4 Nisan 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

4 Nisan 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Nisan 4 Balkanların kalesi İri, Tuna ile Savanın birleşe tiği noktada, keskin bir te. pe üzerine kurulmuş eski bir kale, diğeri Balkan Alpları ile Adriyatik arasındaki yüksek dalgalı arazi or tasında vücuda gelmiş güzel bir Av. rupa şehri, Belgradla Zağreb ara. sında, yirmi senednebiri bir mu- kadderat birliği tesis edilmiş bulu- ,muyor: Bu, eski Osmanlı ve Habs. boürg imparatorhuklarının mmirasla- rm: kendi buyrağı altnda topliyan yeni bir devletin temelini teşkil e- den bir birliktir, Eski Subistanın o kuruluşundan evvel, Belgrad bir Osmanlı - kalesi idi, stratejik bakımdan Belgrad o kadar mühim bir mevkie sahibdir ki, bumu eski Osmanlı imparatorlu. gunun bir kara Cebelüttarıkı, bir Süveyşi, bir Singapuru gibi tasavvur etmek kabildir. Osmanlı kalesi ola- rak yaşadığı kapalı kale hayatmdan sonra, Belgrad, müstakil Sırbistanın eline kükürü eski, manzarası harab bir merkez olarak geçti. Halbuki, | ötede Hırvatların milli merkezleri olan Zağreb, Avusturya - Macaris. tan imparatorluğunun inkişaf dev- © sinde, güzel bir mamure halini al. mıştı, Cihan Harbi esnasında Bel grad, henüz küçük, eski ve harab bir şehirdi, Hattâ, bundan on sene evvel bile yeni Belgrad, henüz ye- nileşmekte ve bir tarafında yeni caddeler açılıp yeni binalar yükse. İirken öte tarafmda eskiyi aynen muhafaza etmekte idi. Buna ruka- bil, Zağreb, eküçük Viyana» lâka. bını taşıyan ve hakikaten o Viyana modeline göre yapılmış olan eski, fakat, mamur bir şehirdi: | Büyük bir Avrupa şehri, Şehir itibarile böyle olduğu gibi, hayat ve muhit itil de aynidir: Belgradda bir Balkan hayatı, Zağ- rebde eski bir Viyana manzarası gö vYürsünüz, Bundan on sene evvel, bir iki gün misafir olduğum bu şe. birde, eskimiş ve ruhlara sinmiş bir mamvurluğun, temiz, sakin, ayni za- manda çalışkan bir kültür hayat bunlar yeni başi Her iki merkezde de, şehir lerinin haricine çıkarsanız gi müz ki Belgradın beş kilometre besinde köy, bit Balkan köyü ür, gezinti, size, eski Avusturyanın ma-| derler, Ba, öyle bi, hamal kl âdeta bir barut gibi infilâk ettiği de vakidir. Zağrebin etrafında yapacağınız bir |olur?. Bazı kimseler vardır ki, kendilerile bir seviyede olanlar arasında serbest, samimi, senli benli bir hayat sürmektense kendilerinden çok yüksek olanlar içinde el pençe divan durma hayatı geçirmeyi tercih Buzda kayılır da tahta veya taşta niçin kayılmaz? Odun yanarken niçin çıtırdar? Şeffaf demir olur mu? Suyun baruttan 20 defa daha tehlikeli olduğunü bilir misiniz? Su bir evi berhava edebilir mi? Görünüşte su zararsız bir cisim ir. Halbuki bazı şeraitie suyun Barut gibi mi? Fakat bu nasıl J|bütün evler berhava olmuş, Pat- gider, Evet, bu böyledir. Su, onu kul- mur ve müreffeh köy manza-(lanmasını bilmiyenler için barut- yasım (Obütün O kuvveöle (gös terir, Zağrebden Lublinaya doğru giderken Viyanadan linz'e doğru gittiğinizi zannedersi- niz. Biri eski ve harab, diğeri yeni ve mamur iki imparatorluğun, müu- âyyen bir saha üstündeki mirasları. nm birleştirilmesinden vücuda gel- miş olan yeni Yugoslvaya, bu iki merkez üzerine kurulmuştur. Birin. de Sırblık, ötekinde Hırvatlık otu. Tür, Lİ Bu iki merkez, uzun zaman, bir- biri 1, Sırbistan, gir yanın mirasma göz dikmişti. Fakat, Hırvatistan, hiçbir vakit, Belgradın hâkimiyetini istemiş değildi. Hırvat nasyonalistleri, Hababourg hükimi- yetine karşı yaptıkları mücadelede daima muhtariyet ve istiklâl dava- cis olmuşlardı. Bunun için, Hizva. Natan, Yugoslavyanın bir parçası olduğu gündenberi bu o muhtariyet © davasından bir türlü vazgeçmedi. Dava bir değil, ikidir; Sırbistan koyu ortodoks, Hırvatistan o koyu katoliktir. Bunun için, yeni Me detçe, Belgrad ve Zağreb birbirle- rine k; hakikatte olduğu gibi, kardeş le değil, rakib ve âdeta hasım gözile baktılar. Bundan dola- yıdır ki kral Alexandre, günün bi. rinde diktatörlük ilân r oldu ve bunu da hayatile ödedi. akin zamana sid malâm hâdi- (Arakas sayfa 4 sütun 5 te) TAKVİM İ Suyun, beş katlı bir evi ten yirmi defa daha tehlikelidi tama- men havaya uçurarak 23 kişiyi öl İdürdüğü de vakidir. Bu, Birleşik Amerikada, bun - idan kırk beş yıl önce cereyan et- miştir. Peki, bu nasıl olmuş?. İnfilâkın vuku bulduğu ev bir fabrika imiş. Fabrikanın içinde, ocakların üstünde muezzam, bir göl kadar suyu olan, bir kazan varmış. Kazanın altındaki ocakları ya- kıp da kazanı kaynattıkları zaman lar; bu buhar, bir boru vasıtasile fabrikanın makinelerine kadar gi- dermiş. Bir defasında ocakçının dalgın- lığına gelir. Kazandaki su kâmilen tükenir. Koca kazan ısınır, ısınır, âdeta bir ateş parçası haline gelir. Bu işin farkına varmıyan & bu ateş haline gelen kazanın içine soğuk su doldürur. Kızgın bir demirin Üzerine su dökülecek olursa, ne olur bilir mi İsiniz?. Bu su kâmilen buhar ha- line inkilâb eder, İşte burada da ayni hâdise ce- reyan etmiş. Kızgın kazsna dökü- len bütün su, kâmilen buhar hali- ne gelmiş, Tabil kazanın içinde, kazanın alabileceğindön fazla bu- har biriktiği için kazan patlamış Bundan daha kötü vak'alar da ölmüştür: Bir defasında Almanya da 22 kazan patlamış, o civardaki I S-TE Bir gazeteci arkadaş ts kazandan su buharı çikmıya beş-| lsvan kazanın parçaları, kazanın olduğu yerden yarım kilometrelik mesafeye kadar yuvarlanmış. İşte su buharının ne müthiş bir kuvvet olduğunu gördünüz! Sizin evinizde de her gün bir kaç bin su kazanı patlıyor. Fakat bunlar küçücük kazanlar olduğu için siz pek de farkında olmuyor- — İsunuz!, Sobalarınızda çıtımdayan odun- lara hiç dikkat ettiniz mi7. Bu çı- tırdayan, bazan da patlıyan bu ©- dunlar nelerdir?. Niçin çatırdıyor, niçin patlıyorlar?, Bu çıtırdayan, bu patlayan şey ler, odunların içindeki suyun bu- har haline gelişidir. Çünkü yaktı- ğınız odunların hepsi kuru değil dir. Şiddetli hararet karşısında o©- dunun içindeki sular buhar hali- ne gelmekte ve odunun kahukla- rını çatırdı ile patlatmaktadır. Katı su Buz, katı sudur. Bazen buzun da infilâk ettiği vakidir. Su, buharı evleri: : berhava edi- yor, İnfilâk eden buzlar ise bütün bir dağı eltüst ediyor, Bu rasıl oluyor?. Sonbaharda yağan yağmurlar dağların yarıklarına, çatlak yerle- rine dolar, Kış gelince bü yariklar İlir. Fakat buz haline gelen su, da- ha büyük bir yer İşgal ettiği için, genişler; kabına sığamaz olur. İş- İte bu zaman, genişleyen buzların tazyıkı altında olmak üzere en sağlam kayalar bile çatlar. (Devami seyfa 8, sütün 1 de) R iNAN, ediyor: daki sular donar, buz haline ge-|, İŞLER & Büyük raklu, küçük rahlu s | Jelâtin muhtekiri Büyük ruhlu veya küçük ruhlu yahud hayat vaziyeti ile alâkadar değildir. Esası doğuşta, temel ka - rakterde vatdır, 80: yahud da biraz eksilir, üzerinde olmak insanın şahsi serveti, tahsili, a muhite, göreneğe, tahsile göre inkişaf eder, | maddesine tevfikan 3 sene müddet. bir tüccar üç sene sürgün cezasına mahküm oldu (Baş tarafı 1 inci snyfada) durmak için, faturalara başka gey ler de ilâve etmiş ve bunları da sü tılmış gibi göstermiştir. Z mci ceza o mahkemesi | Râsid Sevili milli korunma kanu- İnunun 3İ ve 59 uncu maddelerine ve suçunun tekerrür-etmiş olması dolayısile esra kanununun 80 inci el sürgün ve 750 Hira para cezasma mahküm etmiştir. Suçlu hakkından ki kararın mahkemei temyizce tus- dikini müteakıb gazetelerle ilânı da tahtı karara a iğ Samuel Pardo da Râsid Sevilden fazla fintla satın aldığı jelâtinin fa. turasiu ibraz etmediği için 25 Jira para cezasına mehküm edilmiştir. İki mubtekir tüccar adliyeden kaçtılar Asliye 2 nci ceza mahkemesi, uklukta durulacak bir derddir, üreseseresmeseeenz a Charles Buüwlöteir d (ŞARL BODLER) Yazan : Halid Ziya Uşaklıgil —> Şairin ma'neviyyetini göstermek için «Elem çiçkelerix için sonradan yazılmış bir manzum mukadde - meyi alacağım, Görülecektir ki in- sanlık hakkında ne kadar müm - küre o kadar Fena düşünen bir a- damdı. Hakikaten böyle mi düşü - nürdü, yoksa âdeti veçhile bunu mahsus mu yapardı, bu ikinci iht- mali kabul edenler var, Biz bu par- çanin ehven sayılabilecek bir kis - mını #bmakla iktifa ederek aley - hinde daha ağır olan parçalarmı bı- rakiyoruz! KARVE: mizi deşer, Ve, biz civdan azablarımızı se - * Seyyi'e yastığının üzerinde fblis, * Bir köhne alüftenin yıpranmış Öpüp wiran bir sefih gibi, e Geçerken gizli bir zevk çalarak, Çürük bir portakal gibi avuca - müzda kuvvetle sıkarız. * Yüz binlerce didan kurdları gibi Görülmez bir wmak gibi ciğer - İerimize akar. İŞsir insanlığın yüzüne mesabesinde fırlattığı bu ağır tas - virden sonra iki kıtada bizi ihata eden zemimelerle seysi'eleri çakal lara, sırtlanlara, yılanlara, ve da. ha bir takım vahşi cenavarlara ben- zettikten sonra bunların hepsinden beter olarak der kir) | Bunların hepsinden daha çirkin, daha hain, daha iğrenç biri var- O, ne büyük hareketler, ne bü. yük sayhular yapmadan, Ars bir harabeye çevirmek, Ve geniş bir esneme ile dünyayı yutmak ister, * Bu, (canavar) hayaltan nefret - tr, ki gözünde bir damla yaşla, Haşhaşım tüttürerek, o sehpalar düşünür. Sen, ey müra'i kari", İşte kendi mefsini bir nühuset ve şesmet havası içinde ihata ederek yaşıyan ve nihayet kendi elile ihzar olunan feci akıbete koşan bu mariz, ma'lül şairin ma'neviyyetini her sa- rihasından ziyade tefsir eden parça okunduktan sonra insan ek lerini kaldırarak Allaha bamd-u se. İna eder ve der ki: «Yarab, sen ki İhayatı güzel olsun diye yaptın, in- sanları iyi olsunlar diye yarattın, ve İonlara şiir kabiliyetini, hayatı ve birbirlerini sevmeleri için babşettin, sana şükürler olsun ki dünyada asıl ruha kuvvet veren teranelerile | *İkw bir şiirin musikisi vardır ve biz ancak onu dinlerken şifa bulur, ka- vadlarımıza kuvvet verir ve doğru yükseliriz!n Evvelce de kaydeimiştik ki Bau- 'delnire pek dar bir muhitte tesir bi. yakmiştır, bu tesir hâlâ, şurada bu- yada hükmünü icra etmektedir, Her memleketin o edebiyatında o böyle sana sıkı toplanıp kaynaşarak, hasta bir şiirin meş'um (tesirlerine melanie içinde cinlerden) tesadüf olunur. Hayatta ve mürekkeb bir taife işret bezmini|riyette pek çok iğrenç seyler vardır Değe — kurmuştur. | elbette, fakat asıl hikmet (onların Ve, biz teneffüs ettikçe, oölüm,| yanında daha büyük bir mikyasta boğuk şikâyetlerle, mevcud olan güzellikleri, INANMA! teşkilât yapmıştı. iyilikleri ir yanar | caktır. İmif imtihanlarına 17 Nisanda baş- — «Paçavra deyip geçmeyiniz! «Paçavralar kalitelere syrılacak olursa bir milyor liralık ihracat yapabileceğiz. diyor. Rakamı nereden bulup çıkarmış bilemiyo- ruz, fakat paçavranın mühim bir servet kaynağı olduğu idâissın- da tamamen haklıdır. Hem yalnız paçavra mı? Bugün hiç ehem- miyet vermiyerek süprüntü tenekelerine doldurduğumuz madde »- lerin hemen ner biri avni derecede kıymetlidir. Geçenlerde İsviçre hükümeti halka hitaben bir beyanname neş- — Demir, bakır, çivi, çinko, teneke, kâğıd, mukavva, pamuk veya yün kırpıntı, kemik, meyva kabuğu, çekirdeği hülâsa elini- ze geçen artık her maddenin kendisine mahsus bir kıymeti vardır. iİBu maddelerin her biri için bir kutu yaptırtıp dağıtıyoruz, elini- ze geçen bu maddeleri bu kutulara doldurunuz, demişti. maddeleri toplayıp fabrikalara yollamak için de mükemmel İSTER iNAN, Artık bir i maklıklarını söktüğü zaman bütün dünyada kahkahalara sebeb ol- © meuştu, simdi demir parmaklık şöyle dursun bir kemik parçasnin 6S TER Bu, bügün Avrupanın her yerinde böyledir, muharebenin ilk aylarında, bilmeyiz-hangi şehrin belediyesi umumi bahçenin par- ifade ettiği kıymet dahi aranıyor. y Geçen ayların birinde bir Belçika şehrinde et vesikası günde adam başına yarısı kemikli olmak şartile (40) grama indirilmiş, ekmeğe gelince dört gün üstüste bütün fırınlar kapalı kalmış. Bugün muharebenin daha ikinci yılının yız, facia bir iki yıl daha sürecek olursa Avrupanın düşeceği kara yoksulluğun derecesini şimdiden tasavvur edebiliriz. N i Avrupanın müstakbel sefaletini düşünerek harb sonrası için yiyecek ve giyecek yardımını oşirndiden hazırlamaya başlayacaklarını söylüyorlar, Allah razı olsun. fakat Avrupalılar arasında o mes'ud güne yetişemiyeceklerin az olacağına: iINANMA! i kiyetsizlikleri, | kendilerini idateden âciz ve Yako Bahur ve Abdullah isimlerin- de iki çivi tüccarı hakkında dün ih- İtikâr suçundan tevkif karan over. miştir. Fakat, her iki maznun da kararın infazı için jandarmaya tes- leri srada, adbiyedeki balkon arasına kanşarak, firar et- mişlerdir. Firari tüccarlar zabıtaca o aran. maktadırlar, İ Okullarda dersler 16 Nisanda kesiliyor (Baştarafı 1 inci sayfada) sözlü imtihanları, hem bise devlet olgunluk imtihanları bitmiş buluna- 5 — Öğretmen okullarının son sıf sözlü imühanları da 25 Nisan ve 10 Mayıs tarihleri arasında ya» pılacaktır. 6 — Meslek okullarında son «. lanacak ve 15 Mayısta son verile- cektir. Diğer sınıflarda bir taraftan tedrisata devam olunacak ve ayni zamanda kanaat notları tesbit edi. lerek 15 Mayısta dersler | bitirile- cektir. 7 — Bütün yüksek okullarda da her türlü imthanların 15 Mayıs 1941 tarihine kadar bitirilmesi için lâzım gelen tedbirler alınmıştır. Petrol şirketlerile müzakereler Ankara, 3 (Hususi) — Petrol şirketleri mümessillerile Ticaret Ey benim benzerim, benim ka -| Vekâleti ındaşım olan kari” buna sen de|müzakereler esas itibarile tamam © biğleşiş, |larımıştar. Tâl işler reler silerile Petrol Ofisi arasında de- vam edecektir, arasında cereyan eden için müzake- İstanbulda şirketler mümes görüp onların gevkile terennüm © debilmektedir. ALBARTOS 19) gemiciler, Ummanların acı derinlikleri ü - zerinden, Kayan gemilerin ağır yoldaşları, Olan bu kuşlardan tutarlar. * Şairlerin hayatta nasl muvaffa. le. etrafın istihfafına maruz harman ve hüsran içinde yasamağı mahküm, olduklarını tasvir eden bu manzume en güzel eserlerinden biridir, H.Z. Uşaklıgil suboğile ga » Bir başkası topallıyarak uçması e ee ee bilen fakat şiradi, Ma'lâl, sürüklenen kuşun taldi - T9J Büyük kanadı bir evi kuş ki yanoslarda gayet len uçar; ve gemileri takib eder,

Bu sayıdan diğer sayfalar: