11 Aralık 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

11 Aralık 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Noel Babal Yazan; Muhittin Birgen B irkaç senedenberi Türkiye- de, zürriyeti mütemadiyen artan, çocukları çoğalan, yarın da bir sürü torün göreceği muhakkak olan bir baba peyda oldu: Noel baba! Her sene Birincikânun ayına gi- yer girmez, kışlık abası, kukuletesi, bastonu ve beyaz sakalı ile, Noel baba da çoluk çocuğunun arasına karışıyor. Bir senelik hasret, ne ka- dar acıklı ise, bir sene sonra çocu- ğun babaya, babanın da çocuğa ka- vuşması o kadar tatlıdır. Bu tath uyku ile, biz de - çok şükür! - Noel babamızı bu sene tekrar kucaklıyo- ruz: Sokakta, ecamekânda, evde ve nihayet mektebde, Bilmiyorum, sen- ba ilkmekteblerin okuma kitabları- na kadar girdi mi? Bu kitablara gir- miyen garibe kalmamış olduğuna göre bu da muhtemeldir. Fakat, ki- taba girmemiş te olsa mektebe gir- miş olacak ki, dün sokakta gider- ken, önümde yürüyen ve mekteb- den evlerine dönen iki küçüğün No- el babadan hararetle bahsettiklerine şahid oldum ve irkildim, kaldım. Evet, Noel baba... Hiristiyan ço- cuklarmın seveili büyük babaları! Onlara getirdiği hediyelerle kendile- rini hıristiyanlığa alıstıran, o hiristi- yanlık daygumunu, bütün çocuk #- caklığı ile onların kalblerine yerleş- tiren muhterem pir: Hıristiyanlığın © meshur besinci kol reisi, çocuk kalblerinin fütuhatem, Noel baba! Demek, artık bu Noel baba, bizim Türk cocuklarınm da babası olu- yor? O Türk cocuklarının ki, anne- Teri. babaları kendilerini nüfus kü- töğüne müslüman olarak kaydettir. mislerdir! * Hıriğtiyanlığın bir Noel gecesi vardır ki müslümanliğın Kadir ge- cesini, Yahudiliğin de büyük af ge- essine benzer bir mahiyeti haizdir. Kadir gecesi gibi, af gecesi gibi, noel gecesinin de mana ve mahiyeti masallara karısmıs. fakat, Noel ba- banm çocuklara getirdiği hediveler sayesinde, gönüllerde, oödetlerde zaptedici ve yaşatıcı kudretini mu- hafaza etmistir. Bu Nocl baba, hi- ristiyan çocuklarının meşru basdır; fakat, Türk eemiye bu baba arasında mesru bir rabıta te- sis edilmiş olmadığı için, bu baba bizim aramızda ancak gayri mesi, haram. yabancı bir baha olarak do- İnsabilir ve bu sıfatla dolaşmak hak- kını haiz olamıyacağı için de ne bi- zim evlerimize, ne de cocuklarımız zın kalblerine girememek mecburi- yetindedir. Halbuki, noel ağacını, telli pullu dalları, rengârenk mum- Tarile, Türk evlerine sokan anneler ve*babalar eksik değildir. Hattâ, hal zikretmeğe lüzum gi izin işaret edeyim ki, Noel babayı Türk cemiyeti icine sokmaya çalışanlar kendi kendisini bundan menetmesi lâzım gelen müesseseler bile vardır. Türk duygusu, Türk şmrunun salâbetini her zamandan ziyade kıskançlıkla © muhafazaya mecl olduğumuz bir zamanda bu babayı aramıza sokmaya çahsmak öyle ağır bir suursuzluktur ki onu züppelikle dahi izah edin mazur göremeyiz: Noel baba, Türk cemi- yeti icin ancak düşüncesiz ve gafil Ter babasıdır! Garibi şudur ki, Noel babayı hı- vistiyanlık #leminde de bu kadar münteşir, bu kadar sevimli bir Wp Herhangi bir spor ma dikkat ediniz: Yanşa girenleri, işaret verildiği halinde görürsünüz. Aradan biraz geri kalırlar, bazıları da çok ileriye Söz Arasında Çalgılı intihab... Neryork belediye azalığı için yapı. lan seçimde Edward J, Dol adındaki wt fazla rey almak için intiab edi. leceği maimilere akordeon ve gitar çalan, iki çalgıcı ile giderek münt, hiblerine şarkı fle programımı oku - muş, belediye meclisine aza olmuştur. İngiliz tayyarecisinin dördüzleri batında dünyaya gelmiş dört çocuğu vardır. Bu tayyareci çocuklarını kü-! çk yaşta tayyareye alıştırmıştır. Re. “SON şenliğine gittiğimiz zaman sür'at müsabakaları- dakikada evvelâ bir toplu küme zaman geçince içlerinden bazıları fırlarlar, POSTA nın bir sür'at mi ferdlerin büyük Cemiyet hay: imiyete dahil olan kilde hep toplu olarak bitirirler. İçlerinden geri've çok geri kalanları | da olur. Fakat pek ileri atılanlara alıcı mundelesi kümenin gerisinde maktır. Hayatın yarışı.. & üsabakasından hiç farkı yoktur. Ce- bir kısmı, yarışı, başladıkları çe - nadir tesadüf edilir. Hayatın can ve içinde değil, ilerisinde bulun - ( Büyük Fen Adamları | ARŞİMED Yunanistarın yetiştirdiği büyük ilim adamlarının en zekilerinden bi- ri olan şekil ve rakam sihirbazı Ar- şimed, milâddan önce 287 de Sicil ya adasında Siragözada doğdu. On bir yaşında iken İskenderiyede bir mektebe gönderildi. Bu devi:lerde İskenderiye, Atinayı gölgede bnak- miş ve dünyanm münevverler mer kezi haline gelmişti Arşimed İs - kenderiyede nasıl bir ömür sürmüş- tür?.. Hiç bilmiyoruz. Büyük us - tanın senelerce tahsil ettiğine dair emareler yok değil. Fakar çocuk » luğu, gençliği nasıl geçmiştir?.. Ka- ranlık. ayatının o son seneleri ise hafif bir istihza hâlesi ile olgun bir ”İdimağın fanliyet akislerini taşıyor. Arşimedin.. eserlerinin o birçoğu kaybolmuş olmakla beraber, Siza « gözada bir evi, yuvası, bir de kans bulunduğu besebellidir. Fakat ha - nedan ailesine mensubiyeti bile ri - vayet edilen Arşimed pek aşıri de. recede dalgınlığı ile tanılmıştı. Bu bakımdan güzel (karısını günlerce ihmal etmiş olması hiç de uzak bir ihtimal değildir. nl Arşimedin şöhreti pek çabuk et rafa yayıldı. Bütün dünya onu ze - kâsı ile ve bir mucid olarak tanıyor- du. Âlim, iin, #icadı denilen nesnenin ir hafiflik mahsulü olduğu fikrini tar) #ıyordu, veyahud da kendisini et rafa böyle düşünür gösteriyordu. Bununla beraber, hüner, marifet ve meharetile de mağrurdu. Surasını da hatırlatalım ki Arsimed riyaziy de vöcüde getir kılâblarla a9- İn övünmetniştir. İyisine emin ok duğu sahalarda mütevazı, mahcub davranan Arşimed, genç yaşta ölen bir arkadası için, bir yandan: Canon (arkadaşının İsmi) bu da- vaları halledecek bir çağda iken öl dü. Yoksa bunları keşfedecek, ve her şeyi meydana çıkarscaktı. Diğer bir takım buluşlarla da hendese il mini zenginleştirecekti.. diye böyle halime sokan ve onu her sene btüyük |8imde görüldüğü veçhile çocuklar tAY-İ ayarı dolu bir lisan kullanırken, şehirlerin camekânlerinda, ve miha-| yet gözetelerin ve mecmuaların rek- lâm sayfalarında teşhir eden kuvvet te, Hesret, yani kazanç Odavasıdır. Bu suretle, zavallı Noel baba, bütün semavi kutsiyetini kaybetmiş, bir tüccar komisyonensu olmustur! Bu komisyoncunun bizim silelerimir a- Tasma karışmaya, bizim çocukları- mıza baba olmaya ne hekkı var? Noel baba. bu adı ile katoliktir. Protestan Almanlar onm çocnklerı- na baba olarak tanıtmazlar, sadece sadam», «Noel adamın derler. Pro- testanın baba olarak tanımadığı bu masal mahlükunu, bazirgfirlera kö- misyoncuhuk eden bu katolik baba- mi, möslümen adını tasyan Türk çornklarna ebaban diye tamtan gafillerimize. acımamak kabil Oola- maz. yarede vakit geçirmektedirler. Bu ço. cuklara dünyanın oahsya çocüklarış lâkabı vermiştir, | Girlslere yüzme dersil,! Tiyaizolarda, müzikbollerde seyre. dün girisler daimi ve sıkı birçok bir yandan da: eBana üzerinde duracak bir yer veriniz, dünyayı yerinden oynata - yım.n diye övünerek yazacak ka- dar kabanyordu. Zamanın kralı Hiero, bir gün © na: — Amma da çok övünüyorsan... Haydi, kalk, ağır bir yükü yezinden oynatarak bu iddianı isbat et.. dedi. Bütün dünyada mahivelâ ve mâ- kara prensiplerini yeşâne bilen a - dam Arşimeddi. Âlim, bu işi o ka- dar iyi kavramış idi ki, bu prensip- lerle uğrasmak üne çocuk o * yuncağı gibi geliyordu. Tam bu er talarda, kral Hiero büyük bir derde uğramıştı. Kral Ptolemi için yap - tırttığı gemi bir türlü denize indi - rilemiyordu. Szanın bölün er - kekleri canlarını dişlerine takıp uğ- Biz Türküz; Noel baba, Noel a-| terbiyeler sayesinde vücvdlerinin Ç€-İ raştıkları halde, koca çemiyi bir san- dar, her ne olursa olsun, bizim | vikliklerini muhafaza ederler. Resim-| öm olsun verinden kımıldatama - büyük kütlemizin yabancımdır. Bi-|de görüleceği üzere bu kızlardan ikisiİ mışlardı bile. Arşimed: zim çocuklarımızın ruhları Noel a- damma yaklaştin nisbette Tük kütlesinden. o büyük ve temiz mil-! let kütlesinden uzaklaşmak tehlike- | sine maruz olur. Bizim cocuklarımız için sevilecek babalar, tüccar came- künlarında kazanç vasıtası olarak kullanılan masal adamı değil, Türk toprağı üstünde saç ve sakal ninrt- mas, nur yüzlü Türk köylülerinin. iyi kalbli, temiz duygulu, pirleridir! si Meya bir «muallime» nezareti altında yüz- me dersleri almaktadırlar, İSTE Haberi belki : — Ben bu gemiyi denize indiri - rim.. dedi, ve cüz'i bir kuvvet sar- R iNAN, okumuşsunuzdur. Bir fabrika bir çeşid abajur icad etmiş, odanın ampulüne geçirdi- e ei zamana inkâm yektır. li laa Tecrübesi .de ya palmaş neticelenmiş: Artık pencereniz için siyah kâğıdla kalın kara beze ihtiyaç kalma - li, İSTER hakiki bir riyaziyeci! bir | nize inecektir, müjdesini verdi, ve GE EE değ, : Jb rahim Hoyi banyosuna girdi, sular kabardı, o - turunca da banyonun kenarlarından taştı, Derken Arşimed bir şeye da- ha dikkat etti, Suya gömüldükçe vü- cudünün hafifliği artmakta idi. Ö - rekal.. Buldum!.. diye bağırarak deli gibi çırılçıplak hamamdan dı - arıya uğradı. Evet. köçücük bir müşahede ile, kralın tacını ne su -| retle tartacağını bulmuştu, Deği yalnız insanlar, kâinat bile kendisi- ne vız gelirdi. Binlerce ve binlerce senedir insanların dikkat etmediği ve ehemmiyet vermediği bir hâdis Arşimedin nazarında büyük bir ma- na kazanmıştı. Derhal saraya koştu, tacı aldı, tarttı. Ayni mikdardaki su ile, kralın kuyumcuya vermiş oldu- ğu altının tartisi arasındaki farkı gö-| rünce, kuyumcunun sütü bozuk bir! insan ve işine bile, saf altına da baş- /ğ ka madde karıştırmış olduğunu an- Arşime, file ağır bir sikleti harekete getire- cek yeni bir makara sistemi icad et- 8. Her şeyi tamamladıktan sonra, | kralın huzuruna çıktı, ve: Emrettiğiniz günde gemi de- tayin âdilen günde, merasimde ha - İzır bulunan krala, makaraya sarılı İolan ipin ucunu tutturdu, ve çek - mesini söyledi. Kral ipi çekti, ve koca gemi hareket ederek ağır ağır kayıp sulara gömüldü. Bu hâdiseden ziyadesile müte - hassis olan kral derbal bir irade çıkararak: — «Bundan böyle Arsimedin söy- İiyeceği her söze inanılacaktır...> diye ilân etti. | o Arsimedin bu imtiyazdan östifa- İde edip etmediği, meçhul, Her - seyden evvel Odalşnlğı git - gide artmakta idi atlerce yemek yemediği, gelip de «yemek hazır de: la duymadığı, habre ocaktaki kül « lerin üzerine müsellesler, murabba- lar, daireler çizmeğe devam etti muhakkaktı. Zavallı sabırı O karı dalgın kocasmın, st ile yıkanıyorum zehabile bütün vücudüne zevtinyağ- larını boca ettiğine kaç kereler şa - hid olmuştu. Bununla beraber, onu gene de hamama göndermekten çe- kiniyordu. Zira Arsimed bir kere - sinde hamama gitmis, ve olmadık reynletler çıkarrmatı. Hâdise, kralın yeni tacile ED Kral Hiero halis altından yapıl - rma olan tacına herhangi diğer bir maddenin karıştırılıp karıştırnlma - dığını srlamak istedi ve bunu Ar- simede havale etti. Bu halli pek güç bir mesele idi. İnsan bunu nereden bulup çıkarabilirdi ki?.. o Arşimed günlerce düşündü, sonunda böyle bir seyi Keşfetmenin imkânsız ol - duğuna aklı yattı, hele, bir yıkant- yım da ondan sonra gidip krala ar- zederim.. diye içinden söylenerek yucu sen! iINANMA! La gideceği muhakkak, yalnız herkes siyah kâğıdını veya kara m e e İlm gra gl bu işden fazla bir şey kazanseni INANMA! Jadı. Hilebaz kuyumcu (yakalandı,! cürmünü itiraf etti, Bu buluş (1) Arsimedin sonra - ları «Yüzücü cisimler» isimli kita - bina aldığı birçok davaların vücud bulmasına yaradı. * Arşimed artık ihtiyarlamıva yüz tutmuştu. Çocukluk arkadaşı Co - şdostu kral Hiero ölmüş idi. Tahta Hieranimüs isminde barut gibi sert, ve deği bir kral geç - mişti. Delikanlı kral, eskileri hep! İ defterden silip, Kartacalılarla birle-| gerek, Siragözayı Romayn karşı #e- ferber etti. Aradan çok geçmeden de, Roma gemileri limanı ablukaya aldılar. Marcellüs orduları da şeh- rin kapılarını dövmeğe başladı. Arşimed Kartacalıları sevmemek- le beraber, ortada bir vatan davası olduğunu derhal anladı, ve büyük bir azim ve gayretle bütün dehasını kullanarak düşmanlarını okudurttu. Satvetli Mareellüs ordular olduk - İan yerlerde Romanın meşhur o mühendisle, Arşimedin karşısında kuklaya döndüler. Bü - yük alim Siragözü müdafaa için bugünkü maçunalara benziyen ölet- İer yaptı. Bunlarla Romalıların ge- milerini yakalayıp havava kaldırdı, adan “denize döktürdü; veyahud da kıskaçladığı gemileri tayfaları ile birlikte kale duvarlarının içine in - direrek Siragözalıların o merhametli ellerine? ? teslim etti. Mazgal de - Tiklerinden dışarıya küçük taş par - çaları, maden yığınlarını fırlatan makineler, düşman gemilerine bü - yük kaya parçaları savuran mancı- nıkları iend etti. ' Tek bir adamın koca bir orduyu susta durdurmasına, askerlerini yıl. 'dırmasna fena halde içerliyen Mar- celliis mhayet başka ve dahiyane bir fikir buldu. Sehri Tmuhasaraya aldı, düşmanı Arşimedin bile kur- taramıyacağı bir tsulle aç bırakarak imha etmeğe karar verdi.. ve mi - : (Devamı 7 nci sayfada) ——————— (1) Suya batırılan cisim, tebdili mekân ettirdiği suyun vezni kadar kendi vezninden iğma inanmıyoruz, fakat ey oku - jiçin iste bu orduyu, evvelâ İ danberi müdafaada, bulunan, lâdden önce 212 senesinde Siragözn | - 1940 ( m, Askeri vaziyet | (Baş tarafı 1 inci sa; sonra, Libyadan Mısra etmişlerdi. Bu sebeble, lerin hudud karakol lan MW sonra, daha ötede Sidi Barrani de düşmüştü. İtalyanların ruzlarını Mersa Matruha yürütecekleri zannolunmuğlü; Je yapılmak ta lâzım İtalyanlar bunu yapmadılar ha doğrusu yapamadılar Herkes zannetmişti ki, ğ ve sıcakta mühlik olan #8 İtalyanın Libya ordusunun mesine mâni olmuştur. O talyanlar daha ilerlemek çiğ, bekliyeceklerdi. e Kış geldiği? gene tâârruz etmemişlerdi. taarruz edemezlerdi. Çü lerde yazdığımız ile Süveyste, mevcudu ve reti gün geçlikçe artan bif ordusu toplanmış idi ve to tadır. İtalyanlar, Mismı zap $ Matruhla ve sonra | Kahire mevzilerinde mağlâi mecburiyetinde idiler. Bu içİğE bilmek için de, kıymetten “© den sarfınazar, onların en A 500 bin mevcudlu bir ordu iğ! kamyona ihtiyacı vardı. Halb kuvvetler yoktu ve unlaşılı9iğ Libyadaki İtalyan ordularını kumandanı mareşal Grazyafi ceraperest bir göneral değil& sebeble ordusunu, o Arna olduğu gibi, hafiflikle bir swf sevketmek istememiştir.SüphE ği kendi hesabına iyi etmiştir. © iyi biliyordu ki İtalyanların © Somalisindeki mevatfakiy etle giliz nskerine karsı değil, yerlilerden mürekkeb. olan, İĞ malara ve hadud gümrük na karşı kazanılmıştı. Fakat İngilizler, dün yazdi ve tahmin ettiğimiz veçhile, nın Arravudlukta yemekte | askeri darbelerle içeride & sıntılar geçirdiği bu pek mü mandan istifade edememezliğ, permazlardı ve işte öğreniy ngilizlerin, Avastralya, landa, Hindli, İngiliz vesair$ larından mürekkeb olan Ms su iki gündenberi İtalyan Matruh şark ve cenubunda sana geniş bir cephede taa mişler ve hattâ şimdiden ile orta çapta birçok | ele geçirmişlerdir. 4 Harekât hakkında şirndiğ ha fazla malümat vermek kabil değildir. Anenk şunü iriz ki, İngilizlerin Mısır o yıca İtalyanlarınkinden a# beraber daha fazla zırhlı maliktirler. Bundan başk, barbetmek cihetile de kıy# tündürler. Onun için İngili talyan kuvvetlerini Misir den çıkararak Libya çölün” ları beklenebilir ve simdilik tanmmuzunun hedefi ancak PİE, lir. k Mi 20 sabıkası olan! N hırsız tevkif ed 19 yaşında olmanna ği muhtelif hırsızlık suçlarındaf bıkası bulunan Sadettin a8 genç, dün de ZI nci cürmi layı birinci sulh ceza teslim edilmiştir. Hakkındaki zabıta göre, Sadettin son müddetini bir hafta evvel derek hapirhaneden çıkrf ye men o gün yeni hırsızlıkla Tarmastır. Sıcağı mcağına ise dettin, muhtelif yerlerden did eşyalar çalmış ve evreyi de Kapalçarmda bir dö pantalon asrırken zabıta cürmümeşhud halinde yak iy ” “diğ 0 v Dün mahkeme huzurunda Kırsızlıklarını itiraf eden hakknda tevkif kararı Buyünen kikimes «— Teşekkür ederim” TAKVİ pig incikânun Kami sene pr — İçimi terin 78 ER ME i

Bu sayıdan diğer sayfalar: