6 Mart 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

6 Mart 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a Hergün Türkiyenin Gurur ve iftihar Veren manzarası Muhittin Birgen Aşadığımız devrin tarihi 5 hemmiyetini düşünen bir insanın başında bir dönüş hişsetme- mesi kabil değildir: Bütün Avrupa- mn ve belki de bütün dünyanın mu. kadderatım tayin edecek vukuat silsile in deyi. görülmüş bir şey olmadığı gibi, hai SON POSTA Resimli Makale: | | tâ, bu muharebe başlayıncaya kadar) onun bizce tasayveru bile mümkün olamazdı. Bu dünya vukuatı ile bir alâkası olsun veya olmasın, yetyü- zünde herhangi bir iddiam bulunsun | vaya bulunmam. hiçbir millet yok. | tar ki bu tarih hazeketinin girdab- larından birinin tesir dairekin& dü: mek tehlikesinden masun sun... Hiç şüphesiz, bir devir yaşamamıştır! Diğer taraftan, şu da bir vâi dır: Avrupanın göbeğinde patlıyan tarih fırtınası, zaman ve vukuat rüzgârlarının sevkile, gâh yu tarafa, yâh öteye doğru yürüdükten sonra, şimdi de, dalgaları, bizim hududla- ımız: yalamaya başlıyan yeni bir taşkın yapmıştır. Bu taşkın, bu va- tanın huzur ve sükünetini ihlâl eden biz âfet te olabilir. Buna rağmen, bir iki gündenberi etrafıma dikkatle bakıyorum ve görüyorum ki memle- kette vakur bir sükün, derin bir em. niyet ve itminan manzarası vardır. Herkes, gazetesini bu vakar ve it- mihan içinde okuyor ve vukuab bu vakar ve sekinet bavssile takib. ediyor. Hiç kimsede telâştan ve en dişeden eser yoktur; herkes kendi- sini tam bir emniyet içinde hissedi. yor, Herkes, iş ve gücile meşguldür; | herkes, işini yarından emin olan bir insan elile tutuyor ve hayat, sakin hareketle devam edip gidiyor. Herkes neticenin hayır o olacağın kanidir. Bu, bana böyle görünüyor) değil, böyledir. Türk olarak kendimi mübalöğalı gürur duygularıma kaplurmadığımı zannediyorum ve şü kanaate varıyo- rum ki,.böyle mühim zâmanlarda bu #idar bariz bir vakar ve sekinet sahibi olmak, ancak Türk milleti gi-| bi gün görmüş. rüzgürlara göğüs vermiş milletler s mahsustur, Bu me- ziyeti yalnız "Türke Basretmek müf. rit bir kendine tapıcılık olur; fakat, bu yüksek ruh kuvvetini haiz millet lerin yeryüzünde çok olmadığım söylemekte hiçbir mübalâğa yokter. Fakat, bu vakar ve # bu buzur manzarağımı sade milli karakerle izah etmek kâfi değildir. Bunda daha birçok tesiri vardır. vi Bir' kere, bu vukuat” karşinnda bir sürprize uğramış vaziyette deği- liz. Bir buçuk, hattâ iki senedenberi, gelmekte olan vukuatı görmüş, an- Jamış, tetkik etrhiş ve end göre er türlü tedbirleri almış bulunuyoruz. İkinci derecede, amillet, kendisini sevk ve idare eden siyasetin kuvve. tne de, kendi ordusuna ve askerli- ğine de emindir. Bu emniyettir ki bize hâdiselere karşı objektif biz sü kümeile bakımayı temin eden bir sah ve kanaat kuvveii veriyor asıl sırrı buradadır. Herkes Ni Türkiye, ne çocukçasına heveslerie | ne de abdalcasına bir tu- a İşte, bu yeni veluat karşısında Türkiyenin bugünkü sakin ve hu. zurlu manzarâsını, kendi kendime, hem bu suretle izah ediyorum, kem da bundan dolayı gurur ve iftihar duyuyorum. Muh tin Bizgan Romanyada plebisitin neticesi Bükres, 5 (AA) sından: 4 Mart akşamı plebisiin beniz kat'i olmıyan neticeleri şöyle idi: Müsaid reyler ik wilyon doksan bin dokuz yür kırk. Muhalif reyler, iki miyon 816. — Stefani ağan- unsurların da| Bütün hayatlarını söküm buzur ler Kadınlardan korkan | Holânda tütüne vesika koymadı Holandada büyük bir tötün fik danı hissedilmektedir. Bunun önü: ne geçmek üzere ikümet tütü. nün © vesikaya ını düşün müş idi. Fakat burada bir me- sele ortaya çık- mıştır? I — Kadır. ler tütün almak hakkına —v—malik midirler?» 7— «Bu takdirde onlara erkek- lere verilen niabetlerde tütün veril mek icab edecek midir? Yoksa da- ha az tütün mü verilmelidir?» Kadınlara erkeklere verilen mik- tarda tütün verilmesi imkânsız bus) Munuyordü. Bu takdirde tütün ves.| kast bir işe yağamuyncekh.. Çünkü lütün daha fazla sarfolunacaktı! Erkekler ile ikadınlar arasinda mesele çıkarmamak için komisyon tütüne vesika koymaktan o vazzeç- İ mistir, * Şikago şehri Holivuda rekabet hazırlanıyor! şehirlerinden biri olan Şikago Holi- vuda Tekabet ai Nİ kumpanya. İs müdürlerine İterkere > gönde- terek stüdyolar İnşa eylemek i- çih kendilerine bedava ( olarak arsalar vereceğimi bildirmiştir. Şikago valisi şehrin, öskisi gibi birinci film ve sinema şebri olması- m istemektedir. Malâm olduğu ü- zere 1907 senesine kadar Şikago İ mühim bir merkez idi. İ O sırada bazı sinema ve film İ prodüktürleri * Şikagodu * mevevd binlerce fabrikalardan intiğar etmek- te olan dutnanlarıa şehrin semasını kararttığını ileri sürerek Kalifomi. yadan Holivuda göç etmislerdir. Halbuki bugün Klmciliğin vatmış olduğu tekemmül fabrika *bacsla- rından intişar edecek dumanlardan hiçte mütesssir olmışacak raddeyi bulmuştur. Birleşik Amerikada bu o mesele alâkayı mucib olmuştur. Bakalım Helivud kendisini nasıl müdafaa e- decek?.. * Dünyanın ilk muhabir gazeterisi Dünyanın ilk gazetecisinin kim il yek Ayer (Devamı 8 imei sayfada) İSTE Bir gün içinde meraleket dışına Gazetelerde satılan nalı hangi gösteren listeyi de görüyoruz. Bu, gerçekten memnuniyet verici bir haberdir. Hem satılacak mah- miz olduğumu hem de bu malı satın alacak memleketlerin bulundu. ğunu gösterir. Yalmz bu çeşid haberlerin her hafta veya her ay s0 - sundâ bir istatistik ölatak verilmeyip de hergün tekrar edilmelerinin kütleyi alâkadar edeceği noktasında çok süpheliyiz. Günlük raporla İSTER | Bizkeşik « Araeikasır * em» büyük |2- Dİ ve bilhassa bolluk içinde geçirmiş olanlar en küçük bir hava değişmesinde sararıp solan bir çiçeğe, ya- buc da yere düşünce bin parça haline gelen zarif bir vazoya benzer 4 Büyük F Fazla rahat insanı miskin yapar Azim, irade ve kuvvet sahibleri ancak hayatlarının birçok yıllarını mücadele ve müşkülât izinde geçi enler srasındaa çıkar, hayatı yaşa- mıya ve zoru yenerek sivrilmeye müstahak olanlar da bunlardır. Fazla vahat insanı miskin yapar. 9 Gİ izve İngiliz edib » Tk — rans leri (9 Şe 2 François Coppte (FRANSUA KOPE) Şairin sahnede muvaffakiyetle « sinden bahsedilirken Thöütre Fran- gois kıraat hez: dinlemeğe bile tenezzül etmiyerek reddolunan ve © müesseseden istifa etmesine sebeb olan Sevro Töreli faciasının 1883 tarihinde Odöon'da temsil edilerek pek büyük rağbet kazandığını ve şairin alkışlara boğulduğunu zikret- mek lâzımdır. Onu dinlemek iste » miyen san'atkârların ; bu temsilde hazir bulunmuş olmalarını pek is - terdim. Sahneyeşbirbiri ardından eserler verirken François Copp€e nin arkası kesilmek bilmiyen dalgalarla taşın sör pınarından da . mütemadi bir mebzuliyetle buşku eserler aktığını) kaydetmelidir. Bunları saymak im - kârını bulamıyorum; yalmz «Kır » mızı Fener», «Mütevazıları, «Oli » vier», «Menfiler», «Mevsim arkası»; in «Menkibeler ve ndeki mecmunlarını isaret etmekle iktifa eybiyeceğim. Bunlar herkesin ezberine geçmiş €- serleridir, öyle ki François Coppde tasannu'dan vs en'liyetten özâde herkesin müdrikesine ve hassasiye- ne doğrudan doğruya nüfuz eden aszminin sadeliğile zamanının en riyade sevilen bir halk sairi olmuş tu. Hâlâ da öyle olmak vasfını mu. hafaza eder. Eğer bizde ona benze- #lebilecek bir isim yâdetmek dâzrm gelirse Mehmed Akif zikrolunabilir. Onunla Fransız şairi arasında bir müşabehet noktası daha vardır ki her ikisinin tekellüfsiiz ve san'atsız zannedilen, hakikatte en büyük bir maharet eseri olan mazımlarının mesre benziyen sadeliğidir. Öyle ki, meselâ manzum hikâyelerile temaşa esrlerinin birçök' pazcalarındın; *rn1s- ra'lar birbirine birlemirilerek (satır halime ifraz “edilse mensur "yağılhız zannedilir. Mehmed Akifte de böyle değil midir? Ondan evvel bu nazım sübuletinin en parlak ie ini Tevfik Fikrette desmeselâ Pervin» “münzümesinde La “danse serpentine Bediasinda da görmüş - Şair raahevllerini yalnız nazma basretmiş değildir. Nesitde de, ten. kid mak winden başka, hikâye - İeri ile sabit olmuştur ki o nazımda nasıl bir üslad ise nesirde de şahe- setler halkeden bir nasirdir. Hattâ bende mevcud olan külliyatına in - tsi sonra romanları bile var. dır. Bunlardan birini zannederim; «Gençlik; namile, Türk kütübhane- sine birçok şüzide tercümeler ka » zandırmış olan yorulmaz, üşenmez, genç yaşımda naml bir faaliyetle R iNAN, üç yüz bin liralık mal satılmış, memleketlerin almış olduklarını İNAN. Yazan: Halid: Ziya Uşaklıgil bir zihniyete malik olmak icab eder, bunun içindir ki owün şöhreti dairesi pek ziyade geniştir.n AŞ EN François Coppöe-nin . sadeliğine, hele nazmınm 'nesri andıracak kadar sühuletine ilişenler, onda meselâ ro- mantiğue şairlerin “lisan ve hayal debdebesini, yahud gene onun ka. filesinden olan Heredia » Erediya, yahud Leconte de Lisle - Lökont dö Lil gibi şekilde i'tina ve mükemme: iyet bulamadıkları için çetanlar'ol. muştur; bu suretle kadrini küçült « meğe çahşanları Mehmed Akifin muterizlerine benzetmelidir Onun nazmına adeta bir bayağı- lk atfetmek istiyenlere kara, bizde , gcne bu kabilden isarruzlara uğrı - İyan büyük bir şairimizin şu cevabile mukabele olunmalıdır: Engüşti bata uzatma öyle, Beş beytine bir nazire söyle. Fransma Kope'nin bir başka resmi uğraşmış ise gene öyle devam eden Ahmedi İhine türkçeye çevirmiştir. | Gönül isterdi ki şairin. eserlerini srasile bir umumi fihriste zaptede - yim. Beheri dört yüz sahifeden faz. İn üç büyük cild dolduran bu eser- Şairden birkaç manzume terceme edebilmek için türlü zorluklar içinde saatlerle uğraştım. Ne temaşa eser. İSTER iŞTER lerin yalnız manzumeler kısmı üç yüz küsur, kısa ve uzun parçalardan | de uzun parç: müracaat için mürekkebdir. Bunları hattâ topluca | mekân ve zaman yoktu. Kısa ve kü- bir şekilde bir “fihrist halinde kay, | ük olacak, Misra'lar teker teker ve detmeğe bu küçük makalelerin ze , | keme kelime naklolunacak; bü ka | mini müsajdi değildir. Onan teree || bul edilmiş umul mticesinde öyle bir mei haline bit“hatime oluk üzere | taslak vücuda, gelebilecek ki aslı meşhur Fransız edib ve mütefekkiri | işim, velev müphem, bir fikir vere - Me li bilsin. Bu netice hasıl olmak için e- ve edeceğim: a e François Coppöe insanlara, sev- pa yazdım elledi 13 mek kabiliyeti için çok yardım et - | ÇkuYan, bazmın vezne. ahenee. ka- miştir. O gönüllerin mahremiyetine | (Yay, ielâba, sanata eid bütün kabül edilmekle bir zühelde bulu | güzelliklerini hayalinde ihya ederek nulemş değildir. O hakiki bir şair -| pu yeniağa zammetmelidir. hattâ bu dir. Tabidir, ve bu cihetle hemen | kirk Ve canik tercemeleri. kendisine tektir, Zira san'atta tabiiyet en nadir) g0*© BUDtaZam ve siveye muvafık olan bir şeydir; diyebilirim ki bu bir bir neme tahvil ederek okumalıdır. harikadır. Ve san'atkâr" onun gibi,| 49:9£ Pu Gayret metcesiledir ki o anılacak derecede ireki, BANGtn gürler, bir kalın duvar arasından n ere : Börü arti milim A İNE ale olen b mel bir iş adami ahinca, Ba derece tesir il tam bir sadelik için onu bir harika İşte birinci tecrübe: öve ili İLE ayılamaz. MENFA NEŞİDESİ «Onun tercih ederek tasvir et »- Mağmum menfi! Tahattur et, tkleri en adi hislerle en mütevazi" âdat ve ahlâktır. Bunun için elde büyün bir meharet, temasta emin bir hareket, histe selâmet lâzımdır. Ör. ekler gözlerin önünde bulundu * ğundan hakikate karşi en küçük bir zevk veya #bhat hatam bemen farkolunur. O, her zaman tam bir ölçü,muhafaza eder, ve doğru ol - duğu içindir ki mü'essitdir. İşte büz nun içindir ki siddetle sevilmekte - dir. Terin ederim ki'pek çok ka - dınlara ve erkeklere kendisini &: dirmek için başka bir füsuna mü Tacat etmez. Onu anlamak sade bir harsa mütevakkıfın tamamile eser. lerinin zevkine varmak için incelmiş mütalcasını Ve senin ruhun nasıl dola idi, Bir güzel ve tatiı sıcaklıkla, Onun nefesini teneffüs ederken, Bir çiçek gibi! Fakat, o muaizez pertstide uzak- tadır, Her sey tekrar kararmaktadır, Bilirsin ki bir hatıra uçar, Bir kuş gibi, Süpbe kanadı sürünerek geçmek - tedir, (Devamı & ner sayfada) INANMA! asıl alâkadar olan ibrncatçıdır, o ise bu haberi gazeteden çok duymuş, belki satılan malın parasını da kasasına koymuştur. Kütleyi ilgileyecek haber memleketten çıkan değil, memlekete gi- ren maldır, dün nereden ne geldi, nerede satılıyor, fiatı nedir, eski zamana" nazaran yüksebsinin derecesi neyi bulmuştur? Bizre kütleyi alâkadar edecek olan haber sadece budur, ve biz bunun böyle oldu. una İnanıyoruz, fakat ey okuyucu sen: w iINANMA! evvel lerine, ne manzum hikâyelerine, ne | Sözün kısası Mart içeri! K. Ekrem Taju aki Osmanlı yilinin ik üyi olan Mart baz yerlerde ba- barın müjdecisidir diye sevinçle kar #lanır. Ben, her gedense bu aydan hazzetmem. Merhum babamla ahu in her ikisi de bu ayda dünyaya gelmiş olduklar halde, onlar da pek sevmezlerdi. Marta karşı şahsan duyduğum antipatinin ise hususi sikleri vardır ki bunlar, târihin bönimle muasır o. lan faslında, bir takım, Yuhumda ve gönlümde iz bırakan fena hâdiseler” le yakından alâkalıdır: Gençlik he- yecanlanma birdenbire gem vuran 3! Mart hüâdisesi.. Urmemü Hafbde ! Çanakkaleyi zırlayan 18 Mart ha- reketi.. İstanbulun düşman tarafın. dan işgal olunduğu 16 Mart Bu ay hakkında herhangi bil cühkâr duygunun içimden silinip sü- pürülmesi için bol bol kâfidir. Bundan başka, Martin, “ hülkan uzun denemelerile sabit olmuş, dar bımesellerle teyid edilmiş bir de kahbeliği vardır ki, o da —tabiatile onun lehine değildir. Bilirsiniz: Marş, kapıdan baktırır, kazma kürek yaklırir.. detler. Bu, Martın, insanları çok defa gafil av. ladığındandır. “İlk günlerinde yüze güler, ık, parlak, güneşli görünür. Hep böyle devami edecek sanirsiniz. Giyiminizi hafifletir. > pencerelerini- zin, kapılarınızın tıkaçlarını, odanı zın hahaını kaldınısnz; çiçek sak- slarınızı dışarıya koyurtınız. Der. ker, hem de gece yarisi, birdenbire bir syaz çikar. Siz da donarsiniz, çi- gekleriniz de, Çoluk çocuk soğuk o- dalarda hastalanıverirler. Neftalir- Byerek sandığa kaldırılan opakolar tekrar meydana çıkanlır. Hâsli in san öyle tedi'sin olur ki demeyin gitsin! Gene Mart haşeratın kımıldandı- ön, insanları bazibe hazırlandığı ay dır. Mart içeri, pire dışarı sözü bu- na isarettir, İliklere işliyen koca kân soğuğu, ortalığı allak bullak eden Hasim, Kozkavuran, Çaylak fırtınaları ge. ne bu netameli âyaraslarlar. Hangi birini sayıp dökeyim? İşte bu sebeblerden dolayı Martı sev- mem; ondan kocuturum. Teşe'üm doğru değilmiş diyenler de vardır. Haydi bu seferlik ben de onların sözünü dinleyim. İçinde bu- hunduğumuz 194) Martının o hepi mize birden inşallah hayırlı olacağı. İna inanayım i Tokatta Halkevleri- nin 9 uncu yıl dönümü bayramı Tokat (Hususi) — Halkevlerinin de. "kuzuncu yıldönümü münasabelile şeh. İrimiz. Helkevin - İde de bir tören yapılmıştır. Bu #örende Başve - kimiz Dr. Refik Baydaminı rad - yoda söylediği İ sözlevimi müte - akıb mahalli tö- rene (o başlanmış we Ev başkan EBulüs o Yetişkin tarahından dü - ünün . Mulüsi Yetişkin Osmünli imparatorluğu ile genç Olm huriyet: devrinin mukayesesi yapı - muş, Hâlkevlerinin. gâyelen toberüz ettirilmiştir. Öğretmen Cemil Türker tarafından Hulüsi Yetişkinin kaleme aldığı Halkevi şüri okutmuş ve gün. düz törenine son verilmiştir. Gece senin bir programla Evin ii- na Je süslenmiş salonunda bir sile toplantısı yapılmış, burada de şiirler okunmuş, mili oyunlar oynanmış ve eazbandın iştirakile gecenin geç va- kitlerine kadar öğlesilmiştr, Ertesi gece gösteri kolu tarafından orta ökul konferans ve temsil swlonünda «Künun âdömün piyesi Je «Ateşk bir delikanlı adındaki komedi oynan - müştar, ünü, Lİ İngiliz gazeteleri sayfalarını azaltıyorlar Vaşingon, 8 (AA) — Stefani atan sından: İsviçr matbuatının İopdra müha- birleri, İngilir güzetelerinin yakında sayfaları miktarını yeniden azalacak Yarını haber vermektedirler. Gizete- lr, altı say'a olürak haftada ancak bir defa intişar edeceklerdir. Diğer günlerde dörder suyfa olarak çıka” caklardır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: