21 Haziran 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

21 Haziran 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

am : Memleket Hinb erleri | Çorluda Traktör ve harman makineleri faaliyete geçiyor Çorhu (Hususi) — Öğtendiğime göre Ziraat Vekilimizin Trak * Yada yaptığı gezi üzerime, Zirsat kombineleri emrindeki traktör ve makinelerden 15 tanesi Trakyada İşletmiye konacaktır. Bunlardan 5 tanesinin bu seneki mahsulü pek bereketli olan Çorluya tahsis edil miş, ve ayrica bir de biçer bağlar döver, harman makinesinden biz tünesiin tahsis edildiği mubitimiz. de amemnuniyetle okarş'lanmış ve sevinç uyandırmıştır. Bunlardan başka kaymakamlığın teşebbüsile 10 köyün manevi şah- #iyetine orak makineleri satın alin miştir. Bu makineler olanlarla, asker ailelerinin orak iş- Jermden başka, halkin da işlerinde hiştırilacak, orak ve Ohasman iş- leri bu süretle sürat ve intizamla gonlandırilmiş olacaktır, İlik arpa mahsulü Çorlu zahire borusuna yeni se- menim ilk arpa ünü Çorlunun Kemalettin mahallesinden Aziz O. cak arzetmiş ve 700 kilodan ibaret bu mahsul (6) kuruştan O sotilmiş- tir, Çorku . İstanbul otobüs seferi esi es Çorlu - İstanbul arasında sefer Yapan yolcu otobüslerinin yaz ta rifesi ve hareket saatleri 7, 8/5, 10/5, 14, 16, 18 ve 19 olarak tosbit edilmiş ve bu suretle şehir makliyatı bir intizami tammeye kon auştur, Çorluda belediyenin muhtelif yardımları Çorle (Hususi) — Çorlu bele. diyesi geçen mali yıl içinde fukara ve aceze edviyesi için 424 lira, has. ta nakliyesi için 74 lira; zararlı bayvanlar itlâfı için 37 lira, ölen f4kirlerin #edfin ve (techizi. ne 170 lira ve fakirlerin iaşe ve #wiüderi masrafları için de 1968 Ji- ga harcamıştır. Diğer taraftan belediyemiz 88. kere gilenlerin ailelerine, ve ba - kacak kimsesi olmıyanlara her Bü, fus başına bir aylık yemeklik 0) - mak üzere her ay muntazaman 10 kilo us verreğe başlamıştır. Bandırma Halkevi çalışmaları Bandırma (Iususi) — Bandar. Bartın helediyesinin yeni çalışma proyramı Belediye meclisi şehrin mühim ihtiyaçlarından 19 unun bu sene içinde izalesini kararlaştırdı mahsulü çok! Bartın (Hususi) Belediye Meclisi, 4 Haziran Çarşamba günü öğleden evvel ve sonra fevkalâde olarak toplanmış ve kaymakamlık tan iade olunan bütçeyi yemiden müzakere etmiş, tarifeleri değiştir İmiş, yeni yıl çalışma programını tan zim etmiştir. İstifâ eden o Mahmud Bankoğlumin yerine Mehmed Rüs. temoğlu alınmıştır. Belediyenin, mali prograrm sunlardir: I — Mezbahaya su için elektrik motörü alınması, 2 — İtfaiye için yeniden hortum alınması, 3 .— Pazar yerine kadın ve er- kekler için helâ yaptırılması. 4 — İki büyük yangın deposu yık çalışma inşası, 3 — İskeleye helâ yapilmasi, 6 — Gazhane yolunun yapılma. '. 7 — Bozuk kaldırımlarin ta. miri, 8 — Gazhanenin tevsi, 9 — Gazhane bahçesinin yapıl maal, 10 — Santral kazanmin tamiri. İİ — Santral için filire alın. ması, 12 — Karanlik mahalfelerin ay- dinlatılması, 13 — Lâğimilar işinin hallolun- masi, 14 — Belediye yanındaki arsa- ln istindâkils yol açılması, 15 — Mevcud umumi helâların ıslahı, 16 — Çeşmelere gelen su yolu. mun esaslı, surette Islahı, 17 — Kasabanin yol kenarlari. na ve müsaid yerlerine ağaç dikil- ina Halkevi köycülük şubesi ge 2)” Şen Pazar günü köylere bir seyi. bat tertib sderek Ömerköy ve E- riki: köylerine gitmşilerdir, Yan. larmda Halkevinin bamdosu da ol.| | duğu hale köylüler» güzel bir gün yaşatmış ve ayni zamanda Köylülerin oderdlerile de meşgul olmuşlardır. Bu meyanda sihhi durumlarile de alâkadar olunmuş. |fak bir sergi açtıklarını yazıdığım|şam Kız San'at ber iki köyde 70 kadar hasta mus- Wi Le Sİ, e Bemit (Hösesi) — Şehrimizde çok alâka ve sevgi toplayan muvaf. Akşam Kiz San'at okulu bu sene mesi, 19 — Hayvan pazarının tel içine alınması, Maden mükellefiyeti Madende çalışma kanununa göre, Zonguldak maden ocaklarına amele sevki iyi biraz nihayet nibelen yoluna konmuştur. Kazamızda mükellefiyete — dahil 171 köy vardır: mükellefiyete 1307 den 1340 doğuma kadar olanlar dahildir. Köyhiler ocaklara nöbet- le gönderilmektedir, bir ay ocağa giden bir ay da köyünde çalışmak- tadır. Ocağa gitmeyip kaçarlar ma- balli mahkemeye, ocaktan kaçanlar da ora mahkemesinz verilmektedir Ameleler, ay başlarında o kendi- lerine tahsis edilen otbüslerir Ko. kaksu istasyonuna sevkedilmekte - dir. Başmemur Seyfi Güven bu teş- kilâtı muvaffakiyetiş idare etmekte. dir. Kokaksuda amele için o bekleme kulübeleri istenilmişti. Buna aid tah sisat İktisad Vekâletince kabu! & dilmüştir. İnşasta bu sene bnşlana. caktır. Sındırgıda bir muhtekir Sındırgı (Hususi) — Tuza ko. nulan müdafaa vergisinden kurtul mak için bakkal Bekir buca oğlu Aki Ocakçı 31 çuvalda 3100 kile tuz saklamış ve beyanname verdik- ten sonra İnhisar İdaresince sakla, nılan yerde tuzlar > buhunmuşter, Bunlara beş misli ceza kesilerek 186 lira alınmıştır. zmit akşam kız san'at okulunun yeni mezunları mından mezun Gönderdiğim resim, zunlarini o ve kiymetli müdürleri yene edilmiş ve reçeteleri veril «İilk mezenlarint vermiştir. 38 dikiş, Bayan Hayriye Onan'ı gösterinek. miştir. $ moda ve 18 'alebe de çiçek kis-İtedir. 18 — Pazar yerinin genişletil.| mükellefiyeti | müşkül devreler geçirdikten (sonra, işi Ve -. Ancak muhakkak bir nok-|tihabda Durmuş kaptan Te'sliğe | vâzgeçti. Marti olmak için denize o da sizlere mü. fi olamam Binâenaleyh Müsaade ederseniz re'slikten İsti » fa edeceğim. Yalnız sizlerden ay « pilmadin sizlere karşı beslediğim minnet, şükran ve muhabbet his- lerimi tekrar etmek isterim. - Bir istirhamım var, bunu kabul bu- Yurduğunuz takdirde o son derece mes'ui ve bahtiyar olacağım. Be. nim âyrılmamla reislik makama münhal oluyor... Hepinizin hür - metini ve muhabbetini kazanmış alan Durmuş kaptanı intihab öt - menizi sizlere faydalı gördüğüm için rita ediyorum. Bu sön arzumu yer'he getireceğinize şüphem: yok, Aziz arkadaşlarım, hakkınızı helâl edin, Bunu bilhassa kalblerini temiyerek kırmış olduklarımdan rica ediyorum, Eiveda, dostlarım elveda!.., Temelin bu sözleri ve herkesin elini ayrı ayrı sıktıktan sonra meclisi terketmesi büyük bir. tesir uyandırmıştı, Derakab yapılan in. ta varsa intihab “edildi. Hasmı Şükrü reis ve onun avenesi bile reylerini Dur muşa vermişlerdi. Temei, üzerin- den ağır bir yük atmış gibi evine canlı ve neşeli adımlar atarak döndü. Kararını vermişti, İlk va < purla İstanbula hareket edecekti. * —— Melpomeni denizde boğulanla - rın martı olduklarını bir yerde o- kumuştu. Kendisini Oftan İstan - bula getiren vapurda irsanların bu martiye tahavvülünü hatırladı. Marti ohmak hiç te fena değildi. Güzel, temiz, beyaz bir martı... Mavi suların, berrak semaların or- tasında bir mav Her halde martılar insanlardan o bahtiyardı; Hele kendisinsden!,.. Kamarasına uoştu. Bayaz bir esvab giydi. Mar. inn sarı gagası ve ayaklarını tak. Bd için sarı eldivenler giydi, boy. nuna sarı bir atkı sardı. Melpome- ni kararını. vermiş#, Martı olacak-İhat etmeklense martı olmak ba -İcambashaânede ortaklığı dolay»sile!le!... İşle bu kadari... atlamak, çak su, hem de tuzlu su içmek, denizin ta dibine inmek lâ- zumdı. Uzun iş. Zaten hava da buna imüsaid değildi. Sisli, hafif yağmur lu bir gündü, Melpomeniyi üşüt. mek, titretmek için ıslanmak fil. ri kâfi gelmekteydi... Kamarasına koştu, tekrar soyunup daha sıcak bir elbise giydi. Vapurda dolaşıp yolcuları tet- kik etmek belki ciemli düşümcele- rini, bir müddet için olsun, defe- debileceğini tahmin ederek kama- rasından çıkıp salona gitti, Hey hat, nazarı dikkat'ni celbedebile- cek kimse yoktu. Bir köşede şiş - man (bir adam, ellerini göbeğinin üzerine kavuşturmuş, uyumuştu. Bir #tiyar koltuğun İçine gömül- müş uyuklıyarak kitab okuyordu. Bir iki de kadın vardı. Fakat Mel pomeni bunlara bakmdğa bile hi. zum görmemişti. Dışarı fırladı. Böyle yolcu taşıyan vapurda ssya. SON POSTA | Şikâyetler İhtiyaclar Nazillide (o ağaçlara ve mahsule zarar veren bir vaziyeti izale etmeliyiz. Yusuf galib Aliço, Çopuru yenmek üzere iken mey- dana bir çingene karısı çıkmış, kulağına bir şeyler fısıldamıştı Nazilliden yazıliyor: Bu yıl da geçen «ene gibi Nazillinin bir kisim ova köylerinde (Ka. tasuluk) denilen o Yaşanlığın devam ettiği ve zarar verdi- öö senelerden biri olmustur, Kışın fazla yağmurlu git. mesi neticesi yağan yağmur- ları toprağın içmez oluşu bu köylerde tarla ve bahçelerin daimi su içinde kalmasını, yer evlerin tabanindan su çikma- sini owucib olmaktadır, Kara. suluk denilen bu hayret verici vaziyetin hüküm sürdüğü köy lerde bahçeler arası irimler- den, sokak kıyılarından sular fişkiriyor ve bu akinti ve #1 zintilar ta bugünlere kadar de- vam ediyor, köylünün vaktile tav olup da sürüp ekeceği yer İerin sulari “bir türlü kuruma- masindan o yer o ekilemiyor, verimsiz kalıyor. Gene bu yerlerde toprağın yüzünde veya bir karış derin. liğindeki sular kara çamur ha- kine gelerek ağaçların kökleri- ni zehirliyor ve kurutuyor. Bu devamlı yaşkk yüzünden bu sene (Güzelköy, Durasıllı) köylerinde birçok incir o bah- geleri, asmalıklar ve diğer cins ağaçliklar kurumuş, bahçe ha binden otlak haline gelmişler- dir. Bu yaşinlik O bulunduğu' yerdeki her türlü ağaca tesir ederek ( kurutmaktadır. Ev. velce bu bahçelerin ürünü ile geçimini temin eden köylüler yilin bu afeti yüzünden gelir İerinden malirum kalarak müş külâta düşmektedirler, Ba va- ğiyet alâkadurlar © tarafından tetkika"değer zirsi bir derddir, Tedbir alınması lâzimdir. Biga Halkevi yeni açılan binada ilk temsili verdi Biga (Husisi) — Haziranm ye. dinci Cumartesi günü akşamı şeh. rimiz Hâlkevi yeni açılan bina - sında gösterit kolu gençleri tara - fından (bir müsamere verilerek <Yaşıyan ölü: piyesi temsil edil - miş, sonunda da bir perdelik «Söz anlıyan beri gesline komedisi oy. nBanmıştar, Bu temsil, halk tarafından pek beğenilmiş olmakla wiki olan ar- zi üzerine üç defa umuma tekrar- anmış, ve çok alkışlanmıştır. Temsilde rol alatılardan tahri- İzmit Ak -İrat kâlibi Veyzi Süreyya ile kö - un ilk me -İzmedide «Dayı bey» rolünü yapan şair Cihad Ozangil muvaffakiyet ir, ikinci kaptanı, genç ve yakışıklıjlaması lâzımdı. Melpomeni hazır;no giydi, kanâpenin ü Çopur da, Yusuf da, Kirkpinar-| da kozlarını ilk defa olarak paylaş. mağa gelmişlerdi. Çünkü, o da senelerdenberi Ali- çodan bikmiştı, Genç ve yeni yeti şen pehlivanları saha vermek isti- yordu. Çopur. ihtiyar Akçoyu yenerse, Adalıya, Yüsuf ve Çopura meydan açılacaktı. Adalımın tutuştuğu Karagöz Ali de belâ idi Seyirciler, daha ziyade o Yusufa ve Çopura bakiyorlard: Yusuf, ada. K ve mevzun gövdesile, çevik ve çalâk bir peşrev yaptı. Hanço; Yusula nazaran, daha kısa, ve okkaca da bir parça ha » fifti, Daha; ilk tuluşta, Yusuf hasmını toparladı. Tek oçaprazla sürdü. Hanço; ne olduğunu şaşirmiştı. Be. reket versin ustalığı sayesinde has- minin elinden kolaylıkla kurtuldu. Görülüyordu ki: Yusif fırsatlar. dan istifade (edebilecek o derecede zeki bir pehlivandı, Karşısında kat'iyen; açik vermeğe gelmezdi. Hanço; toparlandı. Daha toplu güreşmeğe başladi. Yusufun kolları da uzundu. Bir eli hasminin ensesinde o dururken, öbür eli paçası hizasında durayor- du. Bu vaziyet daima tehlikeli idi. İstediği zaman, hasmıriin o paçasını eline geçirebilirdi. Nitekim; Yusuf, ikinci hamlede hasmının tek paçasini kolaylıkla parmaklarına geçirdi. Hanğo; kuv. vetli bir budama ile paçasını kur- tardı, Bu hareket üzerine, Hanço; dahs ziyade toplu, ve açık güreşme, £e basladi. Cazgir Osman pehlivan, Yusufu takib ediyordu: Daha, beş on da- kikalık güreşte anlamıştı ki; Yusuf; Hançoya hâkimdir. Bir mucize ol. madikça Hanço, Yusufu öyle giciri İbülme yenemez... Ve, Yusuf Hans çoyu bir tarafından kapatsa kolay. ca yenebilecekti. Usta ve kaşarlanmış Osman peh Bwann hükmü doğrü idi, Güreş üs- tadı Hanço; daha ilkelde © Yusufa güreş uyduramadığı görülüyordu. Cazgır; Yusuf üzerinde hüküm“ lerini kat'iyetle verdikten sonra göz İerini-Çopura çevicdi. > Zavallı Çopur; babasina durma, dan saliyordu. Çapraz aliyor, çift paça daliyor, elense, tirpan çeki. yordu. Aliço; bu yunduruklarila mukabele ediyordu, AAliçonun keyli vardı, İkide bir- de hasmından o kurtulduğu ozaman ineydandâ çirpinarak; — Haydi bel Çingene kizanı!. Diye nâra atiyordu. Aliçonun, Çöpuru ayakta; böyundutükla, tır. pan ve el enselerle ezsek bastırıp yenmek istediği anlaşılıyordu. sa zorlu çingene çocuğunun hamlelerine; o zoglu bo.İdurur Zavalı Çopura o kadar kati ve İzorku boyunduruklar vurdu ki; bir İaralık ağzınderi köpükler gelmeğe başladı. Çopuran anasi; oğlunu bu halde gördükçe için, için sızlanıyor, esra- Tini kendi bilip, kendi yarattığı ba, baba oğul musatraası onun yüreğini dağlıyordu. Oğlu, köpük kusuyor du Bir aralık, Çopur gözlerine ka. çan yağları mendille silmek içim anasinin yanma geldi. Anasi tük- rüklediği mendille oğlunun kan ve yağ bürümüş olan gözlerini siler. ken sordu: — Oğlum; Ne haldesin, istersen seni ayirayım Çopur, cevab verdi: — Yok 'annel,, Daha boğuşacak vaktim var... — Nasıl buldun ihtiyar. Aliçe- yu). — Cidden zorlu bir pehlivan az- nel... Aliço; meydan yerinde, ellerini kalçaya koymuş hem Çopuru bek. liyor, bem de Yusufla Hançonun güreşini seytediyordu. O da Cazgu Osman pehlivan gibi bir an içinde hükmünü vermişti; — Yusuf pehlivandir... Hança, yenemez Onu... Doğrü idi. nço, hüzmuina ham- le yapmaktan çekiniyor, mütemadi. yen müdafa güreşi yapiyordü, Adalı ile Karagöz birbirini yiyi- yordu. Adali hasmına bit kurt ka, panı geçirmiş, koca gövdesile üzeri- ne yükleniyor ve sağ elini girtlaği- na çenyelleyerek boğuyordu. Kavasoğlu ile, | Pamukçunlunum güreşi sade idi. Her iki taraf ta bir birine denk güreşiyordu. Güreşlere başlanalı iki sast ok muştu. Aliço; hasmini odarmedan boğuyotdu. Her daldıkça boyundu. rukla boğulan Çopur, yilmiyor ve gene daliyordu. Fakat; Çopurda hayir kalmamış- ti Nitekim; Aliço; en son; boyun > bar paça bastırdı. Yenecekti. İK gören, o Çopurün anan, gelerek; i -— Dur Aliçöm; yenme birak. Diye e ei Aliço; karşisina dikilen çingene karlsma bakarak: ğ — Tel Hey! Baka, baka beyk Avradin ne işi var meydanda bel.. Diye şenlendi... Aliço; . Pembe a le bae pes mi ie başını : dudaklarını Aliçonun kulağına um tarak şunlari fısıldadı: — Aslanım, bep; tanrmadın yı? — Sen kimsin bel — Pembs, Pembel.. Sönbülüm Pembe! Aliço, Çopüra, sarmayı geçirmiş, kündeye «| atmış duruyordu, var) rine uzan- bir adam, Melpomaniyi ypoşgul| bulunmadıkça paraları alamıya -dı, bir sigara yaktı; öonra düşün etti. Yolculuk bir iki gün fazla| cağını düşünerek, Apustol bır hay.| meğe başladı. Zihni, kalbi; ruha sürmüş Olsaydı hiç şüphesiz ki/li telâş etmişti, Karısını telgratia| boştu. o Kimseyi O istemiyordu. Melpormeni yeni bir âşk macerasi- | çağırmak aklından geçmemiş de -| Kimseye karşı ne âşk beşli. pa kapılacaktı, | gidiş fakat, Mehpomeniyi iyi ta -| yordü, ne şefkat, Kimseye karşı ne Galata Fıhtımına indiği vakit! nıdığı için davetine icabet etmiye-! gayzı vardı, ne kini... Yalnız azim nereye gidecğeini bilmiyordu; Ote | ceğini pekâlâ biliyordu. Şimdi İse! bir boşluk... Belki martı olmak... Ie irmeği kararlaştırâ, fakat bin.| Apustol rahat etmişti. Gülerek en.! Gözlerini kapadı... ş raiş olduğu taksinın şoförüne Sa « matyadaki Madam Haygenoşun adresini verdi, — Hahi... Geldin mi?,.. İyi ki geklin Melpomeni!... Sana şiddetle ihtiyacımız var..., Apustol Melpomeniyi bu sözler. le karşılamıştı. Halbuki Melpo-- meni Eminönünden Samatyaya ka dar Apustolun kolları arasma na- sıl yaralı bir kuş gibi atılacağını, başın: adamın göğsüne dayıyarak nasıl ağlıyacağını, alelümum er - keklerin ve bilhassa Temelin ve. fasızltklarından nasıl bahsedeceği ni düşünmüş, hazırlamıştı, Fakat Apustolun bu sözleri “karşısında çizmiş olduğu programı tadil ede. rek, hissiz, ruhsuz bir iş adamı, daha doğrusu bir iş kadını gibi heyecansız, hattâ soğuk bir sesle: — Ne var?,.. Buna ne ihtiyaç var? Diye sordu: Sigorta şirketi nihayet tediyat- ta bulunmağa o âmadeydi. - Fakat fı, Pakat son dakikada bu fikirden İyırlıydı. Bereket versin geminin İ Melpömeninin de senedleri İmza * dişelerini anlatıyordu; — Neyse, geldin, mesele yok!... Seni gök yüzünde ararken yerde da buldum. Haydi #emen gidip şu İ meseleyi halledelim, Paraları â- (alım, — İmpossible! * Dürrü gözlerini açtı, Karşımn. Nafmeyi görünce sinirlendi, Birkaç gündür Naime evvelce sa de bir bahame olan dans derslerini ciddiye almıştı. Günde iki saat Hin kmdk'di Dürünün karşısında dans hâreket. — Kabili yok!... Bugün çok leri yapıyordu. Bu müddet zatfın- işim var,.. Evvelâ coiffeura gide.) da Dürrü, vaktile Sülünün zernide İceğim.,, Manucure, pedicure,., , | uzandığı divana uzanıyor, Naime- — Canım sonra gidersin... ye hatalarını söylüyor, arada da İ © — Deniz rilagâr: yedi saçlarım. uyukluyordu. Köşede gramofon Beni direktör bu saçlarla görürse| çalmaktaydı. Naime, sırtmda bir ne göyler?... spor #anilâsı, ayağında kısa bir Ke. — Hiç bir şey söylemez!,.. Se-| teh pantalon, dönsediyordu. Gra- nin saçlarından ona ne?.., mofondski plâk bitince durdu. Aman şu Apustol ne kaba he .)Tam o sırada Dürü gözlerini aç rifti. Kabalığı her türlü hüsnü pi, |miştu Naime nefes meteseydi, Güç yeti, muhabbeti kıracak mahiyet-| Jükle sülümsiyebildi, teydi. Ona doğru, Melpomeni, fır.) — Nasıl cicim?... tınadan kaçıp limana sığınan bir) o — Olmadı, olmadı, hiç olmadık, gemi gibi gelmişti. Fakat liman| — A... Niçin cicim?... rakamlarla dolmuştu, hissiyatal (Naime ağlamak üzereydi. Buna İyer yoktu. Zavallı Apustol! rağmen, belki de bilhassa bunun — İmpoşsible dedim, İmpossib-| için, Dürrü, en zehirli odasile çe, vab verdi: i ÇArkası var) Melpomeni soyundu, bir ki".

Bu sayıdan diğer sayfalar: