24 Haziran 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

24 Haziran 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— zam İzmirde Sivastan kahve kaçıran üç kaçakçı yakalandı İzmir (Hususi) — Bucada Tahir sokağında bir kahve kaçakçılığı hüdisesi olmuş ve suçluların hepsi yakalanmışlardır. Kilisli Ahined oğlu Mustafanin evine Kilisli Mehmed oğlu Necmi ve Muhittin oğlu Tahir adlarındaki #ahislarin bir araba içinde kaçak olarak çekirdek kahve (getirdikleri zabita memurları tarafından öğre * silmiş, bunların o yakalanması için lüzumlu tertibat alınmıştır. Kabhve- ler. araba ile eve getirildikten sonra nire götürülmek üzere otomobile yüklenirken zabıta memurları yetiş. mişler ve bir sandıkta üç çuval i- çinde bulunan 123 kilo kahveyi ele geçirmişlerdir. Yapılan tahkikat neticesinde bu kahvelerden yüz kilosunun Sivasta Meydankarakolu civarında Kemal isminde birisinden ve mütebaki kah velerin de diğer bir şahistan alina- rak Ankaraya getirildiği ve oradan da Necmi tarafından seyri hrfif ola. tek 220 kilo erzak kaydile İzmire gönderildiği anlaşıkmıştır. Yakalanan her üç suçlu adliyeye verilmişlerdir. Edirnede yeni sel serileri yapılıyor Eğirme, (Hususi) — Naf'a or. manı ile Karaağaç yolunu bozan ve 36 kadar bahçeyi harab eden| 6u baskınlarına karşı 26.000 Ura sarfile yeni sedler yapılmaktadır. Temmuz sonuna kadar sedler ta. mamile bitmiş olacaktır. Bundan sonra Metiç ve Tunca yatağındaki bendlerle ağaç kesilip köklendiği suların yatağından çâ- buk yükselme gibi bir hâdise ola- mıyacak ve böylelikle su bâskın. larının zararı da azalmış olacaktır, Bursada saça ve sakala da nark kondu! Bursa, (Hususi) — Bursali ber. berlerden bazıları belediyeye mü- racsat ederek diğer O#maddelerde Olduğu gibi saça ve sakala da nark konması talebinde bulunmuşlar. dır. Berberlerin bu husustaki dilek. lerini haklı gören Belediye Encü. meni, saçla birlikte sakalını kes- #ireceklerden 25, yalnız sakaldan 20. saçtan da 35 kuruş alınmasına karar vermiştir. : Belediyenin”biz nark karari ber. berlere tebliğ edilmiştir. “e Sindergi askerlik şubesi reisi binbaşı Refik İncitmez vefat etmiş, merasimle defnedilmiştir. “dr Sinduğida sıcaklar çok fazla. dir. Susam ve misir gibi mahsulâ - tin yağmura ihtiyacı vardır. # Sivas Halkevinin arkasındaki) temasa" geçecektir. Belediye mezba.İ çiçek kursu bü sene de muvaffaki- bahçe bu şil da açılmıştır. Ar Halkevinde yapılmakta olan)santralı da şehri nura garketmiştir.İsonunda 300 beygir kuvvetinde olan suntralİgün yüzlerce vatandaşın ziyaret et-!bir tamirat ikmal edilmek üzeredir. Manisa (Hususi) — Manisa be. lediye bütçesi geçen sene bütçesine nazaran 99? lira fazlasile 160585 İira 66 kuruş olarak tesbit edilmiş-! tir. Bütçe tanziminde bu, yil yapıla” için 10400 lira, tamiran işleri için 2200, yol inşa masrafı için 7500, kanalizasyon tamirali için 3000 lira tahsis edilmiştir. Manisa gittikçe o büyümektedir. Bu yıl Karaköy semtinde 2700 lira sarfile bir mezarlık daha yapılacak- ör. İtfaiye için 400 liraya bir rasad kulesi yapılacak, keza 400 biraya diyenin eskiden muhtelif vesilelerle börçlenmış olduğu senenin taksit - leri yekün teşkil etmektedir. kamna 25120 lira 70 kuruş, evkafa balyoz fabrikasi | taksiti için 1464 lira 50 kuruş, hazineye Kurşunluhan, öğiri 3000 lira tediye edilmek Üzere bütçeye tahsisat vazolunmuşlur, Manisanin en ziyade ihtiyaci 6- lan sudur. Yaz mevsimlerinde hal. kın suya karşı olan ihtiyacı artmak- tadir, Şimdiye kadar birçok teşeb- büslerde bulunan belediyemiz su - İyan getirilmesine imkân bulamamış idi. Fakat bugün belediyenin giriş- tiği yeni bir teşebbüsle o Manisaya yeni su getirilecektir, Ba su da Ak- pinar namile maruf olan sudur. Şehrin sulanması Şehre birkaç kilometre mesafe dahilinde olan bu yerde bir baraj vücude getirilmiş ve modern tesisat gezmelerini temin &decek şekle 80- kulmaştur, Bureda bir de tiödetn gazino vardır. Halk Pazar günleri gezmiye gitmektedir. İşte şöhre © getirilecek işi temin olunacak, mevcud su da içme işlerinde kullanilecaktir. Milk mücadeleden evvel, yani şehir yan. madan önce Manisada pek mebzul su vardı. Yangını müteakib bu su- lar ortadan kaybolmuştur. Hâlen mevcud olan su birkaç su ile kariş- trilmiş olduğu halde ihtiyaci karşıs lamamaktadir. Getirtilecek olan su sulama işle: rinde vesair lüzumlu işlerde kulla” İshak suretile şehir için faydalı o-| tır, Elektrik işi Yakında belediye reisi Sami Ge- micioğlu Ankaraya gidecek ve bu işin tahakkuku için büyüklerimiz ile hası faaliyete o geçmiştir. Elektrik cak bazi işler vardir. Sağlık işleri, telefon techizati alınacaktır. Bele. Bunla? arasında belediyeler ban-| İa halkin gerek yüzme ve gerekse olan bu fazla su ie şebrin sulanması|' Manisada yeni belediye | faaliyeti başlıyor. Bütçe tesbit edildi ve muhtelif işler üzerinde| taksim olundu, şehre yeniden su getirilecek şehir için kâfi olup yalnız gündüz için cereyan mevcud değildir. Yazın gölgede 38-39 derecei ha- rarette olan bu yerde gündüzün ce- reyani olmaması şehit için fazla bir noksanlıktır. Bu cihet nazari dikka- te alınmalıdır. Gida maddeleri Gıda maddelerinde gün geçtikçe bir yükselme vardır. Belediye tara- fından bunlarin 'daimi kontrol ve mürakabe edilmesi esaslı işler ara. sina geçmiştir. j Sebzeler de keza ayni vaziyette- dir. Geçen. sene kirazın kilosu on kuruşa kadar düşüp ( satilmiş iken bu yıl 20 kuruştan aşağı düşmemiş- tir. Pirinç 50 kuruşa, zeytinyağı 55 kuruşa, tereyağı (o 120:130 kuruşa, fasulya 30-35 kuruşa satılmaktadır. Domatesin kilosu dün hâl içeri- sinde Pazar münasebetile on kuruşa “düşmüştür. Sair günlerde ise 20 ku- rüş üzerinden satılmaktadır, Bun - larin sebebleri üzerinde" belediyemiz tarafından araştırmalar yapilmak - tadır, Hâl içerisindeki satici esnaf be. İediyeden İsticar ettikleri dükkân - ların kiralarının seneliği (300-400 Hira gibi yüksek bir bedel mukabilin de tutulduğu için bizzarire o bunu satacakları mallardan çıkaracakları ni iddia etmektedirler. Tulum pey- piri esnaflarda 70 kuruş üzerinde satılmaktadır. Bu yil peynirin de pahalı olduğu görülmüştür, Karaman (Hususi) — Iki sene evvel > şehrimizde dikiş; öğretmeni Meliha Çakmur tarâfindan tesis e- dilen metod, biçki, dikiş, şapka ve yetli mesailerini ikmal etmiş ve yıl ılan imlihanda ve ber. Yıldız fazla ileri gitmiş oldu Bunu anladı, Mahcub, başın: eğdi. Sülün gülümsüyordu, — Neden Yıldız — Bilmem... Hiç. Ağzımdan çıkıverdi... Bu masum ve utangaç kızın kar Şısında insan kendini Naimeler den, Didarlardan he uzak hissedi. yordu! Bunu Sülün derin bir heye. canla anladı. Kalbinin, ruhunun temizliğini duymaktaydı. Bir rum. ba çalınıyordu. — Dansedelim mi Yıldızım?.. — Memnuniyetle... , Mükemmel bir çift teşkil ettik. lerine şüphe yuktu, Çirkinleri bile güzelleştiren saadet, Yıldıza bir İevkalâdelik vermişti, Bunu Sü Min görüyordu, Göğsünün üzerinde Öyle işte... | derece büyük bir saadeti istiaba alışık değildi. Taşmak o üzereydi. Sevinç göz yaşlarını güç halle göz. lerinin ucunda durdurmağa muvaf vallı bir tebessüm vardı. YAZAN : EKREM REŞİD kadarını beklemiyordu ,,.Kalbi bu |söylemiyeceğim.., Yıldız bayılmak üzereydi. İki kesik hefes arasındai — Söyle, Sülün! .., diyebildi, — Mademkı müsaade ediyorsun, fak oldu. Dudaklarına titrek, za -| söyleyim... Kalbimin semasında bir tek ışrk olduğunu anladım... — Evet... Bir sabah yıldızı gi-| Bu ışık da Yıldızımın ışığıdır... bi... dur... Yıldız “buna Kendi kendine mırurlandı: yor?... Kabil mi?.., Faka Sülün bu mırıltıyı duy - cevab veriyordu. daki Sülün, bildiğin Sülün değil... Birçok tecrübe gördüm... Birçok — Sülün... Sahi mi söylüyor — İnan... Söylediğim doğru -İsun?... Dizleri titriyordu. Dansı bıra - inanamıyotdu... | karak kanapeye oturdu, Salonun diğer bir köşesindeki — Bu sözleri Sülün mü söYlü «| kanapenin üzerinde Neş'eyle Dür. rü yan yana yer almışlardı, — E söyle bakalım Dürrü Bey. kaç zamandır nerelerdesin, kayıb. — Evet. kabil... Çünkü Karşın.İlara karıştın?... — Evet, öyle oldu! ... — Bayan Naime çok kıskanç ga. de Yıldızın kâlb çarpıntılarını his. jşey anladım... Evet, anlama kabi-|liba seni bir dakika bırakmıyor... sediyordu. — Yıldızım... liyetim uyandı. — Ne anladın Sülün?... — Saadetin parayla kaim ol - — Sus... Şu kadından bahsedip — Kaç defa seni görmek . için 2UYmM FUSIA Şikâyetler İhtiyaclar Konyada sebze ve ekmek meselesi Konya (Hususi) — Mem. leketin her taraf: için hükâ - Mmetçe muayyen derecede ek- mek çeşnisi kabul edilmesine rağmen Konya | firnları hâlâ ekmek unlarına kepek kariş- tırmaktadırlar. Bu vaziyet un onümüneleri üzerinde yapılan tahlil netice. sinde kimyager Taporile de tesbit o edilmiştir. Halkın en mühim gida maddelerinden olan sebze Batları da gayrita- bü bir yükseklik örzçenekte- dir. Konyanin sebze (ihtiyacı civar vilâyetlerden temin edi- lir. 15 kuruşa mal olan bir ki. Io fasulya bilâperva 60 kuru. şa satılmaktadır. Sebzetilerin #htikâr derecesine varan bu hareketlerinin mutlak surette kontrolü lâzımdır. Diyarbakır kasab ve sebzeciler çarşısı açıldı Diyarbakır, (Husus) — Bele. diye tarafından istimlâk edilip memleketin o ihtiyacını karşılıya. cak bir tarzda tamir (ettirilerek modern bir şekle konulan kasab ve sebzeciler Çarşu geçen gün başta Birinci Umumi Müfettiş A. bidin Özmen, Valimiz Feyzi Gürel, Başmüşavir Mitat Saylam, mülki ve askeri erkân, olduğu halde Ka- Tabalık bir halk kütlesinin iştire. kil merasimiş açılmıştır. mekte olduğu sergide itinali bir 6- mek mahsulü olan çeşidli işlerin ne fağeti karşında ziyaretçiler tak - dirlerini bildirmişlerdir. Yukarida - ki resim 940-941 ders yılında me- gun olan tnlebelerle öğretmenlerini da göstermektedir. Zorlu güreş Aliço bütün ustalığı ile güreşiyordu, nihaye Yusufu kaptı ve müşkül vaziyete soktu Bendenize; sorarlarsa aynen böy le cevab vereceğimi de iden zatı ölilerinize arzederim, — Bendenizin bildiğim, ortada!la haksizlik vardır. Deyip, hiddetle kumandanın ya- nindan ayrıldı. ” Cazgir Osman ağa, Gümülcüne-! temkinli idi. li paşanın gelmesini beklememişti. Lâf değil, kumandan paşa emir vermişti, Sonra; Yusufun Aliço ile ilk ağız olarak tutuşmasını da istiyordu. Yu. sufun güreşini çok beğenmişti, Ağır başh, genç bir pehlivaadı. Davulları, zurnaları susturdu ve merasime bağladı. Yusuf ve Aliço yâğlanmışlar ka. zan başında bekliyorlardı, Osman pehlivan dunya büğşlai Dua, bitti. Sira pel dime geldi, Cağğgır bağıriyordu: — Alişoj Aliço.:. Hasmin Yu: suftur, Koru kendini uzun kolların- dan, çaprazindan.., Aliçonun da menkibelerinden bahsederek Yusufa bazi nasihatler verdi. Artık, güreş başlamıştı. Herkes Yusufun Aliçoya, güreş uydurup uyduramıyacağına bakıyordu. Aliço ile Yusufun vücüdleri he- men, hemen bir ayarda idi. Boyla. rı da birdi. Yusuf, Aliçodan bir iki parmak daha yüksekti. Şüphe yok ki; bu da gençliğin vücude verdiği diklik idi. Yusufun temkinli tutuştuğu görü Tüyordu, Dağılmiyor, hasmına dai- ma toplu geliyordu, Aliço; inadina dağılıyor ve da- ğinik güreşir gibi duruyordu. Eski kurd, mahsus O yapiyordu. Ne olsa hasmi gönç ve toydu, Bel ki, aldatir da bir tarafından tutarsa nları tak-f olan güreş tekniği de hasmına pars etmemişti. Bilâkis; gaddarlığa, xe ra karşi iki misli zor ve gaddarlık: karşilanmişti. Eski kurd, Yusufun hiç bir pebr ivana benzemediğini çaktı, Yusuf; aci kuvvetli idi. Zeki ve Aliço için tekniz falan kalma * inıştı, Apaçık güreşi kabul ederek olduğu gibi boğuşmak gerekti, Nitekim; bir saat sonra, güreşin tekniği büsbütün değişerek hücum lar başladı. dg Oyunlar birbirini takib ediyordu. Aliçonun ya bir an evvel hasmım yenmek veyahud mükadder ne im onu kabul edip yirmi yedi senedir elinde tuttağu başpehlivanlığı Yu. sufa birakip meydandan çekilmek Yusuf; fevkalâde güzül güreşi - yor, oyunlarını yerinde tatbik edi -. yor, hasmı gaddarlık edene; üç misli fazla gaddarlıkla muksbele 6 | diyordu. Tam; üç saat ayakta çarpıştılar, iki taraf birbi bastıramamıştı. Aliço; ihtiyarlığına rağmen ke- silmemişti. Sanki yirmi beş yaşında bir delikanlı imiş gibi zinde oyum lari darblı, se çevik idi Bir aralık; Yusuf, Aliçonun çap» Tazına Beş on adım kadar ge i öküzüne çift *ürer gibi çayırları biçerek yürüdü. Uzun kollu: Yusuf, hasmnın iri gövdesini kavramış, geniş omuzuma Aliçönun iri kemikli adali omuzla- rina yüklemiş dayanıyordu. Maksadı; hasmını yere düşür - mek ve üç saattenberi ayakta de - vam eden ve hiç bir netiçe vermi. yen güreşi bir an evvel altin bitir derhal mukabele edip kapana sikiş-İmek idi. tiracaktı, Aliço; zorlu bir hareketle: Yusu- Yusuf, zeki bir pehlivandı. Ali «İfun elinden kurtuldu. Yalniz, kur gonun ne yapmak istediğini hemen! tulmadı. Yan dönüp hasmını çen « çakmıştı. Hiç temkimini bozm dağıkmıyor toplu güreşiyordu. ayor, gelliyerek önüne düşürdü. Alişonun bu mahirane hareketi Güreş on beş yirmi dakika ka -|hem hasmi olan Yusufu ve hem de dar böyle denemeler ve birbirini tuzağı düşürme hareketlerile de » vam etti. : Her iki taraf ta, hemen hemen hiç bir oyun yapmadı. Yirmi beşinci dakikaya odoğru, Aliço, güreş (tekniğini değiştirdi. Görüyordu ki; genç hasmı tongaya büsmiyordu. İşi zora vurdu. Her, hasmima yaptiği gibi, el enselere, tirpanlara, boyundurukla- ra başladı, Fakat; her yaptığı gaddar ha ketlere mukabil, Yusuftan, ömrü; 'de hiç bir pehliyandan görmediği mukabil ve gaddar harekâtı gördü. Yusuf da; bir elenseye mukabil üç kuvvetli elenme, bir tırpana mu. kabil, sağlı sollu çift zorlu tirpanla mukabele etti. Bir zoğlu bayundu - seyitcileri hayretlere düşürmüştü. Demek; Aliçoda daha çok ek - mek vardı. Yusuf gibi bir adami böyle yan başla çengelleyip altina almak bir işti. Üç saat; sonra, talih Aliçoya gü ler yüzünü göstermişti. Yuşuf, hasmınin altina düşe düşmez toplanıp kalkmak istedi, Aliço, Yusufun bu hareketine ye tişememiş gibi davrandı. - Maksadi, hasmını altından kaçarken dağınık avlamak ve kalkarken boş ve dağ, nik bulduğu yerlerden kaparak ye nik düşürmekti. Yusuf; birdenbire yan başla ye re düştüğü için toplanip kalkarken Aliçonun mahsustan üstüne gelme diğini bilemiyerek bozuk düzen ka, çiyordu, Ne de olsa genç delikank ruğa mukabil de koparırcasısa bo-lidi. Daha; kurd pehlivanlarla güre- yunduruklarla karşı koydu. ' Aliçonun, ikinci ve an'aneleşmiş şip yiltılmamıştı. (Arkan var) — Tevekkeli bu kadar gık değil. (lık sapıttım... İşte o kadar... Hal.) sun, çök toy ve çok budala... s'nl,,. Bu tuvâlet Turhanın hedi « yesi mi?... — Sırtındaki frak: Naime mi yap» tırdı?... — Sen bana bakma!.. — Sen de bana bakma! — Kabil değil!... — Ne demek 0?... — Bakmamazlık edemem, ho - şuma gidiyorsun, ben de baka - .. Demek ha... Turhan?... Affedersin sen onul... Ben genin gübi yalnız menfaatimi dü « Şşünme!... — Ne?... Ne dedin?,.. Ben yal. nız menfaatimi mi düşünürüm?... Kim demiş onu?... Öyle olmuş ol. saydı Naimeye pasaportunu Ver - mezdim!,.. — Vay... Demex, sayın bayım. bu aralık serbestsiniz!.., — Hayır, serbest değilim!,.. — Neden o — Çünkü birisine tutuldum!... Kimdir. bil bakayım?... — Bilemem... Sevgililerini öyle kolaybkla ieğiştiriyorsun ki, — Amma şimdi bir tanesinin ü- zerinde karar kıldım... - Madam Melpomeni değil mi? — Alay etme!... İyice ara bul!. Hem de öyle bir karar ki... — Anlaşılan sen çok değişmiş. — Hayır... Ciddi söylüyorum... İmadığını, sevmek, sevilmek nedir, | teşebbüslerde “bulunduk... -Hatlâsin!... "Bir sabah yıldızı kadar güzelsin!..| anladım... Sonra daha başka bir|bunak 'Tirhana bile bana kur yap. Bu kadarı fazlaydı... Yıldız bulhakikatle m Fakat bunulmasını müsaade etiim.., -— Hayır. ben ötedenberi sabit ikkirli bir adamım, yalnız bir ata- buki şimdi aklım başıma geldi. Ka — Olabilir... Sevgi insanı bu- rarumı da verdim... Rahatım ar.İdala ettiğini söyletir... tik... — Dürrü?... — Ne var?.., — Sana bir şey söyliyeceğim... Amma utanıyorum... — Daha neler?... mısın hiç?... — Ben ne bileyim... Utanıyo. rum işte... Senden utanıyorum... — Hiç utanma, söyle... — Pek iyi, söylerim amma yü- züme bakma... Dön arkanı... Hah şöyle... Şimdi söyliyeceğim am - ma sakın başını çevrime... Dürrü seni seviyorumi,.. — Yok canım!... — Dönme,.. Dönme Dürrü!,.. — Kabil mi?,,. Elbet dönerim,. Şimdi; göz göze, butun buruna bülunuyarlardı. — Neş'e Söyle bu sevgi nere - den çıktı?.... Nasil oldu?... — Ne bileyim ben... Kaç za'- mandır hep seni sayıklıyorum!.. — Kız, bakayım sana... Meğer Sen utanır sen ne şirin şeymişsin!,.. Gözlerin ne güzelmiş! ,..Ya a ya bur. nun!... Hiç farkına ovarmamış - tam — Demindenberi sana: «Birisi. ne tutuldüm kimdir bil bakayım» diyordum da bir türlü anlamıyon. sün!... — Kime tutuldun Dürrü?... — Sana, şeker budalacığım!... Evet, buraya girelidenberi gözle. rim senin üzerinden öyrılmadi... Şakrakia Bücürün evlenmesi dir nedir bilmem, birdenbire seni sevdiğimi, seninle mes'ud olaca - dımı hissettim... Tuhaf değil mit, — Çok tuhaf Dürrücüğüm!... — Mademki sevişecektik, şim - ie kadar aklımız neredeydi aca- Here — Kim bitir?... Birkaç dakika, belki yarım saat son'a Kara Aslan müziği durdurdu İki koca kolunu havaya kaldırdı ve en kuvvetli sesile: — Susun!... Mühmi bir şey söy- liyeceğim!, Diye haykırdı, Herkes susmuş dinliyordu. Kara Aslanın dev sesi tekrar yükseldi, — Herkes kadehini alsın!,,. Şe. rele içilecek!... Arkadaşlar size mühim bir haber veriyorum. Duy. — Evet, bana da öyle oldu iş -|madık, işitmedik diyenler olmasmi te,.. Ben de önceden farkına var-|Şakrakla Bücürün bu mes'ud ge. mamaştım, sonra birdenbire seni| çelerinde iki yeni izdivaç karış » sevdiğimi anladım!... aştırılmıştır. — Neş'e, sen meğer çok toymuş-|. o (wa wep)

Bu sayıdan diğer sayfalar: