15 Ekim 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

15 Ekim 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

N < ON POSTA Baltık sahillerindeki son hâdiselerin. mahiyefi ve manâsı Şersemmanemasansene YAZAN Sayfa 5 BİNBİRDİREK, .BATAKHANESİ Meczub derviş Delikanlı, boşboğaz, cahil bir adamın, hiç bir|ağaç bir matradan derviş Aliye birkaç yu - fesad niyeti olmaksızın, sır! boşboğazlığı ve dum su içirmişti. Derviş Ali de nâr vura © Emekli General H. Emir Erkilet eN yük Ballık denizim, 283, Sovyet Rusya $eki Çarlık Rusya. edebilecek bir Miran ANE nu Taziyetle değildi çı ihalaza Onün için, İçerilerine Kadır eh tek AK Rusya, : larin kapa anin ve Ul eramiyet.. krauyanın Ancak Rus e burasına Rlamıştar, © DrosOkolu Sovyetleri İttihadı zaman tanı. de korumaların bitaraflıklarını müestir alarile birine) olan A derecede alika- 3 devlet Alma © alika Rusya; ML O, hik Genler Baraz, e, KUHeTİkliğE karşı kara ve Hığa kadar bi ? ine tak. ll. Ger, ir duvar örme) .! Her ne ise Sovyet Rusya Eslonya, Letonya Mizinin Alman ve Rus nüfuz bölgelerine tak-| ii Htiakile acı bU duvar Romanya - Lehistan |Ve Litvanya ile akdettiği mütekabi yardım size edildiğini ve bu iki büyük Ba Arabeedar maydanımdaki mwktabe gidin çö Manyanın, vücud bulmuştu. amam RL gark aça hip bir za Bugün is, Bultıkt, ,,* lerin ve yaziyor et Evvelâ 1 Dümile nltüst olduğu. hama © bain Olunuz ve Buğ si pi Almanya arasında hüdud si hatlar. şimalinde kalan li İda Estonya Rusya Data e koyak <X berhançi bir teea dalar Koyabilecek kadar kürveti olma - madıkça Bük Batdaj — tahkim olun- aa Baltinm tabiatile bir , Sovyet Rus; E kadar ileri sizTiyeki le tİrmesi key: rak kendini Baltık Mi takım yen. Siriştiğini sare eğ a Bah Ar ler bü saydığımız kü! yardm vk tile ayrı ayrı mütekaki) si üm Pemenieri akdetmekiş vr pi €vletler NÜfuspa ve az .| devletlerden, âakeri ve a m Mal hakkını iste Pukat Litvan, nd, e leg bi i Uğrunda vAKtile ki vir Easbettiği Vina vi, vanyaya inde etmiştir. SİAMÜR birlikte, Tiç * Rusyanın Ey Son Fo ta,,nın as ei muha FT i Alman Hericiye Nazırı, ikinci Moskova seyahatinde, Sovyet yarılan (o anlaşmaların Şünkü bir büyük hükümetin elindek! bir a raziyi ve bahusus Vilna gibi bir şehirle do - Mylarını küçük bir hükümete rızasile terket. mesi hemen hemen yaki değildir. | ye emniyet muahedelerile ve bu muahedeler. le elde ettiği askeri işgal haklarile kendini Barba karşı teminden başka, donanması için de 1914 de olduğu gibi doğu Baltıkla geniş Ve emin bir hareket sahası elde etmişiir. Buna mukabil Pinlândiyanın kara hüdudü Leningradın şimal! yakınlarına kadar geldik. ten başka Pinlândiya körfezinin methalini küpıyan Aland, Degö ve Önel adalarından ve bunların serpintilerinden oşimaldekileri Pinlândiyanın elindedir. İste Sovyet Rusya- nin bugün Moskovada Finlândiyanin mü -| messillerile müzakere ettiği #97 Aller Baltık bükümetlerile akdettiği munhede ve muka - velelere benzer anlaşmalardır. Ber Sovyet Rusya bu müzakereler neticesinde maksadına muvaffak oluraa Finlindiyanın Baltık kıyı.| arile adalarında bazı mühim noktaları İyral alt'na almak hakkırlı ihraz etmis olacak ve bu tavefrde hem doğu Baltıkteki varivetini te- min etmiş ve hem de #imale karsı da kendi. Nİ koruma tedbirleri almış bulunacaktır. Sovvet Rusvanın umumiyetle garba karşı almakta oldutu bu umumi askeri müdafas -| tedbirlerine mutlak bir hedef aramak lirim- | dir. Cünkü onun almakta bulunduğu siyasi | Ve Askeri tertibât bep korunma tedbirleri » dir ve bunlar ber mütecavize karşı kullanı » labilirler, Sovyet Rusyanın Polonyanım tak- . ,simile değişen garb hududlarının hasıl ettiği Yeni durumla mütenastb ve müvazi olarak askeri emniyet ve midafan tertib ve tedbir. lerini değiştirmesi pek tabildir. Dalma gebe olan istikbaliu neler doğura - erkânile o birlikle, imzası merasiminde rasında herhangi bir gerginliğe sebeb olur diye. Meselâ Letonyadaki 65,000 kadar Al - manin Almanyaya nakline girildiğini bile görüyoruz. Bu ve emsali tedbirler Baltık de. devleti arasinda tam bir anlaşma mevcud olduğunu da gösteriyorlar. Simdi bü yeni Rus Baltık hareke: ve an. laşmalarının Almanyanın Baltık denizindeki! durumunu zâfa uğratıp uğramadığı mesele. #ini tetkik etmek kalır, Mivaki Sovyet Rus- yanın Baltık denizinin doğusunda kuvvet - lenmesi bir Alman - Rus a'lAhlı 'htllâfı ha - linde Almanyanın gararınadır. Fakat bu İki devlet birbirlerine taarruz etmek değil, uz. laşmak ve hattâ icabında yardımlaşmak yo - unda eahsıvorlar. Bu noktadan Sovyet Rus. yanın Finlândiya körfezinde bayı deniz &s- Jerine #ahib ve malik olması Almanyayı her hangi bir tehlikeve maraz birakmaz. Rün - dan baska Sovyet Rusyanın doğu Tisltıktaki yeni hareket ve tedbirleri sırf todafü! mahi yettedir. Prkilet Bir Amerikan vaparile ithalât eşyesı geldi Dün Mmanımıza gelen Amerikan bandıralı Exç*yo vapurile mühim miktarda madeni yağ, röntgen makineleri, fötoğraf malzeme. #i, eezayi tıbbiye ve demir esya gelmiştir. Hamule yarın tahliye edilecektir. Jiletle bir kadımn yüöz'nü kesen genç tevkif edildi Beyoğlu caddesinde, Behiye minde bir kadını jiletle yüzünden yaralıyan Muhsin a. dında bir genç, dün adliyeye verlimi öehaleti yüzünden bir felâkete düşmesini! önlemek istiyordu. Tayyarsadenin bu müda.| İ haletine kızmadı, fakat Çopuru da söylet - mek istedi; İ Bre kesmeyin ağanın sözünü bre. O bi- zim 'anlıyacağımız gibi konuşur. Biz kâtb değiliz, danişmend değiliz. Cahil adamla - ri... Çopur ağa devam etli: — Senin anlıyacağın dediğin çobandır. Çoban şarab içerse sarhoş İdlup sızar. Sürüye kurdiar salar Sonra, kelimeleri tane tane söyliyerek WA- ve etti: — Bultan Murad. bize... Kahvedekilerin hepsi ayağa kalkmışlardı. Çopur ağa ile iki sipahi bir sn için şaşırarak İbukıştılar. Kemani Osman Dede: — Efendi hazretleri... Efendi hazretleri... İ Dedi. 'Tayyarrade de: — Keysidâr Mehmed Efendi hazretleri. Diye ilâve etti. Sultan Murad da derhal s- İyağa kalkarak ellerini göğründe büyük bir hürmetle kavuşturdu. KEYSUDAR MEHMED EFENDİ Keşsüdür Mehmed Efendi. kerametine İba. mılmış cerbeli Âşık dervişlerdendi. Yaz kış baş ayak çıplak gezerdi. Alnı kâküllü, saçları bukle bukle omuzlarına dökülmüş, çenesini de kıvır kıvır ucun bir sakal çevirmişti. Key-| #âdür lâkabını kâküllerinden ötürü almıştı. Unkapanında oturduğundan ona Kapani Mehmed Efendi de diyenler vardı. Unkapanı #surunun iç yüzündeki Arabacılar meydam ö- nündeki sbyan meklebinde yatıp kalkardı, cukların okuma yazmayı çabuk kavraması, sihinlerinin açık olması Kapani Mehmed E - İtendinin nefesinder billninli, Yerler kar ve buz olduğu zamanlar bazan çıplak ayağına | bir nalır geçirir, sırtına da bir beyaz İmroz abes atardı. Keysidir Mehmed Efendinin| İaslen Gelibolu taraflarından olduğu söyle - nirdi. Fakat, Macaristandan Peçevi şehri raflarından Kabanlçah, kopçalı, çakşırlı a- damlar gelip Arabacılar mek'ebinde misafir olurlar, ve Kapani Mehmed Efendinin akra -| bası olduklarını söylerlerdi. Mehmed Etendl | de o tarafların iannını çok gürel konuşurdu. İ Mehmed Efendi, gençliğinde urun zaman! bir cezbe! ilâhiyeye kapılarak serseriyane g€- ip dolaşmıştı. Konyada Şeyh (Rrlizadeye mürid olmuştu. Ondan icaset alarak İstan - bula gelmişti, Kırk yıla yakında Unkapa -| nında yerleşmiş bulunuyordu. o Kerametine| ald birçok vaka'lar naklediirdi. Meselâ bir! gün Urkapanının iç yüzünde kuyumcubaşi Derviş Mehmed Zıllinin dükkünnda, kuyum- cubaşının on beş yaşlarında bulunan oğlu Bvisa Elendi Kur'anı kerimden «Va ketebna aleyhim fiha innetinefsi hinmefse ayetini okur ken Kapani Efendi dükkâna girmiş, çocuğu i dinliyerek «Allah Allah» demişti. Tam o si - rada karşıdak! bir berber dükkânından da Güreşçiler tekkesi şeyhi pehlivan Ali Halhsli de çıkmış, Kuyumcubaşının dükkân önünde Keysüdârı görünce bir nâra atmiş: — Ey desti. Şahımız Şah Alidir, yoluna can ve başımız kurban olsun, Kerbelâ mey- danıdır meydanımız!.. Diye bağırmıştı. Ve gelip Mehmed Efen - dinin elini öpmüştü. Kapani Efendi de: Derviş Ali, inşallah bu anda murad ve rak gene o ber Elendi de çocuğa dönmüş; — Bvlâdım, işte «Ve ketebna,..» ayetinin yeri geldi, tekrar okul. Demişti, Küçük Evliya tekrar okumağa başlamıştı ki Derviş Ali berber dükkânindan dışarı fırlamış ve koşa koşa kuyumcu dük - kânına gelerek kendisini tçeriyo alımışlı, Ar- kası sıra da berber dükkânından o semtip meşhur delikanlılarından Hac Ahmed oğlu diye anılar, yiğit dal bışak çıkarak koşmuş, Derviş Aliyi memesi Üstünden vurarak şehid etmişti. Hemen Kapani Mehmed Efendi Der- Viş Alinin kulağına eğilmiş; «Şimdi Kerbelâ şehadetini buldun mu?» diyarek gitmişti, Kuyumcubaşı Derviş Mehmed Zilli: — Bre şu Hacı Ahmed >#lunu tutun! Diye bağırarak katü! tutturmuş, Yeniçeri ağası Hasan Halifeye teslim etmişti, Hacı Ahmed oğlunun katil olduğu tahakkuk et. miş, Ağakapısı zindanında boynu vurula - rük cesedi gece vakti Çardak önünden deni» ve atılmıştı, Keysüdür Mehmed Efendinin buna benzer menkıbeleri pek çoktu. Meselâ, bir gün de Sultan Muradın huzuruna çıkıp: — Bre Murad Çelebi. Unkapanındaki Süğ. lün Muslu Sultan halan üç günden sonra pek müflis olacak, biçareye elli kese yardım et te borcuna versin! Der, Murad da bu mecznb dervişi: Pek iyi baba sultan , Diye Keysüdar #fendiyi savar. Fakat & - çüncü günü Muzlu Sultanın sarayından bü. yük bir yangın çıkıp Sultan yalınayak, ca » nını 20? kurtarır. Kapanl efendi ber gittiği yerde büyük bir hürmetle karşılanır. Herkes onun hayır ve duasını almağa çalışır, Çuçtura Kumkum» sından birkao yudum sn İçince içinde bir fe- rahlık duyardı, Bir bakışı, kinayeli bir sözü, uzun uzadıya tefsir edilir, istikbale aid hü « kümler çıkarmağa çalışılırdı. Hangi evin ka» Pisın çalsa, hangi konağa, saraya varsa, İz- zet ve ikram İle misafir edilir, hattâ ısrar İle gece yatısına da alıkonulmak istenilir, fa. kat, Keysüdür Mehmed efendi, geceleri, Ara- bacılar mektebindeki odasından başka bir yerde kalmazdı. Ascılar kendisinden para al- maz, bilâkis, onun dükkünlarına uğramasını uğur ve bereket sayarlardı. Keysüdâr Mehmed efendi, kâkülleri peri « şan, entarisinin düğmeleri çökük, göğüs bü Bır acık, bas ayak çıplak, omutunda ağap matrası, elinde teberi, sallana sallana iler - liyerek evvelâ kahveci kemani Osman dede. ye: — Bre Osman çelebi... Kahveye bereket, kühveye izzet... (Arkası var) Teknik okulda yarın derslere başlanıyor Yıldızdaki nafla teknik okulunun yen! den yıh hazırlıkları ikmal edilmiştir. Okulda yeni sene tedrisatına yarından itibaren başlans. caktır, "Teknik okulunun fen memuru kısmına ali- nacak talebelerin imtihan evrakı tetkik edi. miş ve neticeler tesbit olunmuştur. Fen me- murluğu kısmına girmek istiyen 200 e yakın talebeden ancak 62 si giriş İmtihanında mu. vaffak olmuştur. £ dükkânına girince Kapani hükü, N ivanya gibi bileceği asla bilinmez, Fakat Sovyet Rusya - | a li Yaptığı bu fonk ek bir Almanya mtnasebetlerinin hemen borulu -| Suçlu yapılan isttevabında böyle tir ka - | maksuduna erip Kerbelâ şehldleri sevabına) Teknik okuluna alınacak alemlerin — << dikkate almmağa şa: İst €-| vereceğini fara ve tahayyül etmek çok nesle dın dahi tanımadığını söylemiş, fakat 4 ön- | pall olursun! itihanda iyi are o yaiafiriör Eldince Talak DE Yandır; ve mevalmsiz olur. Bahusüs bu iki devlet a-İcli sorgu hâkimi tevkifine karar vermiştir. | Diyerek elindeki Çuçtura kumkuma denilen ilet hessbına okutulacaktır. Dakka e seylere na a a Vİ Halan MEZ Beki 68 bilmiyecek kadar soğukkanlılığımı kaybet - “ 3e: im e#'emd kası: Ğ MİŞ, Beraber pe ema günler avdet ex - Biraz sonre yüksek kurşun! davar göründü. Ayni zamanda gözlerim kanadı aralık bira - ne rnk : çeke Dartileri, ota. at 9 ni di golrada Cahl4 Be yi Mağ Bideceğin; #öyleyince, bilin paz 3k biran dökmüyter Bibi don 7; Tâtllin son, — AN EVVEL mİ gideceka - > Evet, Elveda gp pil0ak bazı işleri, da heri var. © güzel Belki de Beler tahaypl a ' MUYCâğım! Benaş pe üm etim et «ber şeye rağmen — Se zaman gi a Paha karar mm Ş Barib şey: Nahide isi Harim ony —. e Yaşmadı; halbuki ç m a w sonuna kadar Mezsinaç kalacağı 2 na bak eYfim ema; yemekten sonra hı du tam. Fatma orada çiçek tapkayaez m e rtnce yanıma geldi Mv z Tini var mı? Ahmed hasta, 2 ye de kip & n el Eğme canım... Şimdi yanınızdan a, gn rmediniz mi? Oranın hi Yor, imefendiye haber > > Nesi Dün Yörmuş > #kşamdanberi ateşler içinde mi Beiye döndüm. Taşhıktn Nahide Hânım, Suzidil bacı ve yeni gelen hizmetçi) telâzla koruşuyorlardı. Beni görünce Nahide | Hanım ellerini oğuşturarak yanıma geldi — Ne yapacağımı bilmiyorum. Birkaç gün- denberi çok hasta idi; doktorlar hafif bir #oğukalgınlığı dedikleri için kimseye bir şey söyletremiştim. Dün gece yarısından sonra birdenbire hali değişmiş, kendini kaybetmiş; sabah gelen daktorlar pek ü#midsizmişler; şim di bunu Cahide nasıl haber vereceğim? Ya zavallı deli bu vaziyet karsısında ne yapa - cak? Benden evvel Suzklil bacı cevab verdi: — Cahide bir şey söylememek daha mü - nâsib olur. Bu kadın yüzünden çok üzüntü cekti: artık yetişir. Nahide Hanım öfke ile ona döndü. — Oğlunun ölüm halinde olduğunu öğren- mesi Mizımdır. Sonra ömrünün sonuna kadar azab çeker ve bizi affelmez, Senin gözünü kin bürümüş Suzidil bacı, ne söylediğin! bil. miyoraun. İhtiyar bakı bana ser sert baktıktan sonra terliklerini sürükliyerek mutfağına döndü. Nahide Hanım da doğruca yukari çıktı. Kime bir kitab alarak yemek odasında oturdum. Nahide Hanımın aşağıya inmesini sabırsızlıkla bekliyordum. Biraz sonra Cahid koşarak sokağa çıktı, hanımefendi de benim. yarıma geldi. — İstanbuldan telgrafın doktor getirte - cek. Ayni zamanda onların yanına tir has- tabakıcı ile bir uşak daha gönderdik. — Allah vere de bir felâket olmasa... — Çok feci olur; çünkü anası büsbütün çıldırır... Tam bir hafta Cahidin ağından bir kelime çıkmadı. Mütemadiyen doktorlara o meğgul oldu, sokakla ev arasında mekik dokudu. Yü. zü sararmış, gözlerinin etrafı mor bir halka ile çevrilmişti. Nahide Hanımla ben ona kor- karak bakiyor, bir sual zormağa, bir teselli kelimesi söylemeğe coserot edemiyorduk. Hattâ bir gün onun görlerinin bulanık ve yaşlı olduğunu gördüğüm halde bile ağrım açıp bir şey diyemedim. Onun bali bana deh- get veriyor, uykumu ve rahatımı bozuyordu. Haştalığın onuncu gönü bir sabah kah - ARI DAĞLARIN EPR valtı için aşağıya indiğim "aman Nahide Ha- nim göz yaşları içinde buldum. — Zavallı oğlan öldü. Şimdi haber getir- diler. Cahid koşa koşa oraya gilti, — Oraya mı? Nasıl cesaret etti. — Kadın baygın gibi uyuyormuş. Dün gece, çocuğu ölmeden Kendisi söldüle diye ağlayıp saçını başını yoluyormuş. Bu sabah (o Dbilab düşmüz. l — Ya uyanır da Cahid Beyi orada görürse? — Bunu ben de kendisine söyledim amma be olursa olsun çocuğunun yanına gideceği. pl bildirdi. Sesi o kadar kırık, gözleri o kadar yaşlı idi ki daha fazla itiraz etmekten korktum, Allah cümlemize merhamet ets, İhtiyar kadın tenssürden bitkin bir halde 4di amıma benim onu teselli edecek kuvvetim yoktu, aklım fikrim orada 14). Cahidi deli kadının pençeleri arasında görüyordum. Ni- hayet dayanamadım, belki bir şeyler görür, bir haber alırım ümidile bahçeye çıkarak gay ri ihtiyari adımlarla küçük eve doğru yürü. düm, Aklım başımdan gitmiş, ne yapacağımı kılmış olan kapıya gitti Cenaze telâsile kim. se kapıyı kapamağı düşünememiş olacaktı. Bir dadika tereddüdie içeriye baktım. Bü - tün varlığımda çetin bir mücudele oluyordu; fakat birdenbire kat'i kararımı vererek aralık kapıyı itip içeriye girdim. Şimdi karşımda muntazam ve temiz bir bahçe vardı; renk renk çiçekleri, yeşil ağaç. ları İle sevimli bir bahçe ve çakil taşı döşeli yolün nihayetinde küçük bir ev... Korkak adımlarla yürüdüm. Denizden yal mz damı 'görülen büyük geniş mermer bir merdiveni ve salkımlarla (o çevrilmiş böyük bir balkonu vardı. Biraz daha ilerleyince, Mk katın balkonunda, tahta bir sırı Üzerinde bir adamın oturduğunu gördüm, İki elini ba gına dayamış, gözlerini yere dikmiş olan bu adam Cahiddi, Ne düşünüyordu? Hayatinin feci felâketini mi, yoksa pek kısa süren mes'ud anlarını mi yeniden yaşıyordu? Yarabbi, onu biraz teselli (Oedebilsem! Bü acıları ve felâketleri onun yolunun üzerin - den çekebilsem! Hiç olmazsa ona, zavallı obir genç kızın kendisine ne kadar bağlı olduğunu, kederi - ne ne kadar can ve yürekten iştirak ettiğini söyliyebilsem! Felâket gören bir insan için başka Bir kalbin kendisini O düşündüğünü, kendisie yatın olduğunu öğrenmek «e bir tesellidir değil mi? (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: