1 Ekim 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

1 Ekim 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA (İtalia) balonu kutubda nasıl parçalanmıştı ? Bu facia ile şöhretini, mevkiini, herşeyini nihayet ağzını açtı kaybeden General Nobile (ltalin) nın düşüp parçalanmasi- memleketimin nefsime reva gör- Daldı müamelelere uğramaktansa, gi ad Mi ii üzerinde ölmeği tercih| bi Bu sözleri söyliyen, bundan on ir sene evvel, İtalyada, Sinyör Mus- soliniden sonra en çok tanılı v imiş olan, meşhur şimal kutbu kah ananı General Nobiledir. Bir za anlar ülkesinin en büyük kahra - ala arından ri olarak baş tacı &- ku» sonraları unutulmanın zalim #yumuna atılan o General o Nobile di Amerikada, İllinois eyaletin- Ye, »YYarecilik mektebinde hocalık yepmkata, mühendislik kısmını id dişmektedir. Bu vazifeyi de, bun evvelki Papa on birinci Pi'nin de elde etmiştir. Siya kabili sevk balonunun Aİ kutbunda düşüp parçalanman diş zezerallikten atılan, üstelik ken- Noir müdafaa hakkı da verilmiyen yebile, ilk önce (İtalin) nın bed - ht akibetinden bahsetmeğe hiç ge madı. Başka başka o mevzula *çti. Meşhur Norveçli kâşif A - ye İsenin tayyaresinda nasıl pilet- ettiğini, 1926 da Şimal Kutbu ieinden Alaskaya yaptığı sefer — ki Anlattı, (Armundazn'in, Nobileyi irtarmak için Şimal Kutbuma uç- m ve orada hayatını feda eiti- elbette hatırlarsınız). a, Nobile nihayet (İtalin) facianın * nakil ve ifsa etti, Bakınız, nasl: > Norge ile yaptığım © uçustan 1 Sin, faal hayattan çekilebilirdim. gçim, söhretim, şerefim dillerde tandı, Vatandaslarımın sevgi ve kılma mazhardım. O zaman çe- mim. şerefimle mütenasib bir Side huzur ve sükün içinde ya bilirdim, Fakat memleketime da- Ya, ;3pılacak — hizmetlerim var map oklarını kâfi bulmamıştım. $ gü, kutbunda öğrenilecek birçok ipi noktalar ka Bunun öze moi, (ladin) ile ikinci seferimi hı See Amma, bu kinci seferin köz bir akibete uğryacağını, ve dee bir felâkete düçar olacağımı Mal emiş miydim sanki?.. Düş- İı, “örm pek insafsızca davrandı - kk, Meyhime savurdukları çirkin kı gilara karnı bana müdafaa hak- ahi verilmedi. ye” seferi anlatayım, da Ye, hiç de en iyi durumun - eğildi. Fakat Kutba yaklaştık- Müş, Gncimiz artıyordu. Üç motörü- Ucu bucağı görünmez buz um- Yayma karşı akur bir savletle gür any gürlüyordu. Nihayet Kutub- mine vardık, inuvaffakiyete ik. .0 Nobilenin , bundan sonraki anlat- lanma Bazaran bu havalide hava ği sabuk değiştiği için, Nobile ile Yayiysavininin tasazladığı, buzlu m Plini Nip hava rasadları yapmak Mak ye suya düşüyor. Kutuba atıl - zere Papa Pi tarafından No- ya © Verilen haç, balondan aşa - k, dü, ard, “tiliyor, Nobile, yapılan hata- Min birinci defa olarak iti- ing, Havanın fenalığından dolayı ay Baya avdet uçuşumuzun güç İ karılmuşta, Kaptanım Coccioninin bir General Nobile kutub seferinden müsaid rüzgür bulabilirdik. İsveçli rasadatı havaiye mütehassısı arka - daş, bu teklifi hoş bulmadı, ve Kings Baya dönülmesinde israr etti, Man- Uuğıma aykırı gelmekle beraber, ar- kadaşın bu fikrini kabul ettim, ve bu kabul ediş balonun düşüp parça- lanmasını intaç etti, İnsanı kör eden buz ve kar fır - tınaları ve sis tabakaları arusında süzülmiye çalışarak Kings Baya doğ ra yol aldık. Sis, yukarıya doğru ol-| mak üzere 6000 kademlik bir me- sahayı kaplıyordu. in sislerin ağından uçmasını Spitzbergen sahiline altmış dar kalmıştık ki, balonun irtifamı aybetmekte olduğunu sezdim. Mu- buz kapla- kazanmak! için yaptığı fayda vermedi. tabakalarına “ İdoğru müthiş bir süratle iniyorduk. Her üç motörün de durdurulmasını bağırarak emrettim. Bütün olup bi- tenler «saniyeler» in içinde cere - Buz yan etmişti, İlk önce geminin kıçı, buzlara çarptı, arkadaki motör parçalandı ve orada bulunan arka- daş öldü. Muazzam gemimiz ileriye doğru bir sıçradı, ve burnu buza çarpınca, içinde benden başka yedi arkadaşın bulunduğu kontrol dairesi tuzla buz! oldu. Kendimize hepimizin yara buraya fırlatılmış ını, ve kabili sevk balonun tor basının da içinde diğer yedi kişi duğu halde uzaklarda Yü gördük. Bir daha da ne gemiden, ve de bu yedi arkadaştan haber ala - madık. Benim sağ bacağımla, cağ kolum bacağı kırılmış, İsveç rasadatı ha - vaiye mütahassisı da yaralanmıştı. Buzlar arasında tıkanmış kalmış, ne- rede olduğumuzu bilmiyorduk. Der-| ken arkadaşlardan biri, imdad rad-| yosunu bütün alıcı ve verici aletle -| rile birlikte buldu, çıkardı. Fakat sadmenin şiddetinden birçok yerle-! ri kırılmıştı, Saatlerce uğraştıktan sonra makine tamir edildi ve 8. O. 5. imdad işaretlerini vermeğe baş ladık. Bir ara baktım ki, arkadaş - lardan bir diğeri, benim önceden hazırladığım imdad torbasmı bul - #ngg nik, ve S00 millik uçuş esna - finn üthiy rüzgârlarla karşılaşaca- ka bildikim için, şimal Areri klapa atından 1200 mil mesafede) bir hafta kadar yetecek olan #tek-| yardım etmek için mıza kadar dökeceğimiz gibi, son Li kenzie'ye doğru Yol a- teklif ettim. Orada daha “Son Postan nın edebi tefrikası: (4 YEŞİL TULUMBA muş, Bu torbada küçük bir kırmızı çadır, sıhhi İevazmat, ve üç e » gıda vardı. And bolmak im- sif edil Te izle Yazan: Ercümeni Ekrem Talu ii Dur hele, bakalım. Her tey, anlaşılır, Sen, bu gece ora Ya da. ! Deli miyim? » lek Deki miyim di er Mae hiç? Sabak ni ği za fena oldum, Biraz kah — pg bari, ş Üre si. Lâkin acık otur R leman, “© bahane icad et ki Ayağının zehirler İsun, hayır ol- da, nyni odada; soh- ma, zoraki, Her ikisinin de tanalı ol- duğu besbelli idi. Derken, İbrahim Efendi, birisile görüşecek bir işi olduğunu bahane ederek sokağa çıktı. Kadınlar da gi- dip yattılar. O gece, tabintile, Sehime Hanımı uyku tutmadi. Sabaha kadar yata - ğında döndü, durdu. Müjgünin kıl kadar kabahati olmadığına kani bu- ufak bir korku yok d: la - san dönüşte arkadaşlarile birlikte kânı ortadan kalkınca, felâkete uğ- ü içlerin - radığımızın dördüncü gi de hava rasadları mütehassısı ark daşımızın da bulunduğu üç kişilik bir kafile yardım temin etmek mak- aadile yola düzüldüler.» Hikâyenin burası faclanın en mü- bim noktasıdır. Fakat Nobile tara- fından mesköt geçilmiştir. İsveçli ra- d mütehassısının dahil bulunduğu i beyetten iki İtalyanın, yol- eçliyi yedikleri iddia edilmiş, iç kişi da İsvı fakat bu iddia isbat olunamamıştı Kaptan Hariano ve kaptan Lappi adında olan bu İtalyanlar Krassin buz kıranı tarafından kurtarılmış - asılan iddialar heyeti seferiye reisi Nobile- ye dahu fazla itham vesilesi teşkil lardı, Bundan sonra ortaya eylemiş Diğer taraftan kırmızı kalanı beş felâketzede bekl, dı. Nihayet bir İsveç tahli yaresi kazazedeleri bulm yecek atmıştı, Ayni arkad çıkmış ve bu uğurda ölmüstü, Nobile kurtuluşunu şöyle hikâye ediyor: — Nihayet bir gün, semada ka - ehhez küçük bir tay- paklarla mi yare göründü. du. kapamadan çadırmıza geldi. «Hay di generalim dedi.. gidelim» razı ol Ve civarımıza kon “İmadım. Evvelâ arkadaşlarımı bil hassn yaralı arkadaşım Cöccioniv götürmesini söyledim. Ayak olamaz emir aldım. Evvelâ sizi gö- bireceğim dedi. Arkadaşlar da o nun tarafını tuttular. «Sen merkeze kurtarmak icin gitmeli, (bizleri icab eden direktifleri o vermeli dediler. Kendi kendime düsündüm sBacağım, kolum kırık. Burada kal sam onlara ne faydam olacak» de sahasından uzaklastım. ve İngiltere tan milslüman bir dün şu beyanatta bulunmuştur Akibetimiz İngilterenin akibeti bağı o bulunmaktadır. weeliğimizn kadar da vereceğiz. mişti, Firsatı kaçırmıyan anne, na sordu: — Kurum! Kocanla aranızda n: var? Böyle bir suali hayretle karşılı dudaklarını bükerek cevab verdi: — Hil — Ne vakit? bud ki daha evvel. ğü aksamk söylemeğe lüzum görmedi. — Hayır! dedi. in — İyi, hast, geleceğimize yakı daha da iyilesti, — Seni buraya niçin yolladı, d bali bat Kimi, kimsesi olmıyan) up darırken? YAAR bir d ünün il m Ye Na e Si çadırda zamanda A - mundsen eski pilotu ile olan düş - manlığını, dargırlığını unutarak beş şile birlikte bir Fransız tay - yaresine binerek Noblleyi aramaya İsveçli bir askeri pilot kontağı dim. tavyareye bindim, ve felâket Hind Müslümanları New-Delhi 30 (A.A.) — Hindis- reisi Djinma ngiltereye son damla kanı- nım, kalktı, giyinmeden onların ya- mına indi. Hafize kadın era ie yan Müjgün, omuzlarmı kaldırıp, — Kavga, falan, etmediniz mi? — Siz yola çıkmadan önce.. ya- Müjgân, Besime Hanımın öldü- k'ayı hatırladı ise de, #nna muamelesi sayıl? | fıkralar Argoda para bul külhanileri «Manda gözün adını koymuşlardı. Bugün, İstanbul kül - hanilerinin adı sÂtatürke, kâğıd liranın adı «Çiftçin, beş İiralık banknotun adı aKurdlu», on liralık banknotun da «Kravatlındır. Bir okuyucum! «Geçmiş zaman- larda eski paralarımıza nasl isimler takılmıştı?» diye soruyor. Hatırım- da kalan birkaç ismi kendisine ya- zıp bana da bir tarih sobbeti mev- zuu çıktı. Üçüncü Mustafa zamanında Bü- yük kıt'ada altınlar kesilmişti: Üze- rinde nakş yoktu. tuğra ve yazıların İ etrafina düz veya noktah ikişer, üçer değirmi çizgiler çekilmişti. Halk bu altınlara «Aynalı: adın koydu. (1138 de İran seferi esnasında, Ü- güncü Ahmed adına Tebriz, Tiflis ve Erivanda altın sikkeler basılmış” tı. O zamana kadar paraların kere. nnda tırtıl yoktu; ilk defa olarak bu paralara tırtıl yapıldı. Alunların adı da «Zincirlin kaldı. İkinci Mahmud harb mastafı kar- lığı beş kurusluklar bastırmış, bu paralar da «Cihndiyeo ismile şöh ret kazanmıştı, Gene sultan Mah- mudun yirmi birinci cülüsu yılı mü- nasebetile bastırdığı altınlara «Ga- zi» ve «Sandıklı isimleri kondu. Üçüncü Mustafa zamanında ke- silmiş bir gümüş para elden ele «Ay yüzlüm diye dolaştı. İkinci Mustafa zamanında da ilk defa olarak bas- lan tuğralı altınlara «Zeri mahbüb» denildi. aZincirlir altınlardan Mısırda da basıldı. Bunlara da «Misir zincirlisi» yahud aFındık altını» isimelri ve: di. Abdülmetidin cülüsu münase betile basılan yirmi kurusluk altın Paraları, halk o zaman pek beğendi ve aMemduhiyew ismi verildi. Mesküküt kataloglarının argo ba: kımından karıştırılması uzun bir tr. * Ik mrdalya Gene ayni kariim soruy «Bizde lk madalya ne zaman basılmıştır?» » birinci Mahmud zama- » Bu madalya müs- tatil şeklinde ve 67X44 milimetre büyüklüğünde idi. Ağolığı 12 dir hem bir buçuk kırattı. Tarihi yek- tur. Altından basılmıştır. Bir ta bir ayeti kerime yazılıdır. Hiert 1168 de, üçüncü Osman za- manında para almıştı hatırası olarak b-yzi 39 milimetre büyüklü dirhem 2 kırat ağırlığında bir altın madalya basılmıştı. Bir tarafında padişahın tuğrası, bir tarafında Sik- —İkei eedide darebe fi İslâmbol 11683 1 ibaresi yazılıydı. Hilâl madalyası» adın taşıyan -İ üçüncü madalyayı da, üçüncü Se- -İlim, Napolyonun Mısırı işgali sıra- sında İngiliz donanmasının Fransiz donanmasını ve gümüş olarak iki derece Üzerine basılmız. Mısır selerine isti- rak eden Türk ve İngiliz naketlerine dağıtılmıştı. Üzerinde »1801u Milâ- di tarihi vardır. Ahmed Rasim merhum, tarihin- de (33) kadar Osmanlı madalyası tesbit etmiştir. R. E, Koçu İtalyan Hariciye nazırı jansından: Kont Ciano, beraberinde Alman sefiri Von Mackensen olduğu halde bu #akah Marsa sweet etmistir Müijgânm içine & vese ârız oluvermisti. — Niçin soruyorsunuz anneciğim? Şehime hanım yim reddüd ediyordu. Nihayet olsa, önünde değil mi?u diye düşündü, ve: — Herhalde, aranizda e yaptı, nn, di altımda bir şey va: du: madı. Sadece nur? — İbrahim Efendiye gönderdi ni | mektub bos kâğıdın imiş. — Boş küğdim m? — Evet ? Eski gümüş yirmi beşiğe İstan-| ©" ağzında gümüş liranın | fında tuğra vardır. Bir tarafında da! Roma, 30 (A.A.) — Stefani #- aAcabu söyle -| i, söylemeyim mi?» diye te-İbeyan ediyor gibi idin? «Nasal | sonunda öğrenecek | şikây: geçmiş olacak ki.. mukaddemesini|dön. Sonra Vallah, geçmedi! Fakat sizin nizi — Var, yal Herif seni boşamış! Gene kadınm kıh bile kıpırda - — Boyamış mı? Ne biliyorsu - — Tehaf seyi Bunu da yaptı, ha? İhiğn ile kendin de ufak bir ili-' ve nihayet © öl yok, yumurta ile Li Bir facianın senelerce sonra öğrenilen tafsilâtı Tarihten | Ferman ok #Tozdnn dumandan ferman okun - iki ini bilen de var - dömâyeyün de bildiğim tarzda anlata. «Günün birinde tiki, ayıya rastgel- — Ayı kardeş, demiş, bei sana bir Aylik edeceğim. Ayı cevab vermiş: — İyilik etmek senin huyun değil dir amma, bu sefer nasıl oldu bilmem. Tilki anlatmış: — Ben bir yerde güzel bir bağ bili. yorum, üzümleri fevkalâde, seni ora. ya gölüreceğim; doya doya üzüm yer. sin, Ayı yüzünü buruşturmuş: — Bu işde sayım suyum yok. derd- 6iz başıma derd mi açacaksın? Bağın sahibi, bizim bağa girdiğimizi görün. İce Üzerimize hücum etsin. Sen öelki İkaçar kurtulursun amma, ne olursa bana olur, Tilki gülmüş: — Ben seni tehilke olan yere hiç götürür müyüm ayı kardeş. OBağın fermanı bende,., Ayı inanmış, birlikte yola çıkmış - dar, bağa girmişler, Ayı tam üzüm yemeğe başlıyacağı zaman, tliki ile onun bağa girdiğini İgören bağ sahibi de köylüleri başına İtoplamış, bağın etrafını çevirip içeri. ye girmişler. Tüki, tehlikeyi sezince kaçıvermiş. Köylüler ellerinde sopa - Elbiseyle duş yapanlar İ Elbiseyle duş ya- İpanları hepiniz gördü- nüz mü? «Görmedik» diyecekler pek çok o- lacak, Onlara görmüş İ olduklarını isbat gt mek kolaydır. Herhalde sinemaya gitmişler ve sinemada (o yağmurda lananları görmüşlerdir. İşte si malardaki yağmurlar elbiseli #elerin duş altnda | sslanmalarının filme çekilmesinden başka bir şey | değildir. Yağmurda ılan filmleri çekileceği zaman stüdyonun o yağ- mur atelyesine götürülürler. Orada aynen duş tertibalına benziyen ter- ibat mevcuddur. Musluk açılır ve İ onlar elbiseli olduklan halde bu d imiz gibi elbiseyle duş yapmış | olurin Bay «B.D, ye: karşısındi da kalmazsınız. girmemek lâzım. Bay «EH. K» ya: — Viki biraz araştınlınca, yer! demektir, fakat görüyorum ki, siz Şi sunuz, Taleblerimi: rinde çok fena tesir yapmasındaz rakınız, > Bâremidde Bayan «B. Ba ye: kmdı. — Hangi hi Yılan hikâyesi, Yı i söyleyim, anne? — biraz evvel — Kocadan. anadaı den öğrendim. Evlâdım; hicranların tekmil kaba üzerine yüklenir. Müjgünin böyle bir mu ihtiyacı da yoktu. İlkin Ii bir şey i | tiği mihnetleri, Seimin yersi siz kıskançlığ önce ve sor .L Bunları biliyor mu idiniz ? 7 r altında ıslanır, yukarıda söy- ÖGSNÜLİŞ Okuyucularıma cevablarım — Hayır, mes'ul olmazsınız, Suzlloluruna bağlayınız. Bugün arttrda Evvelâjcak en küçük bir para yarının AAbenkirie yakmas | nikâhınsı yaptırtınız, sonra &beninİhim bir sermayesine esas teşkil &i betile bastırmıştı. Bu madal-|imza edeceği kâğıdla nülus karesine) bilir. i müracaat ediniz. Çocuğun tescil mu- İamelesini yaparlar. Yalnız vakit ge - kurulan her yuva bir ehayat şirketiz girketi pek «tücenr» ca kabul ediyor. karşi taraf Üze- korkarım. Biraz mutedil, biraz uysal olunuz, sonra da bu işin hallini alle. mizden veya dostlarınısdan birine bi. Genç kadın bezgin bir tavır a o anlarla hoşnudluk | sordu: babadan | kançlığı durup dururken mi çiki edilmez olduğunu gene siz-| varsa | senin sıladığı boşanma haberi, o farkında dahi olmadan kadınlık haysiyetini, gurunu rencide etmişti Bunun en Ti olarak, tâ ilk gün çek- sebeb-İ yere çıktım, ne de bir kul annesinin öldüğü gün ettiği kaba muameleyi, bundan 'du. sayıdsızlığı, nobran-| olduğundan, nasl soğutfuğunu | mi etmedim, Saim Efendi de unmuyor k lar ayıya hücum etmişler. Toz & mana katılmış. ayı avazı çıktığı dar bağırmış; i — Tilki kardeş hani sende feri kardı? Uzaktan ayının sesini duyan bii cevab vermiş; — Tozdan dumandan ferman kunmuyor kil.» Genç edibler: — Hele biraz bekleyin, biz ne eserler vereceğiz... Evvelki gün tanıdığım bir kı yeciye uğramıştım. Kırtasiyeci Duşurken 1Af arasında kâğıd Di, dolma kalem buhranı da m bahs olmuştu: — Kâğıd bulunmuyor, demişti, Bi Junsa da pek pahalı, Hele dolma & Jem hiç yok. Kırtasiyeciden çıktıktan a yolda «hele biras (o bekleyin» gerç edibisrden birine rastgeldir Müstakbel üstad, dedim, bal serler. Cevab verdi: — Bu küğ, kalem buhranınd ser yanılır ma kil, Güldüm; — Anlaşıldı, dedim, «tozdan mandan ferman okunmuyor kifs &i küyesi. Çok şükür ki, manıp da İnizden gelen olmamıştı. <ğ lm e ik Menedilen şeyi yapmal Amerikada yaz mevsimini | geçir Te 5 İsmek için şehirlile - rin gittikleri bir köyde o köylüler, Vi İ bahçe ve tarlala - ve İnnen şehirliler tarafından çiğ lerinden ağaçlardaki dalların kâj nksamsdan bizamdirlar.: “Bağ tarla ve bahçelerine, buraya mek, burada oturmak, ağaç dalı kı parmak yasaktır levhaları marşla kes serbestçe girebilir, oturabilir, | ğaçlardan dallar koparabilir« levhalar asmıştır. Menedilen yer herkes girdiği halde bu köyl bahçesine ne giren, ne de bir tan bir dal koparan olmustur... EE EZA LERİZZİ | Masraf edilecek zaman değildir İ Bay «ii. — Sizde bütün ömrünü şebirde geçirmiş bir adamın #ine uzun görünen bir seyahat gi sinde duyduğu üzüntüyü görüyu Fakat bir defa trene bindiğiniz gi man o üzüntü derhal kesilece! pe meraklı bir romanın — Kesi sayfaları kaim olacaktır. haklı buluyorum. Öç beş sene gü çılıp kapanıncaya kadar geçer. lecek senelerin rahatını d min etmek için bu muvakkat aj Bı göze almaksınız. Zi Şehime Hanım onun sözünü ki meksizin sonuna kadar hayretle di lemişti, Gözleri dolu dolu ol — Kıskançlık, diyorsun? Bu — Evet, anneciğim! Dün; aziz bildiğim sizin başınıza yi derek söylüyorum ki ben o & Saim Efendiye her #sye rağmen lâ, içten gelen bir sevgi ile idim. Ben ondan soğudum, W Taştımsa, sirf kendi sebeb olmu Evin içinde kapalı oturuyor. bastağ bakıyordum. İnmeli bir hastaya b ri da ne demek olduğunu pek iyi bilirsiniz. Haftalarca ne b çölde. Bu sebebden sinirle, Besime Hanımın da : haftalarca Tanri eve

Bu sayıdan diğer sayfalar: