4 Ekim 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

4 Ekim 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Anlatıyorlardı: — İlk insanlar alış verişlerini aynen mübadele suretile yaparlardı.. Sonra - ları para icad edildi. Alış verişleri pa- ra ile yaptılar.. Bugün ise.. — Bugün ise? — Taksitle yapıyorlar. Eskiden, bir şey alacağımız zaman: — Kaç kuruş! Derdik.. Şimdi: — Kaç taksit? Diyoruz. Gene esklüran — Kaça? Dersek; — Şu kadar kuruşa! Derlerdi. Şimdi ise: — Kaça? Diyoruz. Cevab veriyorlar: — Altı taksitte! * — Maaşın ne kadar? Diye sorarsanız: — Pek cüz'1, şu kadar kuruş! Demiyorlar. — Pek cüz'1, terzi taksiti, radyo tak- siti, odun kömür taksiti., Diyorlar, 4 * Eskiden gazeteler şu tarzda ilân - lar verirlerdi: «En iyi eşya falan mağazada bulu- nur.> Şimdi ilânların şekillerini değiştir- diler; hemen bhemen bütün gazeteler - de: «Filân mağaza, en müsaid şartlarile muamele yapar.» 'Tarzında ilânlar görüyoruz, taksit * 'Taksitle alış veriş eden taks! hış veriş edemediği için Kendin! birçok şeyden mahrum edene: — Niye sanki taksitle almazsın? de- di. Öteki düşündü: — Öyle amma bir teviye taksit öde- mek icab edecek. in. — Taksitleri ödedikten sonra aldık- lJarım da eskiyecek. — Yenllerini gene taksitle alırsın! — Gene taksit ödeyeceğim.. — Ne çıkar gene ödersin. 'Taksitle alış veriş etmiyen düşündü- Hocanın hikâyesini hatırladı: Demişler. — Yıkayayım amma gene kirlenir! Demiş. — Gene yıkarsın! Demişler. Hoca düşünmüş: — Öyle amma ben dünyaya sarık yi- kamak için mi geldim? Diyenin yüzüne baktı: — Öyle amma ben dünyaya taksit ödemek için mi geldim? * Batakdan bahsediyorlardı: — Gayet fena, dediler, insan bir a - kurlarır, öteki saplanır. Öteki yağını kurtarır, kolu saplanır. Taksitle alış veriş eden sözün ba - şem dinlememişti. Sonunda birdenbi - re doğruldu; sordu: — Taksitle alış veriş edenlerin hali- ni mi anlatıyordunuz? İsmet Hulüsi L Bunları biliyor mu idiniz? — | Gece kelebekleri Dünyanın en güzel ve nakışlı hayvan- ları gece kelebekleridir. Bunların kanad- larının üzerinde türlü kuş resimleri bu -| nir. Fakat doktar- lunur. Fakat bunlar Amerika ve Avuş - tralyada yaşarlar. * Madagaskar adasındaki iptidai insanların elbiseleri Madagaskar adasının cenubu garbisinde Farofangana adlı bir muıntaka vardır. Her iptidaf cemiyette olduğu gibi bu muntaka halkı da çıplak gezer. Fakat er- kekler önlerine küçük bir yaprak par - gçası veya bez bağlarlar. Kadınların ön - lerine bağladıkları ise koskocaman ağaç Okuyucularıma Cevablarım... N. M. K. rümuzile bana mektub ya- zan okuyucuma: Oğlum, Senden evvel bana mektub yazan genç kız okuyucumun mektubu şim- di yanımda olmadığı için ona verdi- gim cevabın ne sebeble o tarzda veril- miş olduğunu bilmiyorum. Fakat çu var ki, bu tarzda bir cevab verdimse ben çok düşünmüş, çok ince elemiş ve ona göre bunu yazmışımdır. Şimdi çocuğum, senia mektubun dan da çıkardığım netice şudur: Senin o sevgin geçici bir sevgidir ve senin için en iyi hayat arkadaşı ola cak kadin, annenin bulduğudur. Ver diğin izahata göre seni o, har cihetle tatmin edebilecektir. Annenin sözü- nü dinle, kızı gör ve evlenip mes'ud olun! - N * İzmitten M. C. rümuzile mektub yâa zan okuyucum. Çok gezmiş, çok gör müştür. Şimdi yirmi yedi yaşındadır, Kazanci pek fazla değilse de pek te 22 değildir. Diyor ki: «19 yaşlarında temiz bir aile kızı, sa« rışın kıvır kivir saçları var. Pembe Yemeklerde çiy şeyler yemeli Her yemekte » pişmiş şeyler ye- P ”. z l lar. Pişmiş yemek- ( Jerden sonra çıy/% yi şeyler — yenmesini şart olarak - ileri sürerler. — Meselâ çiy meyva ve sebze gibi. Bunların hazım- da bir takım faydalar temin ettiği, vü- |eudün rehavetine mâni olduğu ileri sü- Tülmektedir. yaprağıdır. Bu yaprak, göğüsten diz ka- pağın biraz üstüne kadar vücudü örter, Belden bir iple bağlanmıştır. Bu süretle hem korsa, hem de peştemal vazifesini görür, beyaz yüzünde makyaj pek az, Şişman değil.. boy 1,58.. mütenasib — vücudile giyinmesini de biliyor. Benim gibi mu- sikiyi sever, kemanım, onun piyano nağmelerine karışıyor. Kibar muhit« lere intibak eder, İnce temiz ruhile or- ta tahsili kâfi. Evine sadık. Kocasına müşfik ve muti. Her şeyden ziyade a. na olmak ğgayesile evinin hanım. Şen ve şakrak. Görgülü. Tabiatin sıcak ku- cağı onun ve benim en sevdiğim de- korları teşkil eder ve ben artık mazi- yi geride bırakmış, onun temiz ve saf aşkı, sevimli yüzile başbaşayım. 'Teyze ben böyle bir kız arıyorum.» Oğlum istediğin kız vardır. Fakat saçı sarı olmaz da siyah olursa, kıvır- cık olmaz da düz olursa, piyano bilmez de güzel şarkı söylemeyi bilirse ne çı- kar. Madem ki çok gezip çok gördün, bunları da düşünmen lâzımdır. Haya- lin yarattığı tip güzel olabilir. Fakat hakikat hayalin yarattığının tam eşini yaratmaz, benzerini yaratır. Sen de bu benzere kanaat etmoli, onun da ken- dine has güzelliklerini sevmelisin. A- Aâlenin bulduğu genç kızın madem ki çok iyi tarafları var. Doğru düşün. Ha- yale fazla kapılma. Bir karar ver, ev- len. Çünkü tam evlenecek bir çağda- sın. TEYZE Kadın Köşesi Son derece şık bir örgü ceket Kendi beyaz, çizgileri siyah, yakası kır- mızıdır. Çizgiler düz örnek Üstüne son- radan Kkfoşe ile yapılmıştır. Yaka lâstik- tir. Düğmeler çizgilerin veya yakanın renginde olabilir. Nasıl istorseniz... Etek üstüne uyduğu kâadar ince ropla- rınıza da yaraşacak olan bu güzel ceke- tin arkası robasızdır. Kolların çizgileri roba çizgilerine uydurulduğu için tıpkı raglanmış gibi görünüyor. İsterseniz ar- kaya da roba koyabilirsiniz. Fena olmaz. Yalnız boyu keser. Pek uzun boylu de- ğilseniz arka robadan vazgeçiniz. Her kadın bilmelidir: Bir damla süt Kuruyan ayakkabı cilâsım bozuldu di- ye kaldırıp atmayınız. İçine bir damla süt damlatınız. Bu bir âaamlacık, cilâyı kullanılabilecek hale döndürür. * İpeklileri yıkadıktan sonra sıkınız. Fa- kat asmayınız. Temiz, beyaz bir bezin üstüne yayıp bu bezle birlikte yuvarla- yanız. Ötülenecek hale gelinceye kadar bir yana bırakınız. Nemli nemli ütüleyi- niz. Yıkandıkları hiç belli olmaz. * Renklerinin karışacağından korktuğu- nuz her hangi cins bir kumaşı yıkadık- tan sonra yalnız elle sıkmakla bırakma- yınız. Beyaz bir bezin arasında da sıkınız. Bu bez kumaşın sön ıslaklığını da çeker. Damlıyacak su kalmadığı için boyalar birbirine karışmaz. Kumaş yıkanmadan evvelki gibi kalır. * Ceket yakalarını temizlemek güç bir iş değildir: Bir fincana bir çorba kaşığı a- moniak'la üç kaşık su koyarsınız. Ceketin yakasını temiz bır bezin üstü- | ne yayarsınız. Hazırladığınız amoniaklı suya batırılmış temiz bir bezle kirli yeri- ni iyice oğarsınız. Bunu, tâ yaka terle- miz oluncaya kadar tekrarlarsınız. Sonra temiz, ilik suya batırılmış yumuşak bir bezle temizler, kuru bir bezle de kuru- tursunuz. Üstüne bir tülbend koyup ütü- Tersiniz. Tramvay Şirketi işcileri teavün sandığının tasfiyesini istediler İkinci ticaret mahkemesi ihtilâfın hakemle halledilebileceğine ve bu hakemi Nafia Vekâletinin tayini lâzım geldiğine karar verdi İstanbul Tramvay Şirketile şirke - tin yevmiyeli müstahdemleri arasın - da hasıl olan bir ihtilâf adliyeye inti- kal etmiştir. Şirketin yevmiyeli müstahdemleri - nin aralarında bir ihtiyat sandığı var- dır. Tramvay şirketi de, bu — sandığa maddi muavenette bulunmaktadır. Müstahdemlerden 150 kişi kadar, şirket direktörlüğüne müracaat ede - rek, bu sandığın tasfiyesini istemişler, iki avukatı da, buna memuür olarak, ta- yin etmişlerdir. Fakat, şirket bütün müstahdemle - rin ittifak etmedikleri, yahud da şir - ket feshedilmediği takdirde, bu taleb - lerinin gayrimümkün olduğunu, mü - racaat edenlere bildirmiştir: İHLNAf, bu suretle halledilemeyin - ce, Asliye ? ınci Ticaret mahkemesine intikal etmiştir. Mahkemede, sandığın tasviyesini istiyen amele vekilleri, ken dilerinin Ihtilâfı hal için eski fera relsi Refiği hakem tayin ettiklerini, şirke -| tin de böyle bir hakem tayin etmesini istemişlerdir. Şirket vekilleri ise, buna itiraz e - derek, mevcud ihtilâfın hakemle halle- dilemiyeceğini bildirmişlerdir. Karşılıklı iddiaları dinleyen, Asliye 2 nci Ticaret mahkemesi, neticede ih- tilâfın hakemle halledilebileceğine, fa kat bu hakemin Nafıa Vekâleti tara - fından tayini lâzım geldiğine karar ver miştir, Bir sarhoş adliye koridorlarını velveleye — verdi Dün Adliye tababetine muayene i - edilen bir suçlu, adliye kori - C 1 velveleye vermiştir. Daha evvelsi gün, — hapishaneden tahliye edilen Arab İsmail, hürriyete kavuşur kavuşmaz fena halde rakı iç- miş, zil zurna sarhoş olarak, sokaklar- da gürültü etmeğe başlamıştır. Niha - yet, polis kendisini yakalıyarak, mun- yene için adliye doktoruna sevketmiş- tir. İsmail doktorün karşısında yarı A - rabca, yarı Türkçe vetizeler söyleme- ğe, dışarı çıkınca da, koridorda: — Hey, bana bakın, bana Arab İs - mall derler! diye nâra atmağa başla - mıştır. Bir aralık fazla ileri giden — suçlu, koridordaki halkı da heyecana düşür - müş, polisler tarafından güç zaptedi - lebilmiştir. Adliye tabibi Enver Karan, suçlunun âşikâr bir şekilde sarhoş ol - duğuna dair, rapor vermiştir. Sevdiği kızı yaralıyan Azizin muhakemesine devam edildi Şilenin, Galem köyünde vukua ge- len bir hâdisenin muhakemesi, Ağır - cezada son safhaya varmıştır. Suçlu Aziz, ayni köyden Hamide is- minde bir kızı sevmiş ve evlenmek is- temiştir- Fakat, kız ve ailesi buna mü- | vafakat etmemişler, Hamideyi bir baş- kasile evlendirmişlerdir. Buna fena halde üzülen Aziz, genç kızı tabanca ile ağır surette — yarala - İmıştır. Bacaksızın maskaralıkları : Aziz, taammüden öldürmeğe teşeb. büs iddiasile, ceza kanununun 450 in « ci maddesine göre cezalandırılması iş- tenerek, Ağırcezaya verilmiştir. Dünkü celsede iddianamesini ser « deden müddelumum! Übeyt, — işlenen filde eldeki delillere nazaran müd görememiş, suçu katil cerh mal tinde bulmuştur. Bi Azizin ceza kanununun 448 inci desine göre, tecziyesini istemiştir. Mahkeme, müdafaa için, talik edile miştir, Devletin emniyetine taallük eden suçlar Ceza muhakemeleri usulü kanunue nun 104 üncü maddesine ilâve edilen yeni bir hüküm, adliyece tatbik edil « meğe başlanmıştır. Kanunun aldığı yen! şekle — göre, devletin emniyetine taallük eden a « Bir cezalık suçlarda, suçlular mahke « meye tevkif edildikten sonra, sevke « dilecekler ve muhakeme devam ettiği müddet zarfında da, mevkufiyet altın« da, bulundurulacaklardır. Ş Bir yankesici mahküm edildi Eminönü - Maçka tramvyayında yanı |kesicilik yapan Hüseyin — isminde bir sabıkalı yakalanarak, adliyeye veril « miştir. Suçlu — Asliye 4 üncü ceza mah « kemesinde görülen muhakemesi neti « cesinde suçu sabit olarak, — bir buçul sene hapse mahküm edilmiş ve tevkif- haneye gönderilmiştir. j Poliste : Yakacıkta bir kumarhane meydana çıkarıldı | — Bön günlerde Emniyot Müdürlüğü ikinef |şubesinin üçüncü kısım memurlatı, Yaka « cıkta büyük bir kumarhanede kumar oynan« dığını haber alarak bir cürmümeşhud yaps mişlar ve sekiz kumarbazı suç üstünde ya « kalamışlardır. Bir motosiklet 5 yaşında bir çocuğa çarptı Antonyanın idaresindeki 30290 numarali motosiklet, Şişli Halâskârgazi caddesinden geçerken 5 yaşımda Ayhana çarparak başın- dan yaralamıştır. Yaralı tedavi altına alın « mış, suçlu yakalanmıştır. Bir avcı bir çocuğu yaraladı Kadıköyde Kuşdil! sokağında 49 numarali evde oturan Necati, dün avlanmak üzere Fı$ tıklıda Taşocakları denilen mahalle gitmif, ve bir kuşa tüfek atarken saçmalar birden” bire önüne çıkan 16 yaşında Apostolun ba < caklarına isabet etmiştir. Yarah — Nümune hastanesine kaldırılmış ve tahkikata baş < — lanmıştır. Bir ihtiyar mangalı devirip yandı Galatada Mimi mahallesinde oturan TÜ yaşında Melek, odasında dolaşırken — ayaği mangala takılarak ateşler otrafa saçılmış V? kendizi de ateşin üstüne düşerek vücüdü “ nün muhtelif yerlerinden yanmıştır. Bir tramvay - otomobil çarpışması Vatman Rifatın idaresindeki 235 numa * ralı tramvay arabasile şoför İhsan tarafınaı dan kullanılan 4160 numaralı otomobil arat sında Boşiktaş tramvay caddesinde bir ga pışma olmuş, her iki araba da hasara uğ * ramıştır. Süt şişesi

Bu sayıdan diğer sayfalar: