14 Eylül 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

14 Eylül 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

zn —.... li. am — m ———— m e e KER ASİ MEĞER... Rİ Me, İn İm A Bm ; vi ! iğ Grirarro) Emin Beliğ jübilesi San'atkâr (Madam Sanjen) de Neyyire Neyyir ile beraber Şehir tiyatrosu (san'atkârlarından san'at hayatının emiş bulunuyor. meslekten ferazn? bir san'ain öm-| eden Emin Be - Şühile yapılacak. 5 yılda madöl yeşine hayır dn bu her safhasında ve tam manasile mütevan insan olan Emin Beliş Belli, sah. intisabını şöyle anlatıyor — Bizim zamanmuışda #inema yok. iR Füâkat ben asniyorum, biraz Akilliyk ettim. Birçokları tiyatzoya| 4. ib etmekle #vare “oldukları hal.| eti tahıstlimi ihmal değil, firma “im. Tıbbiyeden mezun oldum. Bı. MA Saliha, alemin tiyatroya kargı meslüihiyetime gömlendiği mü - Manaat da sebeb oldu. Bahneye Çık.) m: #aklıyondum, Doktor olduktan| tm 3. 4 ene askeri doktorluk yap.| « Pakat san'et daha galib geli Dİ Yakamdan titünes munyeneha. meden, sahnenin ortasına atırerdi İhbileme esas olan 25 senelik tari Met'dei Dartilbedaytin ilk kuru, MA wzanır. Yoksa ondan evvel İt leylediğinden sessizce ve gayri resmi! “İ vereceğiz: » İyanumu ile birleştirmek fikri yeni bir İ distanı keşif idi. Amerikayı bilmi - .İçilması imkünsz telâkki tak değildim. Böyle hesablar . sahnede geçen seneler 77 ye Çi. 7 i ; 2587 iri H ; i Darilbedayle intismb. Donanma Cemiyeti berat . » Yeni Sahnede bir harli oy. beraber de u. ? j : Bun mhddet Sok hangi rollerinizi sever li / kadar çek sevdiğiniz smelik vefakâr Aşıkı. uzaklaşacaksınız? matemi çökmüş! mırıldandı: ki, bir gün doktorluk E 23 3 ! g 5 a ie SON POSTA Panama kanalının 23 inci senei devriyesi | Sayfa 5 D ostum meraklı, dün matba- aya geldi; her zaman ol - luğu gibi gene söze: — Merak ettim. Diyerek başladı. Cevab verdim: — Senin merak etmediğin günü Kanal etrafında 25 senedir devam eden). münakaşa ve mücadelelere bir bakış de bulunduğumuz harb ve ei- dal devresi bir çok mühim hâdisele- ri Örtmektedir. (Sulh zamanında dünyayı çok yakından alâkadar 6- decek olan hâdiseler şimdi hep ai- lik olarak geçmektedir. Bu cümle » den olarak meşhur Panama kanalı- mın küşad resminin 25 inci senei devriyesi geldiği halde (kimse bu meşgul olmamaktadır. Panama kanalı deyip geşmemeli, Bu kanalın açılım ( başlı başına bir tarih, başlı o başına bir maceradır. ıma kanalı 13 Ağustos 1914 sayrüsefete (o açılınışt. Bu mi Avrupsyı kana boya - yan Büyük Harb zamanma tesadüf bir surette tes'id edilmişti. Asıl kö- şad merasimi harbden sonra, 21 Ha ziran 1920 tarihinde yapılmıştı. Açılışından az sonra, 1916 sens- sinde kanalın en dar mıntakasında mühim heyelânlar vukua gelmişti Bu mâniler o bir sürü fedakârlıklar sayesinde ortadan kaldırılmıştı. Bugün, yirmi beş senelik bir iş - letme devresinden o sonra Panama kanalı hakkında o Amerikada hâlâ birçok mücadeleler, münakaçaler ya pılmaktadır. Amerikalılar bu kanalın gayrikâ- fi olduğunu, tam manasile fenni bir| eser olmadığını ileri sürerek ve mil yarlarea dolar sarfını göze alarak i- kinci bir kanal açmayı düşünmekte- dirler. Bu yazımızda hakkında dikkate bu meşhur kanal değer malümat Charles Guint'den üçüncü Napoleon'a kadar. Atlantik Okyanusunu Pasifik Ol- şey değildir. Amerikanın kâşili meşhur Kris - tof Kolomb'un asıl maksadı Hin - yerek keşfetti, Neticede Panama mintakasında bir yol açmayı © aldı ve bu fikrini Charles Güint'e açtı, Kral ikinci Philippe bu husus- ta mali yardımda bulundu. Kanal hakkındaki ilk plânlar Al- viero de Sanvedra, Antonelli, Ar - tonio Galvo taraflarından © yapıl - mmiştar. Fakat 1524 senesinde kanalın a- edilmişti. On sekizinci asırda bu fikir taze- Panama bu mesele hakkında mühim tetkik - İerde bulunmuş idi. Panamada ya - hud Nikaragi birer kanal açıl ması hakkında yaptığı teklifler çok beğenilmiş idi. Amerikalılar kanalı Nikaragun- da açmak arzusunda idiler. Fakat her nedense Panamada karar kıldı- lar.. ugün 1940 senesindeyiz... Ara- dan bir asır kadar bir zaman geç - miştir. Amerikalılar Panama ka - salının müdafaa edilemiyeceğine tam münasile kanaat getirdiklerin - den Nikaragua'da ikinci bir kanal âçılması fikrini tekrar ortaya çıkar- Fuşlardır. Her ne iss biz on dokuzuncu as- m avdet edelim ... Amerikalılar «Panama (o kanak beynelmilel kumpanyası» bir teşekkül ortaya (| çıkarmışlardı. Bu kumpanya bü mühim işi Süveyş kanalı mühendisi Fransalı Lesseps'e havale eylemişti. Süveyş kanalındaki muvaffakiye- & ile gururlanan Lasseps Panama İenmiş idi... Trafalgar fatihi meşhur Amiral Nelson bu meseleyi tetkike koyul - muş idi. Kanalı Nikaragua'da aç - mayı düşünüyordu. Amerikahlar da li Meksikada açmak istiyorlar. (1 a dı. Fakat bu teşebbüsler de yarıda kalmış idi. Ön dokuzuncu asrın bidayetin - de Bohivar; Kolombiyada bir ge - gid açtırmayı düşünüyordu. On dokuzuncu asrın en büyük zekâlarından © biri olan Humbolott hakkında çok keyfi hesablarda bu- Vanmuş id daha iptidat ameliyeler üzerinde uğ tahsis edilmiş olan sermaye tamamile tükenmiş idi. Ser mayedar bulunamadığından tahvi - dı. Meşhur 720 milyonluk raşılırken bu iş Panama tahvilâtı... Fa - kat iş gene bir çok müşkülütla kar-| şılaştı. Panama mıntakasında top- gibi kolay mak Süveyşteki ımpanya iflâs eyledi... Müthiş bir iskandal ortaya çıkarıldı hendis De Lesseps ve oğlu, Pariste Mü - «Son Postan nın edebi tefrikası: 47 YEŞİL TULUMBA Yazan: Ercümend Ekrem Talu de ukma gece Aynca bir olacağı düşünü: sin nin külletli gin lerek, o zamanki an'aneye rağmen, bundan vazgeçilmişti. Perşembe sabahı, sureti mahsu- sada davet edilen bir kadın, Müj- gânn ağda ile yolunan yüzüne ya- pıştırmalar yapıştırdı. Arkasına ge- İinlik elbisesini giydirdi; süsledi. ni- zamladı. Saçına başına kral suyu #örüp kokuladı. Çarşda . yağlıkç Hacı Kâmil efendiden iğreti kaldı: nlan tacı başına giydirdi; iki yan- dan gümüş tellerini omuzlarına doğ” duvağı da yüzünden Haspaya gelinlik ne kadarda ya- kışıyordu! Ufacık tefecik lâkin ba- İk etindeki endamı, işlemeli gök mavi elbisenin içinde büyümüş gibi idi. Minimini ellerile ayakları bas- #sten nazarı dikkati celbediyordu. Tâ erkenden, gelin seyrine gelen- ler eve akın etmeğe başlamışlardı. Çumalık | kalın. sopanın ucun: — Yavaş yavaş, hanımlar! İçe-| risi çok kalabalık.. Demesini hiç kimse dinlemiyor, ufacık ev dolup dolup, boşanma bilmiyordu. Hele gelin odasının kapı önü mahşerdi. Müjgâni tanıyan, tanimi- yanların nazarları bu şirin, yosma gelincikten ayrılmıyordu. Koca ka- rlar, yetiygin oğul, torun sahibi o- lanlar güveye gıpta ediyorlar, ken- dilerine bir böyle gelin nasib eyle- mesini Allahtan gizli gizli diliyor lardı. Kalabalığın aramnda, en büyük- İeri sekizer, dokuzar yaşlarında kız ve erkek çocuklar, rinin arası na, Aziziye kalb küçücük feslerinin ibiklerine, uğurdur diye, sokuşturul muş gelin tellerile dolaşıyorlardı. Kadınların en açıkgözleri merdi- venin üst ve alt başlarını tutmuşlar- dı. Buralarda, güveyin gelmesini kapanmıslar, bu paraları kapışmağa | Demek oluyordu ki, orsumı deldn- bekliyorlardı. Öğleye doğru sokak o kapısında telâşlı bir hareket oldu. Bekçi baba, daki densiri kanalından bir ir gös meşhur Eyfel kulesini inşa eylemiş olan mühendis Eiffel mahküm oldu- dular... Mahkümlyet arifesinde Ba- ron Reinach intihar etti, Bir posta pulunun kıymeti Dokuz sene sonra, 1898 senesin- de Amerika ile İspanya harb halin- de idiler... Vaziyet o Amerika için parlak değildi. Yardımcı kuvvet o- larak Pasifik Okyanusundaki filo - larını çağırmışlardı. Bu filo Majel- lon burnundan geçmek mecburiye - önde idi... İşte o sırada kanal projesi, pro - jesi de; ik ameliyesi, Amerika - Kların büsbütün dikkat nazarlarını çekmiş idi. Âyân meclisinde çok ha- iğ münakaşalar ovukubuluyor - hu... Ayandan mühim bir grup bu adında | mıntakanın volkanik olduğunu ileri| sürerek kanalın burada yapılmama- sı için uğraşıyordu, Diğer grup ise bunun asıl ve esastan uzak olduğu- mu ileri sürüyordu... Bu sırada ortaya Nikaragun tara- fından bastırılan o ve Üzerinde hali faaliyette bulunan Monotombo vol- kanını gösteren pullar çıkarıldı. Ha- sımlarını mağlüb eylemek için yan azasından Wilburn bu pullar - dan satın alarak bunları #yan aza - larına dağıttırdı. İş çetin bir müca - dele safhasına girdi. Amerika hükümeti kanalın im - tiyazını satın alıştı, Fakat #Ko - İlombiyas hükümeti müşkülr çıkar- idığmdan Amerikalıların teşviki ile İ Kolombiyanın şimalinde bir #hulâl hareketi başgöstermişti. Bu (ihtilâl hareketi üzerine «Panama müstakil (Devamı 7 nej sayfada) merdivenlerden yukarıya seğirtti. Müjgân, yüzü duvnğile kârmilen örtülü olarak tahtından indi, analı- Zile kaynanasının refakatinde, ak kata, kocasını karşılamağı ogölü- rüldü. Evin içini dolduran kadınlar, bu İ esnada, slelâcele, kimi bir mendil, İkimi adamakıllı bir başörtüsü çıka- Tarak güya tesettür ettiler. Saim, kalıblı fesi, tertemiz. gü veylik esvabı ile karımnı karşıladı İSeyirci kadınların arasında skoslar oluyordu: — Ayol! Güvey de yakışıklı i- miş!, Allah bağıslasın!. — Mahcub delikank, Baksana, nasıl kızanyor. — Ana kozusu olduğu belli, Ge- çen hafta, Şâver hanımın kızını alan herif, koltukta, fıldır fıldır etrafına bakınıvordu. — İkisi de biribirine uygun, doğ- rus; nemelâzım? Bir telâş daha koptu... Gelinle güvey, kol kola merdi- venleri tırmanmağa başlamışlar ve bu arada Saim, pantalonunun cebin- den avuçla çıkardığı çil kurus ve gümüş yirmi paralıkları o Müjgânın bası üzerinden serpivermisti. Kendilerine yakın duran kadınla- rm, çocukların hepsi, Tâhzada vere çabalıyorlardı. Bir ses vükseldi: — Allahını seven maşallah de- sin! 0: ir Mi e On beş, hattâ le yirmi gündür uğra gül yanma uğ, — O günlerde de kim bilir ne- leri merak etmişsindir? — Ne yalan söyliyeyim. merak Bttiğim birçok şeyler oldu astma... — Beni bulamadın. — Mantteessiif, — Maaşşlikran, — Ben bal aldım. Bana ne.. balı tuttunsa par- mağmı kendin yala. — Yaladım amma, ağzım tatlılanmadı. — Öyleyse, parmağını yalamak- pek — Afiyet olsun. Ağzım tatlılan- mıştır. ve tatlı konuşabilirsin. — Merek ettim, ağzım gene tat- Hlanmadı da.. — Şimdi ben merak etmeye başlıyacağım. — Merak edersin zâhir... Din- le de anlatayım... — Anlat dinliyorum. — Geçen Balıkpazarına in- miştim. Yağ, bal satılan dükkân- lardan birinin camekânında müsta-! #l şekilde bal petekleri gördüm. Peteklerin içi bal dolu idi. | — Ağzımı sulandınıyorsun Me - raklı. — Ağzın sulanır zâhir... Nitekim benim de ağzım sulanmıştı. Hemen| dükkâna girdim, Yarım kiloluk bir parça kestirdim ve aldım. — Oh oh ne Alâ, — Merak etmiştim. Eve getirir getirmez ucundan bir parça yedim. Bir kadın okuyucumdan uzun bir mektub aldım. Anlattığı derd belki ilk insan ce- miyetinin teşekkül ettiği gün bı mıştır, sonuncu İnsan cemiyetine ka- dar devam edecektir. Okuyucumun mektubu tek cüm- le ile hülüsa edilebilir: — Kocam beni aldatıyor, emi - nim, diyor. Bereket verin benden her hangi bir tavsiye İstemiyor. o En iyi yolu kendi kendisine bulmuştur, mektubu yazmaktan maksadı sadece (derd yanmaktan, derd dökerek hafifle - mekten ibaret. Mektubunda: — «Ne olursa olsun bilmemez - likten gelerek, görmemezlikten ge- lerek tahammül edeceğim» cümle- sini okuyorum. Eğer sorsaydı, ben de kendisine bu yolu tutmaya çalışmasını tavsiye İ edecektim. İ Erkek bir metres edinebilir, edin- İdiği metresi sevebilir, için çıldıracak — Kırk — Allah dirlik, düzenlik versin! — Amin! Bir yastıkta kocayın, inşallahi, | — Tüh, tüh, tüh! Mevlâm na- zardan korusun! | Merdivenin üst sahanlığında, pa- ya serpme muamelesi tekerrür etti.| Gene bir kapışma oldu. Bundan sonra, gelinle güvey, yenge hanım- İn - rehberlik eden kadınla - bera- ber, gelin odasına kapandılar, Dışarıda, halk, merakla o bekli- yordu. Saim, karısının duvağını kaldır- mış, mütevazı yüz görümlüğünü u- suleacık onun dizlerinin üstüne bi- rakmış, sevdalı nazarlarile, doya doya Müjgânn gözlerinin içine ba- İkıyordu. Yenge hanımın, bir an için başını öte tarafa çevirmesini firsat bilerek, usulla sordu: — Behtiyar mısınız? Cevab almadı. Müjgünn kızar- mış yanaklarına doğru, iki damla yaş yuvarlanmıştı. Bundan dalıa be- liğ hangi ikrar olabilirdi? Saim dışarıya çıkar çıkmaz, se- yirciler: — Bir koltuk daha isteriz! lnle güveyi bir daha göreceğiz!, Diye avaz avaz bağırdılar. Bu, hakkile gururlandıracak bir talebdi. | Ge ran ve hassaten tenkid o maksndile gelmiş bulunan kadın kalabalığı, bu seçkin çifti bir arada temaşa eyle- mekten gerçek haz duyuyordu. O Ballı tarafından — Afiyet olsun. 9 — Yedim amma... Ağzıma $ tadı gelmedi, merak ettim. 1 di ben de merak ettim — Evet... Balmumlu şerb benziyordu. — Balmumlu şerbet te ned Meraklı? — İşte o bembeyaz bal, mei etmiştim, tanıdık bir bakkala gitti Aldığım baldan bahsettim, Baki bana izahat verdi. — Bakkalın izahatından ( #6ngj senin de merakın zail olmuştur. — Olmadı da sana geldim yak — Hata etmişsin. ğı bala batırıp yemel aden lerden, ne de yağlı ballı bir ömü sürenlerdenim. Onun için bal beli #inde senin merakını kolay kol tatmin edemiyeceğim, — Dinle hele, bakkal bana, nevi balların peteklerini sun'i rette imal edip kovanlara koydul larmı ve arıların sun'i petekler öçil bal doldurduklarını söyledi. — Mademki bakkal söylemi doğrudur. yade, şekerli şerbete benziyord —?71722 7 — Merak ettim, peteği sun” rette imal eden kimse, bu petek içi ne şerbet döküp balı da sun'i suri te İmal edemez mi? —2)22? — Merak ettim. Benim bal, balmumu içine dökülini betten başka bir şey değil. —7)7)9) — Merak ettim, margafinin reyağ, pamukyağının, zeytinyağı © duğu pazarda daha neler olmaz ki —71171) — Merak ettim, bu sevi balli kontrol etmek, alâkadar makam larca bir kere olsun düşünüldü mül smat Eski hikâye Hayatımda binbir nümunesini tm, birçok faciaların derd ortağı dum. Fakat hiç bir zaman metresi ne hürmet eden erkek görmedim. Vefa, sadakat, sebat ise dali hürmetle kaimdir. Hürmet olmayın ca vefn, sadakat, sebat da oli Erkeğin hissettiği aşk, benim ka naatimce duyduğu istek muvakk tir, şddeti veya sönmesi karşsınd gördüğü mukavemete tâbidir, er gi sönmiye mahkâmdur. Bu halde yapılacak şey o günü, o zamanı, dakikayı beklemektir. Bu, bazı ki dın için güç olur, kabul ade! hammül edilmiyecek kadar güç © ler, inanmm. Fakat hayat odenilel şey dümdüz akan bir dere değildi bazan coşan, köprüren, (girdap yapan, azgın bir nehirdir. Kargılı İncnk zorluklara dayanmayı bileni gerektir. Okuyucuma kararında sebat et mesini tavsiye ederim, TEYZE deceğine dair zımni talimat istiyi Saim onun da ayni arzuda bulund ğunu hissedince koltak merasimii tekrarladı. Bir alkış daha koptu. Maşal sadaları ayyüku çıktı,. Fakat bu fer, gelini yerine bıraktıktan seni artık Saim odada oturmadı; kah de kendisini bekliyen arkadaşların mölâki olmağa gitti. Geline bakmağa gelenler, amci ikindi dağılmağa dı. Son sey''ci akşam ezanına p az kalarak evi terketti. Müjgân höyli yorulmuş, bi kalmıştı. Soyundu, elbise — deği Yenge hanım, analiğı ve “ sile beraber oturdu, hafif bir al yemeği yedi. Minarelerde yatsı ezanının ha; akisleri, şehrin üzerine, o koruyus bir meleğin duası gibi yayılırkı genç kızın da içini sebebsiz, garii bir hüzün kapladı. O güne kad devam eden benliği mahiyet değil tiriyordu. O geceden itibaren, VÜ cudü de, ruhu da, gönlü de, hisli de baskasının olacaktı, o Ablaci meçhul âlemin eşiği ne kadar da zib olsa, ötesi karanlıktı, Köyde gi çen pek çocukluğundan, hâfızai da hiçbir hatıra yoktu. Ondan rası, ayni kandan olmıyan fakat p müsfik, pek ivi buylu ve yürekli kadının dizinin dibinde, mes'ud gi mişti. Asıl anasını bile için © lanca sevgisile bağlandığı 9 kadi dan artık eyrılor, ve ayı asil yayar 2 taj

Bu sayıdan diğer sayfalar: