19 Kasım 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

19 Kasım 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e ocuk Tiyatrosunda lür ve duyulur? Tiyatro Müdürü koridorda soruyor: “Ne ağlıyorsun, çocuğum ?,,... aldığı cevab şu: “Abdestim geldi amca,, neler g Yanında çocuk bulunmıya büyüklerin tiyatroya girmeleri memnu... Masmafih tiyatro holünde yedi buçuk kuruşu olmadığı için içeri giremiyen gocuklar bulmak ber zaman mümkün... çadelğ öz komedi kısmının, Çi ka manız Birçoklarına, menrif bim ktan Fransız tiyatrosu içinde bir gkteb açmış galiba, | dedirten İsimden on yedisine kadar büyük İtalyan hareketi kadar öle, babasile, dadısile, ab- yüzlerce çocuktan baş rınm önüne katıp getirdi-; da mekteb talebesi Şehir) komedi kısmının caddeyi bağlıyan tüneli doldurmuş Tİ 7 Fin n 70 santim boyundaki i ezmemek için müm - al ı büyüklerin ihtarına ma- ğ Nafile zahmet etmeyin, yanı- $ocuk yok giremezsiniz. da şu tavsiyede bulunu- ap aş ocukruz giremezsiniz, © temsiline pek kısmet amca, çocuk İzm .oruvorlar, | *. 7,5 kuruş tiyatro parasi-| *miven fakir çocuklardır. Se wz bir büyük O gelirse, sığrmarak içeri! vükür, tiyatronun na- leri beni bir çocuğun de içeri girmekten kurtar.) # işi bir çiçek | tarla elbiselerini giyip gel| e : lü Tr Z Mi £ i onları büyükler gibi iphesiz birçok büyüklere sartacak, siddiyetle ovun tedbirler | alındığı ici Muhsinin kulakları çınla - ik, kabak çekirdeği yiyor, lı hızlı konuşuyorlar. larına pek küçükler de bazı garib vaziyetler lâ, bir minimini hole ii gözlerinde, tombul #naklarından akan yasları Muy7va çalışarak etrafına bakı- AN, mun müdürü soruyor: Mi 4 e #ğhyorsum çocuğum, anre- eyy ettin) İNEN. cetrekil çocuk © İchçesile SapYlüyor: a yim gel md ilen eser, «Çizmeli ke- eda aeibiyeri, yni zamandı if ZE “5 £| 4 f E a Nahleden ğer adımlarla! hareketlerle arka- or, Rengi uçuk ya- dl teşkil eden dudak - Bokta.., Aynada yüzüne bakı - ği göllerinde. bütüm —Sitteyeni bir men kiii; üzerindeki vazo - oru sahneleri var. Çocuklar sıkılmasın diye, ince güzel danslar, şarkılar da ilâve edilmiş. Zannetmeyin ki, bu gocuk oyunudur, diye çocuklar, ti- güranlar oynuyor, hayır.. en titiz bir dikkatle sahneye konulmuş, dekoalar itina edilmiş, çocukların en çok sevdikleri artistlere rol verilmiş. Mükemmel bir orkestra, o Mubi Sariık'ın idaresinde oyuna Tı ediyor. Gonkla büyüklerin i, olmıyan bir silkünet salonu kapladı. Evvelâ ar tistlerden biri sahnenin önüne çıka rak, küçük seyircileri selâmlindi, on- lara münasib fisanla, tiyatroda nasl oturulacağını, piyesin nasıl seyredi- leceğini anlattı ve eser başladı, Çe- cuk zevkini istihfaf etmemeli, Bu oyunu büyükler de &seyretselerdi, orlann alkısladığı yerleri onların tekrarm istedikleri yerleri isterlerdi. Minirninilerin pek sevdik- İeri Ferih, kedi. Kadri de seşek» rolünü yapıyorlardı. Eşekla kedinin bir arava gelmesi çocuklara öyle bir neş'e o verivordu ki. Cocuklar Saide, Resid Barana âşk adetâ.. Eski oyunların canlı intibalarile bu artistlerin bulunduğu sahneleri drha beraber il. İbüyük bir dikkatle ve zevkle seyre- diyor, uzan uzun alkışlayorlar. Perde arasnda, locadan İocaya konusan büyüklere kulak misafiri o- Tuyorum: — Birim kücük her hafta gelmek istivor, Baska götürecek yer de yek, gelip oturuyoruz. —Evde pörmiyen kalmadı. Bi- sim bey bile kalktı geldi. — Birim Erhan da, cirmeli kedi yi gördükten sonra, evde kedilere pabuç giydirmiye kalkıyor. Rece - remeyince, orada nasıl giydirmişler diye dikkat atmiye geliyoruz. Dikkat ediyorum, çoetiklar, ha- kanın kızile fakir değirmenci cırağı- we evlenmesini ietiverlar. İki sev. gili, karm karşıva gelip de, birbirle- rine asıldıler 7m, bir alkıştır kopu- yor. Ne yaparsınız? Zamane cocuk- Tar. Çocuk tiyatrosu, bizim gibi çoru- sid : Muazzez Tahs'n Berkand tiriyor, Piyano üstünde vazo var, Selimin o sabah yolladığı! orkideler. il Çiçekliğin da zon urun bakıyor, bu ince hatları, sevimli profilile cidden güzel. ağzında, gözlerinde derin bir ; fakmt her nedense bu yüz bu dakikada ona gülmüyor ve genç kız, dalışın ve meyus bakışla - rini odanın başka taraflarma çevi - riyor. Hayır, bu akşam başka ak - samlara benzemiyor... Nesrin divan üzerine (o uzanarak yanındaki etsjerden bir kitab aldı; fakat okuduğunu anlamak mümkün mâ? Gözleri dalryor, uzakları görü- bir başka/ diha hanım niçin bu kadar geç kak | | —aa Garib şeyler İtalyada kısa pantalon mecburiyeti ... İtalyada on altı yaşına kadar oan erkek çocuklar için kısa pantalon üiymek mecburiyeü ihdas edilmiştir. Bu mecbüriyetin esbabı mucibesi Şu » dur: İ — Zarafet temini, Dirkapağının üzerine kadar inen kısa pantalon, herhalde genç erkek çocuklara çok duha fazla yal . Bu Ba pantalanlarla erkek daha çok sinde, xporcu, görünmektedirler. ? — Kumaştan tasırrut, Harb içinde bulunulduğuna (göre itsmd şarttır. Kısa pantalorlar de de kumuştan bir hayli tasarruf edimekiedir. İ 3 — On aku yaşına kadar olan &r. İkek çocukların uzun pantalon gyrme- İleri onlara zımnen sigara içmek, içki içmek, büyüklere mahsus fümleri seyreylemek ünkânlarını başetmek te idi. Kiza pantalon ise çocuk » ları, çocuk olarak göstermektedir. On. lar üzerindeki terbiyevi kontrolü ko- Maylaştırmaktadır. İtalyada sadir olan bu kısa panta-| lou giyme fermanı, şehirlerde kolay; tatbik wdüeceğe bensiyor ise de, bul nun köylerdeki tabbik mkAnlarınn Ayni zamanda, dikkar ve ita ile sabneye konmuş (piyeslerde henüz ham bulunan genç istidadlar da ok gunlaşmak fırsatını buluyorlar, Ni-| tekim çocuk | tiyatrosu, Ferih gibi! Nevzad gibi, Fatma o Andaç gibi,| daha isimlerini bilmediğim birçok! çocukla genç arası san'atkâr nam «| zedlerine inkişaf imkânını temin €- ayar. Bir nokta daha: Çocuk tiyatrommda bile, memle-? ketin öyatro binası ibtiyacmı bütün açıklığile anhyorur. Çünkü, yüzler- <e çocuk, yersizlik yüzünden âdetâ ağlıyarak geri dönüyorlar. Büyükle- rin rahati için tiyatro binası yapıla- Marin l için bu temennide bulunmak garib amma, yazmaktan insan kendini a-| lamıyor. | Nusret Safa Coşkun | Kuhtac askar aile'eri için müke'lef'erden yardım pzrası tahsi âtına başlanıyor Asker silslerine yardım işi ein fındaki hazırlıklar bitirilmek üze - tedir. Nahive müdürlükleri ve kayma- kamlıklar mıntakalarında © yardım talebinde bulunan asker lerine aid tahkikat muzmelelerini ikmal) etmişlerdir. ! Asker alelerine yardım için, mü- kelleflerden almacak paranın tah - silini muntazam bir sekilde yapa -| bilmek maksadile, ehir meelisinin| seçen toplantısında muhtelif fasıl- lardan toplanan 15 bin liranın mu- hasebe müdürlüğü emrine verilme- si ve yeniden 30 kadar tahsildar a- lınması hakkında verilen karar tas- dik edilmek üzere Duhiliye Vekâ - letine gönderilmiştir, Belediye tahsil şubeleri, kayma- kamlıklar tarafından gönderilmek- yet dayanamadı, sinirli bir hareketle yerinden kalktı, dışarıya çıktı, Annesi henüz gelmemişti. Dü- sünceli gözleri telefona kaydı. İler- ledi, elini uzattı, âhizeye dokundu, gene vazgeçti, omuzların kaldıra - rak: «Neye iyi?» dedi ve adımları ni sürükliyerek tekrar | stüdyonna döndü. Saat sekizi çeyrek geçiyor. Me - dı? Nesrin neden bu kadar üzülü - yor? Hiç bir vakit saatle mesgul ok mazken bugün neden dakikalar sa- yıyor? Beklemenin öldürücü saniyelerini duymamak için piyanoya © Oturdu. Niyeti birkaç hafif hava çalmaktı; fakat parmakları ağırlaştı ve tuzlar- dan ağır, hazin bir melodi yükseldi, bu, bir veda şarkısı idi. Bunu başka hazin bir hava takib etti. Öyle ki genç kız biraz kendini topladığı mam çaldığı parçalara heytet etti. — Bu akşam hastayım galiba, parmaklarımın altma parçalar geliyor. İ nerede? bir hayli müşkülât mucib olacağı muhakkak addedilmekledir. “Harb bitti do yenisi başladı bilel,, 1598 senesi ortasına, yani bu harb başlayıncaya kadar aza ara şu gin havadisler güze çarpardı: Hafti Umumi sırasinda Ruslara esir düşen bir Alman, yahud bir Na- car askeri Bibiryadan geçen ay memle. ketine Gönmiye muvaflak olmuşlur. Bu asker harbin hitama eidiğine şâ- şarak muttali olmuşlur... 1930-1940 harbi zuhur eyledikten sonra artık bu gibi vak'aların, bâva- dislerin arkası okesileeeğini sananlar herhalde aldanmışlardır... işte pek taze bir misali Peşteden haber alındığına nazaran, Pot adında bir Macar onbaşısı ma. halli tevellidü olan OSzedet şehre) olarak geçen ny avdet eylemiştir. 24 sene evvel Rus kuvvetlerine esir düşmüş olan onbaşı Potz derhal Sibir. yaya gönderilmiştir. Son zamanlarda ismi her tarafta esberlermiş olan oMlançukobenun bir köyüne yerleşen bu Macar onbaşısı orada bir yerli kadın ile evlenmiş ve iki çocuğa sahib olmuşlar. O vakiien beri dünya haberleri ie alâkasını ta. mamile kesmiş olan bu asker 1914 har. binin 1918 senesinde bilema crmiş olduğunu ve 10939 senesinde yeni bir muamam harbin başlamış olduğunu pek büyük bir hayret ile öğrenmiştir. Japonlar bir casus kız arıyorlar... Çok yaman bir Çinli kız vazdu. İs mi Miz Yang-Hul Mingdir. Bu çok ce-| sur bir kızdır. Son derece vatânper.| vardır. Lâkabı da «Çin Jan Darkısdır. Çin-Japon harbinden evvel Japon gençlik teşkilâtının başına seçmiş idi. Saçlarını kesmiş, erkek elbuesi giy. miş olan bu çok cesur Çin kım Japon hatlarının tâ gerilerine kadar girmi. ye, kıymettar malümat toplamıya, bu malümalı Çin erkârıharbiyesine ge- temiye, binlerce ve binlerce vatanda. şıni kurtarmıya muvaflak olmuştur. Çinliler ona âdetâ bir Allah gibi tap » maktadırlar. Bu müthiş casustan bir türlü kur. tulamıyan Japonlar, onu teslim ede. cek olan 215.000 Jira müküfat vere - ! gördü. yerinden fırlayıp ona koğtat bu vaktinde sokakta kalırlar mı? Fakat yözün meden böyle soluk? Ne oldun, hasta masın ninem? — Hayır kızım... — O halde? — Şu Bethofen ne büyük dâhi ve sen onün sini ne güzel ça- hyorsun Nesrin! Bu akşam her var kitten daha fevkalâde idi, kalbim parça parça oldu. Benim hassas anneciğim. — Evet kızım, bütün insanların bazi zayıf dakikaları olur. Ben de senin yakında benden uzaklasaca öm ve yalnız seni değil eyni manda piyanonu da arayaca; düşündüm. Bir varmış bir yokmuş! erek geldi, karşımdaki sandalyaya oturdu: — Bir varmış, bir yokmuş, bir koca kari varmış, dedi. — Masaldan hiç hoşlanmam, di- ye cevab verdim, çocukken bile dinlemezdim. — Dur arkasını dinle... — Merak etinedim ki dinliye- yim, merak ettim... rı birkaç çocuk yakalamış, bu ço- cukları kafeslere kapamış, şişman- İasınlar, diye besliyormuş. — Anladım... Zayıflık modasile mücadele cemiyeti reisi olacak. — Şakayı bırak ta, biraz ciddi| el. — Bu senin anlattıklarının ciddi bir tarafını bulsam ben de ciddi o Turdum. — Canım merak et te dinle. — Bir türlü merak edemiyorum. — Bu koca kan... — Anladım, z: mücadele cemiyeti reisi, — Öyle bir cemiyet yok. — Peki neyâ şişmanlatıyor? .— Çocukları yiyecekmin, onun için şişmanlatıyormuş. İstersen 80- wuna kadar anlatayım.. — Bu kadarı kâfi, sen bu masalı kimden dinledin? — Benim beş yaşında bir çocu- en var. O anlattı, Ben merak et- — Masalı mi merak ettin? — Hayır, çocuğumun böyle saç- ma masalı kimden dinlediğini me- | Bunları biliyor | 72009 metre yükseklikte Şekspirin | eserleri 30.000 liraya Meshur “6 - yatro o müellifi Şekspir o öldük- ten sönra, Lon- drada ilk defa ri len eserlerinin bu tabının kıy. * | meti, bugün bizim paramızla otuz! bin liradır. Tabedildiği zamanda an-! Şeke enkei. İzmirde Bay Recebe: Mektubuna, hususi bir mektubla cevab istemişsin... Hususi mektub- la cevab veremediğim için beni ma- zur gör, çünkü hiç bir zaman yaz- dıklarımın bana sual sorundan gay- bahislerinde erkek ve kız aile - erkek ve kızın #i kimselere karşı kullanılmasını is- temem. lerinin muvafakatları lâzımdır. Fa elzem lürma tercih edi Sen haklı olabilirsin. Senin gö Sana şunu da hatırlatayım: İzdi- divaçta elzem olan şey, evlenecek birbi — Niçin? Beraber gekmeği ne o ne de edik. . Beyefe: Ben de onu kendi haline bırakıyo - Tum, — Bu sabuh söylediğin fena söz- lerden seni affetmedi mi? im yok! — Nasıl haberin yok? Bu da ne demek? i — Bu sabahki sözlerimin biraz! ağırca — olduğunu itiraf o ediyorum; amma bu hususta ona bir şey sor-! — Yani haksız olduğunu söyle - mek istemedin öyle mi? | — İkt olaylı belki buna yaz) 'pardım. — Neden imkân bulamad lamıyorum. Bir insan asabiye m e | İz Herhalde büyük anne — Sen merak etmedinse, ben) gün bu koca ka») dır. İlemiştir. dinlemiştir. — Ben de öyle tahmin etiği üm. Halbuki çocuk dimağında tesirler yapacak bu tarzda masali çocuğa wiylememelerini evde hi kese ayrı ayn tembih etmiştim. yük annesine sordum. Kendi böyle bir masal anlatmadığına emin etti. ğ — Tahmin etmiştim v komşu teyzeler de unlatmamışları — Komşu teyzeler aulatmışlai iğ aliil v il i | i — Bizim çocukluğumuzda dimi Tedi geceleri rüyalarımıza rip bizi korkutan gulyabaniler, baslı canavarlar, dev analı, yutan koca kanlı masalları kim anlatabilir ki). — Ben de merak etmiştim. — Büyük annesinden dinleri di, komsu teyzelerden — dinlemed senden dirlemedi. Kimden di elabilir?.. Ben de merak etmiştim. Kendi uyduramaz ya. Hayır. Radyodan da dirliyemez Tam üzerine bastın. Ne, ne? — Nihayet merakımı tatmin debilmistim. Çocuğum çocuk sastinde radyod. İt — Gene merak ettim. Asmin a baski yeni edi radyodan çocukları umacı dersin?.. IT İumet Sala mu idiniz ? | anlatmalarına nefes almak 1924 srnesinde Everest dağında o ana kadar Ççıkıl - mamış bir irtifaa çıkmış olan sey - yah Hingeton, de - miz altında 64 sa - siye kalabildiğini, fakst 7000 metre “ irtifada iken on dört dakikadan fazil Ja nefes almadan duramadığım hıdır. Siz birbirinizle anlaşmışsanız şunun bunun dediklerin aya hareketlerine pek farla * Bay Halim Kaptan: Mektubunuzu okudum. Gazete mizde şiir neştetmediğimiz için, si © zin şiirinizi de sütunlarımıza geçiren medik. Gönül işlerine dair bir sorası cağımız varsa bana yazınız... Cevali * Bayan «N.» Mademki zevcinizle o aranızdakğ! anlaşamamazlık esaslı sebeblere is3i tinad etmiyor ve madem TANIZI bulmak için de teşebbüste bulunu yorlar, bu yoktur. bana anlattıklarımı - zın hiç biri ayrılmak sebebi olamaz. Barışınız ve bundan sonra kırmamaya gayret edi; TEYZE ahmedde Selim di ıgıslığı uzatmıya mana * gelmemişti. © idim, Bir iki dakika oralarda dolaşarak © onu bekledim ve nihayet içim w < kıldı, çekilip gittim. o Beklemekten hoşlanmadım. — Hergün senin onu beklettiğini unutuyor musun? — Ben bir kadınım, o erkektir. Arada fark var. — Her zaman erkeklerle kadin isavi haklara melik elduk < ol ettiğin halde bu prens sip haricine mi çıkıyorsun? — Anneciğim, bu akşam çok çe tinsin, Kızın sana ne yapı? — Bana bir şey yapmadın amma Selime karşı haksızlık ettin. Senisi randevuya her zaman geç gitüğini bildiği için mutlaka birkaç dakika geçikmekte m K görmemiş ve seni bekletmiştir. — Demek dandanlarım içini sık-| mağlâb olarak karşısındakini gü -| — Merak etme, ona bir tezkergi mayor anne? Gevezeliği bırak — Biknem. — Beraber gelmediniz mi? cendirmiz olduğuna mütemsir oldu. unu her zaman söyliyebilir. — Evet, onunla karslaşırıa bu kolaydır. “e Sen Selimi görmedin mi? > yolladım. — Ne yazdın? — Aşağı yukan şunları: «Bugünü Sulianahmed meydanında mizi bulamadık, e birbiri

Bu sayıdan diğer sayfalar: