29 Mart 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

29 Mart 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

emin 2 2 Sayfa Sulh sevgisi Ve harb korkusu Muhittin Birgen ff ğer dünyada sulhu (seven tek bir millet göstermek lâ. zım gelirse, tereddüdsüzce Türk milletini zikredebi i kav- gayı, mücadeleyi, cerliği o seven milletlerin de en önünde gider; fa- kat, bugünkü Türkiyenin hududları içinde yaşayan Türk milleti, tarihin çok uzun bir devrinde kâfi derece dövüşmüş olduğunu bilir ve niha- yet, kendisine yeniden dövüşme ih. tiyacı duyurmuyacak olan bir milli yard kurmaya muvaffak olduğuna da kanidir. Bundan böyle, bu mil-! letin vazifesi karbi aramak ( değil| sulh içinde çahşıp yuvasım genlen- dirmektir. Diğer taraftan bugünkü Türkiye nin olgun nesilleri, emsali arasında en çok harb görmüs, en fazla didin. miş insanlarla doludur, Bir neslin iki büyük harb görmesi hiç te hoş bir şey değilken bizim bugünkü ne- sillerimiz, irili ufaklı, dışarıdan, içe- riden, gördüğü harbin çeşidini ve sayısını bile deftere bakmadan ha- bırlamıyacak kadar çok mücadele ve badire geçirmiştir. Şu halde, bi.| ew zim sulhu sevmemiz kadar tabii bir sey olamaz. Bolluk, bereket, şenlik ve mamurluk veren sulh dururken darlık, kıtlık, iztirab Ve harablık getiren harbi sevmek, medeni in- sanlar için de elbet gayri tabüdir. Şu halde sulhu ne kadar çok sever- sek o kadar haklıyız. Türk milletinin herhangi bir da- vas da bulunmuyor. Kimseden bir istediğimiz yoktur. İstediğimiz ye. güne şey, bizim kendi evimizde Ta- hat birakılmamızdır. Demek oluyor ki, sevmek değil, harbi istemek için bile bizce sebeb görünmez. Hülüsa, biz sulhu severiz ve sulh içinde yaşamak isteriz. Fakat, sulhu korkmak değildir. Harbden kor kan, harbi sevmiyen, harbi östemi- yen ve hattâ harbetmiyen milletler vardır ve bunların varolduğunu gö- rüyoruz, Ancak, biz onlardan deği- iz. Sulh sevgisi ne kadar tabii ise harbden korkmamak ta bu sevginin | © kadar zaruri şartı ve tabii arkada- | şıdır. Harbden korkan için sulh ta- savvur edilemez. Çünkü, bu, şeklen silh olsa bile, mahiyet | itibarile, hazbden daha beter bir #fet olur! Öyle bir sulh olur ki onun adı sulh değil, artık söfet» tir, «felâket» ür; #iskinlik, esirlik ve köleliktir. Biz| ve kansızlığı de- wreket, can ve kan veren sulhu severiz. Aklı başında olan, yaşamak istiyen, sulhu ölmek | için değil, yaşamak için arzu eden her millet böyle yapar. Bunun için, biz, bizi uyuşturacak ve öldürecek sulhun düşmanıyız. Bu, «bizim suk © humuz» değil, «düşmanlarımızın * sevmek o harbden! rinden yi! Mi 1, İki. üç asır evvel, Avrupa devletlerinin birinde bir milM te biye sistemi kurmuş olan bir devlet reisi bir gün ilkmekteb öğ. vetmenile konuşuyormuş: Okula gelen çocuğa evvelâ ne öğretirsin? Diye sormuş, şu cevabı alınış: — Bu çocuğa her şeyden evvel program ile çalışmayı öğreti- rim, daha evvel ânnesinden bunu öğrenmemiş İse... Londrada geceleri sığmak olarak nnllanılan yeraltı şimendifer istasyonlarından biri Londrada geceler nasıl yeçiyor? amin baknsrer Apartmanların ikinci Londradan dö- O VE üçüncü katları nen Amerikan sazetesiie niçin rağbelte? ilim De Almanlar o ta- rafından o durma- İdan © yapılmakta olan Oo bombardı. manlara rağmen, Londrada o hayat rele | birbirlerini yakından tanımış. lardır, Patronlar murları, işçileri ile ile iskambil oyna makta; büyük sa mayiriler kendile-| rine içki veren barmaid ile dans etmektedir ler. Haftada bir gün, her bir bü. yük sığınağa © ta- mınmış o aktörler! gelip konser ver- mektedirler, Tube'un OAld- wyeh istasyonun- | daki oğmağıan | gene eskisi gibi devam etmekte- dir. İngilizler bir kere daha meşhur sulhus dur Bunun içindir ki, eski İ- ranlılardan ve eski Romalılardan bes! ri her lisanda bir başka tarzda if de edilmiş bir fikir vardır ki şair “ onu bizim dilimizde: Hazır ol cenge eğer ister bi sulhu salâb!| şeklinde ifade etmiştir. Bu söz, bu- günün de, yarının da en doğru »öz-| lerinden biri olduğu gibi, şu daki.! İİ el Türkiyenin e bükün ari) ifade eder. l * © Bu yazdıklarım umumi fikirler. © dir. Zannedersem, yüreğinde en az| da olsa, herhangi bir onilli duygu taşıyan herhangi bir insan, millet kütlesinin yabancı karşısındaki va- ziyetini mütalea ettiği zaman böyle düşünür ve böyle duyar. Böyle dü şünmiyen adam, hattâ cemiyet için. deki ferdi hayatında dahi miskin ve rezil olmaya mahküm bir biça- redir. Ancak, sulh sevgisi ve harb ko: kusu bahsini bir de bugün seyirci isen kan gecede yüz bi Beyaz perdenin erkek yıldızları neden gözden etle anlatmakta düştüler? dır: Londrada metrolarda aşağı yu- işi barınmak. tadır. Bu yüz bin kişiye çay, çiko- lata, bisküvi dağıtmak üzere: «Ref reshments special» adında husu / trenler metroda işletilmektedir. Bu yiyecekleri dağıtmak işinde 1000 genç kız çalışmaktadır. Bun- lar yeşil renkte işçi elbisesi giymek ite ve başlarına kırmızı sarık sar maktadırlar. Butler Londrada” ki hayatı şu su- emi delik simde, İngiliz! Fernandeli tesmi ye edilen meş hür komik Formby, oHavaiyen mandolini ile son sarkıları söyle! mekte idi, a | Londra gazetelerinde her sütunlar dohimu shelterm gamos lar yer almaktadır. Sığınak O oyunları mânasna gelen shelters games'ler işin yazılar yazılmakta, yeni yeni oyunlar meydana çıkarılmaktadır. Sığmaklarda en müşkül O zama uyku: zamanıdır. Uyku vakti selini Umumi sığınak © &shehter» İere'ce ortalığı karıştıran Uhorlayanlar kantinler yetleştirilmiştir. İ zümresidir. Hotlamalar sığinaklar. Sığınaklarda hayatın tahmin e. da âdeta bir afet halini almıştır. dildiğinden çok daha sakin bir su- Londranın büyük mağazaların- rette geçmekte olduğu O görülmüş-!dan birinde, altı pense mukabil lâs. tür. Ümmumü sıhhat mucibi memnu! ökten yapılmış küçük bir top sahl- niyet bir şekildedir. Neşe hüküm! maktadır. Bu top pijamanm sırtına irmektedir. İiliştirilmektedir. Uuku uyuyan a Londrada sığınak hayatı bir in-'dam srt üstü geldiği vakit horle- ikılâb vöcude getirmiştir. Şimdiye | malar başlamaktadır. Tam bu an- | İhenk> (0, beyaz bir kuştu, uzun kanadlı;! zilkders. Annesinden doğan çocuk © dekikada tabii olarak düşünme ka- biliyetine malik değildir, fakat ilk memeden itibaren program dahilinde hareket ettirilir. Bu, onun için seneler geçtikçe kuvvet Jenen bir kanun olacaktır. 'Tek çocuk, tek adam, demiyelim, tek çocuk ile tek adam cemiyetin nüvesidir. Program ile hreket et- meyi bilen bir cemiyetin önünde durabilecek kuvvet ise mevcud değildir. Yeni eserler: Orhan Seyfinin yeni ve güzel bir eseri: “O beyaz bir kuştu,, Yazan: z Fahri Ozansoy Neslimin kıymetli öairlerinden|Karalar giyinsem, yes bağlasay.| irhon, bir kısım Şi- dım İh Si bir kuştus ie 'Kapanip kendimin kesim üstüne, mile zarif ve küçük bir kitab ha-| Kendimi bağrıma çekip basaydım! linde neşretti, İnsana ilk anda! esatiri bir sernamesi hissi- ni veren bu isim bile, şairin, bu- günkü maddi ve seri âlem karşı - sında da hayal cennetine bağlılığı n: gösteriyor. Hâlâ beyaz kuşların kanadlarında ilham ufuklara yük me-İselen şairin bu masum ve temiz İduygusunu takdia etmemek ka - pil mi? Birçok yeni şiirlerin top- İrakta sürünen at kestaneleri gibi katı ve kirpi sırtı gibi dikenli ka- buklarmden incinen muhayyile - ler için bu kitab ne yumuşak, ne dinlendirici bir yastık! Evet, ade- ) ları € n ta bu sayfalara başınızı yaslıyor Seyfi bu şiirlerinde belki hiç yeni ve derinden tat bir musiki ilejbir âlem yaratmamıştır, faka | çağlayan mısraları bir ninni gibi/rattığı bir şey var ki, o , her şe- içiniz gaşyola ola dinliyorsunuz.İyi Yaratana olan büyük imanı ve Bu, sadece, öz şiirin, «deruni a-Jona şu niyazlarıdır: in sitridir: Celâli etme yemin, Sönsün artık cehennemin. İKucaklaşsın gökle zerin, İ Gözümden akarken en sıcak yar lar, tançla yerlere eğilir baslar. Çekilip giderdi hep arkadaşlar, Kendime bir lâhza ben oğiatar.| am! Sonra srasile «Münacatlar» ge-| liyor. Büyük Fransız Şaliri Ver- İsine'inkiler gibi Türk şairinin bu milmacatlarında da samimi; saftadır. Mutasav rinin ifratlarına ne sapmadan, insaniyet güzel rüyaları dile getiren Orhan| Ardında ışıktan bir iz bıraktı. Yel gibi dağları aştı bir atl, Yere insin o cennet te! lArada “bir engin deniz bıraktı. Hele dünyanın bugünkü kan ve! Sayfayı çeviriyorum. İşte Bü-lateş seli içinde bu mısralar ne tra-| yüz jik bir mâna alıyor! Okadar taze ki, öyle beyaz ki, Bütün bu eri şiirler, karanlık Kimsesiz dağların karlarındandı. |bir ölüm uçurumuna kayan zaval-| Okadar s&dece işve ki, naz ki İh insanlığın mersiyesi gibi! Dus-| Sanırsın lkbahar rüzgârındandı. İlâr hep kurtuluş içindir. Gözleri! alevli ve saçları ürpermiş cenk ej' deri karşısında tanrısına sığınan beşerin ıztırabı bu şiirlerde inli- yor. Fakat şair «O gün: ün gele- ceğinden ümidi kesmemiştir. Tan rının bir kulu bütün kulları na- mına © günü müjdeliyor; gün, direcek hınçlar; Bütün yalın kılıçlar Sokulacaktır kina! Peki nasıl? Ne suretle? Şair bu 'sualin cevabını da hiç bekletme- yine kendisi vermektedir. Kaşları gerilmiş şekli İkemarın, Gözleri üstünden. bakar zamanın... Dudağı en asil bir kahramanım Kalbinden süzülmüş bir damla lie kandı. 'Vücudü hefiğdi kuş tüyü gibi Kimse gülemezdi güldüğü gibi O vahşi gözleri bir büyü gibi, Ansızın içinde tutuştu, yandı Bu, ne lisandır? Ne ince iplik- Yi bir ahenk örgüsüdür” Bu hafif tonlar ve hakikaten «kuş tüyü: gibi hafif imajlardan sonra Melânkeli kısmı başlıyor. Şair yine maveralardadır. Fakat bu defa hayalini beyaz kuşun ka- Yenecek kuvveti hak! * Kitabın diğer yarısı, Orhan Sey fi'nin vaktile yazdığı ve kitab ha- olduğumuz dünya hâdiseleri içinde- İkadar İngilterede muhtelif halk ta İda Mistik top düdük gibi, ses çıkar )nadlarında değil, ölümün siyah kâllinde neşrettiği şiirlerinden seçil- ki vaziyetimiz bakımından mütalea bakaları hep kendi aralarında ya.|makta ve uykuya dalmış olen ada-|nadlarında uçuruyor. Bu üç acılmiş pat . Bunlar iki kısım ettiğim zaman şöyle düşünüyorum: © Bilhesen bugünkü hâdisat içindedir. © ki harbden korkmaya mahal ola! maz. Dünya bugün o hale gelmiş) ve öyle ballere doğru gidiyor hi bu Gesnnda harbden O korkmak — şöyle 'durnun, sulkun bile sevilecek tarafı kalmamıştır! İnsanlık, ve onun bugünkü mü- messilleri olan biz insanlar, tarihin öyle bir musibet devrindeviz ki, ha- a bugünkü nesiller için cazib ta- vafı kalmamıştır, diyebiliriz. Bugün. kü harb bir musibetse yarınki suk hun daha iyi bir sey olabileceğine) dair de elimizde kuvvetli alâmetler' “yoktur. Böyle hir hengâme içirde,| © meskenetle ve zilletle hayata sarıhp kalmak için, makul olarak, en kü- © çük bir sebeb dahi görülemez Okuyucularım dikkat etmişlerdir ki ben sakin, ruhlu, sakin kafalı ve © sakin kalemli bir yazıcıyım. Buna! zağmen benim için harbin korkula © cak tarafı yoktur ve bunu çok sami. mi olarak ve harblerde (Devamı 8 inci sayfada) şarlardı. Sığınak hayatı halk taba kalarını yekdiğerine | tanıştırmıştır. Aralarında şimdi bir yakinlik husule gelmiştir. İngilizlerin birçoğu bu. li mı uyandırmaktadır. keler meydana çıkmıştır. o Bunlar (Devamı 6 ncı sayfada) İSTER iNAN, Bu sabah gazeteleri okurken eski bir komşumuzu hatırladık. Bu komşumuz şel içinde ve şehir dışında paçavra ve eski ço- rab kırıntıları topla uazzam Stoklar yapar, sonra bu stokları Avrupaya yolliyarak satardı. Bugün boş bulunp Avrupada bu eski paçavra stoklarının ne işe kullanıldığını sormuştuk. Şöyle yüzümüze bakarak: i — Yıkarlar, temizlerle, tekrar pamuk, yahud yün haline geti- rTirler, ve bu pamuk ile yüne kumaş yaparak buraya yollarlar, sizin sırtmıza giydirirler demişti. Bu eski komşu şimdi nerede ve hi mu, bilmiyoruz. yalnız bu sabah gazetelerde okuduk ki, onun meslekdaşları memlekette muazzâm stoklar yapmışlar, hükümete baş Vurarak ihraç müsasdesi almışlar, ve ilk parti olarak Roman - yaya 100,000 Tiralık mal göndermişler, şimdi bu partiyi bir ikinci- İSTER iNAN, eski işini devam ettiriyor Londra sığınaklarında yeni mas): ISTER iŞ TER rin bilhassa üçüncüsü bu mev-'dır da yazılanların şaheseridir di-| 1. — Gönülden sesler. yebilirim: 2. — Hikâyeler, Girince 0 güne, o dertli güne; «Gönülden Sesler» içinde, bilhas INANMAT si, bir üçüncüsü, bir beşincisi, Wir onuncusu tekib edecekmiş, bu yüzden de memlekete en aşağı bir milyon liralık döviz girecekmiş. Eskiden bu mal güç satılır, bedeli klering hesabına geçer, ken- disi de bir müddet sonra şeklini değiştirmiş olarak memlekete geri gelirdi. Şimdi her yerde müşterisi var, bedeli altındır, şekil değiştire « rek bir müddet sonra memlekete geri döneceği de yoktur. Avrupada İngiltere müstesna olmak aşrtile vesikasız kumaş sa- tan memleket kalmadı. Bir vakitler hediye garb diyarına seyahate çıkan dosttan gelirdi, Şimdi garbli hediye alabilmek için dostu « nun şark diyarına seyahate çıkmasını dört gözle bekliyor, bu va- ziyette dünya tersine dönmüştür derlerse biz inanıyoruz. Fakat €y okuyucu sen: INANMA! Sözün -kısası Öteden, beriden E. Ekrem Tau Üçlü pakt, Uzakşark vaziyeti, sinir harbi, beşin- ci kol, hava hücumu,. İnsan, » vakit vakit zihnini bunlardan tasfiye et- mek, gönlünden her türlü endişeyi silkip atmak ihtiyacını duyuyor, Ben de bazan, dört yüz dirhem aklın elimde kala kala beş ön dir. hemi kaldığını, onun da zamane endişelerile kande ise tükenmek ü. HM: İzere bulunduğunu sezer sezmez işi İ havaiyata döküyorum. Geçenlerde gene böyle «Hey - hey» ler üzerimde iken elime bir Avrupa gazetesi geçti. Çok şükür, içinde harbe dair bir şey yok. Bilâ- kis, öteden beriden toplanmış, eğ lenceli. malümat var. Onları oku mağa daldım ve pek güzel de oya- landım, Meselâ biri hesablamış ki bir saatin içinde, yer yüzünde 4000 ki- si ölüp yerine 5000 kişi doğuyor « mur, Gene ayni müddet zarfında 198,000 kişi kanunlar hilâfına suç işliyor, sinema sanaati 57 kilomet. relik yeni film hazırlıyor, fabrika - lardan 7500 otomobil çıkıyor. por tahaneler 1,250,000 ynektub ve 115,000 telgraf tevzi ediyorlar - mişll Bu rakamlar ne dereceye kadar sahih? Orasını attık Allah bilir. Her halde doğru bile olsa harbden ev. velki zamana sid olacak. Çünkü bilhassa doğum ve ülüm nisbetini baya bombardımanlarını kale al » madan hesablarmş olduklar, fabri- kalardan çıkan otomobilleri orta - İlıktaki benzin buhranını düşünme « den oAllahüğlem rasgele attıkları belli! Üst tarafınm takdirini de si. zin dirayet ve ferasetinize bırakıyo- rum, Maamafih palavraya alışan ku - laklarımıza bu masumane ve mus » İlihane yalanlar hoş geliyor. A Gene ayni gazetenin yazdığına göre Amerika kıtası vaktile bizim | Avrupaya yapışık iken sonvadan ayrılmış ve uzaklaşmış imiş, Ve asıl tuhaf olanı hâlâ, senede bir metre nisbetinde uzaklaşmakta devam e- diyormuş! Amerikanın Avrupayı beğenme- yip de tepmiş olmasına bir şey de - İ mem, Lâkin dikkat etsin.. Bu gidişle birkaç bin yıl sonra varıp Japon - iyaya yaslamak var. O vakit de sey- reylesinler günbürtüyü! * Tonga diye bir höz isim duydu- nuz mu idi? Bunlar Atlas denizinin ortasinda ve masmavi bir gökün al- cennet gibi adalarmış. İngil « terenin müstemlekc camiasına da- hil olduğu halde majeste ünvanını haiz bir kraliçenin hükmü (altında bulunuyormuş. Kendi hususi parası, posta pulu, falanı filân varmış Majeste kraliçe bu harbde 150 as- kerle İngilizlere yardıma karar ver- miş've Almanyaya ilân: harb et - İmiş imiş... Bu vaziyet önünde, o Atlân İdem Alman denizaltları günün birinde «tongas ya basarlar mi der; siniz! — ———————— — İsa, herkesin sevdiği birkaç şiirin intihabı çok yerinde bir seçimi İşte meselâ «Gözlerde Seyahat», «Küçük Sultans, «Bir çiftlik man .. ve mihayet (birkaç Ah, hele o, bir minyatür pey- zajı kadar gözleri ve ruhu bi yi yen «Küçük Sultans şiiri, ne gü- j1 Siyah servi divan durur, Baş ucunda bütün gece. (Gün doğunec gelip vurur Kapısvnu bir kaç serçe. Küçük sultan uykudadır. Coş- kun ırmakların suları ona ninni- ler söylüyor. Ötede ise hayat bir didişmedir. Küçük sultan onun için bu uykusundan hiç uyanma- sın! Mig maşıl hep uyusun! Şair, ayni ince mısralarla bun- İları söyledikten sonra bu zarif İmanzumesini şu mısralarla bitiri- İyor: (Devam 6 ncı sayfada) TAKVİM Resmi sene 1941 CUMARTESİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: