14 Temmuz 1942 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

14 Temmuz 1942 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4/1 Sayfa İZMİR HİKÂYESİ: 6 SON P YAZAN HALiD ZiYA UŞAKLIĞIL DELİTATO Bugünden sonra &i çocuk ara. mndâ küskünlük kalmadı, İfskat fkisi de tebii bir halde değildiler; Alide daha fazla bir durgunluk; bir çekingenlik, Fatoda de bir ü- züntü, bir kuruntu var gibiyi, İt si de ne dükkânda cereyan eden vak'adan, ne de mevlud gecesi kı. sm Toprak sokelktaki çılgınlığın « dan tek bir kelime st Simdi artık yaz bitmek üzere idi. Fatonun incir işine gitmesi ihti - mali kalmamıştı, İlk! çocuk da pek de müşteri yoksa Aliye kısacı: Merhaba Ali!...> diyerek gülüm ser, o da; dene sokaklara düşe Müşsin, evimde. oturamaz asm?» yolu; belki de kaskançıktan gelen bir iab ile meksbele ederdi İki ewden birinin hali müsaid olur, Ali de dükkânmi kapamış bulunur m .i bu fırsatlar pek mağ vukua gelirdi - Ecne buluşmaz de Billerdi. O zaman yen yana otur-İ kanwermiiş ve ölm edrlerdi, uslu wlu. yapışarak; birbirinin u mağ: tercih omuz otmuza sıcaklığını har | almakla içlerinde hep taşmağa hö-| inden atan yaşlar, dualar; ilâhi. nr âvran istek buhranlarmı tes » kin edebilmek imkânını bulurlar - dı. Bu dakikalarda Fatonun içinde «Ne için bana sarılmıyor, ne için beni göğsüne basmıyor, fırsat bul dukça beni #mam : :7 beni çileden çıkara » cak, Yüz vermeğ gelmez!...» di. yerek bir tehlikeden Kaçınıncas'na çekingen dayranmağa lüzum çö» rürdü, İmamın onu okşamâk, öpmek içim fırsat keliayışını düşünürken Fatmanm batırma son bir vak'a geliyordu: Bir müddeitenberi imamsla yata. lak karısının kavgaları hadden 82. piri bir raddeye varmış. Galiba Kadnecağız Sarayı . güzel Yahudi kum da günden güne daha serpili. yor, şekerleşiyordu - kıskanmağa başlamıştı. Hakkı da verdı ya... Nihayet bir gün her valsitien okşayan, öpen ihtiyar! taşmıyor?» derdi, Alil Cazla şiddetle aevam cdet bir ka gadan sonra kadın öirdenbire tı . , O günü Fato hiç unulamıyacak. Gasi), hiz ve tekin, Bstiyar-imamın ak sek ler... Fâto da oağlam Yonu komşu hep toplanmı, hep ağ. daşmışlardı. Fatonun zederine rağ- men içinde memnuniyeti andırır bir his de vardı: «Eh, artık Sara, ya yol görünecek...» diye umuyor. Gu, İakat bu; boşa çıktı; Yahudi kızı evvelkinden ziyade yerleşiyor gibiydi; hallâ ufak tefek eşyasını bile evde tutuyor, kendi evine gö. türmüyordu. Fabo bu işe pek mana veremi . yordu anma zihninde (sinsi sinsi işliyen bir şüphe de vardı, İmam her sabah karısının ruhuna kur'an gesi, pek larda Sara yukarda yi larla dolaşır, arasıra m üst basamaklarından birirde otu « rarak bu yarık sesin kur'an okü- yuşumu öinlerdi. Galiba birkaç ke. re de ses çıkarmadan ağlamıştı. Kı zan yüreği de na değildi... Henüz kırk gün geçmemişti, bir sabah mutfakta imamı yalnız bu. lan Fato; zihninin bir ilişiğini hal. aksadile ihtiyarın elini Sizin yalnızlığınıza çok m... dedi, O, işinde devam ederek; boş kaldırmadan cevab verdi: — Hak. Kin var; yavrum. Kadıncağız otuz kaldı... Bu sösü yakalıyarak Fato lâve — O yezi doldurmak sizin €- zde,.. İhtiyar başını kaldırdı: — Daha kırkı dolmadan, bunu nasıl döşü. nebilirim? diye cevab verdi. uk gün dolduktan son ra bunu düşünebilecekti! Fato he. men arkasını işletti: — Nhayet buna karar verirsiniz elbet... İhtiyar inkâr etmedi, yalnız — Beni kim ister; altmışlık bir ih. İ se. dedi İmam yaşlılağına teessüf edi yordu, yoksa... Feto bir azicik yapmak; her bir şüphesini hallet. mek istedi: — Size bayılırlar. Gü. zel bir crfkeksiniz. Şöyle kıvracık, könpe kızlar bile size varmak için can atarlar, > İmamın sevincinden o gözlerinde bir parıltı oldu: — Meselâ?,.. diye sordu, Fato bu kadar ilerledikten sonra daha öteye geçmeğe cesaret etti: — İşte Sar Ne güzel kı Hamarst, yüreği iyi... yüz bulsa! Siz sabahları kur'a, kurfken ağlıyarak öyle bir di var ki nerede ise ona h . Onu müslüman eder, rsımız; hem bircan kurtarmış olursunuz, hem... 5 giri keşfeden bu zeki kıza, bak. tı: — Amma yaptın he; Fatma; o körpe kız beni ister mi? Fato biraz duha cesaret etti, sonra; zihninin bir merakını hal - letmek istiyordu, oeacaba Sarayi benden ziyade mi camı çekiyor?s diyen bir merak... Gözlerini indirerek, sanki wta - neyormuşçasna mukabele efti: — İstemevip de ne yapacak? . da- ha yavaş bir sesle . İşte ben! Ben sizin gibi bir koca bulsam hiç dü. şünmem. O zaman İmam çıldırmışa dön. dü: Aik Fatocuğum! Ah benim şe. ker yavrum! Bu sözünle beni ihya» &ötn. Bana taze bir hayat vern oldu, Gel, seni öpüp okşıyay bağrıma basayım... Fato içinden: — Firsat buldu; artık bırakma! İhtiyarın zihni. ne bir de kurd koymuş - böylece ondan öcümü çıkarmış o Yurum; diyerek imama atldr; O kızı titriyen ellerile sardı, yonakla rından başlıyarak çenesine, çene. ti, ve orada gecikerek sömüre sü müre kokladı... Sonra, Fato memnun, «herif be. ni hâlâ istiyorle diye düşünürken ihtiyar kendine gelerek (çekil .. Sana ben bir ihtiyar değil, kendin &ader gü. wl, kendin kadar körpe b'r koca lâzım. İşle Şimşek Ali ne güne du. ruyor? Adı üstünde nurdan dö. 'külmüş bir oğlan, sen de elmas ka. lanna atmak isteri de nasibimi almış oluru Sonra yavaşça lâve ali raya gelince, o da başka bir bahisi, * Bu hökâyeyi, birkaç yer Eiştirerek, bele Ali bahsi: oyarak arkadaşına anlatan Fato: — Görecelesin, ihtiyar Yahudi ku. zmı müslüman edecek ve nikâhla alacak... Ali buna ihtimal vermedi amma il lüman olmak istiye: ları oldukça sık rasme bükümet konağında, vali dairesinde, meclisi idare odesında cereyan ederdi. Bir baharın re İskatinde kızın akrabası toplan haham nasihat eörken ötekiler ağlıyarsk, bağırıp çağırarak bir kızlca kıyamet koparırlar, Mükü - met (konağını çın çın öktürürlerd. Kararından geri dönen Yu kızları pek nadirdi; onlar ekseriyet üzere güzel, yakışıklı; her suretle! cazibeli delikanlılara gönül vermiş olurlardı. Fakat bu sefer bahis mevzuu altrnışlık bir ihtiyar imar dı, Herkes buna şaşıp kalmıştı. Derken, bu velvele ırasında bir hâdise oldu. Biri kimdir 07. kızı akrabasının arasına sokuld smın kulağına bir şeyler söyledi. Kalsbâlıkta bi et.! i, ürü mis ber hepsi savuştular. £ slüman oldu, Kizin ân kulağına si erde tahmin edenler © “Temmuz 14 İmam zengimlir; * varını yoğunu ölünce hep yeni karısına bıraka , cakt:. Sonra ha Musa; ha Meh ; ikisi de birbirinin benzer: i Kız dilerse gene gizlice k. nini muhafaza elsin. Ha Sara”. da da bu isim vardı, ide urlada bir mahzur kal. hâdise İzmirde epeyce çal - kandı durdü, sonra her iş yatışı. Sara yukarı katın hanımı sıfatını kolaylıkla takındı. Sık sık Arista', dak! dükkâna uğruyor, ikide birde emlari değiştiriyordir. hattâ $i bir de yeldirme işi çıktı. Ona Sa. Bme kadın düğün hediyesi olarak en güzellerinden bir başörtüsü verdi; kantarcı Osman Efendı de büyük bir kutu elleme incir hediye eti, Sara Fato Kadar açık saçık gez. mezi, başını sıkı sıkı örter; yel dirmesini iyice kapardı, Hattâ bir gün Şimşek Ali, sene kıskançlığın sevkile olacak: Fatoya: — Yahudi kızından İbret al!... O kendisini erkek gözünden nasıl saklıyor, sah, Fa Alinin bu kıskanclığına memrun, fakat örtünüp sakınma. ğa da lüzum görmedi tahminler az çok hakikate O, kim ise, demiş olacaktı ki: (Arkası var) H, Z. Uşaklıgil İstanbul fiat mürakabe komisyonund: İlin nemarası 173 Bir ton kek kömürünün amnlakalıra göre nakli öçretleri yeniden aşabıda ide hiç aç« ,beş senelik eşimdi. Şimdi yeri boşlşinden inerek boynuna kadar öp.| gösterildiği şekilde tesbit edildiği İlân olumuz, tiziE

Bu sayıdan diğer sayfalar: