1 Temmuz 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

1 Temmuz 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

> İtalo Balbo kimdir ve İtalya havacılığını nasıl yarattı? K, iye sesel valisi ve sabık Ikalyan hava mareşali İtalo Balbo 78 Ha- re a erir en yakın bir de- ve uçak üstü olan Tobruk havalarındı düşmana imei idare ettiği bir mu kerr Lu yanarak kahramanca ©. Libyanın umuru valisi olmak itibaril Me bir m Toker aid ökk biberli aspan » iğer bir ye - — rm İngiliz hava hücumunu bizzat bir ikm mecburiyetinde değildi; böyle r ihtiyaç da hiç tasavvur edilmez. Böyle rip anlaşılan, teftiş için bulunduğu Tob- Yok üssüne bir İngiliz nçak filosunun taar - İka, liğini görünce, meşhur bir uçakçı ve Halyanın sabık hava mareşali olan cesur 550 dayanamamış olacak ki oradaki İtal yan uçak filosunu derhal komandasına ala- ha düşmana karşı havalarmıştır. Tobr kıç muharebesinin şekil ve mahiyeti nda hiç bir tafsilât yoktur. Yalnız öğre- piyoruz ki Balbonun idare elliği uçak alev- er içinde düşmüş ve mareşal ile uçaktaki sair mürettebat yanarak ölmürletdir. lömü kadar hayatı da sek şeref, 'seciye, kahramanlık ve mtv: fakiyetlerle doludur; bu sebeble bu bü adamın ölümü İtalya için. bahusus onun büyük ve ağır bir mücadeleye girismiş ol duğu bir zamanda, büyük bir kayıbdır. İtalo Balbo hayatı ve onun Mussolini tarafından bir ihtilâlci, bir faşist ve bir ha- va mareşali ve bir devlet adamı olarak ye- törtirilmesi tarzı meraklı olduğu kadar her millet için istifadeli olacağı için tetkike de- T.O, bütün kabiliyetleri haiz olan fev - kalide insanlardan biriydi Ferrare'de 1896 da doğan Balbo geniş ormuzlu bir (alpinist) dağcı idi. Bu sebeble © Büyük Herbde dağcı asker olmuş ve »rbden sonra bir küçük gazete çıkarmış- br. Onun fevkalâde cesareti ve seri k verme kudreti Mussolininin dikkatini çel tiğinden onun tarafından milis kumandanı yapılmıştı, Fakat fasizm milisinin işi kolay eğildi, çünkü İtalyan komünistlerile birçok anlı mücadelelerde bulunmak lâzımdı. Balbo 1922 de Römaya bir kol kuman- danı olarak girdikten sonru dabi rahat vü- Zü görmedi. Nihayet komünistler mağlib edilmişlerdi. Fakat simdi de onun karşısına farmasonlar çıktılar. Bunlar 1925 de, bil asa Floransa faşist partisi için büyük bir tehlike olmuslardı. Onun üzerine Balbo o- Taya gönderildi ve orada esaslı bir temiz lemis” yaptır O"raian, Arno nehrine atıl « Mış bulunan farmason kadavraları vüzün- den, Fransız basınında Musoliniye karsı gok şiddetli bir mücadele başlamıştı. 1926 da, yani Mussolini Akdenizde tes- tn ve hazırlığa başladığ. zaman, Balbo hava yollarının teşkilâtlandırıMması isinin şın getirildi. O bir uçucu değildi; fakat fevkalâde bir teşkilâtçi idi. Onun evvelden Bu şapkayı kendiniz yapabilirsiniz Bu şapkayı şapkalarınıza bir Yapımız. Amma «yapımız» le Bim» değiL Bir mevsim için bir kaç şapka yaz Gamak her biltçeye ve het kadının ekommeni Kletiline uyacak bir süz merak: değidir. An enk ne kadar şık olursa olgun yarım Metre Kadife ile bir fötr parçasından imsanın ey de kendi kendine yapabilecesi böyle bir be” XSJi masraf olarak hesaba katmaya bile değ mez. O kadar yeurdar Me Yapmak için fak bir tecrübe ve bu gr? Tüzum olduğu muhakkak... Fakat bi basit modelleri her meraklı O kadın Ht “derse — yapabilir. Kadifeden tepe ve Fe bir kenar. Dikiş yerleri pikürlü... Sol 8 bir de küçücük tüy garmitürü var, Her kadın bilmelidir Bogan ayakkabılarının çallamakta Kp - RR razi seytinyağına Datırılnış i baü DİE Bamuk parçası Be sühiz Bum kabinin tozlu, olmamasına çox dik ke 1 YAZAN Emekli general met ifade etmediğini, ancak Habeş ihtilâ- fında anladı. Daha <vvel İngilizler, bir ha- i va sübayı olmadan bir hava generali olan H. Emir Erkilet Balbo ile alay ediyorlardı. Fakat Balbo he- «Bon Posta» nun askeri muharrir! men hiç bir Avrupa hava nazınnın yap - sersramesenesme semresssmee ser arana haNemA 8 madığı ye yam yani bizzat seni öğ bumul bulmuş sabit Bkirleri yoktu. Onun | *9amişti, Balbo büyük işine devam ediyor- için © tecrübelere ve nazariyelere bağlı ol.|du- 1929 da gene 12 acded iki motörlü Sa- makazın kendi açık ve sade fikirlerini tat- | oi - Marchetti denir uçağile Orbetello - bik edebiliyordu. Hususi hava münakalat|dan Portekiz Guineasins 16 saatte üçte. şirketleri devlet hazinesinden aleddevam | Cenubi Atlas Okyanusunun 3000 Km. dini yardım istiyorlardı. Balbonun selefleri bu | bir bamlede somin ve bu suretle cenubi yardımı kâh verdiler ve kâh reddettiler, fa-| Amerikada yaşıyan İtalyanları faşizm lehi- |kat bunun fenalığın esasını bir türlü ber -|9< kazanmağa çalışmıştı. Fakat Balbo, bu taraf edemediler. selerlerile İtalyanm itibarını yalnız Brezil- Fenalığın esasını İtalyanın, kâfi pan ve | Yada değil bütün dünyada yükseltiyordu. tecrübe teminine kifayet edebilecek dahili | ©. faşizme kanad vermişti. Beni bir'bava kale şebekesi vücude getiril. | | Balbe Porta Pia yakininda inşa ettirdiği olmiyacak kadar, dar ol - |Yeni hava nezareti binasında, tazyik olun- mast teşkil ediyordu. İtalya, meselâ Al -|muş hava ile bürodan büroya münakalât manya gibi, sırf kendi havalarını bir teç.| Yapmak için 31 Km. lik bir prömatik biiro rübe alanı yapmakla iktifa edemezdi. Ey-! #ebekesi yaptırdı ve bu suretle bürodan bü- velki İtalyan hava nazırları için bu mesele) roya gidip gelmeği kaldırdı. O her şeyi dü- ballâdilebilir görünmemişti. Fakat Balbo, o | #ünüyordu. Ahvali bavaiye haritalarını inmeden, ne Holandahıların, | basmak için nezaretin bir matbaası, f© - nede Franuzların ve İngilizlerin uzak ha-| toğrafların mabremiyetlerini temin ve ko- va münakale hatlarını kurup işletmek im-|'umak için nezaretin fotoğraf atelyeleri var kânları olmadığım kavnıyarak, bu suretle di İtalyada mütcaddid makendlarin uçuş Fransızlardan, Napolide istasyon yapmak | mekteblerini, uçuş tesisatını ve her türlü İhakkına mukabil, Tunusa inmek müsaade. | v6uş tecrübe vasıtalarını havi dört uçakçı sini aldı. Keza Londra, Afrika ve Hindiş- | 9ebir tesis olunmuştu: Bir deniraşın uçuş tan hatlarını Roma ve Brendizi üzerinden | mektebi olan Orbetello, İtalyanın garb sa- tesis etmek haklarını elde etmek için Ro » |bilinde. Korsika karşısında, 1936 da biten Maltada istasyon yapmak hakkını | Guidonin, akrobatik hareketler öğrenilen Udine, bir sürat mektebini havi bulunan G verdiler. Balbo, İtalyan hava münakale hatlarını 3000 Km. den bir hamlede 17,000 | Desenzano, | Kim genişletmişti. Balbo mütehassıs uçakçı yetiştirmek ta- r hattın neye malolacağını anlamak için bir takun istatistik karışık | hesablara dayanacak yerde, Balbo sadece bir Osti Tunis - Cagliari devlet tecrübe hava mi nakale hattı tesis etti. Nihayet o Mussol 1928 de İtalo Balboyu birden şeneralli terfi ederek bütün hava kuvvetlerinin ku- mandasını ona tevdi etti. Ömründe zabit olmıyan, hattâ bir uçağın dümenini tulup idare etmiyen bir dağcı, bir gazeteci ve bir ihtilâlei Balbo şimdi bir hava generali olu- yordu. kulurken diğer cihetten faşist sençlik teş - Fakat Balbo 1928 de, yani 34 yaşında, |kilâtı da uçakçı gençler (yetiştirmek hu - bir taraftan hava kuvvetlerine genel ku -| susunda hiç bir himmeti geri bırakmıyordu. mandan olurken, diğer cihetten uçakçılığı| İtalya bütün istikametlerde ve kendini &- ğrenmeğe başladı. O, jeni ve cesaret sa- lâkalı kılan bütün semtlerde hava hatları raftarı değildi. O on motörlü bir Dornier | bombardıman uçağını uçurabildiği gibi, en İbafif bir av uçağını da kullanabilen pilot- lar ve uçakçılar yetiştirmek istiyordu. Bu, süphesiz bir uçakçıdan çok şeyler (isterdi. Fakat Balbonun bizzat malik olduğu mü - teaddid şehadetnameler bir adamın muh- telif uçuş tekniğine hâkim olabileceğini gös- teriyordu. Yukandaki hava şehirlerinde İtalvan pi- lotları mükemmel birer muharib haline s0- hibi bir adamdı, Onun için pilotluk şeha - detnamesini İmaz, 61 deniz uçağının başında Akdenizi geçti; usta olünca da.) 1929 da, 16 bombardıman uçağile Odesa hava seferini yaptı. İtalya artık büyük bir tenis etmiş ve bu büyük bir harb uçak fi- losu inşa etmişti. Bütün barb ve sivil kava O uçuşlarının tecrübelerinden istifade eden Balbo 1933 yazında meşhur şimeli Atlantik uçuşunu BİZİM RADYO — Şikâyetçi misiniz? Soalini sormuyorum, Çünkü binbir ağız- dan çıkacak binbir türlü sözü odinliyecek vaktim yok. — Naml buluyorsunuz? Demiyorum. Çünkü binbir kişinin kar ş#ma geçip dudak bükmelerini, omuz silk- melerini görmek istemiyorum. — Ya nasl olmalı? Tarzında bir anket açmıyorum. Çünkü binbir kişiden binbir çeşid program taslağ) beklemiyorum. Yalnız bir tek sual soruyo- Tum? — Dört başı mamur bir radyo mu? ” Ve yalnız bu suale alacağıma kani oldu- ğum cevabı kaydediyorum: — Ne gezer? * Parisin günakına girmiştik. o Diyorlardı ki; — Ankara radyosunun parazitli olma- sından, sesinin iyi gelmediğinden şikâyet e- diyorsunuz değil mi? Cevab veriyorduk: — Evet. Diyorlardı ki: — Bizim radyoda hiç kusur yoktur, Rad yo neşriyatınızı Radyoparinin ayni dalga - dan neşriyat yapması bozuyor. — Olabilir! Diyor ve susuyorduk. O zaman biz susu- yorduk. Fakat birkaç zamandır da Radyo- paris sustu, Bizim radyoda bir değişiklik yok. Radyopari yüklenen kabahati şimdi hangi abalıya yükletelim! * Evvelki gün vapurda o konuşuyorlardı, kulak misafiri oldum ve şunlar duydumt — Almanlar Parisi almişlar. — Muhakkak sen, bütün haberleri bi 258 zim radyodan dinliyorsundur. * Bundan üç buçuk sene evvel, sünnet 6 lan bir çocuğa yirmi altı buçuk liraya o - yuncak bir radyo almıştım. Oyuncak rad yo da dayanıklı imiş, elân bozulmamış. Ge çen gün çocuğun babasını sokakta gördüm? — Nereden geliyorsun? Dedim. Yüzüme sert sert baktı, — Senin yüzünden cebimden çikan pas | ra bugün verdiğimle kırk lira etti, — Benim yüzümden mi, ne parası? — Ne parası olacak, radyo vergisi... Oğ- luma sünnetinde getirdiğin radyo için © zar mandan bu zamana kadar, tam kırk İlira vergi ödeylim. * — Bugün peşin, yarın veresiyeye bir mis sal söyle. — Söyliyeyim. Bu sene de radyo vergi» « bir taksitte alınıyor, gelecek taksitte alınması muhtemeldir. Eat İlslüek Bir anne kızına böyle bir teklifte bulunabilir mi? Okuyucularımdan Bayan $. S, $. evlidir. Bana nasıl evlendiğini, kocasının mali va- Ziyetini, is#kbalde neler ümid ettiklerini İyaıyor. Fakat bunları burada mevzwubahs edecek değilim, yalnız, şu kadar söyliyece- ğim ki, Bayan 8. 8. 8. yuvasına sadıktır, kocasını sever, yarın için daha müreffeh bir hayata kavuşmak emelile çalışan ve bu emelinde muvaffak olacağını muhakkak addettiği kocasına her bakımdan bağlıdır. Evli bir kadın da böyle olmalıdır. Bayan $. 8, $. nin annesi evvelce bu iz- divaca muvafakat etmiştir. Fakat bilâhare yani son zamanlarda kızına fena telkinlerde bulunmaktadır: «Bu adamın kazancı fazla değildir. Sen daha kimlere lâyık değildin, ayni, ben seni ü hava devleti olmak yolunda idi ve bu bü -| hazırlamıştı ki, bu uçus İtalyanın havadaki | tahsili daha yüksek, daha zengin birile yük işin usta mimar ve teşkilâtçı başı İta- lo Balbo idi. : Fakat bu hakikati, © vakit görenler ve »e zenler çok olmadı. Hattâ İngiltere, Malta- yon sevkuleeysi bakımdan artık hiçbir kıy- | 4Son Posta» nım #iaki tefrikası: RA Genç kız da bir hareket etmek” istedi amina me eileri, ne de ağzı oynıyabili- yordu, Boğazını bir yumruk tıkamış, gözleri anadan fırbyarak gökteki iri ku- şa dikilmişti. Kuş yükseldi.. yükseldi. siyeh bir nokta halinde ufukta kayboldu. Cihangirdeki apartımana döndüğü za- man Zeyneb tenha odalara, Halükun hatıralarile dolu olan köşelere büyük bir hüzünle baktı: Esmer yüzlü, uzun boylu, tnüstehzi ve müşfik bakışlı kocası şimdi uzaklarda idi, onun ogâh şakacı, gâh mağmum, gâh hırçın sesini uzun zaman İşitemiyecektil Birdenbire dünya boşalmış, O kendisi tek başma kalmış gibi büyük bir yalnız- hk ve keyifsizlik duydu... Üç gün apar- timamına kapanarak kimseyi görmek, kimse ile konuşmak istemeden lüzumsuz işlerle vücudünü yordu. Her sabah ka- yınyahdesile telefonda konuşuyor. ona Halüktan bahsetmekle ocayib bir sevk duyuyor, onun sesinin ahengini Halâ- kunkine benzeterek teselli arıyordu. İki kadın telefonu açtıkları vakit «on- dan» bir haber gelip gelmediğini birbir. lerine soruyorlardı; fakat henüz mektub #elecek kadar zaman geçmemişti. Bunu bildikleri hakle gene bu tehlikeli zan- nettikleri yolculuğun sona ermesini, sev- gili yolcudan bir haber gelmesi ni #tmekten kendilerini alamıyorlardı, Bir sabah postacı Halüktan değil, Naciyeden bir mektub getirdi. Genç kız kışkık elbiselerini diktirmek için İstanbu- la ihmek istediğini, fakat Sultanahmed- ki eve gidecek yerde, Halükun seya - hatte bulunmasından bi le, birkaç gün için Zeynehde kalmak arzusunda ok duğunu söylüyor, ondan: izin. istiyordu. Zeyneb, bilhassa bu sinirli - günlerinde ii çekecek halde kahıp-fena düşün- Naciyenin şımarıklığını ai kuvvet ve kudreti için bir imtihan olacaktı. O zaman 27 deniz uçağının başında Or-| betelloyu terkeden Balbo. Amsterdamda bir makine kaybetmesine rağmen, İrlândâ (Devanu 7 nei sayfada) s9 lendireceğim» tarzında, O Bir eni kızının felâketini istiyeceği hiç aklıma gelmez.. Fakat şu olabilir. düşünemiyen, hattâ aklı başında olmıyan diyeceğim, bir anne kızına saadet temin e- vAÇ Nakleden: Muuzzes Tahsin Berkand ker olmağı tercih etti ve onu tehalükle karşıladı. Naciyenin ilk sözleri: — Rengin pek solmuş Zeynebi de- mek oldu. — Öyle mi? Halbuki hasta değilim. — Acaba Halükun gitmesine mi ü- züldün? , — Bugünkü günde tayyareyi hentiz tabii bir nakil vasıtası gibi kabul etme- ğe olışmadığımız için onun bu seyahati- ne bir parça telâşlandığımı itiraf ediyo- rum, — Bir tayyarecinin tayyareye binme- si pek tabii değil mi? > Öyle amma ben henüz alışıma- ım. — Hakkın var. Bir tayyarecile evlen- mek cidden helecanlı bir işi Ben senin yerinde olam aklın başımdan giderdi. — Mübalüğa orsun Naciye... Ben sadece biraz merak ediyorum. — Evlendiğin zamandanberi seninle adamakıllı konuşmamıştık. Durup du- rürken nasl olup ta Halükla evlenmeğe karar verdiğini anlatsana... Zeyneb birdenbire ciddileşti, şakayı bıraktı. — Anlatacak bir şey yok ki... Kısme- tim onunla evlenmekmiş... Naciye bu hususta fazla israr etmedi amma Zeynebin cevabına kanımadığı du- daklarındaki alaylı bükülüşten belli idi. Ancak zeki ve kurnaz bir kız olduğun- dan bu mevzu üzerinde durmanın şim- dilik münssib olmıyacağını anladı ve sğ- zü değiştirdi, — Bu sene mektebi Bitiziyorum Zey- neb, kışın artik seninle balolara gidebi- leceğim değil mi? — Elbette... Fakat o vakte kadar ciddi bir küçük hanım tavırları almağa, konuşürkan, yürürken şımarık çocuklara pm hareketler yapmamağa alışma- n. — Hereketlerimi, tavırlarımı o idare etmek kolay; konuşurken düşüncelerime hâkim olamıyorum. Zeynebin bilihtiyar söylediği bu 5- malı sözler Naciyeye dokünmuştu, Onun maksadıçı anlamış olduğunu emedi. — Biliyorum Zeyneb, düşüncesizci sözlerim ve hareketlerimle seni çok mü- teessir ettim, Bunu çok def d ve yaptığıma pişman oldum. Beni affet- tin mi? — Affetmek kolaydır Naciye... An - pen ve baban benim için de hekiki bir ana ve baba olduklarından sana karşı kalbimde sürekli bir kin besliyemem; Mikin bana çok büyük fenalık ettiğini söylemeden geçemiyeceğim, — Bu fenalığın ne olduğunu bilmek İstiyorum. Haltka taallâk ediyor mu? Zeyneb bir saniye tereddüd ettikten sonra titrek bir sesle: — Evetl dedi. — Onunla mes'ud değil misin Zey - neb? — Mes'udum.. çok mes'udum... Bun dan dolayı kendini üzme! © kadar helecank idi ki Naciye onun özlerine inanamadı ve kendine İânet etti, — Ah sana o küğd: gösterirken keşki elim kınlan idi, başım kopsaydı! — Sur Naciye! Özle b i Mk değilsin... hiddet ve kıskanclığma mağlüb olmiya- rak düşünce ile hareket etmeni tavsiye ederim — Hakkın var Zeyneb, ne söylesen haklısın... Ben suna knrşı çok fena ha - reket ettim. Zeyneb fazla cevab vermedi ve bir bahane ile odadan dışarı çıktı. * Zeyneb, Naciye ile Handanın görüş - melerini hem kendi namına, hem de genç kızın ahlâkı üzerinde yapacağı fe- Ba tesir bakımından pek istemiyordu; fakat buna mâni olamıyacağını, Handa- »a Beyoğlunda rastladığı gün anladı. târkası var) İm Vatikan'dar.. deceğini zannedebi! det, hakikatte bir felâkettir, Fakat onun gözleri bu felâketi görmez; | kızıma saadet temin ediyorum; diyerek © nu felâkete sürükler. İşte kızım. Annenin sana vâdettiği saa- det de felâketten başka bir şey “değildir. Düşün bir kere evlenmişsin, mes'udeun, fs- tikbalden ümidin var. Sen bütün bunlari bir yana birak ve zengin diye, tahsilli di- ye bir başka erkeğe git. Böyle bir erkeğin bulunup bulunmıyacağı, hazır olup olma” dığı da malüm değil. Fakat öylede olsa, kocandan ayrıldığın zaman hemen seninle evlense, onu sevehilecek misin? © seni mes'ud edecek mi? Bir erkeğin tahsili ve parası bir kadını mes'ud etmek için kâfi midir? Daha fazla bir şey söyliyecek değilim. Annenin sözlerine kat'iyen kulak asma. İyi | Mes'ud yuvanı bozarsan, bir daha mes'ud olamazsın bunu iyi bil TEYZE Bunları biliyor mu idiniz ? Hindistandaki musiki sarayı i » Hindistanda Yaipurdaki musiki sar yı, bariei şekli itiberile ahenklar ses gis küracak tarzda inşa edilmiştir. Rüzgüp esip binaya çarptığı zaman tatlı bir mas siki sesi duyulmaktadır. # En zengin kutübhane Paristeki milli kütübhane, mevcud ki - tabların adedi, ve kitablar arasında bülu « nan bazılarının kıymetleri bakımından düm yadaki diğer bütün kütübhanelerden zen « gindir. * En büyük saray Dünyada mevcud sarayların en mi zannettiği sama | sene iğ Şa GENÜLİSLERİZLİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: