26 Temmuz 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

26 Temmuz 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

* Son Posta,, nın tefrikası : 24 ı Fransızcadan tercüme edebi roman * Maamafih bundan daha iyi Tercüme eden: H. V. ini bulmak|gil, müttefik muamelesi etmektir. Siz | çapraşık vaziyetten kurtaracak bir Çça- lâzım, Bana kalırsa her hangi bir ça-| ve biz, netice itibarile ayni gayenin ta-|re düşünebiliyor musunuz? Teyi tatbike karar vermeden evvel he- Pimiz fikirlerimizi söylemeliyiz. (An- fuvan), söz sırası sizin. Vikont evvelâ tereddüd etti, dedi ki: — Etfendim, bana kalırsa en muvafık Çare, bizim hususile sizin O muazzam Manyatizma kudretinizin — tati Zannediyorum ki, yüzbaşı efendi hiren serbest ola bırakmak kabil dir. Ancak bu zahiri serbest! ile berabe . e öyle bir tesir ter: ki, badema lan çıl her söz bizim tarafımızdan kendisin telkin edilir. Bir kaç gün böylece geçer, Sonra...... Marki, müstehziyane gülüyordu. — Sonra? diye sordu. Fakat Vikont sözünün arkasını geti- Temiyordu. Marki: sonra — Sonra, hiç! dedi. Çünkü tarif etti-| ğiniz bu komediye bir netice tasavvur €demiyorum. Tamüssıhha, tamül'akil, Benç ve dinç bir adam olan şu efendi. hin iradesine, gece, gündüz dinlenme- den hâkim olmanın -her üçümüz ara- sında taksim edilse bile* tevlid edece- Gi fevkalbeşer yorgunluğa uzun müd- det tahammül edeceğimizi tasavvur e- debilir misiniz? Zayıf bir ih Zuu bahsolsaydı gene neyse! Fakat e- fendi için buna imkân yoktur. Bu tek- ifler çinnettir, düpedüz cinnet! Daha İYi bir çare bulmalı (Antuvan)! Haydi Hendiler, gayret! Fakat ne Kont, ne de Vikont bir ke- bile ilâve etmediler, Umumi şükütün © ı":lrk,ni':ı çıngıraklı gülüşü, gıcırdıya- Öttü. ) XXI l Uyuşmuş damarlarım, — birdenbire sür'atle deverana başlıyan kanın tazyi- ki_le atmağa başladı. Demin olduğu gibi Vücudümde bir karıncalanma hissettim Ve vücudümü sıkan çenber gene gevşe- di, Ancak geçen seferki serbestlik, bir saniye süren yarım bir serbestlik Olduğu halde bu defa kendimi baştan Aşağı, tamamile serbest hissettim ve bu devam etti. Şaşkın şaşkın başımı ,Kaldırdım. Müarkinin nazarlarının be- Dim gözlerime matuf olduğunu gördüm, '&kat bu gözler hiç bir emir neşretmi- Yordu, Ani bir arzuya kapıldım. Birdenbire #ıçramağı, silâhsız olmama ralfmen | o- Uşmağı, yahud, daha iyisi, kaçmağı ndüm. Lâkin, akabinde omuzları. Ta silktim. Bu hareket neye yarıyacak- L Ne kadar sür'atle kaçsam, ne kadar Sür'atle taarruza geçsem bu adamın Müthiş nazarları beni durduracak, yıl> irunla vurulmuş gibi vuracaktı; bunu iliyordum. Azamı serbest bırakması, Pıları kapalı bir hapishanede, mah- k ün ellerini çözmek nevinden bir Beydi. Hakikatte, gene esaretim devam tdiyordu; bazularımın kuvveti — düş- Manlarımı korkutmuyordu. Binaenaleyh yerimden kımıldama- O zaman Marki, gayet tatlı bir sesle na hitap ederek dedi ki: — Zabit efendi, ümit ederim ki, şim- daha salim bir fikirle düşünmeğe dınız ve bizim ne yaradılışta in - Sanlar olduğumuzu anladınız. Biz de Pkı sizin gibi namuskâr, yalnız siz - daha yaşlı ve yaşları, fazlalık dola- Yisile, daha kıymettar insanlarız. Evet tün mesele şurada; Evvelâ bu hati. h ve âdeta lâyemut olan hayatı koru- lak; sonra da, sizd biraz evvel anlat- Bim gibi, bi çin çalışan kadınların “Ve erkeklerin hayatlarını nasıl koru - Yorsak, sizin bayatınızı da kabil oldu- kadar tehlikeden vikaye etmek. şte mesele bu! Zabit efendi, ümit ederim ki insafl: Avranır ve size karşı çok iyi hareket Etliğimizi tasdik edersiniz. Size ne şid- €t gösterdik, ne de dürüşti, hattâ bizi “dukça sert bir surette tahkir ettiği- lt Riz Kalde! Maksadımiz, size düşman de- *Jtulmamız için aklınıza bir çare geliyor hakkukuna çalışıyoruz. Bu itibarla, da. ha fazla beklemeden derhal meclisimi- ze iştirak etmenizi ricaya müsaadenizi istiyeceğim. Demindenberi burada ko- nuşulanları işittiniz. Maalesef bu mü- nakaşalardan, kabili istifade bir neti- ce çıkmadı. Şu müşkül vaziyetten kur-| mu? * Ey bu satırları okuyacak ve artık tahtasına varıncıya kadar erimiş, bi miş olan şu kurşün kaleminin çizdi eğri büğrü yazıların şeklini anlamağa çalışacak olan sizler! Sizi işhat ederim ki geçirdiğim — macera, müthiş, çok müthişti. İnsanlığın fevkinde, hayatın fevkinde korkunç bir şeydi! Son ge - cem olan o gece zarfında, kâbuslarla dolu bir karanlık içinde çırpındım, durdum. Ve bu karanlık gayyanın en derin noklasında, bir an için insanlı; İmı unutarak, yalnız bir dakika fani sanlara, bu kan emici «ölmez adamlar» lehine olarak ihanet etmeği aklımdan geçirdi ey bu itirafı okuyacak| olan sizler, bu zâfımı, kendinizden pıyı biçerek mazur görünüz ve beni tel'in etmeyiniz! Evet bunu yaplım, ve beyhude yere yaptım... Marki Gaspar: — Zabit efendi, .. dördümüzü de şu HASAN KARAKOY ŞUBESİ açılmıştır Sualini ikinci defa dlarak gorduğu zaman, ben, Andr& Narey, ainım yerde, yüzüm kızarmış olarak şu cevabı ver- dim. — Efendi, evinizin kapısını açarak beni ve Madam De,, yi serbesi bırakı - nız ve bana namus ve şerefiniz üzerine söz veriniz ki bu kadın badema bu eve girmiyecektir. Ben de, burada gördi ğüm ve im şeylerden ve hattâ sizin mevcudiyetinizden, kadın, erkek, | mason veya papaz hiç bir ferde, t»ekl bir kelime söylemiyeceğime, sizi namus ve şerefi askerimle temin ederim. Bu söz üzerine Marki Gaspar yerin-| den fırladı ve elile beni selâmlıyarak: | — Hay Allah razı olsun, zabit efen- di, dedi. Bu sözünüz hoşuma gitti. Tek- lifinizi beğendim, görüyorum ki anla . şacağız ve bu iş muvaffakiyetle bite - cek. 'Tekrar yerine oturdu, enfiye kutu - sunu aradı, düşündü, sonra başını sal- kabul edemediğim için çok müteessi - fim, Sizin gibi bir askerin sözü, naza - yımda, sonsuz bir kıymeti haizdir, bun- dan şüphe etmeyiniz. Bu sözü, sizin yaptığınız gibi, kendi sözümle hem'ayar telâkki eder ve her ikisini de altından ve çelikteh daha saf ve daha kavi ta-| nırim. (Arkası var) savereeseesAcAAA DEPOSU | Entell MEGERSE!... Cülya, büyük gün hazr ihtiyar razı, çarşambaya Çarniğkrosta saat bekle, Nero. Gregori bu satırları Taymis gazetesinin «Hususi dilekler» sütununda okudu. Son- ra makası eline alarak, gazetenin o par- çasını dikkatle kesti ,ve sofradan kalk- madan önce bin bir itina ile para çanta- sına yerleştirdi. Gregori şifre mütehassısı idi. Onun için de gazetelerin ilân ve sütunlarını merak ve alâka ile takip eder, gözden geçirirdi. Ve işine yarayanlarını da sırf kendi zevki için, ekseriya da çalıştığı mü- essese için hallederdi. Zira Gregori M. 15 in memuru idi. Daha açıkça söyliyelim n emeklilerinden idi. SAÇLARIN DÖKÜLMESİ - NB Guddelerdeki fizyolojik kudretin tükenmesinden İleri gelir. Optamin saç eksiri Bu kudretsizliğe düşen güddelerde yeni hayatiyet uyandırarak dökülmeyi izale eder, saçların en büyük düşmanı olan kepekleri düşürür. Tecrübe ediniz Anlatan: İbrahim Hoyi Gregori yazıhanesine gelince, o mahut gazete parçasını bir kere daha okudu, bin daha tekrarladı. Ve — inanmıyacaksınız ama, seksen defa gözden geçirdiklen ve bir kâğıda remil atar gibi yüzlerce kelime karaladıktan sonra, gevrek gevrek güldü, ö Öğle daha olmamıştı. Elindeki kâğıdı sallıya sallıya, şefinin odasına giren Gregori: - Herifi engeledik, nihayet... diye ırdı. bi — Kimi? — Seykofu... Şef oturduğu yerden doğrularak: © — ve İnanmamazlık edere na.. diye adetâ yâkı — Yok canım, € ken, anlat Allah vardı. — Evet bay şef.. biz Seykofun buraya geldiğini tahmin etm Ama herifçi oğlunun nerelerde bulunduğunu izleyes memiş, muhaberatını da elde edememiş- tik. Ve sonra Seykof gibi birinci sınıf bir casusun da, pek öyle kolaylıkla kuye ruğunu kaptırmayacağı muhakkaktı, tas bil... Fakat çalıştığı servisin ne gibi şif- reler kullandığını da biliyorduk.. bili « yorduk ama, bir ipucu yakalamıyorduk, derken, Deyli Taymiste şu ilânı görünce., Kuşu kafese düşürdük dedim ve hemen malüm şifreleri kullanarak, yazıyı hallete tim. Biraz müphem, ve ilân pek doğruya benzemiyor ama, gene de mana çıkıyor. Gregorinin uzattığı kâğıda bir göz atan şef şü satırları okudu: Seykof, yurdunun casuslarını 28 teme muzda Kensingtonda Westhormne meydde mende 77 numaralı evde bir içtimaa çağır« maktadır. r Ve takvime baktıktan sonra: Aferin sana Gregori.. dedi. * Seykolta ba ilâni, Deyli Taymiste oku- du ve gülümsedi. Ve cebinden küçücük bir defter çıkararak, içndekileri kılı kıriğ Jyararcasına, ilân satırlarile karşılaştırdı. İlânın doğruluğundan şüphe edilemez- di. Hesabına çalıştığı devlet nihayet ha« rekete gelmiş, ve Londradaki adamları« nı onunla temasa memur etmişti. Bu şif- reyi seçerlerken de en gücünü seçmişlere di hani.. bununla beraber en mühim ru- muzlar, defterindekilerle tapatıp uygun düşüyordu. Seykof cebinden bir başka defter çı « kârdı, ve garip, acip İngilizçe kelimeleri aklında tutamadığından adresi kaydedi- verdi. * 28.temmuz sabahı, daha şafak. sökme« den, İngiliz poliginin en değerli unsurları ilânda bahsedilen Westhorne meydanına daki 77 numaralı evi sardılar. ve bütün gün nöbetleşe, orada beklediler. Memur, lar her nöbet değiştirişlerinde hiç bir vü« kuat yoktur.. dediler.. ve bütün gün, kâ« palı pancurların arkasından hiç bir ses çıkmadı. Bir canlı kul kapıyı çalmadı. Sular kararınca da ve saat tam onda bir müfreze polis daha kapıya dayandı, va sivil taharriler eve daldılar. Memurlar i« çinde perilerin cirit oynadığı evden elleri bomboş çıkarlarken, kaygusuz kaygusuz kapıya doğru gelen Seykofla karşılaştılan ve bu müthiş casusu yakalayıverdiler.. * Saat dokuzda, Deyli Taymisteki ilânı okuyan Cülya Grey, saat tam onda dü Çarnigkrostaki saatin altında nişanlı« sile buluştu ve iki sevgili kolkola bir eğe lenceye doğru yollandılar. Yarınki nushamızda : Hususi hastanenin sahipleri Nakleden: İsmet Hulüsi Tavşancılda sünnet düğünü ve pehlivan güreşleri İzmit körfezinin en mutena bir yerinde ve şimedüfer güzergâhında bulunan Tavşancılda 1-8-987 - Puzar günü büyük bir sünnet düğünü ile pehlivan güreşleri yapılacaktır. Ge- Jecek ziyaretçilerin islirahalleri lemin edilmiştir. Güreşlere iştirak edecek petilivanlara da 10, 20, 380, 50 lira mafikâfat verilecektir. Haydarpaşaya vapür saat 6,25 ve 7,40 dadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: