13 Ağustos 1942 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

Kalan görüntüleme: 0

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. Daha yüksek sayfa görüntüleme limiti ve diğer özellikler için abone olun!

Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

W çe TT — Ya, nasıl kaışhnmış .oı'.' Übrahim ağa derlenip toplandı: — Emsali gıbi «çabuk zail olur» denilür idi, Mehmed Paşa içli içli göğüs ge- çindi: — Bu fitne sairlere benzemez ve ilerle kıyas ve nisbet kabul eylemez! ça M -—Elğıakt.banhhu devlet e « dir ve şevketlü zu dahi «melâim> [1] üzerine galib değildir. Burada lâkırdıya Beşir ağa ka. söylenler idi. Mehmed Paşa bir şeyden habe. ri yeokmuş da yeni Eibi davrandı: — Allah, Allah... Bu gaile a . zimin üzalesi kendülerine havale edise idi hakkından gelebilürler mi idi ki «sühuület» den dem vu- rurlar? İbrahim ağa: — Evel Allah benim sultanım. kıpırdanınca. Meh öeeel Diye yerinde med Paşa boynunu uzattı: — Nasıl, deruhde eder misiz ağa? — Bir bizimle olsa idi can ve baş ile efendim. Lâk'n ittifak is- ter! — İttifak istedüği bilinen şey- dir. Hususi tedbir düşünür mi - siz? — Ocaklu arasından sadık â - demler elde idüp nihayetçe izalei vücudlarma — çalışılsa idi — dirüz sultanım, Sadrazam korkak korkak <tra. fına bakındı: — Maazallahü taalâ, haber alıp vukuf peyda eylediklerinde yeni baştan fitne koparıp nizamı âlemi digengün eylerler ve bu defa sa . rayr hürmayunu dahi basıp bunca (1) Mel'unlar, , dumdu) siz neden dem urursuz ağa? — Müharek kalbi şerifinizi ge. miş tutun sultanım. Bu makül nes neler, icrası sehil olanlardır. Bu sefer Mehmed Paşa sedirden ku, Muslu ve Ali ile on beş yeni. çeni jileri geliri vardı. İbrahim ağa Patronayı tanamadığı için gözle. anü devire devire bakıyordu, az daha: «Bu erkânsızlar kim?> diye bag'ı-ıp çıkışacaktı. Beşir ağa a ni '1 . wığıış yere inip bağdaş ğu yerde taş kesilekomuştu. — Ya, nasıl bulur idiniz? — Elbet bulur idik sultanım. Bir an için sustular. Mehmed Paşa derin derin düşünüyordu. İc. raadta başlamak değüi, «tasavvur» katinin bile Etmeydanında duyul. ması İstanbulu bir an içinde ateşe verebilir, belki de kendi — kellesi gitliği gibi Sulttan Mahmud da 0- tuz sekiz günlük tahtından paldır ediikebilimrdi İküldür alaşağı İbrahim ağa başını kaldırdı: — Benim — devleilü efendim, rmrüsade buyurur musız? Sadramam da başını kaldırdı, ko ca vezirin yüzü sapsarı idi: — Bu ağak İbrah'm ağa ciddi ciddi söyledi: — Bu gaile külliyen izale olu - cür'etle — Ya, nasıl? İbrahim ağa sesini kıstı: — Başta Patrona Hali! ve dört ayakdaşının başı kesilmek yolile! — Ya, nice basa çıkâbilürsiz? Haber alırlar ise sizi pare pare ey- lerler! İbrahim ağa gülümsedi: — Sultanın elvernir ki — ocaklu arasında gözü pek bırkaç fedakâr bulunabilsin. — Ağakapısında da. H ofwe, saramı şerifinizde dahi miümikündür. Sarayı hümayun ise kat kat emindir. Sadrazam gözlerini yuvaların . dan uğrataraktan — yerinden sıç - maledi? — Yok, bunda olamaz! Tam bu moktada birdenbire ka. p: acılııı, damdan: düser gibi içe riye Patrona Halil girdi. Halilin sağ eli karakulakla yatağan hıça . Binin kabzasında idi, Ardında Ur- Patı Halil gizli konuşmaları haber almış da böyle ansızın çıka- gelmiş diye Arabın dudağı çatla. dı, Sadrazam Mehmed Paşa ye - rinden kımkbymııymdu Halil o. danın ortalık yerine doğru ağır a- ğar ilemledi, kızlar ağasını tamıdığı için dnğmdaıı doğruya ona baka . rak sadrazamla İbrahim ağayı işa- ret etti: — Ike felliiı' Bu âdemlerin tutulmuş gibi çarpıyordu: — «Kallâvili» olanıdır aslanım! diye kekeliyebildi. Mehmed Paşa heınen y'erlnden sıdğradı, Patrona x geçmdıı Kahve, şerbet emreylemez rniıız aılııın" Patrona dik dik baktı: — Yook, istemezüz. :ÜUmum mas|ta lahatı» için söyleşmek ister idik. Fibrah'm ağayı gösterdi) bu â. dam kim? İhrahm ağa titriyordu, Mehmed Paşa yavaşça — Yabancı değil, ehayırhahamı devlettendir» Mısır valis Meh med Pasa kethüdasıdır. Patrona Halil İbrahim — ağaya daha dik bakarak sordu: — Baka koca dişlenk, Nasıl, Mı. sırda bereket var mudır? (İbrahim ağanın cevabına meyden bırakma- dan sadrazama ö'ondu] levend iken İskenderiyede bes gün ve beş gece «lenger>» atıp kalmış idik, an. dan billüriz, Sadmazam murıfdandı: — İsabet buyurmussız! Patlrona tekrar kethüda İbrahim ağaya döndü: — Bre, bereketi sormuş idik? — Vardır sultanım. (Arkası var) cevab | aktemdz -| sam'atkâr hiç sama ders verir mi; Siz daha bir müddet benimle meş gül olamazsınız değil mi? — Bilâkis,.. Artik hiç bir şe . yim yok... Ra.hat ı—aıhat çalışabili- Diz. Dediği yapılmış şamarık bir ço. cük edasile ellerini çırptı. — Sain m!ı soylu_mrsunuı Ne ağım gö. — Bumnu ben de ümid etmek ils. terim. ÂAnnenizin bu hususia ha - rikulâde bir istidadı vardı. Her halde bu istidada tevarüs etmişi « bizdir. Tevazula başmmı önüne eğdi: Bümem.. Annem hakikaten güzel çalıyor. Bdhusı sizin eser.- lerinizi... Hayretle doğrukdum: — Benim eserlerima my?... — Evet,.. Zaten nadiren piya. başına oturur. Mutlaka da sizin eserlerinizi çalar. ÂAnnemin Bize hıışı me derin bir sempatisi bilemezsiniz. Her fwusat ta metheder, daha tanımadan ku - laklarım size aidb sözlerle dolmüş. tu. Sizi yakmdan tanıdıktan sonra ammmmm ne kadar haklı olduğunu . Dostluğunuzü ikazanmak ıx_;m bakiki bu şerettir. Hattâ babam, bana takılıyor, e— Vedad Bey gibi büyük bir nezakat icabı öyle söyledi.. Ciöyor. O konuşuyor, fakat artık biç bir şey - duymuyorum. Gözümde, ka - âınüa, Kubhumda yalnız Semzhat var. Demek sevgili Semahat, pi « yanosunum başına yalnız benim e- serlerimi çalmak ijiçin oturuyor - sun! Demek her an benı düşünü. yor, benümle meşgul — oluyorsun. Bunlarımn bana ne büyük bir saa. det bahşettiğini billebilir ıxı“sîn'.’ masil, damarlarımda akan kanda, kalı'ın'tn u;ııde ı'uhumda, lm -| ünpeme sanı; ide tepeden kmmıştux Vaktin nasıl geçtiğini anlamadım. Bir aralık kapı çalındı. Gönül: — Annemdir! Diye fırladı. Birdenbire kalbim çanpmağa başladı. Niçin? Bilir Buna rağmen kalbim çiddetlü bîr heyecanla doldu. O kadar ki, be. ki,..İni sarsacak kadar, Onu senelerden sonra dik. defa görüyormuşum gi- bil; , yanılmamış; gelen oydu. lkıı elini birden bana uzatarak, yüzünde mes'ud bir ıeıbe.ssum iler liyondu: — Gönül, senin burada bulun . duğunu söyleyince — iranmadım, şeytan kız, azizlik yapıyor, san - dan. Geleceğini bilseydim, hiç ay| - rılarmıydaım! Ellerim, elleri içindeydi. Odada Gönülün bulunduğunu hafırlayın- ca, ükümiz de gayri htiyari çek . Mantosunu, şapmasını kızına u - zatırken: — Seni iyi gördüğüme çok mem nunum Vedad... Hele bizi arayı - şınma çok sefvııiım. Büzi öyle kar. kuttun, öyle endişelere düşürdün ki, Hâlâ eski Vedadsın, Kendine hiç dikkat etmiyorsun. Konser ge. cesi terli terli sokağa çıkmışsın,| köye dönmemişsin! Nereye gittinm © yağmumda?... Sesinde bariz bir sitem vardı. — Hasta iken söylemedim. Me. serret de şikâyet etti senden, Hiç yarımda ben mi bulunmalıyım ha- şara çocuk?» Türedim. Hayır, bu titreyişin manasını anlatamam. Mes'ud, ken disine derin bir alâka — gösterilen şahısların duyduğu, tahakkuk et. m bir ümöüd karşısında hissedi - len, aşkla karışık bir şefkatin, ve © gıüa'm hatırlamanın hududsuz bir sevincin sebebiyet verdiği bir ni daşiz çıkraslı. VÜLL çar kalıyamak dudaklarıma götürdüm. aç vatgd-ıe görmek istiyorum. * Uzun möddet Gönüle deredeni aa mek ühtiyacile kwremdıgımh, rimi tekrarladım, — Semahat seni görmeden | pamryorum. Kendim mı.)"lfb’;q rum, fakat görlüm kocamıyol p gin ayni tazeliğile bemlıgrmde e ğığğır Geldiğimde: R | syorum, Bana hgxnl'l ' hdîl“lsl:tı. Kench.uı ydch.)% ' hamareti, ayni etle, belki fazlasile A —-a  Tum. — Şüphenmi var Vedad? — Hayır, fakat bilmiyorum mahat niçin? Bunu daima ou!j istiyonrum, Unutma ki benı YAK Han yalnız bu tesellidir. Kı'lİ"d bakarak, kimsenin gelmediğint * min olduktan sonra, elin: uzâ saçlarımı okşadı. Bu eli hc_yew | Yyalkalıyarak ftekrar — duda; slasult götürdüm. Dudaklarımı yakan #? tanet bana frenlenmez bir nf"t Birdenbire omuz!2zendff yakalıyarak — kollarımın — acasf Çektim. Neye uğradığını çı çamiü mümanaat etmeğe vakit bulemi * ymraştı. Tek itiraz kelâmesı soy urakımadım, mukavemeti kesildi; başın!: ze bir teslimiyetle omuzuma bıraü" uzun uzun; doya doya öptüm; ÖP” tülm.,. A'yaık seslerile kendimize gel * dik. Çözüldük — ve toparland Gönüt; hizmetçiye seslanerek B* pıya yaklaşıyondu. Köye geç vakit hiç bır vmg*"’ Tuk hissetmiyerek, düt; neş'eli VE mes'ud döndüm. Ablam bir hayf meraklanmış... Geç kaldı söylendi. Dalha böyle soğuk hevik da, sokaklarda uzun müdd-t do * Taşalak hale gelmemişim, Kendi- Mümanaat etmedi. Her an söyle-İ me dikkat etmiyor, onu ürüyor * anuşum, (Arkası var) *

Bu sayıdan diğer sayfalar: