23 Mayıs 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

23 Mayıs 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Sayfa 5 Alman ordusu | Dünkü ve bugünkü kuvveti, o membaları, kuruluş şekli, silâhları pR olonyadan Oo sonra (o Norveçli, ; ei hey, Panimarkayı, — Holnda ve Evekli gneral İçikayı istilâ eden. o şimdi de E il doğu oFransada (oFransız ve ; H. Emir rki et i "giliz kara ve hava ordularına karşı üs“ # SN bir kudret ve üstün bir sevk veidare $ Son Posta in i Bösteren Alman ordusunu tanımak bütün ? Oo askeri muharrri a, YPa milletleri için faydalı ve lâzım 1. Eğer İngiltere ve Fransa, muazzam © Meşhur entelijans o servislerine o Ve üsieme bureaularına rağınen, 1536 dan ibaren değişen. gelişen ve büyük hir İn- | »lâb neticesi gene pek mükemmel ve en vâret'i bir harb makinesi haline gelen man kara ve hava ordularını iyice ve Yakından tanımak istese idiler ve tarsa Kiler belki, ne yukarıda saydığımız dev-| Wlerin mevcudiyetleri silinir ve ne de Üzzat Fransa ve İngiltere şu anda içine düştükleri müthiş tehlike ve buhcanı gör- Üz olurlardı. Korunmak ve galebe çal e İçin ilk şart hasmı iyice tenmek - Müttefik'er, yalnız 1936 dan itibaren “eğil Polonya barbindenberi de Jâyikile “asmış görünmüyorlar. Almanların Po- Kya ordusunu üç haftada yok edebi- Metinin bütün teknik, taktik ve stratejik #ebeb ve âmillerini inceden inceye ku - Mürsuz tetkik etmek ve bu harbden çıka- Dlacak neticelere göre icab eden tedbir- lere tevassiil ederek ufak bir müdafa? db'rini dahi ihmal etmemek Fransa ile hEİterenin esaslı vazifeleri idi. Bugün ansız ordusunun bütün piyade kıt'a - İsrırın techiz edilmiş bulundukları 25 milimetrelik tank müdafaa toplarının Yalnız hafif vevorta çaplardaki muherehe Arabalarmın zırhlarını delebilöikieri ve Ağır tanklara karsı âciz bulundukları #nsa ve müttefik'er hesabına . çok ac; DİP Makikattir. Kezalik şimdi anlıyoruz ki öğr tanklarla muharebe edebilecek 0- Vah 47 milimetrelik tank dafi topları Fran *Z piyade kıt'alarında kâfi derecelerde Veya hiç bulunmadığından ağır Alman tanklarile muharebe işi gerilerde fırka su vazifesini yapmakta olan 75 mi Metrelik seri ateşli hafif sahra Şnayder toplarına kalıyor ve bunlar hücum eden tariklara karşı ekseriyetle westur mev » inden açığa çıkarak ekt ateş yap- öğ mecbur oluyorlar. Fakst ne de ol # bu toplar, ün saflara kadar sürülerek tanklara karşı açıktan direkt ateş yapmak Yapılmamış'ardır. Bundan başka. Almanların Polonya se- erindeki baş döndürücü muvaffakiyet « inin başlıca âmilleri gözönüne getisi - Ürce bunların ucak ve tank, yani urmumi- Yeile motörlü harb vasıtaları oldukları sayıca ve ülür. Alman'ar, Polonyada, Basılça faik yeak'arile evvelâ hava ha - liniyetini elde ettiler ve sonra zir, Motrlü ve seri fırkalarile Leh orduları: NIN ceşhelerini deldiler, yanlarını ve ge lerini, zarditar, Piyade fırkakırı ise bu k motürlü ve zırhlı fırka'arın açtıkları Yollardan süratle ilerlemisler ve icab'n Böre klâsik yaüdafaa, taarruz veva işgal gharebelerile hasmın işini; bitirmişler Polonya harbi veni A'man tâbiye V€ Sirateğisini fasetmişti. Bu harbde Alman- irla mücadele eden kwvmetli Leh sübay- Mindan bircoğu Fransaya gelmis bulu - ardı, Bunların. anlatıs'arından AK Manların Polonyada kul'andıkları kuv - Yetler, silâhlar, tank'ar ve usuller hak - ihda a2 zamanda en mükemmel bir kül t çıkarmak kebildi ve bu belki de ya” bilmiştir; fakat, koca İngiltere e Fran m hiç o'mazsa Leh - Alman harbin - sonra, Almanlarınk'ne hiç almazsa "yıda muadil ve hattâ üstün uçak yapa" Mümaları, en ağ'r tank zırhlarını delebi- İtcek tank müdafaa topları vapıp piyade k'alarına bunlardan mebzulen dağıta - ları ve ayrıca seri seyyar tavk mü- a kıt'aları teşkil edememeleri. niha- Yet Alman hafif, orta ve ağır tank'arına Madi ve faik tanklar yepamumler ve Üstelik ir müdafaa cephesinin önündeki köprüleri yıkmamaları gibi hataların ir- İki hayret edilecek bir şeydir! Filva - İneiere va Pransa ucak. tank ve her emme YAZAN İenrenssneamrenzansasassanansn san sanemsan sanan saanyağ ma'ik idiler. Fakat şimdi vaziyetin öyle olmadığını görerek şaşıyoruz. | Alman ordusu sevk ve idare ve kıymet bahsinden sarfı nazar, Belçika ve Fran - sada bugün yalnız uçak ve motörlü, zırhlı ve seri fırkalar itibarile değil, ayni manda piyade tümenleri cihetile de, müt- itefik'ere nazaran bir üstünlük ogöster- mektedir. Bu ordu, 1939 yılında neşrolunan er- kânıbarb binbaşı Hasso von Wedelin ya- rı resmi bir kitabına nazaran 39 piyade, 3 dağ, 4 hafif ve 5 zırhh ki, cem'an 51 tümenden, | süvari livasından ve ayrıca teşkilâtı ve teferrüatı. bildirilm'yon 3 korla bir hudud kolordusundan mürek- keb bulunuyordu. Bunlardan başka ta - mamile raotörleştirilmiş piyade alayları, tüfek taburlârı, moörlü keşif birlikleri vardı. İ Fakat bunlar Alman ordusunun yalnız İbarış zamanına Mahsus kuvveti ferber A'man ordusu, bittabi bundan baş- İka ve çok daha kuvvetli olmak tâzımde, Leh harbi esnasında Alman seferi or- dusunu vüz küsur tümen tahmin etmiş ve bunun 60-70 tümeninin Leh harekâtına istirak ederek mrütebaki fırkaların garb cephesile Çeko-Slovakya ve Avusturyada kaldıklarını farz ve kabul etmiş idim. Bu defa, Die Zukunft adlı Alman muhacir - in çıkardığı ve La France Milita're i üme et- azetenin tefsirsiz terc tiği bir etü: kudum ki geçen sene Ey 1ğ) ayında yani harbin başında teşkil e - dilmiş bulunan piyade tümenlerinin sa- yısı 120 (yani ki milyondan fazla asker) ve bunların yarısından fazlası Leh har - bine iştirak etmiş imiş. Gene ayni etüde göre Almanlar Polon- askeri gi ya seferinden sonra aleddevam yeni tü -! menler teşkiline çalışmışlardır. Ktüdün!| muharriri 1940 yılı bidayetine kadar ilâ-! veten teşkil edilen Alman piyade fırka - larının sayısını 80 olarak tahmin ediyor ve Alman ordusunun konuşünu şu suret- le tasavvur ediyor: 100 den fazla tümen gerb cephesinde, takriben 100 fırka Al - manya içerisile Avusturya, Polonya ve Çeko-Slovakyada, Ondan sonra da Almanlar talim ve ter. biye etmeğe başladıkları 15 ilâ 2 milyon askerle 100 tümen daha teşkiline başla - mışlarmış. Hitlerin plânı Alman ordusu- mu 1940 ilkbaharına kadar 300 tümene iblâğ etmek imiş. Ancak şu anda ne ka - darının tamam olduğu bittabi malüm de- Zil imiş. Bu rakamlar ister hakikate yakın veya uzak olsunlar, La France Militaire askeri Fransız gazetesinin tercüme edip neşret- meğe lüzum gördüğü vukarıda bahsi ge- çen Alman ordusu hakkındaki etüd bir- çök hakikatleri #htiva etmekte ve bu 300 Alran fırkasının meydana getirilmesi - nin Almanların birçok resmi veya hususi genclik ve askerliğe hazırlık teşkilâtı sa- vesinde kabil olabileceğini göstermekte - d'r. Bu kadar sayıda fırkalara ve'nız sü- Bav ve muallim bulmak bile muazzam bir meseledir, fakat kasd ve cehdolunursa her sey mümkün olur. Ehasıl. Almanların bugün 300 ve hat- *& 250 tümen teskil etmemis olsalar bile büvük kuvvetlere ma'ik oldukları mey - dandadır; fakat bumlar evvelce de söyle- diğimiz ve yazdığımız gili sonsuz ve bir verde nihayet durdurulmaz değillerdir. H. E. Erkilet Francala narhi Prancala marhının okaldınlarak wi. tuşların o serbest birakılmasi etrafın - da tetkikler (o yapılmaktadır. Bu takdir - de francala İşleyen fırınların serbest piya . İsadan Iyi kalite buğday unlarını mübayaa €, derek bu tip buğdayların istihlâkinin arta, cağı Ümid edilmektedir. Alâkndarlar fran . calayı lüks maddelerden addederek narha lüzum olmadığı kanaatindedirler. «Son Posta» nın edebi tefrikas: 20 GARİB BİR İZDİV — Evet, iki deli bir arada, fevkalâ- de bir tecrübe yapmağa gidiyoruz. O da Venim gibi bu seyahatin sonunu iyi görmüyor. — Kendinizi bilerek ve bir tehlikeys mi atıyorsunuz? — Evet» fen namma bu lâzım... Be- nim de işime geliyor. — Demek fena hissi kablelvukuu- nuz var. — Artık bu bir hissi kable'vuku de- #1, kat'i bir kanaat... Havada bir ka- za kokusu duyuyorum. — Vah vah! Böyle şeyler düşündü- Hünüze çok müteessirim. İnşallah al- #stiyerek danıyorsünuzdur. — Zannetmein ve bunu İstemem de,. — İste beni en çok müteessir eden de bu değil mi? Halük b'rdenbire ciddileşen, derin- leşen bir sesle: — Süsunuz! dedi. Aramızdaki karar da benim hisseme düşen kısım budur. Eğer dönmiyeceğimden bu derece e- min cimasaydım size benimle evlen- menizi teklife cesaret edebilir. miy- dim? .- Böv'e şeyler sövlemeyiniz... E- er ben bu sözlerinizi ciddi telâkki et- sevdim teklifinizi kat'iyen kabul et- mezdim. w — Beni dinleyiniz Zeyneb... Benim şahsi bislerimi bir tarafa bırakalım, fakat bu çılgın seyahatten sağ salım “avdet etmemiz cidden güç bir şeydir. Binaenaleyh, ölümümden sonra, sizin gibi namuslu, temiz. kelbii fakat talih- SÜ same hanim serustimden iştilür düşmemesi benim için çok tatlı bir zevk oluyor. — Böyle düşünmeniz çok âlicenaba- ne bir şeydir amma ne olursa olsun sizden maddi bir monfaat kabul etmi- yeceğimi tafimin ederek böyle bir va- siyetname hâzırlamamak idiniz. — Sizin gibi sade bir insanın böyle saçma bir takım te i saplana- cağı lasavvur edemedim. — Hattâ, belki de sizinle izdivacım- da servetinizin mühim bir Tol oynadı- ğını da zannettiniz. Halük, Zeynebin bu söz'erini de Wâ- kayıd bir tavırla karşıladı: — Hayır, böyle bir şey aklımdan geçmemişti. — Afedersiniz, sizin gibi ölicenab, iyi kalbli ve merhametli bir insanın böyle pazarlıklı düşüncelere e kapıla- mıyacağını düşünememiştim. Fakat tekrar ediyorum: İsminizi bana ver- inekle bana en büyük iyiliği etmiş ol- dunuz. Sizden başka hiçbir şey kabul edemem. — Hattâ ben ölsem ve param esa- £en zengin olan uzak akrabalara kalsa da! ; — Anneniz var. — O da ihtiyardır ve benim ölü- mümden sonra uzun Zaman yaşaya maz. — Rica ederim artık bu bahsi ka- payalım. Ben son sözümü söyledim. — Pekâlâ... O ha'de bir elma daha alınız... Aralarında uzun bir süküt oldu. Ha- Tük sigarasını içmekle meşgul görünü- yordu. Birdenbire başını kaldırarak Nakleden: Muazzez Tahsin Berkand ALTINA HUCUM üksel ki yerin bu yer değildir; ya geliş hüner neğildir.» Demiş olacaklar ki, yükselmekte devam ediyor. Daha üç gün evvel yirmi İki lira iken, yirmi dörde çıkmış, Altının günden güne fazla kiymetlenme. sini boş görmiyenler var. — Araba neden hoş görmüyorlar? Diye düşündüm. Altın kalbli insanlar pek çok değillerse de İgene mevcuddürlar, altının kıymetlendiğini duyarlarsa kim bilir belki onlar da altın kalblerini satmak hevesine kapılır, mezada çıkarırlar ve bu yüzden dünyada altın kalb. li insan kalmaz. Belki bunu düşünüyor, ve bu yüzden altı. nın fazla kiymetlenmesini görmüyer. lardır, l * İş bulamıyan san'atkâra: — San'at bilekle alun bileziktir. büktü: zahat yaşamak imkânını elde ederim, dedi. * Tevfik Fikret demiş ki: «Bir çün yapacak fen gu siyah toprağı altin.» Tevekkeli değil, arsa fiatları da artiyor. dum: İ Altın alamıyanlar, toprak almaya başladılar * Baçları alın renginde sapsarı beş gen ku, yanyana yürüyorlardı. Baktım ve #0 Beşi bir arada dedikleri bunlar mıdır” Buran: «Cümlenin maksudu bir amma riva Cümlenin rivayeti &ir muhtelif, olur. İşte misali: Şair söyledi: «Sarıları severim» «Onlardır emellerim; Altınları bir yana yığan da söyledi! «Barları severim, «Onlardır mellerim» #nma maksui * İşini bilmiyen, işini bilene sordu; — Sana I&j kız teklif elimişlerdi. — Evet. — Güzelini bırakmış, çirkini ile nişanlan, İ Dediler. İş bulamıyan sun'atkâr boynunu) müuşsn, — Sen anlamazsın, rlşanlandığım çirkiy — Öyle olsaydı, bugünlerde çıkarır, satar, İamma, meziyeti ötekinden etün. mayer yp? — Ölekinin ağzında iki tane sitan diş vam dı. Nişanlandığımın ağzında tam dört tani var, İsi İMA GON $ LERİ Buda birlâtife olsa gerek! «Çorlüs dan üç X imzası altında şöyle bir mektub aldım: — «Gönül işleri sütununuzda üçüncü siv- ri elifin mektubunu okuduk. Biz de onlar gibi üç sivri elif kızlarız. İlk İki sivri elife! talib çıktığını öğrendiğimiz içi, onların an- gaje edilmiş olmalarını bakarak, üçüncü İsiwri elife talib oluyoruz. Lâkin, düşünüyo. ruz kl, üç genç kızdan biri seçilince, geriye kalan ikisi mahzun olacaklar. Halbuki buna imkân yok. Binaenaleyh bu üçüncü sivri e, Bifin de bizim gib: #çleşmesini ve üçünün de ayni meslekten olmasını bekliyoru Yamlarımızın intizamsızlıği başınızı ağ. rıttıyaa, bunu yalnız orla tahsil ile kalmış olmamıza bağışlamanızı rica ederiz» we edeyim ki, yazı mütehassısı değilim, fakat bu mektubun yazısını genç kız yazı. na pek benzetemedim, onun için bir Jâtife olsa gerek diyorum. * Bir erkek ne ister? Bay «Ha» diyor ki: — Biraz evvel bana projelerinizden bahsetmiştiniz amma bunları lüzum- suz bularak dikkatle dinlememiştim. Sizin çalışmağa ihtiyacınız olmadığını tasavvur ediyordum. Şimdi bana. ya- nfidan sonra ne yapacağınızı söyler misiniz? Zeyneb mütereddid bir sesle cevab verdi: — Kat'i ve muayyen bir projem yok... Hayatımı kazanmağa karar ver- dim. — Nerede ve nasıl bir iş arayacak- sınız? — Birkaç müesseseye istida ile mü- racaat ettim. Daktiloğrafi bilmek şart olduğunu söylediler, Yarından itibaren Galatada yazı makinesi satan bir ma- Zazava gidip ders almağa o başlıyaca- rm. ayni zamanda bankalara da baş vurcağım, Simdive kadar hususi o0to- mobilile gezen, öğrendiği malümet'ı an- cak salonlarda ku'lanan bir kızdım, bundan sonra yaşamak icin çalsaca- ğım. Artik Nusret beyin: kızı olmadı- ımı unutmamalıyım. — Bunların hepsini anlıyorum am- ma burada bombos bir apartıman du- Türken sizin evvelâ bir otel odasında, sonra da bir pansiyonda yaşamanız için bir sebeb şöremivorum ve.. itiraf ederim ki bu biraz izzeti nefsime do- kunuyor. — Niçin? — Resmen benim ismimi taşıyan bir kadının bir göçebe ömrü sürmesi hoş bir şey değil... — Ne yaptığımı istiyorsunuz? Rika “mnlSi — « Yaşım 25, san'atun terzilik, cım bir sileyi geçindirmeye müsaid. Eğer şağıda yazacağım şartları haiz bir genç Kiğ bulursam evlenmek niyetindeyim; 1 — Mütenasib boy ve vücud. 2 — Temiz ve gür saç. 3 — Cazib kaş ve göz 4 — Bihassa güzel dudakla göğüs, 5 — Yaşı da benimkinden çok küçük vey büyük olmamalı, 6 — Zenginlik hoşa gider, Sakat muta şart değildir, amma kızın temi bir allededi olmasını isterim» * Bay «A, Kı ye: — Pek sinirli görünüyorsunuz, halbuki m selenin basit bir teessür doğurmaya bile dg Beri yoktur. Bir başkasına bakınız Bunları biliyor mu idiniz » Portekizde evii kadınlar ve edebiyat Birkaç sene evveline kadar Pörtekizde tatbik edilen bir kanuna göre bir kadın kocasından i- " tinsiz edebiyatla meş- gul olursa, erkek mah- kemeye müracaat ettiği ve karısının ken- disinden izinsiz edebiyatla meşgul oldu- Bunu isbat eylediği takdirde, muhakeme boşanma karar; verirdi. z * Hayduj bal:k Paranhas balığı ba- lıklar içinde haydud na- mile amlabilecek o'an- dır, Boyu elli santimden / uzun olmıyan by balık i - Â Paraguvay nehrinde bü- GEL. İunur, İnsanlara hücum edip ısırdığı gibi kendinden çok büyük balıkları da pan çalar, onların kuyruklarını koparır. Neye yerktaki bir akuvaryomda bu nevi balık» tan iki tarlesini bir araya koymuşlar, nis» beten büyük olan küçüğün evvelâ kuy- ruğunu koparmış, kuyruğu kopan hücum etmiş, bu sefer vücüdünün etleri kops muş, kavgaya bir baş halinde kalıncay& kadar devam etmiş ve tek baş olârak yas şıvor. etilmak istiyormuş. Nihayet, biş pensle Zaşı yakalayıp çekmişler. Bu & rada pensi ısırmış. Alkole atmışlar. Af cak baş o zaman ölmüş, v » Gözlük yedi yüz yaşında Gözlük Avrupada, yedi yüz senc eve vel icad edilmişti. Mucidleri İngiliz Ra jer Bakan ve bir İta'yandır. Gözlüz yap- Mücü adeselerden istifade TEYZR

Bu sayıdan diğer sayfalar: