12 Ağustos 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

12 Ağustos 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: Muhittin Birgen asit ve sathi bir görüşle hük- i medilebilir ki ih Ü devletin imhisarı altına alm * gün devletin idaresi altında para k3 yanan ihracat tacirlerini ortadan kaldırmak ve onların, «tufeyli, ola- İ rak para kazanmalarına mâni olmak gibi hayırlı bir netice verir. Bilhassa harici mübadelemizin tanzimi için bende getirdiğimiz birliklerin iyi iş İemedikleri, tacirlerimizin eyvelâ bir birlerile anlaşmayı, sonra da işlerini memleketin umumi Shtiyı İmenfnatlerile telif etmeği becereme dikleri yapi tecrübelerle görül. mekte olduğu bir zamanda bu nevi fikirlere düşmek çok kolaydır il Yakat, nenba işin içyüzü böyle mi dir? Acaba, bu memleketin milli mü. badele ihtiyaçlarını tans n bir dığı tak. kilde görmek ve ona göre b reline gitmek doğru olur mu nie tersddüdsüzmce aha; verebiliriz. * Herşeyden evvel söyliyelim ki bu bahis, nazari, felsefi, doğmatik ve Goktriner bir usulle halledilemez Bunu bu wsulle halletmek istiyenler, ancak kafalarını hayala ve işlerin dinamizmine değil, bir takım fikir. döktrinlere bağlamış olanlar bir şe hal su- rini halletmek başka türlü dü eceğiz ki, Tür. v kabul ettir- r memleketlerden deği © Yanl, biz dünya iklimi biz yin; bilâkis, dünya, hangi şekli caksn biz de o çinde bulunaca- ğer. Hilen, dünyada Yetlerle beraber bir takım adat - rin de mücadele halinde bulunduğu K göre b d tesisat ve teşkilâtımızın de, mücadele halindeki sistemler neticede kendi aralarında nlarakları “Yüziyetlere bağlıdır. Şu halde, şimdi- den hiç bir şeye karar yeremeyi fevkalâde zamanlara mah Side ve muvakkat tedbirlerle gemi- mnizi yürütmeğe çalışırız. Saniyen, harici ticaretin devlet keyfiyeti, biz: 4 dele isteminin - ve hattâ istihsal siste minin - devlet elinde toplamaya ka, © dar götürür. Bu te yirmi iki seneden İp müsbet bir n mu. © hakkak olan bu usulkdür. Bğer kafa Muz, muşyven bir doktrine sapi kalmış değilse böyle bir hai şek asla taraftar olamayız Salisen, ihracat Ter yolile idare edimes vere ke tanzimi diğer bir memleket. be edi e vermediği ve serimizin k "| kevlerine ,'İbit ettikleri notları alâk rihte bu nevi ve başka şek teskilğt lü her Bunlar bur len ve me İ ewddurlar. Halbuki onlara ruh, 1âk, vicdan ve şuur vermek lâzımdır Mademki tarihteki mümasil teşkilât lar, kendilerine mahsus ruh, ahlk şuur ve vicdana sahib olmuşlardı yeni devirlerin bu nev! teşkilâtlarının da bunları iktisab etmeleri mümkün. dür, demek olur. (Devamı 4 üncü sayfada) «Son Postan nın edebi tefrikası: 14 Yazan: Ercüme: Hayırlı göndür diye, ertesi Per-| pembe sabahı iki kadın sımsıkı fe - yacelendiler, yaşmaklandılar. Baş - bir takım dev.| “lara başlamıştır. “İlaşarak halkın dileklerin Japon narrı Matsuoka tahsilini Amerikanın Portland şehrinde yaptı. O zaman çok fakirdi, bir taraftan üniversileye (Ogidiyor, bir ta: tan da fabrikada o çalışıyordu. Bu müddet zarfında fabrika müdürünün karısından çok himaye gördü ve ona İ minnettar oldu. | Maisvoka geçenlerde Arrupaya gel. mişti, memleketine dönerken Ameri. ka yolunu tercih el4i, sebebini sor- dular, Portland fabriknu müdürün | karısını görmek istediğini söyledi ve şunu ilâve etti: — O, benim için ikinei bir annedir iyi bir Japonun gözünde is snne ikinel bir Allahtır. | iskenderun-istanbul vapur seferleri başladı Bugün ilk olarak Dumlupınar vapuru yola çıkıyor İskenderun ile limanımız arasın- da yapılacak deniz nakliyatı için ar İ matörlerle alâkadar daireler ara - unda yapılan konuşmalar henüz selenmemiştir. e Maamafih bil - hasa İskenderunda bekliyen tica - ret eşyası ile İzmir, Mersin ve diğer sevkolunacak (oemti memek için Deniz - bu mıntak bir va tahsisine karar vermiştir. Bi ün ilk defa olarak Dumlıpınar vw İpuru baz eşya yükliyerek İzmire ve Mersine müteveccihen o hareket İ etmiştir. Vapur bilâhare İskende - İruna gidecektir. Armatörlerle yapılan konuşma -| rın da yakında biteceği zanno - İlunmaktadır. Seferler | haftada bir) ve muntazam şekilde yapılacak - tır. bazı lima ayı lazla bekl İ yolları id Bundan başka Yunan Hellime Line kumpanyası da İzmir « İstan - bul ve Amerika - Pire arasındaki deniz seferlerini Mersin ve İsken deruna kadar uzatmak (niyetinde dir. Bu hususta kumpanya temas Bu vaziyette A merika ve Yunanistan ile İskende run ve Pire arasında ticaret nakli yatı yapılması mümkün olabilece ür, | o Meb'uslarımız ha'kın | derd'erini dinliyecekler gibi bu yıl da| isinde do| dinliye - le mehrs -| Her sene olduğu İmeb'uslarımız vilâyet lerdir; Bu ir mız tesbit nası z inlerde Hal - Ikla konuşmalar ya ncaklar ve k malardan tes rerek intacını te alarin nuş | Kon |kevleri ve k siyle söyledi | 12 Ağustosda B İ oğlu Hoikevlerinde | h IM Ağustos Eyüb O Halkevinde, 15| İ Ağostos Üsküdar ve Kadıköy Hal - İkevlerinde, 16 Ağustosda Yalova - da, 26 Ağustosda Beykoz Halke -| vinde, 27 Ağustosda Bakırköy Hal kevinde, 28 Ağustosda Çatalcada, 29 Ağustonda Sariyer Halkevinde, İ9 Eylâlde * Silivri Halkevinde; 10 Eylâlde Şişli ve Şehremini Halkev - lerinde, 11 Eylülde Şile Halkevin - de, 14 Eylülde Büyükada Halke - vinde. nd Ekrem Talu Şekerci sokağının köşesine ge - İlince her ikisi de derin birer nefes aldılar, Bakkal Şerif ağanın he - Bir saatte üç kişiyi çarpan yankesici İşportacının parasını, bir adamın cüzdanını aşırdı, 10 liralığı da alıp kaçarken yakalandı Bir saat içerisinde biçak kimsenin ceb O yankesici boşaltan | bolmur cür'etkâr bir) Bu zabımca yakalanarak, ad-| biraz ileride alış liyeye teslim edilmiştir. Suçlu Tahtakalede İbrahim is -| kaparak, firar etmiştir minde birini takibe koyulmuş, Kurnazlıkla daha Ahmed isminde bir işporta -Jişler çeviren Osman, adan çanta satın alırken yanlarına | sonra yakalanarak, seye — karışmış -| verilmiştir. da çanta 120 kur) Bu yaman yankesi ruşa satin alınmış, ortacı çeken Sultanahmed | de müşteriden parayı alarak, ce -| hâkimi tevkifine katar vermiştir. bine koymuştur. Açıkgöz yankesi Bir yankesici daha... ci bu parayı işporlacının cebinden) o Hakkı isminde bir sabil usulen aldıktan sonra, gene İbra -|önünde de yan Güney ism bir dün sokularak, muhav tır. Pazarlık sonu yi Yusuf is birinin ce himle birlikte yürüyerek, fevkalâde | binden yankesicilik suretile 5 lira - bir meharetle onun da iç cebinden | sını aşırmış sonra, yakalanarak, ad- aşirmağa o muvaffak ol -|liyeye verilmiştir. Bu iş bittikten sonra, İbre-| inden koşan bir adamı gös -Iza mahkömesinde dur tererek: — Aman, yetiş, bu adam , kaçınmalı himi öteki adamın hime ması yapı İlan maznun, suçu delillerle sabit o senin | lar edilmiş ve derhal tevkif olunmuş tur. Biri, çocuk yüzünden bir adamı demirle yaraladı Dün Ortaköyde, bir çocuğun dö- bir vak" ay hapis yatacak | Kapahçarmda Hüseyin! mzade İri, kalkarken sebzeci |de birlikte götür nösu gar- sonra kahvesi vülmesi yüzünden kanlı olmuştur. Os han İl numarada oturan Sumi, Ortaköy İskele 2 sonlarından Meh Ortaköyde olurduğu (sandalye! in. an HÜ veden s8: di üğünü görerek | bulut Bu yüz Ka bağlı» müdahale et den garsonla emiştir mirle başından ağ etle mıştır. Yaralı Beyoğlu kaldırımı üs garson hakkı, sslanmıştır. İSTER İNAN, İSTER riste vatan eden merak dün merak nın isimlerinden mürekkeb uzu ca bir Jiste gördük, har de ölen hiç kimse yokt. bugün P: tadırlar. Bu İNANMA! Fransız gazeteleri bir buşuk sy. lik fasıl gelmiye başlarıkları yabancı sonr tekrar aman bize u 18 iki tane. sini bulmuştuk. Bunlar tehlike başladığı zaman: ; Harb etmiyelim, bizim İ #eliket olur, diyenlerdi Buna mukabil, harb isliyenler - den, mütemadiyen Alman düşman. ığını körükliyenlerden hiç kimse | hade olacağına biz inanloy yoktu, bunlar ne olmuşlardı, Pa. | kat ey okuyucu sen: İSTER İNAN, İSTER İNANMA! nde için © İnanmiş Tahtakalede | peşine katarak, kendisi ortadan kay lerle iktifa etmiyen saçla, veriş eden başka İbir adamın da cebindeki on liralığı buna benzer) müddet adliyeye sorguyı sulh ceza Emin. Dün Sultanahmed 1 inci sulh ce- k 9 ay müddetle hapse mahküm Kahveden sandalye aşıran 1 kahvesine giden Hüsamettin isminde bir müşte, üştür. Bir müddet komşusu ©-| polise müracaatla benüz o civarda haps , hepsi de r nak- arrirleri okumuş ve müdafaa ettikleri kanaatin ma. 3 n olanlar için? bu müşhadenin çok acı bir müşu. fa. ; Lise ve ortaokullara parasız talehe alınacak Bu sene imtihanlar 4 - 5 Eylülde yapılacak Bu sene de lise ve orta okullara parasız yatılı olarak uhnacak telebe için Maarif Vekâleti 4 Eylülde k lamak üzere bir müsabaka ii açacaktır. Talibler 17 Ağustos Ci martesi günü saat 13 e kadar bulun dukları yerin lise müdürlüklerine lise olmıyan yerlerde orta okul mü dürlüklerine, vilâyet merkezlerinde de Maarif Müdüzlüklerine b tida ile müracaat edeceklere n| ri Parasız yatı il İbilmek için şu şartları icab eylemektedir. Türk olmak, bedence, ruhca, hasta, illetli ve kusurlu oolmamak.| Bu cihet imtihanın yapıldığı yerin hastane sıhhi heyetince doldurula - cak raporla tevsik edilmek lüzim - dır. Müsabaka imtihanlarına girecek lerin, sınıfda kalmamış olmaları, Jikmalleri bulunmaması da şartlar rasındadır. İmtihan günleri tesbit edilmiştir. Türkçe - edebiyat: # Eylü sazriba saat 9 da, Metamatik: 5 E il Perşembe saat 9 da.. İmtihan su- haiz olma alleri her #imf için ayrı ayrı olmak üzere Maarif Vekâletinden gönde - rilecekti yi İzmir fuarı için vapur ve tren'erde tenzi'ât yapıldı | dayı İçe ve mbah ak: İledikçe sebetile dünden iti zmir ba tarifeler t yapılmıştır. Yapılı larının İ50 ten sablara tarının vaziyetin normal ol nen geçen seneki ka Kİ ağ : Aynen Dev - i tahmin edilmektedir. İlet Demiryolları 50 tenzilât yapi mak için mür servatuvar alaturka kısmı eski icra heyeti azaşından ve me tanınmış musiki Üstadlarından Sü - leymaniye camii eski başmüczzini merhum hafız Kemal Gürses için 12/8/1040 Pazartesi günü yatsıdan munra Büleymaniye cümlinde mem. Teketimizin en tanınmış mevlldhan - ları tarafindan Mevlidi Şerif Kıraat edilecektir. leketin e bu seneki yolcu mk -| Köşelerinden: Bebek mı E. Ekrem Talu K" yıldanberidir, o Göks€ mezarlığının âsude muhi * tinde ebedi uykusuna dalmış bu ” lunan bir dostum, bir gün, bundan konuştuğumuz sera: — «Dikkat ediyor musun? de “ mişti. İstanbulun güzellikle d etmek hususi b » ileridirler rada Büyükadayı, Bo: 1 Boğaziçinde Beheği, İstanbul rak ve ay bancılar yayı. 5 seçerek tercik düşün, sonra da bu saydığı hususiyetlerini getir. O zaman, o yabancıla kten zevk sahibi olduklar de teslim edersin'e yerler gözönünö n ge gen Fe kat oturm Bu köy ban ziyadece kuy i di. bir Mümkün olduğu kadar tan al edip, vapurla gidip geldik * , Bebek koyu * n güzelliklerile ültet ©Y* nağa ve sevmeğe bej * wwelce beni ürküten 9 kuytuluk ve ıssızlıkta o bile başk tad buluyorum. Bebek ötedenberi n deği dım. İsta: vilen ve yağbet gören mesirelerin den biri idi. Şairi âzas Hâmid merhumun babası ve bi yük babası mid de « hak N Cevdet Paş orada otururlard ada doğmuştur. Ab: başka Adliye nazli Mısırlı Halim Pas dahiliye müsteşarı o Refik Paşam da Bebekte yahları N İstanbulun azamet devri sayi © lan Padişah üçüncü Ahmedin ahi saltanatında, Bebek dmesiresi Hü“ müyunâbâd olarak anılırdı. Şimdiki Mısır sefaretinin bulunduğu verd? bir kasn hümayun vardı. Padişah lar bu saraydan bizzat pek istifade etmediler. Burası daha ziyadi sadrazamların elçilere | verecekl ziyafet ve resmi kabullere tahsis 9” Ianmuştu; ve ancak öyle günlerdi açılır. şenlenirdi. Şimdi, gürültülü bahçenin bulut nokta halkı teferrücgöb İstanbuldan ve Boğazı yerlerinden narin buraya gelen ke rin altında 2: Bebeği, Bi , sinden ayırd eden hususiyet, burafi nın sert rüzgürlardan o mahfuziy€ Fakat, Bebeğin bu derece sağ £ bet görmesindeki asıl sebeb, büyü Yahya Kemalin lâyemti -en manzumesinde ifade eyletn©, istediği müstesna dekor | güzelliği renk zenginliği ve Bebek akşamlâ verici başkalıktır üstad tinin heye Mevsim (mütehayyil ak Masraile Bebek şüpbesiz b diyete intikal eylemişti: Biraz evvel, Misirli Ha nın Bebekte yalısı bulundu » Paşa yaz Bİ ikisi meşrutiyette biri sadr h riciye nazım, diğeri Bursa valisi mafia nazırı olan Said ve Abbas mindeki oğulları yetişip de ev bö sahibi olunca, pederlerinin yalı terketmişler o ve oraya sık gelm olmuşlardı. Bir bayram günü, müanfirlerile oturuyorken, Said “e Abbas beyler de tebrike geldile” Babalarının — eteğine vardık sırada, Pasa misafirleri döndü, ve, evlâdler nıtmak istiyormuş gibi (Devamı 4 Ür Halim Ps#? i uzatıp ora -İde sokağı gören odada onları isti dan kocaman bir anahtar aldı ve)rahat e Elile pişirdiği kahve dükkândan dışarıya çıkt. Kadınlar)leri içirdi, ondan sonra da kendisini takib ettiler, methetmeğe başla Bakkal, bitişik © kapının kilidine| (&— Kapıdan içeriye o anahtarı soktu, gicirdatarak çe -İnttık, daha da hamdolsun, virdi, açtı. Sonra, eşikten, yukarı -İne de erkeğim hastalık yüzü gör ya seslendi: medik. Bizden ce burada bi — Yahu! seyh efendi otururmuş, Kutupmu Paytak bir kadın sesi, kendisi. Anlaşılan onun nefesi si ö Rumeli da evini (lu adımımızı | ——— a — Şehime hanım evi o beğenmişti. oldu. Para hakkında biç ağız açma- dan çıktılar, gittiler. O akşam bekçi tekrardan haber - İsetirdi — Bakkal Şerif ağa evine helâ- Binden yüz elli altın istiyormuş! Bu fiatı da mutedil ve mw buldular, Telliliye, ferağ ve ir iş şivesile cevab verdi: — Ne var? Ne istersin koca? Hatunlar geldi. Evi gezecek- miş, Bizim Şerif ağanın berden ev- velki hanımından o olma bir kızı vardır: Hanife, Oncağızı da bura - harçları da ödendikten sonra Şe! me hanimin elinde biraz para da İnn yerde olarak, ve duva: diple -İmen oracıktaki dükkân tanıdılar ek ve titriyen elle -| Besime hanım, yaşının verdiği ce- iper alarak yo-|saret ve salâhiyetle kapıya kadaf gitti. İçeride, tezgâh başında, bem- İbeyaz bıyık ve sakalların çevrele - diği dudaklarını kımıldata kımılda- ta bir şeyler okuyan takkeli ihtiya- ra hitab ile: — Şerif ağa siz misiniz? sordu. kuştan aşağı Aksaraya o indiler. Meşhur kabadayılarnın oturağı olan #ira kahvelerin hizasında bir parça- cık da helecan geçirdiler Öyle ya: Kıyafetlerinde en e » Bemmiyetsiz bir kusur, yürüyüş ve bakışlarında en ufak bir lâübelilik iz ehline yarasmıyacak (bir ser -| — Evet, ne istiyorsunuz? besilik görülmüş olsa, kahvenin çar| — Evi gezmeğe geldik. Bizi dağı altında çobuk tüttüren, mar -| bekçi Rüstem çavuş gönderdi. “gile tokurdatan kodamanların tâzi- Adam hiç ses çıkarmadı. No diye lermiş. Bir yol içeri al, gezdir baka. Şehime ve Besime hanımlara döndü, ilâve etti: - Buyurun. Bizim ev uşağı ile görüşün gayri! | Ev kutu gibi ve şipşirindi. İnsa- nın yüzüne gülüyordu âdeta. Şerif ağanın karısı da doğrusu temiz ve kıvrak Kadındı. Her taraf gül gibi, duvarlar bembeyaz, camlar pırıl pırıl, tahtalar gıcır gicirdi. Ev sahibesi misafi;lerini güli seyen bir çehre ile karşıladı. Tam|de gene o dikti. Size dükkünm üstüne tesadüf eden da, inşallah safayı hatırla oturur i zamanda hem caddeyi, hemİsunuz. : da gelin ettik. Sanki odiyec ise feraha çikar. Bu katta üç, aşa ğda bir odamız vardır. aşağıki kattadır; kapısı bahçeye açılır. karşımızdadır. İçme dar getirtiriz yumuzun suyu da tatlıdır, köpürtür. Bahçedeki (vişne, geftali ağaçlarını Şerif o uğe ken ekle ndı. Yedi suyunu Ora Burayı ulanm kısmeti açılır. Darda Mutfak da şok ferahtır. Bir me hemen Bununla beraber ku- sabunu erik, veren güllerini kismet olur kalacak. mücevherlerin satılmasına da mecburiyet o haml olmıyacakb. Bir iyilik te evin altında bir dükkân bulunmasıydı. Bu dükkân, ne kötü üç mecidiye kira getirebilirdi. Bu da Şehime hanıma bir irad olurdu. Bilâhare, Samatyadaki evin arsası da satılacak olursa, onun parasına o vakit mücevheratın esmanı da ve edilerek Çarşıda bir iki dükkân alınır, bu suretle rahat bir geçim te- mini mümkün olabilirdi. Bütün bunları konuştuktan, eni- -İme boyuna ölçtükten sonra, bekçi vaaitasile Şerif ağaya pey gönderdi- amm ler. İlmühaberlerin tanzimini, mu melenin takib ve İntacımı imam Iİ rine aldı. Kendisine verilecek va)" terin Şehime hanımın mürüvvet” dileri gibi ehli perde, * iha ve kibar bir hanımın mahalle? #eref vermelerini. her husustan © tün tuttuğunu, kapıya kadar £€ bizzat söylemekle bir cemile Yö maştı, Bu imam Ebülhayır efendi tpti.. orta boyunu daha da gösteren şişman, biçimsiz o vüc© dünyanın en habis ruhuna mahal ediyordu. Sureta son dere, dindar, zahid, hara: enibe dürüst ve faziletli bi xı* bilmiyenlere öyle satardı de zeki, kurnaz ve beterikli ğunda şüphe yoktu. Bu meziyeti sayesinde, yirmi senedir imamlık öği bu mahallede, hiç kimseye dirmeden türlü dolablar çevi yemediği halt kalmamıştı. (Arkası

Bu sayıdan diğer sayfalar: