21 Mayıs 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

21 Mayıs 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ni ve genç polis- #imiz dün Taksimi abidesi önünde andiçtiler (Baştarajı 1 inci sayfarla) #elen mektebin bu devre birin- © Cahid Akhan bir hitabede ba- j mezun arkadaşlarınız his tercüman olarâk mereleksi nde üzerlerine düşen va - S9 canla başla ve tam bir fera- © yapacaklarını bildirmiştir. Cahid Akbann bu söylevindön geçid resmi yapılmıştır... 8 mektebindeki merasim bu münasebetle saat 16 Pol mektebinde şehid polisler, önünde bir tören yapılmış - i o Vak ve Belediye Reisi Latfi Kır- arti başkanı Reşad Muammer. İstanbul Kumandanı General Avni, Örfi İdare Komutanı a kurmay albay Remzi, ko - İk emniyet iüşaviri, Vali ini Ahmed Kinik, Emniyet vekili Salâhattin Korkud, amlar ve polis şube müdür hazır bahandukları törene Tl merele başlanmış ve biz 8 ideye bayrak çekilmiştir. Müteakiben Polis mektebi mü - Aleme Demir enidm öcüne veciz bir notek söylemiş - Günün hesesiyetlerile, polis mas kutsiyetini ateşli cümlelerle ektimen o mekteb müdürü genç mezunlara şu hitab- *— Begünden itibaren mekteb “niz bitiyor, fakat daha mü - 9 Olan ikinci ve çok şerefi va - üz başlıyor. Mekteb sw Öğrendiğiniz dersleri, yapbığimz leri ve size öğretilen meslek disiplin nizamını iş başında fa» vekarla, nezaketle ve şef - İçe tatbik ederek kendinizi mil- rize sevdirmek, beğendirmek A, suretle müzaheretini kazana - eek, yurd içinde nizami A etmek ve onu korumak, bo- İnen tekrar tesis etmek en bi - ii vazifenizdir.» 1, Ahmed Demir, Perapalan otelin. üye gördükleri eimada şehid N polis memurlarımız. Reşad | tlu le Mahmud Ardıç'ın nziz rah dakdin ve tariz ederek hitabe wi cümlelerle bitinmiştir: X.“— Ne mutlu onlara ki, bizlere Mifemizde feragatle, fadakörlk'a Keltamanin sembolü olarak, bizlere muzda rehberlik ederek fâni Yadan ebediyete göçtüler. Sö- burada bitirirken, Cümhuri in Büyük Kurucusu Ebedi İyi Atatürkün ve yurdumuzu hari) a düşmanlarına karşı ko- | Gençler Atatürkün muvakhat fından birer saat hediye olunmuş - v Mezunların isimleri Bu devreyi bitirmeğe muvaffak olan ve şehadetname alan genç po- Bslerimiz şunlardır: Tahir Ürer, Murad Ülgentay, Şükrü Aler, Cemal Mazlum, Zühtü Soykan, İsmail İtil, Süleyman Er - iy için canlarını, kanlarını feda iç iz asker ve polis gehidleri-idemir, Mustafa Kamer, Mustafa ğe manevi huzurlarında tazimle! Demirci, Mehmed Kulaç, Etem Al- ha Atatürkün eserini büyük doğ"! şuğ, Cemal Çetinbaş, Fevzi Aylaç, la salâhiyetle, muhafaza © - Safer Düzel, Hilmi Akdağ, Niyazi ağ Şefimiz İnönüne sonsuz! Dizdar, İlyas Aksoy, Aziz Böke, 4 #biliğimi arzeder, hepinize bUMü| ianail Yılmaz, Sabri Evsen, Hilmi ve meslek hayatınızda sonsuz ba-| Gezek, Yusuf Kahve, Naci Büyük- Molar dilerim.» arman, Mehmed Dinçten. Hamza ey, teb müdüründen sonra bül'Tekin, Ziya Ok, Şehmuz Cetin, Ah. Aizi, birincilikle | bitiren Konya| med Salman, Cahid Akhan (birio- 4 cettebatından Cahid Akhan anr| ci), İbrahim Ergen, Fahri Dalman, »e merasimde bulunan zevatı 36-| Dursun Diribaş, Hamdi Çiftçi, Hik İçpladıktan sonra bir hitabede bu) met Sayılgan, İbrahim Gözey, Eyüb! ar: Kuru, Remzi o Uzunhasan, Ekrem Arkadaşlarının duygu ve bisle-İ Aybars, Receh Ücvet, Ali Aksoy, b» steşli cümlelerle lercüman © -| Faik Çelik, Ahmed Asim, Hasan İş, seç mezun şehid polisler ani-| Bozkurd, Necati Yazı, Ebuzer Yü- İl, »ve ile bir defa daha erlâm-icel, Hüseyin Paker, Mehmed Ay - iş ve sözlerini şu ifadelerle bi-) dnlık, Sükrü Orak, Tabsin Türeci, Mnişeir: İ Yumuf Çakmak, Emin Aslan, Hü - İlay Mahiyetine nüfuz eden na -İseyin Yücel, Halil Küçükoğlu, Şük. |, Sar, senin 'beton ve mermerden|yü Dilek, Tahir Karasüleyman, Fa- Piliç cansiz bir kütle olmadığı-Jik Özdemir. Suad Emekçi Şefik i, #örüyorlar. Sen mesleki uğrun -| Körtoğlu, Mehmed Yener, Musta: ,, Şanlarını feda etmiş olanların) çe Çıkıt, Nebi Zırhlı, Mehmed Cen Zi giz. Bekir Çevik, Hasan Kurnaz, mevcudiyetin etrafında | Mehemd Günay; Mehmed © Özen, Taştan e kurbanlarının daima yaşa -| Zafer Nedihoğlu, Ahmed Soycan,| 'R ve yaşayacak olan muazzez ba 3 ö talardan örülmüş canlı bir Mehmed Taflıoğlu, Muzaffer Gök- bâle| men, Kemal Talay, Azmi Kütüval, e İbrahim Oğur, Hasan Yanık, Hak. Senin temsil ettiğin aziz ölüler.İki Özmüzrek, Mitat. Demir, Ziya b müdafaası uğrunda can ve -| Bahadır, Hakkı Ertanç, İhsan Dinç- askerlerin şehadei mertebeleri-| er, Mustafa Gedik, Lütfi Doğan - gkselmiş büyük. ruhlardır. cay. Ali Kasab, Ali Ünlü, Kuddusi İmanı dolu kalblerimizden tatan| Öcal, Niyazi Dalyan, Oyman Gök - n -lm ifadesi olan te-| demir, o Abdullah o Güvenir, Lütfi en ba-İ Kapar, Mustafa o Taşpent, Mustafa ' e de ma-İDiker, Süleyman Küçüktepe, Ke » yi huzurunuzda tekrar ediyo -İmal Emre, Asım Güney, Rasim G5. > mül, Reşad Özen, Şakir Özsoy, Ha Bu söyleri müteskıb Porapalasİsan İnce. Muharrem İnanç, Nedim nde şehid düşen polis me-| Tarhan, Hüseyin Güzler, İsmail Ya rlarımız, Reşad Mutlu ile Mah-İ man, Sakir Can, Salâhattin Deniz. id Ardıç'ın isimleri anıda hakke.| han, İbrahim Ak Zeki Ayter, ki bu emada bando mizıka| Feridun Demirbilek, Nurettin Ka - 'âtem havasi çalmiştir. “dembölu. Hüseyin Pinar, Hüseyin ndan sonra mezunlara sira -| Kaynakçı, Kemal Özlen, Turyud * diplamaları Vali ve Belediyel Meriç, Mustafa, Firinciil, Ali Ru- Lütfi Kırdar, İstanbul Komu -| hi Aşar, Sebit Canates, Mustafa Ka © ve Parti başkanı tarafından tev ettin De. gdilmiştir. kan; Hasan Şor ra 19 Mayısı nasıl kutladı? demir, Halil Öztürküm, Vasıf Kan-| SON kabrine çiçek Kkoyarlarken İgâh, Ahmed Gi Zekâi Güldü, Ali-Onat, Kasım Tırhar, Sabri Dağ, Ziya Kuter, Hamdi Özkök, Musta- fa Tunçal, Orhan Özalp, İrfan Te. kin, İsmail Vardar, Melih Kartal - pençe, Necati Tekin, Sami Oltulu, Ahmed Eren, Sabri Atillâ, Nâzim Dündar, Mustafa © Aydiner, Hilmi Tekeli, İhsan Sümer, Mehmed Ak- i maraş, Fehmi Oral, Şemi Güven- dik, Hamdi Akıncı, Seyfettin Tü - Ter, Osman Aktuna, İbrahim Özen. Mehmed Yıldırım, Mehmed. Aytış, Halil Çağlayan, Habib o Yurdtürk, Fuad Ülker, Niyazi Dinçaslan; İb- rahim Kazan; Fuad Kocaçimen;: Şuayib Sağnak, Faik Posbiyık, Meh med Derirel, Rüknettin Şener, Me miş Özbakır, Sabri Unutmaz, Zey - nel Çetin, Abdullah Kiziltepe, E - İşin Güler, Fahri, Ünenl, Mehmed İ Öner, Fazıl Öget, Osman Atak, ls Se Reşari Konuk, Ce mal Demir, Hüseyin Aktuna, Şahin Karserkek, Saim Güçyelen, ram İ med Cebi, İzzet o Atasever, er Gürman, Mustafa Erkan, Ahmed Öztuzcu, İsmail Akalın; Tahir Ver- di, Kemal Sünnetçi, Nuri Köksal, Hasan Baş, Hüseyin Öztürk; Ah » med Ongur, İsmail Özcan, Cevdet Yarıcı, Etem Ertekin, Ömer Dinç. Hakkı o Açıkgöz, Mustafa Yürük, Hüseyin Özgül, Fethi Meriç, Ah - med Eğilmez, Küzim Korkmaz, Yusuf Kaygusuz, Mehmed Sarıca, Hüsnti Şirin, Mehmed Çakir, Re - feeb: Eşingen, Yaşar Yavuz, Remzi Alpdündar, Cemal Uygun, Kâzm Kubilây, Hakkı Gören, Fethi Önay, nü Çe İ, Hakkı Özkartal, Abidin Özek, Şaban Ünlü, Veysi Özcan, Ahmed Tutal, Mehmed Ka zak, Mehmed Bağdemir, Seyfettin Helâkü, İbrahim Giray, Sami Er- doğan, Mehmed Şenel, Ahmed Gir şen, Süleyman Uygun, Ülvi Duman lar, Hüseyin Sandıkçı, Mustafa O, raltay, Şemsi Aygökçe, Hakkı He- per, Ahmed Tuna, Kâzım Yapici, Ali Gönenç” Hüseyin Yozgadl, Lütfi Girgin, ! | 50 bin sizeleten mü- irekkeb bir kolleksiyon Kopenhag, M (A A.) — Stefg- ni ajansından: Maruf Danimarka kâşiflerden Wüliam Landbaek, vefst etmiştir. Müteveffanm "bıraktığı. vegine miras buğün dünyanın bütün memleketleri n toplamış oldu- kim emele POSTA (Baştarafı 5 inci sayfada) rak babasının sağ koltuğuna girdi. Kadehkâr Abaza oğlanı da 69 kol. tuğundan tuttu. Kethüda Mehmed Paşa ile İzzet Ali Paşa da uzanıp ellerinden tutarak, Mohsin Çele - bi kölelerinin ikinci alkış tulanı arasında, sadrazamı kayıktan rıh- tama, tüy gibi alıverdiler. Genç Mehmed Paşa, hamamcı kızı Ley- Iâ hatuna: «Buyur kadmım!, diye iltdfat ederek hanendenin elinden tuttu ve rıhtıma onunla beraber atladı. Sadrazam rıhtıma ayak basar basmaz Muhsin Çelebi: Benim sahibi devlet velini- metim sultanım... Bu fakirhanemi teşrifin ile bu kölene izzet ve şe- ref verdin. Sen Ribi pürhaşmet bir veziri mübarek ayağın. yü- züm gözüm sürerim, mübarek a- yağın bastığı bu taşa, yarınki gün altın kaplatırım. Diyerek sadrazamm avaklarına kapandı. İbrahim Paşa, öptürmek lâtfuna bahşederek esirciye elini uzattı: — Kalk yiğit... Sen ayak öpe- ceklerden değilsin... Dedi, Muhsin Çelebinin kâhyası Konyalı Kara Ali ou Kara Hasan ağa, genç esircinin baba yad'sârr emek. tar ve gün görmüş bir adamıydı. Güclü kuvvetli iki iç oğlanm yar. dımı ile, yalıda beslediği koçlar dan birini sürüyerek ilerled! — Benim devletlü efendile - rim... Savulun... sahibi devlet yak bastı kurbanıdır... S diyerek koçu, İbrahim Paşanın ilk ayak bastığı vere yatırıp kollarını sıvadı, besmele çekip kısa bir dua okuduktan sonra, kuşağından bir matreme çıkarıo hayvanın gözle- rini bağladı ve bıçağını sıyırdı; kurbanı kesti. O sırada üçüncü ka karaya çıkmışlardı: Ü yıkta kaptanı derya Mustafa Pa- sa, Yeniceri ağası Hasan Ağa, şair ndi ve Nedimin Kara Ali oğlu Kara Hasan ağa; deniz kenarından "yalının. arkasın» daki fıstıkhöa kadar da yüz elli- şerden iki sıralı üç yüz köle dizmiş ve çocukların ellerine birer me - şale vermişti, Sadrazam #htiyarlı- ma, şişmanlığına reğmen yürür- İken koltuğuna girilmesinden hoş-| lanmazdı. ÂsA kullanmağı tercih ederdi; âsâları da, halk arssında| kıymetlerile meşhurdu. İbrahim Paşa, sapı çiçekli keh- ribadan çeşmi bülbül bir âsâya dayanarak fıstıklığa doğru ağır &- ğır yürümeğe başlamıştı | 'Niçin-Nerede-Nasıl ! Niçin-Nerede-Nasıl ! (Baştarafı 2 nci sayfada) tabii bir zaman ölçüsü olarak kul. İammışlardır. Daha bu hödiseden çok zaman evvel, insanlar zamanı güneşe göre isyin etmesini öğrenmişlerdi. Şim- di bile, çok defa saat söyliyeceğimiz yerde şafakta, öğleyin, ortalık ka-| tarirken, gece yansı ilâh... gibi ta- birler kullanmaktayiz. Fabrikaların henüz mevcud ol - madığı sosyal hayatın bugünkü mertebeye henüz ulaşmadığı de . virlerde, zamanin inceden o inceye hesablanışına pek te ihtiyaç yoktu. Fakat, şurada burada. şehirler meydana gelince, pazarlar, panayir. lar kurulmiya başlayınca #muhtelif imalâthanelerden (o muttarid çekiç sesleri duyulmıya başlayınca, gü - miye başladı. Doğuşundan itibaren güneşin al dığı yolu gözle ne dereceye kadar doğru ölçebiliriz? Hem bir yolu en| doğru bir şekilde nasıl ölçmek ka. bildir? İnsanlar, yeryüzünde yolları u - mumiyetle adımlarla ölçerler. Çün- kü o devirde adım, bugünün metre- si vazifesini görüyordu, Fakat, gök yüzüne çıkıp da güneşin katettiği yolu adımlarımızla. ölçmiye tabii imkân yoktu. Bereket versin ki dünyada, bir çoklarının gayri mümkün zannetti. ği şeyleri yapmasını Beceren insan. Jar daima bulunmustur. Nasıl ki zamanimızda insana ha- vada uçmasını, denizlerin o altında yüzmesini, uzak mesafelerde konuş- masini, becerdilerse tıpkı bunun gibi eski devirlerdeki insanlar da zamanı adımlarla ölçmeği becerdi. ler, f Eski Romanya Kralı Bermüd adaları, (AA), — Eski Romanya kral Karol ile.Bâ-| yan Lupesko dün Vieri adaların- dali, Saint Thomas hara İbir güzelliğin ve saadetin hülyalı : (Baştarafı 2 nci sayfada) biyatının sayfalarına bir daha si- Enemiyecek satırlarla onakşetmiş oluyordu. Bu isyan ruhu hemen bütün e- serlerinden taşar. Başlıcası «Halâs edilen Promethe (*) dir. Bu kasi- dede ilâhi kuvvete karşı isyanın zaferini teganni eder. Jüpi - ter-in (99) kahrına kurban olan efsanesinin *) esaretten kurtarır. Bu eserinden sonra «İslâmın is- la diğer bir eser yaz- mıştır ki bu da ayni fikirle dolu - dur. eFransız büyük fktlâlini lâmlıyan bu kitabda da şair kuwwete karşı hakkı ve vazifey ganni eder. Tezkâr edilmeğe şa- yan olan büyük eserleri arasında Peter Bell MI kaydolunmahö Keskin istihzalarlı ve pek ince kirlerle yazılmış olan bu kaside İ Riliz edebiyatının en güzel eserle. rinden sayılır. Bundan başka Keats-in ölümü için vazılmış pek müessir ve baştan başa rikkatle mühdez bir uzun manzumesi dır ki Adonais namile en nefis e- serlerindeni biti olmak üzere tâ br. Cenci namile bir de faciası mevcuddur ki hakiki hayatın! korkunç ve iğreriç bir levhasıdır. Şairin asıl deha rübabi s3 halafında tecelli eder. Bunlarda $âir vusulü pek nadir müyesser 0- Tan yüksek mıntakalara çkar, ve üslübile lisanının eşkâl itibarile mükemmehyeti fikirlerinin derin- ile yarış eder Birçok manzume- ri rübabi şiir sahasında hakiki şaheserlerdendir. Bu mariz, ve yo- unu şaşırmış ruh İnsanı teshir e- den bir zarafetle mümteziç b'r bü- yük hassasiyete maliktir. Byron &zim şöhretile onun namını göl - gede bırakmıştı, fakat son zaman- larda bu bedbaht şairin namı yeni-| den gözleri kamaştıran bir ga's'a ile parlamağa baslamıştır. Hettâ denebilir ki İngilizlerin o sairi mevkiinden inmemekle be ber Shelley belki daha ziyade sev- giye mazhar olmuştur. Shelley için pek muhib olan 'Taine «İngiliz edebiyatı ham büyük eserinde bu Şair içi methiyelerinı ibzal eder, Meselâ onun için «asrınta en büyük şair- lerinden biri; dedikten sonra, zen- gin bir gilenin çocuğu, bir melek kadar güzel, kabiliyetleri hayret erecek derecede inkisaf etmiş, tatl, hayır yapmağa mütemayil, müşfik, fikrin ve ruhun her türlü mevhibelerine, asaletin ve serve- tin lütuflarına malik iken, yalnız şiirlerine hasretmesi lüzim gelen heyecanlara tâbi' hayalini hayatta ef'al ve harekâtına da tatbik mekten lezzet duyarak ömrünü harab etti Doğar doğmaz, vivf rüyetile mefküresini teşkil eden bir cihanın temaşasile hakiki dün- yanın aleyhine cenge girmişti | Pıtratı öyle bir isyan kaynağı idi| ki muallimlerinin ve mekteb re - fiklerinin #ürlü türlü kahırlarına, ta'ziblerine uğradığı hakle hiç fü- tura düşmeksizin boyun eğmekten imtina” etti. emnu' olan kitabia- n tesirlerile aşı- landı, havat için ölçüsüz ve im - kânsız hayallere kapıldı, mevcudu hefretve adavetle karşıladı. Hari- ef dünyayı kendisine yapılan ha - karetlerin ve nefsine tahmil edi- len meşakkatlerin menşuru ara - sından görerek hükmetti ki hayat kötüdür. Kendi ruhunu yoklya - rak esasında insanın iyi olduğuna ve hayatı fena yapanın ferâ Ola- rak insan değil, bir teşekkül ola- rak cemiyet olduğuna inandı, ve övle itikad çtti k! dünvavı bir cen. net yapmak icin mevcud ve mü- esses şeyleri yıkmak kâfidir. Cüm huriyetçi, daha ileriye giderek fh- tilâlei oldu. İnsanlarm arasında (9) Premelhe eski Yunan esalirin. de ateş ilâhı sayılırdı. İnsanı toprak. tan halketüikten şonra göklerin mw- sureile insanı canlandırmıştı. Mâ . budların babası sayılan Jupiter ama cezalandırmak için kendisini Kafkas dağlarında sincire vardurdu. (Yunan esatirinde Pandore ve Vüleain için müracaatta bulunmalı) (54) Jupiter diğer namlle Zeus €s- ki Yunanlılarda ve Komalılarda bü, tün iâhların babası ve hâkimi addo- Mumurdu. Buna aid akidelerin ve hu, ralelerin tafsilâtem mythologie'de a- amalıdır. Esatir ifâhlarının isimleri ekseriyet üzere yıldızları verilmiştir. Bizde de Jupiter seyyaresi için müş.| teri denilmiştir, (29) Titanlar esalirde arsın ve 88- manın çocukları idi hi dağları dağlar üzerine yığarak göklere tırmanmak dâhlara #yan etmek istediler, lâkin Jupiter onları o yıldırımlarile o vurup te . düşürdü. Bütün bu hurafeleri rivayatı ray sibele ye gepkayese et - TTitan-lerı -| miş -|hırpalana yürü tarihis in Sayfa 7 Büyük Fransız ve İngiliz Edibler tam bir uhuvvet, 'bır müsavat ta hayyül etti; hükümdarları indir. mek, dinleri yıkmak lâzun gelece- Rine hükmetti. İngiltere gibi müesses intizama © derece bağlı olan ve an'anelerin dışına çıkılmasına hiç müsaade et- miyen, ve fıtratı dine, mevzu'ata sıkı sıkı yapışık bir cemiyette bu 5 n nasıl telâkki edil. düşünülsün. ialsaları Taine-in kita - ediyorum. İşte bu suretle kendi ma'küs ta- lihinin esbabını kendi ellerile icad ederek hayalinin tahakkuku müm. kün olmıyan mefruz sâadetleri! gözleri dikilmiş, fakat asıl ha tının sefaletlerle, işkencelerle dolu safhalarını yaşarken yipranı yıp- rana, hergün biraz daha bırpalans mek istedi. Dünya- m içinden yolunu görmiyerek ge- çiyor, ayaklarına dolaşan taşlardan sendeliye şendeliye yuvarlanıyor- du. Orun kadar fikri yükseklere çıkmak istiyen, insanları oldukla ndan başka görmeğe çalışan, ha- tleri havsalasıma sığdıramıyan yal adanuna pek nadir tesa- düf olunur. Gene Taine bu neviden mülâ - hazalarda devamla “ilâv i : «İşte bulun içind de hakikatlerden, sederken letler icad etmiştir, dünyası hep bizim asıl dün dışın da kalmıştır. Hayatın kanunları 0- nun eserlerinde ya askıda kalmış, yahud büsbütün değişmiştir. Fi - kir bunların arasında bulutlarda görülen garib temasil gibi dalga - lanarak, kardan ve altından Wibas- lar içinde değişiklikler gösteren şekillerin temevvüçlerine dalıp şa- girır.» Bu fikrayı az çok te'dillerden geçirip meal itibarile aldım. Bu mizaçta olan bir şair için yegöne nlardan bah. an bayi hammül e - iiracaat olu - icadlarına Kendisine wan hayatında ke: diyeti olduğu 7 ma © dakikalar olmamış mıdır? Rivayet ederler ki bir gün Pise büyük kili- sesinde bir Ayin esmasmad: haşmet ve azame «Ah! Ne olurdu. din & bir iman esasına dayanmayıp da merhamet ve âtıfet temeli üzerine kurulmuş olsaydı!s diye haykır muştır. Merhamet ve âtifet kabi- Ürden bütün beşeriyeti yükselten duyguların her ne sekilde olursa olsun, dinden gelebileceğine inan- mış olsaydı e inkârın karan- lıklarına uçurumlarda yuvarlanmazdı; fakat onun kadar hayale ve şiire mahküm olan bir fıtratlan mantığı hemlelerile hâ- tadan sıyrılarak selâmete erismek intizar olunamazdı. O da hayalleri. nin, ile icad olunmus bir mu- hayyel âlemin cazibelerine kapıl- mış ve bunların zinetrini sürük - Temekten kurtulamamıştır. H. Z. Usaklıgil RADYO ÇARŞAMBA 21/5/9841 130: Sani ayarı, 733; Hafif müzk (PL), 7145: Ajans haberleri, 8: Opere Sentesileri (PL), 840: Evin sasti 12.30: Saat ayarı, 1233: Seçilmiş gür. kılar, 1245: Ajans haberleri, 15: Rad yo salon orkedirası, 1315; Beçümiş şarkılar, 13.30: Radyo salon orkestra- sı, 18; Baat ayarı, 18.33: Beraber tür. küler; 18.15: Ziraat takvimi ve toprak mahsulleri borsası, 1825: Konuşma, 1845: Çocuk santi, 19.30: Saat ayarı ve ajans hâberleri, 1949: Kadınlar faslı, 20.15: Radyo gazetesi, 2045: Se- vilmiş parçalar, 21: Memlekel posta, 81, 2410: Bir hâlk türküsü öğreniyo- rüx, 2125: Riyemelcimhur bandosu, 2110: Şarlalı we şarkısız oyun hava, ları, 22.30: Sast ayarı, ajans haber- leri; borsa, 2246: Cazband (PL). İstanbul borsası 20/6/1041 açılış « kapanış fiatları — ——— —» ÇEKLER Açılış ve kanaış Londra 1 Sterlin 5m New.York 100 Dolar 13220 Cenevre (o 100 İsviş, Pi 30— Alina 100 Drahml 0.975 Madrid 100 Peçela 120375 Yokohama 100 Yen 3113715 Svokholm 100 İsveç Pr. — 10745 Arın 2740 24 üyar külçe altın 347 Esham ve Tabvilât İkramiy * 51998 19.15

Bu sayıdan diğer sayfalar: