6 Ağustos 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

6 Ağustos 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Konyada “ Doğum evi ıslah edildi ve faydalı bir hale getirildi Konya (Husus — Konya doğum © &vi yeni başhekimi Dr. Süleymanın çalışmaları Je çok yeni ve güzel bir devreye girmiş bulunmaktadır. Ev kısa bir zamanda inkişaf etmiş, iki sene evvel gelip de bir sandık içinde kalan kitab ve mecmuslar dağıtımı. ya başlanmış, âtil bulunan buz dola- bının ıslahı yoluna gidilmiş, tedaviye muhtaç çocuklar ve kadınlara büyük bir şefkat gösterilmiye başlanmıştır. Bugün 460 çocuğa bakılmaktadır. Büt takim odası kilnik, mutfak wlâh olunmuş, bura. da şimdi 400 . 450 haslaya bakılmıya başlanmıştır. Pencereler aivrisineğe, tatarciğa karşı çok ince tel ile ka - Panmıştır, Ameliyat neticesinde elde ediler birçok uyuv parçaları itina ile Ebe mektebi talebeleri çok büyük bir dikkatle ders görmektedirler. Bun. İarın. imtihanları bugünlerde yapıla. cak ve mezunlara diplomaları verile: cektir. Bursada bir otomobil - kazasında | kişi ö'dü, üç kişi yaralandı Bursa, (Hususi) — Bu sabah Tirilye yolunda İzzetin idaresindeki otomobilin idroliği patlam oto- ynobil yolcularından kasab İska 5. müş, diğer üç yolcu yaralanmıştır. Tekirdağ ve Mürefte bağları bozuldu Muratlı (Hususi) — Tekirdağ ve Mürefte bağlarına arız olan hastalık dolayısile bu sene üzüm mahsulü be. Föketsizdir. İzmit şehir klübü açıldı İzmit (Hususi) — Şehrimizde miü- nevver zümrenin okuyup istirahat edeceği bir mahfel ve yer yoktu. Bu Mmünevverler dağınık bir halde bulu. Muyordu. Bu vaziyet nazarı dikkate alınarak şehrimizde İzmit Şehir klü. bü isinile bir klöb terssüs etmiş ve Evvelki gün küşad resmi vali ve ko. mutanlarımızın hazır bulunduğu gü. zel bir merasimle yapılmıştır. Klübün relsliğine Ağırceza mahkemesi relsi Nail Türe seçilmiştir. intizama sokul - Tuş, ameliyat ve doğum yerile poli. Yurdda mahsul bolluğu ve bereket Trakyada zirai mahsullerden başka hayvan sürülerinin fazlalığı da göze çarpıyor, Çukurovada hasadın yüzde yetmişi yapıldı Trakyada harman makinelerinden biri çalışırken Yâlrme (Hususi) — Bütün Trakya siraat ve rekolte işleri tam bir düzen altında ney'eli ve hararetli bir çalış. ma halinde devam ediyor gibidir. Her yerde iyi verimi, iyi fiat takib etmiştir, Her tarafta orak işlerinin arkası alınmış pek çok yerlerde har. manlar başlamıştır. Ziraat Vekâlet. nin verdiği orak makinelerini köylü. lerimiz çok tutmuş ve daha çok ma. kine verilmesini istemişlerdir. He - men her kazada miktarı az bile olsa mevcud trakbörler Oharman işlerini kolaylaştıracaktır. Ağustos sonlarına kadar harmanlar tamamen kalka .| caktır. Zahire bolluğu ile beraber hayvanat sürüleri de iyidir. Hele yağmurların vaktinde ve iyi şartlar altında düşmesi mer'aları yeşerimiş olduğu için bütün hayvan sürüleri pek iyi şartlar altında büyüyüp yetiş- mektedir. Bu sene nebati yağlar mahsulleri daha boldur. Ayçiçeği mahsulü Trak. ya oyalarını doldurmuş ve süslemiş. tir. Trakyada küçük fabrikalar 12 yi bulmuştur. Misir, susam, darı gib yaz mahsulleri ise pek bol görünüyor. Yulaf ber yıldan kat kat fazladır. Pancarın 100000 ton işlemesi bekle. niyar, Çukurovada Adana (Hususi) — Evvelce de yaz- dığımız veçhile bu seneki zirsl istih. salâtımız geçen senelerte kıyas ka. bul etiniyecek derecede yüksektir. Bu sene hasad randımanının yük, sek olması, gerek toprak mahsulleri Adana ajanlığını ve gerek hüküme- misin emirlerile ziraat bankasımn da yer mahsullerimizi normal fatlarla mübayan (etmeleri (o çiftçilerimizin neş'esini bir kat daha arttırmıştır. Karaisalı, Feke, Saimbeyli kazaları. mirda hasad işinin yözde yetmişi ik. mal edilmiştir. Diğer kazalara bağlı köylerde merkez köylerinde harman. lar hemen hemen tamamen kaldırı. maştar. Muş ve havalisinde Muş (Hususi) — Bu sene, Nisan an, nunda yaplan ekin, tohumların atı Işından sonra yağmurların kesilme, si ile az olacağı tahmin ediliyor, Bu yüzden buğday fiatı bir misli arfmış, halk ve köylü endişeye (düşmüştü. Fakat Haziranın (lk haftasından son- ra birdenbire faydalı yağmurların yağmıya başlamadı, ekinleri derhal Şikâyetler İhtiyaclar yazılıyor: İs » dan Meram bağlarına uzanan kestirme #ösenin istasyonun demirha- mesine yakın ve Devlet De - miryollarına aid evlerin do - ğusunda tam köşede meç bir yer vardır. Şoseden Merama gelen a- raba, otomobil ve otobüsler bu yerde birbirlerini görmez- İer. Bazan istasyona gelen ve- saiti nakliye ile çarpışmalar olur. Bu vaziyet belediye tara- fından da tesbit edildiği hal. D. D, Y dai'esi henüz bir duvar yaptırarak ka- zaları önliyememiştir. Bu her an bir kazaya sebebiyet ver» mesi muhtemel olan döne - mecin ıslah edilmesini beklis yoruz. döne « * Eski İzmit mutasamfı Sırı Paşaya bir makber yaptırılmalıdır İzmitten yazılıyor: İzmite yıllarca faydalı olmuş ve bü- rada birçok kiymetli eserler vücude getirmiş olan ve Orta camide gömülü bulunan meş- hur İzmit mutasamfı Sm Paşaya bir makber yaptınI- ması İzmit belediyesinden İğ beklenmektedir. İzmitin imar ve ümranın- İĞ da çok çalışmış olan Sert Paşanın saltanat zamanında kıymeti bilinmeriş, bir köşe- de bırakılmıştır. Kaldığı kö- şe İzmit olan Sırrı Pasa, çe - birde bilhassa ağaca ehem - miyet vermiştir. Bugün dört tarafı göklere yükselmiş olan çınar ağaçları ile uzanan de- miryolu ve Tekeli caddeleri onun eserleridir. Hülâsa kor koca bir köyü, büyük ve ma- mur bir şehir haline getiren Sırrı Paşa için bir makberi e- sirgemiyelim. ihya elmiş ve on senedenberi görül. memiş feyiz ve bereket hasıl olmuş. tur. Çiftçi çok memnündur. Kiübün maksad ve gayeleri etra - fında all Töre bana şunları söyle - miştir. «— Klüb medeni bir ihtiyacın ifa. desi olarak teşekkül etmiştir. Tama. men içtimai gaye taşıyın İzmit şehir k!"»ine kültürel ker vatandaş kay- olabilir. İzmitteki rüesayi memvırin: doktorlar; avukatlar, tüccarlar, mu. alimler, eczacılar klübümüze kaydol. muşlardır. Halen mütevazı bir binada ” ve mülevazı şerait içinde bulunuyn. ruz. İleride bu klübün inkişafına hid olacaksınız. Burada balo, düğün ve temsiller vereceğiz. Halen 54 mu - kayved azamız vardır. Klğb gençlik Üzerinde lâzım gelen alâka ve vazife. ini yapacaktır. Halük bir adım ilerledi ve geniş bir koltuğa gömülmüş oturan an- nesini göremiyecek kadar telâşlı, heyecanlı bir sesle karısına hitab seti — Handanı getirdim Zeyneb, size söyliyecekleri varmış, Genç kız yerinden fırladı. Bir hissi kablelvuku ona gene fevka - İâde bir şeyler geçeceğini bildir mişti, Mammafih, iradesine hâ - kim olarak kocasına annesini göt , terdi. — Annenizi görmüyor musu - nuz Halük? İhtiyar hanımefendi yerinden doğrulmuştu. Halük muhabbetle “ona koşup elini öptü, -- Hoş geldiniz arneciğim, af- > federsiniz. sizi görememiştim. Saffet Hanım oğlunu şefkatle kucakladıktan sonra kulağına şu sözleri fısıldadı: — Oğlum, Yakacıktaki vak'a- dan dolayı çok müteessir olduğu- mu karına söyledim. Halük kalbinin helecanla çarp- tığnı hissetti, o ânnesine o cevab vermeden onun başını elleri ara- sına alarak kırışık yanaklarını öp- tü; sonya derin ve istifhamıkâr na- zarların karısına çevirdi. —— Söylenecek sözleri annemin de işitmesinin muvafık olacağını zannediyorum. Bazı vakayii onun iyi anlamadığına kaniim. Her yi işitsin ve artk o aramızdaki KÜÇÜK HABERLER Babaeski sporcuları Başvekâlet «istatistik OU. müdür Tekirdağda Wekirdağ Halk #por klübünün dareti|muavini Edirnede — Başvekâlei ista- Üzerine geçen Pazar günü başta be.|tistik U. müdür muavini Selim Sabit lediye relsi Saim Ökmen olduğu) Ankaradan şehrimize gelmiştir. Mu. halde elli kişilik bir sporcu kafilesi malleyh umumi müfettişliğe giderek Tekirdağına gitmiştir. Büyük bir sa. imimiyet içinde yapılan futbol maçı Babaceki takımı Jehine ikiye karşı dört golle neticelenmiştir Muş emniyet âmirliği — Açık bulu- nan Muş emniyet âmirliğine terflan tayin kılındığı halde, bir senedenberi başmüşarir Sabri Öney'i ziyaret et - miş numarataj işleri etrafında görüş, müştür. Muşta iki tayin — Muş hüküme$ doktoru Tahsin Tulâ Manyas kükü . met doktorluğuna tahvü etmiş ve yeni vazifesi başına hareket eimiş - Ankarada polis enstitüsünde tahsildejtir. bulunan Hasan Basri Güç tahsil ve staj müddetini ikmal ederek Muya gelmiş ve vazifesine başlamıştır. gibi idi. Başını Handana çevire- seki — Oturmaz mısın? dedi. Genç kadın cevab vermeden a - yakta durdu. Zarif vücudü bi heykel gibi dimdik duruyor, elile kalbinin heyecanını teskin etmek için göğsünü bastırıyordu. Saffet Hanım, Handan ve Zey- neb hayretle Halüka bakıyorlar- dı. Genç adam müteheyyiç ve a- sabi idi. Karısına doğru bir adım atarak önünde durdu. — Mehpare Hanım sizin an - neniz değildir Zeyneb. Cebimde bunu isbat eden imzalı bir vesi- ka var, Saffet Hanım sevinçle oğluna koştu. — Halk, doğru mu söylüyor- sun çocuğum? — Evet anne, kendisini bizzat gördüm ve bana her şeyi itiraf etti... Ne oluyorsun Zeyneb? Genç kız sersemlemiş gibi ha- teketsiz duruyor, gözlerini bir Ce AY len operatör Nevaad Balkır gelmiş ve vazifeye başlam; Memleket hastanesine tayin edi - Muşa İstatistik umum müdür muavininin Trakyadaki tetkik'eri Bâlrme (Hususi) — Bir'hafta evvel şehrimize geldiğini bildirdiğim ista. tistik umum müdür muavini Selim Sabit Aykut refakatinde Edirne ista- tistik bürosu şeli Rauf Okay, istatik, tik memuru Fethi Türkmen olduğu halde Edirne ve mülhakatındaki nu. marataj işlerini kontrol etmişler ve rastlanan bazi ufak tefek noksanla, rin ikmali için icab eden tedbirler alınmıştır. Selim Sabit Aykut Edirnedeki tef- tişlerini bitirerek Kirklareli ve Tekir. dağ vilâyetlerinin numarataj “işlerini de gözden geçirdikten sohra İstanbu. İ Baybars, böyle kendi başına işler! — Zeynebi gülçükle bulduk. Babasının akibetini haber alınca kendini öldürmek istedi. Şimdi mu- hafaza altında yaşıyor. Fatma büyük bir alâka ile ko - casının elini tuttu. — Ah ben de ne unutkun bir ka- Idınım Baybars, O kızı çok sever » çocuktu. Yavrucağım kederli gü: lerimde beni ne kadar avutmak is- temişti, Baybars, lâkayıd, dudak büktü. — Bırak canımı! O herifin kızı değil mi? — Böyle söyleme Baybars. Kız hiç ona benzemez, görsen sen de bayılırsın. İyi ki aklıma getirdin. O- nu hemep yanıma almak istesim, şimdi nerede bulunuyor? — Sarayın bir odasında kapalı, İbirkaç saate kadar gidiyor. — Gidiyor mu, nereye? — Necmettine veriyorum. Yap - lığı hizmetlere o mukabil O benden yalnız onu istedi. Genç kadın güzel gözlerini açtı: — Ne kadar lâkayıd. adamsın görüyorsun da bana haber vermi-| ybesun, Bakalım kız Necmettini tiyor mu? i — Tabii canım, ötedenberi bir- birlerini seviyorlarmış. Babaları ev- lenmelerine mâni olmuş. Genç kadın daha fazla durmadı. «Şimdi ben onunla konuşacağımı dedi ve telâşla odadan çıktı, Yanm saat sonra Necmettin u- zun bir seyahate hazırlanmış bir kı- yafette Baybârsın eteklerine kapa- myordu. — Eğer müsaade o buyurursanız sultanım, on dakikaya kadar Ge - rekten ayrılacağım. Baybars, soluk yüzlü gencin ri- yanın son haddine varmış gülünç jestlerine bıyık altından gülerek a- yağa kalktı: — Artuk gidebilirsin Necmettin.” Hizmetlerinden memnunum ve »6- ni iyi bir hisle serbest bırakıyorum. Sana bu serbestiyi verirken o bana karşı daima ayni sadakati göstere- ceğinden eminim. Delikanlı, tekrar yere kapanarak yüzünü muzaffer hükümdarın etek- lerine sürdü. — Kullarına ihsan buyurduğu - nuz bu emniyet hayatımın yezâne istinadgâhı olacaktır. Bir nebze te- vecelihünüze nail olmak için tered - düdsüz canımı veritim. Esasen öm- rümün son günlerini de tekrar hiz- metinizde bulunmak hayalile geçi- receğim. — Sana ihtiyacım olursa muhal kak çağırırım. Şimdi nereye gi jdim. Hiç babasına benzemiyen bir? Yazan: Hasan Adnan Gis Zeynebin aşkı hevesinde bulunanlar varsa onla? nasıl bir âkibete o uğryacaklar tasvir etmekte her halde güçlük çekmezsin, — Şüphe mi var sultanım? AK rabalarım arasında hâlâ öyle meczubun yaşadığına ihtimal vet © miyorum. Onlara yurdumuzun asil ve kıymetlar bir el tarafında Jidare olunduğunu anlatmakta kusüf Jetmiyeceğim. —Pekâlâ Necmettin! Seni faz ayakta tutmiyayın het şey hazır, git Biliği gör mükkledi olan kıza, paraya ve kölelere deri nail olacaksın. Delikanlı ışıldıyan gözleri ve İriyen dudaklarile sordu. — Zeyneb hazır mı sultanım? Baybars bir kahkaha attız : — Tabii canım, Zaten bütü arzun ve emelin o değil mi? Faks dur, melike yanına gitmişti, Habsf yolluyalım. Elini çırparak gelen kö” İeye emretti, — Bana bak! Melike bazretleil aşağıda muhafaza altında buluna kızın yanına inmişlerdi. Git sö; artik müsaade etsinler de kız haz” latssın, Necmettin gidiyormuş der sin, Köle çıktı, Baybars çapkın bi gülüşle sordu. — Demek delikanlı Zeynebi b kadar seviyorsun ha? Soluk yüzlü genç. kıpkırmızı 0 * larak ellerini oğuşturdut — Bütün tahminlerin fevkind# Sultanım. Onsuz yaşayamam, — Pekâlâ! Şimdiye kadar ni evlenmediniz? izim © birbirimizi | şiddeti seviemize rağmen © habis verm” yordu. Siz olmağaydınız ebediyet bu sandete nail olamıyacaktım. Deminki köle kapıda gözüke * rek: eMelik hazretleri'n dedi — Ne o, kiz hazir mi? — Hayır Melik hazretleri, ba” — Niçin? — Melike hazretleri öyle emif buyurdular, “Necmettinin benzi bir acayi? tenk aldı. Baybars hiddetle kapıf* yürüdü: i — O da vaziyeti bilmeden bef şeye karışıyor. Git benden «söyl çabuk hazırlansın. — Acele etmeyin Melik haziet leri, sizinle bir lâhza görüşmek i yorum, : Melike ondan daha hiddetli içe” ri girmişti. Köle ve Necmettin lerek dişarı çıktılar. Kadın kapı” hızla onların yüzüne çarpıp, koc” sına teri ters baktı: Az daha bilmiyerek bir cip8” yorsun? — Tâ Yemene kadar gitmek ni- yetindeyim, biliyorsunuz ki orada akrabalarımız var. —— Güzel, akrabalarına benden söyle; eğer içlerinde hâlâ d etmek İZDİVA la kabul etmeğe mecbur olduğu bir yükün birdenbire göğsünün ü- gerinden kalkmasile | hafiflemiş, rahat bir nefes alabilmişti, — Ne oluyorsun Zeyneb? Bir sey söylesene... Ağır ağır gözlerini çevirdi, ko- camına baktı, titrek bir sesle: — Halâk.. çok.. çok memnu - num... dedi. Halök gülümsedi. — Bu, ikimizin aleyhine ha - zırlanmış bir oyunmuş meğer... — Niçin?" Ne maksadla? — Nefret ve kin yüzünden... — Kin mi? Mehpare Hanı - min bana karşı düşmanlık besle- mesine sebeb ne olabilir? Ben o- nu hiç görmemiştim, onun mev - im yoktu, 5 gün- kü o Handanın elinde bir ület - , şey deği lili. dehşetle büyüdü ve hiddetle ba- gırdı. — Handan mı? Nasıl) Onun bu işle alâkası mi var? Bunlar konuşulurken Handan her zamandan daha mağrur bir tavırla başın: yukarı o kaldırmış, imüstehzi gözlerle strafına bakı - yordu. Yalnız elinin titremesin » den asabi olduğu görülüyordu. Zeyneb tekrar sordu: — Handanın bu metele ile ne münasebeti var? Nasıl bir rol oy» madı? — Bütün rolleri o aldı. Size fenalık etmek, sizin güzelliğinize rağmen iyi kalbli ve yüksek ruh- lu bir kız olduğunuzu çekemediği için kıskançlıkla sizi ezmek isti » yordu. Yalaz, anlamadığım bir nokta şudur: Sizin doğuşunuza aid esrarı kimden ve nasl öğren- mişti, Bunu kendisinden sordum, cevab vermedi. Belki şimdi söy- ler, Sorgu ile dolu gözlerini düş « manına dikmişti, Handan bir iki Nakleden: Muazzez Tahsin Be:kand ceği cevaba ehemmiyet vermiyor gibiydi. Üç kişinin endişe ve me- rakla kendisini tetkik ettiklerini görünce gülümsedi ve lâkayd bir tavırlar — Mademki bu mesele sizi bu derece alâkadar ediyor, söyliye- yim... dedi. Bana lâzım olan ma- İlmatın hepsini Naciyeden «ldim. Zeyneb dehşetle haykırdı: — Naciye mi? Ne diyorsunuz? — Evet... Fakat şunu da bi- liniz ki Naciye kendi arzusile de- gil, benim teşvikimle söyledi. O- nun ağzım arıyan ve lâzımolan malümatı alan bizzat benim. Bu sözleri, müstehzi ve mu- zaffer bir tavırla söylemişti O vakte kadar söze karışmıyan ve müdekkik nazarlarla etrafını sü - zen Saffet Hanım atıldı: — Yani, #miyane tabirle, kız- cağızı kafese koydun, binbir hile ve hud'a ile onun ağzından söz aldın. Ayıb sana Handan! Se - nin bir akraba kızı olduğunu, da- yet işliyordun Baybaral y — Bir cinayet mi işliyordum? — Evet, iter Necmettine vi lim olunduğu dakikada yüzük (8 unda gizlediği bir zehirle kendini öldürecekti. (Arkası var) beni utandırıyot, senin namına | benim yüzüm kızarıyor. Yazık ol sun sanal Kendi sözleri Saffet Hanim! heyecana düşürmüştü, Kalbi çar” parak halsiz bir tavırla koltuğf yığıldı, Bir iki saniye derin bir süküt” tan sonra Halök söz aldı: — Zannediyorum ki annert hepimizin fikrimize tercüman ok du, Ve Zeynebe dönerek ilâve et te — Görüyorsunuz ya, Naci " yenin sözlerinden istifade ederek kurnazca plânını hazirlameş, Şim” di size Mehpare Hanımla aramı”, da geçen mü anlataca “ ğim. Bunu müteakıb genç adam ? sabah Mehpare Hanımın evin8 yaptığı ziyareti, onunla araların” da geçen sözleri uzun uzun an “ İattı ve nihayet sebinden çıkar” dığı kâğıdı okuduktan sonra ka * rısına sordu: — Şimdi ne yapacağız Zey “ neb? — — Ne için? — Handan hakkında? Zeyneb hayretle gözlerini açti — Ne mi yapacağız? Onu yüzünü görmemekle mes'ud ola * cağım Halük... Onu yi silmek, bir daha karşımda gör > memek istiyorum, Bu arzum #7. gi

Bu sayıdan diğer sayfalar: