29 Ocak 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

29 Ocak 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA AR Berlinde üç sene kalemi . £ ilegeçinen birTürk kadını Hi SUAT DERVİŞİN HATIRALARI) Edebiyat, elbette hayal kadar kuvvetlidir! Parasız Memlekette açlık ve işsizlik müthişti. diploması almış bulunuyor, u müzisyenler sokaklarda konserler verip parsa —5— Vossischezeutung'tan gelen parayı di- ğer gazetelerden gelen paralar takib etti, Berline geldikten iki ay sonra kız kar- aktan kurtulmuştum. Bir yazı parasile bir ay yaşanabiliyordu nin daimi muharriri de- yada o kadar çok ven her birine bir hi- versem, üç dör sene ayri gazeteye bir ikineisini vermeğe hacet kalmadan yaşıyabilirdim. Sonra yı Gcretile kabil kıyas değild*. Berli yük bir gazeteye ayda bir hikâye veri se bir ay yaşanılabiliyordu ve ayda bir mek te pek güç bir şey de- n ücreti İstanbuldaki yazı yazı neşre ğildi. Çünkü en mühim mesele ismin: bir ke- re bir gazete sütununa geçirmek değil in en ağır başlı ve yevmi Vossische - miştim. Bu ye mektubundan daha en iyısi olan müessirdi. İsmim tanıldığı için bir gazete at ettiğim zaman hiç olmazsa ri müdürü beni odasına ka , kendisine bir yazı bırakabiliyo: Halbuki o 0,000 muharrir işsiz, , aç dolaşıyor ve ekserisi çalışan hususi kâtık göremiyordu. Almanyada z adedi, altı milyonu bulmuştu. Almanya en mühim kriz sene- VW e Kânâ, kazazede bir geminin, rdenbire ikiye bölünerek de- nizin dibine batması gibi, bir lâhzada şuurunun bakiyesini de kaybedip sar hoşluğun derinliklerine yuva:anıver- di. * Sabahleyin, yaman bir baş ağrısı ve mide bulantısı ile gözlerini açtığı vakit, ının içinde, takkeli, sakallı, iğrenç bir kafanın da yatm olduğunu hay- retle ve dehşetle müşahede etti, y hatırlamıyor - rını ellerile sık- tr. Zihnini toparlamağa çalış Zorla dahil edildiği saz mec detiği fkinci kadeh rakıdan öt i miyordu, Etrafma bakındı, kendini yokladı. Bir takım, şüpbe uyandırıcı emmarelerden, başma gelen felâketi anladı. Yataktan dışarıva kendini deli gibi attı, Bütün gecevi yannda geçirdiği adamın iğrenç yüzüne gayiz ve nefret dolü bir nazar fırlatarak odadan dişarı- z ğ ya çıktı, Bir vandan başının, çatlaya. sıva ağrısı, öbür vandan, iradesi! hari - cinde zorla uğratıldığı felâketin asabı Üzerinde yaptığı tesir şuurunu dağrt - mıştı. Sofalarda oraya buraya saldır - dıktan sonra. Benli Seniyenin odasını buldu, Kapıyı destursuz açıp, içeriye daldı, Seniye de sızmış uyuyordu. Rânâ buna | bakmadan, yatağın tâ kenarına kadar giderek, yorganın üzerinden, dürttü, uyandırdı. Ve daha onun, uy- ku sersemliğini dağıtıp da kendine gel- mesini beklemeden, bir sinir buhranı içeris yüzüne haykırdı: tn banâ, karı?! Nam: 1. Ne bu etti şaşkın Sanra, ruldu, Ön züne ba rak: — Ayol, ne oluyorsun? patlatın. / Allahtan korkmadın | dediğin, Hatıralarımdan bahsetmek istiyorum. Gülmeyin, ciddi söylüyorum. bazan €- Bizim eve kömür getiren hamal üniversite |debiyattan doğan hatıralar, hayatın ka - bü ük famızda bıraktığı hatıralar kadar canlı| YUK! ve kuvvetlidir. Bunu dün, bulunduğum bir mecliste, yaklaşan bayramın lâkırdısı geçerken bir kere daha içimden tasdik ettim, Başkaları dört gün bayramı nasıl geçireceklerini e konuşuyorlardı, bense gözlerimi kapamış, çocukluğumdaki bay- ram günlerimi W ağa çalışmıştım. Fakat inanır mısınız, hayalimde ilk can- lanan tablo kendi çocukluğumun bayram levhaları olmadı da Ahmed Rasimin «Şe hir mektubları> ındaki İstanbul mahal « lelerindeki bayram sabahları tasviri İoldu. Kendim, «Kırkçeşme» nl yerinde yeni evle kaldığım günler bir diş doktoru gazete müvezziliği ediyor, topluyorlardı şimdi yangı le eski yeri kaybolmuş bir mahalles doğmuşum. Fakat pek “| küçüklüğüme an o yılların bayram Ş ha bile - bilhassa kurban bayram- Ğİ | arının - ödeta Ahmed Rasimin tasvir - İlerindeki bayramlarla karıştırmaktan ek- i seriya kurtulamamışımdır. Nasıl ki bu defa da öyle oldu. Mahalledeki kurban eti bir |lerine sual sorsbilecek bir isim yapabıl İ miş olmaklığımdı. | e yazılarım, sesler, Eski Berlinden bir manzara evlerin mutfak çocuk haykırış runlarına ipekli mendil ucunda düğüm en ufak bir) €dip verdikleri çil kuruş veya çeyrekle- Ve |rin © zaman ben yaşt vindiren cazibesi, yeni elbiseler, yürür - ken gıcır gıcır i #rini geçiriyordu. Gençlik büyük bedbinlik içinde idi. Almanyanın en mühim krız seneleri zik memleketi kasıp kavuruyord den okunuyordu. er bir zar? içine konularak| i en yeni potinler, sonra Vaymar cümhu pilarımı bütün İş yram yerleri, salıncaklar, atlıkarınca-| riyeti buna rağmen ve daha ne ra her kapı A “İc n, hürriyeti mahdud olan Ma- », ve daha nice, nice memleket. en el 1 j nyaya açmıştı eskimiş, fa- evvelâ pâarm klarımla |. evverleri, r kalınsa dan bir), rdım, İnce ise ti Çünkü ince zarflar vardı, Ve benim talihim bana böyle bir kabul edilmiş oli mücadelede yardım etmişti, H matbust âleminde kolay tamir daima h tralarile edebiy olmazsa | tubları taşırlardı, Kalın zarfarso.. söyle-| canlı Intıbaları birbirinden ayıramadım ştım. 1 kendi yazı -| Demek ki daha çocukluğ Ve benim ötekilere şansça falkiyetim | larımdı. İolduğum o yazılı orada yazılarımı tahrir müd tâİ Pansiyonumu çoktan yeşim ellerine verebilecek ve geciktiği zaman: | Şimdi daha temiz bir evde Sax ismini ta. «Acaba niçin gecikti diye şahsan kehdi- (Devamı 11 inci sayjada) meğe ne hacet. okumuş iŞ rlerinin mun hayallerinden ve dağınık hatıra masumları se -İl mun, kendi mazimin, kendi çocukluğu -İy Yazan: Halid Fahri Ozansoy Ahmed Rasim merhum 5 e ve kalbimi8 eri sadık intıbaları du. Ha dumaânlanır, gele lir, n ebedileştirdiği bu | ma aki i İ dörçelirenelm Halin kiryyekla “yerliymiş, Son Posta'nın Romanı :34 var, “Ah ne baygın bakışın 3? e 29 ale a JHAp E EWELKİ RCÜMEND Y EKREM İSTANBUL 99L EE a maa EŞ Rüânânın sesi, ayni yı tonu muhafaza edi - i ği ğe yordu. — O herifi koynu- ma sen mi koydun? o run mahbubesi ol - mak ne demektir, bilir misin? istedi - ğin dakikada, sa na hiyanet edeno herifi, istediğin ye - re sürdürmek, sefil ve perişan etmek senin elinde, Bunu söylerken, dikkatle, muhata - binin yüzüne bakı yordu. Beklediği te- siri onun gözlerinde okur okumaz, de - vam etti — Şimdi, sen be « ni dinler misin? Ben ;zok gün görmüş, be edinmiş, in- san garrafı olmuş bir kadınım. Sözümden dişarıya çıkmaz - san ehyâ olursun. Hemen git. Paşanın, güler yüzle hizmetinde bulun. Kahve. sini götür, elbiselerini süpür, devşir. Hal ve hatırını sor. Karşısında cilve - i dön, dolaş; yakınlık göster; hasılı, ağzından gir, burnundan çık. Ne memmuniyet göster. Se ni, kendisinden hazzetmiş bilsin, Rânâ, elin dudak bükerek dinliyor. du. Benli Seniye, karyolasından yere indi; onu samimi görünen bir tavır ile kucakladı, öptü. Sonra adetâ kulağına fıslar gibi: — Bu işi iyi idare edersen, kimbilir? Belki de yarın, öbürgün, zabtiye nazırı Câfer paşa hazretlerinin kamfendisi ©- ğırma öyle! O herif Ğ vüzeradan paşa hazret » Bugüne bugün nazır. El - lerimi öpecek yer - de, suratıma mı ba - vorsun? — Kim olursa ol. sun! Beni ne diye tuzağa düşürdün Beni sandın Senden .namusumu dava ediyorum, ka - ri ne ? Yatağının içinde iğrenç bir kafanın da yatmakta olduğunu gördü lerini bir duysaydın! Sarhoştun yoksa da işitmedin. Ayaklarına kapandı ade- tâ, yerlerde süründü. Sen, bu huysuz. lukları edeceğine, yüzüne gül, suyuna & alimallah altın! cevahirlere garkolursun. Ben sana kemlik değil, İbilâkis iyilik ettim de, haberin yok. Sonra sonra takdir edecek, elimi ayi- nli Seniye bir kahakaha attı, — Otur da, konuşalım, Rânâ hanım! dedi. Hangi namustan bahsediyorsun? n nis iken, şuracıkta, benim evim- p kalktığın zamâ nerede idi? Niçin o vakit bö rıp sı etmeyi ha. | titriyen Rânâ, bu sözle hem dinliyor, hem de yüzünün işmizazları du. Oruy itün Kk. na mek için, Benli Seniye son ve en kuvvetli kozunu kullandı. — Hem de, dedi, Molladan öcünü al- mak için, Allah senin eline fırsat veri- bul etmediğini ile belli e tıştırmak ve bü tumui Bu gece artık karşısı bin bu zat sser olmıyan bir ondun da, kadrini bilmiyor - sana iyiden iyiye abayı yak . Akşam senin hakkında ik (Devamı 10 uncu sayfa” Tursun. Bu evden ye remi olmuş, sarayla kadın yok ilber k p de, baş köğÜ da deminki geri düşmüştü. mekten bâ liğinin bü odadan, Benli Se inden bi uy, kendi rağmına # duğu Ük adımı müteskıb © dk rinde kendini tutamsmış, tâ di yuvarlanmıştı. Bu sukutta, e wi ve hattâ alelümum insanlara ği de uyanan gayız ve kinin de 69 dahli vardı. Cemiyet ona M8 kı, azıcık O aşka sana'Rânâ da şimdiden sopr? mı ne türlü alacağını biliyorü” na âan ys ik, eline geçen Kö olsun, kendi gibi onu da uç varlıyacaktı. | İlk denemesini C. İde yaptı, yaşma baş dan, yaman çapkınlardan ge$” Rânânın, ilk gec acemiliği hile onun kâfi gelmişken, daha andeti çok mu if iş e mi mukabele etil l m pa İ r paşani bile, istiye daha ziy nişkin fehis bir tarz nin dah le, başka tür seriye, Rânâ, © 1 ediyor, odasın? rak, içeriden kilidliyordü. (Arkas

Bu sayıdan diğer sayfalar: