29 Ekim 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

29 Ekim 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7atvo, hayattan sahaeleri ke ii Şerçeve güçlükle alabi Mr 4, İiyatroda dekor mukavva- Akkan tolünü ne kadar NE göyri tal ük in tiya Ni, Kabul eder. Boy a kanald, salonu olarak karş in e £v mukavundan, nasıl 0- Bar *, betondan yapılmış bir #- an diy iyorlar? ve dü nem arkasına gizlenmiş! görüyor, nasıl m, diyor? iç ük insanın tiyatrora affetti b — gördüklerini | çocuk » mazur görmez. e İçin çocuk tiyatrasuna, bü- eng aha zay osuna gösterildi anha fazla ihtimam göstermi m ç sa Sehir Tiyatrosu, çocuk n w kurdu. Veya iki zece büy kine de akn, ve babalar, anneler ve Min seyretmeleri için ha- , bir kere de kendileri gör W8. miti kedi dekorile, aksesi- isiğile, eserde rol alan ar- i Kul dört başı mamur denilecek İK üyatrosudür. Va a vardır ve Miz in ediyor, bale eğlendiriyor. Es “e a bakıp kahkahayla Se r. Yalnız şu var ki: in p£ meraklıdır; Sahnedeki e- Öl ne olduğunu öğren: « Bu'da kolaydır. temsil münasebet getirerek i banlığı çıkarıp insan by, Socuklara göstermeliydi Ma çocuklar için çok kor- “ a rünen asla e bilhama her de mevzup küçükleri perde kapanı m aslan postu altından çı- aa bir yözle küçük seyire semiz olanydı, onlardaki «i, “sini izale ederdi. Miş, voktaya daha temas etmek ia, Vatroda güzel diye, çirkin ay tel edilen her kimse sohnede Di Mİ, çirkin tesirini biraka- tipte olmalıdır. * İN lr bihayet teferrüat, Ni ir T çocuk tiyatrosu, İstan #yatrosunun bir muvaf- di, * XCizmeli kedi evkle seyre. İsmet Hulüsi SN e edebi £ Beyaz blüzları nasıl süs Gene beyaz blüz modası var. Bu blüzlerm taze duruşları önümüzde ki ber mevsime, yıkanabilmek has- saları da modern ve şık kadının ih- tiyaçlarma pek güzel uymaktadır. Bunun için ne kadar itina ile dikilse ve süslenseler yer şu dört model ba; ve brodelerle süslenmiştir. niz kendiniz de yapabilirsini; 1. Valansien dantel şu (şekilde dikilmiş: Bir noktaya üç kere ve uzunluğuna doğru batmak (şartile ufak bir dil #tünde tekrar ayni sekilde bir dikiş daha üstünde bun- ların tıpkım üçüncü bir batıp çık- ma,.. Her seferinde dantelin kena- rındaki sıralardan ün bir yanın- dan batılıp öbür yanından çıkı Üç dikiş istüste gelince - ayni nol taya Üçer kere batılıp sıkı çekil için - ufacık delikleri rer ilmik gibi görün tel bü şekilde ve pek sk dikilir. Bu blüz beyaz organdidendir. faka i İsterse- linde ve giz dikişle kroka ile, gene krokeden yapılma ufacık yıldızlardan ibarettir. Çeki- lerek dikilmemelidir ki Fistonun ve yıldızın çıkıntıları belli olsun, Gördüğünüz! dantel | iİdetâ... “İza yeni bir güzellik daha Yüz tuvaletinde mel renklerin ahengi Her kadin kendi makyajım, ya- ni tabil renklerini en güzel hale ko- yacak boyulerı birçok £ tecrübeli den sonra seçmelidir. Her kı kendine has bir makyajın sahibi ol- malıdır makta bu; esas tr, Faka inde bocala mak için mütehassıs bilgi ve der melerinden alınmış neticeleri, umu- İsmi renk ahenklerini .bilme ek zemdir. Bu suretle makyajınızı se- çerken karanlıkta el yordamile yü rümek zahmetinden, tipinizin m yaj çerçevesinden aykın yollarda saşalayıp kalmaktarı Tursunuz. İşte başlıca üç kadır k- bembeyaz ten yeşil veya mavi gözlülerde: Sedef rengi bir (fon dö ter) Gasel) pudra; açık, tath al ren- ginde ruj ve allık; gündüz için kah- İ verengi, gece için yesil göz kapağı Mat tenli, kestane gözlü, kestane | saçlı kumrallarda: Raşel dore pud-| ra, tam kırmızı ruj ve allık, gözle-! in rengine en uyan kestane rengi kapağı boyası Teni koyu mat esmer, gözleri si- yah, anaçları koyu esmerler de: Okr- roze pudra ve pud-a altı, koyu kır mızı dudak ve yanak sari saç Hişiktir. Kroke resme bakarak giz dikişle dik 4. Bu blüzun süslenişi çok oriji naldir, Fistolar brod kotoni diğiniz fisto şeklinde fakat yanyana batılarak düz işlenmiştir. Be kumaşın kendi beneklerinin kotonla geri rak yapılını i. Çaydanı ne ile tutmalı ? re kesiniz. (İki kat yaparak). parçanın arasina iki kat asi leştiriniz ve bu iki parçayı venkli bir seyrek İki T yer Bir arkadaşınızı çaya davet etti- niz. Her şeyiniz istedi Yalnız ah şu çaylığı, su ibriğini di yanmadan tutmak... Bir mesele a-! kotonla etrafından seyrek Bu meseleyi kökünden hal-| ili Jetmek, hallederken de çay sofranı- | Kedinizin, köpeğinizin (her ne katmak | daha canlı görünmesi iç istemez misiniz? Bir kâğıda bir ke- di, bir köpek, tavşan, kuş ilh... her hangi bir hayvan resmi çiziniz küğadı o gekilde kesip çıkarınız. Kır- pinti bohçanızda tam bu kaplıyacak büyüklükte elbette irbirine tuttumnuz. e) göz yeri- ne iki, renkli göz işleyiveriniz. Min- nacık, sarmadan gözler... İşte size al bir tatak, Artık önünüze jee len prçeteyi kapmaya lüzum kal kediyi madan ve elinizi yakmadan çaylı- çay ibriğinizi de tutabilir, ize rahat rahat çay ikram öz. Bu güzel buluşmuz £ ideceğiniz de muhakkae! e vala YESİL İL TULUMBA «, — “ön Dine dokunmadım.. hep| Ned Şiyidan hemen ilâve etti: gü, alp, gidecek misin? ti; ba ha sayordu. Odanın için ayl id Ava omuzlarına çöküyor iy? usta, kısacık bir vakfeyi R ke Si dedi, Sıkan, e ağzından im ke ie mânasını oMüjgân 14 da yu sözlerle mukabe- gayet md ini pek ei ir Ee kesik ıkıyordu; Fakat i işinde Müjgâna söylene- #ey vardı, SE ise neye uğradığını geldi. ma m cluyor, bir yan- #elişin isabetini © takdir aztırab ede ede konuş Yazan: Ercümend Ekrem Talu — Sana mektub yazacaktım.. fa» kat, hastalandım.. elim değmedi. Of! OFL. Şu yastığımı düzeltir mi- sin? Müjgânın birdenbire yüreği sz-| diğ ladi. Yatağın yanı başına diz çöke- rek yastığı düzeltti. O sırada, kir içindeki çarşafla, sökülmüş AE gözüne ilişti. Kalktı, yük onların her ikisini de değiştirdi. e lelâcele eline geçen yorgan kendi gelinlik yorganı idi. Onu bırakıp, hastanın Üzerine bir başkasını ört- mek istedi: lâkin bulamadı. Cene onu ört! durmadan, bum» manm verdiği cali bir dermanla konuşuyordu. — Anlatacağım. federsi — Siz üzülmeyin de şimdi; düşünürüz. anlarsan. son- Hastalanıncaya. serilin- ceye kadar.. ban, senin hakkında alda Sonra... bir sey daha. fena halde beni müteessir etti. Su- rada.. bitişik komşu, cağızdı. Genç. Müjgün kulak kenti: Vükirdi- man erkasini Her şey tamir olacak..| iyi bir adam-| idik. Biçarede kalb hastalığı. varmış. Kadın Hasta ni heyecanlı — E! Ne olmus? dedi. — Üç gün evvel. sirlere ömür. öldü. Çok dokundu bana, Çok a- > zavallıya. Buradan geçirdi- bir varlığın hitabını işitiyor, gölge- sini görüyorken, işte bugün orası, kendini © zaptedemedi.| o nokta, kuşu uçmuş boş bir kafes arların farkedemediği bir| gibi mahzun duruyordu. Tahtapoşta biraz daha kalsa tek- rar fenalaşacaktı. Lçkin içeriye gir- ölekis nin yanına dönmek te istemiyordu «Ow nun huzuru, hiti bı, ber şeyi, şu anda tahammül edi-| İemez birer elem olacaktı. Maamafih bunu daha ehven bul lağina bile girmedi. Benli du. Onun birdenbire böyle kaçmış iye ekini bellli| olmasına mana veremiyen Saimin ziyade zorla-| başı ucuna avdet etti. herhangi — bir — Ne oldun? Nerede idin? asabi aksülâmelin neticesi oleik e olduğunu, niçin, nereye git- bası şiddetle döndü, mi bir| tğini, bu adamın yüzüne haykırmak bulantı arız oldu. O saat, odadan | ihtiyacını duydu. Lâkin, onun da dışanya fırladı, kendini tahtapoga | hasta olduğumu düşündü; vazgeçti; attı, İbi sebeb uydurdu Övüriyor... gövdesinin içinde ne-| — Bu oda hiç havalanmamış si var, nesi yoksa koparmak, bo-| başıma vurdu. saltmak istiyordu. Açık ve serin ha-| — Pencereyi biraz aç istersen. va önü ayıltn; biraz kendine gelir — Hacet yok. Üsürsü belki gibi oldu. O zaman yavaş vavaş! Hem nerede bölmeye kadar gitti: bitisiğe baktı. | geç oldu, artık. Gözüne görünen odanın içinde ölü Bu sözü muhakeme etmeden soğuk ve heybetli izleri henüz! söy Henüz öğle ezam okun. mamıstı, Saim efendi de buna işa- dayanarak | ret etti: ağn koyuldu. Sabah daha. nesi geç? Bu göz yaşları ona iyi geldi. Si-| — Bir sürü işlerim var, nirleri yatıştı.. başımın ö Hastanın bakışları yalvancı bir gönlünün bulantı ngeçti, mana ile Müjgüna tekrar tevecciih simdi şuurunun hastalığını, kalbini: ıztırabını duyuyordu. o Ağlamanın bunlara hiç "faydası olmamıştı Komsu odaya, gözlerini dan bakıyordu. Daha bir o odanın penceresinden kendi ee. 4Öldün den ötesi Müjgân var? Hiç! Beni halimde bırakmasan, olmaz mı? Ve cevab beklemeden Ben de ihtimal ki son günle- simi, ... saatlerimi yaşıyonum.. de- bu ama» kurtulmuş o| gideceğim. Vakit! Hâdiseler o Karşısında Yeni tramvaylar ramvaylarda izdihama * Bu arada: olmak için çare ara-! — Ayağın kiran, yanlar, nihayet: tın - Bulduk! — Kuştü Dediler. diye değil, — Acaba nasıl bir n. sen oturasın, çin çare ei z öteye — Her şeyin bir baddi vardır mvayda yatanlara seg çi bir kadınla biz koyuna © yatmaları ta oluyor! ler de duyulac caktır. x matte «Yel .. » kadar çok | olsun, istiab i için tramvayla sa d klerdi? | ların damlarında, a- yolcu mu taşıyacaklardı? iorduk: Bunların Cevsb ver değil ya, alt meselâ sant on dörtle on arasnda yolcu adedi iki kişilile © e kadar i ; N mlele il bör kişilk ale | 32 057 aldırıyoruz- — Hiç biri « sandalyaları Gülümsedi — Bizim Hani trenlerde vardır ya bunlar gi oturan yi dişi koltukları acaba aklım kırk ki; akacak! Tek kisilik kaldırdılar? — Herhalde yolculara densedes cek yer açmak icindir. Ne iyi düşünmüşler! — Benimle danseder misiniz? — Hayhay! Meydan boş ya. atmanın Bulunan ça İhamı azaltın garabet i zaman gülmekten katılaca imi zaman da hiddetten ku. çi Ayağa ii dandan ından, valilik mürekkeb cazın ahengiz süreyya ile. 25 si üktör yakta seyahatten hoslanmıyan- » bir alyalar slığında akn ae tram» n bunlara otu. kösmı tedarik ed ve ayak z aklardır. likleri zam azdır r. Fakat k teda * rerker portatif di k etmez ya.. yere sandulya — Sen de Diyecekler olacaktır. vab vermek isterim: Allah için. söyle, Yel gazete, İ zerine bi işin alayınday arda izdihama la bula, iskemleleri sökmek çaresini bulanlar alayındalar? İsmet İlulüst Bunları biliyor mu idiniz ? 7 Elektrik memleketi neresidir ? Dünyada © elek İtriğin en © fazla is- tihsal edildiği sarfedildi leket |Bu geniş memle- kette bütün sanayi mücmseseleri elektrikle işlemektedi Maden ocaklarında dahi istihsal © lektrikle yapılmaktadır. Gar.b bir ae Nevyork sokak- larında, elindeki topu havaya atıp tutarak yürüyen bir adama tesadüf edi. ir. Bu adam bir deli değildir. Sene- lerce evvel geçir. va | talar. arr ür esi diği şiddetli bir hastalığı mütcakıb!de dolaşan he- - yürümek kudretini kaybetmiş. evin- iyetler tar, rakı > de bir köşede oturur bir halde kal-| yapılırdı. Fakat 7 mıştı, Bir gün eline çocuğunun topu|şimdi bu usul geçmiş, topla kendi kendine oynar-| yavaş yavaş -bi- ken top biraz uzağa düşecekken a-! rakılmaktadır. yağa kalkıp iki adım atarak topu| tutmuş ve bu şekilde yeni baştan Eski usulle tası yapılmak - yürümeye başlamıştır. Fakat top e-İnirse seksen sene sürecek kadar bü linde yokken gene yürüyemez. Bu|yük bir mıntaka bu yeni usulle bir sabeble sokakta yürüdüğü &zaman)|sene içinde haritaya £slınabilme da elinde topla oynumaktadır. olanlar ise kim 0, battaniye gibi mı işin ek mişil mi yıl Şapkasızlık modasının önüne geçilir mi? Avrupanın şap- ka tüccarları, bir kaç scnedenberi or- taya çıkan o şapka modasıridan çok mulazamır ol m Bunlar şapkasızlık modasının ö mek için başa giyildi ağırlık vermiyecek kad İkalar yapmayı düşünmüşlerdir. Bu yeni model şapkalar, ağırlık- ta olduğu gibi pahada da hafif lurlaran belki ancak o zaman şap Harita tayyareleri Evvelce ha GN | sızlık Müjgün bu «ben de» tâbirine gayri yari dikkat etmişti. Baştan aşağı ürperdi. Demek ki Saim, eski | karısının komşu ile olan alâkasını biliyordu. Ve bildiği halde, bu alâ- jav » artık hiç mana ifade etme- diği için - müsamaha ile karşılı. yordu, Gönlü bir suretle yaralı olan ka- İ din böyle şeylerden pek mütehassis olur. Bu düşünce Müjgânı da yu- muşattı. Bu evde halen yabancı ol duğu halde bir kısım mazisine işti- rak eylediği şu hasta adamın yanın- da bir gece kalmayı, ona bakmayı, onun ıztırablarını azaltmayı kadınlı- ğının icablarından addetti, ek istiyorsanız, bu gecelik kalayım.. dedi. Hastanın bakışlarında bir sevinç şimseği parladı. — Allah senden razı olsun, Müj- günl Nedir? Bu adam kendisini sevi- yor mu idi bu kadar? Yoksa, hai 1 ii bir ihtiya- m devaların başında gelir. de ümidlenmiş, inanmıştı, o He mutallakasının soyunup ta, d lardan temiz çarşı karması, bunlarla yatağını değişi mesi, ortalığı süpürüp tanzim eyle mesi o ümüdle o inancı daha da turıyor, kuvvetlendiriyordu. Kadın bunları, biraz da o mak, zihninden gitmiyen, gözleri; önünden ayrılmıyan hayali un mak için yapıyordu. Tâ bu kadar neye gelmiş.. ne bulm: — Müjgün! — Efendim! — Beni affettin, deği Kadın bir yandan ii ediyordu. Bu suale cev — Affedilecek ne vi — Çok şey var, Mi sana karsı alcakça hareket ettim — Yok. Kat'iyyen. Her erkeği yanacağını yaptınız, Ben sizin aj dığınız kadın değilmiş nız, Bosamak ei — Hayır, Müjgün! Biraz kendiğ me geleyim. o davranayım.. a hepsini anlatırım. — Ben sizden sebeb gelmedim ki. — Biliyorum. Biliyorum ne alicenab, ne bambaşka bir dın ol Müjgün acı acı gülümsedi. cı mi İfade edi bu sevgiyi izhar etmekta ne» den bu kadar geç kalmıştı? Karşi- sındakini kendinden uzaklaştırınca- ya kadar, koparıncaya kadar, baş- kamna teveccüh ettirinceye Okadar neden susmuştu? o Ve nihayet onu aldatıp ta, uzaklara yolliyarak, bir paçavra gibi ne diye silkmiş, “at-| must? Kadın, şu dakikada, kendi ker-| dine, bu muammaları bir bir çöz- meğe çabalıyordu. Hastaya Mirz rçacık daha der- idi & sormağa Saim elendi! Lâkin bilmediniz. İemediniz. Ben ayaklarınıza wöri sizi bırakmamak istedikçe büna t vurdunuz, zorla silkip hep isin alayındasın. Onlara ce ben mi tram olmak için. yetlerinden hafif şap- Harita yapmak ğ istifade yp, başıma bas. © kalaballiiğ ş ydurup dönmeye baslıya- getirdime

Bu sayıdan diğer sayfalar: