26 Kasım 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

26 Kasım 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İki dehir arasında Değişmiyen şeyler Yazan: Muhittin Birgen unan ordularının bütün Ar- Xİ navudluk cephesinde İtal- yan ordularına karşı ihraz ettikleri zaferin artık tereddüd edilecek ta- rafı kalmamıştır. Harbin bu safha- «, evvelâ müdafan, sonra da taar- ruz şekillerinde Yunan orduları ta- rafından kat'i suzette kazanılmıştır. İkinci safhasını da sonradan göre a bir sürpriz tep msi bayi de ik seyi mi nedeniyet tarihi ci defa olarak Roma ile Atinayı karşı karşıya zetiren vak'a karşısın da, zihinler, ibtiyarsızca geriye doğ- Ta gidiyor. İki dehir, yani yirmi asr içinde, Roma ile Atina arasmda, ikinci de fadrr ki silâhlı bir mücadeleye şahid | oluyoruz. Bu sebetle, sade hal bakımından i, tarih bek da çok enteresan bazı müşahede! ler yapmak kabildir. * Eski. medeniyetin ilk oyapıcıları ile ikinci kurucuları arasındaki tarih münasebetleri dikkate değer hayli) vamflar arzeder. Meselâ, Greklerle Lâtinler, bir i için çok yakın komsu olduk- ları ve aralarında hayat bakımından rekabetler bulunduğu halde, birbir- İerile doğrudan doğruya pek az vu Tuştmışlardır. Ciddi bir mücadele, iki bin sene içinde ancak iki defa| vukun gelm Birinci defasında, Romalılar, Atinahları kolayca mağ- lb e rdi. Bunun sebebini, He- lenleri zâflarında değil, o za manki Yunanistanın siyasi bünye sindeki çürüme hâdisesinde aramak İâzm gelir. Milli tarihleri Okahra- manlık üzerine kurulmuş olan eski Yananlılar, Romaya mağlâb oldu- larsa, bu, milli Yımanlıkktan çıkıp müstemlekeci bir devlet sekline geç- miş olmalarile izah edilir. Roma bir kudretle A- zaman, karşıla müstemleke züm- ir tina üzerine atıl rında çürümüş resi bulmuştu. Bunun için Roma ko-| Halbuki, bu-| İayca muvaffak oldu ün öyle değildir. Küçük Yunan i, iki bin senelik bir tarihten sonra, srf Yunanlı olarak ve mün- basıran bu duygu ile, yeniden yaza- maya başlamış ve uzun bir deleden sonra, kendi bünyesini kuv- vetlendirerek, ovatınını o müdafaa mevkiinde bulunmustur. Bunun i- gindir ki Yunan milleti, eski kahra- manlarınm ruhum #idedecek bir dövüsme yaptı, Netice ne olursa ol- sen, bu tarih? hakikat değişecek de ğildir. * Milletlerin ruhlarında asırlara de- pil, d 5 bazı seciy : Romanın gazabında da gö- Filbakika Roma tarihini tetkik etmiş olanlar bilitler ki, eski İnn bariz vasıflarından bi lömdür. Siyasette söze ahlâki kıymet vermiyen, vurmaya İduğu veya kadir olduğun kırılmıyacak de rw bir kadir » zan- zaman Yurup ir mukaddesi tanımıyan eski Ro-| gazabını, kahrını gösterdiği zaman, bunu en skla gelmez şekillerde yapar ve her türlü insaf ve merhamet veyabud insanlık duygularını bir tarafa bıra- kırdı, Osmanlı imnaratorluğunun bu bakımdan tasımıs olduğu bazı ka- rakterler. kendisine yadiz8r olarak Romamn bıraktığı şeylerdir. Kendi. lerine Sultan Râm, yani Roma im- paratoru ünvanmı veren Bizans sul- tanları bazan zalim ve eadder oldu- Tarsa, bu, onların Türklerden petir- dikleri vasıflar değil, Romahlardan aldıkları seylerdi Bay Musselininin son nutkunu dikkatin okurken, gözlerimin önün- den yirminci asrın çehresi silindili- Bi ve havalimin, asırları geriye doğ-! Tu atladığım gör karşımda, hâlin bir siyasi hâdisesini görüyor olmaktan cıkmıs. sanki tarih sayfa. ları aramnda Romanm o meşhur hiddet, siddet ve sazablermı temsil eden büyük adamlarından nutkumu okuyor gibi olmuştum. Demek oluyor ki tefhin değisen sevleri olduim gibi değismiyen şev. İeri de var: İki bin senelik Atina ile Roma, yerli yerlerinde durup duru- yorlar! Mehittin Birgen — Üniversite Rektörü döndü İki gün evvel Ankaraya gitmiş olan Üniversite Rektörü Cemil Bilsel şeh. © rimize dönmüştür. olk konferansını vermiş, e -| belik «konuşma da üstad idi. Her-| Roma-| birinin | Rektör Ankarada! “Hukuk İlmini Yayma Kurumunun! Üniversite e A | | Sevinmekte sesle e Büyük Fen Adamlar | Fisagor Yazan: İbrahim Hoyi lar adı eski Yunanlılann Avrupada, A Fisagor... Aradan uzun ası İ geçmesine rağmen bugün bile hürmetle anılan, Jen büyük simi İmerikada «ilri | lar, Fisagoru rahmetle yüâdec İstikballerini remilin karışık rakam- larında arayanlara, falcılık ilmini? Fisagorun icad ettiği söylenir. Ar ma, kendisi bu ilmi? keşfetmemiş.. o da başka. mektebde hendese der- sinde elâman geksiğimiz yaka silk- İiğimiz fakat bugün bir noktası bile İhatırmızda o kalmıyan © erbabınca İ meshur ve malüm Fisagor davasının (esek davam) mucidi gene odur. Fisagor, Milâddan . Fisagor bundan sonra Mısra git- ti. Nil rühbanlarından hendeseyi öğ- rendi. Efsanelere göre, Fisagor ilk defn olarak, meşhur kaim zaviyeli müseller davasını burada hallet * Fisagorum tekrar ana vatanı olan İ Yunanistana döndüğünü görenler pek böyük bir hayrete düştüler. O kahkahaları zincirleme çınlıyan, de- İşmen genç yerine sakin, sükür ve J53 üncü yarını idrak etmiş olan dedi bir adam gelmişti. Pisagor, 30 yıl kaldığı yâd iller den yurduna k bulunmak, ve sek mak için de bir kardeşlik teşekkülü aya geldi, n ihtimelki bu kardeşlik Bktini, #alikleri arasında pek revaçta olan Budistlerden al mıştır. Fisagor, pehriz, tefekkür ve temizliği yeni mesleki nin esas unsurları olarak ilân etti İ ebediyete şahsiyeti ile kendisini perçinledi, «ölmez» liğe yüksektü. Engin bir dehası vardı. Fakat en büyük meziyeti arkadaş kazanmak, kalbler feth ve arkadaşlıklar hafazm etmek ilm kes kaşık yapar amma sapmı mmaz., fakat Fisagor, İ örenmeden, gür akan bir se kolay- İhğn ile esohbetu adardi. hat Finagorun zengin babam, oğlu olkumasmı, tahsil görmesini arzule- dı. Bu maksndla da d tn bi yük âlimlerinden Fetesides ile Her modaması oğluna hoca tuttu, Genç İve zeki Firagor geyet kıs bir za- ve hesab ve felsefe-| ak, ve ölmez» ol manda gelisti, de hocalarile boy ölcüşm lari matetmeğe başladı. «harika» ya (Oders vermenin manası kahırdı?.. Finagor daha henüz yirmi yasına İ basmamıstı ki, dünya ( harikaların yerlerinde görmek, tetkil k yere, dudaklarında O kahkahalar, gönlünde isitilmemiş, — seyredilme- l şeylerim heyecem: o gözlerinde, kafamnda yoseren idemllerin aydın hin, gam, kasnvet, teen nedir bil miren bir ruhla gencköin hülvala-| siyasete de karısmak kabahatinde rile mücebher, heybesinde, dopdolu | hulmdu. O, m Mı Va lduğu | emel bir devlet ve sişkin bir slim torba olduğul,... 4. xi 3 N halde, garba seyahate çikti, İsiztemi kurmak istiyordu. O keskin eAüsnn rağmen böyle bir şeyi İlkönee Babilonyaya gitti ve ora-| la mümkü sie İ mollniiin» ulumüyozağun “hasa a Alek kel e ye er keklik yamadı. Arkadaşları gayet küçük, yaar Kö ir kükün ai sabun köpüğünü andıran bir mu ME Elele; öyak meomdu yer m | #inkiyet kasedlaren ; da, “adasi İarak birçok şeyler öğrendi. Fakat| Kafalı iş adamlar da kendilerine Fisagorun aradığı huzuru onların bilgisinde bulamadı. Şark onu has- etle. çağırıyordu. , Bunun özerine Hindistana yol landı. Asırlarm ilim defimesi önün-| de serili vatrrordu. Fisazor burada fenden, felsefeden ktediğinden de fazla nasibini aldı. Üstelik, ölünce İye kadar kendisini saracak, her hal ve hareketinde ona rehberlik ede- cek olan en büyük sembolü, Budayı buldu. Fisagorun Buda mezhebini bul etiğini söylemek | bir iddim sayılmaz. Fak ve on- Böyle bir ne riyazeti, Bunların manam da rahu (temizl, mek ve #doğum carkından» maya bir yol bulmak demek * kurduğu Crotona İtalyan o kasabasında Finagor, ismindeki bi ılınca, larınm pabuçları dama atıldı. Bunun üzerine Pisagor kurduğu kardeslik cemiyetinin arta kalan 8- zasile Metapontrma çekil da sakin ve münzevi bir ömür sür- meğe basladı, Müridlerine, ağızdan afıza yayılan, nakledilen o çok sev-| diği gari istik felsefesini tali- me koyuldu. Fisagor, derine neler öğretti). O her seyden evvel ve kurduğu sistem de Ko- m meydanına cıkıncıya ka- en mi ka- cim idi, pernik i “İdar da dünyanın kabullendiği İ yatında avukatlığını yapt | sizmansı, manevi vasıf ve haslele İe karsı beslediği ve hirbir kıymeti olmıyan hülya âlemleri Bu denm söyadenile tesiri alında kal dağını gösterir, i £ ab orun kanaatimce dü ve fezada asılı niz bu dünva olduğu yerde durmu- (Devsmi 7 nek sayfada) ISTER INAN, Bir mütenhhid Je konuşuyorduk, bize şunları söyledi — İnşaatta kullanılan kum de çakılın fiatı altı ay evveline gelinceye kadar arz ve taleb kaidesine, biraz da mevsim icrbatıma tâbi olarak ie 110 kuruş arasında tehalüf ederdi, hem de yerine teslim şartile. Halieki son yarım sere içinde fist yüzde kırk, 45 arttı a eğilmek miebetinde vi Nİ , hitnbette i Fisagor ile idealist arka-| bir münec-|” 100 | es Atalar nasihati s BİZ 4 AGİ DAYE | Cenaze MErASİMİni takib eden düğün ME İşilköyün &'ile havasını teneffüs e Emel babasının na'şını alıp An-| derim. Hele çocuklara bayılırım men o akşam| Bütün uzak yakm bize müte'alli İtedfin merâsimi yapılacakdı. Öyle İ çocuklarla “onların yaşına inerek oy- gün yapılacak ni cena-İ nar, eğlenirim. Elbette ben de bir simile karışmasın. .. yuva, © yuvada bir eş ve yavrulu Bu karar dâ'iresinde her iş yapı-| isterim. Fakat korkuyorun labildi, yalnız tedfin, Cebecinin ça-| musallat bir m. url yollarında, bata çıka t "müşkilat ile dol uzun bir yolculk| yatda e karanlıkda yapılabildi. Soğuk | memi eğer bu güne kadar gördük- ağışlı bir hava... Zifiri karanlık. ne benzeyen şeylere ma'ruz Kabrin eta zili, rsam benimle beraber o yuvayı, biçare Medhi, top- t- diliyor. Bu manzara idi ki onu hiç bir zaman uzun içindekilerle, onın avakıbıne üğr mak istemeyorum. Eğer emniyet ve tam bir #'limad veren bir bayat na- usb olursa o zaman di Bakmız, siz. yirmi yaşım maz evlenmişsiniz, ufak tefek sen deleyişlerden katı nazar hayatda| pek düz ve dü'imu yükselen bir yol almışsanız, ancak ömrin içinde öyle feci unutamayacağım Ne de sördü!.. Bütün ba esi da Vedad, dudakları kızılı san, kabrin y dan syn Bittabi Bülend > oraya gelmesine İmüsa'ade etmedik, zaten bir az s0- ğok algınlığından muztarib idi, C Bin ertesi gün zinde bir halde b: | hanması İizimdi Her şey'den evvel nikâh merâ- simi yapıldı. Bunım için Ankara Pa-| | lasın büyük anlonının sol tarafında- i oda ihzar edilmişdi. Nikâh için bir hutfi mahsus olarak ihtiyarı zah- eden hey'eti resmiyeden başka e'isi Cumhur tarafından gönderil- ni görmüşsünüz üç acı evlad mal nız var, hala on: ala kala üç çocuği zın derdlerile kavrulup duruyor- sunuz. Ya .ben, önümde, sizin misa- İZ, iin muvafık te rru”i | rağmen, o matemlerinizle, o derdle- | durup dur şe'ametine inanmış bi nasıl cesaret eder de &r- emeğe rinizle, B'imi bahtım, kamdan başkalarını de sürü! kalkışabilirim... Hele meslekimde ve binaenaleyh az çok smi ve serya sfatile bulunan Hariciye ve Dahiliye vekilleri ile, pek yakın; İ doetlardam" bir kn meh I İlarmda gelin güvey İetdiler. Bu süretle teşekkül eden) hey'etin etrafını da akraba ve ahi İbadan mürekkeb bir çenber ve on- ların arasında gözlerini dolduran te'esür yaşlarını sahvermekmi yok- sa dudaklarında beliren sürur ve haz tebessümüne daha serbest bir inkisafım vermek lâzım geleceğinde mütehayyir, Vedad vardı. etrafı dolman gözlerim gelinle gü- ja veyden atladıkdan sonra bep Ve-| d tevekkuf ediyordu, Onin erinden ve dudaklarmdan te-| tasima getiriyordu. : eden ma'nayı sarahatle oku-) (o Ben böyle yerlerde, bu kabilden Küçük kardesine karnı ta | vesilelerde silinmek ihtiyacım dul nezaret | yan mizacıma tebe'nn yine bır mra- en| kk çekilmeğe fırsat bulduken © beni saklandığım yerde bulurdu. Bir aralık ben on kolundan tut- İzdivne!.. Kaç kerre on: da istim-| dm ve gözlerine bakarık: — Lâkin zac etmişdik. Bülendin evlenmesi Vedad. dedim: sen hastasın, Dün mex'elesi ciddiyetle müzakere edi-| gece merarkıkda, yağmanda, soğuk- da sa'atlerce kaldın. Soğuk almış olacaksın. Mutlaka ateşin var... O bunn ihtimal vermedi. Bu toplantı bir döğün değildi ek bette. Araya giren matem bunın bir Vedadın bu mutale'asın meselesini bırakdık. gün, o, neş'e ile d getaretden u- Safveti Ziya zamanmda teş- ra onin izdiya "İmu'ayyen bir âtiye oradan oraya koşa koşa o da'retli-|3 den öbür zâ& seğirtip, Üşenmeyen yorulmayan bir çeviklikle tatbik €- erek sa'atlerce didindi. İkide bir- de de bir kenarda ihtifoya çalışan babimmi kolundan tutup salon or- yordu su kadarcıkdan baslayan ve vesayet vazifesinin bu gün mühim bir safhasında en fa'al bir #rmil olmusdı lirken bir gün oni yalmzen rkıştıra- ak demidim ki: — Çocığım, kü çük kardesin evlenmek üzere bulu nıyor. Fakat mantıkan, Oka'ideten| sen bu işde ona tekaddim etmeli idin Hemen cevab verd sekil i n değil, fakat me'slen tesbit e-| © Ankara Palas İdaresi ve matbahı Babacığım, size! her vesile ile kendisi gösteren fakat asılİkudretinin fevkıne çıkmış, fevka sışdı. Ecnebiler ba-| in kalbur üstü ge-| güveyi deyim: dedi bir kac kerre sebebleri izah mütale'amı daha açık enim yalnızlıkdan ne karlar Etr fem | sadik Onın içi sövleyevim. | ric £ lara müte'sllik diyorlardı kafabı di Tj Bülend». nar K (Devamı 7 ni sayfada) ahhış old hep sevdikle ea mmüsterih ol ki dâ'ima Farsak Zn arasında SEE NANMA! Memlekete hariçten gelen eşyanın fiatı yük tabi bir kadenin icabıdır. Memleket içinde iptida! madde kullanarak ya- pılan eşyanın fiatı da bir derece yükselebilir, bumu da bir derece “tabi görmez mümkündür, çünkü ni maddesi azalmış veys pabalılaşmış olabilir, fakat dere kenarından, battâ deniz boyundan toplanan kum ie şakılın bu kadar ehehe me. için makel bir sebeb ea leceğine: A deyiz, “İeden k Jan son)" de geçen tecrübelerini |G: elanları tebrik e-|| » bir matem dar.|l Sözün kasasi | || Entariye ye medhiyf ER. Ekrem Ts9 E skilerden bir yatfır. satığlı. Ona, benii çok kimseler riyaziz bir ED karışık derin bir deniyetin bir. bd yeniliğin kabahat sayıldığı £* fikir meş'alesini ileri yutar, ÖĞ İo yolda tenvir ve teşrik ederdi N e ihtirama değer b sizce yanına vardım. ayak ucundaki bir mi dum. Öteden beriden konuşmıys Bir aralık, bakışlarım ye taya takılmış olacak ki, bü ni — Böyle tancetbie kıysiğİ bakıyorsun? dedi; bakma W 4 eme. Ban oldum olast b giyerim. S&n piçama yahudi hokkabaz kisyesin& ii Bü alışamadım. Bir defe o “ yi “1 dim, gözüm aynaya ilişik kadar gtlünç buldum ki, rp attım ve entariye, Ardet ettim. Biliyorum: Ben birçokları, hattâ en yakıifÜğf acakam, Lâkin baki emin 61! Ben terakkiperverik nina muh yar y t bissediyor ms ye al ,* ye İ im de varid olam k kendi harimimde, yâ m vaki yiyorum. Onu yabancı e © kadar sakınmayız. Halbafi şunun bunun karşısina çık tanırız, Vaktle entari giy kahvesine de çıkanlar olurd” mutlaka Üzerine ya bir kö Şam hırkası, aba (o geçirirl, sadece Şi dört peşii, , yazın tiril bird patsksi dn sıcacık pı en ent e) > düşündüğü, kimin hasaba BAYA, desene?. Geniş sedirler, P! derler yerlerini dimdik #3 adamı iki büklüm oti tur klara, içine gön bir daha davranamadığıf terketü edeli bittabi en mânası kalınsdı. Hoş! Mi k geri dö dren zi ya adım yenidi bortatmı. g dılar. Kocalarının, babalâi < yg eğ hihlerine fade ediyorlar yedekler amma, 2. yakışık almaz. Bu surecte, © İne taammüm edecek, 1548 | man?.. İyi bir şeyin moda mutlaka dönüp dolaşıp Dbİ* gi dan gelmesi Jâzım, Ve emif 4 tart de öylece gelecektir. Gö konfor adını verdiği ahali İdir. Onu her şeyden üstün ladın mi beyefendi oğlum” Bonra, gunu da düve © Entarinin bir başka ve BEZ ye daha vardır, benim # ne zaman ben enlarimi İmin ocağını, anamın sesk “* muhitini, çocukluğumu, hatırlarım. şim terkodii Umuş bir yığın de canlanır, san da, eğer aksini KS an'an€ 0 hatıralar ve o an'aneleri# E. Elem TAKVİ > İkinciteşrin 26 Rasıni vene 194) N Rumi sena Mi | a a »

Bu sayıdan diğer sayfalar: