13 Eylül 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

13 Eylül 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

amenna i i İ ge 6 Sayfa Eylâl 13 Küre bakır madenleri yeniden işletilecek Çok eski yıllardanberi tünel ağızlarının a Küre (Hususi) — Kastamonudan çi - kan yolcular Ecevi « din meşhur çorbasın. içliklen sonra oluya doğru yol #lmağa başlarlar. İ - pebolü yolu üzerine kurulmuş olan Küre kasabası dağ yama - cına yaslanmış yeşil ormanlar (arasında girin bir kaza merke- zidir. Birkaç yangın ge. giren gözel Küre ne yazık ki mamur de. ğildir. Yalnız yeni- deri birkaç resmi bi. Ga inşa edilmiş bulunmaktadır. ) İlk okul binası büyüklüğü ve modem; tarzı mimarisi itibarile nazarı dikkati çekmektedir. | Burada ötedenberi orman ve ağaç ye - tiştirme san'ati revaçtadır. Kışları bö kalıp İstanbula gitmiyenler de iskemle, tekne vesair buna mümasil eşya ya. parlar ve satarlar. Kürede bu meyanda demircilik gan'a. tı da ilerlemiştir. Civar köy ve kasaba arm kazma, kürek, bel ve çapa gibi zi- raal âletleri ve keçilerin boynuna takılan gelek tabir ettikleri çanların enval bu « rada yüpılmaktadır. Kasabada bir talaş ve bir de kereste fabrikası vardır. Fakat Küzeyi iktısadi bakımdan yük. selten bakır madenleridir. Eu maden çok eskidenberi işletilmektedir. Osmanlı im- paratorluğunun denizlere hâkim olduğu devirlerde donanmanın bakır aksamı bu. tadan temin edilirmiş. Geçen yıl maden araştırma heyetleri buraya gelmiş ve esaslı tetkiklerde bu . Yunmuştur. Şeyhoğlu mevkiindeki civa medenle - "fe kasaba civarındaki bakır maden » lerinin zengin damarlarına rastgelinerek müsbet neticeler elde edilmiştir. Son yüz yıl içinde bura madenlerinin geçirdiği safhalar şu şekilde olmuştur: 80 yıl önce buranın imtiyazı Hacı Kos. işletilen bu madenlerin çılmasına başlandı Küreden bir görünüş ti adında bir Ruma verilmiş bu Rum burasını bir hayli işlettikten sonra Ab - dülhamidin kızı Naileye devretmiştir. O da bu verimli madenleri Balye «Kesal şir. keti> nam ve hesabına işlettirmiştir. 13211324 yallarında maden istihsal fazlalaşmış ve Yüklütaş mevkinde bu münasebetle de bir kilometre uzunlu - ğunda bir tünel açılmıştır. Buradan alınan revhetler iki gemiye yükletilmiş ve Avrupaya sevkedileceği bir sırada da Umumi Merb başlamıştır. Harb senelerinin devamınca buraya bir tek kazma dahi vurulmamış ve do - layıstle de bu iş geri bırakılmıştır. Şimdi bu tünel ağzı açılmakta ve genişletil - mektedir. Bu faaliyet devam ettiği tak- dinde Kürenin ekonomik hayatında e - saslı bir inkişaf baş göstermiş olacaktır. Kasabada Fatih zamanında yapılmış çok güzel bir cami vardır. Bu caminin kapısı fil dişi işlemelerile pek zarif bir tarzda süslüdür. Muşda üç kurt bir köy sürüsüne saldırdı Muş (Hususi) — Gün ortasında üç kurd Muşa bağlı Zorabat köyünün koyun sürü - süne zaldırmış ve koyunları Altınovaya da- Hattığını gören köz halkı sopalarla, balta -| larla arkalarına düşmüş, bütün takibleri - ne ve bağırıp çağırmalarına rağmen 50 ko- yun kurdlar tarafından parçalanmış, diğer- leri kurtarılmıştır, mmm EŞ C Havsada Balkan harbi şehidleri âbidesi ) Edirne (Hususi) — Havsada Balkan harbi şehidleri için yeni bir âbide yapıl, dığını evveke bildirmiştim. Burada Balkan barbinin 150 şehidi ve bir yüzbaşı yatıyor. Büyük manevralar sırasında bu güz 3) eser halkın tekrim duygularile açılmıştır. Gönderdiğim resim şehidlik Abidesidir, Ceyhanın uyanık bir köyü: Nazımbey Ceyhardan yazılıyor: Kazaya 13 kilo - metre mesafede ve kambanın güneyine düşen, şirin ve güzel bir köy vardır: «Yeni köy Nazımbeyli> buraya Nazımbey denilmesindeki sebeb, bu köy halkının vaktile Yürük eşiretinden oldukları ve maişetlerini o zaman sirf malcılıkla «e. min etikleri ve artık böyle göçebelikten kurtularak, bir yurd sahibi olmak için €n zenginlerinden ve hepsinin hürmet ve itaat ettiği «Nazım Bey» adındaki ağanm şimdiki köyün bulunduğu mahalli müns. sb görerek köyün kurulmasına Amil ok masından ileri geldiği söylenmektedir. Bu köy böylece teessüs ettikten sonra, sakinleri yavaş yavaş çifteiliğe alışmış ve bu işe dört elle sarılmışlardır. Ekserisi kısa bir zamanda çift çubuk sahibi olmuşlar ve tarlalarını mükem - mel bir surette ekip biçmeğe başlamış - lardır, Maamafih aralarında hâlâ malcilık ya, parak hayatını kazananlar &a vardır. Kö. vün havası ve suyu fevkalâde güzel ol - duğundan balk sıhhatli ve gürbüzdür. Bu rada da köv kanunu tatbik edilmektedir. Bu münasebetle bircok faydalı işler ba- şarıhmıştır. 1 numaralı plâna göre inçasına başla . nan köy odası ikmal edilmek üzeredir. Burada ihmal edilen en mühim nokta mekteb işidir. Köyde okuma çağında yüz. den fazla çocuk olduğunu söylersem, mek teb ihtiyacı hakkında esaslı bir fikir ver- Miş olurum. Bu uyanık ve mamur köye; bir mual. Um gönderildiği twkdirde köy odasından da istifade olunmak suretile ihtiyaca kâ. fi bir mekteb kazandırılmış olur. Kırklareli msb'usu General Purhanettinin tetkikleri Kırklareli (Hususi) — Meb'uslarımız. dan General Bürhanettin geçen gün vi - lâyetimize getmiş, Partideki | toplantıda halkla temas ederek memleket işleri hak. kında Iki sant devam eden bir konuşma yapmıştır. Halkın dileklerile yakından alâkadar olan meb'usumuz işlerini bitir. dikten sonra şehrimizden ayrılmıştır. Adapazarı hapishanasinden kaçan 3 mahtüm yakalandı Adapazarı (Hususi) — Birkaç gün ev. vel şehrimiz hapishanesinden bir kaçma teşebbüsü vukua gelmiş, fakat jandar - mamızın uyanıklığı sayesinde akim kal- mıştır. Muhtelif cezalara mahküm edilen Karaçonraklar köyünden dönme Hasan. doktor lâkabile maruf Mehmed, Babaes. kili Ahmed zafer bayramı gecesi hapis - haneden kaçmağı tasarlamışlar, gece saat 11 de helâ penceresinin duvarını delmiş. ler, dışarı çıkmışlardır. Fakat o sırada nö. betçi bulunan jandarmaların sıkı ateşi karşısında teslim olmağa mecbur talmış. lardır, Mardinde Halkevi çalışmaları Mardin (Hususi) — Şehrimiz Halkevi İneşriyat ve yardım kolu övülmeğe de - ğer bir şekilde 'çalışmektadır. Haftada i gün. fakir ve muhtaç kimseler mua. yene edilmekte ve kendilerine parasız ağıtılmaktadır. Şehrin muh. tekf semtlerine konan hoparlörler vası - sssile her akşam halka konferanslar ve. rildiği gibi Ankara radyosu da muntaza. man dinlettirilmektedir. 20-30 kuruş ara. sında olan sinema duhuliyesi 10 kuruşa indirilmiştir. Pazar Ola Hasan Bey Diyor ki: — Hasan Bey şu geçen a damı gördün mü?, .-. Öyle bir adam kı. ... her İşinde dâima «insa, Dis olarak hareket eder, Hasan Bey — Simdiye ka. dar kaç kişiyi öldürdü?, li” «Son Posta» nın tefrikası: 18 Yazan: Martha Richara ENBİR CASUS KADININ ) HATIRALARI. Çeviren: Hatice Hatib Beklemesini hilen kazanır Felzengran Alman oerkânıharbiyesine aid &ır hakkında fazla bir şey söylemedi Bon den ne istiyordu? Acaba ikinci büro nezdin- de de tavassutumu mu istiyordu? Onun niyetlerini hiç bir saman anlıyama- dım. Çünkü Iki gün sonra Brükseli terkedi - yorüum. Bu müddet zarfında da sabık Avus- turya zabitini bir daha görmedim. Sonradan İöğrendiğime göre o da pek az bir müddet sonra Belçika hükümetinin deve Üzerine Brükselden gitmiş. Şimdi nerede bulunuyor? Herhalde bütün Avrupa Üzerine yayılmış olan geniş casus- huk şebekesinin herhangi bir noktasında. Casusluk beni Berlinde bekliyordu. Doğrusunu söylemek icab ederse ben ora- ya pek te muayyen bir gaye için gitmemiş | tim. Sinema aktörlerinden birine Aşık olan bir arkadaşım beni Almanyaya götürmüştü. Sevgilisi Otto, M. F. A şirketi hesabına çalı- #yordu, Onu her ne pahasına olursa olsun bulmak İstiyor, fakat bu işl tek başına yap- mıya cesaret edemiyordu. Birkaç gün sonra orada sıkılmıya başla - muışcım. İki sevgiliyi başbaşa bırakıyordum. Bari sevgili aktörü Clark Geble olsa idi Fakat hayır... Tavırları hiç de fazla erkekçe değildi. Mramafih, ufak bir hadise beni arktı, Otur makta olduğum Bristol otelinden Parise ta- lefon etmek istedim. Bankadan bana para göndermesini istiyecekiim. Bu sırada bir şeye dikkat ettim. Böylediğim sözler keltmesi kelimesine ote- Un foncusu kız tarafından muhstabıma tekrarlanıyordu. Söylediklerimin kaydedilmiş olmasına, bir dereceye kadar kızmayabilirdim. Fıkal behim doğrudan doğruya Fransa İle konuşmama bile mâni olmak istiyorlardı Buna çok hiddetlenmiştim. Kendi kendi- me yemin ettim, İlk fırsatta bunun intika- min: alacaktım; bu fırsat, iki gün geşmeden Nicolas Jorman'ın şahsında tecelli etti. Bu adam şimdiye kadar görmüş olduğum ca - susların en acayibi idi. Harbden sonra, ne taraftan fasla para nlırsa, o taraf İçin ça- lişmakta idi. Orun birçok ismi vardı, Benim ona burada verdiğim isim, o gün benim kar- ştma çıktığı zaman kullandığı isimdi. Aca- ba bu adam hangi mlilettendi? Bunu kim- se bilmezdi, onda her zaman en aşağı üç pasaport bulunurdu. Omu bana Iki sene evvel Pariste, yüzbaşı Ladouk tanıtarıştı. Jorman beni Bristol otelinin holünde gö- rünce hemen tanıdı, Ve hemen yünıma yak- laştı, Küçük boylu, seyrek saçlı, üst dudağı- nın üstünde bir yara yeri olan bir adamdı. Onun üstünde her zaman astragan yakalı bir siyah palto vardı. Esnimle konuşmağa başladıktan sonra, o- na hemen, şimdi hangi işle meşgul olduğu- mu sormuştum. Bana, büyük devletlerin biri- ne, Alman tayyaresiliğine aid büyük bir dos- ya verdiğini söyledi. O da benim Berlinde niçin bulunduğumu pek merak ediyordu. Esasen bana açılması-| nın sebebi biraz da benim ağzımdan bu hu- susta lâf almak içindi. — Demek sen bep işdesin öyle mi? Yok canım. Pakat bir işle burada ol - saydım. beni ele verir miydin? — Beni kim zannediyorsun? Bana yar - dım etmekliğini bile islerdim. Elimde payet mühim bir iş var... Eğer istersen... Sonra da daha başka işler de olacak. Benimle çaliş - mak ister misin? Ona cevab vermedim. Ve gülümsedim. © yeniden benim Berline niçin geldiğimi &0 - ruyorduz —B bir İş için mi geldin? Resmi Dairelerin — Hayır. Yalnız germek için geldim. O zaman ona arkadaşımla sevgilisi Otto- mun hikâyesini anlattım. Sonra sözümüz Al- manyadaki propaganda faaliyetine (intikal etti. Sinema vasıtasile propaganda yaptık - larını mevzuubahs ettik, Arkadaşım Margot beni almağa gelmişti. Jorman'dan ayrıldım. Bana: — Gene görüşelim! Diyordu. Sonradan, bir sabah Jorman ba- na geldi, ve beni yemeğe götürdü. Muhuk - kak ağrımdan bir söz kapmak niyetinde | - di: — Doğru söyle Marthe, diyordu. HAJA teş- kllâlta çalışıyor musun? — Fakat Nlek, sana (o hayır diyorum yal Neden, nanmıyorsun? Yalnız bir eğlence se- yahati yapmaktayım o kadar... Tebil sözle- rimin doğruluğunu sana isbat etmek güç - tör. Pakai bana inanabilirsin. Jorman ile almanca konuşuyordum. Hatiğ Bristol gibi bir otelin holünde bile alsa, bir ecnebi Msanı konuşmak, herkesin Omazar dikkatini celbelmek demektir. Birden Jorman bir şeye karar vermiş gi- «İbi kolumdan tutarak beni içerideki salonun bir köşesine götürdü. Saatine bakarak; — Bir dostumu bekliyeceğiz! Dedi, Biraz sonra, kısa (o boylu, kar saçlı gözlüklü bir adam bize yaklaşıyordu. Jor - man bu adamı bans takdim etmediği için onun İsmini hiç öğrenemedim. Gene, sinema ile yapılan Alman propa - gundasından bahse başlamıştık, Yeni ge - len adam: — Evet, diyordu. Bilhassa haftahk vak'a- ları gösteren filmler... Bu adamın Alman olmadığı telâffuzundan belli idi, Ben dünyanın her tarafında sine- ma içinde sansür olduğunu (söylüyordum. Birden Jarman arkadaşına o dönerek onun kolundan tuttu: — Dikkat ediyor musunuz?. o Şaşılacak gey... Sesl tıpkı onun sesine benzemiyor mu? Ve yavaşca bir isim söylemişti. Ben bu 1s- mi duyamamıştım. Jorman şimdi başını ba- na çevirmiş soruyordu: — Siz Lorraine'isiniz deği mi? — Şimdi her şey anlaşılıyor, Aymi telif - fuz... Çok şayanı dikkat... Ben sise habe veririm. Ba sözleri öteki adam söylemişti. * Onlardan ayrıldıktan sonra düşünüyor - dum: Jorman İle arkadaşı benim hakkımda bir şeye karar vermişlerdi. Bu işi herhalde öğrenecektim. "Telâşa lüzum yoktu. Casusluk hayatında en mühim şeylerden biri de bek- lemesini bilmektir. Esasen bu beklemek si - kıntılı bir şey değildi Benim (bulunduğum sıralarda Berlinin Ogece hayai bölün Avrupa şehirlerinkinden çok daha eğlenceli ve gürültülü kedi, Bütün gece restoranlarında, her masada telefonlar vardı. Ve bu telefonlarla masadan masaya konuşmak mümkündü. Telefonların lâmbaları mütemadiyen yanıp sönmekte | - di. Erkekler, kolaylıkla davetlerini kabul e- deceklerinden emin oldukları kadımları ça - giriyorlardı, Fakat (Okadınlar, erkeklerden daha cesaretli ve cür'etli idiler. Bunlar, lüka restoranlardı. Daha ucuz res- toranlarda, eğlence yerlerinde eğlence daha fazla ve daha değişik denilebilirdi. Bu yer - lerden birinde, kadınlardan hiç para elin - mıyordu. Hattâ bir kadeh likör de ikramları vardı. Ancak bu yere, deniz mayoları ile gel- meleri şarttı. Ayaklarında uzun ökçeli & - karpinlerle, bileklerinden kıvrılmış çorapla rın. muhafaza ediyorlardı. (Arkası var) nazarı dikkatine Kâğıd ve tabı malzemesi tedariki hususunda uğradığımız müşkülât dolayı » sile kâğıdlarımızı idareli kullanmak mecburiyetinde kaldık. Hacimlerimizi kü- çültmek ve yazıları daha ufak puntolarla dizmek gibi tedbirlere başvurduk. Bu cümleden olarak şimdiye kadar 10 punto üzerinden dizilmekte olan ilân . tarı 15/9/939 tarihinden itibaren 8 pünto ile dizmeye karar verdik, Hurufatın küçülmesinden dolayı ilânlar hiçbir eksikliğe maruz kalmıyacak yalnız işgal edeceği yer ve hacım kısalmış olacaktır. 10 punto ile 8 punto a. rasındaki nisbeti muhafaza için ilânların beher santiminden şimdiye kadar tatbik edilmekte olan tarifeden yalnız on kuruş fazla ücret ahnacaktır. Netice itibarile bir ilâmın 10 punto üzerinden dizilmesile alınacak ücret; ayni ilârın 8 punto İle dizilmesinden alınacak ücretin ayni olacaktır. Elimizdeol. mıyan sebeblerden dolayı vaki bu değişikliğin mazur görmelerini rica ederiz. Resmi Dairelerin Türk Maarif Cemiyeti Resmi ilân işleri Bürosundan Kâğd ve (bı malzemesinin darlığı dolayısile 15 Eylülden itibaren ilânı gazetelerden beher ilan için ancak ikişer tane verileceği gazete ide- rehanelerinden bildirilmiş olmakla alâkadarlıra arzolunur. Nazarı Dikkatine Üniversite Rektörlüğünden Askerlik dersleri imtihanları 21 Eylülde başlıyacak ve 15 İlkteşrinde bitecek. tir. Alâkadarların Üniversite talim taburu komutanlığına müracastları, (31)

Bu sayıdan diğer sayfalar: