26 Mayıs 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

26 Mayıs 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA loder ordularla süvarini | A *Ya, Avrupa ve Afrika sahrala » | van Krda at üstünde asırlarca kılıç İğ nh ki atlı bir milletiz. Fakat zaman- | İni Yüz tutarak her şey gibi süva - ğu, de kaybetmiştik. Bir vakitler, atlı Üy, karan imparatorluğumuzda ar m? binilecek ve top çekecek tek at Şu iy etimizde süvari ve topçu atları “ek, 1 Ve sanatına darbeyi vuran | anı, rim seferi olmuş derler. Anlat - göre Kınm harbine kadar gene ie, , SParatorluğunun muhtelif semt - or 7 Sok at yetiştirilerek orduya #0- aj © DU yüzden devam eden bir at ti-| day emlekette at yetiştirmek hevesini sete 5ye kadar koruyordu. Fakat, Ki iniz yi #ona erdikten sonra, müttefik - Kırmdan dönerken hemen bütün se İstanbulda bıraktılar ve ucuz Fint-| ha diler; çünkü bunların tâ Fransa ve| "eye kadar geriye nakillerinden kur- ilemişlerdi. Bizim «Babı serasketin > bulduğu için bunlardan çokça seç- odunun bi ihtiyaçlarını bel bol Wüşt. Bunun neticesi, askeri idare se- “€ halktan at satın almamış, bü su - At yetiştirmek ve satmak iş ve ticareti k, Sirçok kimselerin ve ailelerin düze-| şöulmuş ve nihayet memlekette ordu! © İçin at yetiştiren kimse kalmamış b vakitlerde enilli iktisad denilen ve mil- .,, Sin hayati bir ehemmiyeti taşıyan &t- en bizde eser bile yokmuş, yalnız hazinen varmış! «Nef'i hazinen ca- | es'uliyetten müctenib ve dar kafalı wlar elinde öyle meş'um bir parola yar ve daha olabilir ki, bir memle -| * bir millet türlü felâket ve yoksulluk Anız bu yüzden düşebilir. “de slivari ve topçu atının kökünü ka- sebeb olan diğer bir unsur da maz- olmuştur. Malümdur ki müteakib e kimin elinde, ordu işine elve - At varın kuru bir mazbata mukabil! Almmıştı. Halbuki tam mukabili na - Ve besin olurak verilmeden biç bir kim- inalina dukunulmamak esastır; ve bu Mütmeleler ancak toprak — p, > Yütmağ ahaliye karşı tatbik olunur.) , çisvlet ordusunu ve müdafan teşki - meak kendi mali, iktımadi, zirni ve N kerime ve İstitaatlarına göre kura - itibarla dışandan satın alarık De kapanı büyük süvari ve topçu küt -| lundurmak ve ne de harbde bunla” | İh piber ve ikmal etmek kabil olur. O - İN Türkiye cümhuriyeti hükümetini, i İhdenberi, at meselesine birinci de- k, “Hemmiyet vermiş ve at kalkınma- şekdine progrum edinmiş görürüz. ba, bugünkü harblerde esüvarinin x0- Midir?» diye bir sul sormanın za - iy Filvaki Büyük Harbde Almanla- Fransızların da böyük süvari kütle- Vand arak 5 fakat bunların süvari olarak Gil i, çeketleri kendilerinden beklenen de - 191 mıdır, mi 4-18 harbinin başlangıcında her iki Süvari kütleleri birbirine at üstünde < mizrakla saldırınaktan sakınmış ve esif unsurlarına istinad teşkil et * a ş yahud bilfiil taarraz ve müdufsa al muharebe vazifelerini gör ateşli silâhların kullanmakla. iktifa ör Atlı hücum yalnız pek küçük sü- İk. taları arasında vukubulmuştur. hi Jr he kılıç Ve muzrağın kullanma - Wan ata bindirilmiş; yani seri. bir âYade olur, Bundan da süvariyi a2 ğ Si ise daha seri olan moi #k meselesi çıkar yani süvari fr © ayine motörlü fırkalar teşkil etmek kı, hak meselesi, İl svariye modern şwaharebelerde ii akmıyan veya pek az yer bırakan ii bu değildir aypi zamanda bde yorulması ve çok zorlu hare * takatinin o kesilmesidir. ri vg lonya muharebelerinde ülçekten Alan uçakları yürüyüş halide bu” La, ve süvari kollarının hay- itlâl edebilmişti. Filvaki st zrblı İlere ve hele tanklara nazaran ç0' l yaralanabilir ve daha kolay Ay hariç kılınabilir. İpli kıt'a ve tümenlerinin motörlü ve İktA ve dümenlerine tahvili meselesi efe bir karar vermeden evvel ümü - Bi, “ivarinin vazifesini gözden geşire- Vayiyari ordunun keşif unsurudur. O ise b Sileyi görmek veya muharebe etmek- Par. Görmek için ilerilere keşif kollari Ve kendisi küçükten büyüğe doğru * halinde bunlara mesned teşkil Öyle ki, keşif kolları bir zora uğra - Berilerdeki bölük, alay ve fırka üze- Halanır ve bunların himayesile düş - yan ve gerilerine kadar sokulur- iz y lde, süvari görmek ıçin düşmanın inna kadar atin sokulabildiği ka - inelitüfekle müsellâh halifçe zırhlı yen otomobillerle de sokulabi - sereemmzezeze. YAZAN oses Erekli general H. Emir Erkilet “ Son Posta ,, nın i muharriri snranssan saasemerasasanaasesi | ları takdirde yollar dışında da yürüyebi - Ürler, Şenilli ve şenilsiz motosikletlerin de düşmana doğru yaklaşmak ve keşif yap - mak kabildir. Süvarinin ateşli silâhlarla, Şani yaya, muharebe yapmasına gelince o, bunu motörlü vasıta! indirildiği iyi ve daha müessir yapı ata nazaran daha daya; Bu sebeble motörleştirilmiş “hir sü- işmanın yan ve gerilerinde çok a az bir zamanda nüfuz edebilir ve at- ldan daha fazla sürprizler doğurabilir. Harb sürat ve harekettir. Bu cihetle motör ata faiktir. mot seri: Bundan başka motörle naklolunan asker | * at Üstünde mesafe kateden neferlere nis betle daha az yorgun olduğu gibi muba - rebede hayvanları tutmak için bunların ba- şında adam bı ak mecburiyeti motör - de yoktur. Bu kıt'alarda icabinda şoföre kadar herkes muharebeye girebilir. Harbeden hasımlar takriben ayni dere- cede motörleştirilmiş seri ve zırhlı firka - lara malik bulundukları takdirde (galebe imkânları bunlar daha ivi ve daha yerinde kullanabilen tarafa meyleder. hasmın motörleştirilmiş nda büyük sayı farklar cud olduğu takdirde galebe ihimalle «örlü teşkilât üstün olan taraf için del çok vardır; çünkü bu taraf, taarruzda has- mın yan ve gerilerini uzak yollardan dola- şarak sarmak ve midafaada en uzaklar - daki ihtiyatlarını bile kati netice yerine vaktinde yetiştirmek imkânlarına maliktir; ük hasım ise bunları yapamıyocağından mağ» | lâb olur. Meotör şimdiki harbin en esaslı bir mah- rekid lardan tam mamile sız ve İngiliz ordularının büyük henüz atlıdır. Bu ordularda at yalnız sü » |219Ur- vari bineği olarak ortadan kalkınıy gibi -İiira5k 50 bin bilet bastırılarak cemiyet ara-İmekle evlenen ama emil Veri ve ol var midir? sa çok param ve kuvvetli motör sanayii bulunmuyan memleketler için bayatidir... Şüphe yok ki, süvari sarp,'dağlık ve yok suz semtlerde keşif ve harb vasıtası ol - makta devam edecektir; fakat alelâmum süvarinin küçük devletlerde dahi motör - leştirilmesi bir zaruret haline (gelmiştir; bunda tereddüd eniz değildir; çünkü gör- dük ki Polonyanın meşhur süvari İivaları hiç Bir iş görememişlerdir. mütalendan anlaşılır ki küçük devletler için dahi motör meselesi hayati- İdir. Nasıl ki devletler evveke memleket- lerinde atın ıslahını ve at yetiştirilmesini maye etmek zaruretindedirler, Çünkü di- şarıdan at satın alarak süvari kütleleri vü- cude getirmek kabil değilse memlekette motör sanayii olmadan da motörlü tümen- ler ve korlar teşkili sadece bir hayal olur. H.E, Erkilet Esnaf Cemiyetleri hastanesi genişletilecek Esnaf Cemiyetleri hastanesinin Alemdar - &nki yeni binasına nakli dolayısile dün yeni hastane binasında, bir toplantı yapmıştır. "Toplantıda Vilâyetimiz Halk Partisi başka. ni Tevfik Fikret Suay ile, Esnaf Cemiyeti a- zaları, gazeteciler ve diğer davetliler hazır bulunmuşlardır. Davetlilere evvelâ hastane binası gerdiri. lerek, tesisi görterilmiş, miltenkiben hasta, senin büyük salonunda toplanan davetlile- re Esnaf Cemiyetleri ve hastane nama bir hitabe irad edilerek çalışmalar tebarüz et- tirilmiştir. Esnaf Cemiyetleri haslanesinin bâlen 2 ameliyathanesi, 2 laboratuvarı, 5 poliklinik motörleşmiş değildir. Alman, Fran- ile röntgen ve doğum odaları va; Bun- flardân b asistan ve Jba abakie 1 mev. at bundan atın modern ordu -|cyddur. i anlaşılmamak ik-| tiza ederi. Bilâkis hiç bir ordu henüz ta - istanbul içinden Un stoka İstanbuldaki değirmen ve fırınlarda un stoku yokmuş, Değirmenlerde, fırınlarda un stoku olma. ması demek, un zerresi yok demek değüdir. İpe serecek kadar unları varmış ki, ipe un sermişler. Ve fazla un bulundurmak Jüzu - mumu hissetmemişler. Pakaf şu da hatıra gelir: Değirmenleri, fırınları kontrol etmek vazifeleri olanlar, nereden un bulmuşlar ki, onlar da ipe un sermiş Ve'bu hakikati bu - güne kadar görememişler, * «Çok» a düşmanım da «İstanbul cadde ve sokaklarının yıkanma ve sulanması işlerinde kullanilmak Üzere buradaki imalâthanelerde iki arasdz ya - pıldı» «Otobüs meselesi halledilecek, caddelerin hepsi asfalt olacak, şehir, geceleri harbden evvelki Paris kadar sydinlanacak.» Daha ne bileyim, bu tarsdski haberlerin kendilerine program yapmışlar ise bügün, |hopst bir yana, yıkarıdaki haber bir yana. milli motörcülüğü de bütün kuvvetlerile hi- İBen yukarıdaki haberi tercih etim ve al - İ kaşla dım. | Çünkü Ber işde olacak bine değil, olmuş ibire kıymet re Lokantaların sınıfları İstanbul belediyesi, şehirdeki Jokamtaları dört sınıfa ayırmış Lokantalarm sınıflara aynjacağı havadi - sini ben dört sene evvel güzetelerde oku - GÖNÜLİŞLERİ duğu gibi bir seneye tekabül ediyormuş lokantaların dört smıfa ayrılmaları işl sene sürdü. Gene şükredelim... Ya belediye lokantnla.. 71 on iki sınıfa ayırmak isteseydi, oh 'ki sö, ne beklemek mecburiyetinde kalacaktık yöly müştum: Bu işde her sinif, mekteblerde 3 * Eminönü Eninönü meydanından geçerken dikkaş ettiniz miydi? Yenicami mer&ivenleri önünde, betondan birkaç merdiven yapmışlardı. Caminin şâhane merdivenleri önünde iğ lar, Müonun Venöz heykeli önüne konum kukla gibi duruyordu. Bugünlerde de dikkat ediyor musun Betendan yapılmış birkaç ayık merdi yıktılar. Yerine daha geniş, ve daha göste « rişli mermer merdivenler yapıyorlar, Evvelden yapılan derme çatma beton mep- divenleri acaba kim yaptı? Belediye kendiliğinden mi? Öyle Wwe Eminönü meydanını açan Prog ne yapıyordu? Prosi mu yaptı? Prog bir yaptığını beğenmiyor, el yeni baştan yapiyor, gens beğenmezse ; kere daha bozup bir kere daha baştan yapik yorsa, Prostun bu tarzda fasa masrafa mgj olan işleri karşısında belediye ne yapıyar? Dms Mur * Bu işin aslı nedirP «A. A Ta imemsile şöyle bir mektub al ciddidir. Düşüncelerimi aynen yazmış bu 4 dım: «28 yarındayım. 135 ira maaşlı bir me - Junuyorum, ğ Gönül ileri sütununa münasib bir şel murum. Evli arkadaş ve abbablarımın evli -'yazarak bu müşkülüme yardım etanenizi Mkten şikâyetleri ve gene birçok evli kadın.!derin samimiyetlerimle rica ederim» ların kocalarına yaptıkları yolsuz hareliet Een'm anladığıma göre bu mektubu açığı (lerini görmek Deni evlenmeklen ber an u dile tercüme ettiğiniz zaman çıkacak netidğ ş2aklaştırıyor. İstanbulda hiç Dir dığı teli tam bir ya tayım. Esasen yaradılışım kın akrabam olma - nızlık içinde yaşamak ,/sıtasile birkaç genç kızı itibarile de pekibulabi sokulgan olmamaklığım da bu yalnızlığımalmek vesili Cemiyet gördüğü rağbet Üzerine hastaneyi İizzimam edince büsbütün kimsesiz Kaliyo .ilü şudur: — Eğlenmek istiyorum. Gazete sütunu Vâp, tanımak fırsataği m çok memnun olacağım. Eğlen, le tanıyacaklarım arasında gön, ümü okşayıp menfaatimi temin eden biri daha ziyade let: mode: rum, Artık muhakkak olarak evlenmeğe ka-İsini bulacak olursam, eh. * belki evlenmeyi melanie en bir basi erdim. Aneak İyi bir yuva aşabilmek 1 -İde düşünebilirim. tane binasına sahib olmağa da karar ver . Hükümetin verdiği müsaade fle 1 çin fikirlerim şöyledir: Hiç tanımadan veyahud bir iki defa gör . * Sapancnada bay «K, Fa ye: — «Beş sene evvel bu sütunlarda bahset, dir; çünkü.ne seri ve hafif zırhlı otomibil-/larına ve esnafa dağıtılacaktır. Bu suretle) mek tamamen yanlıştır. Hiç olmazsa birkaç|miştinim diyorsunuz. Hafızasını sağlam «ide edilecek gelirle yeni ve modern bir has.)defa olsun alabileceğim kızın ablikı ve ta -|nanlardanım, fakat doğrusu bu kadarı İane binası satın alınarak, yatak adedi ikilbiatının bona uygunluğunu tetkik etmek|geldi, eğer tam bir tarih zikrederseniz kol « ekem olduğunu zannediyorum. Sözlerim çok fleksiyonlardan ararım.» İlerile yarışabilir, ne de zırhlı arabaya karşı durabilir. Saffet hanım oğlunun esmer yüzünü iki eli arasına alarak öptükten sonr: — Allah selâmet vemin çocuğum. Güle güle git, güle güle dön. Yolun açık olsun yavrum, Sira Zeynebe gelmişti, Genç kadın fevkalbeşer bir kuvvetin © kendisini bu yabancı kocaya yaklaştırdığını hissede- rek tittedi, başını kaldınp ona baktı, Bir saniye gözleri çarpıştı ve onun ba- #minayi — anladığı zaman Zeynebin kalbi yöğeünü delip dışatı fir layacakmın gibi çarptı. Ayni saniyede kocasının bası eğilmiş, titreyen sesi ku- lağına gu sözleri mırıldanmıştı: —— Aramızda gayri tabil bir şey ok duğunu hissederse anacığım pek üzüle. cek buna razı"değilim, Son hatıranın o- bun için tatlı olmasını istiyorum. Kabik se. Zeyneb göz wcile kayın validesine baktı. İhtiyar hanımefendi müşfik bir sebesümle onları seyrediyordu. Birden- bire Zeynebin etrafında her şey döndü, her şey kayboldu ve rüyada imiş gibi yü- zünü kocasına wzatarak gözlerini kapa- dı. Bir saniye dudakları birleşti. O kadar helecanlı idi ki kocasının tekrar eğilerek kulağına: — Teşekkür ederim, Beni bir vaziyetten kurtardınız.» hayal meyal işitti. k Gökelple karısının ilk bu- Bu Hall dakika sonra tayyare seleri oldu. hareket “ ei m hanımın gözlerinden aşlar akıyordu. Zeyneb belecanını giz- yesin Sin hafifce gülümseyerek: emek İŞ imeyiniz efendim, birkaç gün ZE gelir... dedi ve kayın validesinin sonra Be tek onu otomobile götürdü koluna Se geldikleri zaman sant dört vü Vapura daba bir saat vardı. Saffet ban gelinini. Re VE Şurada bir Şe yakik gecirmiş oluruz, hem Bilâihtiyar Bunun için mesele mübiredir, ve bilhas-'misline çıkartacaktır Nakleden: Muazzez Tahsin Berkand de birbirimizle biraz kopuşuruz, tanış- nz; teklifini yaptı. Zeyneb sabahtanberi o kadar aayib vaziyetler karşısında © kalmıştı kı artık metsnetini daha uzun zaman muhafaza edememekten korkuyordu. Böyle iken kayın valideşinin teklifini çarnaçar ka- bul etmiye mecbur oldu; fakat muhalle- bici dükkânma girdikleri | zaman onun yanına, değil karşına oturmağı tercih etti. Böyle hareket etmekle onun keskin nazarlarından kaçacağını ümd ediyor- du. Boşmuş! Saffet hanım bilâkis gelinini daha iyi tetkik etmek için ona yaklaşı- yordu. — Bu izdivac şayanı hayret bir sürat- le yapıldı değil mi kızım? Zeyneb tereddüdünü belli etmemek için sahte bir neş'e gösterdi ve gülerek: — Şimdi makine devrindeyiz efen - dim. Her şey delicesine bir süratle yapı- yor. — Benim gibi ihtiyarlar için bu sürat pek baş döndürücü bir şe). Ne ise geçmişi bırakalım da hale oakalım. — Daha münasib olur efendim. — Oğlumun yabancı bir kızla ve.bu derece &ni bir kararla hayatını bağlamış olması dün akşanı beni çok müteesir et- mis, hattâ biraz ağlatmıştı; (fakat seni görünce rahat bir nefes aldum Zeyneb. Halükun seçtiği kızın esen» olduğuna pek memnun oldum. — Teşekkür ederim efendim. edemiyordum amma onun hal pek üzüyordu kizim, onu gözü kapalı bir âşık gibi gördüğüm zaman... nü bitirmeden durüv. Gelinine belki de bilmediği şeyleri söylemek & - zere olduğunu düşünerek bu kevezeliği- ne kızdı, yüzüne kan çıktı. Zeyneb o - nun düşüncesini anlamıştı, hafifce te - bessüm etmeğe çalışarak onu teşvik et- ye Handan şe sele beri nişanlı gibi olduğunu ve sonradan el sr ag Halük bana her şeyi söyledi. Evlenme - den evvel kendisini meşgul eden hisle - rini benden saklıyamazdı değil mi? Saffet hanımın yüzü gururla parladı: — Halük, dünyanın en asil kalbli ve temiz adamıdır. Kansından — böyle bir şeyi saklamasına imkün ol . Zeyneb bilâtereddüd ve hararetle ce- vab verdi: — Hakikaten öyledir. —— İşte yavrum, senin de yüzünd 'nunki gibi temiz bir mâna okuduğum i - çin, velev ki biraz acayib ve alelâcele bir bağlantı bile olsa, izdivacınıza pek memnun oldum. Bu sözler genç kadında pek fena bir tesir yaptı. Kayın validesinin hakikati öğrendiği takdirde bu kanaatinde ya - sıldığım anlıyacağını ve kendisini dün- yanın en alçak kadını addedeceğini dü- şünmek vöcudünü korku ile titretti, Bir saniye, ona her şeyi itiraf etmek için İ- çinde büyük bir arzu uyandı, lâkin Ha- lük, annesinin sükünet ve saadeti namı- na, izdivaçlarındaki sr, ona söyleme - mesini o kadar rica etmişti kı bu zavallı anaya öyle büyük bir darbe ovurmağa kalbi razı olamadı. Esasen Zeynebin tereddüdünün uza- masma pek meydan kalınamıştı. Saffet hanımefendi vapur saatinin yaklaştığı- nı söyliyerek hazırlanmağa başladı. Bir iki dakikadanberi Zeynebin baş - ka bir derdi vardı: Kayın validesinin böyle akşam vakti Yakacığa © dönmesi biraz gayritabii, hattâ mânasızdı. Bina- enaleyh ona, ber şeyi göze alarak, hiç olmazsa bir gece için apartımana gel - mesini teklif etmek lâzımdı. Zaten bu alelâcayib izdivacı biraz şüphe ile kar - şilayan yaşlı bir hanımefendinin daha fazla şüphelenmesine meydan o vermek doğru olamazdı. (Arkan var) şo Bunları — < biliyor mu idiniz ? Ş mal kutbunda mekteb Dünyanın en şimal şehri meşhur kutub sey- yahı Vilhjalmur Ste- fanssanın Sovyet hükü- metinin o müzaheretile kurduğu Marchegareh şehridir. oŞehip pek yeni olmakla beraber, şimdiden 400 talebesi olan bir mekteb açılmıştır. Filme alnan ejderha Masallara giren ejder- hayı mevhum bir hay- van farzederiz. Yılan, kertenkele, as- lan ve ogecekuşunun okorkunç gös rünen taraflarını vücüdünde top« lamış olan bu mevhum hayva hın hakikisine Kamodo adalarında film çeken bir heyet tesadüf etmiştir. Masale larda anlattıklarına pek benziyen biz hayvan önlerinden gayet seri geçmiştir. Film çeken operatör, o sırada bayıldığı halde, otomatik işleyen makine, ejder « hayı filme alabilmiştir. * Eskilerde nişan yüzüğü Nişan yüzüğü, eski Mısırlılar zamax nında da mevcuddu. Onlar da sol eliy yüzük parmağına takarlardı. İtikadlarına göre bu parmakta bulu « nan bir damar, doğrudan doğruya kalbş gitmekte idi. * Limon çiçeği tacı Evlenenlerin başlarına limon çiçekle « rinden taç koymaları bize Avrupadaş gelmiştir. Fakat menşei Avrupada değil dir. Avrupalılar da bu âdeti Çinde gör » müşler ve memleketlerine Çinden getir mişlerdir. j

Bu sayıdan diğer sayfalar: