7 Ocak 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

7 Ocak 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA 2 Sayfa ie İlergün Resimli Makale: Beria, : K. Yöre Mebütin Birgen ge YE) ise Feylesot demek, inasın şimdiye. kadar bir türlü an- Uyamadığı ve. mütemadi anlar ün vermeğe uğraşan se, Henri Bergaon bunlardan biridir. Muaur Fransız feylesofları aranda | fikirlerinin bususiliği ve orijinalliği | ile mümtaz bir mevki işgal etmeğe! muvaffak olan bu zat, herşeyden evvel biz Fransız feylesoludur; yani, onun felsefesinin karakterinde Fran- sz febefesinin eski ve yeni unsur ları canl; surette yaşar. Bu felsefeyi etralile izah oetmek hayli uzun ve müşkül bir iş olmakla beraber, Bergsonu,, felsefesinin w- mumi karakterile anlatmayı tecrü- be edelimi Felsefede ve ilimde hir kaide vardır: «Bir şeyin ns olduğunu an- lamak için, evvelâ onun ne olmadı- ğin anlamak lâzımdır.» Bunun i- gin, size Bergson felsefesinin ne ol- duğunu söylemezden evvei, onun ne olmadığını anlatmaya o çahşaca- dm: Bergson, evvelâ, bir zihinci de-|””” Bildir. Yani, kâinatın. strrn beyin dediğimiz düşünce makinesi ve mantık aleti ile keşfe çalışan fekefe sistemine zıddır. Ona göre, zihin ve mantık, bizim «varl:ku denilen şey» le olan alâkalarımızın bir kısmında rol oynar. Bu kısım ekseriyetle bi- rim haricimizde olan şeylerdir. Hal- buki varlık bizim haricimizde olan şeylerden siyade bizim içimizde, bi- zim benliğimizde, bizim süurumuz- da yaşardır. Bizi ortadan kaldırınız, ne varlık kalır, ne de bunun anlag'i- mas veya anlaşılmaması meselesi! Saniye, Bergson, maddeci de değildir. Cansız madde, tabiat içine de bir dur. Belki de ovarlıka denilen seyin içinde küçük bir zerre teşkil, eder. Fakat, canmz, hissiz, düşüncesiz ve bilhassa - Bergeonun çok ehemmiyet verdiği bir şey o- İan - şuursuz madde, üzerine kuru- İacak bir anlama sistemi bize varlı- ğın hiçbir #rnnı izah edemez. Üçüncü derecede, Bergson insa- nı çemiyetin bir parçam olarak te- lâkki eden ve ferdin cemiyet icm- deki hürriyetim çok izafi olarak mülalea eden İçtimai felsefe gürü- şünün de taraftarı deği Belki aleyhindedir de denilemez; (fakat, © cemiyetten evvel ferde kıymet vermekte tereddüd etmez. Tabii olarak, Berguon © içtimaf maddecilize de asla meyletmiş değil dir. Taribin, cemiyetin ve ferdin bir takım iktimmdi hâdiselerin tesiri al- renkten renge ye şekilden şek- ğini iddia eden ve ferdi, ken- di hususi varlığı ve hürriyetleri iti- barile tpkı. cemiyetçi felsefe | gibi, mülalen eyliyen bu anlayış tn Berg-! sondan uzaktır, , i dığın şeyler bunlardır. Şu halde, | Bergson İslselesi nedir? Bu susle şöyle cevab verebiliriz: Felsefe tari-| binde, bütün bu srlama ve anlatma sitemleri haricinde her ne kalmışan Bergson felsefesi odur; yahud da ona benzer bir şeydir. * Bergsön felsefesini biz şarkılar! iyi anlarız; çünkü bu fehsefe, insanın! gil, mad- in şu veya bu şekildeki izah ve- ya Lesirine de değil, bizzat insana bitab eder ve insanı kül halinde mü- talca ederek, esas olmak üzere, © nun şulruna ve sezisini ele alır. İn- san zihni ile duğll serisi ile edöşu- nürn ve onunla aanlar». Bu, sn şarkta uzun zaman en kuvvetli hayat ve felsefe unsuru olarak küm sürmüş olan vücud. bir Ivahdeti vücud) felsefesinin, yeni bir şekilde ifedesinden başka bir şey değildir. Şu fark ile ki şarkın bu felsefesini temsil eden anlayış, onu bir felsefe sistemi halinde düşünüp izah etmiş değiller, sadece huyatı böyle bir anlayış içinde yaşamakla ve hattâ çok güzel yaşamakla iktifa eylemişlerdir. Bergson, sark sofula- run bu felsefe anlayışlarım yeni ilim ve felsefe kelimelerile ilmin bir (Devamı 6 ner sayfada) e aneneansunasasaa naim anan Bir şehrin üzerinden kara bir bulut halinde bir tayyare filasu geçiyor. Geçerken yikici ve yakıcı binlerce bomba bırakıyor. Aşağıda alev ve ölüm insanı biçen bir makine halinde... kaya halindedir, IGARİB TETKİKLER J Harhlerin hayvanlar üzerinde tesirleri Harb; nesli -inkıraza yüztutan bir kısım hayvanların yeniden çoğalmalarına imkân veriyor, bazıları içinde çok zararlı olüyor ala Klaş» isimli köpeğin macerasından bir safha İnsanları mahveden, medeniye - tn en büyük düşmanı sayılan harb, hayvanlar âleminin bazı mümessi- leri için âdeta faydulı bir rol öynar. Meselâ İskoçyada yaşıyan bir ne- vi vahşi kedi cinsi vardı ki, 1914- 1918 harbinin arifesinde nesli mün- kariz' olmak üzere idi. Fakat 1914 Dünya Harbi patlak verir vermez vaziyet kökünden değişti. Bu ke - iye fsi uyarak - şehirlerdeki çi yazıldılar. Bunun & cesi olarak İskoçyadaki yabani ke- diler rahat bir nefes aldılar ve ço - gelmağa başladılar. Fransada yabani domuz rastlanır bir hayvandı. Fakat 1914.| alara iş-! bir neti - madir bu hayvanların kân verdi; 1918 nden sonra Fransa hü eti, hususi bir domuz avcıları) kongresi, topliyarak, yabani domüz-| larla mücadele etmek o meselesini! müzakere etti. Bu kongrenin mu -| karreranndan ilker, ainn Fransız avcıları, kısa bir iele natiğesin- | de, Fransanın bağ ve bahçelerini herbad eden 40 bine yakın yabani domuz irha ettiler; Geçen Dünya Harbi esasında İn- dilterede kistebeklerin. ilerin, porsukların, farâlerin sayısı fevka - İâde arttı, Harb vlannda fareletin © artışı çok süratl vukua gelmektedir. Fa- kat bu keyfiyet, insanların farelerle müdadele etmeyislerins atfedilme- melidir. Harb zamanlarında farele- 1918 Dünya süratle di mnütarel tin arhişt umumi harabi ile sıkı sıkı| ufak telâs veya korku eseri göster. bağlıdır. Orduların taarruz ve ric'at-! memektedirler.. Ba kuşların, en gid- leri esnasında sahibsiz ve bakımsız; kalan muazzam erzak depoları, tah- liye edilmiş sebir. kasaba ve köy » lerdeki yiyecek stokları farelerin ü- Temesi için mükemmel birer zemin adar, Bunun ivin harb zaman. lersda fareler, ordulardan &yrikmi- ü -İ yan birer «nur hâline gelirler. He- İc uzun süren siper muharebelerin- de İnteler © kadar çoğahi ki, ban - larla mücadele için mutlaka > keci! beslemek zarareti Basil alar. Harb» sahalarında, ve harb saha) larına, yakin yerlerde Jarelerin bu çoğul, diğer bazı yırtıcı hayvah © İarin coğalmasma da sebebiyet ve. rir. Meselâ O kartallar, o ukbabolar! ükemmal birer Bite avcısı olduk” ı İehiş'onlar da farelerin bal bi - lunduğu yerlere akın öderler. Bu mereile” fare “Bölluğu, ba gibi Kay. varln içoğalmamna da sebubiyez vatinle" lar: Tİ Fakat harbler bütün hayvanlar) k üzerinde ayni tesiri yapmazlar. Bir çok hayvanlar vardır ki harblerden çok mütesesir olur, fazlasile zarar görürler. Meselâ son Alınan taar - ruzu esnasında Hollandanın suların altında bırakılması, o mıntakalarda yaşıyan birçok hayvan o cinslerinin mahvolmasına sebebiyet | vermiştir. Diğer taraftar İngiliz avcılarının ve bayvanat âlimlerinin müşshedesine göre, gene bu hürhde Fransanın şi- malindeki siddetli vauharebeler es-| sasında, birçok kuş sürüleri, Manş denizini geçerek İngiltereye maha'- ceret etmislerdir. Bu vaziyete nn - zaran harbler, bazı hayvan cinsle - rinin mahvını, bazilarının cöğalışmı intaç ettikleri gibi, birçok hayvanla. rın yer değistirmielerine de sebebiyet vermektedirler. * Kuslerm ekserisi top ateşinden Ürktükleri helde tarla kuşları Den şiddetli ton atesi karasında bile en detli topça düello esnasında bile, iki cephe arasında fütursuzca uçuş” tukları görülmüştür. Hele bâzı kuşlar var ki; bunla: yuvalarını böyük müstahkem mey kilerin içine, esim toplarin yanı ba- (Devamı 6 nci sayfada) — Yanmıyan ve yıkılmıyan kale.. 8 İnsan cemiyeti hayatın ber devrin: de başlıra iki kaynaktan kuvvet alır, bunlardan birisi imandır, ikincisine de azim ve irade adını veriri. Ancak inundığımız zamandır ki, cesur, fedakâr oluruz, ancak szme ve Fakat insan alev içinde olduğu gibi Ölüm karşısında da sarsilmaz bir iradeye dayandığşmız zamandır ki her tehlikeye karşı koyarız. İman ve irade yıkılmıyan bir kaledir. 'ZEDEBİYATI Bir dostun ölümü Yazan : Halid Fahri Ozansoy Hatıralarl.. Hatıralarl,, Hayatı dolduran bunlar.. Ah yalnız acılan, hele çok acıları olmasa... Bu hafta bu zalim hatıralardani biri dahm, keskin, ateşli bir uç gibi tâ kalbime saplandı: yirmi beş yıllık ie bir dostumu kaybettim, önü Kız Lisesi müdürü Emin Günver'i, bu, her cihetçe yüksek ruhla ve yüksek fikirli arkadam... Onu herkes severdi. çünkü iyilik, merdlik ve dostluk için yaratılmıştı. Sonra, çok kıymetli bir maarif ada- mımızdı. Yirmi yedi vıldır, bütün kalbile kendisini şnesleğinin kutsi Atesine vermişti. Muallim ve müdür olarak, bü sevgili vatana çok büyük hizmetler ifa etmişti. Bunun için ö- Wimü, sadece ailesini ve benim gi- bi yakın dostlarını değil, bütün ir- fan muhirimizi derinden o müteessir eden beklenmedik hazin bir hâdi sedir. Hakikaten çok yazık oldu. İki yıldır ben de onun mekte - binde muallimdim. Buzün o, ara- mızdan çekildi, fakat bizler, onun mektebindeki muallim arkadasları, hatrasile dolu olan irfan yıvasının mahzun duvarları aramnda göne va- rifirmisdnyiz. Yani #inarden bir za-| bir eksildi, neferler iş başında! Hayat böyledir, vazife gibi. İkisi birbirinin evidir. Devam eder, fekat ayni ideal uğurunda çalısan ve bir gün kavbolanların hatıraları urnmtul- maz, Biz de hunun ikin Emin Gün- ver'i unutamayız, unutmıyacağız. Ne acı, Allahim! Yeni yıla üç iü o son Cumartesi “günü son defa görmüstüm. ÖZ levin son dersten sonra talebeler ve muallimlerin ekserisi “gitmişlerdi. Birkaçı da #itmeğe hazırlanıyorlar. dı. Ben, elimde son merettiğim «Yaralıları dan bir nüsha ile önün odasına gittim. Kapıyı vurur vur - waz onun her zamanki tatlı sesini işittim: — Giriniz! ada beni görünen, dostluğu - in nes'esi ve samimiyeti ile dı. ze, dedim, yeni tercüme et- tiğim bir eseri takdime o gelmiştim de... Bir hatıra olarak... Ah övle mevindi ki... Bu eserle onu hatırlayısım övle hosuma git ki... O zaman. kitabın iç kapağının Üstüne su'satırları vazdımı #Kıy - metli eski dostum Emin Günver'e, bir hatıra.» Zavallı kardesim! Bu hanravı, valnız o nkeam eve ridinciya kadar hatırhvabilecekti. Kitabı evinde masasının üstüne bırakacak, sonra © odüden ökmen Bir dökü'kendiei ne malik olamıyacaktı, An! bir di - mağ nezfi onu bir kölce gibi “ öyle haince ie» ün gece koma hali ve ertesi ip ölüm... İSTE Bir inşaat mülenhhidi anlsttız rat gelerek sordu: «Kurbân kesmiyecek miinir?> Biz bu sunl kanısında: tana gelinmişti Bir gün işçlerden biri yanhş bir İSTER R INAN, — Yeni bir işe girişmiştik, İlk kanmayı vüracağımız gün bize bu işl veren «Bu vüzife müteahhide deği, yapının sahibine düşer.» öevabını verdik. Adam bu cevab üzerine işe “başlan köyün alıp getirtii Aradan epeyce zaman geçmişti, binanın da ikinci ka. anmasına mâni oldu, koşarak gitti, bir hareket m! yapmış, başı mı dönmüş, İNAN, İSTER sokağa düşmez mi? Fakat tesadüfe bakınız: Bir eşek yapıya'yük gelirmiş, YÜKÜ Terim... Pazartesi günü idi. Ölüm babe - rini, tesadüfen «Son Posta da bu- lunduğum sırada akşam “geç vakit, | bir telefon muhaveresile ajdım. Te- lefon mektebden ediliyordu ve mu- allim Şerf, sesi teesürden tittiye- rek birkaç kelime ile bana i bildiriyordu. Sonra ben de merhumun karde- si doktor Muammere telefon ettim. Şimdi Muammerin hıçkıran sesini duyuyorum. Bana: — Kendisine bir kitab vermiş - sin. Onu masasında gördüm. Bu he- diyene 'kim bilir se memnun olmuş- tu, Bu da beni aynca ağlattı, Diyordu. Nihayet Salı günü onu gömdük ve mezarı başmda hepimiz ağladık: kardeşleri, dostları, muallim arka - daşları ve talebeleri... Yazık ki, #mektebin yılbaşı tatiline tesadüf et- mesinden dolayı talebelerin mühim bir kısmına haber verilememişti. Fa- kat evleri yakın olup da haber ve - rilebilenler işti. Bir mezarn manasını anlamak için henüz pek genç olan bu kızların, bu evlâdların bir dalçınlık, bir hayret ve bir dehşet vardı ki... Bir türlü kavriyamiyorlardı: Demek şu tahta kutu bir vücudü içine almak için yapılmıştı! Demek tabut dedik- i bu idi! Müdürleri, onlara bir ba a bu tabutun içinde idi Bilmem, ede- biyat derslerinde Hümidin «Mak - bers ini tetkik ederken okudukları «Tâbutı parasının korkunc belâ -! gâtini o dakikada arlıyabilmiler | mi idi? Anlıyabilizler miydi? İ Tabür.. o heykeli miikerderi || Bir şir İ Ne hazin!.. Yılbaşından — sonra) bayram... Emin Günver'in altı y şındaki yavrusu bu bayram baba - sım göremiyecek... Çünkü zavallı! babanın kolları; artık. yaşyanları saracak kollar değildir. Çocuğa ba- basının yokluğunu bilmem ki nasl bir masalla izaha çalışacaklar? O masum ruh belki bunü inanır gibi olacak, fakat muhakkak ki dudak - ları ilk yetiin bayramının daha his- setmediği acısı ile bükülecek ve bir köşede anası, göz yaşlarını kalbine sindirecek... Bana gelince, henüz kırk sekiz yaşında hayata / gözlerini yuman dostumun matemini, bütün sevip te kaybettiklerimin matemi gibi sim -| diden kalbime göz yaslarımla yez -| dım. Bu satırlar onun ruhuna itha- fınıdır.. İlle dehşet günleri geçtikten | söhira, kalbim yarahı;“arkasrmeam bir | kaç perişst mira da yazmislim. Onlar da buraya kaydediyorum. Ö- lömünün ıztırabla bena ilham e! bu şiiri kendime saklıyamazdım. İste onun son gününe aid bildik- Derin bir samimiyetten başka bir giz PE şüşeee eser ayaş INANMA! boşaltıldiktan #orira sahibini bekli. yerek tam iskelenin altında bulduğu bir şeyi yemekle: moşsulmuş. Binanın ikinci katmdan yuyarlaran adamın düştüğü yer kaklırım de. Bildir, tam eşeğin sırtidir. 'Tabil adama bir şey olmadığı gibi, ik defa görmüş olan eşeğe de bir ş#y nın sahibi geldi ve bie; Sırtına bu şeküde yük yüklenmesini olmadı, Yelmz çok geşmeden bina. — «Kurbanın parasını veriniz, yahud ikinesini Kefiniz, tam beş yüz her ne halse ikinci kat iskelesinde çalışırken o müvatenesini kaybederek | liralık haştane masrafından kurtuldunuz», dire bağırdı, ISTER. İNANMA! ği Yeter mezar taşıma o hâkkedike b Sözün kısası Bayram hediyeleri Makami E Ekrem Tain olluk ve ücüzluk devri ya- vaş yavaş hayal olmağa başladı. Hele vw, dedelerimizin mangal kömürünü dört paraya, o- dunun çekisini yedi kuruşa, etin dört yüz dirhem tam okkasını - hem da Rumeli burma kıyırcığı olmak şartile - dört buçuğa setin alıp ge- ne de pahalılıktan şkâyet ettikleri #zamanı saadet» büsbütün efsane - Testi, Bu. vaziyet karsisinda, bayram - lara bir de yılbaşı ilâve edince, se » nede üç defa hediys vermek en zengin bütçeleri bile sarsıyor. Ba - husus hediye seçmek de ayn bir mesele. Eskiden, pahade ucuz ol - makla bernber zarif, gösterişli esya bulmak kabildi. Hele çoluğa çocuğa karsı birer ipekli “mendille yasak savvlurdu. Simdi mendilin en #disi, şirirli Mahmudpasn çevreleri | bile ateş pahasına! Favablığa, adi bas - madan dahi olsa, yanasıkır gibi de - Hil. Canta, cüzdan xibi sevler ya « bancı memleketlerden geliyor gümrüğe tâbi tutuluyorken bugünkü yerlilerden çok daha ucuzdu. Söy- İs bövle, takılabilir. bir boyunbağı bir aylık ev kirası müsavi, Gel de, bu şartlar içerisinde hediye beğeni. Na mlimkiin? İnsan, bavram g“fe- İerinde, ankatçı dükkânlerinin önün- de sırnasan #okak kedilerine dönü- yor: Manifaturacı ve ice mekânlarını sabahtan aksama ka » dar tavaf eden düzünelerle adama mukabil iceriye giren, ve girdikten bönra da aliş veriş ötmek Eabada ; yılığını gösterenler parmakla sayı- ır. j Hediyeleri hep bu kabil esyalan seçmek Adet olmur, yokes,. Zama - neye uymak lâzım gelirse, lâvanta » yı, mendili, cüzdanı, çantayı, taba - kayı, esvablığı bir tarafa bırakın âlâ Üzen yağp, virinç, bera #- "inden havayici zermiye' arma- ğan etmek şüphesiz ki daha makul ve daha makbul olur. — Size lâyık değil amma. İle karmk, gözel parşömen kiii” da sarılmış, renkli sun'i ipek kor - delâ ile fiyongilanmı bir kilolek yağ, yahud ki bir kelle beyaz Edir ne peynirinin. saten kaph kutunan içinde seçme horoz fasulyesinin ya- pacağı tesiri düsünün! Bakkellığn bangerlikten üstün ve kârlı bir meslek olduğu su gün - lerde, bakkaliye eşyasının da ka - dir ve kıymetini ikrardan cekinme - meliyiz. Yakın vakte kadar, eline Bir kese köğd alıp taşımaktan utanç duyan nk bayan simdi eldivenli na- | rin parmaklarının ucuna taktığı iki, z elli gramlık tereyağ paketinden bir nevi yütut hissediyor. Nal Bvle olmasın ki, o ufacık yağ topağınn #mrit bir cift ipek çornbınkinden kat kat uzundur; kıymeti ise hemen mü savi gibi... Onun iin Kan bu Kaveriim, harisre ahs verisimi bakkal düktünların "24 yapmağa karar verdim. “VAlaR bna 27 biraz pekala oturmcak amma, he- dive verdiğim kimselerin enn ve gö“ | sölden dularını kazanacağım. yi GE EL. al e — ——— m — değeri de olması omu neşretmeliy - dim. Yirmi baş yıllık bir dostluğun bile sevgili bir mezara bir demet çi- çekle birkac mısradan baska ne he- diyesi olabilir? kalbe akan, | göz yaslarıdır. Onları da kendime saklarım. ş Ölen döstanism arkasından — Emin Günner'ini yuhtna ithaf — © O sıcak dost elini sıkarken ayucumda; 2. Diyorum: — Bü vakltaiz ölüme se < e beb nerdi? | Niçin öldü, Bukadar hayat ve iyilikle © Etrafına bakarkı elrafımı sever «© ye e. Bukadar çatırdasız çökmez bir fidan j bile, Sessizce masa çöktü bu çınar böyle erken?» | " Öyle alnı günesli yüce bir çınardı kir Dallsrmdâ kuş gi öterdi ine hislere Destinğa öyle derin hir imanı vardı M Birafına şaçardı ümit deln akkler.'İğ Omları da giderken yarı Yetim birakti” Bop odan Hasta er gönül ei mah Ba oda yıl sonunda onsuz mu, kai Şimdi artık ne sesi, ne çeliresi yasi yor Fakat hatırasinı anacaktır nesile İsmi irfan ve şeref mabedinden o ze zda #r a» ZAM “AL ZO Nam mma cer

Bu sayıdan diğer sayfalar: