceğe, içe- dikkat etmeli. Şüpheli hastalari zi- yNeti kaldırmalı; korkmamalı; tifo hak- şimdiki vaziyet bundan ibarettir. t ÇOCUK İSHALLERİ Tifodan sonra bu mevsimde çok görü- ü hastalıklardan biride çocuk ishalleri- ;: Çocük ishalleri çocuklar için cidden kunç bir hastalıktır. Umumiyetle ço- b dünyaya büyümek için gelirler. İtibar ile hastalıklara karşı mukave- Bir Ti büyüklere nazaran daha fazladır. Çocuğun zatürreesi ile bir büyüğün ı“brecn çok — farklıdır. - Çocuklar *k — zatü ve — gerekse di- İt birçok sarf vedöküntülü hastalık- '.l—alurşı şüphesiz iyi bakılmak şartile & büyük mukavemetlerile meşhur- lar. Halbuki ayni hastalıklar yaşlı in- Bölar için daima tehlikelidir. Fakat bütün burlara rağmen çocukla- Nq:l çok mukavemetsiz bulundukları keyj, Oklardan birisi de bu <yaz ishal- * dir, Çocuk ishalleri şüphesiz bar- n bir nevi iltihabıdır, hastalığıdır. qvnde koli basil mikrobu tahtı tesi- Nlı hâsıl olur. Bazan yüksek bir ateşle Sika; ?. Bazan da ateşsiz olarak meydana km Normal olarak bir çocuğun def'i Seti " günde nihayet iki defadır. Ve bu tabil toplu ve sarı bir renktedir. ç SAki bu hastalık başlaymca def'i ta- .h“Bdleri artar. Sulu, kokulu rengi de k_;!m ve nihâyet yemyeşil bir hal alır. b " gerginleşir, ağrır, nabız adedi ar- —’,:'hvııs umumiye düşer, idrar azalır, çekilir ve vaziyet ciddi ve tehli- Bir hal alır. Çocuk ishallerinin hu- g“h" seromu ve aşısı olmadığı için te- Türü hoktai nazarından yapılacak şeyler H—'En ârazı tedaviden ibarettir. Bu so- ş,qumindg işe ehemmiyet — vererek Te '©tle hareket etmek lâzımdır. Ev- Tazy öcuğun gıdalarını kesmelidir. Süt d ç) Tsa bunu derhal kaldırmalı. Süt lq,:’“ü şeyler bu gibi vak'alarda hasta- Md“*îmmı ve belki de şiddet kesbet- t N' sebep olurlar. Esasen o kadar gü- ı"%'ıııdı olan süt hiçbir çocuk ishaline Velg & Çocuklarda ishal görülünce ev- %:tü kesmelidir. h "ırih hafif müshiller verilir. Bilhas- N' tabillerin müteaffin bulunduğu 'ı,,u"'dl barsakları - temizlemek — ve '&.,k"“e etmek için hafif müshilleri y “ kullanmak muvafıktır. Süt yerine , mlm; Su, çay, ihlamur, papatya su- h nx.:”” suları verilmeli, gıdasına ilâ- *he K üzere de daima faydalı olan Nnı,"”"— nişasta peltesi vermek lü- " Cocuk ishallerine başlangıçta bir * yerlerde ehemmiyet verilmez. Hal- buki bilhassa iki yaşına kadar çocuk ö- lümlerinin istatistikleri ve grafikleri tet- kik edilirse en çok vefiyat bu hastalıktan- dir. İşte yavrucuklar için bu kadar mü- him olan bu hastalığın zamanı temmuz, ağustos ve eylül aylarıdır. Bu aylar zar- fında çocuklara karaciğerin )vazifesini güçleştirecek abur cubur şeyler yedirme- mek, hazım zamanlarını istirahat ve sü- künetle geçirmelerine dikkat etmek, içi- lecek suyun cinsine dikkat etmek, sıcak saatlarda dolaştırmamak, hasta çocuklar- la temas ettirmemek gibi tedbirler almak lâzımdır. DİZANTERİ Mevsim hastalıklarından birisi de di- zanteridir. Dizanteri halkın kanlı basur dediği bir hastalıktır. Hafif ve afır şe- killeri vardır. Amip denilen pek küçük bir hayvancığın ve yahut kendisine mah- sus bir mikrobun kalın Darsaklarımıza yerleşmesinden ileri gelen bir hastalık- tır. Dizanteri de tifo gibi salgınlar yapar. Bunun seromu ve ayrıca ilâcı da vardır. Bu sebeble şimdi eskis! kadar dizanteri salgınlarından korkmuyoruz. Dizanterinin ârazı çok sancı ile çok sık def'i hacet etmektir. Çıkan madde kanla karışık sümük gibi şeylerdir. Bu vecalar ve bu def'i tabil ihtiyaçları bazan saatta elli defaya kadar çıkar ve hastaları ciddi vaziyetlere sokabilir. Dizanterinin dedi- ğimiz gibi seromu ve ilâcı vardır. Bunlar sür'âtle tathik edilirse hastalık ta birkaç gün içinde zail olur. Dizanterinin dahili ilâçlarından başlıcaları müshillerdir. H.nt yağı ve yahut ingiliz tuzu. Bu hastalıkta ameli kesmek asla doğru değildir. Haşta- nın pehriz etmesi lüzimdir. Çay, pirinç suyu, pelte, su mahallebesi ve lâpa gibi şeyler hastanın başlıca gıdasını — teşkil edecektir. Dizanteri büyük abdestten sirayet e- der. Hastayı tedavi edenlerin -bundan Xıvn derece kendilerini muhalaza etme - leri lâzımdır. Abdesthanelere asidfinik ve yahut kireç kaymağı dökmelidir. Hasz- İtanın çamaşırlarını ayrı ve muzadı taaf- |fün mahlüllü su ile yıkamalıdır. * ÜÇ GÜNLÜK HUMMA «Üç günlük humma — fieyre de3 jour> denilen ve bazı haşeratın sokmasından tevellüt eden bir hastalık ta bu arada sık sık görülmektedir. Hattâ tifo salgını mü- nasebetile bir iki hastamızda ateş hem de yüksek ateş başlayınca kendilerine he- men yatmalarını ve dikkat etmelerini |tavsiye etmiştim, Halbuki dördüncü gü- nü birdenbire ateş düştü ve hastalar iyi oldu ve hastalıklarının da üç günlük ol- duğu tahakkuk etti. Bu hastalık ta yaz ve ilkbahar hastalıklarından sayılır ve sık sık tesadüf olunur, Ehemmiyetli de- ğildir. Çabuk geçer. * GÜNEŞİN HUSULE GETİRDİĞİ İHTİLÂTLAR Mevsim hastalıklarından birişi de neşin husule getirdiği ihtilâtlardır, neş banyosu şüphe yok ki çok faydalı bir şeydir. Fakat maalesef bu güzel şey, ale- litlak herkese ve her bünyeye gelmez. Bir defa yaşlı olanlarda Almağda, kalpte ve vücudun muhtelif yerlerinde ihtikan- lar yapar. Binaenaleyh bu gibi vaziyet- te olanlara çok ihtiyatlı hareket etimele- rini tavsiye ederiz. Gençlere gelince gençlerin de kendile- rini aile doktorları tarafından izin veril- BON POSTA isveç güreşçileri yerine Yunan güreşçileri geliyor Otuüz üçüncü yıldönümünü büyük spor hareketlerile kutlulayacak olan Galata- saray klübü güreş müsabakaları için İs- veçten getirmek istediği güreşçilerin ma- kul mazeretler dolayısile gelemiyeceğini bildirmesi üzerine Yunanistana yapılan müracaat kabul edilmiş ve Yunan takı- ma en küvvetli şeklile İstanbula gelece- ğini bildirmiştir. Yunan takımı içinde Berlin olimpiyas dında iyi derece almış 56 kiloda Biris, 61 kiloda Sallis ile 79 kiloda Zaharyadis bu- lunmaktadır. Yunanlılarla yapılacak müsabakaların birincisi 81 temmuz cumartesi günü, ikin- cisi de iki ağustos pazartesi akşamı Tak- sim stadında yapılacaktır. Bursada atletizm Atletizm hareketine bu sene büyük bir , ehemmiyet veren İstanbulspor klübü, daha geniş mikyasta bir hareket yapmak maksadile dün Bursaya hareket etmiştir. 1B'.ışq'nn Atatürk stadında Acarspor atlet- lerile bir müsabaka yapacaktır. Tesbit edilen programa göre 100, 200, 400, 800, 1500, yüksek, disk, gülle ve Bal- | kan bayrak koşusu yapılacaktır. Müsabakalarda birinci beş, ikinci üç, üçüncü bir puvan alacaktır. Yunan atletleri cumaya geliyorlar Sekizinci Balkan oyunları - seçmeleri için Yunanistandan davet edilen Yunanlı atletler cuma günü şehrimize gelecek- lerdir. 100 ve 200 metre için Balkan şampiyo- nası Lambru, 800 ve 1500 metreler için Balkan- ve Yumanistan şampiyonu Yor- gakopulos, 400 metre için skyadisayüksek atlama için Puntazis gelecektir. Bu müsabakalar için, Ankara, İzmir, Balıkesir ve Bursadan davet edilen at- letler de hafta içinde şehrimizde olacak- lardır. Müsabakalar 31 temmuz cumarte- si ile bir ağustos pazar günü Taksim sta- dında yapılacaktır, Su sporları Su sparları federasyonu 21 ye 22 ağustos ta Macaristanın Peşte spor klübünün en kuvvetli yüzücülerini İstanbula davet et- miştir. İki gün devam edecek ve muhte- lif mesafelerde yüzmeler ile su topu mü- sabakaları yapılacaktır. Hanease b sanme AAA SENNEN DALAASAARENAEA eecA aA rEARASENAENEDE iki sene derslerinden ve işlerinden geri kaldıklarını biliyoruz. Buna mukahil muntazam ve metodik yapılmak ve ted- ricen artırılmak üzere plâjlardan vücut için, sıhhat için pek çok istifadeler temin edilir. Güneşin ültraviyole şuaile o şuar bünyesinde hapsetmiş, biriktirmiş - olan sıcak kumlar pek çok hastalıklara gayvet faydalı olmaktadır. Kansızlık, zâfi umu- mi, bedenin umumi inhitatını mucip ©- lan bazı hastalıklarda kemik vereminde, saracada hattâ müzmin romatizmalarda cidden çok güzel ve parlak neticeler el- de edilmektedir, Güneş ve deniz banyolarından bahse- Gerken girilecek deniz kenarlarının 1â- ğım akmayan yerlerden intihabını ehem- miyetle tavsiye ederiz. * GÜNEŞ YANMALARI Mevsim arızalarından biri de güneş te- sirile görülen yanmalardır. Tunç rengi bir vücuda malik olmak şimdi çok ara- nan bir şeydir. Birdenbire derinin bir de- fada âdeta ikinci derecede yanıklarda ol- duğu gibi bir hale getirilmesi asla doğru değildir. Böyle ani ve şiddetli yanıklar- dan günlerce ıztırap çekenleri kaç dela | ret otuz dokuza kadar çıkıyor. Deriler Meyince vücudlarını uluorta &satlarca | Gökülüyor ve yaralar açılıyor. Bu yara- Bgüneş banyolarına arzetmek doğru de- Bildir. Bilhassa gençlerin zayıf ve nahif - ve hele bu zâf akciğerlerde bariz bir va- sıf aldığı - kimselerde hesapsız ve saat- larca yapılan Hüneş banyolarından akci- ğgerlerde ihtikanlar meydana geldiği ve hattâ birçök defa zatülcenbler husule ge- tirdiği muhakkaktır, Bu suretle bir isti- fade temini maksadile yapılan güneş banyolarından hakiki felâketlerin başla- dığına kaç defa şahit olduk, Böylece hastalanan bazı gençlerin bir lardan mikrobların bedene girmesi bir çok vahim hastalıklara sebeb olması çok defa vardır. Deriyi tedrici olarak mutedil şekillerde yakmalıdır. * GÖZ NEZLELERİ Mevsim hastalıklarından biri de göz nezleleridir. Güneşin ve sıcağın tesirile gözlerimi- zin munzamma denilen tabakası hasta- lanır, gözler kızarır ve çok kaşınır, Az gördük. Böyle vak'alarda derecei hara- (Devamı 8 inci sayfada) İ K YT YÇ GU Sayfa 7 nanmıyacaksınız, Fakat doğrudur! Kendisine dayak atan kadınla evlenen İngiliz Miz Materz Vak'a İngilterede oluyor: Çaris Matyoz, otomobil meraklısıdır. Her meraklı gibi arada sırada esti mi, a- rabasını hızlı sürer, Ne denir?.. Herkesin kendine göre bir deliliği vardır. Zaten dünyada akıllı insan bulunduğuna inan- mak ta güçleşti. Öyle olmıyacak şeylere rastlıyoruz ki... Çarls, bir gün gene böyle bir otomobil gezintisi yaparken, bir çiğtlik civarından geçiyormuş. Birden önüne küçücük bir köpek çıkmış, Ne kadar fren sıkmış, ma- nevra yapmışsa kâr etmemiş. Hayvana çarpmış. Köpek te uluyarak kaza yerin- den topallaya topallaya kaçmış.. Köpeğin ölmediğini, yalnız hafifçe ya- ralandığını gören Çarls hiç olmazsa sahi- bini bulayım da, özür diliyeyim, diyerek arabasindan inmiş ve köpeğin izini takip ederek, çiftliğe girmiş. Orada rastladığı bir delikanlıya hâdiseyi anlatmış, elinde olmadan bir kaza yaptığını söylemiş, ve (herhangi bir zarar ve ziyan vukuunda lütfen şu adresime müracaat ediniz) diye kartını uzatmış.. İş bu kadarlıkla bite. cekmiş amma,, bu arada köpeğin asıl ga- hibi Mis Materz çıkagelmiş. Mis Matorz uzun boylu, güçlü, kuvvetli, gürbüz bir çiftçi kızıdır. Yanağından kan damlar, Her hareketi erkek gibidir. Köpeğinin bir kazaya uğradığını ve bu affedilmez cinayeti işliyenin de yanı ba- şında durduğunu görür görmez: - (Seni cani herif seni, rezil serseri) diye adam- cağızın üzerine hücum etmiş, yüzünü, gözünü tirmalamış, neresi — ratsgeldiyse indirmiş. Çarls de ne yapsın, bir yandan kendini müdafaaya çalışmış, bir yandan da orada bulunan kadın amelelere: (Ya- hu şunu çekiniz, tutunuz) diye foryat et- miş, durmuş. Kadınlar müdahale edince, çiftçi kız daha fazla fitillenmiş ve bu se- fer Çarlsin sırtına sıçrayarak yere ya- tırmış ve boğmaya kalkışmış... Bununla da hırsını yenemiyen Mis Materz, bu se- fer de adamcağızın neresi - rastgeldiyse ısırmış, ensesini çürük içinde bırakmış. Kızın yorgunluğundan — istifade eden delikanlı, soluğu — otomobilinde — almış. Tam gaza basacağı sırada, kız çamurlü- Ba atlamış, delikanlının hareketlerine mâni olmuş, direksiyonu çevirip freni çekerek, otomobili durdurmaya çalışmış. Delikanlı korkusundan otomobi'den aşa- ğiya atlamış. Bu sefer, kız direksiyonun başına geçmiş, makineyi sürmeğe çalış- mış, Amma muvaffak olamamış. Bunun Üzerine döşemeleri sökmüş, vidaları çı- karmış. Arabayı kaldırmış, bir hendeğe atmış.. Soluğu mahkemede alan delikanlı da. vasını kazanmış ve genç kız da 20 lira pa- ra cezasına mahküm olmuş.. Kıza; (Bu- nu neden yaptın) diye sordukları vakit: — Ne yapayım?.. Hayvanları çok sevi- yorum. Dayanamadım. Köpeğimin zede- lendiğini görünce, galeyana geldim ve delikanlıyı turşuya çevirdim. Bu suret- le bütün hayvanların intikamını aldım. Fakat size bir şey söyliyeyim mi, tar- Kısa boylular uzunlardan daha çok aşıynrlar Ça N B ) «Kısa boylular, uzun boylulardan da- ha fazla yaşarlar, daha sıhhatlidirler ve daha da kuvvetli olurlar...> Bunu söyliyen bir cüce değildir, kısa boylu da değildir. Bilâkis enine boyuna gelişmiş, gürbüz bir adamdır ve kültür fizik mütehassıslarından biridir.. Bakınız iddiasını nasıl isbat ediyor: «Boyunuz uzadıkça, kuvvetiniz ayakla- rınıza iner, Uzun adamların bacakları u- zun, gövdeleri kısa olur. Kısa adamların ise, bacakları kısa, gövdeleri uzundur. Onun için, kısa adamın vücudunda kuve vetli ve çevik uzuvlar görürsünüz. Kısa bacaklardaki adaleler de sertleşir. , Dünyanın Sando, Haken Şmit, Aston, Saldo, Samson, Pullum gibi en meşhur kuvvetli insanları kısa boylu idiler. Uzun boylu insanda hakkile neşvüne- ma bulmuş vücut pek nadir bulunur. Hastanelerde yapılan tetkikat göstermiş- tir ki, uzun boylu bir adam, kısa böylu bir adam kadar sağlam değildir. Ekserie yetle, mide ve sinir hastalıklarına tutü- lurlar. Uzun boyluların ekserisinin kilo- su muayyen hadden aşağıdır. İnaan vücudu ,diğer makineler — gibi; vasat büyüklükte oldu mu daha iyi işler. Boyları 1,92 den fazla olanlara dev cüs- seli deriz, ve bu devler de pek ender ola« rak elli beş yaşından fazla yaşarlar, Uzun bayluluk başlı başına bir tehlike arzeder. Eğer kısa ve orta boylu olursa- nız, sıhhatiniz daha yerindedir, kuvveti- niz size yeter... Bununla beraber bazı uzun boylula- rın, kısa boyluları daima altettiklerini, edeceklerini de unutmayalım, Her kai- denin bir istisnası vardır.> Dünyanın en genç tayyarecisi Dünyanın en genç pilotu bu gördüğü- nüz çocuktur. İsmi Doel'dir. İngilizdir. On yaşındadır. Bununla beraber, tek ba« Şşına uçuş lisansı alabilmek için tam 6 sene beklemek mecburiyetinde kalacaktır. Haa a a aa ae ee neneserne seresereemne takladığım delikanlı hoşuma da gitmedi değil, demiştir. Delikanlı da mükemmel dayak yediği genç kızdan hoşlanmış olmalı ki, «bana böyle tuttuğunu koparır bir hayat arka- daşı lâzım?» diyerek, genç kızla evlen- mek talebinde bulunmuştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: