TT Gdim... ları çektireceksen, (Memleket Haberleri| Divrikte İlkokul inşaatı ve yol faaliyeti devam ediyor Sivas (Hususi) — Divrikte ye, niden yapılmakta olan ilkokul bi- nasi Sivas bölgesi dahilinde eşi ol. miyan soön sisteni bir tarzda inşa olunmaktadır. Geçen yıldanberi ya- yım bir halde bulunan bu binanin ikmal edilmesinde yalimiz Akif İyidoğan büyük yardımlar temin etmiştir. Güzel Divrik bu suretle modern bir ilkokula kavuşmuş ola- vtaktir, Yol faaliyeti Divriğin istasyon - Çarşi yolu üzerindeki artan çalışmalar büyük bir faaliyetle ilerlemektedir. Bu yo- kun bir an evvel ikmal edilmesi için kaşğımakam — İbrahim — Rüştlü Akhiok büyük bir faaliyet sarfetmek tedir. Bu yolun tamamlanmasile gün den güne inkişaf eden güzel Divri- gin bu ihtiyaci da bu suretle karşı. Fanmiş olacaktır, İzmitte bir sinema halkı fazla dühuliye parasını Kızılaya teberru etti İzmit, (Hususi) — Evvelki ak. şam burada yazlık saat kulesi si. nemasında bir hâdise — olmuştur. Sinema devyam ederken elektrik. ler birdenbire kesilmiş, halk ev- velâ hayret ve telâşa düşmüş, son- ra da gürültü yapmağa başlamış. tır. Bu esnada sinema sahibi sah. neye gelerek beiediyenin emri ile elektrik 'dereyanının — kesildiğini, bunun dühuliyenin 15 kuruş iken 20 kuruş olarak alınmış olmasın. dan ileri geldiğini söylemiştir. Bu- nun üzerine halk yeniden tezahür. lere başlamış, fakat — müştereken verilen bir kararla fazla alımndığı bildirilen beşer kuruşlar Kızılaya teberru edilmek suretile hâdise. ye hal şekli verilmiş ve bundan sonra da sinema seansı tekrar de. vam etmiştir. Geliboluda imar hareketleri Edirne (Hurusi) Gelibolu büyük ve devamlı gayretlerin ese- ri olarak hemen hemen baştan başa imar olunmaktadır. Eksik ıedık ne vârsa tamamlanmakta - Gel'rbolu küçük bir şehirdir. Fa- kat suyu, elektriği, parkı, iskelesi, fabrikaları, yolları, ziraat fidanlığı ve hr etaraftan yenilik eserlerile çevrilmiştir. Ay ve yıl geçmez ki 'bı'r hayli yenilikler baş vermesin. - Şimdi de meşhur mimar Kasımın eseri olan Paşa hamamı büyük ve müşterek bir himmetle yeni bir balde.kurulmaktadır. Bundan önce de birinci Mura- dın Süleyman Paşa namına yap - tırdığı bulvar ve Kavaklı hamam. ları gibi beşer asırlık güzide eser büyük himmetlerin eseri - olarak kurtarılmıştır. Arvtaokul talebeleri muallimleri ile bir arada , Çanakkalede kültür faaliyeti Ortaokul geçen ders yılında büyük bir hareket gösterdi ve i Çanakkale. (Hususi) — Bu yıl vilâyetimiz geniş mikyasta kül. tür hareketlerine sahne olmüuştur. Halkevimiz üzetine aldığı vâzi- feyi başarmış ve memleket için çok iyi işler görmüştür. İdare he- yetini beşkil eden. Halil Dilmaç, Köycülük Başkanı Nafıia Müdürü Tevfik İleri, Kütüphane Komitesi Başkanı Maarif Müdürü Lâtif Ök- tem ve Dil .. Tarih - Edebiyat Baş. kanı Ortaokul Müdürü Akmed Tevfik Tarım, İçtimai kol Başkanı Diş tabibi Şemsettin, Spor Komi- tesi Başkanır Ali, Muhasebeci Meh med AÂli, Ar Kolu Başkanı Niyazi, Müzeler Komitesi Başkanı Orta. okul Tarih Öğretmeni Şeref Erge- nekon ve Kurslar Komitesi Baş. kanı Bayan Saideden müteşekkil olan heyetler faaliyetlerine de.- vam etmektedirler. Memleketimizin biricik irfan müessesesi olan Ortaokul, bu yıl başına tayin edilen yeni müdürü Ahmed Tevfik Tarım'ın gayretile her sahada derlenmiş - toplanmış, memleketin ihtiyaçlarına lâyık bir şekle getirilmiştir. Bilhassa kız ve erkek bütün tale benin, okul içinde ve dışında bir Türk gencine yakışabilecek bir disiplin, intizam ve inzibat altın. da yetiştirilmesine yeni müdür ta- rafından çok büyük bir önem ve- rilmiş, kahveler ve hattâ sinema- tardan talebenin ayağı kesilmiştir, Şimdi okulların tatil olmasına rağ men hiçbir talebe bu kabil yerle. re gitmemekte, nezih ve sportmen bir şekiki$ neş'eli olarak tatilini ge çirmekte, memleket irfanına mü- fid olmaktadır. —- Ders senesi içinde de ayni takib ve intizam hüküm sürmüş ve tale. benin metodlu çalıştırılması saye- sinde ortaokulun bütün imtihan. ları çok verimli bir netice vermiş. tir. İmtihanları takib eden Valimiz Atıf Ulusoğlu ve Trakya İkinci Umumi Müfettişlik Maarif Müşa. viri Fakir Erden'in takdir ve teb, rikini kazanmıştır. Mayısın 14 üncü günü sona e. ren imtihanlarda (116) kız ve er. kek talebe diploma almağa hak ka zanmış ve bu vesile ile okulda gü- yeni mezunlar verdi zel bir ziyafet verilmiş, bunu ve- da müsamerezi takib etmiştir. Çok nezih olan bu ziyafette Kolordu Kumandanı Sabit Noyon, Müstah. kem Mevki Kumandanı General Baki Vandemirz, Valimiz Atıf Ulus. oğlu, memleketin ileri gelenleri bulunmuşlardır. Bunu güzel bir müsamere takib etmiş ve çocukla- rımazın başarı ve kabiliyetleri tak. dâr edilmiştir. Ortaokülun son sı- nıflarında mevcud (122) — talebe. den (116) sı diploma almış, 6 sı ikmale kalmıştır. Birinci ve ikinci sınıflarda da aynı randıman elde edilmiştir. Yeni Müdüz Tevfik Tarım ve arkadaşlarının kurduğu düzen 0. küulu her sahada yükseltmiş ve bü- tün memleketi okula bağlamıştır. Okulun bu yıl bastırarak bütün ta lebeye ve velilerine dağıttığı T0 saytfa ikadar tutan broşürde: ü. yük Ebedi ve Milli Şeflerimizin| Ortaokul kültür sahasında oldu ğu kadar diğer sahalarda da mem- lekete büyük hizmetler ifa etmek- tedir. en Yetişerler Cemiyeti C. H. P. sinin manevi himaye- sinde olmak üzere teşekkül eden bu cemiyet Halkevinde Valimizin huzurlarında toplanmıştır. Cemiye tin hamiliği Valimize ve fahri re- isliği de Ortaokul Müdürü Tevfik Tarım'a tevdi olunmuştur. İdare Heyeti için yapılan seçim netice. Binde de Ortaokul Müdürü Reis- liğe, Nafıa ve Maarif Müdürleri Haysiyet Divanına, Hükümet Tabi bi Dr. Naşid, Öğretmen Şeref, Be. lediye Muhasib: Ali; Öğretm Alp, Hasbiye, Şuğle, Cahide de üyeliklere seçilmişlerdir. Cemiyet Halkevimizde güzel bir musamere vermiştir. Beden terbiyesi bölge faaliyeti Beden Terbiyesiı Bölgesi binâ- sının açıllma töreni yapılmış ve Valimiz güzel bir hitabe ile Genç.- liğe bu bölgenin faaliyet ve çalış- ma tarzlarını tebarüz ettirmiştir. Beden Terbiyesi Bölge İdare Heyetine: Ortaokul Müdürü Ah. med Tevfik Tarım, Nafia Müdürü Dilekler İhtiyaclar Gümüşhacıköyde ekmek vaziyeti Gümüşhacıköyden yazılı - yor: Bazi idari sebeblerden dolayı kazamızda fırınlat bir kaç gün ekmek yetiştireme. mişlerdir. Evvelâ bir günlük aksama vaki olmuş, halk de. ği ile | Höcülürün tir. Fakat gene idari sebebler- den dolayı buhran üç gün da: ha devam etmiştir. Nihayet ofisten — celbedilen — külliyetli midııdı un sayesinde sıkıntı Mıımıhh bundan — sonra hasıl olabilecek muhtemel va- ziyetlere karşı şimdiden tedbir almak lâzımdır. Alâkadarla- rin dikkat nazarlarini celbe. deriz. Ödemişte imar faaliyeti arttı İzmir (Hususi) — İzmirin en ileri kazalarından olan Ödemişte imar faaliyeti geçen senelerdekin- den üstün bir hızla devam etmek- tedir. (Her sene Ödemişin müstesna yaylâsında dinlenmek — maksadile pek çok kimseler Gölcüğe gitmek. tedirler, Ödemişlilerin misafirleri. ni barındırmak için Gölcükte inşa ettrdikleri modern otelin noksan- ları vilâyet bütçesinden verilecek tahsisatla ikmal edilecek ve ziya- retçilerin hr türlü ıstırahatlerı te- min olunacaktır. Valimiz Fuad Tuksalin yakın a. lâkası ve kaymakam İhsan Kota- ğın verimli çalışmasile bu sene Ö- dem'şte yol faaliyeti çok geniş ol. muştur. Ödemiş - Bozdağ ve Boz- dağ - Salihli yolları esaslı bir su. rette tamir olunmuş, bütün nakil vasıtalarının emniyetle gidip gel- meleri temin edilmiştir. Hükümet Tabibi Dr. Naşit Tanal, Vilâyet Maiyet Memuru Hakkı, Ortaokul Müdür Muavini İrfan Sarmer. Asbaşkan Cevdet, Deniz. cilik ajanı Ali Dalyancı'dan mü- rekkeb. olarak teşekkül — etmiştir, Bütün vilâyete şamil geniş bir fa- aliyet başlamıştır. , «Son Posta> nm tefrikası: 33 Çingene Çopur Kel Aliçonun gayrimeşru oğlu olan Çopur nihayet bir gün Kırkpınarda babasına karşı güreşe çıktı : Kavas oğlu Koca İbrahim, Han- çu oğlu, Pamukçunlu, Yusuf, Kara- göz Ali, Adalı Halil, Çingene Ço- pur. Hepsi; Aliçoya — göz dikmiş- t. Hele; yeni yetişen gençlerin bü- tün emelleri o idi, » Kavasoğlu, güreş geçmek üzere idi. Kvanların da yaşları Aşağı ve yukari Hançu da, mukçunlu da ihtiyarlamıştı. göz de kırk beşlik vardı.. Asıl güreşi, Yusufla Adalı Ha. KI yapacaktı. Adali ile Yusufun yaş ları arasında ancak beş yaş kadar fark vardı. * Adalı, Aliçoyu meydandan çıka. rip baş olmak sevdasında idi. Birkaç senedir de bunünla meşgul idi. Fakat; bir türlü ihtiyar Aliço - yu yenemiyordu. Ekseriyetle beş altı saat boğuşmadan sonra; güreş- leri beraberc kalıyordu, Cazgir Osman pehlivan, pehli- vanların ve meydanin kurdu oldugu Çopurdan da Bu peh- ilerilemişti. Pa- Kara- Şuracıkta, okuyucularıma Çopu- purun kim olduğunu hikâye etmek isterim. Bu hikâye çok meraklıdır. Zannedersem, memnuün olacaksı. niZ... Çopur; bir çingene — çocuğudur. Ve piçtir. Babası Aliçodur. Yaziın, hayvanlarını otlatmak, ve çiftliklerde orak biçmek üzere Kocamustafapaşa taraflarına gelen çingeneler, Kırkpinar etrafında ça- dırlar kurarlar ve kışa kadar — ora- larda yerleşirlerdi. Aliço; gençliğinde başpehlivan- hk güreşlerine geldiği zaman, Ço. purun anasinı orada, burada fal bakarken görmüş, çingene - karısı, genç ve olurundan aşifte güzel bir kadin imiş.. Aliço; ezelden hovar. da yaratılmış bir pehilivan olduğun. dan; çingene harisiına balta olmuş... İşi pişirmişler... Gel , git İ karıisı bir çncuk dünyaya ge!ırmıı.. Fakat; bu çocuk diğer çingene çocuklarına benzemediği gibi, ka- dınin evvelce doğurduğu iki sıska Z- Si i cihetle; kimin kiminle güreş bilirdi. Daha pehlivanların dibine gelmeden kafasından tayin etmişti. Hanco Aliçoyu korumak için çıl- gar yapmiş vaziyette idiler... Adalı; Çopurla bağdaşmış idi. Yusufun Karagözle olduğu mu - hakkaktı. Karagöz Aliçonun baca- naği olduğu halde ezeli ve ebedi hasmi bulunduğunu cümle âlem bi Hyordu. Pamukçunlu da; Kavasoğ- lu Koca İbrahim!le anlaşmış gibi idi. Cazgir; Hançoyu Yusufa verdi. Alçoyı da Çingene Çopuru daya. di. Cazgırin bu tertibi pek yerinde idi. Adah ile, Aliçonun eşlerini asıl hasimlar arasiInda taksim etmişti. Çopur, Aliçoyu denk olarak yora bilirdi. Ve aralarında da külakar- dı konuşarak oynaş güreş yapmala- rina imkân yoktu Hanço da; Aliçonun arkadaşı olduğundan Yusufla — uyuşamazlar- dı. Muhakkak bu iki çift, kıran, kı- rana güreş yapacaklardı. Adalı Karagöz Ali ile tutuştu. Karagöz Ali ile de Adahnin uyuş. masına imkân yoktu. Çünkü; Yu - sufun anlaştığı bir adamdı. Kavasoğlu da, —Pamukçunluya düştü. Seyirciler; cazgırin ne yaptığını anlamışlardı. Kırkpınarın, seyirci- leri bütün peylivanları tanidıkları gibi; cazgir kadar da bu işin içini dışını bilirlerdi. Aklço; Çopuru kendine eş verdi- ğinden dolayi cazgıra fena halde içerlemişti. Çingene Çopur baş belâsı bir he rifti. Kolay kolay meydan yerin- den çikarılamazdi. Eğer; çabuk yenemezse; beş alti saat güreş muhakkaktı. kazan eşleri i| ve biçi e ğe A du. İri kemikli, iri gövdeli, elli ayak- h bir çocuktu. Doğduğu zaman çingeneler kantara vurdular. Yedi okka gelmişti, — Çingene karısinin kocası, etra. fiında bulunan çingenelere böbür. leniyordu. Lâf değil; kimsenin vü. cuda getiremediği, bir evlâd düm- yaya getirmitşti. Zavallı çingene Çopuru evlâd gibi bağrına bastı. itina ile büyüttü, Çopur; büyüdükçe irileşti. Deli- kanlılaştıkça boylandı. O, ne fala bakan çingenelere, ne de eşek ve kısrak güden arkadaş- larına benzemiyordu. üne gelen. le güreşiyor, siska, cilız çingene ço- cuklarını yerden yere vuruyordu. Çopurun anası; oğlunun hangi ödülden geldiğini bildiği için onu bir pehlivan gibi yediriyor, içiriyor, zora koşmadan besliyordu. Çopurun babası da bu hale şaş. mıştı, İkide bir karısina: — A be karıicığım; Kocamusta- fapaşanin yaylası yaradi bana... Gördün mü Çopurumu? yirmi yaşına geldiği zamay başaltı peylivanı olmuştu. Önüne geleni ye dolaşıyordu. i. Namı R rini aşmış ÂAkdeniz ııhılluinde söy leniyordu. Nihayet; Kırkpinar başpehlivan.' lık müsabakalarına girmek — üzere ıpaqayı geldi. ed.ulAn"ll'( (gene v e Kocamustafapa dır- larıni kurmuşlardı. edem z (Arkası var) tadl. Bu —hakkından — vazgeçerek ne eğmı'ç.olduğu başını kaldırarak gu mahud, şu uğursuz, hayırsız,|sordu: başımıza belâ getiren on bin lirayı ödemiş olursun, işte bu kadar!... Şetvanın yumuşamış olduğu a- Şikândı. Aksi takdirde bu kadar uzun nasihat dinlemezdi. Fakat he — nüz bir karaz almış değildi. Bu da — belliydi Şimdi biraz cebir kullan - -Mak her halde faydalı olurdu, Di- dar devam etti. — Bak sana son sözümü söyle - Üst tarafını sen düşün... (Artık ben karışmam,.. Amma şüu- nu da bil ki sen burada balıkçılığa devam edip beni burada sımsıkı bağlıyacaksan, hergün bana bir kaza olâcak diye yürek çarpıntı - ben — burada kalmam... Yok, yok, zannetme ki seni bırakır da giderim,.. Hayır, bunu yapmam... Ben namuslu, şe- refli bir kadınım,., Kocam nerede, ben orada... Evet... Seni zorla a. — Zorla mı dedin?... Nasıl ya- parsın onu?.. — Nasıl mı" ** Ayol bundan kolay ne var... Her halde seni arı- yanlar var... Bunu unuttun gali- ba... Sen unutursun amma ben unutmam.,.. Ben de Antalyaya ba. yılmıyorum,,. Ben de ğgencim, gü. zelim,.. Ben de hayatın ne oldu. ğunu gördüm, anladım... Amma ne çare, elden ne gelir!... Antal - yaya gidip kapanmak hoş bir şey değil... - Biliyorum... Amma her halde burada kalmaktan iyi.., Ne yapalım talihimize küser ocağımı- za gireriz... Ben de gezmek eğlen- mek isterim... Amma zarurt kar- şısında boyun eğip oturmasını da bilirim,.. Antalyaya gidelim di - yorsam zevkim için değil, merak etme, sırf hayatımızı yoluna ko - yalım diye... — Ben Antalyaya gitmem!... —Ben de seni zorla goturmesı- Bim B . leez Yüksek Mühendis Tevfik - İleri, YAZAN : EKREM REŞİD telgraf parası!,.. Sen — gitmezsin amma seni götürürler, hem de ke - lepçeli olarak götürürler!,.. Başı- mıi kızdırma, teglrafı çeker, nerede olduğunu bildiririm ha.. Ertesi günü Anadoluienerim terketmişlerdi. On gün sonra binmiş oldukları vapur Antalyaya vasıl — olmuştu. Şetwvanla Didar, karaya inmek için akşamaı beklediler. Ortalık karar « duktan sonra gizlice, iki mücrim gibi, vapuru terkedip hızlı adım - larla evlerinin yolunu tuttular, Didar, besmele çekerek kapının deliğine anahtarı koyup çevirdi. İçeride. uzun zaman kapalı kâl - mış evlerin küflü ekşi kokusu var- dı. Şetvan bir kibrit çakmak üze- reyken Didar durdurdu. — Kapıyı kapa da öyle... diğimizi daha bu akşamdan etmeğe lüzum yok... Kapi iyice kapanıp sürmelen. dikten sonra Şetvan kibrit yaktı. Taşlıktaki masanın üzerinde Jâm- ha Aresamardtr: ininda oaz vardı Gel - ilân 5. |kâyet edecek zaman değildi. Şetvan fitili tutuşturtdu, — Taşlığı sarı bir ziya kapladı. Şetvanla Di- darın gölgeleri duvarda birer dev gibi yükseldi. Ne kasvetliydi bu ev!... Karı koca ayni zamnada duy dukları ayni hissin tesiri altında kalarak içlerini çektiler. Fakat şi- Her şeyden evvel şu mahud on bin li- ra meselesini halletmek lâzımdı. Didar, kapıdan girerken yere bı- rakmış olduğu paketleri, bavulları almak için eğildi, — Bu ne?... Yende iki zarf duruyordu, Pos- tacı bunları kapının eşik aralığın- dan içeri atmış olacaktı. — Efendi, oku bakalım nedll'- Şetwan zarfın birini açtı: İmza- ya göz attıktan sonra: — Sehbatiden... — Kim?... Hafız Sebati Efendi mi!,,. Aman bunak, münasebet - Kalkıp bilmem nereye gitme - miş olsaydı, eyinde güzel güzel o- turmuş olsaydı her halde Didarın başıma bu kadar derdler gelmiye- cekti. Kendi kabahatini tahfif maksadile Didar yapmış olduğu yanlış harekete bir müsebbib ara- maktaydı. Evet, olan bitenden hep Sebati Efendi mes'uüldü. — Oku bakalım ne diyor!... «— Hemşirem Didar Hanım. Evvelâ selâm edip gerek Sizin, ge- rek zevci muhteremenizin hatırı - nızı sual ederim, Beni sorarsanız hemşineniz hanımın vefatından - beri Geredeye nakli mekân eyle - dim. Maksadım dünyaya — gelmiş olduğum toprakta göçüp defnedil- mektir. Ne yapalım, ihtiyarlıkta böyle şeyleri düşünmek pek ta - bikdir. Malümunuzdur ki Cenabı- hak bize zürriyet ihsan buyurma- dı. Buna mukabil hamdolsun kim. seye muhtaç olmadan, hattâ mü - reffehen yaşamamıza müsaade ey- ledi, Şöyle ki hemşireniz Behice Hanımın vefatında İstanbulda Sul tanselimde ve Beşiktaştaki iki e. vimiz vandı. Bunları sekiz bin üç yüz elli liraya —mukabil sattım, Maksadım memlekette, pederden mevrus evceğize çekilip âsüde bir hayat sürmekti. Buna hamdolsun nail oldum. Ancak buradaki tarla- larımız beni bol bol geçindiriyor. Fazlasına ne lüzum var, Mezkür ev ler benim sây ve gayretimden zi - yade hemşirenizin mükemmel jda- resi, tasarrufu. iktisadı sayesinde bizim olmuştu. Binaenaleyh bu ev lerin bedelini merhumenin en ya- kın hısımına vermek haklı olür. Buna binaen mezkür hane bedeli olan sekiz bin beş yüz lirayı ye - dimizde mahfuz bulunan diğer beş bin Bra ile beraber, cem'an on üç bin beş yüz liryar banka vasıta - sile namınıza — gönderiyorum. Bu meblâğı arzunüz veçhile tasarruf eylersiniz. Varisim bulunmadığı ci hetle buradaki tarlalarla evi Tay- yare Cemiyetine teberrü eyledim. Allahüâlem yakın olduğunu tah . min eylediğim vefatımdan sonra bunlar mezkür cemiyetin malı o - lacaktır. Hemşireniz Behice Ha - nımla beraber bizi arasıra yâdet. menizi, Cenabıhaktan bizler — içim rahmet ve mağfiret niyaz eyleme- nizi rica ederiz, Bazan da ruhumu. za ittihafen bir iki sürei şerif ©. kunursa ruhlarımızın şâd ve han- dan olacağı muhakkaktır. Sizler gibi eslihai ümmetten zevatın duasına muhtacız. Hakkınızı helâl etmenizi gerek sizden,gerek bira- derim Şetvan Efendiden rica ile mahsus selâm ederek sizleri Hak taalâya emanet ederim. Eddai Ha- fız Sebati.> Şetvan mektubun sonuna güç - Yükle gelebilmişti. On üç bin beş yüz lira,., Adeta gökten nazil o - lan on üç bin beş yüz lira... Her türlü takibatı durduracak, yüz . rasını silecek, kendisine eski iti- barını iade edecek olan parayı bul- Didar,,, Ne dersin!., — Ay süs,.. Fena oldum..; Za. vallı adamcağız!.., Aman ne iyi adammış!... Dur fazla sevinme... Para gelsin hele... Ben bu parayt avucumun içinde görmeden pa - çaları sıwıyamam!... Öbür zarf uştu. — Didar... neymiş? ... (Arkası var) Kari oralarda — değildi. Çopur niyordu. Kispeti sırtında, köy kly Çopur, yirmi beş yaşlarına gek dıgı zaman baş pehlı'vınlır ıınıu— e-