13 Haziran 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

13 Haziran 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bw k ph k t i ? iş Nedamet getirmiş meşhur bir dolandırıcının hatıraları (Baştarafı 1 inci sayfada) tırabları arasinda birkaç dakika ol- sun güldürecektir ki; bu da bir (fayda) olsa gerektir: Mektebi hukuka devam ediyo. rum,, Abdülhamid devrindeyiz.. O vakiiler Direkleraranı meşhur. Hele tiyatroleri.. Bir tarafta: Kel Hasan Efendinin — (Hayalhanci | Osmani Kumpanyası); diğer taraftan Ma- nakyanın (Osmanlı dram kumpan- yası); karşı tarafta Şevkinin (Eğ- İencehanci Osmani Kumpanya - s1); daha öbür tarafin (Ali Riza) | sin (Meserrethanci Osmani kum - panyası).. Bir sürü şenlöz: Peruz; Şamr Viktorya; Kü. gük Virjin, Ve gayrühüm. Biz; o zamana göre parlak deli- anlılarız. Türk kadınlarının kafes arkasında oldugu bir devir. Her şantözün arkasında yüzlerce Âvâre. Bunların arasında vurulanlar; 5. İenler bile var. Bir akşam Kel Ha. san Efendinin tiyatrosuna | gittik. Oyun: Rüynda Taaşşuk.. Temsilin sübreti ince, zarif; on yedi - onsekiz yaşlarında (Viktorya) namında bir Oyuncu.. Nasıl oldu bilmem; bu ki- zn füsümu birdenbire beni » öyle cezbetti ki.. (Bunu kalem tarif ede- mez. Ancak: Erbabınca talâm bir keyfiyet olsa gerektir.) Artık her akşam: Kel Hasan ©. yatrosumun müdavimiyim. (Düstu- Tu kavanin) yerine Kel Hasan'n: Cazibe; Pembe Kız; Köroğlu, Para Dolabi o piyeslerini ezberliyorum.. Fakat; bu da kâfi gelmiyor; her halde; şu (rahne) ye girmek; (Vik torya) ile ahbah olmak; onunla hiç olmazsa sahnede kulis arasında her gece beş . on dakika olsun komuş- mak İâzem. İşte benim © vakitki: Mecellei ahkâmi adliyem.. (Aşk olmayınca meşkelmaz..) derler.. Kulin arasına girebilmek müsaadesine nail olmak için ne yap malı?.. Hiç şüphesiz evvelâ Kel Hasanla ve oyuncularla ahbab ol mak lâzım. Bunun için de birkaç defalar (menfaat) almak lâzim. Bazı kimseler bir gece için kum- panyayı istiicar ederler ve © gece (menfaat.) oyun verirlerdi. Fakat buna da (para) lâzm... Süt dökmüş kedi gibi düşüne dü- şüne eve geldim. Validemin: Gene sende hir düşünce var? — Birak. Bu mekteb değil bir berzah. Basima geleni ne sen sor; ne ben söyliyeyim, Cevabım verdim. Kadihcnğız bösbütün merak ettit — Aman ne oldu?, Ne var?. Yoksa mektebden tard mi edildin?. diye sordu. Ben içimden: (Böyle giderse herhalde o gün de uzak de- öl.) demekle beraber valideden hic olmazsa kırk - elli lira alabil. mek için şöyle bir hikâye uydur. m: - — Hukun son sinifi meğer bir felâketmiş.. Sınıf lerinden bir heyeti idare yaptılar. Sekiz kişi üç dört yüz lira sermaye koyup bir o- da açacak imişiz, bütün dairelerin davaları bize verilecekmiş. Kaza- adam başına hiç ol - ellişer lira sermaye Diz dakika düşündü. 3 adar yalan söylemiş bir adam değildim. Beş vakit na. mazında; musa ve elinden tes - © bih düşmez bir insandım. Gi Onlar verdiler mi? diye sor - ğ ; > Evet. dedim.. Bazılarının bs baları ödünç almış. Bazılarının an. neleri mücevherleini emanet sandi- Zina birakmiş. (Şu suretle valideye bir yol göt- teriyordum..) O; bilütereddili: — Benim de mücevherlerim var dedi; ben seni bu ilk teşebbüsün- de mahzun etmek ister Oo miyim? Para ile olacak bir mesele değil mi? Hiç üzülme evlâdim.. Her dakika ; gözümün önünde (Viktorya) nin hayali; o validemin tam yerinde tabiri veçhile (ilk te. şebbüsümde mahzun olmıyarak..) €ttesi günü Emniyet Sandığından eli altın Hrayı cebe indirdim. Artik (menfantler..) o vermeğe slamış; kulis arasının bir müde- vimi olmuştum. (Viktorya) ile ta. nişıklığımız yalmız bir baş selâmim- dan ibaret olduğu halde: o elli a'- tin İira üç haftada suyunu çekti. Pederim vefat etmişti o Kendisi Reji idaresinde muhasebe müdürü idi. O vakitki rejide âdet ' olduğu Üğere ölenlerin ailesine bir meblâğ verilirdi. Bize de sekiz yüz lira ik ramiye verdiler, Validem bu parayı bir (iz yap: maklığım için.) bana o vetdi. işim de (Hukuk) u birakmak ve bir (tiyatro) kumpanyasile bir mat İlk|le bas kiralamak oldu.. Dört yüz lira ile bir (Handehanei Osmani Kum. panyasi) da ben kurdum. Ebüssu- ud caddesinde de (Araksi matba, m) namında bir matbaa kiraladım. (Hazira dağ olan dayanmar..) der İer.. Esasen tiyatroda kapı ile bi - letle alâkadar (olduğum Ooyok. Benim yerim kulis aras (O ve Viktoryanın — ka Tiyat - ronun o sermayesi bitti, Matbaa. dan aldıklarımı tiyatroya (o vermiye İbaşladım. Fakat matbaa da sfiri tüketmek üzere.. Hemen: Sabah; İkdam; Tercümanı Hakikat; Saa- det gazetelerile bir ilân yaptım. (Araksi Matbaası diğer matbaa « lardan yüzde elli noksanına iş ya- piyor.). O zamanın müellifleri; bilhassa hocalar gelen gelene! — Efendim; kitabınız kaç forma olucak? — Yirmi beş; otuz. — Kaç ded olacak?. — İki bin. — Şimdi bizim ucuzluğumuzu söyliyeyim. Diğer matbaalar kâğ yarım top; bir tep alırlar. Biz, k #idi sekiz on vagon birden getiri. riz. — Maşallah.. Maşallah. — Evet. Şimdi kitabınız başka İmatbanda kırk liraya . çıkar. Biz, yirmi liraya yapacağız. Yalnız pa- rayı peşin alırız. Üç gün sonra ge İlirsiniz. Bir araba getirirsiniz, kite- İbımızı alır gidersiniz. Tashihe filân İso bizsbelariz — Aman se iyi, Ya öteki İmabaalardan çektiğimiz. Haftalar İca yetiştirmezler. İki defa tashihe İeziyet ederler. — Evet Hocaefendi hazretleri. İpiz bu eziyetleri kökünden kaldır. dık. Bir parayı verirsiniz; bir de ki. tablarınım cildlenmiş bir halde ara baya yükler gidersiniz. Hem hiç merak ta buyurmayınız hocafendi: Makburumuzda: Matluba muvafık olmıyan siparişatün evvelce alıninış Jbedeki derhal geri verilir. Yanlı- dır. Kırk . elli eserin tab'ını deruhde İettim.. Ettim amma; paralar hep t- yatrolata gidiyor. Ortada sekiz va gon değil sekiz tabaka kâğ'd yok Mürettib yok, çalışan yok,- sipn veren hocafendiler matbaanın kapı sından ayrılmıyorlar. Âşık maşuka- sından ilham alırmış. Ben de Vik- İtoryanın karşısında: Dünyanın şey- tanlıklarını düşünüyorum, mü. elliflerin elinden kurtvi bir ça- İre.. Hele işlerinde bir İşkodralı Ha san Efendi var. Bir dâkika (o peşimi bırakmıyor: — Mori vallahi Mahmud Efen. di; kırk tane Amavud getirecei seni Velanın bozanna çevireceğim. Nihayet bir şeytanlık aklıma gel- di. Ya berro, ya mero dedim. Matbuat sansörlerinden bir hafiye vardı. Çır duysa hemen Yıldıza jurnal koştururdu. Babılli cadde. İsinde akşam paydosunu bekledim. kuldum: — Beyefendi: ben de zatâlinize geliyordum. Galiba saatim yanık İmiş, paydos olmuş Basini çevirdi: — Ne var; hayrola evlâd. Dedi. İ — Efendim. Sayei şahanede bir eser elime geçti. (Pariste jönler..) Bu kelimeyi işitince herif olduğu yerde mıhlanmış gibi durdu: Ey. — Bu eseri tabettirdim. Her ve kadar efendimiz aleyhinde heze. yanlarda bulunuyorsa da 'ben her kelimesine Mizim gelen (o cevablari verdim. Herif mal bulmuş mağribi gibi fırsat bulmuştu. — Bu kitablar merede?. efendim. in yarın iki nüsha dniteye getirirsiniz. Sansörden ayrıldım. Mstbaaya geldim, Hocalardan bazıları da mat baanin etrafında dolaşıp duruyar. lardı. Yarım asat geçti geçmedi | Üç araba. İçinde yaverler, polis ko miserleri matban kapısına dayandı- lar. Bunu gören hocalar çil yavrusu gibi kaçıp gittiler. Sekiz on tane de boş çuval getirmişlerdi. Matbanda ne kadar kâğıd varsa çuvallara dol durduler,. Matbsani « kapısını mü İhürlediler, Doğru Yildiz saravına gittik, Bana güzel bir'oda ve bir o- dacı verdiler, Kus sütünden baska İne istersem geliyor. Bir hafi kadar böyle kaldım. Bir sabah — Başkütib Tahsin Pasa geldi İ — Sir: dedi; bir kitab bastiğ- İiz matbuat memuruna söylemiş - İsiniz. Bu kitab ne kitabı idi? Paşa hazretleri, Mabbeyi kubbe yapmışlar. Beni de mahvetti r, asm yıkıldı... Hasümanim söndü. Arı gibi: gelen smüşletiletim dağıldı. Halbuki ben matbuat me. #beş dakikada bir uğrıyan hocaların Bakt'm geliyor. Yavaşça yanına s0-| SON POST muruna böyle bir kitab o bastığimi söylemiş değilim, böyle bir heze- yan kitabı çıkıyormuş. o Memaliki Osmaniyeye geliyonmuş Müteyak- kız olunuz, dedim. Maksadım sada İkatimi izhardı. Bakanız ne hale se) Jtirildi. — Vah vah evlüdim.. Vah vah.. Biz de sekiz çuval evrak. boşuna tetkik ettik. Esasen en vfsk fena! bir kâğıd bulmadık. Demek ki ara»! da bir suitefehi olmuş, şimdi zati şahaneye arzederim. On dakika sonra elinde kırmizı İbir kese ile geldi: | — Mahmud Bey; dedi; zati şa- İbanemin selâmı var. Sizin sadakati- nizden emin bulünuyorlar. Su üç öz lirayı da matbaanızın zarar ve ziyanına “karşı ihsan bu; Başka bir zararınız da var kik bana yazımız; onu da teli riz evlâdım Paraları cebime yerleştirip mat. baaya geldim. Matbaanin - mü lenmesi; benim Yıldıza sevki derece suyu bulmuştuki ; matbaanin sil sahibi olan bir ermeni çoluğu çocuğu toplamış Selâniğe (gitmiş: hepsi birer tarafa © savuşmuşlar. Hindistan -mikracesi — gibi runsama kuruldum. Ne gelen var ne giden. Tiyatro kumpanyasnın faaliyetine | basladık. Dünyada felâketten yıl miyan kimseler varsa onlar da ar. tistlerdir. Yıldıza sureti sevkimi işittikleri ve bildikleri ve benden herkes uzak kaçtığı halde; onler gene beni şevkle karşıladılar. Ne Zaptiye Nezaretine | gitmekten; ne de poliste gecelemekten korkuyor- lar, Gündelik çıksin da ne olursa olsun. Üç dört gün sonra; bir gece yat si zamanı Direklerarasına giderken bizim matbaanın kapısındi bir da kika ayrılmıyan o İşkodralı Hasan hocaya “tesadüf ettim. Herif beni görünce bembeyaz oldu: rif.. Zavallı hoca; korkudan tanı mamazlığa geldi: — Sizi tanımıyorum, — Yahu. Nasıl biraz ballandırdım..) Yıldız tarafın da adım adım hafiyelerle takib olu-. nuyoruz diye artık O müşteril, İden de uzak mı olacağız. büsbütün sarardı: Tânumiyorum dedim ya.. minldandı. Hec diye — Hasan Efendi; ne tarafa teş.) tanımazsin.| , (Mahsus büsbütün korkutmak için)? İ — Yahi. Nasıl © tanımuzunu Bana kitab sipariş etmişsin. Altmiş a da alacağın var.. Matba ma bilmiyor musun ?. Hoca; fincan gibi gözlerini açti, ellerini bir argin yukarı kaldırarak: — Hüşü.. Diye bağırdı.. Ne mat baaya geldim.. Ne seni gördüm. Ne de alacağım var. Allahaşkına var İyoluna git, Elilem çoluk çocuk hibi.. Ne şeytanı gör, ne salevat getir derler. Ne sen beni görmüş ol; ne ben seni görmüş olayım. Kuy ruğumuzu sekiz o vagonluk kâğıda bağladın.. Altmış beş biramız gitti. Bir de jönlerle konuşuyor diye Fi. zana mı sürdüreceksin?. Sen jön- müşsün. Onların kitabını çıkarıyor muşsun, Hep alacaklılar vazgeçtik. Hattâ seni uzaktan görünce, bir de hafiyelerin O jumalna © uğramıyalım diye kırk adim öteden geri kağma- ğa karar vetdik.. Git be adamı git. Allahaşkına git, Baştmıza belâ ge. tirme, Hoca; cübbesini topladı; Süley- maniyeye doğru koşmağa | başladı. Aza wra arkasına dönüp bakiyor; sonra tekrar koşmağa ve kaçmağa başlıyordu. (Arkası var) Gönüllü hastabakıcılar (Baştarafı 1 inci sayfada) isimlerini memnuniyet ve iftihar. İz derce devam ediyoruz; Haseki hastanesinde görenler: Hayrünnisa Oğuzoğlu, Marka Kuzani, Trepsikar; Kırahani, Se- miha Aksu, Tahire Alpay, Nermin Uğurca, Kimle Gürbilek, Beyv- hah Özbek niha Tecelli, Fethu- te Alpgav, Melihs Alpgiray, Aysel Olcayto, Ferhunde 'Tekes, . Cemi is Göral, Cemile Kurtbay. Ke ye Kurtbay, Sultan Eliğin, Hi Tuna, Hâlise Erbab, İstanbul B-lediyesindenr Francalahk unlanın çuvalına Toprak Mahsulleri Ofisinee ye- pisan 120 kuruş zamdan dolayı 18-6-441 sabahından o itibaren ders İrancalanın kilosu yirmibir ku- ruş yirmi: para olduğu ilân olunur. v içki aleyhtarları (Baştarafı 1 inci sayfada) bazı yüksek adamlarımızın içkiye olan ipt nı davasında ihticaç makamında ileri süren Danton, İ- simlerini saydığı zevat derecesin- de yüksek birçok kabiliyeti genç yaşında ve memlekete daha birsok hizmetler ifa edecek çağda üful etmiş olduklarını niçin düşün- müvor? Acaba d'mağları inkişaf etmiş olan zevatın şahsi faziletleri ve akılâki nezahatleri o sayes'nde cinayete varmıyan anemallikleri. nin einnete peyveste olmıyacağı- ri veya olmadığım arkadaşımız Danton iddia edebilir İçkinin yalancı bir istirahat te- min ettiğini biz de biliyoruz, Fa- kat bu, aspirinin « bir ağrıyı bis tirmemesi, fekat ayni zamdhda hastalığı teşfiye edememesi bir seyd'r. , Memleket davalarında ideler değil, kütle itiher'a Tantonun dir 'misali ele alarak o lehinde bu kadar mehhkârane bir; dava atmasını görih buluyorum. Meat cavidani dediği, ezeli neş'eyi içki denilen zehirli mayi - den bişka bircok o maaliyatın pekâlü temin edebileceğini çok sevdiğim bu arkarloşıma hatırlar tarum.» © Galata Karaköypalas güncü kat 14 numarada H. A. 4«— Alkolün fazlası her bekım- dan muzıpdır. «Biri yarar, iki ka- rar, üçü zarar» <darbımeseli ne ka- dar doğrudur. İnsanların üç temeli vardır ki; kronik hastalıklar gibi hiçbir za- man büsbütün geçmez. Kumar, fühuş ve içki... Bunları kökünden vok edecek bir otorite dünyanın hiçbir yerinde tesis edilememiş - tir, Bu hususta yapılan tecrübeler tamsmen âkim kakış've bilâkis kaçakçılığı ve bile; $ ha doğrusu içkiyi olmadığı yerde yaratmıştır. . Birleşik Amer'kada bir vakitler tatbik edilen içki yasağından nan netice, bu kabildendi: Alaturka saz bulunen mallallerinde yüksek dereceli -ai- İkollü içkileri sattırmamak faydalı olur. Diğer topluluklarda da mevsi- wine güre cav,-İimonata ve dem durma gibi konsumasyonlar vey Ti havf dereceli içkiler kullan mak Adetini tesmül haline getir. mek: yerinde bir harekettir» © Seyhan 71 numarali ew de, A.E: İçkinin zararları hakkında şimdiye kadar birçok eserler oku- dum. Gerek bu mütâlealarıma, ge- rek müşahedelerime nazaran al- kol az da olsa, cemiyet İçin za- rarlıdır. Birçok vak'alara, ocinavetlere, b olan içkinin kaldırılmasına #ddelte taraftarım.» İngilterede kadınlar en yüksek mevkilere geçebilecekler Londra 12 (AA) — Kadınlar erkeklerin yeni bir kalesini daha zaptetmişlerdir, Hariciye nazırı Eden Avam Ka. marâsında beyanalla bulunarak hükümetin diplomatik ve konso - tosluk İşlerinde mecbse bazı Isla. hat teklif etmeği karar verdiğini ve en yüksek mevkilerini kadınlar | ida dahil olmak üzere her İngilize açık bulundurulacağını bildirmiş- tir, Sovyet - Japon ticaret mukavelesi Moskova 12 (AA) — Stefani ajansından: 'Tâss ajansının bildirdiğine göre bü sene 17 Şubat tarihimdenberi, bariçi ticaret komiseri Mikoyan ile Woskovadaki Japon büyük elçisi Matckava arasında, bir ticaret mu ksvelesi ve karşılıklı tediye ve mal mübâdelesi arlaşması akdi hakkında yapılan müzakereler. mütekabi müsaadekârlıklarla mes'ud bir çereyan takib etmiş ve 11 Haziran tarihinde bu mukave - isler parafe edilmiştir. 4“ Doktor |. Zati Öget Belediye karşısındaki muayene Bahesinde öğleden sonra hesta- Jarını kabul -edeğ” Tİ muvaffakiyetle yapmıştır. -İtür Türk operası (Baştaraf: & inci savtada) çikarılmış ve şiddetle alkışlan - mıştır. Madam Butterfiy rolünü ya - pan soprano Mes'ude Çağlıyan bu zorlu rolü takdirle zikre lâyık bir Mü - zik Hasan Ferid Alnarın idaresin- de Buçininin büyük eserini yaşat- miş, dekor ve kostümler tasavvu- run fevkinde bir itina, zerafet ve ihtişam manzarası arzetmiştir. Temsilden sonra Halkevinin şark salonunda O&ziz Cüm. hurrelsimiz ve refikaları yan- larında Meclis reisi, Başvekil, Vekiller, Parti umumi kâtibi ol. duğu halde genç san'atkârlar: hü - zurlarına kabul ederek her birine ayrı ayrı ütifstta bulunmuş v kendilerine «Türk ope tarihi ne geçecek olan şü teşvikkâr söz- leri söylemiştir: «Görüyorum ki çok çalışılmış, izlerden bu muvaffakiyetin daba büyüklerini bekleriz. Biz sabırlıyız. Sizin de sabır ve aşkla çalışmanızı isteriz. Bu büyük san'ata bir inkı- lâb hamlesi içinde başlamış bulu- nuyoruz. Bu san'at, san'atların en yükseğidir. Bu san'atı ileri götüre - inlolâb ve san'at aşkile çalışacak - smız ve behemehal muvaffak ola enkaz, Ümüdlerimiz £ sizlerdedir. Hepinizi tekrar tebrik ederim.» Müteakiben rejisör Karl Eberti de tebrik eden sayın İsmet İnönü beş yıllık bir mesaiden sonra sah. Bemizde tam bir opera seyretmenin bir iftihar mevzow olduğunu ifade etmiş ve bu uğurda emek sarfe- den üstada o iltifatta bulunmuştur Büyük Cümhurreisi Halkevind aynlrken holde biriken genç san'- lerce güzide tarafından alkışlanmışlardır. Anadolu ajansının Berlin muhabiri bildiriyor (Baştarcfı 1 inci sayfada) nuşmalar şu suretle hülâsa edilebi. lir: Almanya hiçbir vakit Türk ara. zisinden askeri mahiyette transitler hararetle «icrasını ne istemis ne de düsünmüş- Böyle bir ihtmel bir hayal imahsulünden başka bir şey değil - dir. Irak ve Suriye vekayii Alman- hakikate tevafuk etmediğini ve AL manya devletinin hiçbir suretle Tür kiyenin emniyetini tehdid etmeğe veya Türkiyeye karşı, Türk hökü metinin arzusuna, o Türk milletini şeref veya menfaatine muhalif ta. Almanyaya isnad o - projeleri ecnebi goze- tecilerin tertibleri ve Türkiye Almanya arasındaki münasebatı ib- İal etmek istiyen ecnebi manevra - larıdır. Ayni zamanda bu tertibatla Almanyada bir aksülâmel husule ge tirerek müstakbel hareketler hak - kında Alınan askeri plânlarının an- laşılması gayesi de takib olunmuş. tur. Almanya, Türkiyeye karşı, her. hangi bitaraf devlete karşı besledi- ğinden çok kuvvetli ve hususi bir sempati “beslemektedir. e Almanya siyasi ve makeri vaziyetleri inkişaf ettirecek surette kararlar ittihaz €- derken düima eski müttefikler o - lan, Türkiye ile bir ibtilâf zuhur et- trebilecek her o hareketten çekin mek lüzumunu da gözönünde tut. muştur. Zaten hakiki vaziyeti anla. mak icin vuzuh ve aklıselim - le tetkik etmek kifayet eder: Eğer Almanya bitaraf memleketlerin ö- te tarafına asker nakletmek isterse İelinde bu husus için Eşe adalarile Girid vardır ki mükemmel ve kâfi İbir yol hizmetini görebilir. 1, kitaatın ve ordu m meden nakli imkfinın: tamamile is- bat etmiştir. Bugünkü harbi bilen. ler için ise, Türkiye yollarının ve şarki Anadoludaki tek hatlı de - miryolunan - esri bir orduyu nakli izim gelen mwazzam ih me derede az tekabül e - debilereği de bir sır değildir. Balkan. Irak ve Suriye hâdisele- Ti tamamile isbat etmiştir ki Alman İya Tütkiyenin emmiytine hiçbir va- İt taarruz etmek emelini besleme- miştir. Almanyanın Türkiyeye kar- olan siyasetinin esasi hiçbir tür. ihtlâfa meydan vermemektedir. Bundan 18 ay evvel anlaşmamazlık lara sebebiyet veren Türk siyaseti. hin bugün Türkiyeyi bülüftan uzak tutmağa matuf olduğunu görmekse Berlin için kâfi bir itminan eseri olarak telâkki edilmektedir. & Son bir Kata içerinde, mem İeketimize muhtelif ecnebi memle- ketlerden kâğıd, demir eşva, tıbbi, kimyevi ecza, natalin ve büy gel İmiştir. Bu maddelerin ekserisi Al. nya, Macaristan we Romanyadan getirtilmiştir, tebrik ederim. o Muvnffak oldunuz.) cek sizlersiniz. Israrla, | bılemadan,| atkârlar ve temsile iştirak eden yüz- | ya devletine isnad olunan plânların | idin İrRvST COMPANY - Mussolininin nutku Berlinde fena karşılandı (Baştarafı 1 inci sayfada) Mussolininin hayağ sohası bak, jk aki cümlesinin manası ile elâ. kadar sarih bir sual sorulmuştur. Bize şu cihet anlatılmıştır kas . keri işgalin si; teşkilâtlandır. ma ile ve hayat sahası ile hiç bir alâkası yoktur ve bahis mevzuu ©. lan keyfiyet, halli genel kurmay- İsrâ aid dahili askeri bir mesele. İdir. İtalyan askerleri ancak Alman âskerlerinin yerini alriktadır. Selâniğin işgali teyid edilmemek» Hayat sahasına gelince, Mus her halde Yunanistanın ar tık İngiliz sahasına dahil bulun - madığını ve şimdiden İtalyan menfaa mıntakasına girmiş olduğunu söylemek istemiştir. Yunan gazeteci konuşmaların da teyid ettiği inti. baımniza güre, yeni vaziyet güç - lükler doğurmaktadır, Şünkü Yu. | nanislan teslim olduğu zaman, muksdderatının yalnız Almanya - ya bağlı olacağını sanmış ve başka. bir devletle değil, fakat Almanya ile iş birliğine hazır bulunmuştur. Mesele, tu suretle çok aktüel bir mahiyet almıştır ve bitaraf İmahfellerde sanıldığına göre, bu. man bütün Akdenizde akisleri gör j rülecektir. Yurd ve Dünya — Bu aylık fikir mecmuasının 6 nci sayısı çıkmıştır. Varlık — Bu san'at, fikir ve ede- biyat mecmuasının 190 nel sayası m. tişar etmiştir. Havacılık ve Spor — 244 üncü sa - yısı bol yazi ve resimleri çıkmıştır. Beden Terbiyesi ve Spor — B. T. U. Müdürlüğünün çıkardığı bu spor Mmecmuasının oHaziran sayisi intişar etmiştir, Hava Mücumları ve Sinir mukave, İmeti — İngilzceden Şeki Engmer tarafından kçeye çevrümiştir. Tes Miz bir baskı e kiab halinde çık. muşta. İ Belediyeler Dergisi — Nisan sayı intişar. etmiştir. BANKA KOMERÇİYALA İTALYANA Tamamen tediye eğilmiş sermayesi: 700.000.009 İtalyan Lireti MERKEZİ: MİLÂNO Bütün İtalyada, İstanbul, İzmir, Londra ve New.York'ta şubeleri vardır. Mariçteki bankalarımız: BANCA COMMERCİALE İTALİANA France) Paris, Marseille, Toulense, Nice, Mentor, Monaco, Montecarla, Cannes, Jnanles » Pıns, Vilefranche. İsur . Mer, Gasablanen (Maroc). BANCA COMMERCİALE İTALİANA EB ROMENA: Bucarest, Arad, Bralla, İBrasoy, Cluj, Costanza, Czlaz, 5'biu, TimicMoara, BANCA COMMERCİALE İTALİANA İE BULGARA Sofia, Burgas, Plovdiv, -İVarna, BANCA COMMERCİALE İTALİANA İPER VEGITTO. Alexandre #Egyple, İikahire, Pürt - Sai. | BANCA COMMERCİALE İTALİANA İB GRECA, Atina, Pir İ BANCA COMMERCİALE İTALİANA İTRUST COMPANY. Philadelphia. BANCA COMMERCİALE İTALİANA New - York. Müşterek Bankalar ue Française et İtalenne Pour İramerigue du sud, Paris, Arjantinde: Buenos - Aires, Rosa, rio de Santa #6 BRESİLYA'da; Sao . Paulo ve baş ben şeberlerinde şubeler. CHİLİ'de; Santiago, Valparaiso. COLOMBİA'da: Bogota, Barran - İanüla; Medelin. URUGUAY'da; Montevideo. İstanbul merkezi: Galata, Voyyo . da caddesi, Kareköypalas, Telefon: 44845 İ. bürese: Alalemcian han. Telefon: 22900 3/11/12/15. Beyoğlu bürosu: İstiklâl caddesi No. 347. 'Telelom: 41048. Kasalar icar: İtalya ve Macaris - tan için ve Tourisliyue çekleri ve B. C, İ TRAVELLER'S çekleri, » GÖZ DOKTORU Nuri Fehmi Ayberk Haydarpaşa Nümune hâstanesi göz mütehassıs İstanbul Belediye karşısı, Saat (8) ten sonra. Tel 23213

Bu sayıdan diğer sayfalar: