18 Haziran 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

18 Haziran 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Resmi Tebliğler Alman hava akınları Londra, 17 (A-A.) — Neşredilen resmi (bir tebliğde “ bildirildiğine göre Alman tayyaveleri Pazartesi Gecesi İngillere üzerinde «hem Miyetsiz taarruzlarda bulunmuş. Jardir, İngilterenin şark sabilleri, garb ve cenubu garbi mıntakalarına bir kaç bomba atmışlardır. Bazı yer- ler hasara uğramıştır. Yarab mik. tar azdır. Ölen olmamıştır. Bu İaarruzlar esnasında üç Alman tayyaresi düşürülmüştür. Alman tebliği Berlin, IT (A.A) — Tebliğ: Alman tayyareleri o İngilterenin cenubu şarki ve cenubu garbi #8- hillerile İskoçyanın şark sahilin- de müteaddiğ limanları bombar- dıman etmişlerdir. Dün gece Alman bombacılar müteaddid İngiliz tayyare Mey- danlarma #aarruzda o bulurmuğ bir vapur bomb: miş ve İskoçyanin şark sahilinde de bir yapur ciddi hasara uğratıl- maçtır. z İngiliz tayyarelerinin gündüzün Alman körfezi ve işgal altındaki ârazi üzerinde uçuş teşebbüsleri düşman için ağır zayiatis skim kalmıştır, 16 İngiliz tayyaresi hâ- Ya muharebelerinde ve hava dafi topları tarafından düşürülmüştür. Dün gece düşman garbi Alman- Yann müteaddid yeri Ve yangın bombaları atmıştır. Mü- teadâld sivil ölmüş veya yarslan- mıştır. İskân mahallelerinde -bir miktar ewin harab olduğu veya hasara uğradığı bildirilmektedir. Bâzı endümtri ve şimendifer tesi- satı da müteessir olmuştur. Gece avcıları dokuz. İngiliz tay- yaresini düşürmüşlerdir. an 16 Hazirana ka- cem'an 53 tayyare Aşmi devrede 22 tahtibe uğramıştır. İş i Şiir, hikâye ve piyes müsabakası U:küdar Halkevinden: | — Üsküdar Halkevi dil ede. biyat kolu Türk kahramanlığı mev zuu Üzerinde bir müsabaka açmış tır, 2 — Be müsabakaya şir, hikâ- ye, piyes ve Türk kahramanlığın belirten her nevi yazı kabul elik mektedir. ii 3 — Birinci, ikinci ve üçümcülü- ğü kazanan vazı sahiblen neşir ve| ver. temsil haklarını Halkevimize. ve i Melerine mukabil kiymetli Yeler kazanacaklardız eke 4 — Evvelce yaptığımız ilân, Ae ı ar kadar gönde esi şeklinde idi. Alikağarlarin zamani der bul- malarna binaen yazıların en 5<$ 15 Temanuz (941 Salı gönü skşm- mina kadar dit, edebiyat şubesi r€- Eskizaptiyede gördüğüm gari » belerden de meşhur (Leman)in katili Tuişucunun (Hafız) dı. Bu #demin hakiki ismi ne idi? Bilmem. Hattâ rivayete göre onu müstantik bile bilmiyordu. İsmini soranlara tam kırk sene: Hafız! demiş. Ne nü Fas kâğıdim göster ne de ba » kiki ismini söylemiş. Zaptiyede onu herkes (Tursucunun - Hafız) diye sağırırlardı. Saz çalarken de ağlar dı, Hassas bir adamdı. En e Şaldığı şarki şu idi: Leman gidiyor; hasretine can mı? Bu sarkıyı kendisinin çıkardığım söylüyorlardı. Defterimde birkaç şarki yazılıy. dı. Hafıza onları gösterdim. İki üç tanesini çok beğendi. Bu suretle 0- munla canciğer şlduk. > Hakı dedim bu (Leman) #arkimni ne kadar seviyorsun? Gözünden iki damla yaş akti: — O benim şarkımdir. Benim minin şarkimdir da (ondan! li, — Nasıl Leman?, — Beni gene ağlatacakın Ho « £am!. Fakat: bugün ağlamıya ihti. ie var, Bir kitabda okumuştum. anin bazan ağlamıya da ihtiyacı muş... .“ sustum.. o anlatmıya başla” — Geçen. sene tam bu vakitti; “edi; Zeyrekten aşağı" doğru ini (HALK DESTA Rüzgârlı ve soğuk kiş gecesin « de, semada bulutlar uçuşurken, a- ralarında ayla son rub'u ışıldarken Çiçekdağı eteklerini örten slk m - İaçlı, karanlık ormanından geçen yolcu, dalların hişris, rüzgâr uğultusu arasında inliyen bir kadın sesi duyar. Bu ses ağliyarak çocu. ğnnn ninni söyliyen bir annenin se- sidir... Yolcu bu sesten korkup beygirini sürmez de bu sese kulak verirse şu ninniyi İşitiri lan cıktım yayan! Dayan hey dizlerim dayan, Emim atlı, dayım yayan!, Bebek beni deli eyledi... Ninni bebek oy! Yaktı yakti kül eyledi o Ninni, ninni bebek ey! Tabancanın ipek bağıl, Baban bir aşiret beyil. Katilin oldün Bebek beni deli ey'edi ü ear oyl Yı aktı kül eyledi o Ninni, eid ninni bebek eyl. Bu ses Halimenin sesidir... Ha- lime köyün ep güzel, en sevimli kı. zıydı. Henüz evlenmek çağına gel. mişti ki etrafında delikanlılar per- vane gibi dolaşmıya başlamışlardı. Bağdan dönüşünü. suya gidişini bekliyenler vardı. Fakat Hi hiç birine yüz vermezdi. fakirdi. Babasi şehid düşmüş, nesi de yatalak olmuştu. Hastaya bakan, evdeki küçük (kardeşlerini büyüten bep Halimeydi Sabahtan akşama kadar görmekte olduğu iş- ler o kadar çok, o kadar ağırdı ki kızcağıza delikenliları dinlemiye de düşünmiye de vakit kalmıyordu. Fakat günün birinde köyün ci varına bir aşiret kondu. Hayvanlar Köyde bel yeyip da © cörmerddirler. A sepet, sepet meyva nmağa başlandı. Köy. gülrrüştü, Yalniz köy delikanlıları pek memnon görün » müyorlardı. Zira köyde sik mk do- laşan Yörüklerin çoğu kendileri ka- İdar belki de fazla yakışıklı erler Köy kızlatının zihnini gelmeleri İtehlikesi başgöstermişti. Yörüklerin âdeti Yörük kızlarile evlenmekti; amma bu kaidenin istisnaları da ©- İlabilirdi. Netekim bunlardan | biri, İgünün birinde su başmda bulunan Halimeye yaklaştı — Billah iri kara gözlerine, ke. man kaşlarina, al yanaklarına im » rendim... Söyle ismini de buradan uzaklaştığımda seni anayimt,.. yanakları bir kat daha kizarmiştı. Cür'etkâr delikanlıya | hiddetlenip terelikle mukabele etmesi Hizim gel- diğini bildiği halde bir türlü buna kalbi razı olmuyordu. Delikanlının lümsedikçe yordum. Bir pencere açıldı. Sarişın, bebek gibi bir kiz; güneşe bir havlu İserdi.. yürürken biliihtiyar durmu» | sum. Sanki oraya Kimin kızıydı? Kimdi? Melek miy di? Şeytan mıydı? O köyünü; nilemi; her şeyi unuttum. O evin etrafında dönmiye başla - dim. Mütekaid bir binbaşı kizi imiş. Tam üç ay görücüle: yolladım. Ara. ya adamlar koydum. Kiz kandır. dum, babasi Tazı olmadı; babasını ikna ettim: anasi sed çekti, Her dürnür yollayışımda aldığım ce - İvabları cebimdeki deftere kayde - diyordum. Kıza üç dört mektub yazdım. Ağacın altında kargayı bekliyen tilki gibi dil döktüm. O. madı, Giyindim, kuşandım. Unka. pani gazinosunda babasina yalvar dim. Metelik etmedi. Nihayet heri. "İmar başında birakı -İbca, hattâ Bu sözlerin karşısında Halimenin! Ninni bebek, ninni Kaleme alan: Ekrem Reşid NI) ince kaytan biyiklarinn altinda iki sira beyaz, parlak dişleri görünü - yordu. Endamında hem incelik var- dı hem kuvvw Halime hiddetle. nemedi, Sadece mahcub olarak ba- mı eğdi, — Kız... Bana istnini dinmeyecek misin). Seni görünce içimde bir şeyler oldu!. Böylesi hiç başıma gelmemişti!.. Kiz, ben sana adama. kıllı vuruldı Halime bakraçlarini, okaplerla! 'ak evine kaçti, * Aşiret beyinin bir köy kizini sev- miş olması Yörükler tasalından hem hayret hem taac:ile karş'lanmış- 1. Dünyada kiz mi kalmamıştı). Koskocü aşiret beyine kim kızını vermezdi? Hem de ne Yörük beyine fakir bır köylü kız yakışır miydı? Ubada bu ve buna benzer suallar gizlice irad edilirken, İKöyde de aşiret beyinin Halimeyi is temiş olması kahve sohbetlerinin baş ne meyzuu olmuştu. Beyin Hal 6 büyük ağırlık vere ceği, kizin annesile Kardeşlerini zen. gin edeceği söyleniyordu. Halime” bu vadilerin hiç” birime kulak asmiyordu, Yalniz su başin. da, elleri kalçasında. gülerken ince kaytan Bıyıkları altnda ikt sira be. yüz ve parlak diş gösteren, tatlı ba- kışlı delikanlinin karım olmak bah- tiyarliğim duymaktaydı, * Düğünleri son derece şaşaalı ve mutantan oldu. Hiş bir aşiret beyi-i nin kına ve zifaf gecesi bu türlü bol şenlikle kutlulanmamıştı. Her tara- fa haberler salınmıştı. Her taraftan Yörükler, seymenler, efeler, zey » bekler, pehlivanlar gelmişti. Ka - zanlarda pişen yemekler yenmiş, meş'alelerin kızıl ziyas, altında tür. küler söylenmiş, oyunlar oynanmiş, İ güreşler edilmişti. Bu düğün herkeste unutulmaz hatıralar o birakmıştı: © derece ki nice yıl sonra, düğün zamanındaki delikanlılar ihtiyar olup sopalarina dayanarak kahveye ( geldiklerinde, derdi kit ' Zifaf gecesi karısını öl da Karagöz perdesine Arabı; Ace. mi, Lâzı, Arnavudu otuz iki milleti topluyor. böyle adam me yapmaz mahlanmiştam, İmeşhur Karagözcü kâtib Saffet bey |Hocam? fin biri bana bir (ilâç) öğrettil. — Aman Hafız ne ilâcı bu? — Dinle Hocam: Erenköyünde vardır. Rakı fiçisinin dibinden hiç Bana bir akıl öğretti. Hafiz dedi. Bu kapiyi ancak altin anahtar açarl Ne yap yap bir kırmız! kesenin içi- ne üç yüz lira koy, Kizin babasına yola? Ben de öyle yaptım. Bağımi bahçemi, varımı, yoğımu ssttim. bir kesenin içine üç yüz lira koy - dum. Kizin babasina yolladım... — Aldı mı? — Almaz olur mu? Aldı ve ki- zin bana vermiys söz i, — Aferin Karagözcü Saffet bey; dedim; sana tam akıl öğretmiş. Öğretmez mi?. On on beş deri parçasına birer çomak takıyor »İ evlendi barek bir günü, kaç yildir ne büyük) ö : tosun, ne aslan, — Hey gidi günler hey!. Ne dü- ğümdü bizim Halimenin o düğünül. Böyle düğün, evlâdlar, ne görül - müştü, ne görülecektir... Aki yil geçmişti. Alti uzun yılı, Halime, aşiretin seyyar hayatina katılmış gitmişti. Koyun ve deve sürülerinin arasında otlak peşinde, duğdan dağa, bayirdan bayira, ir- maktan Om gezimişti. Fakat günler geçtikçe, haftalar, aylar, se. meler sıralandikça Halimenin saade. ti yavaş yavaş yerini endişeye terk ediyordu, Kaisirkik endişesil,. Hali. menin çocuğu olmuyordu... Hali - menin kalbi derdle dolmuştu. Her an kocasinin kendi#nden baş çevi. receği korkusile üzülüyordu. Nihayet bir gün, mutlu.bir gün, inin yedinci senesinin mü sabırsızlık ve endişeyle o beklemiş olduğu çocuğu taşıdığını anladı, Aşiret beyi bu mes'ud baberi bü-| yük sevinç tesahürlerile kazşiladı. Şimdi yalnız beklenilen (o bebekten bahsediliyordu. Onun ne güzel, ne ne yiğit olacağı söyleniyordu; bebeğin bir oğlancik olucağı “da muhakkaktı; Bunda ve Halimenin de kocasının zewe kadar şüpheleri vardı. 5 ribda * yanılmamışlardı. Dünyaya gelen bebek, tombul, yu. muk yumuk, altın topu gibi bir er. kek çocuktu. Yörük beyinin meser. retine payan yoktu. Halimeye dün- yalar verilmişti, pm Göçebe hayanı iktzasi olarak, bebek henüz iki aylık iken tekrar yola çıkıldı. Halime, bin türlü ih- İtimamla kundağını al kilime sanp beşiğin içerisine (yatırmış olduğu yavrusunu ubanın en yüksek ve en uysal mayasin'n üzerine yerleştirdi. Beşiği devenin havut ağacına bağ- ladı, Böylece yola çikilmişti. Kervan yürürken, Halime bin - mekte olduğu atin üzerinde beşi. ğinde mışl mişil uyuyan bebeğini düşünerek © gülümsüyordu Kafile ilerliyordu; ağir ağir, yeknasak bir (Arkası sayfa 8 sütun 2 de) — Bittebi kıza yüz görümlüğü nda Eren-| kalkmaz. Fakat yaman bir adamdır. |falan da hazırladın? — Hazırladım!. v- Ne hazırladın Hafız? — Kara saplı bir yatağan biça- ği. Kendimin bi: katilin yanında ol. 'duğumu hatırlıyarak sustum. O da sustu... — Bir de güzel ustura aldim. usturayı ve yatağın biçağıni bilet- — Muharebeye Hafız?. — Hayir. Dildademin yanma... — Kabahati ne? Bu haz'rliğin siçin? mi gidiyorsun düren a oldu bilir misın? «Ölürüm. ben Sayfa 5 -İeki yasak edilmeli mi? Şayanıdikkatbir fikir: “İçkiyi vesika ile tevzi etmeliyiz,, içki taraltarları “Yasak konunca mavi ispirto, hattâ petrol içmiye kalkı- © Finike Kale mahallesi 45 numarada Faiz Salar: «— İçkinm, ferdler ve dolayı - erindeki hepimiz görüyor yaşanan ı ve nihayet müfrid bir ihtirasın kurban: olarak mâh- volan, şeref ve haysiyetlerin ma. küs çehrelerini gizliyen iğrenç perdeler yırtıldığı vakit emen ek- seriya «alkol, denilen o helâ İle zyüze gelmektey Fakat bütün bunlara rağmen ben, «içkinin menediimesis yolun- da serdedilen fikirleri doğru bul muyorum, Bizde bır derbi mesel vardır: Çok söyleme arsız eder - sin, saklama hırsız edersin derler. Hakikaten insanlar menedildikle. Ti ve mahrüm brekıldıkları her hangi bir şeye karşı daha çok ha. ristirler. Bu sebebdendir ki en bü- yük-fenalıkları yapanlar dalmi bir a yaşama - miş kimselerdir. Binaenaleyh böyle bir fikrin ta - hakkuku halinde, alkol ihtiyaçla (Arkası sayfa 7 sütun 6 da) şanlar görülecektir ,, PE “Şekeri 60, 70, kibriti 10 kuruşa almıya razıyım, yeter ki içki kalksınl,, © Ankara Sümer mahallesi Sarıkadın sokak 46 numaralı evde Rifat Kütükçüoğlu: mağa benzer, Samimi arkadaş sohbetleri, ne- zih alle | toplulukları dururken, neş'eyi bodarum meyhanelerinde arıynalara ben ancak acı, atı gü - lerim, Bu kabil garib telâkkilere saplanarak bu istilâdan kendileri. ni kurtaramıyanları basla telâkki etmke çok daha muvafık olur. Bunlar ekseriyeti teşkil etseler bile, bence bir içki yasağına şid - ötle lüzum vardır.» © Ankara, Cebeci 18 nu »- marada Cemil Oyal: İçen ve içi Kr Ki içtimai bünyet dünden birçok zararlar görmüş ve görmekte bulunmuştur. Fakat bütün bunlara rağmen; içki bir yasakla ortadan kaldırı- lamaz. Bener müskirar fiatlarını herksin kolaylıkla tedarik edemi. (Arkası sayfa 7 sütun 6 da) — Okuyucularıma cevablarım Bayan Hayriyeye: — «Elimde hiçbir küvvet yok» âiyorsunüz. Yanıldığınızı güörüyo- rum. Sizin çok büyük bir kuvve- tiniz, çok müessir bir silâhınız var; Bu silâh, bu kuvvet çocuğu. nuzdur, Erkek bugün bir cinnet lırtınâsının içine düşmüş olabilir, fakat hiçbir fırtma devamlı Hildir, çocuğunu unutan erkeği de ben yalnız bir defa gördüm. Me. rak etmeyiniz, sabretmeyi de bi- İiniz. * Bay B.D, ye: — Geçen günlerden gelecek gün hâlâ o şenlikleri hatirlyarak der -İhayat gibi... Böylece Çiçekdağınaller için ahkâm çikarmak fena birlsi da olabilir. ildi usul di fakat her vakit doğru ei dam — İlk gece; ona otuz iki farzi sormak için? Erenköyünde güzel bir kinagecesi yaptık. Çengiler oy- nadı, Sazlar çaldı. Zavallı babam; validem; kardeşlerim ne kadar mes'uddu. Hafiz gene birkaç dakika sustu. tekrar söze başladı: sı namazindan son dedi. Leman be- işti... Tel; duvak; el. maslar içinde bir papatya gibi idi. İlk sualim ne oldu bilir misin ? « «yolladığım ilk görücüye ne €e- vab vermiştin)« dedim... İnce beyaz tülün alından korku ve be. İyecanla yüzüme - baktı. Kalktım. Artik yatmak zamanı geliyordu. Kapiyi kilidledim.. yanına geldim. Duvağmı açtım. İlk sözüm gene ne o netice vermez. İhtiyatlı bulunmalı pa * Bay A.A. ya: — Gördünüz, güzel, cazib gör dünliz, bir defa da xonuştunuz, mü. sahabesinden de zevk (duydunuz, Hemen talib çıkıyorsunuz. o Praük bir adam olduğunuz beli Fakat İtereddüd ettiğiniz bir nokta var * İ Bahsi kendisine açmalı musinız, yok sa doğrudan doğruya (ailesine mi müracant iniz? o Bence ikisi de caizdir. Genç kizdan ailesine bir müracaatta bulunmanıza müsaade edip etmiyeceği şeklinde biraz müp- bem bir istizahda bulunmanın hiç bir mahzurumu görmüyorum. Neti. ceyi çabuk anlatmak gibi bir fayda, TEYZE adami » dediğin dudak- lar bu dudaklar mıydı?» diye sor. dum. Kirpikleri srasından iki damla yaş süzüldü. «Demek başkasını se. viyorsunuz Leman hanim?.s diye sordum. Cevab vermedi. ESadeki beyaz mendili gözlerine o götürdü. İ Elinden tultum. Beyoz lâke karyo- İlasmin önüne götürdüm. Karşımda cansız bir manken gibi idi. Elbise lerini soydum. Her elimi uzatışım. da göğsü kabarıp iniyordu. Evet, muhakkak bir başkasını seviyordu, Karyolaya girerken tekrar gözlerin den yaş aktı, Sevgilisinin hayali o sal oyordu,ollartmin ezani . Kapı şiddetle et kapıyı kerdi- lar. Ev halkinın feryadına yetişen polisler güvey ödamna doldu. Le man karyolada kanlar içinde yat. yordu, Sekiz yerinden vurulmuştu. Komiser bana hitaben: «Bu kıs? sen mi bu hals koydun 2 » dedi. «Evet!> dedim. «Niçin öldürdün? diye sorunca: . «Yatakta İZ farzi sordum, bilemedi. Odun için öldür. düm.» diye cevab verdim. Sustu... Elindeki sazı o çalmıya başladı: Leman gidiyor: Hasretine cön dayanır mı? Leman gidiyor: Vuslatimız mah- vuruluyordu. Ni

Bu sayıdan diğer sayfalar: