5 Ağustos 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

5 Ağustos 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

; ; Bay Molotofun Nutku münasebetile Yazan; Muhittin Birgen DD; bir kı lan, insanlar diplomatlara çok eski zamanlardanberi r lunacaklar ki bu kelimeyi, ilk defa günkü müsemması arasında na sebeb olan rah değişmiş değildir. Diplomat eçift gelir. Hiç şüphesiz, O Yunanlıların wçift gözü den kasdettikleri ma: dört gözlü olmak değildi. Diploma! 8 olamadıklarını gösteren O misallerle içinde” yaşadığımız tarih bile dolu olduğuna göre, Yunanlılar, diple - matı dört gözle mücehhez bir in - san olarak tasavvur etmemiş olsa - lar gerektir. Zannedersem, onların diplomatlarda bariz olarak gördük- leri vasıf, daha ziyade, viki gözlü - lükw dü: Yani hem o tarafa, hem bu tarafa bakan ve bu sayede ne ta- rafa baktığını belli etmiyen iki göz- Völük! A Bunun için, ben diplomasi âle - minde söylenilen sözlerin otahbline o kadar çok ehemmiyet vermek ta- raftan değilim. Bilhassa, «öz, in- sanlara fikirlerini gizlemek için ve rilmiştir» tarzında ifade edilmiş olan çok beşeri bir hikmeti daima ba - tırda tutmak lâzımdır. Bu hikmet, bilhassa siyaset adamlarının sözleri hakkında çok doğru olan bir haki - kati ifade eder. Bunun için, bilhassa böyle zamanlarda devlet adamları - nın sözlerini tehlil ile uğraşmak, müsbet faydam (olan bir meşgale teşkil etmez. Zaten, içinde bulunduğumuz de- vir, söz devri değil bugünden yanna, her şey o kadar değişiyor, her söz manasını o kadar kaybedi - yor ve ayni zamanda o kadar aksi manalar ifade ediyor ki. söze bakir rak yollarını tayin etmek istiyen - İerin o aldanacaklarında hiç şüphe yoktur. * Bay Molotofun nutkunu iyi an lamak için o sözleri tahlilden ziya- de kendi kendimizi mürakabeye «& hemmiyet vermeliyiz. Ben bu mü rakabeyi nefsimde ve muhitimde bir) kere daha dikkatle tekrar ederken şunları görürüm: Türkiyenin kendi milli hududlarile mahdud olan var- lığını, her nevi maddi veya manevi taarruzlara karşı müdafsa endişe - sinden başka hiç bir endişesi, hiç bir maksad ve gayesi yoktur. Şimdi- ye kadar, siyaset sahasında her ne yaptıksa yalnız bu maksadla yaptık ve ne yapıyor ve ya yapacaksak ge- na yalnız bu gayeyi elimizde sımsıkı tutmak için yapıyöruz ve yapaca - Bu siyaset, bizi herkese dost yap- mıya kâfidir; nitekim, gene ayni si- yaset, ona muhalif olarak Obareket eden herkesi bize düşman olarak gösterir. Mademki biz kimsenin düş- manı değiliz, mantık icab eder ki kimse de bizim düşmanımız olma - sın. Fakat, bu dünyada kimsenin arşınına göre bez vermediklerini de bilmez değiliz. Ne yapalım, dünyayı değiştirmek elimizden gelmez. Fi mizden gelebilecek olan yegâne sey, büdiseleri yalnız Türk arşın ile ölç- mek ve ondan başka hiç bir şey ta- nımamaktır. Ba Türk arsınını, bütün ölçü sıhhati ile tam olarak muhafaza etmeğe, yirmi sene evvel, Atatürkr le birlikte and içmiş olduğumuz için bugün müsterihiz: Yapacak yeni bir işimiz, yahud verilecek yeni bir ka- rarımız yoktur! ya Birgen iplomat, medeniyet kadar) Kendi ye'sini, kendi iztıra- edir. Anlasi- | bu 3ç olmuş bu- “İhabbet tellğllarının son yenmiye bak... Başkasının duyduğu acıya katlanacak kadar kuvvet bilene siki Yonankler' kalammiş — > lsd. O zameski müsemmesile be | este YArdIr. biraz İerk bulman bile, kelimenin icadı- Fuhuşla mücadele | gm Son iki ay içinde 21 ran- : deva evi, fuhuş yaptıran bir gazino, bir berber meydana çıkarıldı a ER akn İstanbul zabıtası fuhuşla müca - İdeleye büyük bir hassasiyetle de - vam etmektedir. Zakıtamızın bu müsnir faaliyeti neticesinde son iki ay içinde şehrimizde 21 randevu e- vile, gizli fuhuş yaptıran bir ga - zino ve bir de berber dükkânı mey- dana çıkarılmış, bunlar kapatılarak sahibleri adliyeye verilmişlerdir. Diğer taraftan kazalardaki em -| niyet âmirlikleri de, polis vazife ve İ salühiyetleri kanunu hududleri içi de ayni faaliyeti göstermektedirler. Zabıtamızın bu amansız müca » delesi karşısında profesyonel mu - günlerde | i yakayı ele vermemek için bir takım kurnazlıklara baş vurdukları görül. İmüştür. Polis tabirile «vamtan na- İ mile isimlendirilen bazı açıkgöz mu- İbabbet tellâlları bu sıkı takiblerden İkaçinmak için mümkün olduğu ka - dar kenar. köşe mahallelerde ev, a- İpartıman, hattâ dükkân kirslamak İ suretile faaliyetlerine devam et - mektedirler. Nitekim, geçenlerde meydana çı karılan gazino ile berber dükkân da, bu maksada kiralanmış birer! gizli fuhuş yerinden başka bir şey değillerdir. Emniyet müdürlüğü, bir taraftan fuhuş ve fuhuş yüzünden tahaddüs edecek avakibi önlemekle mesgul bulunurken, diğer taraftan da bu kötü yola düşmek bedbaht - liğına uğramış kimseleri düştükleri bu elim badireden kurtarmağa ça- ışmaktadır, Bu mâni zabıta mesaisi sayesin - dedir ki, su veya bü vastanın ter- tib ve tahrikile (ehsa sürüklenmek istenen yüzleren vatandaşın o bayat ve namusları kurtarılmıştır. Resmi zabıta siçillerine nazaran şehrimizde 200 kadar umumi kadın vardır. Bunlar ahlâki ve sıhhi ba -| kımdan daimi bir takib ve kontrol| altında bulundurulduklarından, faa- liyet sahaları muayyen ve hareket-| leri de zabıtanın gözü önündedir. | Bu umumi kadınlar haricinde fuhuş yaptıkları tesbit olunan buzı| kadınlar da vardır ki bunlar da ay-! ni takayyüde tâbidirler. Zabıta ayni zamanda bu müte » reddilerle de meşgul olmakta ve faaliyetlerine meydan vermemek »- tedi «Son Posta» nın edebi tefrikası: T YEŞİL TULUMBA Yazan : Ercümend Ekrem Talu — A, neden olacaknışsın zavak 1? Padişah kapısında hizmet eden zavallı olur mu? Cümle âlem ken di kızını buraya vermek için el, e » tek öpüyor. — Öyle, kalfam arma. —- Anneni mi göreceğin yoksa? Köyünü mü özledin? İzniyar dolu dolu gözlerini tek ardan muhatabinin yüzüne dikti, altın sarısı saçların çerçevelediği ho- geldi, dı. — O halde. derdin ne? nüfuz eylemek istiyormuş gibi, ço- cuğun üzerinden ayrılmıyordu. Ay- ni zamanda, O karşısındakine teselli vetecek, iyi tesir yapacak (sandığı sözlerle onu okşayıp (o yatıştırmağa çalışıyordu. — Benim dilber evlâdım! Yarın | öbürgün, efendimizin gözdesi, ik - “İbali olacaksın. Belki de, daha iler İde kadın efendiler sırasına geçer - tozlu başını red makamında kaldır-| sin. şehzade anası olursun. Senin talihin açık. Bizim gibi değilsin. Sende bu güzellik, bu akıl, bu ma- yal kallanın keskin. bakışları ise, | yorum ben, kızım mutlaka, o tevdi #dilemiyen sırra (o Yanına daha çok sokulmuş üde-* — le ise? Bi İve sıhhat cüzdanı alan garson mik- İstanbula akın eden Romanyalı yarsonlar Garsonlar cemiyeti alâkadar makamlar nez- dinde teşebbüslerde bulunmağa karar verdi | şehrimizdeki gazino ve Jokantala. Garsonların müşteriden almakta olduğu yüzde onun kaldırılınası için| belediye tarafından yapılan tetkik- . Müş ler müsbet netice vern terilerden garsonların yi son Ücreti taleb etmelerine ve ayır ca bahşiş usulünün © devamına bir müddet daha müsaade edilecektir. ! Şehrimizdeki garsonların adedi 3 i tecavüz elliği arsonlar cemiyetine kayıdlı ola: tarı bin beş yüz kadardır. Garson - ların aylık kazançları yirmi beş lira ile seksen lira arasında değişmek - tedir. Halbuki müessese © sahibleri garsonların kazanç vergilerini ken - dileri vermekte vergi şubelerine gar sonları maaşlı olarak göstermekte - dir. Garsonların vergi şubelerindeki maaşları vasati olarak yirmi beş li- Ta gösterildiğine göre hazine, sayı - bini bulan garsonların kazanç vergilerinde bir türlü hakiki yekü - mu elde edememektedir. Bu şekil bozukluğu (devam edip durur ken bir iki sydanberi şehrimize Ru men garsonlarının akını başlamış - tır. Yerli garsonlarımızdan muhte » if dil bilenler çoktur. Şehrimize ge- tirilerek büyük gazino ve İckanta- halde bunlardan | gözönünde tutan garsonlar cemiye- ti ecnebi garson akınına mâni ol - mak için alâkadar makamlar nez - inde teşebbüslerde bulunmağa ka rar vermiştir. Bu hususta garsonlar cemiyeti idare heyetinden Zeki Tu- nalı şunları söylemektedir: — Kendi garsonlarımıza iş bu - lamazken bir de başımıza Rumen garsonlarını çıkardılar. Bizim e - elimiz lüks lokanta ve gazinolar - da çalışmaktadır. Halbuki lüks yet İllerin Türk garsonlarına kapandığı nı, bilâkis ecnebi garsonlara açıl - dığını görmekteyiz. Büyük lokan - talara muteber zevat devam eder. Bunlar aralarında mühim meseleler görüşebilir, müzakere (o edebilirler. Ecnebi garsonların bu gibi zevata bizmet etmelerini kim doğru bu - Tur?“ Alacak yüzünden bıçakla arkadaşmı yaraladı Kadıköyünde hâl civarındaki kah- velerden birinde yatıp kalkan Meh. med Ali ile hammal Yakub arasında dün bir alacak meselesinden dolayı çıkan kavgada Mehmed Ali bıçskia Yakubu yaralamıştır. lara yerleştirilen Rumen garsonla - rının ekserisi yalnız rumence bil - mektedir. Bu hususu ehemmiyetle Yaralı Nümune hastanesine kaldı. rilmış, suçlu yakalanarak hakkında takibasa başlanmıştır. r i O İSTER İNAN, İSTER İNANMA! Mimarlarımızdan biri bir resmi | arada da yıkık duvarın hurda de. dairenin eksiltmeye koyduğu bir işe İ talib olacaktı. Deha evvel bu işe e kadar demir gideceğini hesab İ etti, ihtiyatlı bir sattar, demiri bu Jap bulamıyacağını anlamıya lü - sum gördü, bu Ücaretle uğraşan bir arkadaşına gitti: — Bir kilo bile bulamazsın, vaz. geç, cevabını aldı. Ve vazgeçti, fa, kat daha o aksam dir arkada n bir başka taahhüd işine giriş! Bini, girişmek için de icab eden lim pesinden tedarik ettiğini öğrenmez mi? Bize hikâyeyi şu şe. kilde anlattı: — Meğer şehrin ermeni mezar - lıklarından birinin duvarı yıkılmış, yeniden yapılacakmış, arkadaş gi- dip bu küçük işe talip olmuş, bu İSTER İNAN, İSTER İNANMA! ta diz dize gelmişti. Sesini yavaşla- tarak, devam etti: — Kapı yoldaşların sana nisbet veriyorlar galiba. Seni kızdırıyor - di : aldırma, İ ka bir yerden zmemletet ölçüsünde £ mir parmaklıklarını arttırma sure, #ile satın almıs, şimdi giriştiği yeni aahhüd işini bu hurda demir par. maklıklaria yapacakmış... Biz bu hikâyeyi dinlerken düşün. dük ki, memleketimizin en genişi mikyasta İnşaat yaptığı zamanlar. $ da bile demir ihtiyacı bir sene iin | 40 bin tondur, eski fiat ile 4 müyon £ eder. İcabinda rekâdan bereriki — İ İikten bahseden tüccar Akdeniz an- 5 kinken Amerikadan, şimdi Balkan yolu ile Norveç, İsveçten veya baş. SL, bu kadar küçük bir partiyi zetirt. miye imkân bulamadığı içindir ki bugün husus! inşast dürmüş bu . lunmaktadır. i i — Yaşamak (da istemiyorum. Ebru kalfanın yaptığı gibi, ben de sürür içeceğim. — Delil O nasıl lâkırdı o? Ken- dine kıyan insan ahirete imansız gi- meleğim. Büyük böyle şeyler olur, âdettir. Seni valide e - fendimiz gözetiyor, korkma, | sırlın| yere gelmezl | Sözde, maneviyatını yükseltmek maksadile söylenen bu sözler, İzni-| yarın üzerinde bilâkis fena tesir ya- pıyordu, Genç. gürbüz ve yakışıklı sipahi zabitinin hayalile, Abdülâzi - zin hantal, çulpa, göbekli ve sukak h varlığı arasında yaptığı insiyaki ve seri mukayese âdeta gönlünü bu- landırmış, padişaha karı duyduğu nefret bir kat daha artmıştı. Bu hissin tesiri altında söze baş - der, Sen onu bilmiyor musun? Bir daha böyle dediği duymıyayım. — Ahirete imansız gitmek, dün- ya yüzünde böyle yaşamaktan iyi dir, kalfacığım. — Süs! Bak, şimdi de günaha gi- 1sun. Ne yapayım, kalfam? Bura- da, ömrüm oldukça yesir kalacak değil miyim? İşte, hepiniz meydan- dasınız. Siz, Şevkelza kalfa, çams- gr ustası Nikriz usta, Ebridil, Ce - mâliyar kalfalarım.. saçınızı süpür- ge ederek bu sarayda © gençliğinizi çürüttünüz de ne oldu? sey! hiç birini istemiyo- ne ikballikte, One de daha Tum. Kız, ağzındaki baklayı, bir türlü) rifet varken şüphesiz ki her bir ar-| yüksek makamlarda gözüm yok. ceset edip de çıkaramıyordu. Tür-| zun yerine gelecektir. Şimdi, anlı -| Kapı yoldaşlarımın da hiç birinden — Peki, kızım: Ne demeğe pa- tiriyorsun? — Kalfacığım! Beni gerçek se - viyor musunuz? — Şüphen mi var, güzelim? — Amma, bir anne gibi mi? le. İ' sine kaldırılmıştır. Gazino velokantalar pe a Sınıf taksiminde iyi mevki alabilmek için kira ile mo- bilya, çatal, bıçak alıp: göz boyamışlar. i Bİ ya e lam) rm sınıflara ayrılmış olduğunu yaz- mtştık. Kaymakamlar mımakalarm. daki Jokanta ve gazinoları dolaşırken onların mevkilerini, (kullandıkları müstahdemin miktarını ve bilhasss konforunu, mobilyasını gözden geçir. miş, ona göre sınıflara tefrik etmiş. lerdir, Bir kısım açıkgözier müesse - selerine sınıf taksimi işinde iyi mer. ki verebilmek için alâkadarlar tef - tize gelmeden biraz evvel haricden kira ile mobilya tedarik etmiş ve te. darik ettikleri çatal, biçak, koltuk, sandalye, masa vessireyi dükkinma bol bol yerleştirmiş, memurların gap mesine İntizaren işine gücüne koyul. muştur. Memurlar gelip gittikten sonra da pek tabil olarak iğreti mo. bilyalar yerlerine inde edilmiştir. Kaymaldımlar, omuntakslarındaki içkili eğlence yerlerin! tektar tetkik edecek, bu husustaki raporlarını on güne kadar belediye reisliğ'ine gön . derverklerdir. Numan Menemenci Oğlu şehrimizde Hariciye Vekâleti Umumi Kâti - bi Numan Menemeneioğlu dün sa- bahki ekspresle Ankaradan şehri » mize gelmistir, Bir kadını taşla ağır surette yaraladı Kanmpaşada oluran Hacer ve Ce. mile adlarında iki kadın evvelki gün Yenlernmide kahvesilik yapan Salihin dükkânına gitmişlerdir. Burada biri müddet oturan kadınlarla ka rasında bir meseleden münak mış ve az sonra da bu yüzden köy gaya tutuşmuşlardır. Bu esnada kab. veci Salih eline geçirdiğ: büyük bir taşla Haceri başından ağır suretle yaralamıştır. Yaran kadın tedavi altına alin - mış, carih kahveci adliyeye teslim e. dilmiştir. Bir çocuk pencereden sokağa düştü Tozkoparanda 22 numaralı ev - de oturan Salainon isminde birinin 3 yaşındaki oğlu Alber evin pen - ceresinden sokağı seyrederken düş- müş, başından ağır surette yara - lanmıştır. Yaralı Beyoğlu hastane - lerimi hiç kimseye tekrarlamıyaca- Zınıza söz verir misiniz? — Ne söyliyeceksin, bilmiyo « rum ki, meleğim. — Hiç! Kendime aid.. belki ba- na bir akıl öğretirsiniz. — Di, bakayım! İzniyar gök bakışlarını yere eğdi. Yeni inkişaf eden göğsü helecan - dan hızlı hız kalkıp iniyordu. Bir cinayet ikrar ediyormuş gibi, pes ve ürkek bir sada ile: | — Birisini seviyorum,. dedi. Tiryal kalfa hayretle, yerinden| siçradı. İ — Ne dedin? | İhtiyar kadıncağızın o bu' derece şaşmakta hakkı vardı. Koca padi - sh sarayının içinde erkel: o yüzü namına haremağalannınkinden gay- risini görmüyorlardı. Kalfaların ve acemi tabir edilen kızların ise s0 - kağa çıktıkları yoktu. Salt ramaza- nın on beşinde, kepenkleri sımsıkı kapalı kupa arabaların içinde Ilır- -İNihad AN Üçüncü dün Anka, Sözün kısasi Maydanoza dair #iği bir karpuzun çekirdekleri5# miş, bükmuş da; Hey Allahım! demiş, $5 meyvanın içine bu kadar çekirdi diye doldurursun? İşin mi yoz? pi Hakikaten, tablatin üyenmediei Se tığı işlere İnsan ibretle baktıkça metli hocanın sualini tekrar eğ geliyor. Mesel şu maydanoz denilen EĞİ neyi ele alalım. nihayet iki haysiyeti olan bu otun her bi al ii sanki bir usta kadın. elinden Gİ muş dantelâdır. O ne oymalar, ve rumlar! Örneğini ancak karanfil £| zarif ve nadide çiçeklerde bul y DUZ, Maydanoz neye yarar? Benefi bir şeye, Her nebakia bir gifn DSİ tevehhüm eyliyen eski Osmanlılafı nu midevi bellemişler. Hattâ bu TE den, Imlâsını tağyir ederek; MÜĞ) nüvaz yazarlarmış. Amma yi bu, onda gerçekten mideyi okyaf e hususiyet bulunduğu için değil Sf dece bir ukalalık icabı tmiştir. İd ki tamanımızda Londra'yı Dere şeklinde izah ve tefsir bulundu... l Biz şimdi maydanoza avdet &Ö mübârek. Göreneğe her şeyden 3öÜ de ehemmiyet veren, uha fas aşcılar, ev kadınlar, müstepliiğ Onsuz çorba, börek, baadı, salata, ma tasarrar edemezler. Halil danozun, yemeklere, lezzet # katiyen dahli tesiri yoktur. Dİ de, domates salatasının üzeri ile yeşilin göre hoş görünmesi deli #lle, yakışık alsın, Onun hari hele pişmiş yemeklerin (içind, # İ vakti, maydanozun çok defa andırdığı ve tiksindirdiği yak'dif Dediğim gibi, maydanezda ne dĞ otunun iştiha artırıcı çeşnisi, n€ w nenin ferahlandırıcı rayihasi rn dığı halde, tabahatte bu öne: kli nasl tuttuğu şayanı hayret. HaMA bazılarınca ona o kadif bemmiyet verilmiştir ki, ahım gö bir seymiş gbi: n Neler de neler, maydanozlu Köl e” Li dö, Diye, hakkında bir de darbı uydurularak ehemmiyeti bilhassa bariz ettirilmiştir. ” Bana sorarsanız, maydanozu İf, mamile lüzumsuz ve faydasız Döl rum ve ondan hiç hazzetmemi. 1 Ve muydanoza düşmanlığı eebeti ledir ki papağanı hayvanların #X # kılhlarından ve en çok zevkiselini hiblerinden addederim. Pe Gm ali kai ei mi 7 ON Milli Piyango Çarşambayf Fener stıdında çeki!ecek Milli piyango idare yene şehrimize gelmiş, Fenerbahçe #8, İdına giderek, yeni otomatik küf, İlerin yapılmakta olan montaj lerine nezaret etmiştir. Milli piyangonun yeni pe kürelerle ilk defa olarak şehrim de çekilişi mönmaebetile keşileği; evvel Fener stadında şehir sunun iştirakile bir tören yapıla tir. Zi 4 Çekiliş enfhalarının yardun da radyo tertibatı vücude getiri tarafından takib edilmesi için miştir. eb Mili piyango idaresi İsafi, bürosu şefliğine İş Bankası Müffy tişlerinden Edib Kandemir tayif İunmuş ve vazifesine başlam! |tinde münhasıran akağalar bol” nurdu. yi Diğer taraftan, sarayın içinde $ köm siren ve mahtelif kıskapilğ ların kümelenmesinden ileri Ftp müstebid zibttiyet. Okadınları “5 arkaya, yüksek duvarlara bak” dalarda yaşamağa icbar ediyo, Bu şartlarla küçük İzniyarın ner” yi kimi görüp de sevebileceğin&" saraylı biz türlü akıl erdiremi Şaşkınlık anı geçince. serdi? — Kimi seviyorsun, kız? e İzniyar gene önüne baklı veli ta. Tiryal kalfanın zihninden “rf ihtimaller geçiyordu. Acaba, bU g gocuk, şehzadelerden birine mi #y nül vermişti? Zira, onları amd rada saray #ofalarında wi Yu” görmek mümkündü. Bilhassa *'& suf İzzettin Efendi, hassa feri, niformasile, kılıcını şakırdata #* kırdata, kendisine delicesine kün olan büyük annesinin ya! sık geliyordu. kai Şerif ziyaretine giderlerdi. Ora- da da, arabalar avluya girer gir - — Benim şimdi size söyliyecekİmez uhalvet» olur, haremin hizme- ; Kızın ağzımı aramak istedi?

Bu sayıdan diğer sayfalar: