11 Mayıs 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

11 Mayıs 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7m Karama e TE li ei 72 Say MEN “Son Posta, nın Hikâyesi UM ESİ Tğimkiye Çapkın değilmiş ASA mm, Çe izem Sven erkek kardeşi Tomu ziyaret et- mek iç şti. Sven uzun senelerdir şöhre gelmediği ar ne kadar ince, ne küçük a- ne de beyaz, ne de minimini kızıl tımakları, tırnakların. zil dudakları vardı. erkek kardeşine ikram olsun diye onu © gece tiyatroya götürdü. Tiyatrodan bara gittiler, Tom, barda şarabını içmek ve müziği di. Önünden geçen i bile gözleri gör- Çiftliğe döner dönmez kardeşi hakkın. da edinilmiş olsn bu her fırsatta tekzib edecek idi. Barda kendisi gelip geçen kadınla bakıy Hattâ onları seyretmekten zevk n ağabe muhakkak bunlardan bii meline düşecekti. Fakat ağabey oluşu kendisini hafifmeğtebi:kten menediyozdu. Erkek kardeşler bir müddet barda o- furduktan sonra ove dönmeğe karar ver: diler. Eve dönmek isteyip (istemediğini Tom, ağabeyi Sven'e sormuş. O da daha öturmak arzusuna rağmen demekten ulandığı için sokağa çıkmış lardı, Hava güzeldi. böyle Büyük şehrin sokağı gündüz gibi aydın İk ve bulvar katahalıktı. Birbirinden şık, birbirinden güzel kadı. Tom bunlardan hiç birinin yüzüne bak. Muyordu, Bu sırada karşıdan doğru harikulâde nefis bir kadının kendilerine doğru gel diğini gördü. Bu kadının saz gibi ince bir vücudü, yıldızlar gibi ışıl ışıl gözleri, körpe kirazlar g'bi kızıl ve hafif nemli görünen dudakları vardı Sven bu kadını görür görmez hayran oldu. Ona tatlı bir bakışla bakmağa ha- nın edebi romanı: İ 3 NM Yuvalı Titrek parmağile kapıya vurduğu za- man, kendi kendine: — Allah vere de kendisi içeride olsa; bir daha dünyada buraya gelmiye ce - saret edemiyeceğim. Hattâ buradan a- vuç dolusu altın verecek olsalar gene gelip almam. İçeriden kuru ve hâkim bir ses geldi: — Giriniz... Nerime tokmağı yavaşça çevirdik - ten sonra kapıyı aralikladı ve bir adım da kendini yarı karanlık bir odada bul- du. Ta ileride büyük bir masanın üze-| rini aydınlatan kuvvetli bir mba ya-| mıyordu fakat odanın başka tarafları adetk karanlıktı. | Küçük kız, ikinci bir adım atmıya cesaret edemeden gözlerini bu yeşil abajura dikip kalmıştı. Feridun bey masasının başında, kâ- ğıdlar arasında. başı eğik ve tamamile dalgın bir halde yazı yazıyordu. Hiç kıpırdamadan ve bir hareket yapmadan lerinin bir kıpırdayışile Ne- rimeyi görünce yüzünde mağğtur bir hayret belirdi. — Burada işin ne senin? «Kalalım» | lar geçiyor, fakat| | Vaziyetleri tam manasile iki İ zırlanıyordu. İşte tam o sırada, Tom bü-| İ yük bir sevinçle: | — Halle Darling diye bu harikulâde| gözel kadını selâmladı. Nasılsın, iyi mi-| sin? İyiyim, teşekkür ederim sevgilim! Karşı karşıya durdular. Sven nezake- ten bir adım yana çekildi. Bu karşılaş maktan duyulan derin sevinci mevcudi. yetile bozup rahatsız etmek istemiyordu. Onları kendi hallerinde bırakmağı neza- ket addediyordu. Onlar esasen ne kendisinin, ne de s0- kaktan geçenlerin farkında idiler. Şimdi öpüşüyorlardı. Sven dinlememeği de tercih etti, Çün- kü Tom şimdi sevgilisinin O kulaklarına onun yanaklarını kızartan bir çey fınL dadı, Birçok kere birbirlerini öptüler. O genç kadın birçok şeyler anlatıyor, genç kadın büyük bir alâka ile onun an-| attıklarını dinleyip gıpta ediyordu. Sven düşünüyordu: Közanova mı? Belki eskiden! Fakat İbu kadının insan sevgilisi olduktan sonra onun hayatile kendi hayatını böyle bir aşk bağile birbirine bağladıktan sonra artık çapkınlık yapabilir mi? : Onlara gıpta ile bakıyo Yazan: GÜZİN DALMEN Başlarken kuvvetli çıkan sesi yavaş yavaş metanetini kaybetmeğe, titre - meğe başlamıştı. Yeşil abajurlu lâmbanın ışığı, titre- yen küçük bir yüzü, yalvaran bir çift parlak gözü ve birbirinin içinde gizle- nerek imdad dileyen küçük Iki eli ga - rib bir parıltile aydınlatıyordu. — Bu ne demektir? Bana masal söy- lemek için mi buraya geldin? Ne cesa- retle buralara kadar (o girebildin? Bu küstahlığı nasıl yapabildin? Öfkesiz fakat sert ve soğuk bir sesle ve mağrur gözlerinin karşısındakini kı- ran Ve paçavraya çeviren ( bakışlarla küçük kızı süzerek konuşuyordu: — Bu cesareti gösterdiğin için sana büyük bir ceza vermek Tizım... Çabuk buradan çık git ve bir daha buraya a- dım atmak cesaretini gösterme! Haydi çabuk- Nerime, buz gibi donan ellerini bir - biri içinde sıkarak tekrar yalvarmağa başladı: — Bana kızmayın, beni oszelandır - mayın beyefendi... Yalvarırım size... Nej birden me nereden geli anlamadan ateşin küçük i | hasta annesi de açlıktan ölecekler... 1 ve masanın ka ta durdu. — Sizi rahatsız ettiğim için affınızı tica ederim efendim. Sizden ona mer-| hamet etmenizi rice etmeğe geldim. İ-! şine biraz geç geldiği için fabrikadan | Küçük Ahmedi tekrar (fabrikaya alın kuzum... Onu almazsanız çocuk ta — Sus ve çabuk dışarı çık diyorum sanal Elini kaldırmış, kapıyı işaret ediyor ve sert gözlerile kat'i emri veriyordu. Çocukluğundanberi bin bir haksız - Wwk ve sefalet içinde yuğurulmuş olan SON PoSTa Hatice Hatib yımiE sevgilinin vaziyeti idi Çocukluğundanbeti hep böyle büyük bir aşk tahayyül etmişti, Halbuki ha yat!... Onun karşısma bu kadar derin ve samimi bir aşk çıkaramamıştı. «Ne kadar sevişiyorlar!» Şimdi Tom genç kadına bir şey soru. yordu. Genç kadın ayaklarının ucuna ba- serak onun kulağına bu sualin cevabını veriyordu. Bu cevab üzerine Tom genç kadını şid. | nun 1 ve 9 uzuncu maddeleri mucibince İşbu detle kucakladı. Evet şüpheye hiç te ma. | talâkın doğum t len 21/10/933 tarih ve 38673 numaralı hük-| hal yoktu, Şu şöyle, böyle bir mü: değildi, derin bir aşktı ve bu iki arasında artık birbirlerinden gizl sırları yoktu. Etraftan da hiç çekinme. diklerine göre onlar hattâ nişanlanmış. lardı, Vaziyetleri tam manasile iki sevgi-|.. linin vaziyeti idi, Sven genç kadından ayrıldıktan sor:ra | senesinde aldığım şah Toma niçin iye kadar bildirmediğini soracaktı, Ne garib çocuktu. Kendisi beş dakika- dır kenarda duruyordu. İnsan nişanhsile erkek kardeşini birbirine tanıştırmaz mıydı? Elinde şapkası beş dakika, sekiz daki-lonun yüzünü hiddetten değişmiş gördü. ka, on dakika bir kenarda bekledi, birbir. lerinden ayrıldılar. Tom: — Bana muhakkak telefon edeceksin, | k diyordu. bile hatırlamış bir sesle haykırdı: — Siz fena kalbli bir insansınız! Bu yaptığınız çok haince bir şeydir, anlı - Yor musunuz Feridun bey? Genç adam yerinden kalktı, kıza yaklaşarak elini kaldırdı. Bu el, yanın- da ayakta duran ve korkudan titrediği halde soluk yüzünü indirip (gözlerini karşısında duran öfkeli adamdan ayır- mak islemiyen sarı saçlı çocuğun başı üzerine kuvvetle inecekken birdenbire durdu ve genç ademın ince ve asabi e- li, Nerimenin başına inecek yerde o» muzunu bir mengene gibi srkti. hafta odandan dışarı çıkmıya- caksın ve yalnız su İle kuru ekmek şi- yeceksin. Ondan sonra da gelip kar - şımda diz çökerek benden af dileyecek- sin. Bu ceza kâfi gelmez ve gene uslan- mazsan sonra ben yapacağımı bilirim artık: anladın mı arsız kız? Bu sözlerinden sonra Nerimeyi ko- lundan tutup dişarı attı ve arkasından kapıyı hiddetle kapadı. Nerime bir iki dakika nefessiz kil - mıştı. Yerinden kıpırdayamıyor, ne ya- pacağını bilmiyordu. Biraz sonra ba- şımı önüne eğerek koridoru geçti, ayak- larının ucuna basarak ikinci kata! çık- t. Kendi odalarımn kapısına gelince ancak aklı başına geldi vebu sefer, biraz evvelki korkudan daha müthiş k titrek ve isyankâr içbir | binaen şanlandığını ailesine şim-| tim yenisini alacağımdan eskisinin hükmü Mayıs 13 a ai Cümhuriyet Merkez Bankasından: Bankamızda bazı münhallerin doldurulması için 4 memura ihtiyaç vardır. Atide öslerilen mevzulardan tâbi tutulacakları imtihan ve müsabaka neticesinde mu ak oldukları takdirde alınacak nemzedlerin almanca veya İransızcadan birine kile vâkıf olmaları birinci şartlır. Bunun için ilk imtihan ve müsabaka bu iKİ lisandan yapılacak ve bunda muvaffak olanlar di; müsabakaya dahil olacaklardır. Kazananlara 140 ile 190 Jira arasında bir mas$ verilir. İmtihan ve müsabakaya Mayısın 29 uncu Pazartesi günü başlanacaktır. Namzedlerin "| ması ve 35 yaşını mütecaviz bulunmaması lâzımdır. Mü- racaatlar 25 Mayıs akşamına kadar Bankanm İdare Merkezinde Memurin 987» visine veya İstanbul Şubesinde Müdüriyete yapılma Ankarada Umum Müdürlük ve İstanbulda Şubemiz binasında icra edilecek imtihan ve müsaba- kanın mevzuları şunlardır: 1 — İktisad, 2 — Maliye, 3 — Hukuki malümet «bilhassa medeni ve ticari hukuk», 4 — Hesap ve Hende 43179, r mevzulardân imtihan v& dır. Gümrük Muhafaza Genel Komutanlığı İstanbul Satınalma Komisyonundan : İ — Nümüne ve evsafına göre satın alınacak 3000 kilo so günü saat 14 buçükta pazarlığı yapılacaktır 2 — Tahmini tütdrı 130 lira ve ilk teminat nın 12/5/9393 Cumü 1 da 13 Wiradır. teminat makbuzları ve kanun! vesikala” rile Galata eski İth, İstanbul Asliye Alünci Hukuk Mahke - mesinden: Davâci Rilmeksni Fevzipaşa caddesinde; Mehmed Âşir tarafından karısı #kametgâhi meçhul Saide aleyhine ikame eylediği ta-| İâkın tescili davasının müddeaaleyhin gıya- bında yapılan (tahkikat ve muhakemesi! #dnunda: Davacı Mehmed 'Âşirin kar Baldeyi 1337 se nde Daşadığı şehadetle sübud (bulduğ 85£ numaralı kanu - kütüğüne teselline dair veri- | beş gün müddetle ilânen tebilğine karar verilmekle mezkür hüküm tebliğ yeri- ne geçmek Üzere mahkeme diyanhanesine tâllk edilmiş olduğu Hân olun Zayi — Çorlu Şucaaddin mektebinden 925 detniümemi ieayböt- yoktur. Çorluda Müseyin oğla Ali Osman — İyi oku ve rüyanda beni gör... Ve onların yanından uzakiaştı. Tom erkek kardeşinş döndüğü zaman Sven: — Rica ederim, dedi, beni insan yerine uyor musun? Neden bizi tanıştır. nına diz i ve b len $i birdenbire o gevşiyerek hınçkırmıya başladı. Hâtice hanım me- rakla kiz: okşitmiya, öpmiye çalışı - yordu. — Ne oldü sana yavrum? Anneciği- saattenberi geri- ât gümrük binasındaki komisyona gelmeleri (3186) NEOKALMİNA DIR Tom'un yüzü büyük bir mahcubiyet ve esefle buruştu: — Hakkın var Sven, dedi. Yaptığını? münasebetsizlik olduğunu hissediyorum” Sizi tanıştırmak, istiyordum, istiyordu amma., kızcağızın ismi bir türlü hatırımâ gelmiyordu... Ondan yapmadım! Süheylâ hanım ellerini havay? kaldırarak bağırdı: — Ne küstahlık! Ne terbiyesizlik! Sen merak etme oğlum, ben one öYİS şiddetli bir ceza veririm ki. — Hayır anne, siz bununla meşgul nc derdini söyle şekerim! Birisi sana bir şey mi dedi? Bir şey mi yaptı? Ar- kadaşlarından birile kavga mı ettin? Hayır, benim uvsal kızım kavga etmez; o halde ne oldun söyle Neri? Annesinin tatlı sözlerile yavaş yavaş kendine gelen küçük kız başından ge- çen vak anlattı. Zavallı Hatice ha- nım, endişesini gizliyemedi: — Ne yaptın Neri? Bizi bu evden | her yaptığını hayran oluyor, onun kovdurmak mı istiyorsun? Bu yüzden! züne fevka'beşer bir mahlükmuş Feridun beyi kendine düşman ettiğini anlamıyor musun? Bunu nasıl yaptm? Vah! Vah! — O zavallı çocuğun ağlamasmı gö- rünce dayanamadım. — Yaptığın neye yaradı sanki? Oğ- lanı tekrar fabrikaya almadılsir; sen de Feridun beyi kızdırarak cezaya çar- pıldın. Şimdi bir hafta hapis kaldıktım olmayınız; ben ona cezasını tayin et tim: Bir hafta odada hapis ve yali elzem olan gidet.. Bu çocuğun bir# isyankâr ve heyecanlı bir ruhu v8” ona şiddetle muamele etmek lâzım 89“ leceği kanaatindeyim. — Ben de tamamile senin fikrindi” yim. Bu küçük kız çok mağrur ve $” marik büyütülmüştür. Annesi a Fokat evvel AJİSİ | ben onun hakkından geleceğim; sen bi$ merak etmel Her şavini bize bord olan ve biz imdadına yetişmemiş Ol saydık bugün belki de ölmüş oli olan bir çocuğa sözümü geçiremez ibadetle bakıyor. mi yim ben? Bugünden sonra ona hadi Bi bildireceğim, burada bir sığıntı © duğunu ve her şeyi bize medyun başka sade su ve ekmek yiyeceksin. yüzüne biraz renk gelmiye başlamıştı. Bir hafta içinde gene sapsarı olacak - sın. Hatice hanım söylerken kızının boy- nuna sarümiş, sallanıyordu. Bunu gö- bir titreme bacaklarından başlıyarak | ren Nerime birdenbire ürperdi: ta tepesine kadar onu sardı. Dişleri | — Hapis ve kuru ekmek cezası bir bile birbirine çarpıyordu. — Zavallı annem ne diyecek? Ye bu| halde gidip onun önünde diz çökmek sus ola yüzden onu evden kovarlarsa! Ya tek- rar sokaklara düşersek! İçeriye girdiği zaman, annesini bü-| tün günün yorgunluğunu dinlendir -| ğilirken genç vücudünün isyanla geril- | rar İstanbula avdet ümidi yoktu. mek için yatağına uzanmış buldu. şey değil... Fakat bir de istemediğim ve af dilemek; işte bana asıl güç ve fe- na gelen bu... Yanan #inı annesinin eline doğru e- diği ve gururunun hırpalanmasına ta- — Geldin mi kızım? Komşuya uğra- | hammil edemediği hissediyordu. dan değil mi? Nasıllarmış? Zerrinin a- Ayni gün, birkaç saat sonra Feridun kovduğunuz çocuk çok fakirdir. Hem | bu temiz ve Alicenab kızın kalbinden #onesi de hastadır. Şimdi ne yapacağı- | birdenbire ateşli bir isyan sesi yüksel- mi bilmiyor.. hem... di ve her geyi unutarak, hattâ annesini teşi düşmüş mü? bey annesine bütün meseleyi anlattı, — Evet anne... Şey... «Müteheyyic bir çocuğun şımarıklığı» Birdenbire annesinin yatağının ya -| diye tavsif ettiği Nerimenin bu hali- bu lunduğunu bir saniye bile aklındi çıkarmamalı, gururunu kırarak başın eğmelidir. Kendisini «dam yerine yarsak işte böyle nankör olur ve g marır. İKİNCİ KISIM Nerime, Bandırmadan İzmire gl trende, üçüncü mevki yolcularına 70. agonün penceresine dayi mış, dişarısını sevtediyordu. Bu *X onu gene İzmire, İspartalı eölesinin 9 nma götürüyordu ve bu defa artik pet zaman için onların boyunduruğu SİSE da kalacak! gir Ah, şu teren yolculuğu bir ka daha devam etse; İzmir yolu ya (arkam var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: