19 Eylül 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

19 Eylül 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yağmurlu Köprüyü geçinciye kadar, kadın, şem- siyeliye; sevgilim der, * Erkek düşünüyordut — Ne düşünüyorsun yağmuru mu? Dedim. Cevab verdi: — Ona yakın bir g4ey, yağmuru değil amma karımın istediği yağmurluğu dü- Şünüyorum, * Borçlu, yağmurdan memnundu. Şem- siyesi altına saklanıyor, alacaklıya gö - Tünmüyordu. * Sayfiye yerlerinde bu yağmurun adı var.. kiracı kaçıran diyorlar. ör Konuştular: — Karım yağmurda sakağa çıktı., — Islanır diye mi merak ediyorsun? — BHayır, ıslanır diye değil; her sağa- nakta bir mağazaya girer, diye merak e- diyorum, * — Yağmurdan kaçan doluya tutulur. Diyenler, doğru söylüyorlarmış. Yağ - murdan kaçmak istemiş, tramvaya bin- |miştim. Tramvay her zaman olduğu gibi günlerde dolu idi. * Tek odalı evin damı akıyordu. Evin sa- hibi gördü: — Artık, ben de kendimi bir akar sa- |hibi addedebilirim! Dedi, * — Birdenbire hava değişti, Bir fırtına koptu. Meraklı yarıda kesip sordur — Evvelâ şunu söyleyin.. Avrupa si « yasetinden mi bahsedeceksiniz; yoksa üç gün evvelki havadan mı? * Ahmak sokağa çıktı: — Bu yağmur, benim yağmurum de » ğil; dedi, benden başkaları da ıslanıyor- lar, * Altı aylık ondüleli sevindi: — Ne iyi, dedi, saçlarımı ıslatıp fa - ramak için saatte bir çeşme aramıyaca- Bim! | İsmet Hulüst L Bunları biliyor mu idiniz? — En hızlı yüzen balık ? Dünyada isimleri belli ve tasnif edil- miş olan binden fazla balık çeşidi var - dır, fakat bütün bu balıkların denizde ayni sür'atle yüzdüklerini sanmayınız, aralarında meycud sür'at farkı pek çok- tur. Birincilik kılıç balığındadır. Bir &ava hücum etmek istediği zaman saatte 60 mil sür'at alır, 110 kilometre demektir, €en seri sür'at katarına muadildir. Kılıç balığı bu sür'atle yüzdüğü zaman kılıcı ile 45-50 santim kalınlığında bir tahtayı yarabilir. Sür'atte ikincilik Amerikalıların Bo - mefisk dedikleri balıktadır, onun sür'ati saatte 40 kilometredir. Kefal, barbunya, levrek gibi bizim sularımızda tanın: balıkların sür'atleri ise saatte 7,5 ile mil arasında tehalüf eder. Şunu da haber verelim ki, mühendis- Dünyanın en uzun tüneli İtalya ile İsviç« reyi birbirine bağ lıyan Simplon tü- nelidir. Uzunlu - ğu — takriben 20 kilometredir. İ - talyadaki Appeni- ne tüneli takri - |ben 18 buçuk ki- lometredir. On - dan sonra Sengotar tüneli gelir. * Dünyanın en küçük motörü b dedir, ve bü- 'lün bir evin ışıklarını temin — ediyor. Bir Amerikalı tarafından yapılmıştır, ——— ler denizaltı gemilerine verilecek şekil- leri tesbit ederlerken denizaltında en ko- laylıkla hareket edebilen balıkları model tufarlar, ve geminin baş ve kıç tarafları- nı ince, orta taraflarını ise geniş olarak hesab ederler. Garib bir İzdivac talebi Beyazıdda oturan Bay «A, ER» in bana anlattığı hikâyeyi, müsaade & - derseniz size de dinleteceğim: — Geçenlerde evimizin kapısı ça » lınmış, bakmışlar: Gelen bir kadındır. İçeri girmiş, annemle konuşmak iste- miş, Ziyaretinin hedefi bu: «Çocuğunuzu evlendirmek istiyor muşsunuz, benim de bir kızım var, ev- lenecek çağda, yekdiğerine eş olabilir. ler mi, diye tedkik etmek istedim.» Ve oturup konuşmuşlar, kadının ba- m şartları da var: «Kızım kendisine koca olacak gen - ein sigara, rakı içmemesini ister, akşamları muayyen saatlerde evde bu- Tunmasını ister.» Kadın bir müddet oturduktan sonra kalkıp gitmiş. Ben bu ziyaretten ha » berdar olduktan bir kaç gün sonra bir mektub aldım. Kadının kızı yazıyor, benimle konuşmak arzusunu izhar edi- yor, evine çağırıyor. Ben kendim gidecek yerde annemi Şolladım, annem bu defa da kızı göre Müş, zarif, terbiyeli bulmuş. Derkon kızla annesi bize geldiler. Ve bu ara- da şartlarının geriye kalan kısımları moydana çıktı: — Kızım müstakil bir ev sahibi ol « mak hevesindedir, şeklinde.. Ben henüz kızı görmüş değilim, e - sasen annemden ayrı oturmak hatırım- dan geçmediği için bu sonuncu şartı işitince görmek merakım da kalmadı, ne dersihiz?> * Ne mi diyeceğim? Ötedenberi yekdiğerile tanışan, sa » mimi konuşan iki anne arasında bu şekil bahisler açılması mutaddır, ga- ribSenmez, fakat kendi hesabıma bir kız annesinin hiç tanımadığı bir erkek annesine bu tarzda müracaatını ilk de- fa olarak işittim. Bu sütunlara bir'nü- mune olarak kaydediyorum. Kızın ileri sürdüğü şartlara gelince, normal vaziyetlerde tabii görülebilir, fakat bu vaziyette küstahlıktır. * İzmirde Bay «Sır> a: Aşk hayatının henüz başlangıcında bulunuyorsunuz, onun içindir ki ak- danmanız ilk dofa olarak vaki olmuş- tur, tedricen ikileşecek üçleşecek, dü- güneleşecektir, şikâyet etmeyiniz, ba- gan aldanmanın da acı bir zevki vardır. Ve hayatı tatlı acı muhtelif zevklerin bir yere toplanması yapar, Evlenmek bahsine gelince: İlk ka - rarınızda sebat odiniz; Yalnız kalan kuşu kedi kapar, 3 TEYZE Dünyanın en küçük elektrik motö - Kadın Köşesi Örgü eldivenler pratik ve rahattır Örgüden ne güzel erkek eşyaları yapı- hyor, İşte şu bir çift eldiyen, Rengini tayin etmek size düşer, Örmesi pek ko- lay: Bilekten başlanır. Çorap gibi dört ince şiş üstünde 54 ilmiklik bir lâstik (bir ters - bir yüz) örgüden (80) sıra örülür. Sanra - yüzüne örülen bir sırada » (18) tane arttırılır. (9) elin tersi için, (9) da avuç içi için. Elin tersi - 36 ilmiktir. Bir yüz ilmik- ten sonra ikinei ilmiği örmeden üstünden üçüncüyü geçiriniz ve yüzüne örünüz. Sonra ikinciyi (gene yüzüne) örünüz. Bundan sonraki (4) ilmiği de ayni şekil- de çaprast örünüz. Bu kısım elin üstün- deki çizgileri teşkil eder, Bu kabartma - Tar (3) düz ilmik ara ile (4) kere tek - rarlanır, Sonuncusu bitince (2) düz ilmik yapılır. Sonra 28 tane ile avuç içine baş- lanır. Avuç içi — Bu kısım (kıvrımlı jersey) örgüsüdür. Her sırası baştan başa yüzü- ne örülür. Fakat tek sıralarda ilmiklere bilinen şekilde batılır. Çiftler de arka - dan öne doğru batılır. (24) üncü ilmikten sonra (1) arttırılir. (6) ilmik sonra (1) arttırma daha. Bu iki arttırma baş parmak içindir. 3 sıra ayni yerlerde ayni arttırmalar. Arttırma a - ralarında (22) şer ilmik oluncıya kadar. Bundan sonra (12) düz sıra. Son arttır - |madan sonra baş parmak ilmikleri bek- letilir. El tersinin (86) ilmiği ile, içinin |(29) ilmiği arasına (12) ilmik ilâve edi- lir. 16 sıra böyle örülür. Serçe parmak — El tersinden (9), için- den (10), parmak arasından (3) ilmik a- larak (hepsi 22) başlanır. 34 sıra düm- düz. 11 ini birinci geferde, 11 ini de ikinci seferde birden kapayınız, bütün par - maklar böyle biter. Yüzük parmağı — 10 tane avuç için - den, ©9 el tersinden, (3) er de parmak ara- larından alınır. (Hepsi 25 ilmik). 41 sıra sonra kapatılır. Orta parmak — (9) içten, (9) tersten, 4 yüzük parmağı arasından, (3) öbür par- mak arasından (hepsi 25 ilmik). 44 sırada kapatılır. Geri kalan ilmiklerin üstünde ikinci parmak örülür. (40) sırada kesilir. Baş parmak — En ilk arttırılan 12 il- miğe (24) ilmik katılır. (Hepsi 36 ilmik). Üçüncü sirada (12) ilmiğin iki yanların- dan (1) er tane eksiltilir. Bu eksiltme iki. şer sıra ara ile (4) kere tekrarlanır, (28) düz sıra, Sonra (14), (7) ve (7) eksilte- rek parmak kapatılır. Cadde ortalarında da İran yollarında; Büyük caddelerin iki yanlarında ya- ya kaldırımları vardır.. bütün İran şe- hirlerinde olduğu gibi Tebrizde de halk, bu yaya kaldırımlarından inip, caddenin ortasında yürümez.. eğer böy- le bir münasebetsiz çıkar da, kendi kal dırımını birakıp, araba yoluündan yü- rürse, polis derhal müdahale eder, yo- cuyu derhal insanların kaldırımıma döndürür.. . Seyrüsefer, sıkı bir nizam altında- dur.. cadde ortalarındaki işaret memüur- Yarı vazife başında «gayet ciddidirler.. Avrupa şehirlerinde olduğu gibi, işa- ret ve hareketleri muntazamdır. Lâü- bali hiçbir. halleri görülmez.. polis memurları içinde beğenmediklerim, yalnız, şehir kapılarında pasaport vize edenlerdir. * 'Tebriz şehrinde on iki bin Ermeni olduğunu söylüyorlar.. bunların ekse- risini bizim şark vilâyetlerindeki sa- bik vatandaşlar teşkil eder... Bir kıs- mı da Rusyadan kaçıp gelenlerdir.. ki- mi san'at sahasında, kimi ticaret âle- minde mühim mevkiler edinmişler- dir.. meselâ, Tebrizin en büyük kuyum- cusu ve gümüş üstüne tezyinat yapan san'atkârı Van'lı bir Ermenidir. Gazi- noların, parkın en değerli müzisyenle- ri Rusyalı Ermenilerdir. Halı ticare- tinde en ön sırada gelen Kayserili bir Ermenidir... Bunların bazıları eski acı günleri u- nutup, yaptıkları ihanetlere - pişman olmuşlar; ktni unutup, ihtilâlden ümid kesmişler. Bunlar iş ve güçlerile meş- gul, ihtiyarlık yoluna düşmüş ticaret adamlarıdır.. fakat öylelerine de tesa- düf ettim ki; benimle tanışmamak ve elimi sıkmamak için suratıma ters ters bakmış, bulunduğumuz dükkân veya gazinodan çıkıp gitmiştir.. Huy canın altındadır derler; bu gibiler de kafala- rının içindeki kiri, ancak teneşirde te- mizliyecekler galib:. İranın nüfusu hakkında muhtelif Ti- Yazanı: Vasfi Rıza Zobu Tebriz sokaklarında büyük bir intizam var seyrüseferi idare eden işaret memurları vazife başında gayet ciddidirler, Lâübali hiçbir halleri görülmez görülen manzaralardan vayetler vardır.. içlerinden en akla ya- tanını defterime not ettim. Ekseriyet Farslarda ve Türklerdedir. Bundan sonra Kürdler, Ermeniler ve Yahudi- ler gelirler, «Kürd> tâbiri hakkında da bir yer- den şu malümatı buldum: Ekseriyeti Fırat ve Dicle nehivleri kenarlarına yayılıp yerleşmiş olan bu ırkım aslı, Gürcistan civarındaki dağ- larda — çoğalmış — Türklerdir. — «Vah- Ş denen şekilde yaşarlar; ömür- lerini ormanlar içinde, kayalar aratın- da geçirip, sürülerile kucak kucağa yas tarlardı.. bunlara «Lâz» (?) yahud «Lezkiler» de denilirdi. «Kürd» ismi- nin «Kurd» dan geldiğini iddia edenler de vardır.. yaşadıkları dağlarda, bu hayvanlara çok tesadüf edildiğindez «Kurd» ismi «Kürd» leşerek bunlara da âlem olmuştur.. bunlar muhtelif ka- bilelere ayrılarak birçok isimler almış- lardır... * Tebrizin yirmi kilometre kadar şar- kımda, bir göl vardı.. vaktı zamanile «Şah Abbas», dağlardan, kayalardan gelen suların yolunu bu tarafa çevir- miş, bu akan suların birikmesine mah- sus da geniş bir çukur açtırmıştır. Çu- kurun içine dolan suyu, hendekler va-< sıtasile şehre yavaş yavaş akıttıran Şah Abbas, halkın su ihtiyacını böylece temin etmiştir... İşte Tebriz, el'an bu süyu kullanır.. ama, şimdi göl, daha muntazam bir şekle girmiş, âdeta bir nevi «bende olmuştur.. Ankaradaki Karadeniz havuzunun — sekiz öon misli büyük olan bu «su birikintisi», Tebri- zin barajı makamındadır... Etrafın? taş ve çimento ile duvarlar çevrilmiş; yer yer ağaçlar dikilip, çiçekler ekik miş; kenarından ortasına doğru bir ya rımada uzatılıp zarifce bir gazino da yapılmıştır.. çok sıcak olan şehirde, se- rinlemek isteyen halkı, muntazam se* ferler yapan otobüsler, bu gölün kena- rina taşıyorlar. Tebrizlilere bu güze! (Devamı 9 uncu sayfada) c ——— ) oA A AA A ıBacaksızın maskaralıkları Çare I

Bu sayıdan diğer sayfalar: