12 Aralık 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

12 Aralık 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Pm» “Son Posta, nın Hikâyesi Bileti yönderen kim? . Çeviren : Nimet Mustafa Erkek kapıyı çaldı. Karısı açtı. Boy- nn açlı. Boy — Sen ne iyi insansın. Erkek Şaşırmıştı.: — Ben mi Neclâ, bu iltifat neye? — Güzel bir sürpriz. Zarfı açar aç- ig yanımda bulunmadığına ne kadar Fâldüm. O dakikada ne kadar sevin. i bir bilseydin. Yanımda bulun. Pin bemen üzerine atılır, saçlarını ik didik ederdim. © Yeri muhabbetle mi, hiddetle mi? Beya derle olur mu hiç, tabii muhab. Ni Peki amma bu gerf ne zarfı, zart. ne çıktı? — Bilmiyormuş gibi yapma. güzel rr, > Yani zarfın içinden çıkanın adı iz mi? — Hep de şaka edersin. Sanki bilmi- Yor musun, bilet, hem loca? > Ne locası? > A &, hâlâ da bilmemezlikten geli. aka n başka kim bunu yapar, bu IM için tiyatronun bir loca biletini ım. Postaya koyup eve gönder - a piyesi görmeyi 'de o kadar is "Tekrar kocasınin boynuna atıldı: ti Nedlâ, sana ben bir şey söyliyeyim 9 bileti ben göndermedim. Yanlış nasın, Mi Nasıl yanlış olur o Adresi bizim >“ İsim de bay Salim Tezan. > Tuhaf şey. nenba kim göndermiş ii Artistlerden bir tanıdığın var >> Benim tanıdığım yok. — Baledekilerden. na. Gi Yok, erkeklere güven olmaz. Ii 9Cma bu kadarı fezla,,. Hem bi- ben Seri in, söylemiştin. & Canım o artist değil. — Güven clmaz. Öyle görünmez ds — 2ö> koymuş olabilir. iy O artist tiyatro artisti değil demek rum. Ressain, * — Niş Olabilir?, > Ne bileyim, belki annem... dala Den mi hiç zannetmem, ondan kari, ebe, ya mevlüd; yahud da Ze - Yaba, sofrası davetiyesi gelir... Fakat — davet etmiştir ki O Tecavüz ediyorsun. Peki amma bu bileti kim gönder... bana göndermez, kendi getirir. Dame- dım seni tiyatroya gölürmüyorsa, an- nen sağ olsun işte bilet diye buns' nis. bet verirdi. — Sen de annemi hıç çekemezsin. -— Yok çekememek değil amma, ba. yılırım desem yalan söylemiş olurum. — Ben de senin babana bayılmam. — Payılsan da farkında olmaz Ki r kadeh rakı bulunsaydı, ayılırdı. eçer. — Peki bu bilet kimden geliyor?” — Kimden geldiyse geldi. Üzüm eli- mizde, bağını ne diye araştıralım. der, locaya kurulur. Tiyatroyu sey « rederiz z * Kadın en şık robunu, en yenı yap- mntosunu giymişti. Erkek ttina ille traş oldu. Tiyatroya ler. Kapı. |da bir an tereddüd etmiştiler... Bilet, kendilerile alsy etmek istiyen bir mu. zibin uvdurduğu, sahte bir bilet olabi- Jlirdi. Kapıdak! memur bilete hakarken, İher ikisi de kıpkırmızı kesilmişlerdi. Memur önlerine düşüp onları locaları. na götürdüğü; locanın kapısın: açtığı zaman rahat nefes aldılar... Piyes de çok güzeldi, Piyese o kadar dalmışlar. dı ki, bileti kimin gönderdiği #ydtroda akıllarına bile gelmedi. Son perde kapandığı, tiyatrodan çık- tikları zaman gene düşünmiye başladı. lar: — Acaba kim göndermiş olabilir? — Acaba kim? Evlerine selmislerdi, kapı aralıklı. | Sasırdılar. Evvelâ erkek içeri girdi: — Bu ne hal? : Karısı da girince bağırdı: — Bu ne hal? Evleri baştan aşağı soyulmuş. yükte İm vasıtamla sana geliyorsa!..|haf*f pahada ağır neleri varsa alınmış. “İâMlerin evinde bir artistle tanış-İt. Anfredeki masanın üzerinde yazılı ir kâğıd vardı. «Bileti benim göndermiş olduğumu söylemiye bilmem lüzum var mı?» İmza Evinizi soyan hırsız Küçük devletler, büyük - devletlere nasıl karşı koyabilirler ? (Baştarafı 5 inci sayfada) Mpa enin baban ha.. Senin baban Bn-Jolmakla beraber tahkimala ve ordu - ey, vti Meyhanesinden başka bir ye.İnum kâfi miktarlarda tank ve uçak mü, |rilmiştir. 4afax toplarile mücehhez olmasına ih. tiyaç vardır. Orduda, şu veya bundan m gi avüze baslıyan sensin. Ne ka.|birkaç bataryanın nümune olmak üze- Menem O Canim şimdi uzun etmesene, Ee Sima annem geldise ne oldu? İşi Hiç bir öğ Aldığını farzetsek bile postayla Hava adeta sıcak. Güneş her dekun- Mi Sihirli ve cazib bir hale geti. ayı İz, bitirip gelenler üçer, beşer kağnı m kafile tamam ol Ma baki ten enteresan. Yunanis- Stğg,zak bir kösesinde kücücük bir ka. danış Kadar değerli eserleri bir ara- mp bir verin bulunabileceğini Taşi, memek suretile yanılmışım. Mara iz dökülmüş zekâ, kabiliyet, i Kudret be! ısıklı salonlarda be- k irmerler üzerinde parıtılarla göz tı iyor. Genc erkek vücudünü bu Bk; güzel olarak tahayyül elmek ve Rüzel o'arık (şekillendirmek blân hevkeltraslarma mahsus bir » Erkek güzelliğinin timsali kurur kerr saclı genc bası, vü- miri verici iç şlnda boylu bovmen yükselen” karşısında kadınlar ve er- merak eler gibi bir min ve in. kurtulamıyarak duruyorlar, hel asl Hermes. harmanisini una sarmış, ayni elinde bir utuyor. arel Ep ZE i harabelerindeki arkesi- çıkarılıp berraya geti aj özellikte, türkü menkıbe ve ef- Meykeller, kabartmalar, başka / z vardır. Bir gün şu kadar.İre mevcud bulunmasi maksadr asla akşamı burnumdan çıkar.| gelemez ve memleketi mukadder fe. cantlardan kurtaramaz. Küçük memle. ketler teslihata, fenni harb malzemele- şey olmadı. Fakat annen)rine ve bilhassa müdafaa vasıtalarına da, tiyatro locası bileti miala.İehemmiyet vermelidirler. TL. E. Erkilet «Son Posta» nım yeni edebi romanr j yerlerden çıkarılmış lâhidler, ve daha bu- na benzer türlü taş parçası önünden Keçi- yoruz. Rehberimiz izahat veriyor, bu iza. hat muhtelif dilere tercüme eğiliyor, Mü- zerin iç kapısındaki masamın Üstüne se- rilmiş eski eserler ileri de sa- tan aldıktan sonra dışraıya çıktık. “Yokuşu iniyoruz. Alfa nehrinin üstün. deki beton köprüyü geçiyoruz. içinde Zevs mabedi harabeleri görülüyor. “Yere yikı'mış mermer direkler, üstünü ot bürümüş kaideler, ağaçlârın arasında kal- mış taşlar arka arkaya anıp gidiyor." Zews ki allah'arın allshıdır, Perikles as- rında meşhur heykeltraş Fidyas tarafın- dan onu elinde kartal başlı bir asâ tutar ve bütün sükür ve celâlini harikulüde bir kudreile gösterir şekilde muhteşem bir tahta oturmuş olarak temsil etmek üzere yapılan efsanevi heykel bu mabede bu. lunuyordu. Zevsin kız kardeşi ve zevcesi olan Hira için yapılan mabedin harabelerini ruz. Kalın ve oluklu sğtunları hâlâ SPOR ON POSTA Balkan güreş müsabakaları şehrimizde yapılacak Romanya ve Yunanistan- dan muvafık cevab geldi Altıncı Balkan güreşlerinin biraz geç kaj- mış olmasına rağmen mutlaka yapılması (hakkında verilmiş olan karar Üzerinde ww . rarla duran Güreş Federasyonu, İstanbuldn bulunan teknik heyetin iştiraXile bir top - anti yapmıştır. Beş sonedir memleketimizde yapılan ve Türk takımının kahir bir zaferile netice - ienen Balkan güreşlerinin gene memilek: tümizde yapüması hakkında verilen karar; ada memnuniyetle kurşlamak Jâzımdır. Güreş teknik heyeti Balkan oyunlarının yapılması hakkında mürucaat etiği Balkan devletlerinden Romanya ile Yunanlstandan kavi cevabı almıştır, Yugoslavların vereceği karara intizar edilmektedir. Allıncı Balkan güreş müsabakaları Şubat ayı İçinde şehrimizde yapılacaktır. Güreşçi Abbas Güreş Fedprasyonu mütehassısı oldu Beşiktaş klübünün kiymetli güreşçisi Ab. bas uzun. müddet tahsil ettiği Peşte Beden Terbiyesi meklebinden dönmüş ve teşkildt emrine alınmas: için de müracaat ekmiş ti, Güreş Federasyonu pek yerinde bir ka - rtıla Abbas mütehassıs olarak Federasyon emrine almıştır. Kıymetli güreşçimizden pek büyük iti - fadeler edileceğine hiç ştiphe yoktur. Yugoslavya takımı Ankaradan geldi Ankarada iki maç yapan Yugoslavya fut . bol takımı dün akşam şehrimize gelmiştir. Ankarada yaptığı her Iki maçı da kasanan Yugoslavlar şehrimizde de üç karşılaşma yapacaklardır. İlk karşılaşma bu Çarşamba günü Beyoğlusporla sasi 1430 da Taksim sta ına olacaktır. Yugoslarlar ikinci maç. larını Cumartesi günü Galatasarayla, Paza. ra da Fenerbahçe İle yaptıktan sonra ayni yürü #kşam trenlle memleketlerine döne ceklerdir. Ankarada yaptıkları maçlarla çok! wi bir intiba bırakan Yugoslavların şehri - mitde yapacakları müsabakaların alâka İle karrılanacağı şüphesizdir. Yarn ik karşı -| laşmayı yapacak olan Beyoğluspor bu mağa| en kuvvetli kadrosile çıkacaktır. Yenidan 7 futbolcu cezalandırıldı Beden "Terbiyesi İstanbul Bölgesi Futbol Ajanlığından: Aşağıda adları, soy adları, bölge sicil sayıları ve klübleri yanlı idman. cilara iştirak ettikleri müsabakalardaki gul. hereketlerinden dolayı hizalarımda yazılı müeetler için Beden Terbiyesi Genel Di - rektörlüğünce müsabaka boykotu cezası ve. Hizalarında yazılı tarihlerden ölibaren klüblerinin ve hakemlerin bu futbolewları ceza müddeti içinde müsabakalara İştirak etti:memeleri tebliğ olunur. Altınardudan 1750 Muhlis Göker 8/12/1089 tarihinden itibaren 2 ay, Davudpaşadan 429 Nurettin Çayıroğlu 1 buşuk ay, Kaleden 2098 Şavarş Veziryan 1 ay, Kaleden 2090 Ohsnnes Dökmeci 2 w, o Feneryılmazdan 2141 Celâl Karanğaç 3 ay, Allıntuğdan 1081 İhsan Kilerman 2 ay, Altıntuğdan 1120 Said | BİNBİRDİREK 'BATAKHANESİ Korkunç tehdidier Çamurlu yollarda, yüzlerce ayak,Jcaklardı. Bu iki zorba başı vezir, ya kolay boğuk bir cayırtı çıkarıyordu. uzlaşahileceklerdi. Yahyd de, birbirleri Padişah, ctrafında enderunu hümayu-İni yok etmek için daha binlerce masum nun zülüflü gilmanlarının koğuşları sı -|kanı dökmekten çekinmiyeceklerdi, ralanmış olan sarayın üçüncü avlusuna! (Bostancılar, saray hizmet ve mmuhafa- geldiği zaman, sahne pek hazin olmuştu. |zasına memur diğer bütün ocaklar, kan. Yaşları yedi ile sekizden baslıyarak on larının son damlasına kadar Sultan Mu- dokuz yirmisine kadar yükselen has o -'rada sadakat gösterebilirlerdi. Tersane da ile hazine, kiler ve seferli odalurının! efradı, padişaha sadık kalır, tersaney' izülüflü oğlanları, zabilleri tarafından, tilâlcilere karşı ölünceye kadar mi hünkâr karşılamak üzere yataklarından | ederlerdi. Fakat bu kuvvetler, ancak, sğ“ kaldırılıp ellerinde meşalelerle yolun iki|rayda bir müdafaa temin edebilirdi. İhs kenarına iki sıralı dizilmişlerdi. Ağ'aşı.'tilâli bastırmak imkânsızdı, yorlardı. Fakat, padişah görünür görün-| İstanbul kapılarını kapayan ve sarayın mez, yüksek sesle hıçkırmağa başlamış-|kara tarafında surunu da muhasara eden lardı. İçlerinde çoğu,. Sultan Osman) ihtilâlciler, küçük gemi ve kayıklarla, vak'asını, bülün dehşeti ile görmüşlerdi. |sarayı deniz tarafından da saracaklardı Osman da, Murad gibi genç, yakışıklı, /We nihayet, saray kapıları dayansa bile, güçlü kuvvetli, boylu boslu ve asker ruh-| açlık, sarayın mukavemetini pek çabuk Ju bir hükümdardı; fakat, yüzlerce bal-| kırabilecekti. Murad, en büyük hatasının dırıçıplağın ortasında bir gecelik enlâ - Hüsrev Paşarın azlinden sonra, sadaret risi ile, yalın ayak ve başi açık bir hamal mevkiine Receb Paşayı getirmemekte ol- beygirine bindirilerek götürülmüş, niha-İduğunu anlamıştı. Genç padişah, Hüsrev yet, dört beş serserinin en şeni tecavüz- ile Recebi ayrı ayrı ezmek istemişti, Hal lerine uğrayarak boğulmuş, öldürül |buki, Hüsrevi Recebe ezdirecek, Recebi müştü, ide, bir gün, bir sarayda pusuya di üp Bu selerki fitnenin daha dehşetli ol- yok edecekti. Fakat o da, nihayet toy bir duğu söyleniyordu. Yirmi dört saatten. geneti, Hafız Paşaya mührünü verirken, beri Atmeydanın: bir mahşer yerine dön- yeni sadrazamma Receb Paşanm bir tehe düren ibtilâlcilerin zorba başıları arâ- Jike olduğunu İşaret etmiş, fakat, merd, sında kâğıdlar dolaştırıdmağa o başlamış, dindar, cesur bir adam olan Hafız Pasa,| padişahtan istiyecekleri adamların isim- hükümdara, bir vezirin şüpheler üzerine İeri ile yüzlerce kâğd dolmuş!, Hattâ bir mahvedilemiyeceğini srzetmiş ve padi- irivayete göre, fitnecilerin en azılıların- şahın Receb Paşa hakkındaki korkunç dan Saka Mehmed ile Cadı Osman, Kâ. kararının tatbikine mâni olmuştu. ğıdlardan birinin başına «papaz kızının Dördüncü Murad, kendisine karşı ha- oğlu “sarı Murad Çelebi: diye padisahı| zırlanan bu ihtilâlde, ibtilâlcilerin kendi kastederek bir isim ilâve etmişlerdi... taç ve tahtından evvel kendisinden İsti Bir kısım ibtilâlciler de sarayı kastede- yocekleri masum ve sadık dostlarını feda rek sesir pazarını yağma ederiz!...» Öl etmiyecekti, Sarayın loş bir odasında, ye bağırışıyorlarmış..... yanında bir cariye yahud bir gilman ile Murad, ihtilâlcilere karşı alacağı vazi- zelil ve sefil bir mahpus ömrü sürmiye- yeti, Çekmeceden gelirken kayıkis ka-|çekti. Osmanlı imparatorluğu | tahtında, rarlaştırmıştı. Evvelâ, kendisini mahvet. 'bir hükümdar olarak ölecekti. Kendisini mek için çıkarılmış olan bu fesadın baş-| ölüme kadar götürecek olsa bile, bir ka. ları, eski sadrazam Hüsrev Paşa ile vezirİrar vermiş insanlar, telâş ve heyecana Receb Paşa idi. Murad bunu, gün gibi zler, dın biliyordu. Hırs ve tamahlarına öl olmıyan bu İki adam içim, hükümdarlık! kudret ve nüfuzunun karşısında en ufak bir a rlşpraneır etmiyecek olan Mu rad gibi bir genç, bir can düşmanı de-iğie yeçti. Has odalıların önüne gelince mekti. Hüsrev Paşadan sonra sadrazam-| durdu, kuşağından ucuna altin sırma ile Yık için en kuvvetli namzed Receb Paşa turası işlenmiş makremesini çıkararak Murad, enderunu bümayunun hıçkıra- rak ağlaşan zülüflü gilmanları arasını dan, sanki hiçbir şev yok imiş gibi, hat tâ, yüzünde, tatlı, müşfik bir tebessüm iken, padişâhm, mührünü Hafız Ahmeğ Paşuya vermesi, Receb Paşaya karşı da büyük bir darbe olmuştu. Hüsrev Paşa Anadoluda sipahi zorbalarına, Receb Pa- yanıyorlardı. İbti'âlci sipahilerle içeriler ve on- arın arasına karışan İstanbulun serseri ve baldırıçıplaklar: ile, padişah zleyhine binbir türlü dedikoğularla doldurulmuş bir kısım payitaht halkı: «Hüsrev Paşa gibi bir vezir azledilmez. Hüsrev Paşavı isteriz ve padişahı böyle yolsuz teşvik eden saray erkânı ile devlet rica- inden bazılarını, padişahın müsahib ve nedimlerini paralarız!» diye silâha sa. sa da İstanbulda yeniçeri zorbalarına da-| işlere! yüzünü sildi, güldü. Meşale tutan güzel bir cotuğun çenesini okşadı: — Siyavüş, oğlum, düş bakalım önü, ME... Dedi; sonra kepsine birden: — Ne ağlaşırsımız kızlar gibi... Bre korkmayın. bu devlet âli Osman Sulten Murad Hünmdir!,,, ği Diye bağırdı. Elinde meşsle bulunan has oda gil manlarından Siyavüş padişahın bsssâ tellâklarından Muradın, sırtındaki Cezayir kaputuna rağmen, etine kadar ıslandığı derhal farkediliyordu. Hasta- lanmaması için hemen hamama girmesi lâzımdı. Tam o sirada, uzun boylu, İri yarı, çok güzel bir genç, koşa koşa gelmiş ve pa- dişahın sırtındaki ıslak kaputun eteğini İöpmüştü. Murad, biraz sert; — Nerede idin?, Demindenberi seni rılmışlardı. Bu, Murada karşı hazırlan-| mış suikasd plânmın ilk safhası idi. Pa- dişahı, kendisine sadık bir muhitten mah- rum ettikten sonra, ihtilâlde kör bir alet vazifesini görenlere «padişahı da isteme- yiz» diye bağırtmak kolay bir şey ola. Suna 2 ay. 5ı duran kapının mühteşem manzârası kargı- sında dalmışım; kafilenin üçer beser kişi- lik gruplar halinde dağılmış ve her par. gördüm. Ayşe, kocası ile ve öteli sporcu arkadaşlarile birlikte eski olimpi adların yapılmış yı gü ve orada taşların üstüne oturarak eski olimpiyadlar hakkında verilecek konferansı dinlemek üzere uzaklaşmıştı. Liza, benim bütün ta- kib ve temennilerime rağmen Ayşeden aY- rimiyordu. Bir aralık kendimi otlarda sarılmış; taşların arasında yalmz buldum. Baxto-! numla dikenli çalıları ezerek yol açmağa çalışıyordum. Matmazel Rilanın sesi işi.; di; İ — Müsyö Hüseyin Gerçek, rica ede) rim, bana yardım ediniz! Yam başımdaki duvarın üstünde idi:. bu taş yolun yerle bir düzKikte olan wi cundan yürümeğe başlamış, gitgide yülk- İseterek toprak seviyesinden ayrıldığını | farketmemişti; bulunduğu noktadan aşa.' Muradı devirdikten sonra da, mey- caki gözlerdim!. danda Hüsrev Paşa ile Receb Paşa ka (Arkası var) ile göğsümde ve kollarımın arasinda bu- Junuyordu. Şakaklarım çatıyacak (gibi şiddetli vuruyordu. — Sizinle daima bir kayıdsız'ık havası içinde konuşmadığımı isbat etmek isti yorum. Dedim. N Günlerce evvel bana artistler kahve“ sinde söylemiş olduğu bir söze cevab ve, riyordum. Hafifçe gülümsedi. Kollarımın. halkası çözülmemişti, o da kurtulmak İ- çin hiçbir vi mmm ini na bü kadar yakın olan bu güzel şeyi - Yazan: Refik Ahmed Sevengil “bi kalbimin üstünde ge el ğıya atlamak sporcu olmayan bir kadın ne temastan hâsıl olan sica) r reha için güç, gerisin geriye dönmek uzun, ol.'bütün vücudümü bestan aşağıya kadar duğu yerde kalmak ise imkânsızdı. Jdolasırken, nefesi nefesime karışırken u. Ritanın aşağıdan yukurıya doğru man-İzüm vuzadıya, dova doya seyrettim. İste zarası © zamana kadar düşürmediğim şe- Tüzanın tatlı clâ bakışlı gözleri, işte Liza» kilde başka bir güzellik teşkil ediyördu.'nın ay işiğile vikanmış hissini veren maf Gözlerimin hissettim. İbevaz teri, işte Lizanın muntezam çizgili — Rica ederim, şaka etmeyiniz, bura. güzel burnu ve küçük, pembe, uçları kıv« da kaldım, diyorum! rik, taze dudakları... — Atlayınız, #izi tutayım. Gözlerimi kapadım ve Rita ile Lizsyı — Bu Kadar messfeden nasil atlarım? |birbirine karışmış iki hayalin verdiği — Öyle ise geriye dönünüz, gittikçe müşterek bir zevk halinde, bir bitmez ka, yükseklik azalıyor, daha beriden atlar-|dehte baş döndüren bir içki gibi yudum sınız. yudum tatmağa O duvarın üstünde, ben âltında geri- sin geriye doğru vürümeğe başladık. Si- nirli, kesik, hıçkırığa benziyen kahkaha. Tarla gülüyordu. — Artık buradan inebilirsiniz, dedim, * — Bu güzel bahar gününü kırlarda döş Taşanak geçirmek, dağlara otırmanmealş hayırların eriği bitmez, e sonsuz yollerda vürüyerek kır çiçekleri Şeren toplamak için içimde karsı gelinmez biğ — Elinizi bana uzatımz, tica ederim. İistek var! Uzattım, elimi tuttu, kendisini hafifçe) — Benim de... bıraktı; bütün güzelliği, tezeliği, sıcaklığı (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: